Friday, November 30, 2007

Aydın Ortak Girişim


Hüseyin Doğan / Akşam
30 Kasım 2007,Cuma


Bugünkü yazımızda Aydın’a gideceğiz. Bir iş vesilesi ile Aydın’da Aydın Ortak Girişim A.Ş’nin zeytinyağı rafineri ve prina tesislerini ziyaret ettik. İlk güzel sürpriz bu oluşumun Yönetim Kurulu Başkanı olarak değerli hocamız Prof. Dr. Özcan Güven ile karşılaşmamız oldu. Yani Aydın Ortak Girişim, bir türlü yapamıyoruz denilen ortak sermaye ile bir araya gelerek iş yapma kültürünü oluşturmanın ötesinde bir de bu işin başına çok değerli bir insanı getirerek, oluşuma verdikleri değer ve ciddi bakış açısını belirlemişler.

Dünya piyasalarındaki rekabetin sınır tanımadığını, bırakın büyümeyi ve gelişmeyi ayakta durmanın bile zor olduğunu, uluslararası piyasalarda Türkiye’nin finansal ve ekonomik sıkıntıları nedeniyle rekabet gücümüzün düştüğünü hepimiz biliyoruz. Tüm bu kısıtlara ortak kollektif anlayış içinde paramızı ve aklımızı birleştirme kültürümüzün olmamasını da ekleyince Türk sanayisinin ne zor şartlar altında var olduğunu görmek çok kolay. Bu şartlardan çıkmak, ilerlemek ve büyümek için oluşması gereken şartlardan biri de akıl ve sermaye birlikteliğini sağlayarak sahaya güçlü çıkmak olduğu da herkesçe malum.

Her şey bu kadar açık ve aşikarken neden bunları yapamıyoruz dersek te, bu soruyu önce kendi yüreğimize sormalıyız. Birbirimize güvende mi bir sorun var, başkaları ile birlikte çalışmayı mı bilmiyoruz, dedikodu-kıskançlık gibi basit zafiyetlere mi teslim oluyoruz bunlara ben yorum getirmek istemem. Herkes kendisi cevapları kolayca bulabilir. Bunun yanında bölgemizde elbetteki denenmiş, bazıları başarılı olmuş, halen yürüyen, bazıları başarısız olup katılımcılarını üzmüş örneklerde var. Ancak, örnekler olumlu veya olumsuz ne olursa olsun, birlikte olmanın, birlikte çalışmanın değerini hepimiz biliyoruz. İşte tüm bu görünüm içinde Aydın’da işadamlarımızın, sanayicilerimizin bir araya gelerek oluşturdukları, bu oluşumu tebrik etmek istiyorum. Özcan Hocamızı dinledikçe sadece gelinen noktanın güzelliğini değil, kısa ve orta vadede varılması planlanan hedefleri duymak çok heyecan vericiydi. Aydın’da yıllar sonra, geç te olsa yaratılan bu sinerjinin başarı ile yürümesini ve bölgemizde örnek olmasını diliyoruz. Birlik güçtür, lütfen unutmayın.

'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı' 30 Kasım-2 Aralık'ta..


Türk zeytinyağı sektörüne hizmet veren ünlü firmalar kaliteli markalarıyla 'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı'nda bir araya geliyor.

Geleneksel pazar esprisiyle 30 Kasım -2 Aralık tarihleri arasında açık kalacak olan etkinlik zeytinyağını toptan ve perakende almak, kaliteli zeytinyağını tatmak ve bilgi sahibi olmak isteyenlere hizmet verecek.

Ayvalık'ın tarihi dokusunun yanı sıra sağlıklı bir yaşamın parçası olan zeytinyağını geniş bir ve platformda tanıtmak, tatmak ve tanımak isteyenler 'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı'nda buluşacak.

Ayvalık Belediyesi ve Ayvalık Ticaret Odası ortaklığında gerçekleştirilecek olan
'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı', "Zeytinyağı – Kalite – Ayvalık" üçlemesi doğrultusunda bir sinerji yaratacak.

Yapılacak olan etkinliğin amaçları arasında Ayvalık'la bütünleşen kaliteli zeytinyağının imajını bölgesel, ulusal ve uluslararası platformda bilinirliliğini artırmak ayrıca Türk zeytinyağının tanıtımına katkı sağlamak yer alıyor.

Etkinlikte yer alan firmalar ise şöyle; Ayvada, Efendioğulları, Has Ada, Kırlangıç, Komili, Kristal, Kürşat, Mehmet Cömert, Miranda, Netafirm, Özender, Özgün, Pellenc, Ravika, Semle, Serdar Gürses, Sokol Delice, Tariş, Verde, Yudum, Zeytindostu Dernegi .

Türk zeytinyağının ünlü firmalarının ürettikleri kaliteli ürünlerini sergileyecekleri bir etkinlik olacak pazarda zeytinyağları perakende ve toptan olarak da satışa sunulacak.

Ayvalık Zeytinyağı Pazarı, İsmet İnönü Kültür Merkezi'nde saat 10.00 ile 19.00 saatleri arasında üç gün süreyle açık kalacak.

Fathi Abd Elhadi Edremit Körfezinde‏


Murat KÜÇÜKÇAKIR

Dünyaca tanınmış tadım uzmanı ve agronomist Fathi Abd Elhadi Netafim firması sponsorluğunda 1-2 aralık tarihlerinde Edremit körfezinde bir dizi etkinliğe katılacaktır.

Fathi Abd Elhadi, 1 Aralık Cumartesi günü Ayvalık'ta hasat şenlikleri kapsamındaki zeytin pazarında, Netafim Sulama Sistemleri Firmasının standında saat 14-16 arasında zeytinyağı tadımı yapacaktır. Zeytinyağını duyusal açıdan değerlendirmek isteyen üreticilerimizin zeytinyağ örneklerini pazar alanına getirmeleri önerilir.

Ayrıca, aynı gün yapılacak panelde Elhadi, "Dünyada zeytinyağı tanıtımı nasıl yapılıyor?" konulu bir konuşma yapacaktır.

2 Aralık Pazar günü ise saat 13.30 da Burhaniye'de Taylieli köyü yol ayrımında kurulu bulunan Laleli tesislerinde zeytin yetiştiriciliği konusunda karşılıklı sorulu cevaplı bir sohbet toplantısı düzenlenecektir.

Refi Taviloğlu:Fındık üreticisine yapılan destek zeytin üreticisine de yapılmalı‏


www.tarimmerkezi.com
29 Kasım 2007 Perşembe

Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Refi Taviloğlu, fındık üreticisine ve Fiskobirlik'e yapılan desteğin benzerinin zeytincilere yapılması gerektiğini söyledi. Refi Taviloğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Marmarabirlik'i hedef tahtası haline getirip yıpratmanın yargısız infaz ve zeytin üreticisine ihanet olduğunu belirterek, "Bursa İl Genel Meclisi'nde oluşturulan rapor, uzun süredir Marmarabirlik'i hedef alanların geveledikleri, gerçek dışı ithamların derlenmiş halidir" dedi.Raporun, araştırma yapılmadan yazıldığını savunan Taviloğlu, rapora imza atanların, Marmarabirlik ve bağlı kooperatiflerden bilgi almadıklarına dikkat çekerek, "Marmarabirlik, kuruluşundan bu tarafa bölgedeki zeytin üretiminin yüzde 25-30'unu alıyor. Geri kalan ürünün bir bölümünü tüccar alıyor.Bir bölümünü ise üretici kendisi tuzluyor. Son iki yıldır tüccar alım yapmıyor. Alım yapanlar da bölgeden değil,bölge dışından ürün alıyor. Tuzlu zeytin piyasasındaki fiyat düşüklüğü nedeniyle üretici de kendi kabına zeytin koymuyor. Dolayısıyla bütün ürün Marmarabirlik'e yöneliyor" diye konuştu.Gerek bölge gerekse yurt genelinde özellikle Gemlik çeşidi zeytin fidanı dikiminin teşvik edildiğini hatırlatan Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Refi Taviloğlu, daha önce valilikler kanalıyla yapılan bedelsiz fidan dağıtımı nedeniyle üründe arz fazlası oluşmaya başladığına dikkat çekti.Marmarabirlik'in, diğer tarımsal birlikler gibi üreticiyi destekleme fonksiyonun 2003 yılında çıkarılan 4572 sayılı yasayla elinden alındığını belirten Taviloğlu, şunları söyledi: "Birlikler, serbest piyasada bir ticari kuruluş gibi hareket ederek kendi ayakları üzerinde durmaya yönlendirildi. Bu kapsamda birlikler, satabileceği miktarda ve kalitelerde, piyasa fiyatına göre alım yapmakla yükümlüdür. Bunun dışında alım yapılan ürünün, piyasa fiyatlarından doğabilecek zararları da, devletçe düzenlenecek prim sistemiyle üreticiye ödenmesi öngörüldü. Marmarabirlik Yönetim Kurulu, görevi devraldığı yıllardaki 17-18 milyon kilo olan satış ortalamasını bugün 32 bin tona çıkardı, marka olarak yüzde 95'i ambalajlı ürünle piyasada yerini aldı. Ayrıca Marmarabirlik ve bağlı kooperatifler,kuruluşlarından bu yana uygulamalarını değiştirmedi, mikro ölçekte alım fiyatı belirlemedi"Bölgede zeytin üretim maliyetinin, üreticinin altından kalkamayacağı kadar yüksek olduğunu ifade eden Refi Taviloğlu, bu konuda tarım teşkilatlarınca yapılması gereken çok ciddi çalışmalar olması gerektiğini anlatarak, "Yüksek üretim maliyetleri, yüksek fiyat ve peşin ödeme beklentisini doğuruyor. Buna ilaveten üreticide, bölgedeki100 bin ton üretimin tamamının Marmarabirlik tarafından alınması beklentisi var. Marmarabirlik'in mevcut imkânlarıyla bunun üstesinden gelemeyeceği aşikardır. Bugün bölgede yağlıktan tutun, 200 taneli zeytinin bile alıcısı yokken, Marmarabirlik'in alımları 25 bin tona,ödemeleri ise 60 milyon YTL'ye ulaşmıştır. Bursa İl Genel Meclisi Komisyonu'nca düzenlenen raporun, birliğin faaliyetlerine ilişkin kısmı, tartışmaya konu edilemeyecek kadar ısmarlama, gerçek dışı ifadeler, haksız ithamlar ve siyasi söylemlerle doludur" şeklinde konuştu.Tarım nüfusunun yüzde 35'lerden 10'lara düşürülmesi operasyonunun, bu kesimi ve zeytin üreticisini mağdur ettiğini hatırlatan Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Taviloğlu, bu mağduriyetin maddi kısmının ancak devlet tarafından verilecek destekleme primleriyle hafifletilebileceğini ifade ederek, "Bu konuda Bursa bölgesindeki üreticiyi düşünen herkesin, fındık üreticisine ve Fiskobirlik'e yapılan desteğin aynısının zeytinciye de yapılması gerektiğini açık yüreklilikle haykırması gerekir. Bunun haricindeki söylemlerin hiçbir değeri yoktur. Marmarabirlik, zeytin üreticisi için yeri doldurulamayacak bir kuruluştur. Bu kurumu yıpratmak, hedef tahtası haline getirmek yargısız infazdır, zeytin üreticisine ihanettir" şeklinde konuştu.

Çukurova'da zeytinciliğin geliştirilmesi amacıyla başlatılan çalışmalar zeytin üretimine bağlı sanayiyi de geliştiriyor..


www.tarimmerkezi.com
29-Kasim-2007,Persembe

Çukurova bölgesinde zeytinciliğin geliştirilmesi amacıyla başlatılan çalışmalar zeytin üretimine bağlı sanayiyi de geliştiriyor.
Bölgede zeytin üretiminin artmasına paralel olarak zeytin işletmeciliğinin de gerekliliğine inanan emekli öğretmen İlhan Şahin bu amaçla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca uygulanan “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı”na zeytin işleme tesisi projesini sundu. Projesi kabul gören Şahin, Karaisalı’da ilk etapta 15 kişiye iş imkanı sağlayacak tesisin kurulması için çalışmalarına başladı.
Bir süre önce hazine arazilerinin zeytin üreticilerine cazip koşullarla tahsis edilmesinden yola çıktığını belirten Şahin, “Önümüzdeki yıllarda bölgede muazzam bir zeytin üretimi yaşanacak. Üretilen bu zeytinin işlenmesi için de tesislere ihtiyaç olacak. Bundan yola çıkarak Karaisalı’da bir zeytin işleme tesisi kurmaya karar verdik. Bu konuda yerel yöneticilerimizden de bölgeye hizmet verecek, üreticilerimizin zeytinlerini değerlendirecek ve ilk etapta 15 kişiye iş imkanı sağlayacak bu projeye destek olmalarını bekliyoruz" dedi.

Sonbahar yağmurları daldaki ürünü kurtardı, zeytinyağına zam beklemiyoruz


Harun Çümen / Akhisar
Zaman
30 Kasım 2007, Cuma


Keskinoğlu Şirketler Grubu'nun Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu
Kuraklık sebebiyle hububat, süt ürünleri, makarna, ayçiçeği yağı başta olmak üzere birçok ürünün fiyatı arttı.

Zeytinin 'yok yılı' olmasının da etkisiyle zeytinyağının pahalı olacağı dile getirilirken, Ravika markasıyla sektöre iki yıl önce hızlı giren Keskinoğlu Şirketler Grubu'nun Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu'ndan tüketiciyi sevindiren açıklama geldi. Tavukçuluk sektöründe 44'üncü yılını dolduran markanın sözcüsü Keskinoğlu, zeytinyağı fiyatının artmayacağını söyledi. Kurak geçen yazın, ağaçları etkilediğini; ancak son zamanlarda yağan sonbahar yağmurlarının ürünü olumlu etkilediğini belirten Keskinoğlu, ayrıca geçen yıldan kalan 50 bin ton stok bulunduğunu ifade ederek, "Zaten fiyatlar, dünya piyasasına göre yüzde 10-12 yüksek. Dolayısıyla zam gelmesini beklemiyoruz." dedi.

