Thursday, July 26, 2007

Sektördeki Güncel Gelişmeler

Sayın Hasan Köşklü'nün mesajlarından derleme

Zeytinyağının en çok tüketildiği yaz aylarında EBSO’nun rekolte rakamı, yayınlanmasıyla birlikte farklı yorumları da birlikte getirdi.

Zeytinyağının üretim ve tüketim rakamları, dünyada ve ülkemizde de, ürünün ve piyasasının dar bir pazar olması nedeniyle her dönemde önem kazanmakta, yararlanmak isteyenler tarafından da spekülasyonu yapılabilmektedir.

Bilgi her türlü spekülasyonu aşar, hakiki piyasaların oluşmasını ve sektörün zarar görmesini engeller.

Zeytinyağı piyasalarının içinde bulunduğumuz dönemin geleneksel en önemli ve hareketli aylar olması ve Ağustos ayının da dönüm noktası olması nedenleriyle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Rafinajlık, 1 asit kalitesindeki 950 ton İspanyol menşeli zeytinyağı, 16 Temmuz da 218.00 cent.euro/ kg. seviyesine kadar düşerek işlem gördü.

Sızma zeytinyağlarında 236.80 cent.euro/kg Poolred’de, MFAO spot market fiyatı, 2371.3 euro/ton seviyelerinde kayıtlara geçti.

Mayıs ayı stok rakamının 693 bin ton, haziran ayı arzının 593 bin ton olması ve yıl sonu için 2003/2004 sezonundan sonraki en büyük stok devrine (250 bin ton) hazırlanmaları, fiyatların düşmesi için bir neden olabilir.

Tüketimin ve satışların artmasına karşılık, zeytinyağı fiyatlarında da haziran ayı için %0.95 düşüş gerçekleşti.

İspanya’nın ihracatı, ithalatının çok üzerinde ve mayıs ayı iç pazar satış rakamları da artış göstermiş durumda.

İspanyol piyasalarında her hafta fiyatların düşme eğiliminde olmasının en büyük nedeni, yıl sonunda gerçekleşmesi hesaplanan 250 bin ton stok devrinin yanı sıra, yeni sezon ürününün yeni bir rekor seviyesinde gerçekleşeceği beklentisi.

İspanya iç piyasa ve ihracat satışlarının artması : fiyatların her hafta az miktarlarda düşmesini tetikleyen en büyük iki etken bu ikili.

Ülkemizde ise tartışması halen devam eden üretim rakamlarının boyutları (üretimin az veya çok olması), dünya üretimindeki düşük payımız nedeniyle dünya piyasalarını etkilememektedir.

Bizleri etkileyen yanlarını değerlendirmekte yarar görüyorum.

Ülkemizde oluşan rakamlar önemli ölçüde varsayımlara dayandırılmaktadır ve belki de varsayım kriterlerinin artık gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Son deklare edilen rakamlar da dahil olmak üzere ülkemizde eskiye oranla daha fazla zeytinyağı tüketildiği varsayımı belki de daha gerçekçi bir yaklaşım olacak ve bazı tartışmaların daha verimli sonuçlara ulaşmasını sağlayabilecektir.

Neden daha fazla tüketim var;

1-) Eskiye oranla zeytinyağında daha fazla firma ve markalaşma var.
2-) Klasik eğitimli tüketici ile açıklanan artış dışında da tüketici profilleri oluştu.
3-) İhracatımızın düşük miktarlarda gerçekleşmesi, iç piyasa fiyatlarının yurtdışından yüksek olmasına rağmen zeytinyağı fiyatları marketlerde düşmemekte, satışları devam etmektedir.
4-) Satış rakamlarına girmeyen doğrudan üreticiden satılan beyaz teneke satışları artmaktadır ve bu tür satışların neredeyse doğrudan pazarlama yöntemleri oluşmuştur.
5-) Sektörün üretici, sanayici, ambalajlı üretici ve her kesimdeki yatırımcı sayısı hızla artmaktadır.
6-) Zeytinyağının diğer yağlara göre üstün yanlarının hemen her gün bilgilendirme yoluyla yayılması sektöre ilgiyi ve zeytinyağı tüketimini artırmaktadır.

Artan ülke zeytinyağı tüketiminin azalmaması ve tüketicinin istismar edilmemesini sağlamak gerekmektedir.

Olağanüstü kuraklık ve üretim maliyetleri kıskacındaki üreticimizin üretime devam edebilmesi için en önemli unsur, fiyatın yüksekliği bahane edilerek düşük tespit edilen zeytinyağı üretim priminin artırılmasıdır.

Seçimlere bu kadar yakın bir dönemde fındık örneği, zeytinyağı sektörümüzün tamamının ortak bir deklarasyon yayınlamasına yetmemiştir.

Sektör, bu günlerde Zeytin ve Zeytinyağı primini en etkili şekilde seslendirmelidir.

İspanyol çiftçisi, rekor bir üretim dönemi öncesi, sulamada getirilen 90 euro/hektar uygulamasını 20 temmuzda traktör ve iş makinaları ile Jean şehir merkezinde protestoya hazırlanıyor.

Kuraklık ve kurumaya bağlı üretim düşüşleri ve düşük prim uygulamalarına karşılık artan tüketimi de olumsuz etkileyebilen zeytinyağı fiyatlarının yüksek oluşması amaçlı politikalara karşı AB’de üretim-ihracat-iç tüketim desteği verilen dönemleri hatırlatmak istiyorum.

Yüksek fiyat, zeytinyağı tüketimini olumsuz etkileyebilmektedir.

Bu durumda primin işlevsel bir seviyeye getirilmesi zorunludur.

Ekonominin kuralları evrenseldir.
Ekonomik dengelerin oluşmaması, desteklemelerin had safhada uygulandığı İspanya’da bile sektörün bileşenlerine zarar verebilmektedir.
Bu durumun en son örneği, başkanlığını Francisco Romero’nun yaptığı İspanyol Andóleum Kooperatifi’nin borçlarını ödeme amaçlı olarak, Migasa firmasına kiralık olarak çalıştırılan ambalajlama tesisini satışa çıkarmasıdır.

Gelişmeye büyümeye başlayan sektörümüzün hiçbir kesiminde fire verilmemelidir.

Geçmişi sorgulamalı, geleceği planlamalıyız.

Sektörümüzün bileşenleri ekonomik verimlik ilkelerinden ayrılmamalı, yaşamsal hatalar içinde olmamalıdır.
Aksinin, telafisi mümkün olmayan sonuçlarının örnekleri vardır.

İspanyol Basını’ndan Zeytinyağını ilgilendiren çok önemli iki haber var gündemde.

Bekledim ki, Zeytinyağı Sektörümüz bu haberler içeriğinden bilgilendirilsin ve gelişmelere göre tedbirlerimizi alalım.

Haber basında değerlendirilmediği gibi sektörde de gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik, çok önemli ve gerekli bulduğum zeytinyağına prim 1 YTL çalışması dışında bir çalışmayı-paylaşımı da gözlemlemedim.

Öncelikle çok önemli bilgileri ve değişim işaretleri veren ilk haberimizi aktaralım.
Sonrasında neler yapmamız gerekecek,daha sonra değerlendirelim.

Haberin başlığı şöyle;

”Sanayicinin değerlendirmelerine göre tüketici 1 litre zeytinyağı için 3-4 euro ödeyecek.”
Sanayici ve ihracatçıların gelecek sezon tahminlerine göre önümüzdeki sezon üretiminin 1.3 milyon ton seviyesine yükselerek bir önceki yıla göre %35 artış göstermesi beklenen üretim nedeniyle Zeytinyağı Tüketici Fiyatları’nın 3-4 euro/litre olması bekleniyor.
Endüstriyel Dolum ve Rafinericiler Birliği (ANIERAC) ve İhracatçılar Birliği(ASOLIVA) Başkanlarının müşterek düzenledikleri basın toplantısında, Tüketicinin korunması ihtiyacı da vurgulandı.

Anierac rakamlarına göre bu yıl hacimde %4azlığa karşılık fiyatta %20 artış gösteren bir değerle 1.800 milyon euro karşılığı 730 milyon litre zeytinyağı satılmış.
Asoliva üyeleri miktarda -%12 lik bir azalma ile 281.300. ton ve +%42 lik bir artış ile 1.080 milyon euro değere ulaşmış.
Sektörün temsilcilerinin kayda değer kazançlarının olmadığı, satışların değer olarak %70’lik bir artış olmasının normalde %2-3 olan tarihin en kötü kar marjları nedeniyle karlı olmadığının vurgulandığı toplantıda 2006 sezonunda Üreticinin “büyük servet” kazandığı da vurgulandı.

Gümrük Tarifeleri ve AB desteklerinin de değerlendirildiği toplantıda, Tüketici yararına, üreticilere ödenen AB desteklerinin kaldırılmasına kadar Üçüncü ülkelerden ithal edilen zeytinyağlarından alınan Gümrük Vergilerinin de kaldırılması istendi.

Zeytinyağı sektörünün yetişkin ve korumaya muhtaç olmadığı, satışlarını yeterince yüksek fiyatlara taşıyabileceği, sektörün şeffaf olmamasının sektörün normal gelişmesini çarpıttığı-engellediği ifade edilerek Gümrük tarifeleri ve Desteklemelerin olmaması da istendi.

İç Pazarın %85’ini temsil eden Anierac ve Asoliva yetkilileri, “sanayinin ,Tunus,Fas ve Suriye’nin önemli miktarda ürünleri olduğu bildirilerek , mevcut kurallar çerçevesinde üçüncü ülkelerden ithalata devam edecekleri”, “pazarda tek olmadıkları”, ifade edildi.

Asoliva , bu yılın %54lük seviyesine göre önümüzdeki yıl ihracatının milli üretimin %40-42 si seviyelerinde olacağının bilgisini verdi.

İspanyol Zeytinyağının ihracat pazarlarındaki durumunun da değerlendirildiği toplantıda, İspanya’nın Fransa’ya %74, İngiltere’ye %46, Avustralya’ya %47, Rusya’ya %71, Hindistan'a %54, Çin’e 543, Brezilya’ya %31 ,
İtalya’nın ABD’ye %72, Kanada’ya %66, Almanya’ya %76, ve Japonya’ya %55 ,
Pazar payı olduğu bilgisi verildi.

Diğer haber yine Anierac kaynaklı.

Anierac 20Temmuz’da basına verdiği bilgide, Zeytinyağı fiyatlarının son 12 aylık dönemde %22.4 düştüğü bilgisini vererek, düşüşün geçen sezon kampanyasının verdiği çarpıklıktan farklı olarak zeytinyağının daha büyük miktarlardaki bulunabilmesinin pazardaki yansımasından kaynaklandığı değerlendirildi.

Durumun normalleşmesinin, 825 bin tonluk geçen kampanyanın +%33.3 artış ile 1.1 milyon ton üretim seviyesine çıkmasının neden olduğu bildirildi.

Aierac, bu yıl kampanyasının “sektörde oluşan rakamların iyi bir ürün yılı olacağını işaret etmesi nedeniyle fiyatların sağlamlığı-kararlılığı olacağı bir dönem olacağının da değerlendirmesini yaptı.

Bölgelere Göre Zeytin Tavsiye Listesi

İZMİR / BORNOVA ZEYTİNCİLİK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜNÜN BÖLGELERE GÖRE ZEYTİN TAVSİYE LİSTESİ

Türkiye'de zeytin yetiştiriciliği yapılan 4 önemli ana bölge için, çeşitli araştırmalar ve gözlemler doğrultusunda, tavsiye edilmesi uygun görülen çeşitlerin listesi aşağıda verilmiştir.

Ege Bölgesi-
Kuzey Ege: Ayvalık, Gemlik, Uslu, Domat, Çelebi(Eşek Zeytini)
Güney Ege: Memecik, Domat, Yamalak Sarısı, Erkence, Tavşan Yüreği,Manzanilla
Marmara Bölgesi: Gemlik, Karamürsel Su, Domat, Samanlı
Akdeniz Bölgesi
Batı Akdeniz: Tavşan Yüreği, Kan Zeytini, Büyük Topak Ulak(Çilli), Uslu, Gemlik
Doğu Akdeniz: Sarı Ulak, Büyük Topak Ulak, Halhalı, Gemlik, Ayvalık
Güney Doğu Anadolu Bölgesi: Nizip Yağlık, Kilis Yağlık, Halhalı, Edincik Su, Tavşan Yüreği,

Not: Güney Doğu Anadolu Bölgesi için, Gemlik ve Ayvalık çeşitlerinin daha ziyade bölgede yer alan barajlar çevresindeki nisbi rutubeti yüksek bölgelerde yetiştirilebileceği, özellikle Gemlik çeşidinden kuru yetiştiricilik şartlarında beklenen sonuçların elde edilemeyeceği dikkate alınmalıdır.

Fidan Çeşidi Karmaşasına Dikkat !

Mehmet Ulaş
Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri Türkiye zeytin üretiminde önemli paylara sahiptirler.

