tag:blogger.com,1999:blog-300089312024-02-18T22:03:06.956-08:00ZeytinlikAkdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu.
Koray & Hakkı Yazıcı
e-posta : mhyazici@gmail.comKoray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.comBlogger1826125tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-25014505592942411532013-11-09T02:28:00.000-08:002013-11-09T02:28:03.374-08:00Türkiye’nin milli yağı<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="credits-wrap" style="clear: both; color: #222222; font-family: Tahoma, 'sans serif'; font-size: 16px; font-weight: bold; line-height: 22px; margin: 20px 0px 23px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTRk-P21ZTq4AH6e3p018NYDQ1FchrE7XYlY7ZXRSoh82vnWawkGNkmxAGQRITYhnjkc_NZpga619PR5wfzr86FVCIwSvjbJYQb6gHgrvUKg8i9IK9gyOHLI0jedYxHid3DxPk/s1600/02_d.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTRk-P21ZTq4AH6e3p018NYDQ1FchrE7XYlY7ZXRSoh82vnWawkGNkmxAGQRITYhnjkc_NZpga619PR5wfzr86FVCIwSvjbJYQb6gHgrvUKg8i9IK9gyOHLI0jedYxHid3DxPk/s400/02_d.jpg" width="356" /></a></div>
<div class="credits" itemprop="author" itemscope="" itemtype="http://schema.org/Person" style="border: 1px solid rgb(230, 230, 230); height: 30px; margin: 20px 0px 0px; width: 918px;">
<b style="-webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; text-rendering: optimizelegibility;"><strong style="-webkit-font-smoothing: antialiased; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; line-height: 1.6em; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="color: #222222; font-size: 12px; line-height: 22px;">Nedim Atilla</span></span></strong></b></div>
<div class="credits" itemprop="author" itemscope="" itemtype="http://schema.org/Person" style="border: 1px solid rgb(230, 230, 230); height: 30px; margin: 20px 0px 0px; width: 918px;">
<b style="-webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; text-rendering: optimizelegibility;"><strong style="-webkit-font-smoothing: antialiased; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; line-height: 1.6em; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="color: #222222; font-size: 12px; line-height: 22px;">Aksam.com.tr</span></span></strong></b></div>
</div>
<div class="double-wide" itemprop="articleBody" role="main" style="color: #222222; float: left; font-family: Tahoma, 'sans serif'; font-size: 16px; font-weight: bold; height: auto; line-height: 22px; margin-bottom: 20px; margin-top: -20px; position: relative; width: 595px;">
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
</div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
<strong style="-webkit-font-smoothing: antialiased; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; line-height: 1.6em; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="color: #222222; font-size: 12px; line-height: 22px;">07 Kasım 2013 Perşembe</span></span></strong></div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
<strong style="-webkit-font-smoothing: antialiased; text-rendering: optimizelegibility;"><span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; line-height: 1.6em; text-rendering: optimizelegibility;">Zeytinyağıyla ilgili bilgilerimiz yazılı tarih kadar eski… Çünkü zeytin, insanın yerleşik düzene geçmesinin, devamında uygarlaşmasının sembollerinden biri… Üstelik semavî dinlerin de kutsal kabul ettiği bir meyve… Bu yıl ‘yok yılı’ olsa da hasat da başladı, şenlikler de…</span></strong></div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
<span style="-webkit-font-smoothing: antialiased; line-height: 1.6em; text-rendering: optimizelegibility;">İnsanoğlu binlerce yıldır ödüllendirirken, kutsarken hep zeytini ve zeytinyağını kullanmış. Antik çağda kullanılan tüm kozmetik ürünlerin temelinde de yine zeytinyağı var. Aslını ararsanız zeytine ve zeytinyağına yüklenen bu itibar, onun sağlıkla olan ilişkisinden kaynaklanıyor. Ve işin en güzel yanı, Anadolu, zeytinin ve zeytinyağının merkez alanı…</span><br />Kayıtlı ekonomiye göre, ülkemizde zeytinyağı tüketimi, kişi başına (zar zor) 2 litre… Resmi rakam 1,7 litre ama herkes kayıt dışının da farkında… Zaten denize yakın bölgeler dışında zeytinyağı tüketen bir millet olduğumuz da pek söylenemez. Aylardan kasım ve bu yıl çok sayıda ‘zeytin hasat şenliği’ programı var; ama ne yazık ki zeytin-zeytinyağı üreticisinde şenlik yapacak ruh hali yok. İlk hasadı geçen haftanın başında ‘Nar Gourmet Grubu’ ile yaptık ve zeytin-zeytinyağı üretiminde küçük üreticilerin önemini dile getirip konuştuk. Hafta sonunda ise Ayvalık’ta, Belediye ve Ticaret Odası’nın birlikte düzenlediği etkinliklerin tanığı olduk.<br />Şu günlerde Kuzey Ege’nin sokaklarında tanıdık bildik kokular var. Ürün geçen yıllara oranla çok daha az ama çıkan yağ her zamanki gibi ‘mis’ kokuyor. Zaten Cunda Adası’nın eski adı ‘Moskonisi’ yani ‘mis gibi kokan’ demek… Az olduğu için dallarında tombullaşan leziz zeytinler, kırılmaya-çizilmeye başlamış bile… Üzerlerinde bölgenin ‘coğrafi işareti’ bulunan ve konunun uzmanlarına göre ‘dünyada eşi benzeri olmayan’ yemyeşil sızma yağlar yine çok lezzetli… Aroması ayrı güzel, rengi ayrı güzel, ayrıca asidi de son derece düşük… Her şeyi bir kenara bırakın, zeytincilikle uğraşan Ayvalıklı ailelerin geçmişine baktığınızda, zaten bu lezzetin ve kalitenin sırrını da çözmüş oluyorsunuz. Örneğin ‘Kürşat’ların ya da Ahmet Sucu’nun ailesinin kuşaklar boyunca bu işe gönül vermiş olduğunu görüyorsunuz.<br />Geçtiğimiz Cuma günü Ayvalık’ta açılan ‘Zeytinyağı Pazarı’nda, görücüye çıkan her yeni sıkım yağın tadında, işte bu tarihsel sürecin lezzeti vardı aslında… Yörenin adının haklı olarak öne çıkmasını kanıtlar gibiydi yağlar… Kuşkusuz Anadolu’nun başka yerlerinde de nefis yağlar üretilmekte...<br />Şenlik kapsamında düzenlenen panelde, üreticilerin sorunları gündeme getirildi yine; çözüm önerileri konuşuldu. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan’ın yönettiği panelde, TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, çok haklı olarak, Suriye’den kaçak getirilen zeytinyağının önlenmesini istedi. </div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
<strong style="-webkit-font-smoothing: antialiased; text-rendering: optimizelegibility;">DESTEKLE BÜYÜYOR</strong></div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