Ravika Zeytinyağları, Manisa Akhisar'ın Ravika köyünde, 100 dönüm arazi üzerinde Keskinoğlu'nun kurucusu İsmail Keskinoğlu'nun anısına 1856 yılına ait tarihî makineler kullanılarak üretiliyor. Merhum Keskinoğlu'nun 1900'da doğduğu, Yunanistan'ın Drama kasabasına bağlı Ravika köyü örnek alınarak inşa edilen köyde yetiştirilen zeytin ağaçlarından toplanan zeytinler, Drama Yağhanesi'nde soğuk sıkım yöntemiyle yağa dönüşüyor. Türkiye'de bir benzerinin olmadığı köyde basın mensuplarına açıklamalar yapan Keskin Keskinoğlu, zeytinyağının ağırlıklı olarak Ege, Akdeniz, Marmara ile İç Anadolu'nun bir bölümünde tüketildiğini, Ankara'nın ötesinde bilinmediğini kaydetti. Kişi başına tüketimin de yılda 1 litre olduğunu bildiren Keskinoğlu, tüketimi artırmak için fiyatları düşürdüklerini ve yüzde 2-3 gibi düşük kâr marjlarıyla satış yaptıklarını belirterek, "Türkiye'de 6 bin 735 satış noktamız var. BİM, Migros, Carrefoursa başta olmak üzere marketlerde 5,5-6,5 YTL arasında satıyoruz litresini. Uygun fiyat olunca tüketim de artıyor. Marketlerde gözlemliyoruz bunu. Migros'ta 1 birimden 1,2 birime çıktı satışımız. Sıfır kolesterole sahip olması, sağlığa faydaları sebebiyle daha çok tercih edilmeye başlandı. Tüketimin yüzde 15 artmasını bekliyoruz." diye konuştu. Keskinoğlu, kişi başına tüketimin Yunanistan'da 22, İtalya ve İspanya'da 12 litre olduğuna dikkat çekerek daha alınacak çok yol olduğunu vurguladı. Ağırlıklı olarak natürel sızma zeytinyağı satılıyor. Kimyasal hiçbir katkısı olmayan ve asit oranı 1'in altındaki sızma zeytinyağı satışlarda yüzde 75-80'lik paya sahip. 3-5 aside sahip olan Riviera türü ise rafineri tesislerinde kimyasal işlemlerden geçiriliyor. Daha hafif olan Riviera'nın fiyatı yüzde 10-15 daha ucuz.

12 bin tonluk yeni dolum tesisi
2005 yılında 4 milyon YTL'lik yatırımla kurulan Ravika, düşük fiyatıyla pazarı altüst ederken gelen yoğun talep sebebiyle üretimini artırdı. Ambalaj ve logo değişikliği yapan şirket, 2,5 milyon YTL'lik yatırımla yeni dolumhane tesisi kurdu ve yıllık dolum kapasitesini 12 bin tona ulaştırdı. Böylece toplam üretimin yüzde 7,5'ini karşılamak için altyapısını tamamladı ve zeytinyağı, grubun ana iş kollarından biri oldu. Başarılı bir yıl geçiren Ravika, 2007'yi yüzde 5'lik pazar payı ve 19 milyon YTL ciro ile kapatmayı hedefliyor. Fiji Adaları, ABD, Kanada, Çin, Hong Kong, Rusya, Bosna-Hersek, Azerbaycan, Makedonya ve Kosova'ya ihracat yapan firma, 11 ayda toplam 300 bin litre zeytinyağını yurtdışına sattı. Önümüzdeki yıl Singapur, Tayland, Norveç, Hırvatistan, Özbekistan, Kazakistan pazarına girmeyi, Almanya ve Danimarka'ya organik zeytinyağı ihracatı gerçekleştirmeyi hedefleyen Ravika, cirosunu 36 milyon YTL'ye, pazar payını da yüzde 9'a çıkarmayı planlıyor. Çin'e 750 bin litre zeytinyağı satmayı hedefleyen Ravika'da 30 kişi çalışıyor. Keskinoğlu Şirketler Grubu, piliç eti, yumurta, yem, viol, doğal gübre ve kağıt bazlı sarf sağlık malzemeleri alanlarında da faaliyet gösteriyor. Toplam 3 bin kişiye iş veren Keskinoğlu, 2007'yi yüzde 40 büyüyerek 290 milyon YTL ciroyla tamamlamayı planlıyor.

Zeytinyağı Üretiminin Yüzde 7.5'ine Talibiz


30 Kasım 2007,Cuma
Haberler.com


Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Grup Başkanı Keskin Keskinoğlu, Ravika zeytinyağının, Türkiye toplam zeytinyağı üretiminin yüzde 7.5’ini karşılamak için gerekli alt yapıyı tamamladığını belirterek, cironun 2008’de 36 milyon YTL’ye, pazar payının ise yüzde 9’a çıkarılmasının hedeflendiğini bildirdi.

Keskinoğlu Şirketler Grubu’nun yatırımı olan Ravika Zeytinyağı merkezinin bulunduğu Ravika Köyü, basın mensuplarına gezdirildi. Keskin Keskinoğlu, Ravika Zeytinyağı’nın, iç ve dış piyasada kısa sürede gösterdiği ticari başarı ve tüketicilerden gelen talepler nedeniyle yatırımlarını artırma kararı aldıklarını bildirdi. Ravika’nın, yeni ürünlerle pazarı genişletirken, kapasitesini artırarak Türkiye toplam zeytinyağı üretiminin 7.5’ini karşılayacağını ifade eden Keskinoğlu, şunları kaydetti:

4 MİLYON YTL YATIRIM: "Şirketler Grubumuz’un, 2005 yılında kurduğu ve bugüne kadar 4 milyon YTL yatırım yaptığı Ravika Zeytinyağının pazardaki iddiasını artırmak için 2.5 milyon YTL daha ek yatırım gerçekleştirildi. 2 yıl boyunca emin adımlarla ilerleyen ve sunduğu yeni ürünlerle pazarı hareketlendiren Ravika Zeytinyağı, yeni dolumhane yatırımıyla yıllık zeytinyağı dolum kapasitesini 12 bin tona ulaştırdı. Ravika böylelikle, Türkiye toplam zeytinyağı üretiminin yüzde 7.5’ini karşılamak için gerekli alt yapıyı tamamladı."

19 MİLYON YTL CİRO: Ayvalık ve Akhisar zeytinlerinden soğuk sıkım olarak üretilen Ravika’nın, Türkiye’deki aktif pazarlama stratejisi ve uluslararası fuarlara yoğun katılımı ile başarılı bir yıl geçirdiğini bildiren Keskinoğlu, yılı yüzde 5’lik pazar payı ve 19 milyon YTL ciro ile kapatmayı hedeflediklerini söyledi. Keskinoğlu, Ravika’nın, Fiji Adaları, Amerika, Kanada, Çin, Hong Kong, Rusya, Bosna Hersek, Azerbaycan, Makedonya ve Kosova’ya ihracat yaptığını, gelecek yıl Singapur, Tayland, Norveç, Hırvatistan, Özbekistan ve Kazakistan pazarına da girmeyi planladıklarını kaydetti.

'Stok çok, zeytinyağı fiyatı düşecek'


Ravika zeytinyağının üreticisi Keskinoğlu Şirketler Grubu'nun patronlarından Keskin Keskinoğlu, 'Zeytinyağının raf ömrü iki yıldır ve sektörde 50 bin ton civarı stok olduğu tahmin ediliyor. Hem tüketimi artırmak, hem de stokları eritmek için fiyatlar gerileyecek' dedi

ÇAĞRI BİLGİN / Radikal
30 Kasım 2007,Cuma


MANİSA - Türkiye'nin ilk tavuk çiftliklerinden, bugünün ise en büyük entegre piliç eti ve yumurta üreticilerinden Keskinoğlu iki yıldır zeytinyağı sektöründe Ravika markasıyla da iddialı ilerliyor. Geleneksel usulde soğuk sıkma zeytinyağı üretimiyle gurmelerden geçer not alan Keskinoğlu'nun tüm yatırımı Akhisar'da. Bu sezonun ilk zeytinyağını sıkmak için Akhisar Kayışlar'daki Ravika Köyü'ne gittik.
Bu köyde, yaklaşık 100 dönüm arazi üzerinde 1856 yılına ait tarihi makineler kullanılarak zeytinyağı üretiliyor. Keskinoğlu Şirketler Grubu'nun kurucusu İsmail Keskinoğlu'nun 1900'da doğduğu, Yunanistan'ın Drama Kasabası'na bağlı Ravika Köyü örnek alınarak 2.5 milyon dolara iki yılda inşa edilen Ravika Köyü'ndeki zeytin ağaçlarından topladığımız zeytinleri, tarihi makinelerde sıktık.
En iyi yağın toplanır toplanmaz sıkılan zeytine ait olduğunu da burada öğrendik. Bu yağ, köydeki Drama Yağhanesi'nde soğuk sıkım yöntemiyle üretildiği için fark edilen bir lezzete sahip. Bunu da fırından yeni çıkmış köy ekmeğiyle test ettik.

'Var yılı yok yılı diye bir şey yok'
Birkaç yıl sonra vakfa devrederek turizme açacakları Ravika Köyü'nden elde edilen gelirle daha çok öğrenci okutulacağını (şu anda 300 kadar) söyleyen Keskinoğlu Şirketler Gurubu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu zeytinyağıyla ilgili ezberimizi de bozdu. Zeytinyağında 'bir yıl var yılı bir yıl yok yılı'nın aslında zeytin ağacıyla ilgili bir sorun olmadığını söyleyen Keskinoğlu, "Bu tamamen zeytini toplamayla ilgili bir durum. Türkiye'de zeytin ne yazık ki ağaça zarar vererek yani dallar sıyrılarak toplanıyor. Bir dahaki yıl kendini toparlayamayan ağaç meyve veremiyor. Zeytin ağacı her yıl ürün verir. Bu işi daha iyi yapan ülkelerde bodur zeytin ağaçları belirli aralıklarla dikiliyor. Ve makineyle toplanıyor. Böylece her yıl aynı verim alınıyor" dedi. Türkiye'de makineyle hasatın niye yapılamadığını sorduğumuzda Keskinoğlu şu yanıtı verdi: "Türkiye'de makine var. Fakat zeytin ağaçları çok düzensiz ve engebeli arazilere dikilmiş. Makine giremiyor. Bu nedenle elle toplanıyor."

'Son yağmurlar kaliteyi artırdı'
Kuraklığın zeytin rekoltesi üzerindeki etkisinin sınırlı kaldığını belirten Keskinoğlu şöyle dedi: "Kuraklık sıkıntısı zeytini önce etkiledi. Fakat hasattan önce yağan son yağmurlar zeytin açısından olumlu oldu. Zeytinde bu yıl yok yılı olmasına karşın bu yağmurlar zeytinin kalitesini artırdı. Bu yıl daha lezzetli zeytinyağı yiyeceğiz." Zeytin fiyatlarının artmasının mümkün olmadığını belirten Keskinoğlu, "Türk zeytinyağının fiyatı zaten yüksek.
Daha da artması mümkün değil. Zeytinyağının raf ömrü iki yıl. Ve sektörde ciddi stok var. Tam bilinemiyor fakat 50 bin ton civarı stok olduğu tahmin ediliyor. Zaten Türk yağı pahalı. Kâr marjları yüzde 15'lerden aşağıya inmek zorunda. Örneğin biz Ravika ile bunu yaptık. Kâr marjlarmızı yüzde 2-3'e çektik. Şimdi rakiplerimiz de fiyatları indiriyor. Yani zeytinyağının tüketimi artarken fiyatı da ucuzlayacak" dedi. Keskinoğlu, sızma zeytinyağının Türkiye'de marketlerde fiyatının 5.5 ile 6.5 YTL arasında değiştini de sözlerine ekledi. Keskinoğlu, "Bu yıl Türkiye'de yüzde 15 zeytinyağı tüketiminin artacağı tahmin ediliyor. Sağlıklı tüketim önem kazanmaya başladı. Fakat yine de Ankara'dan sonra zeytinyağı pek bilinmiyor. Türkiye'de kişi başı tüketim 1 kilogram. Yunanistan'da bu rakam 22, İtalya ve İspanya'da 12 kilogram" dedi.

'Türk yağları raftan kalkıyor'
Türkiye'nin zeytinyağı ihracatının 35 bin ton olduğunu belirten Keskinoğlu, "Aslında bu 70 bin ton olmalı. Avrupa'daki üreticilerin satış fiyatı litrede 3.9 YTL bizde ise 5.1 YTL Türkiye ile aynı mal hiçbir kalite eksiği yok. Bu fiyatlarla Türk zeytinyağı ABD'de girdiği market raflarından çıkıyor. Bu Wal-Mart'ta yaşanıyor mesela. İtalyan yağının litresinin 4 dolara satıldığı merketlerde Türk zeytinyağını 4.5-6 dolardan nasıl satarsınız?" dedi.