Bölgeler bazında çeşit dinamiğine bakıldığında;

Ege bölgesi (Memecik, Memeli, Domat),
Marmara bölgesi (Ayvalık, Gemlik),
Akdeniz Bölgesi (Silifke Yağlık, Adana Topağı, Sarı Ulak, Hatay Halhalı),
Güneydoğu Anadolu bölgesi ( Kilis yağlık, Nizip yağlık, Derik Halhalı) yaygın çeşitleri oluşturmaktadır.

Zeytinyağı ve sofralık zeytin sanayisinde çeşit dinamiğinden kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır.

Elde edilen ürünün sanayiye ve istenen kalite kıstaslarına uygun olmaması, eksik veya hatalı uygulamalardan (budama, sulama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele hasatta yaşanan zorluklar) kaynaklanmaktadır. Bahçe tesisi ve çeşit seçimi, ileride yaşanacak olan sorun ve olumsuzlukları direk olarak etkilemektedir. Çeşitlerin, toprak isteği, soğuklama ihtiyacı, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı, kuraklık ve diğer çevreyle ilgili koşullar bahçe tesisi öncesinde analiz edilmesi gereken ölçütlerdir. Son yıllarda, zeytin çiftçisine gelişigüzel sağlık kontrolleri ve adaptasyon çalışmaları tamamlanmamış zeytin fidanları satılmaktadır. Herhangi bir bölge ve özel ekolojik koşulları göz önüne alınmadan satılan fidanlar ülkemizde çeşit karmaşasına neden olmaktadır.

Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Özel idareler ve özel fidanlıklar aracılığıyla dağıtılan gemlik çeşidine ait fidanlarda kurumalar, küçük meyve oluşumları, meyve buruşmaları, meyve kabuğu sertleşmesi, hastalık etmenleri saptanmıştır.

Bunun yanı sıra ithal zeytin çeşitleri de; Arbequina, Frontoio, Koroneiki, Kalamata, Barnea, Askal ve Sourani ülkemize yasal ve yasal olmayan yollarla getirilmektedir. Kendi ülkelerinde ve özel mikroklima alanlarında yüksek performans gösteren bu çeşitlerin ülkemizdeki adaptasyon çalışmaları ve karantina gözlem ve kontrolleri henüz tamamlanmamıştır. Örneğin yağlık amaçla önerilen ve yüksek fiyatlarda üreticilere satılan İsrail çeşidi Barnea'ın yağ oranı ve kalitesi standart yağlık Türk çeşitlerine göre düşüktür.

2006 yılı içerisinde isminden çok bahsedilen Arbequina zeytin çeşidi ise küçük meyvelere sahip, mekanik hasada uygun olmayan, kireçli topraklarda kloroz simptomları gösteren, yağ özelikleri uygulamalara göre çok farklılık bulunan bir zeytin çeşididir.

Ticari amaçlar düşünülerek önerilen bu çeşitler, ülkemiz zeytinciliği için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Zeytin çiftçisinin bu tip maceralardan uzaklaştırılması çeşit dinamikleri hakkında bilgilendirilmesi zorunluluktur.

Her bölgeye Gemlik zeytin çeşidi yerine ekolojiye ve amaca uygun zeytin çeşitleri belirlenip, çoğaltılarak dağıtılması, sofralık zeytin ve zeytinyağı sektörüne büyük katkılar getirecektir.

Beta, İspanyol Viveros Orera ile ortak fidanlık kurdu

DÜNYA GAZETESİ-ADANA
25 TEMMUZ 2007

Adana merkezli Beta Sulama ve Fidancılık, Türkiye temsilciliğini yürüttüğü İspanyol Viveros Orera firmasıyla ortak bir fidanlık kurdu. 120 dekar alan üzerine kurulu bahçede, bodur zeytin ve bodur meyve fidanı yetiştiren Beta, yıl sonunda ortak fidanlıktan satışlara başlayacak.

Beta Sulama ve Fidancılık'ın ortaklarından Ziraat Yüksek Mühendisi Dr.Emine Tanrıver, Avrupa'nın en erkenci çeşit meyve ve fidanlarını üreten Viveros Orero'nun ortaklığında kurdukları fidanlıkta şeftali, nektarin, kayısı, Japon erik, elma, armut, kiraz ve bademden oluşan sertifikalı 500 bin bodur meyve fidanı ve 500 bin de bodur zeytin fidanı yetiştirdiklerini belirtti.

Avrupa'ya satılacak

İspanya'ya göre 15 gün daha önce yetişen bodur meyveleri Avrupa pazarlarına sunmayı planladıklarını ve satışlara yıl sonu başlayacaklarını ifade eden Tanrıver, şöyle konuştu:

"İspanyadan model alarak oluşturduğumuz zeytin fidanlığımızda şimdilik bodur özelliklere sahip Arbequina çeşidi var. Standart zeytin yetiştiriciliğinde dönüme 30-40 bitki dikimi yapılırken, Arbequina'da ise dönüme 185-250 arası bitki dikimi yapılabiliyor. Yine standart bahçelerde 5-6. yaşlarda tam verim sağlanılır ve 1-1.5 ton meyve alınırken, Arbequina'da 2-3. yaşlarda bu verime ulaşılabiliyor. Dolayısıyla bu özelliklerinden dolayı daha kazançlı.

"İşçilik maliyetleri nedeniyle makineli tarımın yaygınlaştığına değinenTanrıver, Beta olarak ortak bir zeytin toplama makinesi alma yönünde girişimlerde bulanabileceklerini de ifade etti.

Zeytinyağı fabrikası hedefi

Önümüzdeki dönemlerde zeytin fidanı çeşitlerini artıracaklarını ve fidanlıklarında yetiştireceklerini kaydeden Emine Tanrıver, şunları söyledi:

"Türkiye'de Ayvalık, Memecik, Halhalı, Nizip Yağlık gibi yağlık zeytin türleri var. Ama bu çeşitlerin fidanını köklenme oranları düşük ve maliyetleri yüksek olduğu için bulmak zor. Fidan üreticileri tarafından tercih edilmiyor. Yaptığımız çalışmalarda yağ oranı yüksek ve çok kaliteli olan bu yerli yağlık çeşitlerimizde yaptığımız denemelerde oldukça yüksek köklenme oranları elde ettik. Hedefimiz bu çeşitlerin de fidan üretimini artırmak. Ayrıca, kooperatif tarzında zeytinyağı fabrikası kurmayı planlıyoruz."

Wednesday, July 25, 2007

IOC Haziran 2007 Pazar Yorumu

Uluslararası Zeytin Konseyi (IOOC ) Zeytin Ürünleri Piyasası Raporu Özeti

No.16 – Haziran 2007
Pazar Yorumu


Derleyen , Çeviren : M. Hakkı Yazıcı

2006/07 sezonu Zeytinyağı üretimi fiili olarak bir ya da iki ay önce sona erdi. Başlangıçtaki üretim beklentilerinin ve üretici fiyatlarının alışılanın dışında olduğu 2005/06 sezonunun ardından, genel olarak normal bir yıl olarak nitelenebilir. Bu piyasa normalleşmesi, üretim hareketlerinin, ortalama üretici fiyatlarının, satışların ve ihracatın 2005/06 yılındaki kargaşadan sonra normale döndüğünün görüldüğü, hem zeytinyağında hem de sofralık zeytinde dünya lideri olan İspanya’da daha da belirgindir ve piyasa şimdi son dört sezonun da önünde bir seyir halindedir.

İspanya Tarım Bakanlığı tarafından yapılan en son duyuruya göre; İspanya, Mayıs 2007 sonu itibariyle 1.107.000 ton zeytinyağı üretti. Üretim, böylece bir önceki yıla göre % 34 ve son dört sezon yıl ortalamasına göre % 8 yükseldi. Zeytinden yağ sıkma verimi % 21,2’dir.

İspanya’nın, 2006/07 sezonunun başından Mayıs 2007’yi de kapsayan süreçte, iç piyasa satışları artı ihracatı 683.000 tondur. Bu miktar, bir önceki yıldan % 34, son dört sezonun ortalamasında % 1 yüksektir. İspanya zeytinyağı ihracatı, gelişmektedir. Geçici bilgilere göre, Mayıs 2007 sonuna değin ihracatın, bir önceki yıla göre % 52 ve son dört sezon ortalamasına göre % 5 daha yüksek bir değer olduğunu gösteren, 327.000 ton olduğu belirtilmektedir.

2006/07 sezonunda İspanya’da sofralık zeytin üretimi de yükselmiştir. Sofralık zeytin üretimi, 500.500 tondur. Bu, 2005/06 sezonunun % 18 üzerinde bir seviyedir.

Yunanistan, yaklaşık 370.000 ton zeytinyağı üretirken, İtalya, yaklaşık 629.000 ton zeytinyağı üretti. Tunus’ta, % 73’ü ihracata giden, 170.000 ton civarında zeytinyağı üretimi oldu. Bundan dolayı, toplam dünya 2006/07 sezonu zeytinyağı üretiminin 2.850.000 tonu aşacağı beklenmektedir.

Başlıca zeytinyağı üreticisi Avrupa Birliği ülkelerindeki haftalık sızma zeytinyağı ve aylık rafine zeytinyağı üretici fiyatları hareketlerine bakıldığında şunlar görülmektedir;

- Haziran 2007’de, başlıca AB ülkeleri piyasalarında sızma zeytinyağı (extra virgin oil) fiyatları, Mayıs 2007’deki değerlerine göre hafifçe düşmüştür.
- Sızma zeytinyağı fiyatları, bir önceki yıla göre, İtalya’da % 21, İspanya’da % 25 ve Yunanistan’da % 11 düşmüştür.
- Rafine zeytinyağı fiyatları da keza, bir önceki yılla karşılaştırıldığında İtalya’da % 19, İspanya’da % 24 ve Yunanistan’da % 27’lik hafif bir düşüş göstermektedir. Virgin ve rafine zeytinyağı üretici fiyatları, belirgin bir şekilde aynı eğilimi sürdürmektedir.
- 2007 Baharında, sızma zeytinyağı fiyatları, Avrupa Birliği piyasalarında 2006’nın aynı periyoduyla karşılaştırıldığında hafifçe aşağı dönmüştür. Bu olağan değildir zira, kural olarak, önceki yıllarda bahar aylarında üretici fiyatlarında ılımlı bir yukarı dönme oluşurdu.

Geçmiş deneyimlere bakarak bu farklılığın bazı açıklamaları şöyledir :
- Erken dönemlerde stok birikiminin, fiyat seviyelerine etkisi olumsuzdur.
- Avrupa ülkelerinde faiz oranları, geçmiş yıllardan daha yüksektir. Bu, yeni hasat öncesinde stok yaratmada olumsuz etkilenmelere götürmüştür. Sonuç olarak, sanayiden talep sınırlıdır ve fiyat seviyeleri düşmeğe devam etmektedir.
- 2007/08 sezonunda normal, iyi bir hasat ve makul üretici fiyatları ihtimalleri nedeniyle, 2006/07’nin son aylarında stok tutmak için bir neden yoktur. Bundan dolayı fiyatlar, düşme eğilimini korumaktadır.
- Piyasa giderek daha sabit bir hale gelmektedir, çünkü üretim daha organizedir ve zeytin üretimindeki yıldan yıla iniş-çıkışlar (var yılı, yok yılı farkları ) daha az önemlidir.

2007’nin Bahar ayları boyunca, hava koşulları, İspanya, Yunanistan, Türkiye, Tunus, v.s. gibi zeytin üreticisi ülkelerin çoğunda, az çok iyiydi. Onun için 2007/08 sezonu üretimi iyi olacak gibi görünüyor. Bu parlak beklentiler, 28 Haziran 2007 günü yapılan IOC ( Uluslar arası Zeytin & Zeytinyağı Konseyi) ‘nin Danışma Komitesi toplantısındaki görüşmelerde de teyit edildi.

Tuesday, July 24, 2007

Sıvı yağı 75 ülkeye sattı 500 büyükte 59 basamak yükseldi

Referans Gazetesi
24 Temmuz 2007

Küçükbay Yağ ve Deterjan Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay,ihracatta hızlı yükseliş sergilediklerini ve 2006`da 45 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını dile getirdi.

Küçükbay Yağ ve Deterjan Sanayi ihracatta gösterdiği başarıyla İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde 59 basamak birden yükselerek 209. uncu sıraya yerleşti.

Küçükbay Yağ ve Deterjan Sanayi AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, dünya markası olma yolunda önemli adımlar attıklarını söyleyerek, ihracatta son yıllarda hızlı yükseliş sergiledikleri bilgisini verdi.

Küçükbay, 2006 ve 2007 yıllarında hedef pazar olarak birçok ülkeye girdiklerini belirterek, ihracat yaptıkları ülke sayısını 75'e yükselttiklerini anlattı. Küçükbay, "2007 yılında zeytinyağı, diğer yemeklik yağ ve margarin grubunda ihracat hedeflerimizi katlayacağız. Nüfus yoğun pazarlarda büyümeye devam ediyoruz. 2006 yılında 45 milyon dolar ihracat yaptık. Bu yıl ihracat hedefimizi 60 milyon dolara yükselttik. İhracattaki ivmeyle birlikte 140 milyon dolar olarak gerçekleşen ciromuzu da, 2007 yılında 180 milyon dolara çıkaracağız" diye konuştu.