Dedi ki, “Zeytinyağı milli yağımızdır. Çok şükür bunu hatırladık. Çünkü 1950’li yıllarda margarinin ülkeye girişiyle milli yağımız margarin olarak sunuldu. Zeytinyağı çoğu zaman ülke gündemine bile giremedi. Bu ülkeye 3 milyar dolarlık bitkisel yağ giriyor. Son dönemde zeytinciliğe önemli yatırımlar yapıldı. Ulusal bir politikayla zeytincilik desteklenmezse, bu yatırımların bir anlamı olmaz.” Ayvalık’ta konuştuğumuz herkesin ortak derdiydi, Suriye’den giren 60 bin ton kaçak zeytinyağı konusu… Yerden göğe haklılar aslında… Çünkü bu kadar kaçak yağ giren bir pazarda, ne fiyat istikrarı sağlayabilirsiniz ne de üretimi ve üreticiyi koruyabilirsiniz. Bir de iklim şartlarını, var-yok yılı hesabını katarsanız işin içine, durum iyice tatsızlaşır. Aslında zeytin üreticisine verilen prim biraz artırılsa, ürünün az olduğu yıllarda yaşanan sıkıntı da ortadan kaldırılacak. Yine de unutmamak gerekir ki devletin son on yılda verdiği destekle zeytin alanları bir hayli genişledi. Zeytin ağacı sayısı 90 milyondan 160 milyonun üzerine çıktı. Üretim bu yılın iklim koşullarına bağlı olarak düşse de, belli ki orta vadede verim hep artacak. Bunu da unutmamak ve ona göre önlemler almak gerekir diye düşünüyorum. <br />Ayvalık Belediyesi’nin Vakıflar Zeytinyağı Fabrikası’nı bir müze olarak değerlendirdiğini görünce çok sevindim. Müzeyi bilim insanları kurmuş; bazı eksikleri olsa da, kent için çok önemli olduğunu söylemeliyim. Ağacıyla, zeytiniyle, yağıyla, sabunuyla kentle bütünleşmiş bir ‘nimet’ olan zeytini tarihsel süreç içinde tanıtmayı hedeflemişler. Bundan böyle yolu Ayvalık’a düşeceklere öneririm; ‘Ayvalık Zeytin Müzesi’ni görmeden gelmeyin. <br />Şenlik boyunca şahane Ayvalık mutfağıyla haşır neşir olduğumuzu söylemeye bilmem gerek var mı?.. Cumartesi akşam üzeri, hoş bir mekânda kokteyl verildi. Ardından Balıkçı Bahtiyar’da hayli kalabalık bir konuk grubu ağırlandı; ev sahibi ‘Monte İda’ydı. Pazar sabahı kahvaltının ev sahibi ise Komili’ydi. Hem seçilen mekân hem de Kürşat Ailesi’nin hazırladığı yiyecekler çok güzeldi. Ayrıca Komili, bu yıl da “Edremit Yöresi Yağhaneleri” adlı yeni bir kitapla çıktı karşımıza… Kitap Ayvalık’tan başlayarak, bütün Körfez’in zeytin belleğine ışık tutuyor… Her yıl olduğu gibi bu yıl da, Ayvalıklılar hasat şenliği için çok özenmişler. Emeği geçenlere teşekkürü borç bilirim.</div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
<strong style="-webkit-font-smoothing: antialiased; text-rendering: optimizelegibility;">SAĞLIKLI YAŞLAN!</strong></div>
<div style="-webkit-font-feature-settings: 'liga' 1, 'dlig' 1, 'kern' 1, 'opbd' 1; -webkit-font-smoothing: antialiased; color: #333333; font-size: 14px; font-weight: normal; margin-bottom: 15px; text-rendering: optimizelegibility;">
Türkiye’deki birkaç bilim insanı dışında kimsenin pek umurunda değil ama dünyada ‘daha sağlıklı beslenme ve yaşlanma’ konusunda kafa yoranların ortak konusu hep zeytinyağı... Son bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, günde 23 gram zeytinyağı tüketimi, içindeki tekli doymamış yağ asitleri nedeniyle, kalp damar hastalıkları riskini azaltıyormuş. Bütün bu bilgilerden sonra yazımı, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer’in sözüyle bitireyim: “Zeytin ağacı gibi uzun ömürlü, zeytin tanesi kadar bereketli, zeytinyağı kadar sağlıklı bir yaşam dilerim.”</div>
</div>
</div>
Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-12622489824162300182013-11-09T01:44:00.004-08:002013-11-09T01:52:26.614-08:00Zeytinyağı kültürüne dair ipuçları <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb94uUper5OQcRnkl4Ds4nDR8vRwURrjF1Mm4JeOUX4rK15tJxh_51nF-xFM5TmbaNn-cwArx182hvK61d-AtLiuqIJBBVPv9d2mm8aJnjosMp_h6C_DZJE1AUnMRYT16tomZC/s1600/untitled6.bmp" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="background-color: #fff2cc;"><img border="0" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgb94uUper5OQcRnkl4Ds4nDR8vRwURrjF1Mm4JeOUX4rK15tJxh_51nF-xFM5TmbaNn-cwArx182hvK61d-AtLiuqIJBBVPv9d2mm8aJnjosMp_h6C_DZJE1AUnMRYT16tomZC/s400/untitled6.bmp" width="400" /></span></a><span style="color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 17px;"><b style="background-color: #ffe599;">Faruk Şüyun</b></span><br />
<span style="background-color: #ffe599; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;" />
<span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;">“Ölmez Ağacı”nın tarihteki 39 bin yıllık yolculuğuna 1878’ten bu yana eşlik eden Komili’nin, Kırlangıç markası ile birlikte ana sponsor olduğu 9. Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’ndeydim. Ayvalık Ticaret Odası öncülüğünde düzenlenen etkinlikte zeytinin, dalından toplanarak zeytinyağına dönüşmesine kadar geçen süreci bu sene de bütün aşamalarına katılarak yaşadım. Ellerimle kopardığım zeytinleri makineye bizzat boşalttım, gözalıcı yeşillikteki iksirin şişeye dolduruluşunu fotoğrafladım ve onu elime alır almaz da bir yudum tattım; ılık sıvıyı ağzımda şöyle bir dolaştırdıktan, burukluğunu hissettikten sonra, genzimi yakarak mideme doğru akmasını duyumsamaya çalıştım. Çünkü, az önce tadım eğitimi almış, iyi zeytinyağının nasıl olması gerektiğini öğrenmiştim.</span></span><br />
<span style="background-color: #ffe599; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;">Zira, konuğu olduğumuz Komili ve Kırlangıç zeytinyağlarını üreten Ana Gıda Genel Müdürü Ümit Ersoy ve başta Pazarlama Müdürü Simin Özkar ile ekibinin bize bu seneki sürprizi, zeytinyağı tadım eğitimiydi...</span></span><br />
<span style="background-color: #ffe599; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;">Bugün, iyi zeytinyağının lezzet ve kokusunu tespit etme ve ölçme işlemini, yani degüstasyonu anlatacağım. Zeytinyağının tadını ve kalitesini, yöre ikliminden toprağın verimine, zeytinin toplanma şeklinden kullanılan gübreye, mekanik ezme makinelerinin özelliklerine; bu işlemlere kadar geçen sürenin kısalığına dek birçok etken belirliyor. Yani, üzümde olduğu gibi birçok ideal koşulun bir arada bulunması gerekiyor. Tadım, 20-25 derece sıcaklıktaki odalarda yapılıyor. Örnekler ise 28 derece olmalı. Çünkü, ancak bu ısıda zeytinyağındaki uçucu maddelerin algılanması kolaylaşıyor. Numunenin renginden etkilenilmemesi için de tadım kabının koyu renkli olması önemli, zira rengin, zeytinyağının kalitesiyle hiçbir ilgisi yok. </span></span><br />
<span style="background-color: #ffe599; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;">Örneğin bulunduğu küçük kabın ağzının kapalı olması, onu elimizle birkaç dakika ısıtıp çalkaladıktan sonra kapağını açmamız, burnumuza yavaş yavaş yaklaştırmamız içindeki aromaları hissetmemizi kolaylaştırıyor. Zeytinyağının pozitif özelliklerinin başında meyvemsi bir aroması olması gerekiyor. Eğer yeşil zeytinden elde edilmişse bu yeşil meyveyi, olgun zeytinden ise yeşil ve olgun meyveyi birlikte anımsatıyor. Yeşil zeytinden üretilmiş yağların karakteristik tadı acılık, ağızda burukluk hissiyle duyumsanıyor. Yakma hissi ise boğazda hissediliyor. Bu özellikler, ilk hasattan yapılan zeytinyağında yoğun bir şekilde duyumsanıyor. Sıkılan zeytin olgunlaştıkça, bu duyular azalıyor... </span></span><br />
<span style="background-color: #ffe599; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;"><br /></span>
<span style="color: #333333; font-size: 13px; line-height: 17px;">Ama bu da zeytinyağının kötü olduğu anlamına gelmiyor, çünkü kaliteli zeytinyağları farklı damak tatlarına uygun olabiliyor. Benimkinin ilk hasattan yana olduğunu hemen söyleyeyim. Zeytinyağının negatif özellikleri depolarda saklanan zeytinlerin çamurlu, tortulu, küflü, sirkemsi, metalik tatlar oluşturmasıyla ortaya çıkıyor. Ayrıca yine saklanma ve üretim koşullarına göre saman, makina yağı, salamura, hasır, toprak tadında negatif özellikler de oluşabiliyor. Zeytinyağı tadımında, bir önceki örneğin ağzınızdaki izini silmek için yeşil elma yeniyor. Zeytinyağı 5 derecenin altında donmaya başlıyor. Donmuş zeytinyağı ise oda sıcaklığında eriyerek sıvı haline geri geliyor ve bu değişimde de lezzetinden veya kalitesinden herhangi bir şey kaybetmiyor. Zeytin ve zeytinyağlı lezzetler için ne söylense az. Önümüzdeki haftalarda, Komili’nin yeni kitabı “Edremit Yöresi Yağhaneleri”ni anlatarak devam edeceğim.</span></span></div>
Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-7268914429698363982013-09-30T04:33:00.001-07:002013-10-07T09:30:25.839-07:00USTA'NIN SON SÜRPRİZİ<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikT9RrQurwz5QIw0dt9jFd_Bn4ElbDrO3nts-6tbROGux1IU5vhTwHPTHCCewBX5Ua3j0TNRCt1o2yakJ9EQZ0Tpo62o6-cY9owyiFgzBnKK6NsIjhzbAWS1H9tArWeK_C6VLg/s1600/tuncel-kurtiz.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="425" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikT9RrQurwz5QIw0dt9jFd_Bn4ElbDrO3nts-6tbROGux1IU5vhTwHPTHCCewBX5Ua3j0TNRCt1o2yakJ9EQZ0Tpo62o6-cY9owyiFgzBnKK6NsIjhzbAWS1H9tArWeK_C6VLg/s640/tuncel-kurtiz.jpg" width="640" /></a><br />
<div class="HaberDetayContentHld" style="background-color: white; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px; width: 580px;">
<div class="HaberDetayTitleHold Title" style="margin: 0px; padding: 0px;">
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;"><br /></span></h1>
<h1 style="color: #d31a1a; font-size: 24px; letter-spacing: 0.1px; line-height: 26px; margin: 0px; padding: 0px;">
<span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal;">Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)</span><img height="5" src="http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif" style="border: 0px; color: #666666; font-size: 12px; line-height: normal; outline: none;" width="0" /></h1>
</div>
<div class="FL" style="float: left; margin: 0px; padding: 0px;">
<img height="10" src="http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif" style="border: 0px; outline: none;" width="580" /></div>
<div class="FL" style="float: left; margin: 0px; padding: 0px; width: 580px;">
<span style="color: #333333; font-size: 11px;">30 Eylül 2013</span></div>
</div>
<div class="HaberDetayContentHld txtLeft" style="background-color: white; float: left; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px; width: 580px;">
<div class="FL" style="float: left; margin: 0px; padding: 0px; width: 580px;">
<div class="HaberDetaySpotText" style="margin: 0px; padding: 0px;">
<h2 style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px;">
</h2>
<h2 style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px;">
</h2>
<h2 style="font-size: 13px; margin: 0px; padding: 0px;">
İSTANBUL’daki evinde geçen hafta vefat eden sinema sanatçısı Tuncel Kurtiz’in son sürprizini, aşkla bağlı olduğu ve yine vasiyeti üzerine gömüldüğü Kazdağları’nın insanlarına yaptığı ortaya çıktı. Kurtiz, aynı zamanda diş hekimliği de yapan amatör fotoğrafçı Tolga Özmen’in, Kazdağları’nda yaşayan köylülerin zeytin hasadı sırasındaki çileli yaşamını anlatan fotoğrafları gördükten sonra, zeytine, yöre insanına olan aşkını, eşiyle yazıya döktü ve seslendirdi. Yaklaşık iki hafta önce tamamlanan ve henüz montaj aşamasında olan belgesel çalışma, Kurtiz’den geriye kalan son eser oldu.</h2>
<h2 style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px;">
</h2>
<h2 style="font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px;">
</h2>
</div>
</div>
</div>
<div class="FL" style="background-color: white; float: left; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; margin: 0px; padding: 0px;">
<img height="10" src="http://www.hurriyet.com.tr/p/spacer.gif" style="border: 0px; outline: none;" width="578" /></div>
<div id="DivAdnetHaberDetay" style="background-color: white; font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 18px; margin: 0px; padding: 0px;">
<div class="txt" style="margin: 0px; padding: 0px;">
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<span style="color: #274e13;"><b><br /></b></span>
<span style="color: #274e13;"><b><br /></b></span>
<span style="color: #274e13;"><b><br /></b></span><br />
<span style="color: #274e13;"><b>İşte Usta'nın sesinden zeytinin öyküsünün videosu:</b></span><br />
<span style="color: #274e13;"><b><br /></b></span>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/P8CEy9efRmk?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
Geçen cuma günü <a class="keywords" href="http://www.hurriyet.com.tr/index/istanbul" style="border: 0px; color: #00256c; outline: none; text-decoration: none;" target="_blank" title="İstanbul">İstanbul</a>’da spordan döndükten sonra evinde fenalaşıp hayatını kaybeden Tuncel Kurtiz, hayatında çok önemli bir yere sahip olan Kazdağları eteklerindeki, Balıkesir’in Edremit İlçesi’ne bağlı Çamlıbel Köyü’nde son yolculuğuna uğurlandı. Ölümüylü sevenlerini üzüntüye boğan sanatçının son sürprizi ise, son yıllarda hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Kazdağları insanlarına oldu. Özellikle yaz aylarını Kazdağları’ndaki Çamlıbel Köyü’nde geçiren Tuncel Kurtiz, bu yörenin insanlarıyla da büyük dostluklar geliştirdi. Kurtiz, Burhaniye’de diş hekimliği yapan, kendisinin de tedavilerini yaptırdığı amatör fotoğrafçı Tolga Özmen’in kendisine gösterdiği bölge insanının zeytin hasadı sırasında yaşadığı zorlukları anlatan fotoğrafları gördükten sonra çalışmada yer almak istedi. </div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
Hasat mevsiminde zor koşullarda zeytinin toplanmasından yağ sıkımına kadar geçen süreci anlatan fotoğraflar üzerine Tuncel Kurtiz de eşi Menend Kurtiz ile birlikte metin yazdı. Barışın simgesi altın sarısı yağıyla zeytin sevgisine ve insanların yaşadıkları zorlukları Kurtiz kendi sesiyle anlattı. Yaklaşık iki hafta önce tamamlanan ve henüz montaj aşamasında olan çalışma da, ünlü sanatçının hem büyük sevgi beslediği Kazdağları’nın insanlarına son sürprizi, hem de kendi yaşamının son çalışması oldu.</div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
Kurtiz, eşiyle zeytini ve hasada katılan insanları, şöyle anlattı: </div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
"Ben ağaçlardan hepsini severim, ama zeytin ağacı bir başka. Her şeyden önce simgeledikleriyle. Yapraklarıyla barış, altını sarısı yağıyla mutluluktur. Zeytin, insanoğlunun hayatında çok önemli bir yer tutar. Bir efsane ağaçtır zeytin. Nuh Tufanı’nda ağzında zeytin ağacıyla gelen güvercin, tufanının bittiğini müjdelerken, umut ve barışın simgesi olmuştur. Bu ağaç ne batılı, ne de doğuludur, cihanşumüldür. ’Onun yağı, bütün dünyayı ilelebet aydınlatır’ diye yazar Burhan Oğuz. Peki kutsal zeytin ağacının meyvesi zeytin, hangi çabalarla hasat edilir. Hangi acılarla, ayazda, yağmurda, hastalıklarla traktör sırtlarında sakatlık ve ölümlerle sonuçlanan kazalar sonrasında toplanır zeytin. O altın renkli kutsal su, kimlerin güçleriyle üretilir ve verilen onca emeğin karşılığı nedir? Yoksulluk mu, hastalık mı, ölüm mü? Bu mu zeytin emekçisinin kaderi? Ne diyor Cemal Süreya, ’Şelaleye düşmüştür zeytinin dali. Celaliyim, celalisin, celali’"</div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
Mini belgesel film olarak düşünülen çalışmada, önce Tolga Özmen’in fotoğrafları geçerken, fonda Kurtiz’in anlatımı yeralıyor. Son planda ise Kurtiz, son aylardaki ak sakallı görüntüsüyle anlatımını sürdürüp belgeseli tamamlıyor.</div>
