Wednesday, June 30, 2010

Zeytinciler ve bakanlık ‘karasu’ problemi için birlikte çalışıyor

Ticaret Gazetesi
30 Haziran 2010,Salı


Zeytin ve zeytinyağı sektörünün en büyük sivil toplum kuruluşu olan Zeytindostu Derneği, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın gündeminde olan ve binlerce zeytinyağı kontinü tesisini yakından ilgilendiren zeytin karasuyu sorununun çözümü için 2 fazlı kontinü sistemlerin uygulanabilirliğini sektör temsilcileri ile masaya yatırdı. Türkiye'de tamamına yakını 3 fazlı sistemle çalışan zeytinyağı tesislerinin, karasu çıktısı olmayan 2 fazlı sistemlere dönüştürülmesinin iyi bir altyapı hazırlanmadan mümkün olmadığı görüşünde birleşen sektör temsilcileri, yaklaşan yeni sezon öncesi üretimin tehlikeye girmemesi için Bakanlık'a taleplerini iletme kararı aldı.

Zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarına çözüm üretmek için sektörde ortak akıl ve güçbirliği oluşturma çabalarını sürdüren Zeytindostu Derneği, her üretim sezonunda fabrikacıların en büyük sıkıntısı olan zeytin karasu sorununun çözümü için Çevre ve Orman Bakanlığı'nın gündeminde olan 2 fazlı sistemler konusunda sektör temsilcilerinin görüşlerine başvurdu. Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Ertür ve Ülkü Ülken'in ev sahipliğinde Dernek Merkezinde düzenlenen toplantıya, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yağ Sanayi Meslek Komitesi Üyeleri, Akhisar ve Aydın Ticaret Borsası temsilcileri, Aydın Zeytin - Zeytinyağı İşletmecileri Dayanışma Derneği üyeleri, Edremit, Muğla, Nizip, İzmir'den çok sayıda zeytinyağı fabrikası sahibi katıldı. Çevre kirliliğine neden olduğu gerekçesiyle zeytinyağı fabrikalarının en önemli sorunu olan zeytin karasuyuna çözüm olarak düşünülen 2 fazlı sistemin uygulanabilirliğini tartışan katılımcılar, altyapısı hazırlanmadan Bakanlık tarafından alınacak bir kararın sektöre faydadan çok zarar getireceği uyarında bulundular. Sistem değişikliğinin yaratacağı maliyet ve kapasite kayıplarının yanı sıra 2 fazlı sistemden çıkacak sulu pirinanın nasıl değerlendirileceği konusunun da tartışmalı olduğunu belirten sektör temsilcileri, 2 fazlı sistemin dayatılması durumunda sektörün önemli ekonomik kayıplar yaşayabileceği görüşünde birleştiler.

Sektörde fikir birliği sağlanmadan karasu sorununa kalıcı bir çözüm bulunamayacağını belirten Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ertür, “Çevre Kanunu uyarınca karasuyun doğaya salınması yasak. Bakanlık kalıcı bir çözüm bulunana kadar işletmelere karasuyu sızdırmaz havuzlarda buharlaştırma veya 2 faz'lı çalışma zorunluluğu getirmişti. Şimdi de 3 fazlı sistemlerin 2 faza dönüştürülmesi ile kalıcı bir çözüm sağlama konusunda bir karar aşamasında. Zeytindostu Derneği olarak, fabrika sahiplerini görüşlerini alarak sorunun uzlaşma ile çözülmesi için çalışıyoruz. Yaptığımız toplantı sonucu sektörün görüşleri: 3 fazla devam edilmesi, dileyenlerin 2 fazlı sistem kullanması ve karasu arıtması için sırada bekleyen onlarca projenin sonuçları beklenmeden yurt genelinde 2 fazlı sıkımı zorunlu hale getirecek bir karar alınmaması yönünde. Ayrıca hem 3 faz için yatırım yapmış olanlar sızdırmaz havuzları kurmak için yaptıkları yatırımların atıl kalmasını hakkaniyetli bulmuyorlar hem de pirina fabrikalarına uzak yağhaneler için 2 faz'lı üretimden çıkacak sulu pirinanın nakliyesi eldeki araçlarla mümkün değil” dedi.

Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ülkü Ülken ise, Bakanlığın 2 fazlı sistemleri yasal bir zorunluluk haline getirmesi durumunda sektörün bu dönüşümü nasıl gerçekleştireceği konusunu da masaya yatırdıklarını belirterek, “Söz konusu sistemden çıkacak sulu pirinanın kurutulması için çok büyük yatırımlar gerekiyor. Ayrıca bu şekilde elde edilen pirinanın kurutulduktan sonra yakıt olarak kullanımında nem ve yağdan dolayı yasal sıkıntılar doğabilir. Dolayısıyla bir sistem değişikliği yapılması durumunda ortaya çıkacak tabloyu da tasvir etmeye çalıştık. Bu konuları Bakanlık yetkilileri ile paylaşıp, hem doğaya hem sektöre zarar vermeyecek bir çözüme ulaşmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Tuesday, June 22, 2010

Alternatif Yaşam adlı bir kaynaktan 2006 yılına ait bir “Padişah Rüyası”

















Kaynak : http://www.msnburada.com/zeytin-olmez-agacin-verdigi-alternatif-yasam

Zeytin, Ölmez Ağacın Verdiği Alternatif Yaşam.

Alternatif Emeklilik için farklı ürünler ile bahçe kurulabileceğini, kişisel tercihimin cevizden yana olmasından dolayı ceviz bahçesi üzerine yoğunlaştığımı belirtmiştim.

Zeytin, çok seçici arazi istememesinden, uzun ömürlü bir ağaç olmasından, kısa sürede gelir getirmesinden ve kerestesinin kıymetli olmasından dolayı cevizden sonra bahçesini kurmayı düşündüğüm ikinci ürün.

Coca Cola’nın Formülü yazımızda yaptığımız hesaplamanın bir benzerini zeytin bahçesi için yapalım. Zeytin ağacı, ceviz ağacına oranla çok daha kısa sürede tam verime ulaşıyor ve yaptığımız yatırımı çok daha kısa sürede amorti ediyor.

Zeytin bahçesi uygulanabilirlik için kaynak olarak Pulp Tarım sitesindeki tabloyu kullandık. Türkiye için yeni bir cins olan ve fidanı ithal edilen Arbequina cinsi zeytin bahçesi oluşturduk. Arbequina cinsi zeytin, yüksek verimli ve erken verime yatabilen bir cins.

50 dönüm zeytin bahçesi için tarla bedeli (50 dönüm için 25.000 ytl) dahil toplam maliyetimiz 94.500 YTL. 2006 yılı sertifikalı fidanlar ile kurulacak bahçelere doğrudan gelir desteği çerçevesinde elli dönüm zeytin bahçesi için 12.500 YTL gelir desteğimiz olacaktır. Doğrudan gelir desteğini düştükten sonra toplam yatırım maliyetimiz 82.000 liraya inecektir.

Zeytinin kilosunu 80 kuruş üzerinden hesaplayarak, masraflarımızı düştükten sonra yıllara göre zeytin bahçemizden elde edeceğimiz gelir:

3. yıl için 7.000 ytl,
4. yıl için 20.000 ytl,
5. yıl için 60.000 ytl olacaktır.

5 sene içinde yatırım maliyetimizi çıkarmış olduk.

Bahçeden elde edeceğimiz gelir 5. seneden sonra aynı seviyede devam edecektir.

Bireysel Emeklilik Öldü yazımıza geri dönelim.

1) Grup emeklilikde olduğu gibi aynı şirkette çalışan 10 kişi olduğunu düşünelim.
2) 100 dönüm zeytin bahçesini, 10 kişilik grup adına çalıştıkları firma kursun. Yatırım maliyetimiz 164.000 ytl olacaktır.
3) 10 kişilik grup, bahçe kurma bedelini, çalıştıkları firmaya 20 yılda geri ödesin.
4) Bu durumda bahçe kuruma bedelinin kişi başına aylık maliyeti 68.34 ytl olacaktır.
5) Zeytin bahçesinin bakımından sorumlu kişinin aylık ücretini de hesaba kattığımızda kişi başı aylık prim bedeli 123 ytl olacaktır.