Küçükbay, pazarlarını sürekli genişlettiklerini söyleyerek, Birleşmiş Milletler, uluslararası Kızılhaç ve Kızılay'ın resmi tedarikçisi sıfatıyla geniş bir ihracat potansiyeli yarattığını kaydetti.

Küçükbay, "Libya, Irak, Filistin, Suriye, Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Japonya, KKTC, Lübnan ve Suudi Arabistan'a yaptığımız yüksek ihracatla dikkat çektik. Dışsatımın yüzde 55'ini Orta Doğu ve Akdeniz ülkeleri, yüzde 41'ini Afrika, yüzde 2'sini Avrupa kıtasına ve yüzde 2'lik bölümünü de Türk Cumhuriyetleri, Uzakdoğu ve Amerika'ya gerçekleştiriyoruz" dedi.

Küçükbay, Orkide'nin ilk kez bir Türk firması olarak ABD'ye, zeytinyağı dışında sıvı yağ ihracatı gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi.

Okyanus aşan Arjantin Irak yağ pazarını Türkiye`den aldı

Referans Gazetesi
24 Temmuz 2007

Bitkisel yağ üreticisi Arjantin uyguladığı sübvansiyonların da etkisiyle okyanusu aşarak komşu Irak pazarında Türk firmaların etkinliğini azalttı. İhalelerde Türk firmaların 150 dolar kadar altında fiyat veren Arjantinli firmalar, bu sezon 500 bin ton olan pazarda önemli bir aktör olacak.

Arjantinli firmalar okyanusu aşarak Irak yağ pazarına ulaştı. Irak ve İsrail bitkisel yağ pazarını Türkiye"nin elinden alan Arjantinli firmaların sırrı ise hem Birleşmiş Milletler"in (BM) hem de Irak hükümetinin düzenlediği ihalelerde Türk firmalarının verdiği fiyatın 100-150 dolar altına inmeleri. 2005-2006 sezonunda Türk firmalarının 180 bin tonluk ihracat yaptığı Irak pazarında bu sezon 500 bin ton olan yağ ihtiyacının önemli kısmını karşılamaya başlayan arjantinli firmalar İsrail ve Kuzey Afrika ülkelerini de satış listelerine aldı.

Hem üretici ülke olması hem de sübvansiyon uygulaması nedeniyle Arjantinli firmalarla rekabet edemediklerini kaydeden Altınyağ Genel Müdürü Ramazan Abay, sadece birkaç firmanın Irak"a yağ göndermeye devam ettiğini, kendilerinin ise yeni pazarlar aradığını söyledi. 2005 Kasım ayından itibaren bitkisel yağ sektörü için Irak"ın önemli pazar olarak ortaya çıktığını kaydeden Abay, "Bu pazarda etkin olarak yer aldık. Türkiye"ye yakın olması da bizim için avantaj. Firma olarak 2006 Haziran"ına kadar bu ülkeye 30 bin ton yağ ihracatı gerçekleştirdik. Bu ihracatın 2 bin tonunu doğrudan, geri kalan kısmını ise aracı ihracatçılar ile yaptık. Bu şekilde para tahsilatı sorunu yaşamadık. Ancak ülkeler arasındaki siyasi gerginlikler nedeniyle 2006"nın ikinci yarısından itibaren ihracat durdu. Irak, bitkisel yağ ihtiyaçlarını bizim yerimize Arjantin, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerden karşılamayı tercih etti" dedi.

Arjantin, İsrail pazarına da girdi

Özellikle bir tarım ülkesi olan Arjantin"in Ortadoğu"da etkinliğini artırdığına dikkat çeken Abay, "Arjantin üretici ülke. Biz ise ham yağı kendimiz üretmiyoruz. Elbette uzaklık onlar için olumsuz bir durum. Malın Arjantin"den yüklenip Irak"a gelmesi 45 gün sürüyor. Ama bu ilk sipariş için geçerli. Daha sonraki mallar çok daha kısa sürede teslim ediliyor. Arjantinli firmalar Irak"a ucuz fiyattan mal verebiliyor. Bizim fiyatlarımızın 100-110 dolar altına iniyorlar. Onların hükümetinin ambalajlı yağ satımında sübvansiyon yaptıklarını düşünüyoruz. Başka türlü bu kadar fark olamaz. Öte yandan İsrail pazarı da Arjantin"den yağ almaya başladı. Biz zaman zaman ihracat yapıyoruz ama etkin olamıyoruz. Arjantin"in girdiği pazarlar arasında Arnavutluk ve bazı Kuzey Afrika ülkeleri de var. Örneğin geçen yıl Libya"ya önemli miktarda ürün ihraç ettiler. Her pazara bizim altımızda fiyat vererek giriyorlar" diye konuştu.

Dünya yağlı tohum fiyatlarının inanılmaz şekilde yükseldiğini dile getiren Abay, mevsim başında 300 dolar olan ayçiçeği çekirdeğinin bugün 420 dolara ulaştığını kaydetti. Abay, Irak"a ihracat yapıldığı dönemde ihraç fiyatı 540 dolar olan yağın ise 900 dolara kadar geldiğini söyledi.

"Bir kamyon bile yükleme yapamadık"

Abay, eylülde başlayacak olan Ramazan ayı öncesinde Irak"ın Türkiye"den yağ alımına başlayabileceğini ifade etti. Orkide markasıyla üretim ve ihracat yapan Küçükbay Yağ ve Deterjan AŞ İhracat Müdürü Ahmet Kuddusi Uz, Türkiye ile Irak arasında yaşanan gerilimin bitkisel yağ ihracatının durmasına neden olduğunu savundu. IrakBaşbakanı Nuri Maliki"nin Şii olmasının da Irak"ın ticari tercihlerini İran yönünde değiştirmesine yol açtığını söyleyen Uz, "Orkide olarak geçen sezon Irak"a 20 bin ton yağ ihraç ettik. Bu yıl ise bir kamyon bile yükleme yapamadık. Arjantin tarım ülkesi. Önemli miktarda soya, mısır ve ayçiçeği üretimi yapıyorlar. Zeytinyağı üretimine bile başladılar. Büyük miktarlı alışverişlerde avantajlılar. Irak"ta sadece Arjantinli firmalar yok. İran, Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkeler de bitkisel yağ üretimine başladı. Yoğun şekilde Irak"a ihracat yapıyorlar. 25 milyon nüfusa sahip Irak, yıllık 500 bin ton yağa ihtiyaç duyuyor" dedi.

Monday, July 23, 2007

Zeytin illerinin yeni milletvekillleri

Seçilen milletvekillerimizin zeytine, zeytinyağına gereken ilgiyi göstereceklerini umuyor; zeytincilerin sorunlarına destek vermelerini bekliyoruz.

Seçimlerin Kesin olmayan sonuçlarına göre Zeytin illerinde seçimi kazanan milletvekillerinin adı, partisi ve seçim bölgesi şöyle:

AYDIN (8)
Atilla Koç, Mehmet Erdem, Ahmet Ertürk (AKP), Ertuğrul Kumcuoğlu, AliUzunırmak, Recep Taner (MHP), Özlem Çerçioğlu, Mehmet Fatih Atay(CHP).

BALIKESİR (8)
Ahmet Edip Uğur, Mehmet Cemal Öztaylan, Ayşe Akbaş, İsmail Özgün, AliOsman Sali (AKP), Hüseyin Pazarcı, Ergün Aydoğan (CHP), Ahmet DuranBulut (MHP).

BURSA (16)
Faruk Çelik, Mehmet Altan Karapaşaoğlu, Hayrettin Çakmak, Mehmet EminTutan, Canan Candemir Çelik, Mehmet Tunçak, Sedat Kızılcıklı, AliKoyuncu, Ali Kul, Mehmet Ocaktan (AKP), Onur Başaran Öymen, KemalDemirel, Abdullah Özer (CHP), Necati Özensoy, Hamza Hamit Homriş, İsmet Büyükataman (MHP).

ÇANAKKALE (4)
Mehmet Daniş, Müjdat Kuşku (AKP), Ahmet Küçük (CHP), Mustafa KemalCengiz (MHP).

HATAY (10)
Sadullah Ergin, Orhan Karasayar, Mustafa Öztürk, Abdülhadi Kahya,Fevzi Şanverdi (AKP), Fuat Çay, Gökhan Vurgun, Abdülaziz Yazar (CHP),Süleyman Turan Çirkin, İzzettin Yılmaz (MHP).

MANİSA (10)
Bülent Arınç, Hüseyin Tanrıverdi, Mehmet Çerçi, Recai Berber, İsmailBilen, Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu (AKP), Şahin Mengü, MustafaErdoğan Yetenç (CHP), Mustafa Enöz, Erhan Akçay (MHP).

MUĞLA (6)
Fevzi Topuz, Gürol Ergin, Ali Arslan (CHP), Yüksel Özden, Mehmet NilHıdır (AKP), Metin Ergun (MHP).

YALOVA (2)
İlham Evcim (AKP), Muharrem İnce (CHP).

KİLİS (2)
Hasan Kara, Hüseyin Devecioğlu (AKP).

2006-2007 REKOLTESİ

2006-2007 ÜRETİM DÖNEMİ TÜRKİYE ZEYTİNYAĞI REKOLTESİ KESİN TESBİT RAPORU
(TEKRAR DEĞERLENDİRİLEN)


Türkiye zeytinyağı rekoltesi Odamızca her yıl ülkemizin çeşitli yöreleri dikkate alınarak zeytinyağı fabrikalarından pirina fabrikalarına intikal eden yağlı pirina miktarlarından hareketle tesbit edilmektedir.

VERİM ORANI
2006-2007 dönemi ürünü yağlık zeytinlerin verim oranı Antakya ve Nizip yöreleri için % 22, Ayvalık, Milas, İzmir ve Aydın’da ise %20 olarak alınmıştır *.

REKOLTE TESBİTİ
Türkiye’nin zeytin üretim bölgelerinde 2006-2007 Kampanya döneminde faaliyetlerini sürdüren pirina fabrikalarının Odamıza bildirdiği yağlı pirina alım miktarı 307.652.307 kg’dır.

2006-2007 Kampanya döneminde yakıt olarak kullanılan ve çeşitli şekillerde diğer sanayilere kayarak, yağ fabrikalara ulaşamayan yağlı pirina miktarının % 20 olduğu tahmin edilmektedir.

Buna göre;
TÜRKİYE
· 307.652.307÷100 X 20 kg yağlı pirina ile birlikte
2006-2007 kampanya dönemi Türkiye yağlı pirina rekoltesi,
307.652.307 + 61.530.461= 369.182.768 kg

· Yağa ayrılan zeytin rekoltesi %2.22 ‘dir.
(45 kg. yağlı pirinanın 100 kg zeytinden eldesi ile)
369.182.768 x 2.22 = 819.585.745 kg

· Yağa ayrılan zeytin rekoltesinden % 20 ve % 22 verim esasına göre *,

2006-2007 Kampanya dönemi zeytinyağı rekoltesi,
819.585.745 kg = 165.291.530 kg’dır

TÜRKİYE 2006-2007 ZEYTİNYAĞI REKOLTESİ = 165.291.530 kg

Zeytinyağını 'Türkiye' markasıyla tanıtacağız

20.07.2007-

İSTANBUL TİCARET ODASI GAZETESİ

TÜRKİYE, dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi ve ihracatçıları arasında. Buna karşın zeytinyağında hak ettiği konuma da ulaşamamış durumda. Bunun nedenlerinden biri olarak şu gösteriliyor: Türkiye, zeytinyağının yüzde 80'ini dökme ihraç etmek zorunda. Ambalajsız ve markasız ihracat ise hak ettiği katma değeri getirmiyor Türk zeytinyağına.

Türkiye yağlık zeytin ile zeytinyağı üretiminde 4'üncü büyük üretici. Dünyada en önemli zeytin üreticisi ülkeler arasında İspanya, İtalya,Yunanistan, Portekiz, Tunus, Türkiye, Suriye, Fas ve Cezayir yer alıyor.

Bu ülkeler arasında İtalya, İspanya ve kısmen de Yunanistan diğer üreticilerden dökme zeytinyağı alıp, markalarıyla ihraç eden ülke grubunu oluşturuyorlar. Zeytindostu Derneği Başkanı Metin Ölken,Türkiye'nin ciddi ve istikrarlı bir zeytin ve zeytinyağı üretimi ile bu sorunu çözebileceğini söyledi. İstanbul Ticaret'e açıklama yapan Ölken, "Türkiye zeytinyağının yüzde 80'ini dökme satıyor. AB dışı Suriye, Tunus, Fas gibi diğer üreticilerin dökme ihracat oranları Türkiye'den daha yüksek" şeklinde konuştu.

Markalı satış imkanı düşük olan Türkiye'nin dökme zeytinyağı satmasının, ürünün elde kalmaması ve değerini kaybetmemesi bakımından avantaj olduğunu dile getiren Ölken, asıl sorunun uygun fiyatlarla hammadde alım ve satımını sağlayamamak olduğuna dikkat çekti.