<div style="font-size: 13px;">
<strong><br /></strong>
<strong>ÖZMEN: İNSANLARIN ZOR YAŞAMINI ANLATTI</strong></div>
<div style="font-size: 13px;">
<br /></div>
<div style="font-size: 13px;">
Zeytin Fotoğraf Amatörleri Derneği Başkan Yardımcısı, Diş Hekimi Tolga Özmen, "Kendisine, bizim muayenehanemize geldiğinde çalışmalarımızdan bahsettim. Bu fotoğrafları da gördükten sonra dernek çalışmamızda yer almak istediğini söyledi. Çalışma henüz tamamlanmadı ama kendisi kısa sürede eşiyle yazıyı kaleme aldı ve bizim için seslendirdi. Bu kadar büyük bir sanatçının bu kadar alçak gönüllü bir şekilde her zaman büyük sevgi beslediğini söylediği Kazdağları’na ve insanlarına, bir yerde hem son armağanı ve hem de son hatırası oldu" dedi.<br />
<br />
<br />
<br /></div>
</div>
</div>
</div>
Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-33005856551594693382012-11-02T13:40:00.002-07:002012-11-02T13:40:27.548-07:00Zeytin denizinde...<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRJ-_t4L33L5Xg1yPoWmmXFEIIhKYQwHKUfzzXSDwOfkXZ-LsLJjnMv8ISK19S6D7b-b9qDujcL25qRSut4_AJrAD1W5TB9n-9CPY6CA2XQ0UfubJwbY38KVcJmSusT7gYzkvn/s1600/Dalda+Zeytin+-Zaman.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; cssfloat: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" qea="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRJ-_t4L33L5Xg1yPoWmmXFEIIhKYQwHKUfzzXSDwOfkXZ-LsLJjnMv8ISK19S6D7b-b9qDujcL25qRSut4_AJrAD1W5TB9n-9CPY6CA2XQ0UfubJwbY38KVcJmSusT7gYzkvn/s400/Dalda+Zeytin+-Zaman.jpg" width="400" /></a><strong>FARUK ŞÜYÜN / ODAK</strong></div>
<strong></strong><br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<strong>02 Kasım 2012 Cuma </strong></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Zeytin: Tek kelimeyle beni büyüleyen bir meyve... Önce ağacına hayranım... Heykel gibi, yoo ne gibi'si gerçekten heykel olarak nitelendirebileceğimiz bir gövdesi var... Neredeyse ölmeyeceği varsayılıyor, çünkü zeytin ağacı, yıllar içinde kendini yeniliyor, o heykeli oluştururken sürekli gençleşiyor ve binlerce yıl yaşayabiliyor... Ne zaman yaşlı bir ağaçla karşılaşsam, fotoğraf makinemle o muhteşem gövdesinden detaylar yakalamaya çalışıyorum, emin olun o ağaçtan neredeyse yüz kare fotoğraf çıkabiliyor...</div>
<br />
Sonra meyveleri... Onlar, sabah kahvaltılarımın vazgeçilmezleri... Hele bir de kendim salamura etmişsem... Oooh, deymeyin keyfime gitsin... İlkbahara dönelim, ya o bahçemdeki ağacın çiçeklerinden yayılan içimi bayıltan kokular... Ekim'den başlayarak yıl sonuna kadar devam eden hasat serüveni ve toplanan zeytinlerin doğal biçimde, bir meyve gibi sıkılmasıyla elde edilen hakiki sızma zeytinyağları, yapılan cilde deva sabunlar...<br />
<br />
Peki, bu hafta niye zeytini yazıyorum, çünkü hasat mevsimi başladı... Ben de 135. yıl hasadını yaşayan Komili-Kırlangıç markalarını bünyesinde tutan Ana Gıda'nın Genel Müdürü Ümit Ersoy'un zarif evsahipliğinde zeytin denizindeydim geçtiğimiz günlerde... Çünkü, Ayvalık Hasat Şenlikleri'nin sekizincisi gerçekleştiriliyordu...<br />
<br />
Topraklarında iki milyon zeytin ağacı barındıran ilçe, "ortak istek zeytine destek" sloganın yer aldığı yüzlerce afişle süslenmişti... Denizin mavisinden zeytinin yeşiline, zeytinin yeşilinden denizin mavisine doğru akıp giden ışıklar, beni düş dünyasına sokuyor, duygularım, sanki bir zeytin denizi içinde yüzdüğüm hissini uyandırıyordu bende... Kaz Dağları'ndan gelen kuzey rüzgârları binlerce pınarın doğduğu bu İda Dağı'nda binlerce yıldır söylenen efsaneleri fısıldıyordu kulağıma... Hepsini biliyordum, belki onlarca kez okumuş, yüzlerce kez dinlemiştim, ama her defasında yine çok büyük keyif alıyordum...<br />
<br />
Yani her şey biribirini tamamlıyor, yemeklerimizi süsleyen pazardan yeni alınmış zeytinyağında taze otlar, birkaç saat önce yakalanmış deniz mahsulleri gördüklerimin birer resim değil, gerçeğin ta kendisi olduğunu anımsatıyordu...<br />
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Zeytin pazarının da kurulduğu hasat günlerinin hepsine katılamadığım yoğun bir etkinlik programı vardı: İlk gün Kürşat Tarım Aile İşletmesi'nin zeytinyağı fabrikasını ziyaret, öğlen slow food yemeği, akşam Ayışığı Manastırı'nda Suzan Sabancı Dinçer ve Haluk Dinçer'in daveti...</div>
<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
İkinci gün Yelda-İbrahim Ustalı ailesinin Gümüşlü'deki zeytin bahçesinde zeytin hasat töreni ve keşkek, sarma, lokmadan oluşan bölgenin düğün yemeği mönüsü ile başlıyordu... Burada Gümüşlü'nün şatafatsız, ama benim çocukluğumun tatil kasabalarındakileri anımsatan son derece sevimli binalarının, yapı kirliliğinin yaşandığı günümüzde sığınılacak bir liman gibi geldiğini de belirtmeliyim... Öğlen üç partiden milletvekillerinin katıldığı bir panel, akşamüzeri Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan zeytinyağı pazarını ziyaret gerçekleştirildi. Burada 1878'ten bugüne Komili'nin ilkleri ve yeniliklerini konu alan "Zaman Tüneli"nin de yer aldığı Komili standında Şef Eyüp Kemal Sevinç'in saraydan günümüze çeşitli dönemlerden hazırladığı yemekler dağıtılıyordu. Akşam ise Ümit-Cem Boyner'in Cunda'daki evlerinde verdikleri geleneksel davet vardı...</div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
Üçüncü günün sabahı ise Şeytan Sofrası'nda bu kez geleneksel Komili kahvaltısı ile başlayacaktı...<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
Öte yandan hasat günlerinin konukları arasında Beymen'in katkılarıyla Siirt'ten gelen kırk ilköğretim öğrencisi de vardı... Şenlik, onlara hayatları boyunca mutlulukla hatırlayacakları üç gün yaşatacaktı...<br />
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
Ayvalık'ın, Cunda'nın sokaklarını arşınlarken, sıska kedilerini severken, Taş Kahve'de otururken, pazarda dolaşırken, peynirler, zeytinler, otlar satın alırken Ege'nin bir kasabasında olmanın ayrıcalığını bir kez daha yaşadım... Ve "kalbim, yine Ege'de kaldı..."</div>
Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-80725208491003275852012-10-18T05:55:00.004-07:002012-10-18T05:57:48.969-07:00Zeytinci, rotayı Rusya’ya çevirdi <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7g9GMoCkY4rXjckTmUscz3t6gtnLQDjGGs8Z3VKil1I0uGFrhKwufSFeAo6ycvWPqTvSuUpWDOc6qDuG4_Yl7tsRQOT17rvSJJ13-KSDG5voaLObVbC2CU2cQqVIGMKcduJ2O/s1600/15_d.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; cssfloat: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" nea="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7g9GMoCkY4rXjckTmUscz3t6gtnLQDjGGs8Z3VKil1I0uGFrhKwufSFeAo6ycvWPqTvSuUpWDOc6qDuG4_Yl7tsRQOT17rvSJJ13-KSDG5voaLObVbC2CU2cQqVIGMKcduJ2O/s400/15_d.jpg" width="400" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFRsn7iy9wCNmSHil8pTapuyuLDNM51M7ogQCBp4XteMpuKajCfLbE9o1mnZen97CU2sfOWB9GdDHRd7mOLU6MkESXIlXRNWJWVbb99iPHtHuU6CRWD8Fjb39sVK3LJ6LhjmXp/s1600/untitled1.bmp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<strong>15-10-2012</strong> </div>
<br />
<strong>Zeytin ihracatçıları rotayı Rusya’ya çevirdi</strong><br />
<br />
Zeytin ihracatçıları hükümetten Rusya pazarına girebilmek ve İspanyollara karşı pazarda güç kazanabilmek için destek istediler.<br />
<br />