100 dönüm zeytin bahçemizden kişi başı aylık gelirimiz:

3. yıl için 200 ytl,
4. yıl için 458 ytl,
5. yıl için 1.125 ytl olacaktır.

Ürünümüzü katma değersiz satmak yerine zeytinyağı haline getirdiğimizi düşünelim. Zeytini işleyerek yağ haline getiren kontinu sistem firmalar ile anlaşarak yağ elde edebiliriz. Yağ işleyen firmalara elde edilen yağın %12 sini ve zeytinden kalacak prinayı vermeniz gerekiyor. Tabii isterseniz işlenen zeytinin kilo başına yağ çıkarma bedeli ödeyerek zeytinyağı elde edebilirsiniz. Zeytinden zeytinyağı elde etme oranı 1/5 yani 10 kilo zeytinden 2 kilo zeytinyağı elde edilebilmekte.

Zeytinyağına destekleme primi verilmekte. 2006 yılı için zeytinyağına kilogram baçına verilen destekleme primi 11 kuruş. Bu rakam geçmişte 40 kuruşa kadar çıkmış, 2006 yılı destek primi üreticide hayal kırıklığı yaratmış. Destekleme primleri ile ilgili haberi buradan okuyabilirsiniz.

Zeytinyağından elde edeceğimiz gelir, marka oluşturabilme, şişeleme, ihraç edebilme gibi değişkenlere bağlı olarak farkılılıklar gösterecektir. Yukarıda hesapladığımız gelir, zeytin bahçemizden elde edeceğimiz ürün ile sağlayabileceğimiz minimum seviyedeki gelir olup, katmadeğerli ürünler elde edilmesi durumunda çok daha fazla olabilecektir.

Artun Ünsal’ın Ölmez Ağacın Peşinde kitabı zeytin konusunda okuduğum ilk kitaptı. Gerek içerik, gerek resimler olarak çok zengin bir kitaptır. Tavsiye ederim.
İşte size başka bir ürün ile alternatif yaşam planlaması için gelir kaynağı.

Alternatif Yaşam

Tuesday, June 15, 2010

Fıstıklı 'zeytin' tatlısı

Radikal Yaşam
11 Haziran 2010,Cuma













Yaprağından kozmetik ürünü, çekirdeğinden kışlık yakacak, meyvesinden de kahvaltılık ve yağ elde edilen zeytin, şimdi de tatlısıyla sofralardaki yerini aldı

HATAY-Hatay Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nde yiyecek içecek hizmetleri öğretmenliği yapan Emine Durmaz, Hatay’da yaklaşık 15 milyon civarında zeytin ağacının bulunduğunu ve buraya özgü "halhalı", "savrani", "elmacık", "sarı haşebi", "sarı ulak", "karamani", "sayfi", "gemlik" gibi çeşitlerin yetiştiriciliğinin yapıldığını söyledi.

Her geçen yıl ekim alanları artan zeytinin farklı şekilde değerlendirmek ve tanıtmak için uzun zamandan bu yana çalışma yaptıklarını ifade eden Durmaz, denemeler sonucunda öğrencileriyle birlikte zeytinin tatlısını elde ettiklerini kaydetti.

Eylül, ekim döneminde satın aldıkları zeytinlerin makineyle çekirdeğini çıkartarak içerisine Antep fıstığı koyduklarının ifade eden, şöyle devam etti:

"Bazı bölgelerde bulunan ürünler, tatlısından turşusuna, yemeğinden mezesine kadar farklı şekilde değerlendiriliyor. Örneğin Karadeniz Bölgesi’nde hamsinin, Akdeniz’de de narenciyenin her şeyi yapılıyor. Hatay’da da yoğun olarak yetiştirilen zeytinin bu şekilde değerlendirilebileceğinden yola çıktık. Kahvaltılık olarak sofralarımızda yer alan, yemeklerimizde de yağını kullandığımız, çekirdeğinden kışlık yakacak elde edilen zeytinin tatlısını yapmak için kolları sıvadık. ’Niye olmasın’ diye başladığımız denemelerde 3 ay gibi kısa sürede her damak tadına uygun, güzel bir lezzet elde ettik. Zeytinin çekirdeklerini çıkartıp içerisine Antep fıstığı koyarak özel bir şıra ile tatlandırdığımız zeytin, yemeklerden sonra yenilebilecek hafif bir tatlı halini aldı."