Ravika ilk beşe giriyor
Ravika, yeni yatırımıyla pazardaki üçüncü yılında ilk beşi hedefliyor. Keskinoğlu Şirketler Grubu, 2005'te kurduğu ve 4 milyon YTL yatırım yaptığı Ravika'nın pazardaki iddiasını artırmak için 2.5 milyon YTL daha ek yatırım gerçekleştirdi. Sunduğu yeni ürünlerle pazarı hareketlendiren Ravika, yeni dolumhane yatırımıyla yıllık zeytinyağı dolum kapasitesini 12 bin tona ulaştırdı. Ravika böylelikle, Türkiye toplam zeytinyağı üretiminin yüzde 7.5'ini karşılamak için gerekli altyapısını tamamladı. Ravika, yılı yüzde 5'lık pazar payı ve 19 milyon YTL ciroyla kapatmayı hedefliyor. Ravika, Fiji Adaları, Amerika, Kanada, Çin, Hong Kong, Rusya, Bosna Hersek, Azerbaycan, Makedonya ve Kosova'ya ihracat yapıyor. Bu yıl şu ana kadar toplam 300 bin litre ihracat yapan Ravika, 2008'de Singapur, Tayland, Norveç, Hırvatistan, Özbekistan, Kazakistan pazarına girmeyi, Almanya ve Danimarka'ya organik zeytinyağı ihracatı hedefliyor. Ravika'nın 2008'de hedefi 36 milyon YTL ciro ve yüzde 9 pazar payı.

Yağınızı siyah şişede saklayın
Zeytinin toplanır toplanmaz sıkıldığında asidite oranın çok düşük olduğu bilgisini veren Keskinoğlu, "Tabii zeytin don yememiş olur ve hemen sıkılırsa çok başarılı sızma yağ üretilir, asidite oranı yüzde 0.5'e kadar düşer. Türkiye'de yeni gıda kodeksine göre yılbaşından sonra zeytinyağında asidite oranı yüzde 0.8 (eskiden yüzde 1'di) ve altı olursa sızma sayılacak" diye konuştu. Keskinoğlu, Türkiye'de en iyi zeytinyağlarının Ayvalık, Edremit ve Akhisar'da üretildiğini belirtip, "Zeytinyağı bu bölgenin özelliğinden dolayı daha aromalıdır. Zeytinde kabuk kalın olunca yağ biraz daha acılaşıyor. Oysa burada ince kabuklu zeytin var. Daha tatlı ve aromalı yağ çıkıyor" dedi. Akhisar'ın sofralık siyah zeytinde başı çektiğini de belirten Keskinoğlu, iki yıl sonra zeytin pazarına da girmeyi düşündüklerini belirtti. Sızma zeytinyağı koyu renk ya da siyah şişede saklanırsa raf ömrü üç yıla çıkabiliyor. Saydam şişelerde ise bu süre iki yılı geçmiyor. Zeytinyağı lezzetini ve kalitesini bu süre sonunda kaybediyor.

Dedesinin anısına kurduğu köyü turizme açacak


Zaman
30 Kasım 2007,Cuma


Ravika, zeytinyağı üretimini Akhisar, Edremit ve Ayvalık yöresinin zeytinlerinden soğuk sıkım yöntemiyle Drama Yağhanesi'nde gerçekleştiriyor. Zeytinler önce dal ve yapraklarından ayrılarak makinede yıkanıyor.

Ezici taşlarda hamur haline getirildikten sonra sıkım çuvallarına doldurularak soğuk presin üzerine diziliyor. Preste bir saat boyunca sıkılıyor ve daha sonra zeytinin kara suyu ve yağı birlikte elde edilerek, dinlendirme havuzuna doldurulup 3-4 saat bekletiliyor. Bir süre sonra zeytinyağı yüzeye yaklaşıyor ve zeytinin suyu dışarı atılıyor. Bu işleme, havuzda saf yağ kalana kadar devam ediliyor. Dolum tesislerine gönderilen yağ, testlerden geçirildikten sonra depolama tanklarına konulup 1. filtreleme işlemi yapılıyor. İçindeki tortularından arındırılan yağ, tanklarda 15 gün dinlendirilerek ikinci filtrelemeye geçiriliyor. Bu aşamadan sonra tekrar tanklara alınan yağın dolumu yapılıyor. Ar-Ge'ye ağırlık veren Ravika; limonlu, fesleğenli, kekikli, naneli, sirkeli zeytinyağı üretimine başlayarak, çeşnili zeytinyağı ürünlerini tüketiciye sunan tek marka oldu.

Akhisar'da 100 dönümlük arazide kurulan Ravika köyü, 2,5 milyon YTL yatırımla, merhum İsmail Keskinoğlu'nun 1900'da doğduğu Yunanistan'ın Drama kasabasına bağlı köye sadık kalınarak iki yılda inşa edildi. Meydanı, kahvesi, yağhanesi, muhtarlığı, berberi, konağı, ilkokulu, demircisi, değirmeni, bakkalı, camisi, nalbantı, marangozu ve hayvan çiftlikleri bulunan köy, Balkan ve Anadolu mimarisindeki motifleri içinde yaşatıyor. Bu yıl inşa edilen müzede, grubun birçoğu kendi icatları olan ilk üretim makineleri ve İsmail Keskinoğlu'nun kullandığı antika arabalar sergileniyor. Şu anda halka kapalı olan köy, gelecekte turizme açılıp paket turlara dahil edilecek.

Wednesday, November 28, 2007

Tariş'e tasarım ödülü


27 Kasım 2007

İZMİR (A.A) - Avrupa'daki çeşitli ülkelerin organizasyonlarının ortak yürüttüğü proje kapsamında düzenlenen yarışmada, 4 Türk firmasına tasarım yönetimi ödülü verildi. Türkiye'den T-Box üçüncülük ödülüne sahip olurken, TARİŞ Zeytin, Nurus ve Demirden Tasarım da kategorilerinde mansiyon ödülleri aldı.

Türkler yurtdışında zeytin yurtiçinde biftek istiyor!


Aylin LÖLE /Akşam
28 Kasim 2007,Çarşamba


Türklerin tatil alışkanlıkları mercek altına alındı, fıkra gibi sonuçlar çıktı. ETS Tur’un 197 bin müşteri arasında yaptığı memnuniyet ölçüm anketinin sonuçlarına göre Türkler yurtdışına tatile gittiğinde sabah kahvaltısında beyazpeynir ve zeytin bulamazsa mutsuz oluyor, yurtiçinde ise masaya kırmızı et gelmezse sinirleniyor. Etstur Kalite Güvence ve Müşteri İlişkileri Müdürü Ayşıl Bahar Arıcı’nın araştırma sonuçlarından derlediği bilgiler, sadece Türklerin tatil alışkanlıklarına ışık tutmakla kalmıyor aynı zamanda tüketim eğilimlerini de gözler önüne seriyor. Arıcı’nın verdiği bilgilere göre, uçağı trafik nedeniyle kaçıran her dört yolcudan biri ‘Daha önce uçak rötar yaptığında ben beklemiştim bu kez de beni beklesinler’ görüşünü savunuyor.

Tuesday, November 27, 2007

Yeşil Zeytin Fiyatta Tavan Yaptı


Cihan Haber Ajansı
27 Kasım 2007 Salı

Mardin piyasasında geçen yıl bolluk yaşanan salamuralık yeşil zeytinde bu sezon düşen rekolte ile daralan alım gücü fiyatlara da olumsuz yansıdı. Fiyatta adeta tavan yapan yeşil zeytinin kilosu yüzde 50 oranında arttı.

Mardin'in Derik, Yeşilli ile Midyat ilçelerinde yaygın olan yeşil zeytin bağcılığında, küresel ısınmanın olumsuz yansımasından etkilenmesi yüzünden rekoltede önemli düşüşler oldu.

Mardin yöresinde, 3 bin ton dolayında ürün sağlanan yeşil zeytin bağcılığında bu sezon rekoltede yüzde 40'a varan oranda düşüşün yaşandığı öne sürüldü.

Bu sezon bağcılıktan bin tonun üzerinde ürün olduğuna işaret eden Mardin Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan, Derik, Yeşilli, Midyat ilçelerinin kırsal kesiminde son yıllarda giderek önem kazanan yeşil zeytin bağcılığında yaşanan olumsuzluğun tamamen değişen iklim faktörlerinin önemli rol oynadığını söyledi. Küresel ısınmanın getirisi ile piyasa arzı daralan yeşil zeytinin geçen yıl kilosunun perakende 1 YTL olduğunu belirten Özkan, "Yaşanan olumsuz hava koşulları sonucu bu yıl fiyatta adeta tavan yaparak 2 YTL'nin üzerine çıktı. Maalesef zeytin peynirle ayni fiyata gelmiştir. Zeytin üreticisi etkili olumsuz hava koşullarına adeta teslim olmuştur. Bu nedenle değişen olumsuz hava koşullarına karşı daha verimli, etkili ve bol mahsul alınan ürün yelpazelerine yönelmekte fayda var." dedi.

Yeşil zeytindeki piyasa darlığının düşen rekolteden ve zeytin yağı piyasasından kaynaklandığını savunan çiftçilerden Zeynettin Demir de, "Toplaması oldukça maliyetli olan yeşil salamuralık zeytinin 2 YTL'den daha fazla fiyatla satılması bizleri de sıkıntıya sokuyor. Daralan piyasada fiyatın taban yapmasını bizde istemezdik. Ama şartlar ortada" şeklinde konuştu.

Adıyaman'da Çiftçilere Tüplü Zeytin Fidanı Dağıtıldı


Cihan Haber Ajansı
27 Kasım 2007 Salı

Adıyaman Tarım İl Müdürlüğü'nce uygulanan Meyveciliği Geliştirme Projesi kapsamında çiftçilere 25 bin adet tüplü fidan dağıtıldı.

Tarım İl Müdürlüğü Bitki Koruma Şube Müdürlüğü'nde gerçekleştirilen fidan dağıtım törenine Vali Halil Işık, Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Durmuş ve çiftçiler katıldı.

İl Özel İdaresi kaynaklarından çeşitli meyve fidanları alımında kullanılmak üzere, 2007 yılı için 300 bin YTL kaynak ayırdıklarını belirten Vali Işık, "Dağıtılan zeytin fidanlarının sadece yüzde 20'si tahsil edildi. Geriye kalan yüzde 80'i ise hibe şeklinde dağıtıldı." dedi.

Daha önceden de Meyveciliği Geliştirme Projesi kapsamında, çiftçilere ilkbahar dikim döneminde 100 bin Amerikan asma çubuğu dağıttıklarını ifade eden Işık, "Sonbahar dikim dönemi için 25 bin zeytin, 10 bin nar ve 30 bin aşılı bağın ihalesi yapılarak satın alındı. Bugün de burada 25 bin tüplü zeytin fidanının dağıtımını gerçekleştirdik. Böylece bu yıl içerisinde 165 bin meyve fidanı dağıtmış olacağız" diye konuştu.

TİRİLYE (ZEYTİNBAĞI) BELEDİYESİ DE ZEYTİNDOSTU DERNEĞİ ÜYESİ OLDU‏





Zeytindostu Derneği'ne üye olan belediyelerin sayısı artıyor.
Son olarak Tirilye (Zeytinbağı) Belediyesi Zeytindostu üyeleri arasında yer aldı.
Belediye Başkanı Sayın Ali Turan, üyelik formunu belediye adına doldurarak Zeytindostlarına katıldı.

Mut, Zeytin ve Zeytinyağında İddialı


İhlas Haber Ajansı
27 Kasım 2007 Salı

Mersin'in Mut ilçesinde bu yıl 80 bin ton zeytin ve 5 bin ton zeytinyağı üretimi hedeflendiği bildirildi.

Son yıllarda sürekli artan dikimlerle Akdeniz Bölgesi'nde zeytinciliğin önemli merkezlerinden biri haline gelen Mut, zeytin ve zeytinyağı üretiminde ülkede söz sahibi olma yolunda ilerliyor.

Bu yıl zeytin rekoltesinin 80 bin tonu aşmasının beklendiği ilçede, kaliteli zeytin 1.5 YTL ile 2 YTL arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor.

Bu arada, 13 zeytinyağı fabrikasının tam kapasiteyle çalıştığı ilçede, bu yıl 5 bin ton zeytinyağı üretimi hedefleniyor. Zeytinyağının kilosu da 6.5 YTL ile 7 YTL arasında değişen fiyatlarla satılıyor. Geçen yıldan bu yana dinlendirilmiş zeytinyağı ise 10 YTL'ye alıcı buluyor.

Kayısı üretiminin yoğun olduğu Mut'ta, artık zeytincilik de üreticiler için önemli bir gelir kaynağı olarak sayılıyor.

Mehmet Öz'ün Gençlik Tavsiyeleri


Mehmet Öz, “Siz: Genç kalmak” kitabıyla ABD’de best seller listesinin bir numarası...
Amerika’nın en önemli kalp cerrahları arasında gösterilen ve sağlıklı yaşam tavsiyeleri verdiği kitaplar peynir ekmek gibi satan Mehmet Öz, bu kez de
“Garanti sürenizi uzatın” sloganıyla yeni kitabını piyasaya çıkardı. ABD’nin bir numaralı diyet uzmanı Michael Rozien ile birlikte kaleme aldığı “Siz: Genç Kalmak” kitabında genç kalmanın reçetesini veren Öz’ün son kitabı dünyanın en büyük online kitap sitesi Amazon.com’da 1 numaraya yerleşti. İşte Öz-Rozien ikilisinin gençlik tavsiyelerinde zeytinyağı ile ilgili sözleri:

* Katkı maddesi kullanılmadan üretilen zeytinyağı iyi kolesterolü yükseltmeye yardımcı olur. Günlük beslenmede alınan yağın yüzde 25’inin zeytinyağında bulunan sağlıklı yağların oluşturması gerekir. Doymamış yağ oranı bakımından zengin olan zeytinyağı hem kalp hastalıklarına hem de kansere karşı savaşıyor.