Yeni zeytin sezonu, 12 milyon ağaca sahip Akhisar'da hasat şöleni ile geçtiğimiz günlerde açıldı. Sektör 2012-2013 sezonunda hedef pazar olarak Rusya'yı seçti. 100 bin tonluk zeytin tüketimi olan Rus pazarında 20 bin ton satış hedefi koyan Akhisarlılar, hükümetin prim, ambalaj ve marka desteği vererek İspanyollar'a karşı Türk ihracatçısının rekabet gücünü artırmasını bekliyor.<br />
<br />
Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Emin Demirci, yeni sezonda hedef pazar olarak Rusya'yı seçtiklerini belirterek, bu pazara en az 20 bin ton sofralık zeytin satabileceklerini söyledi. Rusya Federasyonu'nun 100 bin ton sofralık zeytin tükettiğini, Türk Cumhuriyetleri ve civar ülkelerle beraber pazarın 200 bin tona çıktığını kaydeden Demirci, bu pazarda İspanyolların hakim olduğunu açıkladı. <br />
<br />
Sofralık zeytinde Irak ve Romanya pazarlarında sorun yaşamadıklarını dile getiren Demirci, "Ancak Rusya pazarında İspanyollar ile rekabet edemiyoruz. Dünya fiyatlarını İspanyollar belirliyor. Bu gücü devlet desteğinden alıyorlar. İspanya'da zeytin ve zeytinyağına 1.3 euro destek veriliyor. Bizde zeytinyağına 50 kuruş prim var, sofralık zeytine prim yok. Sofralık zeytine de destek istiyoruz. Ruslar küçük ambalajlarda zeytin ve zeytinyağı istiyor. Ambalaj desteğine ihtiyacımız var. Ayrıca pazara kendi markalarımızla girmekte zorlanabiliriz. Farklı markalara üretim yaptığımızda da teşvik alabilmeliyiz. Bu destekler verilirse Rusya'ya 15-20 bin ton zeytin gönderebiliriz" dedi.</div>
Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-12160889750215484692012-10-10T06:59:00.003-07:002012-10-10T07:01:10.483-07:00Zeytinyağında fiyatlar dibe vurdu, üretici perişan oldu'<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxvi9HLvANUUWu7VZW812gLNjvqCBVhWY4frY7kGbWPWVoodwvNV-a33LunieyTpYyz6Va5Q00lMMH1BGevYU_x4_QgnqWFqC3UBxO6VPwm3ONoPuD2K5HNumquYOPbDt0l9VZ/s1600/untitled15.bmp" imageanchor="1" style="clear: left; cssfloat: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="310" nea="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxvi9HLvANUUWu7VZW812gLNjvqCBVhWY4frY7kGbWPWVoodwvNV-a33LunieyTpYyz6Va5Q00lMMH1BGevYU_x4_QgnqWFqC3UBxO6VPwm3ONoPuD2K5HNumquYOPbDt0l9VZ/s400/untitled15.bmp" width="400" /></a></div>
<strong>Arzu ALP</strong><br />
<strong></strong><br />
<strong>10 Ekim 2012 Çarşamba</strong> <br />
<br />
<strong>İZMİR -</strong> Zeytinyağı fiyatları dibe vurdu, üretici darboğaza girdi. Zeytinin maliyeti 1.18-1.80 TL, zeytinyağının maliyetinin ise bölgelere göre 5.50-6.50 TL arasında değişirken, zeytinyağı üretici fiyatları piyasada 4.50-5.50 TL'ye kadar geriledi.<br />
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, bu fiyatların önceki yılların daha gerisinde olduğuna ama tarımsal girdi fiyatlarının ve diğer masrafların her yıl arttığına dikkat çekerek, bu şekilde devam etmesi halinde üreticinin faaliyetlerini sürdürmesinin dahi tehlikeye gireceği uyarısında bulundu.<br />
<br />
Üreticinin mağduriyetinin giderilmemesi halinde Türkiye'nin 2017 yılı için koyduğu İspanya'nın ardından zeytinyağında dünyanın en büyük ikinci üreticisi olma hedefine de ulaşılamayacağını savunan Tan, iki boyutlu önlem alınması gerektiğini dile getirdi. Tan, bunlardan ilkinin hükümet önlemleri ile mevcut primlerin artırılması olduğunu belirterek, "3-4 yıl önce 11 kuruş olan zeytinyağına destek primi 50 kuruşa yükseltildi. Ancak, bu miktar rakip ülkelere göre çok yetersiz. Destekleme primi en az 1-1.5 TL olmalı. Ya da dane zeytine 50 kuruş verilmeli. Tarım Kanunu'nda destekleme araçları ve fark ödemesi var ve bu maddeler üreticiye verilecek primin miktarının yeterli hale getirilmesini öngörüyor. İç ve dış piyasa fiyatları ve maliyetler göz önünde bulundurularak aradaki fark prim olarak verilebilir" dedi.<br />
<br />
Tan, bir de eski zeytin alanlarında üretici maliyetlerinin daha fazla olduğunu hatırlatarak, "Devletin yeni ağaç dikiminde, uygulamanın başlangıcında verdiği dönüm başına 250 TL'lik desteğin geleneksel zeytinliklere de verilmesini istiyoruz" açıklamasını yaptı. İkinci önlemin ise zeytin ve zeytinyağı üreticilerinden ürün alan alıcılar yani tüccarlar tarafından alınması gerektiğini vurgulayan Tan, 5.5-6.5 TL olan maliyetinin altında fiyat verilmesinin üreticiyi mağdur edeceğini savundu.<br />
<br />
<strong>Maliyetler daha da artacak</strong><br />
<br />
<strong>Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin yaptığı maliyet hesaplarına göre 1 kilogram</strong><br />
<br />
zeytinyağının üretim maliyetlerinin 5.5-6.5 TL arasında olduğuna, ancak bu rakamların da geçen yıla ait olduğuna dikkat çeken Tan, "Bu yıl başta mazot olmak üzere, girdi fiyatlarındaki artış maliyetleri daha da artırdı. Bu maliyet artışları üreticiyi darboğaza sokar, üretimden kopma noktasına getirir" dedi.<br />
Dünya zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan İspanya'da zeytinin tomurcuklanma döneminde oluşan don zararları ve daha sonra kuraklık nedeniyle rekoltede ciddi anlamda düşüş olduğuna işaret eden Tan, "Rekolte düşüklüğü nedeniyle İspanya ve İtalya'da fiyatlar yükseliş trendine girdi. Bu yıl rekoltedeki, artış Türkiye'nin ihracatını ciddi anlamda artıracaktır. İhracatta da dökme değil, markalı ve ambalajlı bir şekilde ihracatımızı taçlandırmamız lazım" diye konuştu.<br />
<br />
Tan, şu anda zeytinyağı fiyatlarının iç piyasada tarihinin en düşük döneminde olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Artık Türk zeytinyağının pahalı imajının tamamen ortadan kalkması lazım. Bu imaj hala daha belli lobilerce sürdürülüyor. Bugün ham Ayçiçek yağının kilosu 3 liradan satılıyorsa zeytinyağının fiyatının en az 9-10 TL olması lazım. Zira bitkisel yağ ve zeytinyağı paritesi 1/3.5 arasındadır."<br />
<br />
<strong>Akhisar'da zeytinyağı sezonuna şenlikli açılış</strong><br />
<br />
Zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğini hedefleyen Türk zeytincilik sektörü 2012/13 sezonunu karşılamaya hazırlanıyor. Zeytin hasadını her sene şenlik havasında başlatan sektör temsilcileri bu yıl 12-14 Ekim 2012 tarihlerinde sofralık zeytin üretiminin en çok yapıldığı bölge olan Akhisar'da "4. Akhisar Zeytin Hasat Şenliği" düzenliyor. Türkiye'de 12 milyon zeytin ağacı varlığı ile en fazla zeytin ağacına sahip ilçe konumunda olan Akhisar'da 13 Ekim Cumartesi günü temsili ilk hasat törenle başlatılacak. Türkiye, 2012/13 sezonunda 40 ilde 455 bin tonluk sofralık zeytin ve 201 bin tonluk zeytinyağı rekoltesi bekliyor. 500 bin ailenin doğrudan zeytincilik sektöründen geçindiği Türkiye son 10 yıllık süreçte zeytin ağacı varlığını 90 milyondan 170 milyona çıkardı. Akhisar'ın 2012/13 sezonunda 85 bin ton sofralık zeytin, 5 bin 500 ton zeytinyağı rekoltesi beklediğini söyleyen Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Demirci, sofralık zeytin üretiminde Türkiye'de birinci sırada yer aldıklarını kaydetti.<br />
<br /></div>
Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-25190315676905364102012-06-12T07:02:00.000-07:002012-06-12T07:05:09.962-07:00ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9RROf7dwG5BONfppHhD7BaN5HETDsc7kOJcwP9iAMaCKXgNogyqNoeOliLaPaIxKUfJvs0XjBCeiU0NYG1Yj2phZiO4nfdTtLIkXF-lvwuSnbLvlmFrvF566sUpYIAxrUqlw8/s1600/Akan+zeytinyag%C4%B12.bmp" imageanchor="1" style="clear: left; cssfloat: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" fba="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9RROf7dwG5BONfppHhD7BaN5HETDsc7kOJcwP9iAMaCKXgNogyqNoeOliLaPaIxKUfJvs0XjBCeiU0NYG1Yj2phZiO4nfdTtLIkXF-lvwuSnbLvlmFrvF566sUpYIAxrUqlw8/s1600/Akan+zeytinyag%C4%B12.bmp" /></a></div>