Öğrencileriyle yaptığı tatlıyla, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kentteki "Proje Tabanlı Beceri Yarışması"na katıldıklarını vurgulayan Durmaz, burada il birincisi seçildiklerini, ardından da Ankara’da düzenlenen ve farklı kentlerden gelen 50 proje arasından jüri özel ödülüne layık görüldüklerini söyledi.

SİPARİŞLERE YETİŞEMİYORUZ
Yapımı yaklaşık bir hafta süren tatlının satışına da başladıklarını belirten Durmaz, "Okulumuzda yaptığımız tatlıyı, jüri özel ödülüne layık görülmesinin ardından kentimizdeki ve İstanbul’daki lokantalara gönderdik. Müşterilerin yanı sıra yabancı turistlerden büyük beğenisini kazanan tatlımızla ilgili çok güzel eleştiriler aldık. Şu an siparişlere yetişemiyoruz. Kavanozunu 15 TL’ye sattığımız tatlımızın patentini almak için de okul adına başvuru yaptık" diye konuştu.

Durmaz, zeytinin ardından kentte yöresel olarak yetiştirilen annep, hambeles gibi meyvelerin de tatlısını yaptıklarını, bunların tanıtımıyla ilgili çalışmaların da devam ettiğini sözlerine ekledi.(aa)

Zeytinci nefes aldı

OZAN YAYMAN
Cumhuriyet
11 Haziran 2010,Cuma


Zeytin alanlarını madencilerin kullanımına açan düzenleme, TBMM’deki oylama öncesinde tasarıdan çıkarıldı

Mecliste alt komisyonlarda kabul edilen tasarı genel kurula geldiğinde zeytinlik ve yaban hayatı koruma sahaları kapsam dışı bırakıldı.
Tasarıya karşı uzun süredir mücadele eden oluşumlar, kararı sevinçle karşıladı.

Maden lobisinin uzun yıllardan bu yana göz diktiği zeytin alanları, üreticinin kararlı duruşu sonucu korundu. Yenilenen Maden Yasası’nın kapsamından, zeytinlik ve yaban hayatı koruma sahalarıyla ilgili düzenlemelerin “son anda” çıkarılması, sevinçle karşılandı.

SABAHA KARŞI...
Zeytincilik Yasası’nda yer alan, “Zeytin alanlarının 3 kilometre yakınında, zeytinyağı işliği dışında hiçbir endüstriyel tesis işletilemez” hükmü, yenilenen Maden Yasası’yla değiştirilmek istenmişti. Komisyonlardan geçen düzenlemeye karşın, TBMM Genel Kurulu, bu isteme “hayır” dedi. Konu dün sabaha karşı saat 04.30’da, TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylama sonucu netlik kazandı. 23. maddeden oluşan yeni Maden Yasası’nın, 17. maddesinde yer alan, Zeytincilik Yasası’nı delme girişimi bir kez daha sonuçsuz kaldı.
TBMM Genel Kurulu’ndan çıkan karar, zeytin üreticisi tarafından sevinçle karşılandı. Meclisteki gelişmeleri yerinde izleyen Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan ile Yönetim Kurulu Üyesi Murat Narin, kazanımlarını koruduklarını, ancak yeni saldırılara karşı da hazırlıklı olduklarını bildirdi. Tan, bazı kesimler tarafından zeytin üreticisinin “Kızılderili” gibi görüldüğünü söyleyerek, “Zeytincilik konusunda yeni düzenlemelere gitmek istediler ve bu süreçte zeytincilerin görüşlerine başvurmadılar. Türkiye’deki 10 milyon insanı yok saydılar. Ancak kararlı duruşumuz ve yapılmak istenen yanlışı anlatmamız sonuç verdi ve kazanılmış haklarımızı koruduk” diye konuştu.
Tan, konu TBMM Sanayi ve Ticaret Alt Komisyonu’na geldiği andan itibaren Ankara’da kamp kurduklarını belirterek, bu süre içerisinde yaklaşık 150 milletvekiliyle görüştüklerini ve yapılmak istenen yanlışı dile getirdiklerini dile getirdi. Narin de, “Maden lobisinin istemlerini karşılığını bulsaydı, zeytin, anayurdundan sürgün gidecekti” dedi.
Narin, Türkiye’nin, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’ne yeniden katıldığını da anımsatarak, “Son gerçekleştirilmek istenen değişiklik, yaşamsal karşılığını bulsaydı, Türkiye, uluslararası alanda da güç durumda kalacak ve yapılan yanlışı anlatamayacaktı” dedi.