Monday, November 26, 2007

Zeytinyağı ihracatı yüzde 28 geriledi


Milli Gazete
23.11.2007

Dünya zeytinyağı üretiminde 4. sırada yer alan Türkiye, ambalajlı ve markalı ihracatını giderek artırıyor. Ambalajlı ihracat, 2006-2007 sezonunda 15 bin tona ulaştı. Türkiye’nin 1 Kasım 2006’da başlayan ve 31 Ekim 2007’de sona eren sezonda toplam zeytinyağı ihracatı, bir önceki sezona göre miktar bazında yüzde 11 gerileyerek 42 bin 389 ton, değer bazında ise yüzde 28 gerileyerek 145 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ambalajlı ihracattan elde edilen katma değerin dökme ihracata göre çok daha fazla olduğuna dikkati çeken TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Çetin, ihracatı yapılan ürünlerin üzerinde “Made in Turkey” damgasının bulunmasının da kendileri açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.

ZEYTİN TARIMIMIZIN DÜNÜ-BUGÜNÜ-YARINI


Murat KÜÇÜKÇAKIR
EdremitZeytincilik Üretme İstasyonu
MüdürYardımcısı


ZEYTİN TARIMIMIZIN DÜNÜ- DİLİNDEN ANLAYAN YOK PAŞAM

Cumhuriyetimizin kuruluşunda olduğu gibi zeytinciliğimizin gelişmesinde önemli adımların Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından atıldığını görüyoruz. Atatürk bugün Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü olarak hizmet veren Yalova Millet Bahçesini 1929 yılındaki ziyaretinde bahçe içersinde bulunan bakımsız zeytin ağaçlarını gördüğünde bahçe müdürüne bu durumu sorduğunda, aldığı cevap “DİLİNDEN ANLAYAN YOK PAŞAM” olur. İşte bu cevap Ülke zeytinciliği için dönüm noktasıdır. Bunun üzerine Atatürk zeytinliğin gençleştirilmesi yenilenmesi ve örnek bir zeytinlik haline getirilmesi talimatını verir. Bu talimat üzerine Millet Bahçesine eleman takviyesi yapılarak mevcut bahçeler budanır,sulanır ve gübrelenerek gerekli işler yapılır. Bu arada İtalya dan 6000 adet zeytin fidanı ithal edilerek ilk koleksiyon bahçesi kurulur.Hatta yine İtalya dan Petrini adın da bir teknik elemanda getirilir. Bu ekip hem millet bahçesinde ki ağaçların ihyasını sağlamış hem de Yalova ,Gemlik ve İznik de zeytinci köylerde kurslar açarak çiftçilere bilgiler aktarmaktatır. Tabi ki bu çalışmaları Atatürk bizzat takip etmekte ve gençleri teşvik etmektedir.
Bunun üzerine çıkartılan “Tarımda Tedrisatı Islah Kanunu” kapsamında yurt dışına gönderilecek ziraatçılar listesinde en büyük pay zeytincilere ayrılır.1931 yılında yapılan imtihanla Nizamettin TURGAY,Ferruh BARLAS, Kadri AKÇAL ve Adil AYTUNA 3 yıl müddetle İtalya ya gönderilir. Dönüşlerin de direk Tarım Bakanlığına bağlı olarak kurulan 4 adet “ Mıntıka Zeytincilik Mütehassıslığı “na atanırlar. Devamında her İle bir Mütehassıslık ve her ilçeye genç ziraatçılar den oluşan “Zeytin Bakım Fen Memuru” kurulur. Bu teşkilatlar hemen eğitime başlayarak 15 gün süreli kurslar açarak köylüleri eğitirler. Kurlarda başarılı olanlara usta bir kez daha kurs görmesi gerekenlere çırak ehliyetnamesi verilmiştir. Bu şekilde binlerce kişi eğitimden geçirilmiş hatta ileriki yıllarda mesleki ehliyetinin devam edip etmediğini tespit amacıyla tekrar imtihana tabii tutulmuştur.
Zeytinciliğe artan talep nedeniyle 1937 yılında bugünkü İzmir/Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün yerinde Zeytincilik İstasyonu kurulmuştur. Bu arada o yıllarda yabani delicelik miktarının kültüre alınmış zeytinliklerden fazla olduğunu gören teşkilat kanun tasarısı hazırlamış ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir ürün için 26.01.1939 tarihinde 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun” TBMM de kabul edilemiştir.Söz konusu kanuna göre ruhsatı olmayanlara budama yaptırmaya yasaklar getirilmiş, elle toplanabilecek yerlerde sırıkla hasadı, zeytinlik içinde hayvan sokmayı yasaklanmış, hatta zeytinyağı elde edilmesinde dikkat edilecek hususları bile belirtmiştir.Bakım İşlerini yapmayanlar hakkında gerekli cezai yaptırımlar konmuştur.
Zeytin Bakım Fen Memurları ilk yıllarında budamaya alışmamış köylünün bahçesine jandarma korumasında girerken sonuçları görüldükten sonra paylaşılamayacak ve köylü arasında önce benim bahçeme girsin kavgaları olacaktır. Maalesef 1950 yılında bu teşkilatlar kaldırılmıştır.Teşkilatın kaldırılmasından sonra görevi bugünkü Tarım İl Müdürlüklerinin karşılığı olan Teknik Ziraat Müdürlükleri devralmışlardır. Yapılan projelerle Edremit Körfezinden ve Gemlik Bölgesinden aşı kalemleri alınmış iki ucu mumlanarak nemli talaşlı sandıklarla Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki delicelerin aşılanması için gönderilmiştir. Deliceler aşılanmış ve yerinde dekarda en az 15 adet bırakılarak diğerleri sökülerek başka yerlerde yeni plantasyonlar kurulmuştur.
Bu yapılan çalışmalar sonucunda 1934 yıllarında 26 milyon olan ağaç sayımızın 1960 yılında 54.845.000 adete ulaştığını görüyoruz.
1950-1960 yıllar arasını teşkilatsız dönem olarak nitelendiriyoruz. Bu dönemde Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün liderliğinde bir takım çalışmalar yapılmaya çalışılmış ancak söz konusu kurumun illerde ve ilçelerde teşkilatı olmadığından teşkilatlı dönem gibi işbirliğine gidilememiştir.
1959 yılında modern tekniklerde fidan üretmek ve bölgesel araştırma ihtiyaçlarını karşılamak üzere Edremit Zeytincilik Araştırma İstasyonu kurulmuş olup halen Zeytincilik Üretme İstasyonu olarak faaliyet göstermektedir.
1960 lı yıllardan itibaren Kalkınma Planlı Dönemde “Zeytincilik Seferberliği” başlamış köylüye yabani fidanların dağıtımı bedelsiz olarak yapılmıştır. 1964 yılında 1.831.275 adet delicenin proje kapsamında dağıtıldığını görüyoruz ki bu o yıllar için müthiş azim ve çalışma gerektiren bir olay olduğunu kabul etmek gerekir.
1969 yılına geldiğimizde ağaç sayımız 75.574.000 adet olmuştur.Buda son 10 yıl içersinde yaklaşık olarak % 32 artış demektir.Planlı dönemde ilk defa zeytinyağı üretimimiz 100.000 tonu geçmiştir.Ve üretimimiz tüketimimizi aştığından ilk ihracatımız 1961/62 yıllarında yapılmıştır.Bu yıllarda zeytin dağlardan ovalara inmeye başlamıştır Bu gelişmeler Ayvalık da basılan Zeytin Dergisinde “Zeytincilik seferberliğinde dikilen her yabani zeytin(delice) 25 Türk neslinin karnını doyuracak” şeklinde geleceğe atıflarda bulunacaktır.
1970 li yıllardan itibaren zeytinciliğe yatırımsız dönem başlamış 1980 yılına geldiğimizde ağaç sayımız sadece 81.250 .000 adede ulaşabilmiştir. Artık gerek Atatürk ün yaktığı ateşle başlayan teşkilatlı dönemde ve gerekse kalkınma planlı dönemlerindeki teşvikler cabalar yoktur artık.
1980 li 1990 lı yıllar zeytincilik için programsız ve yatırımsız yıllardır. 1997 yılına geldiğimizde ağaç sayımız 95 milyon civarında 2005 yılında ise 109 milyon adettir.

ZEYTİNCİLİĞİMİZİN BUGÜNÜ- II. ZEYTİNCİLİK SEFERBERLİĞİ

Zeytinciliğimizin bugününe baktığımızda plansız-destekli-teşvikli bir dönem yaşadığımızı görüyoruz.
Plansız diyoruz çünkü hangi ilde ne kadar dikeceğiz, hangi arazilerde dikeceğiz, hangi amaçla dikeceğiz ve hangi çeşidi dikeceğiz ve en önemlisi dünya neyi istiyor konusunda bir planımız yok.Ancak 2000 yılından itibaren Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kanalı ile fakir çiftçilerin gelirlerini artırmak amacıyla başlayan projelerle bedelsiz veya yarı bedelli fidan dağıtımları 2002-2003 yıllarında Özel İdare kaynaklarının devreye konulması ile plansız fakat destekli dönem başlanmıştır. 2006-2007 dikim sezonunda 10 ilde yaklaşık olarak 3.5 milyon fidan çeşitli kaynaklardan destekli olarak dağıtılmış veya ihale sürecindedir.Ayrıca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 2005 yılında 30 YTL olarak uygulanan destek 2006 yılından itibaren 250 ytl olarak uygulanmaya başlamıştır. Bu da olayın teşvik tarafıdır.
2000 li yıllarda başlayan II. Zeytin seferberliği ağaç sayımız konusunda tartışmayı beraberinde getirmiştir. 2004 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafında düzenlenen Zeytin Danışma Kurulunda 10 yıl içersindeki hedefimizi 160 milyon ağaç olarak belirlemiştir.Ancak sadece son üç yıl içersinde sertifika alan fidan sayısı 40 milyon civarında olduğunu kabul edersek hedefe 3 yıl içinde ulaşacağımızı düşünebiliriz. Hatta 2015 yılında bu hızla 250 milyon adet ağaçlı bir Türkiye yi görebiliriz.
Bu arada çiftçi profili de çeşitlenmeye başlamıştır. Geçmişte geleneksel yetiştirici profili değişmezken iki yeni profil üretici daha zeytin üreticisi olmaya başlamıştır.
1- Tütün,pancar hatta turunçgil gibi çeşitli tarım ürünleri yetiştiren geçmişinde zeytin olmayan üreticiler gerek kısıtlamalar ve gerekse ürünün para etmemesi nedeniyle artık zeytinci olmaya başlamıştır.
2- Zeytinyağının dünyada parlayan yıldız olması ve kültürü nedeniyle geçmişte zeytin konusunda yatırımı olmayan büyük firmalar veya bu firmaların üst düzey yöneticileri emeklilik projeleri olarak zeytinci olmaya başlamıştır.
Bu profil değişikliği ile birlikte üretim tipi de değişmeye başlamıştır.
1-Geleneksel yetiştiricilikte dekarda 10-20 adet büyük ağaç yerine dekarda 40-60 ağaç bulunan daha küçük taç yapılı orta yoğunluklu yetiştiriciliğe gecilmeye başlanmıştır.
2- Bozuk orman arazileri, hazine arazilerinin bu iş için tahsis edilmesi ile artık 1000 dekar 50-60 bin ağacı olan üreticilerimizin sayısı artmaya başlamıştır.
3- Zeytin sulanmaz inancı yıkılmış damla sulama kulanılmaya başlanmıştır.
4-Gübreleme konusunda toprak ve yaprak tahlili yapma alışkanlıkları oturmaya başlamıştır.
5- Küçük ev tipi zeytinden zeytinyağı elde eden ekipmanlar kullanmaya başlanmıştır.
6- Zeytin tarımında en büyük maliyeti oluşturan hasatla ilgili çok önemli gelişmeler olmuş imkanı olan çiftçiler dal sarsıcı, çırpıcı hatta gövde sarsıcılar kullanmaya başlamıştır.İmkanı olmayan çiftçiler ise elle hasat veya küçük el tırmıkları ile hasat başlamıştır.
7- Küçük üreticilerde markalaşmaya başlamış, kendi zeytinyağını pazarlama yollarını aramaya başlamıştır.
Değerlendirme acısından baktığımızda ;
1-Siyah sofralıkta Gemlik çeşidinin orijin olarak hakim olduğu yerlerde,
2-Yeşil Sofralıkta Domat çeşidi nedeniyle Akhisar yöresi,
3-Zeytinyağında Ayvalık çeşidi nedeniyle Edremit Körfezi ihtisaslaşmaya gitmiştir.
Bu arada zeytinyağının orgonoleptik özellikleri tartışılmaya başlamış ve zeytin yetiştiren her bölge benimde yağımın bu özellikleri de iyi demeye başlamıştır. Bunu sağlamak amacıyla kaliteli zeytinyağı üretmek için dikkatli hasat – bekletilmeden sıkma- düşük ısı-usulüne uygun stoklama ilkeleri oturmaya başlamıştır.