<b>Prof. Dr. Kenan Demirkol </b></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan' dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir (THM Repertuar numarası 1133). </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır (wikipedia). </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye'nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966). </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir. </div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
<br /></div>
<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;">
Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman...” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır. Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır… </div>
<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
</div>
</div>Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-38848171010003640002012-04-15T02:33:00.002-07:002012-04-15T02:40:37.293-07:00Zeytindostu Derneği’nin Yeni Başkanı Mustafa Alhat<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK9K1viK4t9tEWAmFolRKd7qoHCBZJhxBD47_pePXQOfKMhHpE6bAwvr75PZ2kuKpR34YY900QAFyhGNFYosBLUJw4n820oXPhlwJrp1USLHIVYiNil3X3INAa-Bzb9hbxOn3w/s1600/Mustafa+Alhat-Mut.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK9K1viK4t9tEWAmFolRKd7qoHCBZJhxBD47_pePXQOfKMhHpE6bAwvr75PZ2kuKpR34YY900QAFyhGNFYosBLUJw4n820oXPhlwJrp1USLHIVYiNil3X3INAa-Bzb9hbxOn3w/s320/Mustafa+Alhat-Mut.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5731560085580937490" /></a><br /><strong>“Uzlaşmacı olacağız”</strong><br /><br /><strong><em>Zeytindostu Derneği’nin 4. Olağan Seçimli Genel Kurulu yapıldı. Seçime hazırladığı liste ile tek aday olarak giren Mustafa Alhat başkanlığa seçildi. 6 yıldır dernek başkanlığını sürdüren Metin Ölken’den görevi devralan Alhat’ın ilk mesajı, “Uzlaşmacı olacağız” oldu.</em></strong><br /><br />Zeytindostu Derneği 4. Genel Kurulu Ege İhracatçı Birlikleri toplantı salonunda gerçekleştirildi. Seçimli yapılan genel kurulda Mustafa Alhat Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Derneğin 6 yıl üstüste başkanlığını yapan Metin Ölken’den görevi devrelan yeni başkanın zeytin ve zeytinyağı sektörünün tüm taraflarına gönderdiği uzlaşma ve diyalog mesajları dikkat çekti. Genel Kurulda bir konuşma yaparak, önceki dönemlerde de yönetimde yeraldığının altını çizen Mustafa Alhat, “Bu bir devam yönetimi olacak. Yeni dönemde herkesle konuşma yoluna gideceğiz. Belki daha uzlaşmacı bir tutum ortaya koyacağız. Bizim öncelikli hedefimiz sektor içinde ihtilaflı olunan konularda anlaşma sağlayamasak dahi sektörün tüm tarafları ile aynı masaya oturabilmek olacak” diye konuştu.<br /><br /><strong>Ölken: bana ‘git’ diyenler, şimdi ‘kaçtı’ diyorlar </strong><br /><br />Dernek başkanlığı görevini Alhat’a devreden Metin Ölken ise yaptığı konuşmada görevde kaldığı süre boyunca üzerinden spekülasyon yapılmaya çalışıldığını savunarak, bu odaklara yüklendi. 1.5 ay önce gençlerin önünü açmak için başkanlığa aday olmayacağını açıkladığını hatırlatan Ölken, “Bana başkanlığım esnasında ‘git’ diyenler, şimdi ‘kaçtı’ diyorlar. Bu kesimlere bizim gibi yöneticiler her zaman gerekli. Çünkü bu arkadaşlara üzerinden spekülasyon üretebilecekleri birşeyler lazım” açıklamasını yaptı. <br /><br /><strong> “Hep destek olacağiz”</strong><br /><br />Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanvekili ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ise yaptığı konuşmada kendilerinin bu sektörden geçinen insanlar olduğunu savunarak “Biz önceden Zeytindostu Derneği’nin ne kadar arkasındaysak şimdi de aynı şekilde arkasında olacağız” dedi. Divan Başkanlığını Hasan Köşklü’nün yaptığı genel kurula eski ve yeni yönetim kurulu üyeleri tam kadro katıldı. <br /><br /><strong>Yeni yönetimde kimler yer alıyor</strong> <br /><br />Yönetim Kurulu: Başkan Mustafa Alhat, Başkan Yrd. Abidin Tatlı, Sayman Zeynep Aktürk, Genel Sekreter Serdar Öçten Ünsal, üyeler Semra Kara, Yahya Laleli, Anadolu Cam Sanayii, Zer Yağ San. Tic. A.Ş, Murat Çetin <br /><br />Denetim Kurulu: Ali Nedim Güreli, Murat Öztanrıöver, Gemlik Ticaret Borsası <br /><br />Disiplin Kurulu: Metin Ölken, Ahmet Ertür, Ülkü Ülken <br /><br /><strong>Kalite yarişmasinda dereceye girenler ödüllerini aldı</strong><br /><br />Zeytindostu Derneği’nin 5 yıldır düzenlediği, geleneksel hale gelen ve sonuçları geçtiğimiz hafta açıklanan 5. Ulusal Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması ödül toreni de dernek genel kurulu öncesinde gerçekleştirildi. <br /><br />Törende yarışmada birincilik ve üçüncülüğü elde eden Gıdatay Firmasının ödülünü Genel Müdürü Cenk Atay ve firma yöneticisi Cemal Güven, ikinciliği alan Seroliva’nın ödülünü firma sahibi Selçuk Altay alırken, yarışmada beşinci olan Öz-Em’in ödülünü ise Mehmet Manisalı aldı.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-80048899042575508212012-04-02T10:47:00.002-07:002012-04-02T10:51:38.692-07:00Baldan sonra şimdi de zeytinyağı<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPdcDiH_OYyn-xMGkdeGgL_pajbAJEIX0c2_46IxE4QWnMmcuhMRqXXnBZfiOtQUOHzHLgosU-VFZA2c2rCASQXiwawz0MHyOnubvohAsozSesHYHqc8KJoz6W93kQNq7HdgOI/s1600/Akan+zeytinyag.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 160px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPdcDiH_OYyn-xMGkdeGgL_pajbAJEIX0c2_46IxE4QWnMmcuhMRqXXnBZfiOtQUOHzHLgosU-VFZA2c2rCASQXiwawz0MHyOnubvohAsozSesHYHqc8KJoz6W93kQNq7HdgOI/s320/Akan+zeytinyag.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5726862486291348962" /></a><strong>Burcu TANER/Radikal <br />02/04/2012</strong> <br /><br /><strong>Baldaki taklit ve tağşiş olaylarının gündeme gelmesinin ardından, zeytinyağında aynı sıkıntının daha fazla olduğu öne sürüldü</strong> <br /><br /><strong>Zeytinyağındaki sahtekarlıktan bunu yapmayan büyük firmaların da kazanç elde ettiği belirtiliyor</strong><br /><br /><strong>İZMİR -</strong> Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Aralık’ta yayınlanan son yönetmeliği çerçevesinde laboratuar incelemeleriyle taklit ve tağşiş (benzer başka ürün karıştırma) yapıldığı kesinleşen firmanın adı, ürün adı, markası gibi bilgilerinin Bakanlık resmi internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunulmasının ardından ilk skandal balda ortaya çıktı. Bu gelişmeleri yakından takip eden zeytinyağı sektörü ise kendilerinde sorunun çok daha büyük olduğunu ve daha etkin önlemler alınmasını istedi. <br /><br /><strong>İSİM YAZMAK KESİN ÇÖZÜM DEĞİL </strong><br />Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken, uygulamanın yeni başladığını, pratikte nasıl karşılık bulacağını yaşayarak göreceklerini dile getirdi. Şimdiye kadar balda sadece iki firmanın açıklanmasının sistemin yavaş ilerlediğine işaret ettiğini kaydeden Ölken, zeytinyağında da benzer bir uygulamanın fayda getireceğini kaydederek, "Ancak isim yayınlamak