REHAVET YOK!..
Küçükkuyu Belediye Başkanlığı’nın yanı sıra, Kazdağları ve Madra Dağı Belediyeler Birliği Başkanlığı’nı da yürüten Cengiz Balkan da, kararlılıklarının sonuç verdiğini söyleyerek, “Haklı olduğumuza inanıyorduk. Şimdi bu haklılığımız, TBMM tarafından da onaylanmış oldu. Demokratik kitle örgütleri, zeytin üreticileri, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, meslek örgütleri bu başarının gerçek mimarıdır. Şu an için tasarı geri çekildi ancak bu durum bizi rehavete sevk etmeyecek. Konunun takipçisi olacağız ve yeni yıkım yasalarına karşı her zaman hazırlıklı olacağız” diye konuştu.

Friday, June 11, 2010

Kaz’ı bilimsel yolacaklar

Kaynak: Taraf Gazetesi
11 Haziran 2010,Cuma


Kanuna göre, can ve mal güvenliği bakımından tehlikeli durum arzeden madenler kapatılacak. Her maden kendi istediğinde patlama gerçekleştiremeyecek. İçme ve kullanma suyu rezervlerinin bulunduğu alanlarda da patlamaya yapılamayacak. Madencilik faaliyetleri il özel idaresinin izniyle gerçekleştirilebilecek. Ruhsatsız madenlere el konulacak. En az 15 işçi çalıştıran her madende bir maden mühendisi bulundurulacak. Kanunun en çok tartışılan maddesi ise Kaz Dağları’nı ilgilendiren bölümleri oldu. “Kaz Dağları’nda altın madeni aramaya izin çıkıyor” diye eleştirilen madde de şu ibare dikkat çekti: Bilimsel ve teknik değerlendirmelere göre çevresel etkileri, alınacak önlemlerle giderilebilecek düzeydeki madencilik faaliyetleri kısıtlanamaz. Kanuna eklenen maddeye göre, zeytinlik sahalar içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek tesis yapılamayacak ve işletilemeyecek.

Ancak alternatif alan bulunamaması şartıyla; zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından izin verilebilecek. Bakanlık, bu yetkiyi gerektiğinde valiliklere devredebilecek.

Peki bu kanuni ifadeler ne anlama geliyor? Bu maddelere göre, milli park niteliğindeki Kaz Dağları’nda altın arama faaliyetlerine karşı eleştirilerin önüne geçmek için bu bölgelerde arama faaliyetlerine “bilimsel ayar” getiriliyor. Yani Kaz Dağları’nda “bilimsel ve teknik değerlendirmeler” tanımlaması adı altında altın arama faaliyetleri yapılamasının önü açılmış oluyor.

Kaz Dağları’nda maden arama izni alan, ancak Zeytin Yasası’na takılan aralarında Koza şirketi ve Kanada, ABD ve Hollanda şirketlerinin bulunduğu 80 şirket ise dağlara akın etmek için geri sayım yapıyor.

Wednesday, June 09, 2010

ZEYTİNİMİZE DOKUNDURTMAYACAĞIZ…

Yeşiller Partisi Eşsözcüleri
Yüksel Selek - Ümit Şahin


Türkiye’nin önemli doğal ekosistemlerini ve zeytinliklerini barındıran Kazdağları’nda altın arama faaliyetleri, bölge halkı ve zeytin üreticilerinin kararlı direnişiyle püskürtülen madenciler, yeniden daha sinsice bir saldırıya geçtiler.