ZEYTİNCİLİĞİMİZİN YARINI- HEDEF DÜNYA İKİNCİLİĞİ

Zeytinciliğimizin yarınına baktığımızda özellikle 2006-2007 fidan dikim sezonunda üretilen ve bugün hemen hemen satılan 30 milyon fidanı düşündüğümüzde 250 milyon ağaç sahibi İspanya'nın arkasından Dünya ikincisi bir Türkiye'yi düşünmek hayal değildir.
Yeni dikilen plantasyonların ve alanların makineli tarıma uygunluğu ve çiftçimizde hızla artan bilgi birikimi düşünülürse ağaç başına ortalama 25 kg ham zeytin ve 5 kg zeytinyağını toplamda da 1.000.000 ton zeytinyağını da düşünmek hayal değildir.
Her gün zeytinyağının sağlık açısından yeni bir özelliği keşfedildikçe, Ege mutfağı ve zeytin kültürü yaygınlaştıkça ve düzenlenecek kampanyalarla kişi başına en az 5 kg tüketimi hedeflemekte hayal değildir.
Bunun yanında tamamen hiçbir ithalat yapmadan kendi özkaynaklarımızla yaptığımız üretimden 1.5 milyar dolarlık ihracat yapmakta hayal değildir.
Bu hedeflere ulaşabilmemiz için bugünden attığımız her adımı planlayarak atmalıyız. Bunun için ;
1- Öncelikle Dünya üzerinde neye aday olduğumuzu ortaya koyarak bölgeler itibari ile dikmemiz gereken çeşitleri planlamalıyız. Kaliteli ve gurme yağlar mı yoksa ham yağmı satmak istiyoruz veya sofralık damı geleceğimiz görüyoruz. Bu soruların cevabını en kısa zamanda bulmalıyız.Uyguladığımız destekleme ve teşvikleri çeşit bazında belirleyerek geleceği olan çeşitlere daha fazla teşvik vermeliyiz.Bugün uygulanmakta olan 2 etaplı desteklemeyi 3 etaba çıkararak devam ettirmeliyiz. Yani 1. ve en fazala aşı ile üretilen çeşitlere 2. olarak yağlık çeşitlere, 3. ve en düşük olarak Populasyon olarak yeterine dikilmiş çeşitlere verilmelidir.
2- Fidan dikimine uyguladığımız teşviki devam ettirme yanında üretimde kullanılan verim artırıcı teşvikleri de getirmeliyiz.
3- Ülkemizde en büyük eksikliği çekilen zeytin konusunda araştırma eksikliği gidermek amacıyla Araştırmacı sayısı artırılmalı ve desteklenmelidir.
4- En önemlisi de Türk Zeytinyağını en önce kendi tüketimimize sonra da tüm dünyaya tanıtmak amacıyla kampanyalara başlamalıyız. Bu konuda yarınlarımızı çizerken bir zamanlar içinde olduğumuz UZK ile tekrar birlikte hareket etmemiz büyük önem taşımaktadır.

SONUÇ OLARAK : Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e verilen cevapta “DİLİNDEN ANLAYAN YOK PAŞAM” dan DÜNYA İKİNCİSİ olmaya aday olan bir ülkeye giden yolda ;

“Hayat boyu başarılarınızın bir zeytin ağacı kadar koklu ve sağlam,
Mutluluklarınızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi sürekli,
Yaşamınızın zeytinyağı ile daha sağlıklı ve güzel olması dileğimle..."

Kaynak :1- Zeytinciliğimizi Nasıl Kurtarırız- (Sn.Süleyman AKSU nun bildirisi) – Turyağ Yayınları
2- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İstatistikleri

Zeytinyağında stok var ama ithalat isteniyor


Güngör URAS
guras@milliyet.com.tr
Milliyet
26 Kasım 2007 / Pazartesi


Bugünlerde Ege Bölgesi'nde zeytinciler işi gücü bırakmış, ülkeye ham zeytinyağı ithal edilsin mi, edilmesin mi konusunu tartışıyor.
Yağlık zeytin özel işlemle eziliyor. Yağı çıkarılıyor. O yağa ham yağ deniliyor. Ham yağ özel işlemden geçirilerek işlenince rafine yağ oluyor. Ham yağ dökme olarak (varillerle satılıyor). Rafine yağın bir bölümü kutulanıyor. Markalı olarak satılıyor. Kutulu ve markalı satılamayan rafine yağ da dökme olarak (varillerle) ihraç ediliyor. Bu yağı bizden alanlar tekrar işlemden geçiriyor. Kutuluyor. Kendi markalarıyla dünya pazarında satıyor.
Bizim zeytinyağı ihracatçıları ham yağ da ihraç ediyorlar ama, genelde dış ülkelere rafine edilmiş işlenmiş yağ satıyorlar.
Bizim yurtiçinde zeytinyağı tüketimimiz yılda 65-70 bin ton. Kişi başına ortalama 1 kg zeytinyağı tüketiyoruz.
Zeytinyağı piyasasını çok iyi izleyen dostum Ali Ekber Yıldırım'ın derlediği bilgilere göre, 2005-2006 sezonunda 44 bin 657 ton, 2006-2007 sezonunda 38 bin 126 ton zeytinyağı ihraç ettik. 2007-2008 sezonunda ihracat için yaklaşık 40 bin ton zeytinyağına ihtiyaç var.

Arz talebi karşılıyor
Demek ki, iç tüketime 70 bin ton, ihracata 40 bin ton olmak üzere toplam 110 bin ton zeytinyağı talebi söz konusu.
Geçen yıl zeytinin "var yılı" idi. Depolarda 60 bin ton zeytinyağı kaldı. Bu yıl zeytinde "yok yılı".
Zeytin hasadı başladı. Hasat edilen zeytine bakılarak bu "yok yılı"nda zeytinyağı üretiminin ne olacağı konusunda sağlıklı tahminler yapmak mümkün. Ancak 2 farklı tahmin var. İzmir Ticaret Borsası patronajındaki heyet 2007 zeytinyağı rekoltesini 72 bin ton olarak açıkladı. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'ne göre ise rekolte 84 bin ton.
Geçen yıldan kalan stok eklenirse, zeytinyağı arzı 132 bin ton ile 144 bin ton arasında olacak. Bu arz da toplamı 110 bin ton olan iç ve dış talebi fazlasıyla karşılayabilecek.

İhracatçı ithalat istiyor
Tablo bu iken, ihracatçılar, "İç piyasada ham yağ pahalı... İhraç edecek ham yağ bulamıyoruz. Başka ülkelerden ham yağ ithal edelim. Ham yağı rafine ederek ihraç edelim" diyerek Dış Ticaret Müsteşarlığı'na başvurdu. Tarım ve Sanayi bakanlıkları da "evet" der ise ham zeytinyağı ihraç edilecek.
Tariş ve üreticiler, hasat mevsimi başında bu ithalat tartışmasının başlatılarak iç piyasada fiyatların aşağıya çekilmesinin hedef alındığını söylüyorlar.
Natürel sızma zeytinyağının tonu İtalya'da 3.700, Yunanistan'da 3.780, İspanya'da 2.632, Suriye'de 2.521 euro. Türkiye'de kaliteli Körfez bölgesi (Ayvalık, Edremit) yağları 3.180, güney Ege (Aydın, Muğla) yağları 2.600 euro.
Avrupalı üretici kiloda 1 euro destek primi alıyor. Bizim üreticiye 11 krş Destek pirimi veriliyor.
Ali Ekber Yıldırım uyarıyor. Diyor ki, son yıllarda bizim yağ üreticilerimiz zeytinyağına önemli yatırımlar yaptı. Dökme zeytinyağı satarken katma değeri yüksek kaliteli, ambalajlı, markalı ihracat artmaya başladı. Bizden dökme alan, bunu kutulayarak yüksek fiyatla satan Avrupalı alıcılar için çalışan ihracatçı tüccar pazarı kaybetmemek arayışında. Onların derdi, Türk zeytinyağının dökme olarak ihracatının devam etmesi. Kavga buradan çıkıyor.

'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı' Açılıyor


İhlas Haber Ajansı
26 Kasım 2007 Pazartesi

Türk zeytinyağı sektörüne hizmet veren ünlü firmalar, kaliteli markalarıyla 'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı'nda bir araya geliyor.

Ayvalık Belediyesi ve Ayvalık Ticaret Odası ortaklığında gerçekleştirilecek 'Ayvalık Zeytinyağı Pazarı'nın, "Zeytinyağı-Kalite-Ayvalık" üçlemesi doğrultusunda bir sinerji oluşturması hedefleniyor. Etkinliğin amaçları arasında Ayvalık'la bütünleşen kaliteli zeytinyağının imajını bölgesel, ulusal ve uluslararası platformda bilinirliliğini artırmak ayrıca Türk zeytinyağının tanıtımına katkı sağlamak yer alıyor.

Ayvalık Zeytinyağı Pazarı, 30 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında İsmet İnönü Kültür Merkezi'nde saat 10.00 ile 19.00 saatleri arasında açık kalacak.

Ayvalık Zeytinyağı Pazarı" 30 Kasım'da açılıyor
Dünya
27/11/2007, Salı


BALIKESİR - Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde üretim yapan ünlü zeytinyağı markalarının ürünlerini sergileyecekleri "Ayvalık Zeytinyağı Pazarı", 30 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında açık kalacak.
Ayvalık Belediyesi ve Ayvalık Ticaret Odası tarafından ortaklaşa gerçekleştirilecek organizasyonun, kaliteli Ayvalık zeytinyağının imajını, bölgesel, ulusal ve uluslararası platformlarda güçlendirmeyi ve tanıtımına katkı sağlamayı amaçladığı belirtildi.

İsmet İnönü Kültür Merkezi'nde, 10.00-19.00 saatleri arasında 3 gün süreyle açık kalacak pazarda, "Ayvada, Efendioğulları, Has Ada, Kırlangıç, Komili, Kristal, Kürşat, Mehmet Cömert, Miranda, Netafirm, Özender, Özgün, Pellenc, Ravika, Semle, Serdar Gürses, Sokol Delice, Tariş, Verde, Yudum ve Zeytindostu" markaları ürünlerini sergileyecek. "Ayvalık Zeytinyağı Pazarı"nda sergilenen zeytinyağlarının, perakende ve toptan satışa sunulabileceği bildirildi.

'Zeytin İpekyolu' oluşturulacak


Ali Rıza Karasu /Zaman
26 Kasım 2007,Pazartesi


Yunan-Türk Ticaret Odası Başkanı Panogiotis Koutsikos, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, Messina Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Georgios Karabatos, zirvede iki ülke arasında işbirliği imkanlarını masaya yatırdı.
Türkiye ile Yunanistan arasında geçen hafta imzalanan doğalgaz iletim hattının açılışından sonra şimdi de zeytinyağı hattı oluşturulacak. Mora Yarımadası'nda yapılan Türk-Yunan ekonomi zirvesinde, iki ülke arasında zeytinyağı dostluk köprüsü oluşturulması kararlaştırıldı.


Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları 8. Ekonomi Zirvesi, Yunanistan'ın Mora Yarımadası'ndaki Kalamata şehrinde yapıldı. İzmir Ticaret Odası (İZTO) organizasyonunda yapılan zirvede 'Zeytin Yolları Projesi' protokolü imzalandı. İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş ile Messina Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Georgios Karabatos'un imzaladığı protokol ve sonuç bildirgesi ile 2008'de düzenlenecek Kalamata-Pekin zeytin yolları haritasına İzmir de eklendi. Proje kapsamında 50 motosikletli 7-14 Temmuz 2008'de eski İpekyolu üzerindeki 22 ülkede zeytin fidanı dikecek. Zeytin ve zeytinyağını uluslararası düzeyde tanıtmayı hedefleyen proje, iki ülkenin turizmdeki işbirliğini de artırmayı planlıyor. Zirve geçtiğimiz yaz Mora Yarımadası'nda çıkan orman yangını sebebiyle Kalamata kentinde yapıldı. Toplantıya Türk ve Yunan işadamları yoğun ilgi gösterdi. İki ülkeden milletvekilleri, ticaret ve sanayi odaları başkanlarının katıldığı zirve sonrasında yangından etkilenen bölgede 100 hektarlık alanda Türk-Yunan dostluk ormanı oluşturulacak.

Toplantıda 'Ege Denizi'nde iki ülke savaş uçakları uçmasın' kampanyası da başlatıldı. Sonuç bildirgesine eklenen karara Midilli Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi George Paparisvos, "Bu bizim işimiz değil, bu bir ekonomi zirvesi." diyerek itiraz etti. Paparisvos'un, "Bu, egemenlikle ilgili bir durum. Adalarda biz yaşıyoruz." eleştirilerine Türk-Yunan Ticaret Odası Başkanı Panogiotis Koutsikos, burada egemenlikle ilgili bir durumun bulunmadığını belirterek, "Ege, ayıran bir deniz değil, birleştiren bir deniz olsun diyoruz. Her iki ülkenin hava kuvvetlerine ayrılan bütçe çok büyük. Bu parayı afetlerde kullanabiliriz." diyerek, sonuç bildirgesinde yer almasını sağladı. Ekrem Demirtaş, zeytin ve zeytinyağının Yunanistan ile işbirliği yapılacak ortak alanların başında geldiğini söyledi. Zeytin Yolları Projesi kapsamında dikilecek her zeytin fidanının iki halkın dostluğunu kökleştireceğini dile getiren Demirtaş, iki ülkenin uluslararası zeytinyağı sempozyumu düzenlemesini de teklif etti. Türk-Yunan ticaret hacminin 2,5 milyar doları aştığını kaydeden Demirtaş, "Bize 3 milyar dolar yetmez, 5 hatta 10 milyar dolar ticaret hedeflemeliyiz. Turizm, denizcilik, taşımacılık yatırımları yapmalıyız. Ege-Avrupa Otoyolu ile İzmir-Edirne arası 500 kilometreye inecek. Bu yolu Selanik'e bağlamak gerekiyor. İzmir-Pire feribot seferlerini de başlatmanın zamanı geldi. Ayrıca Yunan firmalarını Türkiye'deki yap-işlet-devret projelerinde görmek istiyoruz." dedi.

Zeytin ve zeytinyağının Akdeniz ekonomileri için kilit noktası olduğunu belirten Messina Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Georgios Karabatos, zeytinyağının tüketiminin artırılması için ortak tanıtım çalışmaları yapılmasını istedi. Zeytinyağının barışı ve üretimi temsil ettiğini kaydeden Karabatos, Akdeniz kültürünü simgeleyen bu ürünü 200 milyonu aşkın turiste tanıtabileceklerini söyledi. Karabatos, "Türk ve Yunan işadamlarının desteğiyle zeytin müzeleri ve imalathaneleri kuracağız. Aynı zamanda bir kulüp kurmayı ve fuarlar düzenlemeyi planlıyoruz. Zeytin, iki halkın ortak değeri olacak." dedi. Yunan-Türk Ticaret Odası Başkanı Koutsikos, Türkiye'deki Yunan yatırımlarının 4,5 milyar Euro'ya ulaştığını kaydederek, bu rakamın Yunan sermayesinin Bulgaristan'a yatırdığı 1,8 milyar Euro'nun çok üzerinde olduğunu belirtti. İki ülke arasında turistik seyahat yapanların sayısının geçen yıl 850 bine ulaştığına dikkat çeken Oda Başkanı, ortak turizm acenteleri kurulmasını teklif etti. Koutsikos, "Artık turistleri kendimiz yönlendirelim. Paket turlar yapıp Avrupalı turistlerin bir hafta Türkiye'de, bir hafta Yunanistan'da kalmasını sağlayalım." şeklinde konuştu.