Logo hazırlanıyor dünya tanıtım turuna çıkacaklar

ZEYTİN ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu, Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde, Türkiye'yi zeytinyağında marka yapmak için hazırlıklarını sürdürüyor. Bu hazırlıklarından biri Eylül ayında Uzakdoğu'da yapılacak dev bir fuara katılmak. Amerika, Kanada, Japonya, Arjantin gibi üretici olmayan ülkelerde Türk zeytinyağının tanıtımı için promosyon ve reklam faaliyetlerinde bulunmak da var. Grubun hedefi zeytinyağımıza bir üst kimlik kazandırmak. Zeytinyağı dendiğinde İtalya, İspanya gibi Türkiye'nin de marka olarak anılması. Proje kapsamında, Türk mutfağını tanıtan programlara katılmak, fuarlara katılmak, gurmelerle bir araya gelmek, otel- restoran- cafe gibi işletmelerle irtibata geçmek gibi bir dizi faaliyet mevcut.

Yüksek taban fiyat ihracatı tıkıyor

ZEYTİN DOSTU Derneği Başkanı Metin Ölken, Türkiye'deki tarım satış kooperatiflerinin, haksız rekabet yaparak sektöre ciddi zarar verdiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Sektöre haksız rekabet yaparak verdikleri ciddi zarar var. Uygun olmayan fiyatlarla hammadde alıp, piyasada yüksek fiyatla mal alıp, satıyorlar. Fındıkta olduğu gibi. Yüksek fiyatla alım ihracatçının önünü tıkadı. Bu durumdaTürkiye'nin markalı satmasına imkan yok. Markalı satışlarda dünyada yıllık bağlantı yapılır. Türkiye'de hammadde tedarikinde istikrarsızlık var. Markalı malda rakibimiz olan AB ülkeleri dünyanın her tarafındaki zeytinyağını alıp işleyip satıyor. Çünkü zeytinyağında İtalya, imajını yerleştirmiş."

4'üncü büyük zeytinyağı üreticisiyiz

DÜNYADA en önemli zeytin üreticisi ülkeler arasında İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Tunus, Türkiye, Suriye, Fas ve Cezayir yer alıyor. Türkiye dünya sofralık zeytin üretiminde 2'inci, yağlık zeytin ile zeytinyağı üretiminde ise 4'üncü büyük üretici.

Dünya zeytinyağı üretimi yıllık 1.6-2.6 milyon ton dolayında. Üretimin yüzde 75-80 kadarı üretici ülkeler tarafından tüketiliyor, geriye kalan yüzde 20-25'lik kısım ise uluslararası pazarda tüketiliyor.

Zeytinyağında kişi başına yıllık tüketim Yunanistan'da 21, İtalya'da 12, İspanya ve Tunus'ta 10, Suriye'de 6 ve Portekiz'de 5 kilogram. Türkiye'de ise 1 kilogram seviyesinde.

Dünya zeytinyağı üretimindeki payı yüzde 7 civarında olan Türkiye'de diğer üretici ülkelere göre tüketim çok yetersiz.

Amerika da Türkiye'den alıyor

EGE Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin derlediği verilere göre ortalama değerlerle, dünya zeytinyağı üretiminin yaklaşık yüzde 80'ini, tüketimin yüzde 70'ini, ihracatın yüzde 55'ini ve ithalatın da yüzde 35'ini Avrupa Birliği gerçekleştiriyor.

Avrupa Birliği'ndeki zeytinyağı üretiminin yüzde 95'ini 3 ülke,İspanya, İtalya ve Yunanistan gerçekleştiriyor. Diğer üretici ülkeler Fransa ve Portekiz. Türkiye zeytin varlığı açısından dördüncü sırada olmasına karşın ihracatta ilk iki sırada bulunan İtalya ve İspanya'nın çok gerisinde.

Zeytinyağı ihracatımızda öne çıkan ülkeler sırasıyla İtalya, İspanya ve ABD. İtalya en önemli tedarikçi ülkelerden biri ve dünyanın en gelişmiş rafineri tesislerine sahip.

İhracatçımız fiyat tutturamaz halde

EGE Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin ihracat rakamlarına miktar olarak bakıldığında ; 2005-06 sezonunun yaklaşık 2 aylık döneminde 7 bin 962 ton zeytinyağı ihraç edilmişti. 2006-2007 sezonunun aynı döneminde ise 4 bin 125 bin ton zeytinyağı ihraç edilebildi. Değer bazında zeytinyağı ihracatı yüzde 50 düşüş gösterirken, miktar bazındaki düşüş yüzde 48 olarak gerçekleşti. 2005-06 sezonunun ilk bir aylık döneminde zeytinyağının ortalama ihraç fiyatı tonda yaklaşık 4 bin dolar iken, bu yıl rakam 3 bin 300 dolara geriledi. Türk ihracatçısı satış fiyatını 700 dolar aşağı çekmesine karşın yüzde 50'lik ihracat kaybının önüne geçemedi.

Dünya genelinde gerileyen fiyatlar ve Türkiye'de zeytinyağına kilo başında verilen 11 kuruşluk prim Türkiye'nin dünya arenasındaki işini daha da zorlaştırıyor. Sektör, Türk ihracatçısının dünya piyasalarında fiyat tutturamaz hale geldiği görüşünde. 2007 yılı beklentisi ise dünya genelinde fiyatların daha makul seviyelere geleceği ve Türkiye'nin 2006 rakamlarını geride bırakacağı yönünde.

Friday, July 20, 2007

IOC Hindistan,Rusya ve Çin'de toplam 4.5milyon euro bütçe ile tanıtıma başlıyor.

Merkezi Madrit/İspanya' da bulunan Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (IOC) 2007-2009 dönemi Zeytinyağı Tanıtım Planını dün açıkladı.

IOC, belirlediği hedef ülkelerden olan Hindistan'da 500.000.-euro ile bu yıl zeytin ve zeytinyağı tanıtımı yapacak.

IOC Genel Sekreteri Habib Essid, IOC'nin ana faaliyetlerinden olan ve 2002 den bu yana uygulanmayan tanıtım faaliyetlerine ;

2007 yılında 500.000.-euro bütçe ile Hindistan;
2008 yılında 1.000.000.-euro bütçe ile Rusya ve
2009 yılında 3.000.000.-euro' ya ulaşması beklenen bütçe ile Çin'de tanıtım faaliyetinde bulunulacağını basına açıkladı.

Habib Essid, tanıtım için gereken kaynağın konseye üye ülkelerin aidatlarından ve AB'nin gönüllü sağlayacağı katkılardan sağlanacağı bilgisini de verdi.

Ayvalık Zeytinyağı’nı izlemeye devam edin

Gila BENMAYOR
mailto:gbenmayor@hurriyet.com.tr

Hürriyet, 20 Temmuz 2007

AYVALIK üç yıllık mücadelesini kazandı.

Neydi bu mücadele? Türk Patent Enstitüsü’nden "coğrafi işaretleme" hakkını almak.

Ayvalık geçenlerde Türk Patent Enstitüsü’nden müjdeli haberi aldı. "Ayvalık Zeytinyağı" etiketini bundan böyle sadece Ayvalık’ta üretilen zeytinyağları kullanabilecek.

Markalaşma için önemli bir adım.

Ayvalık sızma zeytinyağı, Girit ve Toskana’nın yağları gibi kalitesiyle, tadıyla ünlü bir zeytinyağı.

Başka bölgelerden gelen zeytinyağlarının "Ayvalık" diye satılması haliyle buradaki üreticilerin hoşuna gitmiyor. Bu yüzden zeytinyağının "menşei"ni belirtme meselesi önemli.

Mücadele kazanıldı kazanılmasına ama bundan sonrası zor.

Zira zeytinin ağaçtan fabrikaya kadar dikkatle izlenmesi, tahlillerin yapılması gerek.

Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer, Türkiye’de zeytinyağında böyle uygulama olmadığına dikkat çekiyor.

"Üreticiye sertifika vereceğiz. Ambalajlama aşamasına kadar ürünü takip edeceğiz. Sektörümüz bunun önemine inanmak zorunda aksi takdirde Patent Enstitüsü’nden aldığımız belge duvarda çerçeve olarak kalır" diyor.

Ayvalık’ta 7 bin ton civarında zeytinyağı üretiliyor.

Yüzyıllardan beri burası zeytinyağı ticaretinin merkezi aynı zamanda. Yılda 40-45 bin ton zeytinyağının ticareti yapılıyor.

Dolayısıyla dışarıdan giren zeytinyağı nasıl kontrol edilecek?

İTALYA’DA 38 İSPANYA’DA 20

Ayvalık Ticaret Odası, bu iş için üreticileri, sanayicileri, önemli 20, 25 markayı bir araya getiren bir Çalışma Komitesi oluşturmuş.

Bu arada yeri gelmişken hatırlatmakta yarar var.

Tariş’in bundan önce "Edremit Körfez Zeytinyağı" ve "Güney Ege Zeytinyağı" diye Türk Patent Enstitüsü’nden aldığı iki "coğrafi işaretleme" var.

Ama bugüne kadar bunları uygulamaya sokmamış.

Avrupa’da zeytinyağında "coğrafi işaretleme" durumuna gelirsek.

Rahmi Gençer’in verdiği bilgiye göre, İspanya’da 20, Fransa’da 7, İtalya’da 38, Yunanistan’da 25, Portekiz’de 6 "coğrafi işaret" var.

8 bin yıldan beri zeytinyağının işlendiği Türkiye’de ise şimdiye kadar sadece üç tane alınmış, bunlardan biri uygulama aşamasında. Türkiye’nin 38 "coğrafi işarete" sahip İtalya’ya ulaşması yıllar alır.

Ama neticede Ayvalık önemli bir adım attı. Duyduğum kadarıyla sırada Edremit, Burhaniye de var.

Rahmi Gençer diyor ki:"Coğrafi işaretlerin artması Türkiye’nin yararına. Ne kadar çok artarsa Türk zeytinyağı o kadar tanınır, rekabet edebilir. Biz diğer bölgeleri de bu konuda destekliyoruz..."

Ayvalık başarırsa Türk zeytinyağını markalaşmada bundan böyle kimse tutamaz...
...
CUNDA’da Rahmi Gençer ile sohbete Kürşat zeytinyağlarının sahibi, gerçek bir zeytinyağı aşığı Mustafa Kürşat da katılıyor.

Sohbet zeytinyağından turizme, seçime kadar daldan dala.

Gençer, Ayvalık zeytinyağının ilk kez önümüzdeki ekim ayında Köln’deki Anuga Gıda Fuarı’nda görücüye çıkacağını söylüyor.

Fuara katılım Türk zeytinyağının tanıtımı için önemli diye mutlu.

Diğer yandan "Türkiye’ye gelen 20 milyon turisti niye zeytinyağımızla buluşturmuyoruz" diye hayıflanıyor.
Mustafa Kürşat ise Ayvalık’ta bir "Zeytinyağı Müzesi" hayalini kuruyor.

Gerçekten Ayvalık sahillerindeki o eski, görkemli zeytinyağı fabrikalarından birini müzeye dönüştürmek mümkün.

Dünyada hızla yaygınlaşan, "Fast Food" karşıtı "Slow Food" Hareketi’nin kurucusu İtalyan sosyolog-gazeteci Carlo Petrini bir süre önce Ayvalık’ı ziyaret etmiş.

Yemeğinden, kültüründen, binalarından özetle her şeyinden müthiş etkilenmiş.

Kürşat’ın aktardığına göre, müze fikri Petrini’den çıkmış.

Bu arada Ayvalık’ta "Slow Food" Hareketi’nin bir şubesi kurulmuş.

Başında da Kürşat ailesinin otelcilik ve işletme mezunu ama zeytinciliğe gönül vermiş oğlu Ali Kürşat var.

Thursday, July 19, 2007

Edincik'te zeytin ağaçları yandı


Kaynak : http://www.ilkhabergazetesi.com/

Türkiye'nin en önemli zeytin üretim merkezlerinden olan Edincik beldesindeki yüz binlerce zeytin ağacı, kuraklık nedeniyle yandı. Bölgede yılda 3.5 milyon ton civarında olan zeytin rekoltesinin, kuraklık nedeniyle düşmesi bekleniyor. Edincik'te binlerce dönüm arazi üzerine ekili olan ve beldenin en büyük geçim kaynağı olan zeytin ağaçlarındaki mahsuller, yeteri kadar yağmur yağmaması nedeniyle kurudu. Türkiye'nin zeytin ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan Edincik bölgesinde zeytinlerin yanması bölge halkını büyük sıkıntıya sokarken, 3.5 milyon ton olan yıllık zeytin rekoltesinin de 1.5 milyon tonlara düşmesi bekleniyor.

Normalde bir ağaçtan 25-30 kilo arası zeytin alındığını belirten Edincik Belediye Başkanı Fevzi İpek, şu anda ise ağaçlarda en fazla 10 tane zeytin kaldığını söyledi. Ortadaki tablonun sadece bu seneyi değil, gelecek 2 yılı da çok kötü etkileyeceğini belirten Başkan İpek, "Şu 14 senedir görev yaptığım yıllar içinde bu seneki gibi kurak bir yıl görülmemiştir. Nisan, Mayıs ayından itibaren bir damla yağmur bizim bölgemize düşmedi. Bunun örneklerini zeytin bahçelerinde görebiliyoruz. Bir zeytin ağacında taneyle sayılabilecek gibi 10 tane zeytin varsa bu iş bitmiştir. Geçen yıl Marmarabirlik'in aldığı zeytin bizim bölgemizde 3.5 milyon kiloydu. Bu sene 3 te 1 ini dahi alamaz"dedi.