kesin çözüm değil. Çünkü bunu yapan insanlar zaten vurgunu yapıp başka isimlerle ortaya çıkıyor" dedi. <br /><br /><strong>EGE PİRİNASI ANTEP’TE ZEYTİNYAĞI OLUYOR </strong><br />Para cezalarının da daha caydırıcı olması gerektiğini savunan Ölken şu değerlendirmeyi yaptı: <br /><br />"Bu iş sırf balda değil. Bal zaten yıllardır konuşulan bir alandı. Geç kalınmış da olsa bir adım atılmasını önemsiyoruz. Bizim durumumuz baldan daha kötü. Beyaz tenekeden tutun, ambalajlı ürüne kadar pek çok taklit ve tağşiş sorunu hala dizboyu. Balda 1 ise zeytinyağında 5 sorun var. Örneğin Ege’den giden pirina (sabun yapımında kullanılan) Antep’te zeytinyağı diye satılıyor. Bu tür şeyleri önlemek lazım. Bu sahtekarlık işleri çözülmedikçe fiyatlar da dengeye giremeyecektir." <br /><br /><strong>’BÜYÜK FİRMALARIN İŞİNE GELİYOR’ </strong><br /><br />Zeytinyağındaki sahtekarlıktan bunu yapmayan büyük firmaların da kazanç elde ettiğine ve aslında sorunun çözümü için tam olarak irade konamadığına işaret eden Ölken, şunları söyledi: <br /><br />"Bu sahtekarlığı yapmayacağını bildiğimiz markalar var. Onlar aslında bunun düzelmesini istemiyor. Çünkü tüketici, korkusundan ufak firmalardan mal almıyor. Bu yönüyle aslında büyük firmaların işine de geliyor ve böylece rekabet yanlış işliyor." <br /><br /><strong>TAN: 117 ŞİKAYET İLETTİK</strong> <br />UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan ise Bakanlığın attığı adımların olumlu olduğuna dikkat çekerek, bugüne kadar kendilerine ulaşan 117 şikayeti Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’ne ilettiklerini, iletmeye de devam edeceklerini söyledi. Tan, bu konuda takiplerin sürdüğünü de ifade ederek "Zeytinyağı biraz daha kontrollü şekilde gidiyor. Üreticilerin yüzde 80- 90’ı beyaz listede olduğu için yapanların oranı daha düşük kalıyor" bilgisini verdi. <br /><br /><strong>ÇETİN: HERKES SORUMLU</strong> <br />TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, sadece imal eden değil büyük marketlerin ve reklam yapan basın kuruluşlarının da sorumluluğu paylaşması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: <br /><br />"Katkılı ürün ve taklitle vatandaşın bariz şekilde aldatılması, insanın içini acıtıyor. Bu konuda bir yasal düzenleme şart. Üç kişiyi ilan etmekle bu iş bitmez. O çok uluslu, tüketiciye raflarında güven veren hipermarketler ve marketlerden tutun da, bu ürünlerin reklamlarını yayınlayan kuruluşlara kadar herkesin elini taşın altına koyması, sorumluluğu alması gerekiyor. Deşifre edilmesi, duyurulması çok yerinde bir uygulama ancak kalıcı çözüm için bu önerilerimiz hayata geçirilmeli. Marketler gerekirse laboratuvarda test etmeli, sertifika istemelidir." <br /><br /><strong>TEK KRİTER UCUZLUK OLMAMALI</strong> <br />Tüketiciye ucuz ürüne şüpheyle bakmaları tavsiyesinde bulunan Çetin, yaşadığı bir olayı şöyle örnek verdi: <br /><br />"Geçtiğimiz günlerde büyük bir marketin zeytinyağı rafını inceledim. 1 kilogramlık iki ürün yan yana duruyordu. Birinin fiyatı 7.5 TL, diğerinin ise 15 TL idi. Bir kere 7.5 TL’ye satabilmeniz için ambalajı, işçilik ve nakliye maliyetini de düşünürseniz yağı üreticiden 2.5 TL’ye almanız lazım. Öyle bir fiyat da yok. Üreticiden en az 5- 5.5 TL’ye alıyorsunuz. O yüzden tek kriter ucuzluk olmamalı. Taklit ve tağşiş olduğunu anlamak için illa uzman olmak gerekmiyor." <br /><br /><strong>ZEYTİNYAĞINDA TAĞŞİŞ NEDİR? </strong><br />Genelde sızma zeytinyağlarına belli ölçüde (genellikle yüzde 10) kanola, mısır veya ayçiçek yağı gibi daha ucuz yağlar karıştırılarak elde edilen yağdır. Tağşiş, yüksek teknolojik analizlerle tespit edilse de, tüketici de donma derecelerindeki farklılıklara bakarak yağın taklit ve tağşiş olduğunu anlayabilir. Derin dondurucuya 15 dakika bırakılan numune zeytinyağının bir kısmı donar, bir kısmı donmazsa tağşiş söz konusudur. <br /><br />Bunun dışında farklı niteliklere sahip zeytinyağlarının karıştırılıp nitelikli zeytinyağı gibi satılması da tağşişe girerken; son yıllarda yapılan ’kolon sızması’ da yeni bir zeytinyağı sahtekarlığı olarak biliniyor. Bu yöntemde de asidi yüksek, kötü koku ve görüntüye sahip yağlar, ısıl işlemden geçirilerek sızma yağ standartlarına getiriliyor ve sızma zeytinyağı olarak satılıyor.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-84262308353765888562012-03-19T07:18:00.002-07:002012-03-19T07:20:52.126-07:00Zeytinyağının İtibarına Sahip Çıkalım Çağrısı<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhftvyTIma6vLegSaZx8Ulr3lQhplqp6sOh1Pj1grsSlbVtCh7R29jnbauNHT5O1kajURO9vWbdkSJvZW9rZiP-5zMMlwECxQN6Te9V4si3FGfLfaoW_JklUJWFdYBj2CKuD6n6/s1600/Akan+zeytinyag%25C4%25B13.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 230px; height: 229px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhftvyTIma6vLegSaZx8Ulr3lQhplqp6sOh1Pj1grsSlbVtCh7R29jnbauNHT5O1kajURO9vWbdkSJvZW9rZiP-5zMMlwECxQN6Te9V4si3FGfLfaoW_JklUJWFdYBj2CKuD6n6/s320/Akan+zeytinyag%25C4%25B13.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5721612983759337186" /></a><strong>19 Mart 2012, P.Tesi</strong><br /><br /><strong>Balıkesir Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu (BZZTG) Başkanı Mehmet Semerci, tüketicinin zeytinyağında aldatılmasına neden olan hileli karışıma karşı, otokontrol sistemimin kurulması gerektiğini bildirdi.</strong><br /> <br />Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu (BZZTG) Başkanı Mehmet Semerci, tüketicinin zeytinyağında aldatılmasına neden olan hileli karışıma karşı, otokontrol sistemimin kurulması gerektiğini bildirdi. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) bir kalite kontrol programı başlattığını belirten Semerci, zeytinyağı üreten firmalara, "Edremit Körfezi zeytinyağının itibarına sahip çıkmak zorundayız. Kalitenize güveniyorsanız, programa dahil olun" çağrısı yaptı. <br /><br />Ayçiçek, kanola ve pamuk yağıyla karıştırılarak satılan zeytinyağında yıllardır süren soruna karşı Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) bu konuda bir kontrol programı başlattığını belirten Mehmet Semerci, programa başvuran 5 firmadan 4'ünün bölge üreticisi olduğuna dikkat çekti. Yeni yasal düzenlemelerle tağşiş (hileli karışım) zeytinyağında sert yaptırımlar uygulandığını belirten Mehmet Semerci, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) oluşturduğu kalite kontrol programına Edremit Körfezi'nde üretim yapan Selim Kantarcı'nın ürettiği 'Selme Zeytinyağı', Ahmet Sucu'nun 'Özgün Zeytin ve Zeytinyağı', Mehmet Ok'un 'Damlıca Zeytinyağı' ve kendi üretimi olan 'Semercioğlu Zeytinyağı' markalarının programa başvuru yaptığına dikkat çekti. <br /><br />Semerci, "Programa dahil olan firmalar, UZZK ile bir anlaşma imzalıyor ve ürünlerinin habersiz denetimlerine izin veriyor. Programa dahil olan beş firmanın bulunduğunu öğrendik. Bunun dördünün bölgemizde üretim yapan firmaların oluşturması ise bizim övünç kaynağı oldu. Kalitesine güvenen firmalar, bu programa mutlaka başvurmalı" diye konuştu. <br /><br /><strong>ÜRETİCİ MÜFETTİŞ GİBİ OLMALI </strong><br /><br />Edremit Körfezi'nde üretilen zeytinyağının sektörde farklı bir yeri olduğunu, ekonomik değer açısından da her zaman yüzde 20-30 oranında yüksek fiyatla işlem gördüğüne dikkat çeken BZZTG Başkanı Semerci, bu yıl rekoltenin düşük olmasından yararlanan bazı paragözlerin, Bursa'nın Gemlik ilçesinden daha düşük fiyatla aldıkları 'Gemlik' cinsi yağlık zeytini bölgedeki fabrikalara getirip işlemeye başladığını ileri sürdü. Semerci, "Gemlik yağlık çeşidinden üretilen yağ piyasa da 4 lira ile 4 lira 50 kuruş arasında işlem görüyor. Edremit Körfezi'nde üretilen zeytinyağının fiyatı ise 6 ile 7 lira arasında değişiyor. Gemlik zeytinyağı'nı Edremit zeytinyağı' diyerek satmak tüketiciyi kandırmaktır. Bu yasal olmadığı gibi ahlaki de değil. Zeytinyağımıza itibar kaybettirir. Gelecek yıl yağımız elimizde kalır. Bir daha da kimseye kolay kolay yağ satamayız. Zeytin ve zeytinyağı üretici bu konuda müfettiş gibi çalışmalı. Nerde böyle tağşiş yağ satanı görürsek hemen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın '174 Alo Gıda' hattını arayalım, hileli karışımı haber verelim" dedi.