Turizm Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Başaran Ulusoy, iki ülkenin turizmde işbirliğini geliştirmesi için tarifeli uçak seferleri konulmasını istedi. Olimpic Havayolları ile THY'nin işbirliği yapmasını öneren Ulusoy, "Gelin ortak uçuş yolları oluşturalım. İzmir'de aralıkta düzenlenecek turizm fuarına siz de katılın. Bu fuarı bir yıl İzmir'de, ertesi yıl Yunanistan'da düzenleyelim." dedi.

TÜRK-YUNAN EKONOMİSİ ZİRVESİNDE ALINAN KARARLAR

- 'Ege'de savaş uçakları uçmasın' kampanyası başlatılacak.

-Zeytin Yolları Projesi'ne İzmir'in dahil edilmesi önerildi.

-Türk-Yunan bankası çalışmaları devam edecek.

-İki ülke gençlerinin eğitimine destek verilecek.

-9. zirvenin İzmir'de, 10.sunun Mora-Arcadia'da yapılması kararlaştırıldı.

- Ortak turizm fuarları düzenlenecek.

-Uluslararası taşımacılıkta ortak şirket kurulacak.

-Güçlü bir turizm acentesi kurulacak.

-Turizmde ortak paket hazırlanacak.

-İzmir-Pire feribot seferleri başlatılması teklif edildi.

-İzmir-Atina direkt uçuşları yapılması istendi.

-Vizenin kaldırılması için girişimde bulunulacak.

-Yenilenebilir enerjide işbirliği gerçekleştirilecek.

Kuveytliler Yudum'u Suudilere Sattı


26 Kasım 2007 Pazartesi

SUUDİ Arabistanlı grup Savola, Yudum Gıda’yı National Bank of Kuwait’ten (NBK) 53.3 milyon dolara satın aldı. Savola’nın yemeklik yağlara odaklanan iştiraki Afia International’ın Yudum Gıda’yı satın aldığı haberleri Ameinfo.com internet sitesi ve Gulf Daily News gibi gazetelerde haber oldu. Savola, Yudum’un 2006 satışlarının 370 milyon riyali (197 milyon dolar), kárının ise 25 milyon riyali (13 milyon dolar) bulduğunu açıkladı. Türk şirketin iki fabrikasında yerel pazar için 120 bin ton ayçiçeği, zeytin ve mısır yağı ürettiği bildirildi. Savola’nın finansal danışmanı Swicorp, Yudum’un Türkiye’de ayçiçek yağının yüzde 25’ini karşıladığını açıkladı. Kuveytli NBK Capital Equity Partners, Yudum’u geçen mayısta Bedminster Capital’in yönettiği Southeast Europe Equity Fund’dan satın almıştı.

Sunday, November 25, 2007

1.ULUSAL ZEYTİN ÖĞRENCİ KONGRESİ


Türkiye'de zeytin bitkisi , ziraati, teknolojisi ve yan ürünleri ile ilgili alanlarda ön lisans,lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim alan ve çalışma yapan öğrencilerin akademik gelişimlerine katkıda bulunmak, aralarındaki iletişim ve etkileşimleri geliştirmek amacıyla Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu tarafından 17-18 Mayıs 2008 tarihlerinde 1.ULUSAL ZEYTİN ÖĞRENCİ KONGRESİ gerçekleştirilecektir.

Kongre Konuları
Zeytinin biyolojisi ve fizyolojisi
Zeytin yetiştiriciliği
Zeytinde zirai mücadele
Sofralık zeytin üretim teknolojisi
Zeytinyağı üretim teknolojisi
Zeytinyağı kimyası
Zeytin yan ürünlerinin değerlendirilmesi
Zeytinyağı ve sağlık
Zeytin ürünlerinin pazarlanması
Standardizasyon ve kalite


Kongre Takvimi
1.Duyuru 01 Ağustos 2007
Bildiri Özeti Gönderme son tarihi 20 Aralık 2007
Kabul edilen bildirilerin yazarlara duyurulması 20 Ocak 2008
Tam metin gönderme için son tarih 01 Nisan 2008
Kongre programının duyurulması 01 Mayıs 2008
Konaklama tercih bildirimi için son tarih 01 Mayıs 2008
Kongre 17–18 Mayıs 2008

Kurullar

Onursal Başkan Prof. Dr. Şerif SAYLAN (Balıkesir Üniversitesi Rektörü)
Başkan Yard. Doç. Dr. Sakin Vural VARLI (Edremit MYO Müdürü)

Düzenleme Kurulu
Yard. Doç. Dr. Sema BAĞDAT YAŞAR
Yard. Doç. Dr. Gonca SAKİN
Öğr. Gör. Aslı YORULMAZ
Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK
Öğr. Gör. Tuba ABACIGİL
Cemalettin ERKAL
Mehmet BALCI (Edremit Zeytincilik Üretme İstasyonu Müdürü)
Murat KÜÇÜKÇAKIR (Edremit Zeytincilik Üretme İstasyonu Müdür Yrd.)

Yürütme Kurulu
Yard. Doç. Dr. Sakin Vural VARLI
Yard. Doç.Dr. Sema BAĞDAT YAŞAR
Yard. Doç. Dr. Gonca SAKİN
Öğr. Gör. Aslı YORULMAZ
Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK
Öğr. Gör. Tuba ABACIGİL

BİLİM KURULU
Prof. Dr. Adnan EROL ( Celal Bayar Üniversitesi )
Prof. Dr. Ali BAYRAK ( Ankara Üniversitesi )
Prof. Dr. Aytaç GÜMÜŞKESEN ( Ege Üniversitesi )
Prof. Dr. Aziz TEKİN ( Ankara Üniversitesi )
Prof. Dr. Cevdet NERGİZ ( Celal Bayar Üniversitesi )
Prof. Dr. Ersin ONOĞUR ( Ege Üniversitesi )
Prof. Dr. Gülendam TÜMEN ( Balıkesir Üniversitesi )
Prof. Dr. Kemal Hüsnü Can BAŞER ( Anadolu Üniversitesi )
Prof. Dr. Mehmet YILDIZ ( Ege Üniversitesi )
Prof. Dr. Oktay ARSLAN ( Balıkesir Üniversitesi )
Prof. Dr. Serdar TEZCAN ( Ege Üniversitesi )
Prof. Dr. Şeref GÜÇER ( Tübitak Butal )
Prof. Dr. Yahya LALELİ ( Laleli Zeytinyağları )
Prof. Dr. Zeynep YOLDAŞ ( Ege Üniversitesi )
Doç. Dr. Enver DURMUŞOĞLU ( Ege Üniversitesi )
Doç. Dr. Feray KÖÇKAR ( Balıkesir Üniversitesi )
Doç. Dr. M. Nedim DOĞAN ( Adnan Menderes Üniversitesi )
Doç. Dr. Murat ŞEKER ( Çanakkale Üniversitesi )
Doç. Dr. Özhan BOZ ( Adnan Menderes Üniversitesi )
Doç. Dr. Salih ÜLGER ( Akdeniz Üniversitesi )
Doç. Dr. Yusuf TURAN ( Balıkesir Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Aysun TOKMAKOĞLU ( Celal Bayar Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Ekrem DÜNDAR ( Balıkesir Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Fahri YEMİŞCİOĞLU ( Ege Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Fatih COŞKUN ( Balıkesir Üniversitesi )
Yrd. Doç. Dr. Hanife GENÇ ( Çanakkale Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. İ. Ozan ÜTÜK ( Celal Bayar Üniversitesi )
Yrd. Doç. DR. M. Kemal GÜL ( Çanakkale Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Meltem SESLİ ( Celal Bayar Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Mihriban KORUKLUOĞLU ( Uludağ Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Murat İSFENDİYAROĞLU ( Ege Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA ( Ankara Üniversitesi )
Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KALECİ ( Çanakkale Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Renan TUNALIOĞLU ( Adnan Menderes Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Sakin Vural VARLI ( Balıkesir Üniversitesi )
Yard. Doç.Dr. Sema BAĞDAT YAŞAR ( Balıkesir Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Semra TURAN ( Abant İzzet Baysal Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Serpil ÖDEN ( Celal Bayar Üniversitesi )
Yard. Doç. Dr. Türkan KEÇELİ ( Çukurova Üniversitesi )

Kongre katılımcıları için istedikleri takdirde TCDD Akçay Eğitim ve Dinlenme Tesislerinde konaklama imkanı sağlanacaktır.

İLETİŞİM
Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK

(Kongre sekreteri)
e-mail: mucahitkivrak@yahoo.com
Adres: Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Çamcı yolu üzeri 10300 Edremit/Balıkesir
Tel 0 266 3735750
Fax 0 266 3735770

gelismeleri http://uzok.balikesir.edu.tr adresinden takip edebilirsiniz...

Friday, November 23, 2007

Çiftçilere Zeytin Fidanı Dağıtılacak


İhlas Haber Ajansı
23 Kasım 2007 Cuma

Antalya’nın Serik İlçesi’nde Ziraat Odası çiftçilere zeytin fidanı dağıtımı gerçekleştirecek.

Serik Ziraat Odası Başkanı Rıza İleri oda üyesi olan çiftçilere ihtiyaçları nispetinde zeytin fidanı dağıtmayı planladıklarını söyledi.

Başkan İleri, tüm köy muhtarları ve oda delegeleriyle bir çalışma başlatacaklarını ve ihtiyaç tespitinin ardından çiftçilere düşük maliyetle gemlik tipi sofralık ve yağlık zeytin fidanı dağıtılacağını aktardı.

Başkan İleri, Ziraat Odası’nın kar gözetmeden yapacağı fide dağıtımı çalışması için muhtarları ve oda delegelerini bilgilendirmeye başladıklarını söyledi. Bilgilendirme çalışmasının ardından ihtiyaçları net olarak ortaya çıkacağını belirten İleri; “Çiftçilerimiz ister kendi muhtarlarına veya ziraat odası delegelerine ihtiyaçları nispetindeki zeytin fidanı miktarını yazdıracaklar. Biz oda olarak üyelerimizin ihtiyaç miktarını belirledikten sonra fidanları getirterek, kar payı almadan sadece maliyet fiyatına çiftçilerimize dağıtımını yapacağız. Dileyen çiftçilerimiz Ziraat Odasına gelmek suretiyle de talep ettiği fidan miktarını yazdırabilirler" dedi. Başkan İleri yapacakları bu uygulama ile bakım ve zahmet gerektirmeyen zeytinciliği bölgeye aşılamak ve çiftçiler içinde bir yan gelir olmasını amaçladıklarını dile getirdi.

Birlikler teslim bayrağını çekti yeni yasa istiyor


Selma Bektaş /Referans
23.11.2007,Cuma


Türkiye'de 750 bin üreticinin ortak olduğu 17 birlik, hükümetin Toprak Mahsulleri Ofisi'nin fındıktan doğan zararını Hazine'ye devretmesine kızdı. Birlikler bu uygulamayla sorunun sistemden kaynaklandığının kanıtlandığı görüşünde.

Hükümetin Fiskobirlik yerine fındık alımıyla görevlendirdiği Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) fındık alımı ve sonrasında oluşacak görev zararını Hazine'nin üstlenmesine ilişkin kararnamesi, tarım satış kooperatifleri birliklerini ayağa kaldırdı. 2001'den bu yana devlet desteği kesilen ve özerkleşmesi için Yeniden Yapılandırma Süreci uygulanan birlikler, yasanın hükümet tarafından delindiğini iddia ederek, artık sorunun sistemden kaynaklandığının kanıtlandığı görüşünde. Dayanacak güçlerinin kalmadığını belirten birlikler, 29 Kasım'da İzmir'de olağanüstü toplanarak, "Kararname sistemin iflasını gösteriyor. Uygulama sadece TMO'ya yönelik olamaz" diyecek.

Pamuktan üzüme, zeytinyağından güle kadar 25 üründe 750 bin üreticinin ortağı olduğu 17 tarım satış kooperatifinde, 7 yıldır uygulanan yeniden yapılanmaya rağmen sorunlar aşılamadı. 1994 krizinden sonra devletin destekleme politikalarında aracı görevi sona eren birlikler, o dönemde 1 milyar doları bulan zararları nedeniyle bütçenin "kara deliklerinden" biri olarak tanımlanıyordu. 2000'de ise birlikler için yeni bir dönem başladı. 2001 krizinden hemen önce Uluslararası Para Fonu (IMF) birliklerin özerkleşmesini şart koştu ve Dünya Bankası desteğiyle 4572 Sayılı Yasa ile tarım satış kooperatiflerinin Yeniden Yapılandırma Süreci başladı.

769 milyon YTL'lik borç silindi

Mali ve ekonomik yönden bağımsız, piyasa koşullarında rekabet edebilir kooperatifler oluşturmak amacıyla başlayan süreçte, kooperatiflerin kampanya döneminde ortaklarına ait ürünlerin yüzde 51'ini almak zorunlulukları ise devam etti. Yasada devletin birliklere maddi destekte bulunamayacağı da açıkça belirtildi. 2003'te Yeniden Yapılanma Kurulu kararı ile Gülbirlik, Marmarabirlik, Tariş-İncir, Tariş-Pamuk, Tariş-Zeytinyağı, Tiftikbirlik, Trakyabirlik ve Antbirlik'e ait 2000 öncesine ait toplam 769 milyon YTL tutarındaki borçlar silindi. Bu birliklere ürün alımları için de Destekleme Fiyat İstikrar Fonu'undan borçlanabilme imkanı getirildi.