Zeytin üretiminin az olmasının zeytin fiyatlarına da yansıyacağına dikkat çeken Fevzi İpek, "Bu durumda zeytin fiyatları patlar. Elinde zeytin olanlar Eylül, Ekim, Kasım ayına kadar dayanabilirlerse büyük paralar kazanır. Zaten köylünün elinde zeytin yok, tüccarda var. Bu ağaçların normalde 25-30 kilo zeytin vermesi lazım ancak şu anda 10 taneyi geçmeyen zeytin var. Gerçekten bu çok vahim bir durum" şeklinde konuştu.

Zeytinyağında rekolte tahmin hesabı karıştı

Sinan DOĞAN
Referans-İzmir
19.07.2007

Zeytinyağında dünya lideri olmayı hedefleyen Türkiye, 2006-2007 sezonundaki üretim miktarını bir türlü hesaplayamadı. Sezon başında 166 bin ton olan tahmini üretim rakamı, geçen ay Ege Bölgesi SanayiOdası'nın (EBSO) hazırladığı kesin tespit raporuyla 206 bin tona çıktı. Ancak rapor "düzeltilmek" üzere geri çekildi. İzmir Ticaret Borsası (İTB) öncülüğünde tarım il ve ilçe müdürlükleri, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ve Marmarabirlik'in oluşturduğu Rekolte Tahmin Komisyonu'nun yıllardır açıkladığı rakamlara hiç itiraz gelmedi. Komisyon, Eylül 2006'da yaptığı toplantıda, içinde bulunduğumuz sezon için 166 bin ton zeytinyağı üretileceği bilgisini verdi. Heyetin raporuna göre Türkiye'de 100 milyon zeytin ağacından 1 milyon 223 bin 868 ton zeytin elde edilecek. Zeytinyağı rekoltesi Ege ve Marmara'da 131 bin 365 ton, Güneydoğu'da ise 34 bin 959 ton olmak üzere toplam 166 bin 324 ton olacaktı.

EBSO raporu geri çekti

Rakamı düşük bulan ihracatçılar, rekolte tahmin toplantısına katılmazken, gelecek sezonun rekolte tahmini için çalışmalara başlamaya hazırlanan tahmin heyetinde yer almayacaklarını açıkladı. 19 Haziran'da EBSO'nun hazırladığı ve bu sezonki zeytinyağı miktarını 206 bin ton olarak belirleyen Türkiye Zeytinyağı Rekoltesi Kesin TespitRaporu ortalığı karıştırdı. Rapora göre Ege'nin rekoltesi 188 bin ton, diğer bölgelerin ise 18 bin tondu. Tepkiler üzerine EBSO raporu düzeltmek üzere geri çekti. Rekoltenin doğru tespiti, üretimin kayıt altına alınmasının yanı sıra iç ve dış piyasalarda doğru fiyat oluşumu için önemli. Özellikle iç tüketim ve ihracat miktarından sonra geriye kalan stok miktarı, 4 ay sonra başlayacak 2007-2008 sezonunda fiyat oluşumu için büyük önem taşıyor.

'Prime odaklanalım'

EBSO Zeytin ve Zeytinyağı Meslek Komitesi Başkanı Günizi Belevi, "Hazırlanan raporu biz de dalgınlıkla onaylayıp ilgili kurumlara gönderdik" dedi. Belevi, raporun düzeltilmiş halinin daha önce açıklanan 166 bin ton rakamını teyit ettiğini de kaydetti.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Zeytindostu Derneği Başkanı Metin Ölken ise yapılanları "kalem oyunu"olarak niteleyerek, "Zeytinyağına 1 YTL prim, sektördeki sıkıntıyı ortadan kaldırır" dedi.

Monday, July 16, 2007

Zeytinyağlı baklava olur mu?

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
Hürriyet Pazar, 15 Temmuz 2007

Zeytinyağlı baklava olur mu?

Olur! Nasıl olduğunu yazıyı okuyunca öğreneceksiniz. Çünkü ünlü baklava üreticimiz Nadir Güllü bu yazıyı okur okumaz "zeytinyağlı baklava" tarifleri üzerinde çalışmaya başlayacak. Eylülde yemeye başlayacağımız kesindir! Gelelim Nadir Bey’le ilgili yorumlarımıza...
...
"Hayvansal yağ hayatımdan çıkmış gibi. Zeytinyağı soframın vazgeçilmezi."
Nadir Güllü
...
Nadir Bey, müthiş lezzetli ve son derece kaliteli baklavalar üretiyor. Bize göre ülkenin en iyi baklava üreticilerinden biri. Baklava gibi son derece lezzetli ve geleneksel bir besini daha sağlıklı hale getirmeye yönelik çalışmalarından da haberim var.

Ondan iki küçük isteğimiz var: Daha düşük kalorili ve doymuş yağı az, trans yağı azaltılmış -mümkünse hiç olmasın- baklavalar üretmesi. Bunun mümkün olmadığını düşünüyorsa yanılıyor! Hem mümkün, hem çok kolay. Eğer yukarıdaki önerilerimizi karşılayabilecek bir baklavayı, hele bir de lezzetini koruyarak üretebilirse ülkenin kilo ve kolesterol sorununa çok ciddi bir katkı sağlayacak.

ZEYTİNYAĞLI BAKLAVA İSTİYORUZ!

Nadir Bey’in de bir "zeytinyağı tutkunu" olmasının altını çizmek gerekiyor. Zeytinyağı gibi sağlıklı ve lezzetli bir yağı, baklava üretiminde kullanmanın mümkün olup olmadığını bilmiyorum ama mümkünse denemesini tavsiye ediyorum. Zeytinyağı gibi kaliteli bir yağın kullanıldığı baklava hem kolesterolü yükseltmeyecek hem de zeytinyağının sağladığı sağlık yararlarından istifade etmememizi sağlayacak! Bu mükemmel bir şey olurdu.

Zeytinyağından zengin bir beslenme planının, yüksek tansiyondan, şişmanlıktan, damar sertliğinden korunmada önemli bir rolü olduğu biliniyor. Zeytinyağının temel yağ olarak kullanıldığı mutfaklardan Akdeniz mutfağı, beslenen kişilerde LDL kolesterolü yüksekliğine de, LDL kolesterolün en zararlı şekli olan okside olmuş LDL parçacıklarına da -bunlara damarı sertleştiren paslanmış LDL parçacıkları da diyebilirsiniz- daha az rastlanıyor.

Zeytinyağının başta mide kanseri, birçok kansere karşı güçlü bir koruma sağladığını, midede helikobakter üremesini zorlaştırdığını gösteren çalışmalar var. Zeytinyağı hem güçlü bir vitamin deposu, etkili bir antioksidan hem de güçlü bir yaşlanma önleyici. Nadir Bey’in "zeytinyağlı baklava" önerimizi ciddi bir şekilde düşünmesinde yarar var.

Friday, July 13, 2007

şiir

ZEYTİN AĞACI

Madem geldin, uğradın yanıma
yaslan, kavruk gövdem bu.
Yaşım kaç mı? Saymadım ki,
ya da unutmuşum, bağışla.
Bu: bir boşluk: içimde
Yaşamak izi de denir,
Sanki, nice kelebek tozu, içinde.

Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu dağ başında
Rüzgâra ağladım bazen,
Bazen derdimin dibini saydım ıssıza.
Yaşlı, durgun bir zeytin oluşuma bakma
Şuramda bir su vardı ve şuramdan
Neşeyle akardı aşağıya.
Ela bir kızı sevdim ben de zamanında.

Kalkıyor musun? Kalk, ama
Kaderinin sesini unutma, gönül gözünün yanına.
Ve sözünün içine çektin madem,
Madem aldın beni rüyana
Bu da benden, dalımdan bir hatıra:
Ayrılığın gümüş bilgisidir o , al
Helalü hoş olsun sana.
Git ve unutma
Ha vardır benim dallarım şimdi
Ha hatıra.
Birhan Keskin

Wednesday, July 11, 2007

Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, hem içeride hem de dışarıda model olacak

Dünya Gazetesi

11/07/2007

İZMİR - Türkiye'de kurulan ilk tarımsal ürün konseyi, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), oluşturacağı modelle yurtiçinde ve yurtdışında diğer tarımsal ürünlere model olmayı hedefliyor.

21 Mayıs 2007'de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yetki belgesini almasının hemen ardından çalışmalara başlayan UZZK kurucular kurulu, ilk basın ziyaretini DÜNYA'ya gerçekleştirdi.

DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım'ı ziyaret eden UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan, DÜNYA Gazetesi'nin yıllardan beri tarım konusunda çok duyarlı olduğunu ve ürün konseylerinin kurulmasına destek verdiğini söyledi. Mustafa Tan ile birlikte yönetim kurulu üyeleri Murat Narin, Ahmet Selim Kantarcı, Mehmet Cavlı, Yahya Ağacık, konseyin yasada belirtildiği gibi sektörünün tüm kesimlerini kapsadığını ve Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarının Yunanistan başta olmak üzere diğer üretici ülkeler tarafından da yakından izlendiğini ifade ettiler. UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan ve yönetim kurulu üyeleri sorularımızı yanıtladı:

- Ürün konseyleri neredeyse 10 yıldır gündemde. Zeytin ve zeytinyağı sektörü olarak ilk somut adımı siz atmış oldunuz. Bu süreç hakkında bilgi verir misiniz?

TAN: Türkiye, 1998'de dönemin hükümeti tarafından verilen karar ile Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nden (UZK) ayrıldı. O tarihten itibaren bu karara tepkiler oldu ve aynı zamanda UZZK'nin kurulması tartışmaları başladı. Bu uzun bir süre düşünce boyutunda devam etti. O dönemde Ulusal Pamuk Konseyi için de çalışmalar sürüyordu. 2002'ye kadar somut bir adım atılamadı. İnternetteki "Zeytintürk Grubu"nda bu konu uzun bir süre konuşuldu, tartışıldı. Sektörün UZK'ya geri dönmesi aynı zamanda UZZK'nın kurulması konusunda görüş birliğine varıldı. 2002'de Körfez bölgesinde sektörün tüm kesimlerinin temsil edildiği geniş katılımlı bir toplantı yaptık. Başkanlığını o dönemde Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin de Başkanı olan Deniz Ataç'ın yaptığı bir icra kurulu oluşturduk. İcra kurulunun görevi UZZK'nın kurulması için hazırlık yapmak, işlemleri yürütmek, yasal altyapının oluşmasına çalışmaktı. Öncelikle Tarım Kanunu'na ışık tutacak bir taslak oluşturduk. 2006'da Tarım Kanunu çıktı. Kanunda konseylerin kurulması maddesi var. Konsey yönetmeliğinin hazırlanmasına katkıda bulunduk. Sektörün sorunlarını dile getirdik. TBMM'de zeytinyağı için komisyon oluşturulmasını sağladık. UZZK'nın nüvesi olarak milletvekillerine brifing verdik. Nihayet 5488 sayılı yasanın 11. maddesi ile ürün konseyleri yasalaştı. Yasada konseyin amaçları ile ilgili bölüm aynen bizim hazırladığımız şekliyle korundu. Zaten bu konuda hiç itiraz gelmedi. Organlar ve temsille ilgili çeşitli itirazlar oldu. Daha sonra yönetmelik çıktı. Yasalar ve yönetmelikler mutlak değil. Bunlar uygulamada yaşanan aksaklıklara göre düzeltilecekdir. Biz de yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde konseyi kurmak için başvurumuzu yaptık. Bizden sonra başka başvurular da oldu. Fakat ilk başvuran biz olduğumuz ve gerekli koşulları taşıdığımız için bakanlık görevi 21 Mayıs'ta bize verdi. Biz, yönetmeliklerle konsey yönetimine verilen tüm görevleri yerine getirmek ve 6 ay içinde genel kurula gitmekle yükümlüyüz. Bu kapsamda 9 Haziran'da İzmir'de sektörün tüm kesimlerini davet ettiğimiz geniş katılımlı bir toplantı organize ettik. Tarım Bakanlığı yetki belgesini o toplantıda bize takdim etti.

- Sektörde farklı oluşumlar, kesimler var. UZZK nasıl bir yapıya sahip olacak? Kimler üye olacak?

TAN: En önemsediğimiz konu konseyin kanunda belirtilen tüm kesimleri kapsaması. Zeytinin yetiştiği tüm yörelerde tanıtım toplantıları yapmaya başladık. İlk toplantımızı Ankara'da yaptık. Önümüzdeki günlerde Körfez bölgesine, Güneydoğu Anadolu'ya ve Marmara'ya çeşitli illere gideceğiz. Üyelik için başvurular devam ediyor. Çok yoğun ilgi var. Üyelikler 5 grupta toplanıyor. Tarım grubu; ziraat odaları, tarımsal üretici birlikleri, tarım satış kooperatifleri gibi kuruluşları ifade ediyor. Ticaret grubunda ise ticaret odaları, borsalar, lisanslı depolar, ihracatçı birlikleri gibi kuruluşlar yeralıyor. Sanayi grubu; ihracatçı birlikleri, sanayi odaları, sanayi ve ticaret odaları gibi kuruluşlardan oluşuyor. Araştırma ve mesleki kuruluşlar grubunda ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü, üniversiteler, araştırma enstitüleri temsil ediliyor. 5'inci grubun adı üretici, tüccar, sanayici grubu. Burada bireysel olarak üyelik mümkün. Diğer dört grupta 500 YTL giriş ve yıllık aidat alınırken, beşinci grup için bu rakam 120 YTL olarak belirlendi. Üyelerden çeşitli belgeler yanında üyelik taahhütnamesini imzalamalarını istiyoruz. Bununla üyeler konseyin kurallarına uymayı taahhüt ediyorlar.