Yoğun siyasi gündemin yarattığı toz dumanı fırsat bilen AKP hükümeti, yangından mal kaçırırcasına ‘’3573 sayılı Zeytincilik Yasası’’nda bir dizi değişiklik yaparak altın madencilerinin önünü açmayı hedeflemektedir. Yasa T.B.M.M üst komisyondan geçirilmiş ve yarın, 9 Haziran Çarşamba günü, T.B.M.M Genel Kurulu’nda görüşmeye açılacaktır. Bu yasa değişikliği kabul edildiği takdirde zeytinlik sahalarının maden arama ve işletme faaliyetlerine açılmasına olanak sağlayacaktır. Zeytinliklerin altın madencilerine açılması başta Kazdağı olmak üzere tüm Ege ve Akdeniz’in doğal ekosistemlerini geri dönüşü olmayacak biçimde tahrip edecek ve kalıcı bir felaketin başlangıcı olacaktır.

Zeytincilik yasası değiştirilirse madenciler “ tüket – yok et” anlayışıyla toprağı kazacaklar, kısa bir zaman sonra altın tükenince arkalarında bir enkaz bırakarak çekip gideceklerdir.

Bölge halkının dediği gibi: Kazdağları’nda hayat altından değerlidir. Sadece bu bölgeye özgü olan 32 endemik bitki türünün yanı sıra, son derece zengin bir bitki örtüsüne ve yabani hayvan varlığına sahip Kazdağları’nda, Alevi Türkmen ve Sünni Yörük kültürü yüz yıllardır doğa ile büyük bir uyum ve çeşitlilik içinde yaşamaktadır. Kazdağları aynı zamanda bölgede yaşayan insanların kutsal saydığı alanları da içermektedir.

Akdenizliler’in kendilerini ve kendilerinden bildiği herşeyi tanımladığı yüzlerce yıllık zeytinleri ve zeytinlikleri ellerinden aldığınızda onları kimliksizleştirilmiş bir halde bırakırsınız.

Zeytin ağacı barışın, bolluğun, bereketin, sağlığın ve hayata tutunmanın simgesidir. Zeytincilik yasasında yapılacak değişiklikler bu hayata çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Biz Yeşiller Partisi olarak yaşamın sürdürülmesinin bir avuç madencinin kâr hırsına feda edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bölgede maden arama ve işletme faaliyetleri sonucu yaşam alanlarını kaybedecek ama dilleri olmadığı için kendini ifade edemeyen börtü, böcek, kuş ve ağaçların da hukuki ve etik açıdan hakları olduğunu hatırlatıyoruz.

Yeşiller Partisi olarak bölge halkının zeytinliklerini ve hayatı savunmak için verdikleri mücadelenin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yanında olacağız.

Tüm kamuoyunu Zeytincilik Yasası’nda yapılması düşünülen düzenlemelere karşı uyanık olmaya, iktidar partisini bir an önce değişiklik önerisini geri çekmeye, tüm muhalefet partilerini bu uğurda sonuna kadar direnmeye çağırıyoruz.