Taskobirlik, Tariş-Üzüm, Kozabirlik, Kayısıbirlik, Karadenizbirlik, Güneydoğubirlik, Fiskobirlik ve Çukobirlik ise tahkim sürecinin dışında kaldı. Bu birliklerin kapatılması da dahil bazı önlemler tartışılsa da bu gerçekleşemedi. 2004 yılında yeniden yapılanma süreci üç yıl daha uzatıldı. 2007 sonunda bitmesi beklenen süreç ise hala belirsizliğini koruyor. kulislerde ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın bu konuda hazırlık yaptığı konuşuluyor.

Sistem hatası kronikleştirdi
2000'den bu yana uygulanan yeniden yapılanma sürecine rağmen 17 birliğin bir türlü borç batağından kurtulamaması uzmanlara göre sistem hatası. Bu sürecin en önemli özelliği birliklerin tıpkı bir şirket gibi kar etmesi gerekğini savunmasıydı. Oysa tarım kredi kooperatiflerinin kuruluş amacı birliklerin bir şirket mantığı ile yönetilmelerine imkan tanımıyor. Çünkü birliklerin, bir şirket gibi istedikleri zaman, istedikleri fiyatta ve istedikleri kadar ürün alma lüksleri yok. Her yıl üreticisinden belli oranda ürün almak ve bu ürünü deposunda muhafaza etmek birliklerin yasal olarak zorunlu olduğu bir görev.

Bu görevleri nedeniyle de her kampanya döneminde kooperatifler ortaklarının ürününün yüzde 51'ini piyasa fiyatları oluşmadan almak, kaynağı ise yüzde 13.5 faizli DFİF kredilerinden bulmak zorunda. Ayrıca birlikler ciddi bir stok sorunuyla da karşı karşıya. Fiskobirlik'te fındık sezonunda yaşanan sorunun kökeninde de bu yatıyor.

Fiskobirlik'in stokları ve kaynak yetersizliği nedeniyle zor duruma düşmesi üzerine hükümet yasayı öne sürerek birliğe para aktarmak yerine fındık alımında TMO'yu görevlendirdi. İki yıldır alım yapan TMO da fiyatı seçimlerin de etkisiyle beklenenden yüksek açıkladı. Bu nedenle biriken 200 milyon YTL zarar Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Hazine'ye devredildi. TMO'nun iki yıllık devlete zararının ise 1 milyar dolar civarında olduğu öne sürülüyor.

İşte bu gelişme darboğaza giren birlikleri harekete geçirdi. Her altı ayda bir yapılan olağan birlikler toplantısını yaşanan gelişme üzerine acilen yapmaya karar veren birlik yönetimleri, 29-30 Kasım tarihleri arasında Tariş'in evsahipliğinde İzmir'de biraraya geliyor. Toplantının ana gündemi de 13 Kasım tarihli kararname ve bu yılın sonunda bitmesi öngörülen Yeniden Yapılanma Süreci'nin durumu olacak.

Birliklerin içinden çıkamadığı sorunların asıl nedeninin, Yeniden Yapılanma Süreci'nin tam olarak uygulanmamasına bağlayan birliklerin orta talebi ise, "Adil bir zeminde, birlikleri gerçek anlamda özerk kılacak, herkesin görevlerini yerine getirdiği bir sürece tabii olmak."

Birlik başkanları ne diyor

Hata birliklerde değil sistemde
TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin

Çıkan son kararname, ortada bir hata varsa bunun birliklerde değil sistemde olduğunu kanıtladı. Fiskobirlik bugüne kadar hata diyenlere sormak lazım; TMO da mı hata yaptı? Yeniden Yapılanma Süreci baştan yanlış bir sistemdi. Sürecin gerekleri yerine getirilmedi. Üretici eğitilmedi. Rekabetçi fiyat belirlemek imkanımız yoktu. Bu süreç yeniden konuşulmalı. Devam edecekse üretici de dahil herkes gereğini yapmalı. Her birlik gibi bizim de borcumuz var.

Birlikler yeniden yapılanmanın kurbanı
Marmarabirlik Başkanı Refi Taviloğlu

Yeniden Yapılanma öksüz evlat gibi. Başından itibaren sahip çıkan olmadı. Eğer bu sürecin gereği yerine getirilse idi belki başarılı olunurdu. Hükümet üreticinin karşısında birliklere yüklenerek kolayı seçti. Oysa üretici ürün desteği gibi alternatiflerle desteklenebilirdi. Bütün yük bizim omuzlarımıza kaldı. Yeniden Yapılanmanın kurbanı olduk. Şu anda hiçbir birlik kredisiz ayakta duramaz. Bizim de DFİF'e bu yıla ait 50 milyon YTL borcumuz var.

TMO'ya yapılan Fiskobirlik'e de yapılabilirdi
Taskobirlik Genel Sekreteri Nevzat Ağıllı

TMO için çıkan kararname Fiskobirlik ve üretici adına aslında sevindirici. Ama bir o kadar da düşündürücü. Çünkü hükümet madem TMO'ya stok yaptıracak ve Hazine'ye zarar ödetecekti, bunu Fiskobirlik de yapabilirdi. Ne değişti şimdi diye sormak gerekiyor. Birliklerin tasfiyesi mi isteniyor? Ayrıca eğer Hazine zarar karşılayacaksa çok zor durumda olan bizim gibi birlikler için de bir şey söylenmeli. Sanayi Bakanlığı'ndan randevu bekliyoruz.

Fındığı satarız dedik kararname çıktı
Fiskobirlik Başkanı Yaşar Pamuk

TMO'ya yönelik çıkan kararname fındık fiyatlarının düşmemesi için çıktı. Çünkü biz en son Haziran ayında ihale ile piyasaya fındık satmaya karar verdik. Kararımız bile o dönem fiyatları aşağı çekti. Hükümet bunu durdumak için TMO'nun fındık almasını sağlayacak kararnameyi çıkardı. Bir zamanlar Fiskobirlik'in yaptığı stokçuluk görevini artık TMO devraldı. Piyasa açısından olumlu bir karar oldu.

Dayanacak gücümüz kalmadı
Kayısıbirlik Başkanı Tuncer Bulgurlu

Hükümet aldığı bu karar ile Yeniden Yapılanma Süreci'ne geri adım attırmış oldu. Eğer develet hala birliklerin zararını karşılayacaksa, bu sadece bir tak kurum için değil bütün birliklerin durum değerlendirilerek yapılmalı. Birliklerin durumu giderek ağırlaşıyor. Bir çözüm bulunmazsa birçoğunun dayanacak gücü kalmadı. Bu iş artık çok ciddi biçimde yeni bakanın gündemine girmeli.

DFİF kredisi nasıl kullanılacak netleşmelİ
Trakyabirlik Başkanı Rafet Sezen

Yeniden Yapılandırma dönemi bitebilir. Bu çok önemli değil. Fakat bu süreç bittikten sonra DFİF kredisi nasıl kullanılacak bu kaynak nasıl paylaştırılacak asıl bu konu netleştirilmeli. Şu anda birlikler için hayati önem taşıyan konu bu. Birliklerin sıkıntılı bir süreçten geçtiği doğru. Hem üretici, hem tüketici hem de birlik yöneticisi olarak olaya baktığımız zaman, bu süreçte yapılmış hataların olduğunu görüyoruz. Birliklerin dengeyi oturtması gerekiyordu. Bu tam olarak başarılamadı. Trakyabirlik bu süreci başarı ile atlattı çünkü sürecin gereğini yerine getirdik.

Adım adım yeniden yapılandırma

*Türkiye'de toplam 17 tarım satış kooperatif birliği bulunuyor.

*Bu birliklere bağlı kooperatiflerin 1 milyon yakın ortağı var.

*Tarım satış kooperatifleri üzümden fındığa, gülden zeytine kadar toplam 25 üründe alım yapıyor.

*Üretici birlikleri piyasa koşullarına ürün fiyatlarını dengelemek ve üreticiyi korumamayı hedefliyor.

*2000'de önce özerk bir yapıda olmadıkları için birliklerin ibrikmiş 1 milyar dolar borcu bulunuyordu.

*2000'de başlayan Yeniden Yapılanma Süreci'ne rağmen birliklerin 2000'den bu yana birikmiş 1 trilyon 790 milyar YTL borcu bulunuyor.

Mevcut birliklerin listesi
Antbirlik, Çukobirlik, Fiskobirlik, Gülbirlik, Güneydoğubirlik, Karadenizbirlik, Kayısıbirlik, Kozabirlik, Marmarabirlik, Tariş İncir, Tariş Pamuk, Tariş Üzüm, Tariş Zeytinyağı, Taskobirlik, Tiftikbirlik, Gapbirlik, Trakyabirlik.

17 birlik yeni stratejilerini 28-30 Kasım'da belirleyecek


Dünya
23/11/2007,Cuma


Birliklerin kaderi İzmir'de mercek altına alınacak

İZMİR - Birliklerin kaderi İzmir'de belirlenecek. 10. Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri Toplantısı, 28-30 Kasım'da İzmir'de yapılacak.

Tariş'in incir, üzüm, pamuk ile zeytin ve zeytinyağı birliklerinin ev sahipliğinde yapılacak toplantıya 17 birliğin temsilcileri katılacak.

2008'de sona erecek yeniden yapılandırma sürecine ilişkin sorunların ele alınacağı toplantıda ayrıca, yeni dönemde izlenmesi gereken stratejiyle ilgili olarak hükümete öneriler getirilecek.

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin, mayısta yapılan 9. birlikler toplantısının temmuzdaki genel seçimlerin gölgesinde kaldığını belirterek, bu nedenle birliklere ilişkin belirsizlerin devam ettiğini ifade etti.

28 Kasım'da başlayacak ve 3 gün sürecek toplantıda ise sistemdeki belirsizliklerin giderilmesi konusunda ciddi adımlar atılmasını istediklerini vurgulayan Çetin, "Tarım satış kooperatifleri birliklerinin yeniden yapılandırma süreci 2008'de sona erecek. 2000 yılından beri devam eden bu sürecin iyi ve kötü yönlerini toplantıda ele alacağız" dedi.

Yeni dönemde de hangi noktaların dikkate alınacağı konusunda birliklerin mutabakatı olduğuna dikkat çeken Çetin, "4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifi ve Birlikleri Hakkında Kanun'un da yeniden yazılmasına karar verildi. Biz de yeni sürece ışık tutacak, yeniden yapılandırmanın olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koyan bir sonuç çıkarmayı amaçlıyoruz. Hükümete bu yeni projesinde yardımcı olmak istiyoruz. Bu toplantımız son derece yapıcı olacak. İlgili bakanlıklara nasıl bir model ile çalışılması gerektiği konusunda yol gösterici olacağız" diye konuştu.

FİSKOBİRLİK ile Toprak Mahsülleri Ofisi arasındaki ilişkinin yeniden yapılandırmanın olumsuz yönlerini ortaya koyduğunu savunan Çetin, "Bu durum, sorunun birlik yönetimlerinden değil, sistemden kaynaklandığını ortaya koydu. Birliklerin şimdiye kadar haksız yere suçlandığını gösterdi" dedi.

Markalı zeytinyağı ihracatı artıyor / Zeytinyağı ihracatına markalaşma dopingi


Dünya
23/11/2007,Cuma


İZMİR - Dünya zeytinyağı üretiminde 4. sırada yer alan Türkiye, ambalajlı ve markalı ihracatını giderek artırıyor. Ambalajlı ihracat, 2006-2007 sezonunda 15 bin tona ulaştı.

Ege İhracatçı Birlikleri verilerinden derlediği bilgiye göre, Türkiye'nin 1 Kasım 2006'da başlayan ve 31 Ekim 2007'de sona eren sezonda toplam zeytinyağı ihracatı, bir önceki sezona göre miktar bazında yüzde 11 gerileyerek 42 bin 389 ton, değer bazında ise yüzde 28 gerileyerek 145 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ortalama ihracat fiyatının kilogram başına 4,2 dolardan 3,8 dolar seviyesine gerilemesi nedeniyle üreticinin ürününü pazara çıkarmaması, dökme ve varille yapılan ihracat miktarını düşürürken, daha yüksek katma değerle ihracat yapılabilen ambalajlı ihracattaki artış dikkati çekti.

Önceki sezon 11 bin 324 ton ambalajlı ihracatla 51 milyon dolar gelir elde edilirken bu sezon miktar bazında yüzde 38 artışla 15 bin 468 ton ihracat 59 milyon dolar gelir sağlandı. En fazla ihracatı yapılan sızma yağda dökme ürün kilogramı ortalama 3,13 dolardan satılırken aynı ürün ambalaj içinde 4.06 dolara alıcı buldu.

İhracatta Türkiye'ye uyguladığı yüksek gümrük vergisi nedeniyle AB ülkelerinde zorluk yaşayan ihracatçı firmalar ambalajlı üründe özellikle ABD, Kanada, Japonya ve Avustralya gibi uzak pazarlarda iddiasını artırıyor.

Geçen sezon daha çok dökme zeytinyağı satılan İtalya ve İspanya'ya olan ihracat düşerken, daha çok ambalajlı yağ satılan ABD, Kanada, Japonya ve Avustralya'ya yapılan ihracatta önemli artışlar görüldü.

2006 sezonunda 4 bin 400 ton yağ ihraç edilen İspanya, bu sezon 2 bin 404 ton yağ alırken 19 bin 486 ton olan İtalya'ya ihracat 9 bin 594 tona düştü. ABD'ye ihracat 8 bin 504 tondan 11 bin 662 tona, Kanada'ya ihracat ise 2459 tondan 3 bin 418 tona çıktı.