"Yunanistan çalışmaları yakından izliyor"

- Dünyada durum nedir? Diğer ülkelerdeki ürün konseyleriyle benzeşen, ayrışan yönleriniz neler?

TAN: Konsey benzeri yapılanmalar ülkelere göre değişiyor. AB'de işletmeci örgütler, branşlar arası örgütler gibi isimleri var. ABD'de ürün konseyleri daha güçlü. Kaliforniya Zeytinyağı Birliği, Pamuk Konseyi gibi güçlü örgütler var. Fakat Avrupa'da kooperatifler daha güçlü. Yunanistan'da ürün konseyi yapılanmas yok. Onlar kendilerini AB tüzüklerine bağlamışlar. Tunus keza öyle. Yunanistan bizi yakından izliyor. İyi bir örnek oluşturduk. Dünyada sektörle ilgili önemli gelişmeler oluyor. Yurtiçinde her kesimin kendine göre sıkıntıları var. Bundan sonra sektörün adresi belli. Herkes sorunlarını ifade edebilir ama Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu adlı tarımı yönlendiren bir kuruluşumuz var. O kurula raporla sektörün sorunlarını ileteceğiz, tüm kesimlerin taleplerini dile getireceğiz. O kurulun da bunları dikkate alma zorunluluğu var. UZZK hiçbir kurum ve kuruluşun organı değil, tüm sektörün örgütlü olduğu bir kuruluş.
Üreticiler sorunlarına çözüm bulacak
- Sayın Kantarcı, siz üretici kesimini temsilen konseyde bulunuyorsunuz. Konsey üreticiye yönelik neler yapacak?
KANTARCI: Üretici, sanayici, tüccar her kesim bu dağınıklığın acısını çektik. Üretici öncelikle malın para etmesini, maliyetler düştükten sonra kendisine iyi bir yaşam sağlayacak kadar pay kalmasını düşünür. AB'de bunun sağlanması için pek çok enstrüman işin içine giriyor. İhracattan üretime kadar her aşamada destek söz konusu. Hangi konuda sıkıntı yaşansa hemen çözülüyor. Şu an zeytinyağı fiyatları dünyada ve Türkiye'de hemen hemen aynı. Fakat AB'de üretici bu fiyatın üzerine her kilogram için 1.33 Euro sübvansiyon alıyor. Stoklama, pazarlama, tanıtım yardımları var. Biz ise bunlardan çok uzak kaldık. Üretici, ihracatçı, tüccar, sanayici arasındaki konsensüs bu yüzden önemli. Tarımda en geri kalmış kesim zeytinciler. Fidan kesiminden toplanması ve sıktırmasına kadar her alanda açıkça görünüyor. Hâlâ müstahsillik dededen kalma usullerle yapılıyor. Modern tarım, mekanizasyon gibi konular zeytincinin çok uzağında. Türkiye'de yeni fidanlarla ağaç sayısının 150 milyona çıktığı söyleniyor. Ağaç varlığı ve zeytinyağı rekoltesi karşılaştırılınca verimin ne kadar düşük olduğu hemen göze çarpar. Kendi zeytinliklerimde modern teknikleri kullanmaya başladıktan sonra verimi yüzde 30-35 artırdım. Bunu tüm üreticilerle paylaşmanın bir yolu da konsey olacak. Sıkıntılarımızı ortak olarak dile getirip, ortak çözüm arayacağız. Sektörde zeytinyağı üretim tesislerinde de fazla kapasite sözkonusu ama hala teşvikli yatırım yapılıyor. Yapılan son dikimler ve eski ağaçlardaki verim artışlarıyla 10 yıl içinde 500 bin tonluk rekolteleri konuşur hale geliriz. Bunları karşılayacak tesis var. Sektörün bir sıkıntısı da verilerin yeterince sağlıklı olmaması. 1975'te üniversitede hazırladığım tez için araştırma yaparken 400 bin kişinin zeytincilik yaptığı bilgisine ulaşmıştım. O günden bu yana babam öldü, biz 3 kardeş zeytinci olduk. Ama hâlâ kamu kayıtlarında zeytinci sayısı 400 bin olarak görülüyor.

Sanayi

- Yahya Bey, sanayi kesiminin temsilcisi olarak sorunlarınızı ve çözüm önerilerinizi anlatır mısınız?
AĞACIK: Üretici, sanayici, tüccar kesimleri sağlıklı olursa, sektör de sağlıklı olur. Üretici tüccarı, tüccar sanayiciyi, sanayici üreticiyi anlamıyor. Üreticinin prim alması gerekiyor, ama bu aslında bütün sektörün problemi. Hem üretici hem sanayici hem tüccarım, ama UZZK'da sanayi kesimini temsilen bulunuyorum. Fabrikalar sektörün zayıf halkası. Senede sadece 2-3 ay çalışırlar, ama büyük sanayi tesisleri gibi görülürler. Sanayicinin yaptığı amme hizmeti gibidir. Karasu problemi sektörün sorunudur, ama sanayicinin çözmesi istenir. Oysa bu sorun daha Avrupa'da bile çözülmedi. Üniversiteyle, yurtdışı ile temas halindeyiz. Bu, üreticinin de sorunu. Ama 'yağı aldınız, karasuyu da alın' diyemiyorsunuz. Kapasite çok fazla. Devletin sektördeki yatırımları sektörle temasa geçerek yönlendirmesi lazım. UZK'de bir söz var. Zeytin üreten ülkelerde problemler aynıdır. Sistemli olan ve olmayan ülkeler vardır. Sistemli ülkelerde bu problemler çözülür, diğerlerinden her yıl tekrarlanır. Türkiye'nin 800 bin ton yemeklik yağ açığı var, bizler rekolte biraz yüksek çıkacak olsa korkuya kapılıyoruz. Bizde de eli taşın altında olanlar hep birlikte bu sistemi kurmalıyız. Eğer sadece kanun çıkaranlara bırakırsak elbise ya dar ya bol geliyor. UZZK'nın işlevi de burada ortaya çıkıyor.
Kişi başı tüketim 2 kilograma çıkarılmalı
- Sayın Cavlı, üretimden tüketiciye kadar olan zincirde en önemli sorunlar nerede yaşanıyor ve bu sorunlar nasıl çözülebilir?

CAVLI: Hepimiz aynı gemideyiz. Sektörlerin gücü en zayıf halkalarıyla ölçülür. Tüm kesimler birbirini ilgilendirir. Üretici iyi üretip iyi depolayacak ki tüketici en kalitelisini tüketsin. İç pazarda yıllardır tüketim 1 kilogram civarında. Yıllardır bunu aşamadık. Zeytinyağı şu dönem çıkış trendinde. Gelir dağılımının iyi olmaması, bazı kesimlerde kolay ulaşılamaması gibi faktörler düşük tüketimin en önemli nedenleri. Zeytinyağının sağlığa katkısının herkes tarafından bilinmesi çok önemli bir ayrıntı. Önümüzdeki dönemde UZZK'ta teknik komiteler oluşturulacak. Bunlardan biri de iç tüketimin artırılmasına yönelik olacak. Diğer kuruluşlarla markasız, bölgesel tanıtım programları yapılacak. Kişi başı tüketim 2 kilogram düzeyine çıksa, sektördeki sorunların çoğu aşılmış olacak. Bunun için tüm kesimlere görev düşüyor. UZZK sektörün tek sesi olacağından bu konuda yaptırım gücü daha yüksek olacak. Örneğin Türkiye'nin kuraklık sorunu malum. Pamukçuların borçları erteleniyor. Zeytincinin de mağduriyeti var. Seçimden sonra bu sıkıntının aşılması için Ankara'da temaslara başlayacağız.

- Murat Bey, bu işin ticaretini yapanlar konseyin neresinde?

NARİN: Dünya fındık üretiminin yüzde 75'i Türkiye'de yapılıyor. Fındıkçılar biraraya gelmek için hâlâ neden bekliyorlar anlamış değilim. Zeytincilikte bir çok çıkar grubu var. Biraraya gelip '21. Yüzyıl Türk Zeytinciliğinin Planlanıp Koordine Edilmesi" projesini hayata geçirmek istiyoruz. Zeytincilik bir kültür ve yaşam biçimi. Hepimizin temel kaynağı zeytin ağacı. Veriminden kalitesine, hastalığından fiyatına kadar herşeyi tüm kesimleri ilgilendiriyor. Örneğin bu yıl kuraklık hepimizi kaygılandırıyor. Konsey ahenk içinde çalışıyor. Tartışmalardan sonra ortaya çıkan karar her kesimin kendini aştığı bir karar oluyor. Bu başarı ve ilerlemeyi beraberinde getirecektir. Eğer zeytin ağacının anavatanı Anadolu'ysa bu iş ona layık olarak yapılmalı. Geleceğimizin planlanması görevimiz var. AB 2 milyon ton üretim yapıyor. Bizim 12 milyon hektar dikilebilir arazimiz var. Mevcut ve yeni dikilen ağaç sayısında çeşitli rakamlar var. UZZK'nın temel görevi her türlü çalışmayı yaparak dünya zeytinyağı piyasasında Türkiye'yi önemli bir aktör haline getirmek olmalı. Üretimdeki yüzde 7'lik payla bunu yapamayız. 500 bin tonluk üretim rakamları ulaşılabilir hedefler. Ancak bu rakama ulaşınca dünyada ağırlık merkezi haline gelebiliriz. Zeytinyağı herşeyden önce sağlık nedeniyle tüketilmeli. Koruyucu hekimlikte önemli bir işleve sahip. Tüketimi artırmak için de tanıtım, sübvansiyon ne gerekiyorsa yapılmalı. Tarımsal destekler son yıllarda geriye gidiyor. Dünya bu ürünü çok ciddi rakamlarla destekliyor. AB, yakın zamana kadar bütçesinin yarısını tarımsal desteklere ayırmıştı. Zeytinyağına kilogramda 3 Euro'ya varan destekler veriliyordu. Bizde fiyat bu düzeye çıkmıyor. Doğru destek politikası oluşturulmalı. UZZK'da bu çalışmaları ortak akıl ve konsensüsle yapacağız. Hedef, UZZK'yı 'burası yapar' niteliğine ulaştırmak.
UZZK'nın hedefleri
1- Ulusal teknik işbirliğine ilişkin olarak:

- Ülke zeytinciliğinin entegre ve sürdürülebilir gelişimi için ulusal ve uluslararası işbirliğini güçlendirmek.
- Zeytinyağları, prina yağları ve sofralık zeytinler için üretim, sanayi, stoklama ve pazarlama politikalarını n koordinasyonunu güçlendirmek, ulusal ve uluslararası ticaret işbirliğinin temellerini oluşturmak.
- Ürün kalitesini iyileştirmek ve bu konuda atılan adımları sürdürmek-çevrenin korunması konusundaki çabaları sürdürmek.
- Zeytin ağacından elde edilen ürünlerden entegre biçimde faydalanılması nı tetkik etmek ve bunu güçlendirmek, genetik kaynakların korunmasını sağlamak.

2- Zeytin ürünlerinde ulusal ve uluslararası ticaretin standartlaştırı lmasına ilişkin olarak:
- Ürün kalitesini kontrol etmek.
- Adil ulusal ve uluslararası ticaret için mücadele etmek.
- Tüketici haklarının korunmasını sağlamak.
- Hileli uygulamaların engellenmesini sağlamak.
- Pazarlamada ulusal ve uluslararası kuralların uyumlaştırılması nı sağlamak.

3- Zeytin ürünlerinin uluslararası ticaretinin genişletilmesi ve bunun promosyonunun yapılmasına ilişkin olarak:
- Üretim, tüketim ve ticarette her vasıta aracılığıyla ülke ve dünya zeytin ürünleri ekonomisinin uyumlu ve sürdürülebilir bir şekilde genişletilmesine olanak sağlayan faaliyetlerin teşvik edilmesi.
- Piyasanın şeffaflığını artırmak amacıyla bilgilendirme ve istişare
usullerini tesis etmek.
- Zeytin ve zeytinyağı tüketiminin geliştirilmesi için hangi önlemler uygunsa bunları kabul etmek.
- UZZK'nın sektördeki tüm işletmeler için bir buluşma noktası ve zeytinle ilgili bir ülke dökümüntasyon ve bilgilendirme merkezi olarak rolünü korumak ve güçlendirmek.