Tuesday, June 08, 2010

Yeşil yeşil diye diye madenciler taarruzda

FUNDA ÖZKAN
Radikal
08 Haziran 2010,Salı


Zeytin üreticileri, tüccarı olan tüm örgütler el ele verdi 'var olma' savaşı veriyor. Yanlarında Balıkesir AKP milletvekili Ali Osman Sali, İzmir CHP milletvekili Mehmet Ali Susam.
Zeytin üreticileri, tüccarı olan tüm örgütler el ele verdi ‘var olma’ savaşı veriyor. Yanlarında Balıkesir AKP milletvekili Ali Osman Sali, İzmir CHP milletvekili Mehmet Ali Susam.
İmza topluyor, Ankara’nın tüm mercilerine yazılar gönderiyorlar, gidip dertlerini anlatıyorlar. Çözüm bulabiliyorlar mı? Hayır. Çünkü Enerji Bakanı Taner Yıldız‘ın tavrı net:
“Altındaki, üstündekinden değerliyse kazalım.”
Madencilere yeşil ışık yakan daha da yukarıda. Başbakan Erdoğan da ‘cevherlerin gün yüzüne çıkarılmasından yana.’
Madenciler kazacak, asıl cevher Kaz Dağları, Madra Dağı yok edilecek.
Zeytinciler diyor ki, “Biz zeytincilerin kendi dertlerine ilave bu sefer MADEN LOBİSİ canımıza kastedecek mahiyetteki bir yasayı oldubittiye getirip Meclis Genel Kurulu’nda görüşülme aşamasına getirmeyi başardı.” Sesleniyorlar, “Ey sayın Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığı, Meclis yaz tatiline girmeden önce Genel Kurul’da görüşülecek 3213 sayılı Maden Kanunu tasarısında, alelacele ve kendi komisyonlarında görüşülmeden yer alan, maden lobisinin
oldubittiye getirerek değiştirmek istediği 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun’un 20. maddesinin 1.Fıkrası ve sonra gelen fıkralara eklenen yeni fıkralar Madra Dağları ve Kaz Dağları’ndaki tüm zeytin, orman ve yaban alanlarını talan edip, yok edecektir. Yeşile, suya ve toprağa verilecek zarar bölgenin ana geçim kaynağını ortadan kaldıracaktır.”
Edremit Körfezi’ndeki tüm zeytin üreticileri ve aileleri 3573 sayılı ZEYTİN YASASI’nın değişmesine karşı elbirliği yapıyor, tek ses çıkarmaya çalışıyor. Maalesef ki maden lobisi o kadar etkin ki, zeytincilerin sesi Ankara’da duyulmuyor.

‘Dünya kurnazlara ders verecek’
Maalesef yeni moda ‘yeşilim, yeşilsin’ modası. Dünyayı korumayı özümsemeden, bakıyorsunuz şirketler şimdilerde ‘yeşil ekonomi’ haberleri için birbiriyle yarışıyor.
Topluma yatırım, sosyal sorumluluk projelerinde de benzer bir yarış var. ‘Topluma yatırım yapıyorum’ diye kendi reklamını yapan şirketlere bu köşe, en azından uzak duruyor. İsveç-Stockholm‘de taksicilik yapan Yusuf Eryiğit‘in gönderdiği yoruma bayıldım, sizinle paylaşmak istedim.
“On yıldır Stockholm’de taksi sürmekteyim. İnsanlarıyla yüzleşirken, sokaklarını, kaldırımlarını karalama defterime tümden kaydettim. Yani, ayak basmadığım sokak, tanımadığım insan karakteri kalmadı. İsveçliler dediler ki ‘iklim değişikliği konusunda dünyaya örnek olacağız.’ Gazla çalışan arabalara büyük yatırım yaptılar, şehrin birbirinden uzak yerlerindeki benzin istasyonlarına gaz pompaları yerleştirdiler, gel gelelim gaz yok.”
Okuyucu içselleştirmeden yeşil dünya adına yapılan makyajları anlatmış ve şu yorumunu eklemiş:
“Zamanın kurnazlara ders verdiği dönemdeyiz. Doğal felaketlerle birlikte zamana kurgulanmış, korkunç savaşlar peşi peşine sökün edebilir. Amaç kurnazın daha da kurnazlaşmadan önünü kesmek.”

Önce zeytinin yol haritası çizildi, şimdi ‘yolu’ delik deşik ediyorlar
Türkiye’de zeytinciliği koruyan madde şu: “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az
3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın iznine bağlıdır” Bu maddeyi şöyle değiştiriyorlar:
“Bakanlıkça tespit ve ilan edilen zeytinlik sahaları içinde zeytinliklerin üreme ve gelişmesine mani olmayacağı Çevresel Etki Değerlendirme sürecinde belirlenmiş olan zeytinyağı fabrikaları, zeytine dayalı tarımsal sanayi işletmeleri, madencilik arama ve işletme faaliyetleri ile geçici tesisler ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri, seracılık, termal tesisler yapılabilir ve işletilebilir.”
Şeytanın gör dediği madde de bu. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan da Ankara’ya gönderdiği itiraz dilekçesinde diyor ki,
“2006 ve 2009 yıllarında iki kez TBMM Zeytincilik Araştırma Komisyonu, zeytinciliğin sorunlarını ve yol haritasını ele almıştı.” Zeytinciliğin teşviki amaçlı yol haritası şimdi madenciler lobisi sayesinde delik deşik ediliyor.