Çetin: "Made in Turkey" damgası avantaj

Ambalajlı ihracatta ilk sırayı yüzde 20'lik pay ile TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği aldı. ABD, Kanada ve Almanya'da açtığı mağazalarla markalı ihracatını artıran TARİŞ, geçen sezon 3 bin ton markalı ihracat yaptı.

TARİŞ'in ABD, Kanada ve Almanya'daki satış mağazalarında gerçekleşen satış ve bu yolla yapılan bağlantıların da markalı ihracatın artmasında etkili olduğu belirtildi. TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Çetin, uzun vadede ihracatın tümünü markalı yapma gibi bir hedeflerinin bulunduğunu belirtti.

Ambalajlı ihracattan elde edilen katma değerin dökme ihracata göre çok daha fazla olduğuna dikkati çeken Çetin, ihracatı yapılan ürünlerin üzerinde "Made in Turkey" damgasının bulunmasının da kendileri açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.

Halen mevcut ihracatın büyük bir bölümünün dökme olarak yapıldığını, bu yağın İtalya'da markalanarak dünyaya pazarlandığını ifade eden Çetin, "Sektörün tüm kesimlerinde önemli bir bilinç artışı var. Artık malı ne olursa olsun satma anlayışı yerine markası ve ambalajıyla satma çabası var. Türkiye'nin üretimdeki gücünün yanında marka gücünü de artırması gerekiyor. Gelecekte ambalajlı ihracatın çok daha yüksek paylara ulaşabileceğini düşünüyoruz" dedi.

İç pazarda önemli bir paya sahip olan Kristal'in de markalı ihracatını artırdığı belirtildi.

Kristal Yağları'nın üreticisi Ticaret ve Sanayi Kontuvarı AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ayhan Baran, Türkiye'nin giderek kutulu ve markalı ihracata yöneldiğini, ihracat rakamlarının da bunu gösterdiğini ifade etti.

Kristal olarak yıllardır kutulu, ambalajlı, markalı ihracatı savunduklarını, kimi zaman daha karlı olmasına rağmen hiç dökme yağ ihracatı yapmadıklarını dile getiren Baran, "Amacımıza da ulaştık. Bugün bir çok ülkede girdiğimiz raflarda aranan marka haline geldik. Sektördeki tüm firmalar da markanın önemini hissetmeye başladı. Geleceğin markalı ve ambalajlı ihracatta olduğunu gören firmalar bu yola girdi" diye konuştu.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde oluşturulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu da Türkiye'yi zeytinyağında marka yapmak için bir tanıtım programı uyguluyor. Uzak doğu ülkeleri, ABD, Kanada, Japonya ve Arjantin gibi üretici olmayan ülkelerde Türk zeytinyağının tanıtımı için promosyon ve reklam faaliyetlerinde bulunacak grup, zeytinyağında İtalya ve İspanya gibi Türkiye markasını da yerleştirmeye çalışacak.

'Zeytinyağı' Diye Su Satan Dolandırıcı Tutuklandı


Cihan Haber Ajansı
23 Kasım 2007,Cuma

Vatandaşlara 'Zeytinyağı' diye çeşme suyu satan dolandırıcı çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.

Bursa Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü, çeşme suyunu zeytinyağı tenekelerine koyarak 'Zeytinyağı' diye satıp, vatandaşları mağdur eden zanlıyı teneke satışlarını takip ederek yakaladı. Polis, operasyon kapsamında zeytinyağlarının satıldığı tenekelerin Gemlik'te üretildiğini belirledi. Ardından tenekelerin Gemlik'te 5 ayrı bölgeye dağıtıldığını tespit eden polis, Gemlik'ten belli aralıklarla boş zeytinyağı tenekesi alan kişiyi tespit etti. Polis, Ahmet E. (29) isimli zanlıyı merkez Yıldırım ilçesi Duaçınar Mahallesi'nde yakaladı.

Zanlının 5 kilogramlık tenekelere doldurduğu suyu vatandaşlara 20 YTL karşılığında 'Zeytinyağı' diyerek sattığı ve bu yolla çok sayıda kişiyi dolandırdığı ortaya çıktı. Zanlı Ahmet E., dün gece geç saatlerde çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Thursday, November 22, 2007

“Benim zeytinim acı olamaz!..”


SKSF’li minikler bu kez de “zeytin kurmayı” öğrendiler. Minik elleriyle tuzlama siyah zeytin ve salamura yeşil zeytin yapan SKSF Özel Selçuk Soyer Anaokulu öğrencileri yaptıklarından o denli emindiler ki sonucu şöyle özetlediler: “Benim zeytinim acı olamaz!..”

Bornova Mankuyu’da kurulu bulunan Soyer Kültür Sanat Fabrikası (SKSF) bünyesi içindeki TC. MEB Özel Selçuk Soyer “Can’ım Okulum” Anaokulu minikleri her geçen gün başka bir etkinlikle hayata karşı daha bilinçli yürüyorlar. Tüketmiş oldukları gıdaların nasıl yapıldığını, mutfakta ne gibi işlemlerden geçtiğini minik öğrenciler teker teker yine dokunarak öğrendiler. Daha önce kolları sıvayıp mutfakta turşu, kurabiye vb gibi yiyeceklerini kendileri yapan minikler şimdi de “zeytin kurmayı” öğrendiler.

Minik öğrenciler öğretmenlerinin gözetimi eşliğinde bu seferde kavanozların içerisine yeşil zeytin, torbalara da tuzlama siyah zeytin yapmayı öğrendiler. Hayatlarında unutamayacakları, her zaman hatırlayacakları güzel anıları okullarında yaşayan minik öğrenciler zeytin yapımı sırasında arkadaşlarına bakarken yine şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Sırayla tüm öğrencilerin yapmasına izin verilen zeytin tuzlama işleminde öğrenciler daha sonraki günlerde işlerinin takipçisi olacaklarına dair söz vermeyi de unutmadılar. Yeşil zeytinleri kavanozlara dolduran minik ellerin heyecanı görülmeye değerdi. Miniklerin birinin “Benim kurduğum zeytin acı olmayacak…” demesi günün esprisi oldu.

Birliklere "görev zararı" yolu açıldı mı?


Ali Ekber Yıldırım- TARIM DÜNYASINDAN
Dünya
21/11/2007


Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün imzalamasından sonra 13 Kasım 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kararname ile fındık alımından ve fındığın yağlığa ayrılmasından doğacak zararın Hazine tarafından ödenmesine karar verildi.

Hükümet, bu kararname ile "görev zararı" dönemini yeniden başlattı.

Bunun ne anlama geldiğini görmek için 2000 yılına gitmek ve o dönemi hatırlamakta yarar var.

2000 yılına kadar ülke genelinde 30 farklı üründe faaliyet gösteren 17 tarım satış kooperatifleri birliği, ürün alırken Hazine kaynaklı kredi veya özel bankalardan kredi kullanırdı. Aldıkları kredi ile üreticiden ürünü alır, ürünü sattıktan sonra kredi borcunu, vergi borcunu vb. ödemelerini yapardı. Sanayicilere ve ihracatçılara depoculuk hizmeti verilirdi. Herkes bundan memnun olur, zararı da devlete yazılırdı.

Birlikler, bu kredilerden yararlanmak için siyasetçilerin her dediğini yapmak zorundaydılar. En azından "hamili kart sahibi yakınımdır" diye gelenleri işe almak zorundaydılar.

Gereğinden fazla istihdam, seçim yıllarında yüksek fiyat verilerek kırsaldan oy alma hesapları birlikleri borçlarını ödeyemez duruma getiriyor, ödenmeyen borçlar "görev zararı" adı altında Hazine tarafından ödenirdi. Böyle bir uygulama birlikleri verimli ve amacına uygun çalışmaktan uzaklaştırdı.

2000 yılında kabul edilen 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Yasası ile bu uygulamanın sona erdirilmesi amaçlandı. Bunun için birliklerin 2000 öncesi borçları tahkim edilmesi kararlaştırıldı. Birliklere "siz artık özerksiniz" denildi. Aynı yasa ile "devlet birliklere mali destek yapamaz" maddesi de konuldu.

Uygulamada özerklik hiçbir zaman olmadı. Yasa ile kurulan Yeniden Yapılandırma Kurulu, birliklere ürün alımından yeni yatırımların yapılmasına, kredi kullanımından istihdam politikasına kadar her aşamada müdahale etti. Eski borçların tahkim edilmesi silah olarak kullanıldı.

Bu da yetmedi, AKP hükümeti iş başına geldikten sonra, birlik yönetimlerini ele geçirmek ve buralarda kadrolaşmaya gitmek için büyük çaba harcadı. Buna en fazla direnen FİSKOBİRLİK oldu. Yapılan 3 genel kurulda hükümet destekli listeler seçimi kaybetti.

Bunun üzerine hükümet ile FİSKOBİRLİK yöneticileri arasında büyük bir kavga yaşandı.

Başbakan Erdoğan, 2006'da Ordu'da, Giresun'da, Trabzon'da yaptığı her konuşmada "FİSKOBİRLİK'e para (kredi) vermek, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemektir. Bu da bir nevi hortumculuktur" şeklinde mesajlar verdi. Yaptığı bu konuşmalardan sonra fındık fiyatı düştü. O dönemde kilosu 7 YTL olan fındığın fiyatı 2.5 YTL 'ye kadar düştü. Fındık üreticisi çok büyük zarara uğradı.

Ordu'da on binlerce üreticinin katıldığı fındık mitingi yapıldı.

AKP Ordu Milletvekili ve o dönemde Grup başkan Vekili olan Eyüp Fatsa, Gürgentepe ilçesi Direkli beldesinde fiili saldırıya uğradı.

Daha birçok olay yaşandı. Ülkede fındık yüzünden ciddi gerilimler yaşandı.

Hükümet, özerkliği hiçe sayarak 2006 fındık fiyatını kendisi açıkladı. FİSKOBİRLİK'i devre dışı bırakarak Toprak Mahsulleri Ofisi'ni (TMO) üreticiden fındığı almakla görevlendirdi.

O güne kadar fındık konusunda hiçbir deneyimi olmayan TMO, Genel Müdür İsmail Kemaloğlu'nun yönetiminde çok başarılı bir çalışma ile dışarıdan kredi de bularak üreticiden fındığı aldı. 2006-2007 sezonu bu şekilde geçti.

Yapılan bu kavganın ülkeye maliyeti yaklaşık 1 milyar dolar oldu. Çünkü, 2 milyar dolar olan fındık ihracatı neredeyse yarı yarıya azaldı. İlk kez fındık almakla görevlendirilen TMO, depo yapımı, depo kirası, personel alımı ve eğitimi gibi birçok ek masraf yaptı. Fındığı almanın ve depolamanın maliyeti yükseldi.

Bu arada FİSKOBİRLİK'te yönetim değişti. 22 temmuz 2007 seçimleri gündeme gelince Başbakan Erdoğan ve AKP hükümeti kavgayı bir yana bırakarak fındık üreticisi ile barışmanın yollarını aradı.

2004'teki don felaketinin yol açtığı zararın parası da dahil fındık üreticisine yapılması gereken tüm ödemeler seçimden önce yapıldı. 2007 fındığına da enflasyonun üzerinde iyi bir fiyat verildi.

FİSKOBİRLİK'e kredi yolu açıldı. Ayrıca depolarındaki eski yıllara ait fındığın alınması yönünde söz verildi.

Böylece, yarattığı barış ortamı ile hükümet, Karadeniz Bölgesi'nde seçimden zaferle çıktı.

TMO, 2006 ürünü 166 bin 500 ton fındık aldı. Bu yıl ise, şu ana kadar beyan edilen 142 bin ton fındığın 82 bin tonunu aldı. Üreticiye parasını da ödüyor. TMO açısından hiçbir sorun yok.

Seçim öncesinde verilen söz doğrultusunda 13 Kasım'da yürürlüğe giren kararname ile FİSKOBİRLİK'in deposundaki 76 bin ton fındık TMO tarafından satın alındı. Böylece TMO'nun kabuklu fındık stoğu 320 bin tona yaklaştı.

Hükümet ile FİSKOBİRLİK arasında yaşanan kavganın, FİSKOBİRLİK'i devreden çıkararak TMO'ya görev verilmesinin ve seçim öncesi verilen sözlerin elbette bir faturası olacaktı.

Bu faturayı kim ödeyecek?

Hükümet kabul ettiği kararname ile bu faturayı Hazine'nin yani halkın ödemesine karar verdi. Kararname, TMO'ya deposundaki fındığı satma veya yağlığa ayırma yetkisi vererek bu işlemlerden doğacak tüm zararın da Hazine tarafından ödenmesini öngörüyor.

Böylece, hükümet, 2000 yılından sonra yeniden "görev zararı" dönemini başlattı. Sadece 3-5 milyon YTL kredi alamadığı için kapanma noktasına gelen Kayısıbirlik ve diğer 16 birlik bundan sonra "görev zararı" kıyağından yararlanabilecek mi? Yoksa bu ayrıcalık sadece TMO'ya mı ait.

Birlikler, 28 Kasım'da İzmir'de bir araya gelecek. Bu konuyu mutlaka ayrıntılı olarak tartışacaklardır. Bizim önerimiz bu toplantıya TMO'nun da davet edilmesi. Çünkü, hükümetin uygulamaları ile TMO, ülkenin 18. birliği oldu.

Fakat değişen bir şey olmadı. Fındık konusunda hükümetin baştan beri tutumu yanlıştı. Teşhis yanlış olunca tedavide yanlış oldu. Tedavinin maliyeti çok yüksek oldu. Hem 1 milyar dolarlık ihracat azaldı, hem de en az 1 milyar dolarlık görev zararı olacak.

Umarız, hükümet anlamıştır; önemli olan fındığı kimin aldığı değil, üretim fazlası fındığın nasıl değerlendirileceğidir?