Sunday, July 08, 2007

zeytinyağında gıda güvenliği
Türk Gıda Mevzuatına Göre Zeytin, Yemeklik Zeytinyağı Ve Yemeklik Prina Yağında Gıda Güvenliği

5179 Sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair KanunHükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun 05.06.2004 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu Kanunun amacı, gıda güvenliğinin temini, her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza, depolama, pazarlama ve halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleriyle halk sağlığını korumak üzere gıda maddelerinin üretiminde kullanılan her türlü ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile gıda işlemeye yardımcı maddeler ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin güvenliğine ilişkin özelliklerinin tespit edilmesi, gıda maddeleri üreten ve satan işyerlerinin asgari teknik ve hijyenik şartlarının belirlenmesi, gıda maddeleri ile ilgili hizmetler ile denetimine dair usul ve esasları belirlemektir.

Bu Kanun; gıda güvenliğinin teminine, her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin hijyenik ve uygun kalitede üretimine, tasnifine, işlenmesine, katkı ve gıda işlemeye yardımcı maddelere, ambalajlama, etiketleme, depolama, nakil, satış ve denetim usulleri ile yetki, görev ve sorumlulukları ile risk analizine, ihtiyatî tedbirlere, gıda ile tüketici haklarının korunmasına, izlenebilirlik ve bildirimlere dair hususları kapsar. 5179 sayılı kanun birçok yeni tanımla birlikte yeni uygulamalar da getirmiştir. Kanun da geçen yeni tanımlar Kanunun amaç ve kapsamında da yer almaktadır. Kanun gıdanın, gıda üreten ve satan işyerleri ile toplu tüketim yerlerinin, depoların, gıda işletmecisi ve sorumlu yöneticinin, birincil üretimin, fonksiyonel gıda ve genetik modifiye gıdaların, gıda hijyeninin, tehlike ve riskin, risk analizinin, risk değerlendirilmesinin, risk yönetimi ve iletişiminin,izlenebilirliğin ve gıda bankası gibi birçok tanımı bünyesinde bulundurmaktadır. 5179 Sayılı Kanun ile yeni oluşturulan veya yeniden düzenlenen kavramlar şu şekildedir:
1. İzin ve tescil işlemleri
2. Gıda kodeksi
3. Risk analizi ve ihtiyati tedbirler
4. İzlenebilirlik
5. İşyeri sorumluluğu
6. İnsan sağlığının korunması
7. Dış ticaret
8. Tüketici haklarının korunması
9. Kontrol ve sertifikasyon.
10. Piyasa gözetimi ve denetimi

Bu Kanunda belirtilen güvenli gıdaya ulaşabilmek için tarafların rolleri ve sorumluluklarını şöyle özetleyebiliriz.
1-İşyeri Sorumlulukları
2-Devletin Sorumlulukları
3-Tüketici Sorumlulukları

AB'ye aday ülke konumunda olan Türkiye'nin hedefi, hileli ve güvenli olmayan gıda üretimini engellemek ve tüketici sağlığını korumaktır. Bu hedefe ulaşmak adına , FVO uzmanları tarafından da önerildiği üzere, iyi işleyen ve etkin bir gıda kontrol sisteminin kurulması ve uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle Genel Müdürlüğümüzle Almanya Tüketiciyi Koruma, Gıda ve Tarım Federal Bakanlığı'nca ve Tüketiciyi Koruma ve Gıda Güvenliği Federal Ofisi ve Litvanya Cumhuriyeti Gıda ve Veteriner Hizmetleri ile ortaklaşa yürütülecek olan "Türkiye'deki GıdaGüvenliği ve Kontrolü Sisteminin Yeniden Yapılandırılması ve Güçlendirilmesi Avrupa Birliği Eşleştirme Projesi" Nisan 2006 tarihinde başlamıştır.

Projenin genel amacı; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın merkezi ve merkezi olmayan düzeydeki yasal ve teşkilat yapılarının güçlendirilmesi, gıda güvenliğinin ve Türkiye'deki gıda kontrol sisteminin uygulama ve yürütme etkinliğinin artmasının sağlanması için özel sektör katılımlarının geliştirilmesi olmakla birlikte Projenin amacı; Mevcut Türk Gıda Kanununun 178/2002 numaralı Konsey Tüzüğü ile uyumu ve değişimi ve Gıda Kontrol Sisteminin verimli ve etkili uygulanmasının sağlanması amacıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın kapasitesinin güçlendirilmesidir. Personele Gıda Kalite Güvencesi (FQA), İyi Üretim Uygulamaları (GMP), İyi Hijyen Uygulamaları (GHP), Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) ilkeleri hakkında eğitim verilmesi ve tüm ilgili kayıtları ve bilgileri kayıt altına alacak iyi bir şekilde işleyen bir sistemin kurulması, Türkiye'deki gıda güvenliği ve kontrolü sisteminin etkinliğini ve uygulanmasını temin edecektir.

Zeytin, Zeytinyağı ve Prina Yağında Bulunabilen Başlıca Kanserojen Maddeler
Demir Sülfat: Zeytinde boyama amaçlı kullanılmaktadır. Sentetik Boyalar: Zeytinde boyama amaçlı kullanılmaktadır. PAH (Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar) :Organik maddelerin yanmaları sırasında pirolitik reaksiyonlar sonucunda çok sayıda Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar oluşmaktadır. Bu bileşikler değişik ölçüde kanserojen özellik gösterirler. Gıdalara polisiklik aromatik hidrokarbonların bulaşması değişik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Benzo(a)piren Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlardandır.

Katkı Maddeleri
Karma prina yağları da dahil olmak üzere diğer tüm zeytinyağlarında kullanılan katkı maddelerine ait değerler Türk Gıda KodeksiYönetmeliğinin "Katkı Maddeleri" Bölümünde rafine zeytinyağları için verilen değerlere uygun olmalıdır. Naturel zeytinyağlarına hiçbir katkı maddesi katılamaz.

Bulaşanlar
Yemeklik zeytinyağları ve yemeklik prina yağlarında bulaşanların miktarı Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinin "Bulaşanlar" Bölümünde belirtilen limitlere uygun olmalıdır.
300 Milyon Zeytin Ağacı Bulunan İspanya'yı Geçmeye 10 Yıl Kaldı!
07 Temmuz 2007

Büyük bölümü son birkaç yıl olmak üzere son 10 yılda zeytin ağacı varlığının 3 kat arttığını söyleyen Doğu Akdeniz Zeytin Birliği (DAZB) Başkanı Mehmet Güler, 10 yıl içerisinde Türkiye'nin 300 milyon ağacı bulunan İspanya'yı geçeceğini savundu.
DAZB Başkanı Mehmet Güler, cuma günü yaptığı açıklamada son 3-4 yıla kadar alternatif bitki olarak görülen zeytinin, yüksek getirisi ile üretici tarafından keşfedilerek umuda dönüştürüldüğünü söyledi. Türkiye'de zeytinciliğin geliştirilmesinin çiftçinin refah düzeyinin yükseltilmesinin yanında bitkisel yağ açığının giderilmesi için de büyük önem taşıdığını belirten Güler, kullanım alanı fazla olan zeytinin önemsenmesi gerektiğini ifade etti. Son yıllarda çiftçilerin en önemli geçim kaynaklarından biri haline gelen zeytin ağacı varlığının büyük bölümü son birkaç yılda olmak üzere son 10 yılda 3 kat arttığını vurguladı.

150 milyon zeytin ağacı var
Kayıtlı zeytin ağacı sayısının kısa sürede 113 milyona ulaşmasının sevindirici olduğunu anlatan Güler, "Kayıt dışıyla ağaç sayısının 150 milyon civarında olduğunu sanıyoruz. Bu gidişle 10 yıl içerisinde 300 milyon ağacı bulunan İspanya'yı geçerek dünya lideri oluruz" dedi. Bu ağaçlardan 57 milyon adedinde üretimin yapıldığını ve yılda 600 bin ton sofralık zeytin, 200 bin ton da zeytinyağı rekoltesi elde edildiğini vurgulayan Güler, önümüzdeki 5 yıl içerisinde diğer ağaçların ürün vermeye başlamasıyla zeytin üretiminin 1 milyon tonu, zeytinyağı üretiminin ise 300 bin tonu aşacağını kaydetti. Güler,zeytinyağı üretimini 300 bin tona çıkarmalarıyla birlikte bu alanda dünyada en çok üretimi yapan İtalya'yı da geçeceklerini savundu.

Friday, July 06, 2007

ZEYTİN GEN BANKASI

Dr. Nejat ÖZİLBEYZir.Yük. Müh.

Zeytinin anavatanı olan ülkemiz zeytin çeşitleri açısından oldukça zengindir. Var olan zeytin varlığımızı ortaya koymak amacıyla zeytinciliğin yapıldığı bölgelerde zeytinciliğe büyük hizmetlerde bulunan Süleyman AKSU, Kemal ÇEÇEN ve FAO uzmanları detaylı bir envanter çalışması yapılarak,ülkemizdeki zeytin çeşitlerinin belirlenmesi için 1967 yılında zeytinci bölgeler gezilerek tespit edilen çeşitlerden alınan aşı kalemleri1968 yılında çöğürlere aşılanarak fidanlar elde edilmiştir.1969 yılı sonbahar döneminde 88 yerli çeşitten oluşan zeytin fidanları 9 x 9 metre aralık-mesafe ile dikilerek Yerli Zeytin Çeşitleri Koleksiyonu oluşturulmuştur.Diğer yandan 1970-1972 yılları arasında İspanya,İtalya,Fransa,Tunus ve Suriye’nin önemli zeytin çeşitlerinden aşı kalemleri ithal ederek çöğürlere aşılandı. 1972-1973 yıllarında bu aşılanan Zirai Mücadele ve Karantina müdürlüğünce sağlık kontrolleri yapılarak 1974 yılı ilkbaharında yerli koleksiyonda olduğu gibi ayni şekilde 28 yabancı zeytin çeşit inden oluşan Yabancı Zeytin Çeşitleri Koleksiyonu oluşturuldu.

Yerli ve yabancı zeytin çeşitlerinden oluşan “ Zeytin Gen Bankası” Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün Kemalpaşa Üretim ve Araştırma Sahasında bulunmaktadır.
Türkiye’de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bitki Gen Kaynakları konusunda yapılan çalışmalarda zeytincilik konusunda sorumluluk Zeytincilik Araştırma Enstitüsünde olup bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir.Ayrıca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı kendi bölgelerindeki zeytin çeşitlerinin korunması içinde Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü,Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü,Gaziantep Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü,Batı Akdeniz araştırma Enstüsüne de görev vermiştir.

Zeytin Gen Bankasında bulunan zeytin çeşitlerinin önemini ortaya koymak üzere yapılan çalışmalar sonunda,çeşitlerin morfolojik ve pomolojik özellikleri incelenmiştir. Ayrıca bu çeşitlerin soğuk,kuraklık,hastalık ve zararlılar gibi değişik olaylara karşı tepkilerde saptanmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen verilerden ülkemizde bulunan tüm çeşitlerin çeşit özellik belgeleri UPOV kriterlerine uygun olarak hazırlanarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Şube müdürlüğüne 2004 yılı sonunda sunularak bu çeşitlerin tescil işlemleri yeniden yapılmıştır. Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ve diğer araştırma enstitülerinde yapılan melezleme çalışmaları sonucu bulunacak yeni çeşitlerin, Kemalpaşadakı gen bankasına konularak ,bu çeşitlerle ilgili özellikler tespit edildikten sonra çeşit özellik belgeleri Zeytincilik Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanarak tescilleri yapılacaktır.
Zeytin çeşitlerinin morfolojik ve pomolojik özelliklerinin belirlenmesinde UZK (Uluslararası Zeytinyağı Konseyi ) ve AB (Avrupa Birliği ) ülkelerinin kullandığı tanımlama metodu kullanılmıştır. Bu metot da zeytin çeşitlerinin ağaç,yaprak,çiçek somağı,meyve ve çekirdek özellikleri ayrı ayrı saptanmıştır.
2004 yılında tescil yapılan çeşitlerin özeliklerini belirten ve yaprak,meyve.çekirdek resimlerini içeren katalog hazırlıkları tamamlanmak üzere olup en kısa zamanda zeytincilik camiasına sunulacaktır.

Fora'ya sendika geldi, Deniz Ataç gitti

06.07.2007 / Sinan Doğan / REFERANS GAZETESİ

Balıkesir'in Havran ilçesinde Fora markasıyla zeytin ve zeytinyağı üreten Türkiye İş Bankası'na ait Ant Gıda'ya sendika girince, 10 yıla yakın süredir firmanın başında bulunan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nde başkanlık ve yöneticilik yapan Deniz Ataç istifa etti.

Türk-İş'e bağlı Tek Gıda-İş Sendikası'nın Ant Gıda'da örgütlenme çalışmaları yaklaşık 4 yıl önce başladı. Kısa süre öncede banka yöneticileri ile yapılan ikili görüşmeler sonucunda 326 çalışana sahip fabrikada 280 çalışan sendikaya üye oldu. Tek Gıda-İş Sendikası EgeBölge Başkan Yardımcısı Gürsel Köse, Ant Gıda'da örgütlenmek için 4 yıldır çalıştıklarını belirterek, "Deniz Ataç işyerinde sendikaya şiddetli karşı çıktı. Bizimle karşılıklı görüşmelerinde 'sendika gelirse ben giderim' diyordu. Biz Türkiye İş Bankası yöneticileriyle görüşüp uzlaşmaya vardık. Sendikayı fabrikaya soktuk. Sayın Ataç bu konuyu bir onur sorunu haline getirdi. Bu nedenle istifa etti" dedi.

İşadamı Erol Evcil'e ait Eze Zeytincilik firmasına verilen krediler nedeniyle zeytin sektörüne girmek zorunda kalan ve Havran'daki dünyanın en büyük zeytin işleme tesislerinden biri olan fabrikayı devralan Türkiye İş Bankası, bu işin sorumluluğunu Deniz Ataç'a verdi. Ant Gıda İcra Koordinasyon Kurulu Üyesi ve pazarlama şirketi ZepaPazarlama A.Ş.'nin Genel Müdürü olan Deniz Ataç, 68 bin metrekarelik alanda 85 bin ton üretim, 60 bin ton depolama kapasitesine sahip tesisi saygın bir konuma getirdi. Fora markasının yaratılmasında ve yurtdışında tanıtılmasında büyük çaba harcadı. Nisan 2002'de Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanlığı'na seçilen Ataç,Ege İhracatçı Birlikleri'nin 63 yıllık tarihinde ilk kadın başkan ünvanını taşıyor.

Pazar sıkıntısı olmayan tek ürün: Zeytin

06 Temmuz 2007, Cuma-ZAMAN GAZETESİ

Türkiye'de pazar endişesi olmayan ürünlerin başında zeytinyağı geliyor. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birlik Başkanı Cahit Çetin, Türkiye'de zeytinyağı pazarının hızla geliştiğini, 20 yıl içinde İtalya'nın yerinin alınabileceğini kaydediyor. Zeytinyağı dünyada da yükselen bir trende sahip.

Özellikle Japonya, Kore, Endonezya ve Malezya tüketimde ön plana
çıktı. Ancak, en büyük alıcı ABD. Birlik olarak 80 çeşit zeytinyağına
sahip olduklarını ifade eden Çetin, erkence tipinin geçen yıl dünyanın
en kaliteli zeytinyağı seçildiğine işaret ediyor. Türkiye'nin 15 bin
ton ambalajlı zeytinyağı ihracatı var. Uzun yıllardır ihracat yapan
Türkiye'de ağırlık 100 bin tonla ambalajsız ve markasız
zeytinyağlarında. Toplam ihracat yapılan ülke sayısı ise 38. Tariş'in
Kanada ve Rusya'da franchise mağazaları bulunuyor.

Zeytin konusunda son yıllarda büyük gelişme kaydeden yerlerin başında
Manisa geliyor. Son iki yılda başta Akhisar olmak üzere ilde dikilen
zeytin ağacı sayısı 50 milyonu buluyor. Sadece bir çiftçinin diktiği
ağaç sayısı 40 bin. Özellikle geniş arazileri ve müsait iklimi
sebebiyle Gemlik'i geçen Akhisar'da çizik, dolma, yeşil, siyah gibi
beş çeşit zeytin yetişiyor. Akhisar Ticaret Odası Meclis Üyesi Bülent
Birel, sektörün devlet tarafından desteklendiğini; ancak arazi
şartları göz önüne alınmadan dengesiz bir şekilde dikim yapıldığından
dolayı teşvikin kaldırıldığını vurguluyor. Ancak uygulamada
sertifikalandırma gibi konularda sorunlar yaşanıyor.

Birel, AB'nin sadece kendi coğrafyasından zeytin aldığı için Avrupa
pazarının kendilerine kapalı olduğunu, diğer pazarlarda ise devletleri
tarafından desteklenen İtalya ve İspanya gibi ülkelerle rekabet
edemediklerini anlatıyor. Zeytin pazarındaki gelişmeyi gören beyaz et
üreticisi Keskinoğlu da bu alanda yatırım yaptı. Ravika markasıyla
üretim yapan firma, pazarda yüzde 8'lik paya ulaşırken, sirkeli ve
çeşitli aromalarla yapılmış zeytinyağlarını da piyasaya sürdü.

Thursday, July 05, 2007

haberler...haberler...haberler...haberler...













Üç Yıl Sonra Üretilecek Organik Zeytine Japonlar Talip Oldu

http://www.perakende.org/news_detay.aspx?id=9779

Kaynak: Zaman Gazetesi

Sağlıklı olması sebebiyle organik (ekolojik) ürünlere talep her geçen gün artarken, ziraatçılar da üretimini bu alana kaydırıyor.

Eski milletvekili Mehmet Ali Bilici , Avustralya `dan özel uçakla getirilen fidelerle Adana `da organik zeytin bahçesi kurdu . Fidelerin toprağa dikilmesinden sonra tesisi gezen Japonlar üçüncü yılda ürün verecek bahçenin zeytin ve zeytinyağına şimdiden talip oldu. İlk başta bin dönüm organik zeytin bahçesi kuran Adanalı çiftçi aile, mahsule gösterilen yoğun ilgiden dolayı üretimi 5 bin dönüme çıkarmaya karar verdi.

Kuveytliler tarafından, İsrailli bilim adamlarına hazırlatılan organik zeytin ve zeytin yağı üretme projesinin Adana `da gerçekleşmesinin arkasında ilginç bir hikaye çıktı. Kuveytliler , projenin menşeinin İsraillilere ait olmasının iki ülke arasında devlet krizine sebep olacağı endişesiyle vazgeçti. Gelişmeleri yakından takip eden Adanalı çiftçi ailenin Amerika `da okuyan oğlu bu projenin memleketinde uygulanması için ailesini ikna etti. Zeytin bahçesinde su, gübre, topraktaki mineral değerleri bilgisayarla ölçülüp, elektronik ortamla denetleniyor; kontrol ve bakımı yapılıyor. Organik ortamda üretilecek zeytinler, bir yıl içinde kurulacak zeytinyağı tesislerinde işlendikten sonra pazara sürülecek. Zeytinin ağaçtan toplanıp paketlenmesine kadar olan diliminde insan elinin değmeyeceği zeytinyağı, birinci sınıf ürün olarak dünya pazarına sunulacak. Bilici ailesi, buğdaydan çok daha fazla gelir elde edilen zeytinyağını imal etmek için hiçbir teknolojik yatırımdan kaçınmıyor. İsrailli uzmanlar tarafından kurulan bin dönümlük zeytin bahçesi için devletten hiçbir teşvik almadığını belirten Mehmet Ali Bilici , çalışmalar hakkında şu bilgileri veriyor: `Atadan öğrendiklerimizle değil, dünyada yapılması gereken pazarın talep ettiği ürünü üretmek için her safhası bilimsel çalışmalarla yürütülüyor. Kalitesi yüksek, dünyanın en iyi markasına ait 50 bin fidanı Avustralya `dan uçakla getirdik. Fidan dikilen arazi projeye göre yeniden düzenleniyor.`

Proje Kuveyt `te uygulanmak üzere hazırlanmış

Bilici `nin projesiyle Japonların tanışmasına ise Dardanel Ton balığının üreticisi Niyazi Önen vesile olmuş. Önen , Japonya `da balık ihraç ettiği şirketin yetkililerine, Türkiye `ye geldiklerinde kurulma aşamasındaki bahçeyi gezdirmiş. Çiftliğin kuruluşunu, projeyi yakından inceleyen Japon marketler zinciri yetkilileri, bundan çok etkilenmiş ve mevcut kapasitenin üzerinde mahsul talebinde bulunmuş. Japonların bunun için bir ön anlaşma imzalamayı bile teklif ettiğini vurgulayan Bilici , `Talebi tam karşılayamayacağımızı bildirdik ve akabinde üretimi bin dönümden 5 bin dönüme çıkarma kararı verdik.` diyor. Zeytincilik projesinin ilginç bir de hikayesinin olduğunu anlatan Mehmet Ali Bilici , projenin Kuveyt `te uygulanmak üzere hazırlandığını, ABD `de Boston Üniversitesi `nde işletme ve ekonomi okuyan oğlu Bilal `in girişimleri ile Adana `da kurduklarını söylüyor.

*****

Edremitli Semercioğlu Zeytincilik İtalyan Kataloglarına Girdi..

Kaynak : www.tarimmerkezi.com

Balıkesir'in Edremit İlçesi'nde hizmet veren özel bir zeytin vezeytinyağı firması İtalyan kataloglarına girdi.

1957 yılından beri Edremit'te faaliyete bulunan "SemercioğluZeytincilik" isimli firma dünyaca ünlü zeytinyağlarının yer aldığı"L'extravergine 2007" kataloğunda yer aldı. Konu ile ilgili açıklamada bulunan iş yeri işletmecisi Mehmet Hakkı Semerci, İtalyan kataloğuna girebilmek için yoğun çaba gösterilmesi gerektiğini söyleyerek,"Katalogda yer almak için uzun ve zorlu bir süreç gerekmektedir.Zeytin Yağı üreten tüm ülkelerden gelen zeytinyağları laboratuar analizlerine tabii tutulmaktadır. Ayrıca dünyaca ünlü zeytinyağı tadımcıları tarafından organolptik özelikler acısından değerlendirmektedir. Bu titiz incelemeler sonucunda beğenilen yağlar her yıl yayınlanan katalogda yer almaktadır. Firmamız bu katalogdaEdremit, yağlık cinsinden elde edilmiş zeytinyağı ile yer almıştır. Bu da bölge zeytinyağlarımızın kalitesinin uluslararası düzeyde tescilidir. 1957 den beri aynı titizlikle zeytin yağı üretimi yapan firmamız katalogda yer alarak kalitesini tescil etmiştir. Zeytinyağının sıradan bir yağ olmadığının bilincinde olan firmamız yağın alımından pazarlamasına kadar her kademede gerekli kontrolleri yaparak müşterilerine sunmaktadır. 2008 yılında katalogda yer almak için yine bölgemizin zeytinyağı ile gerekli başvuruları yapmış olan firmamız gelecek güzel haberleri sizinle paylaşacaktır" dedi.

*****

Aziz Mary yağı fabrikaya giriyor

03.07.2007-HÜRRİYET-EGE

İzmirli sanayici Nezih Öztüre ile Ege Hazır Giyim İhracatçılarıBirliği Başkanı Jak Eskinazi'nin işbirliği, Türkiye'ye yeni bir zeytinyağı fabrikası kazandırıyor.

İZMİR'in tanınmış işadamları Nezih Öztüre ile Jak Eskinazi'nin sahip oldukları Pergamon ve Statüs dış ticaret şirketlerini birleştirmesiyle başlayan birliktelikte hedef büyüdü. İki ay önce 'Aziz Mary' markasıyla ABD'ye zeytinyağı ihracatına başlayan ikili, fabrika kurmak için harekete geçti.

HEDEF 1 MİLYON DOLAR: İlk yıl ihracat hedefini 1 milyon dolar olarak belirlediklerini belirten Pergamon Statüs Dış Ticaret A.Ş. Başkanvekili Jak Eskinazi, "Şu an tasarımı bize ait şişelerde dolumu fason olarak gerçekleştiriyoruz. Yakında fabrika yatırımını yapacağız. 1 milyon dolara mal olacak tesisimizde yıllık bin ton zeytinyağı işleyip, tamamını ihraç etmeyi hedefliyoruz" dedi. Markayı zeytinyağının kutsallığını çağrıştırdığı için seçtiklerini belirten Eskinazi, "Körfez yöresi yağları ile Aydın yöresi yağlarının karışımından elde edilen sızma ürünler ABD pazarında çok beğenildi.

ABD'DE BEĞENİLDİ: Hedefimiz ABD'li zincir mağazalara girerek dört yılın sonunda 10 milyon dolarlık bir ihracat hacmine ulaşmak" diye konuştu. Eskinazi, sızmanın yanısıra 'rivyera' tipi zeytinyağı işlemeyi de gündeme aldıklarını, dış pazarda belli bir büyüklüğe ulaşmalarının ardından farklı bir marka ile iç pazara da girmeyi düşündüklerini söyledi.

*****

İhracatçı, "Tahmin heyetinde yokum" dedi

YENİ ASIR-02.07.2007

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği, başkanlığını İzmir Ticaret Borsası'nın (İTB) yaptığı zeytinyağı rekolte tahmin heyetinden ayrıldı. Birliğin üretici kuruluşları Tariş ve Marmarabirlik'in olduğu bir yapı yerine İTB ile ortak tahmin heyeti oluşturma önerisi kabul edilmemesi üzerine böyle bir karar aldığı belirtildi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli, bağımsız bir kurumun rekolte tahminini gerçekleştirmesi için böyle bir karar aldıklarını söyledi. Zeytin veZeytinyağı Rekolte Tahmin heyeti ve İTB Meclis Başkanı Ayhan Baran ise, 14 yıldır görev yapan tahmin heyetinin tahminlerinin şaşmadığını belirterek, "İhracatçılar geçen yıl '250 bin ton rekolte olacak'dediler. Rekolte tahmin heyeti ise, 165 bin ton rakamını telaffuz etti. Üretim sonuçları tahmin heyetini doğruladı. İhracatçılar, kendi isteği doğrultusunda bir sonuca ulaşmak istiyor. Bu yanlış, ayrılık sektöre zarar verir" dedi.