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-64321794625748268412012-03-15T22:46:00.002-07:002012-03-15T22:57:39.981-07:00Kim 1 milyon ister<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmQZ8z5_JUxTWCBDqx86WaQeVDPAF-88DzEBl2CpoFx9mdei1IijvGpUn56frZ3J3uh3s-Z9x-7OLtMtq_gnmAHJm4S0oM9ZvRb9eADrxIY4uEEmU_woBPoGrUy3bROiA5rONq/s1600/untitled7.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 217px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmQZ8z5_JUxTWCBDqx86WaQeVDPAF-88DzEBl2CpoFx9mdei1IijvGpUn56frZ3J3uh3s-Z9x-7OLtMtq_gnmAHJm4S0oM9ZvRb9eADrxIY4uEEmU_woBPoGrUy3bROiA5rONq/s320/untitled7.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5720370028523550082" /></a><strong>Ahmet Şükrü Umur</strong><br /><br />ATV de yayınlanan yarışma programında sorulan soru:<br /><br />Siyah zeytinin olgunlaşmamış haline ne denir??<br /><br />a-Sele zeytin<br />b-Kırma zeytin<br />c-Yeşil zeytin<br />d-Salamura zeytin<br /><br />Yarışmaci seyirci ve telefon joker haklarını kullandı.<br /><br />Üstelik 40 yaşlarında bir bayan.<br /><br />Şimdi soruyorum suç kimde? Bir zeytincilik ülkesinde 7 den 70 e herkes bu soruyu cevaplayabilmelidir. BU MU TANITIM , REKLAM, BİLİNÇLENDİRME.<br /><br />Bırakın kendi kendimize gelin güvey olmayı bu ürünü halk yiyor. Ne yediğini bile bilmezken biz ne yapıyoruz. Bırakin artık böbürlenmeyi bir arpa boyu yol gidememişiz işte.<br /><br />Haydi anlatalım bakalım bu halka çimen toprak duyusunu, aromatik aminleri, asiditeyi, meyvemsiliği, yakıcılığı her neyse insanım daha zeytini tanımıyor.<br /><br />Anladım ki halka inmek için önce basitten başlayacağız.<br /><br />Bak bu zeytin ağacı,<br />Bak bu zeytin yaprağı,<br />Bak bu zeytin yeşil zeytin kırması olur, bak bu pembesi çizmesi olur, bak bu siyah selesi olur... <br /><br />Arpayla buğdayı, sapla samanı sonra öğreteceğiz.<br /><br />Sektör olarak gelin güvey olmaya devam edelim, ama halka da inelim.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-9754415205942984362011-12-24T06:38:00.000-08:002011-12-24T06:41:37.294-08:00Zeytine Güzelleme…<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNzU4AtotyxgXc2epbD5XCdUltn1V_-1hycaKv8nvRDkc0jk67FWJlYeFBzckxbuhkHPE9qhuDWfwbAUggzUFVrQ0MijX8upX6KfsWsnKyk8u5lFSpDVEygVpagCSGUsjuHG7h/s1600/Mustafa+Sonmez.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 258px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNzU4AtotyxgXc2epbD5XCdUltn1V_-1hycaKv8nvRDkc0jk67FWJlYeFBzckxbuhkHPE9qhuDWfwbAUggzUFVrQ0MijX8upX6KfsWsnKyk8u5lFSpDVEygVpagCSGUsjuHG7h/s320/Mustafa+Sonmez.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5689705012215238402" /></a><strong>Mustafa Sönmez <br />24 Aralık 2011,C.Tesi</strong><br /><br />Çocukluğumda bana ezberlettirilen sureler arasında, hala bir çırpıda okuyabildiğim, içinde “zeytin” geçen Tin suresidir. Vettîni ve’z-zeytûni ve Tûr-i sînîne ve hâzel beledil emîn. Legad (kh)alagnel insâne fî ehseni tagvîm. Tefsiri şöyledir: İncire zeytine/Sina dağına/Ve şu emîn beldeye yemin ederim ki/ <br />Biz insanı en güzel biçimde yarattık. – <br /><br />Üstüne yemin edilen zeytin, sadece Kur’an’da değil, diğer kutsal kitaplarda da saygındır. Semavi dinlerden de önceye gider zeytine saygı. Arkeolojik ve jeolojik buluntular zeytinin M.Ö. 6000 yılından beri kullanıldığını gösterir. Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilir. Hatta denilir ki, “Zeytin bütün ağaçların ilkidir.” Zeytin, insanlık tarihinde kitabelerde, kutsal kitaplarda, yaradılış ve kuruluş efsanelerinde hep vardır… Zeytini yücelten nedir? Besleyen, doyuran, sağaltan ve sağlığı çoğaltan özelliği, elbette… İnsanlık, kullanarak öğrendi ki, zeytinyağı , bir kalori kaynağı (16 ml zeytinyağı 120 kalori içermektedir), E vitamini deposu, kalp-damar hastalıkları olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonlara sahip bir nimet… <br /><br />*** <br /><br /> Oldukça uzun yaşayan bir ağaç zeytin. 700 yıllık hatta 2000 yıllık ağaçlar bulabilirsiniz. Gövdesi çürümeye karşı çok dayanıklı. Üstelik de ömrünü tamamladığında köklerinden yeni bir ağaç filizleniyor. Ona ” Ölmez ağaç” denmesi belki de bundan…Bir yıl bol, bir yıl az ürün verir zeytin ağaçları. Zeytin tanesinin ağırlığının yaklaşık yüzde 20-30 kadarı yağdır. Nisan-mayıs ayları arasında yeşilimsi-beyaz renkli çiçekler açar, kışın yapraklarını dökmez. Killi, kireçli ve su geçirebilen topraklarda iyi yetişir. Engebeli ve yamaç, fakat ılık rüzgarlı yerleri sever. Zeytinin anavatanı Güneydoğu Anadolu’dur. Ege’ye, oradan da Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya’ya kadar uzanmış, yine Güney Anadolu’dan Suriye, Mısır ve Fas’a kadar uzanarak bütün Akdeniz kıyılarını sarmıştır. Üçüncü bir kol olarak da Afganistan ve Pakistan’a kadar uzanmıştır.<br /><br />Bugün de dünyanın en büyük zeytinlikleri Akdeniz çanağındadır. İspanya, zeytin üretiminin yüzde 41,5’una, İtalya yüzde 17,2’sine, Yunanistan yüzde 10 dolayına sahip iken Türkiye şimdilik yüzde 7 paya sahip(FAO İstatistikleri, 2009). <br /><br />Türkiye’de dikili 170 milyon zeytin ağacı var ve 73 milyonluk bu memlekette zeytinyağı tüketimi yeterli boyutta değil. İç tüketimin arttırılması gerekiyor. 6 yıl önce kişi başına zeytinyağı tüketimi 800 gramdı. Bugün 2 litreye çıkmış. Hedef ise zeytinyağı tüketimini 2015’te 3,5 litreye çıkarmak. Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), birlikte hareket etme kararı almışlar. Zeytinyağı sektöründe kaliteyi ön plana çıkarıp, hem kaliteyi benimseyen firmaları hem de tüketicileri korumak için ‘UZZK Kalite Kontrol Programı’ başlatılmış ve buna bağlı olarak tüketici güvenliği için bir ‘beyaz liste’ oluşturulmuş. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Marmara Birlik, Kristal Zeytinyağı, Fora Zeytinyağı ve Komili ile Kırlangıç Zeytinyağı’nı bünyesinde barındıran Ana Gıda ve Aurum, İncecik, Kidonia, Damlıca, Özgün, Selme, Semerci markaları bu beyaz listede. Böylece, ambalajlı zeytinyağı pazarının yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan bir kapasite, kalite denetimine imza atmış durumda. Yeni katılımlar bekleniyor. <br /><br />*** <br /><br />Zeytinyağı tüketimini artırmak için üretimi ve arzı çoğaltmak, fiyatı ucuzlatmak gerekiyor her şeyden önce. Bugün 1 litre zeytinyağı 11-12 TL iken aynı hacimdeki ayçiçeği yağı, fındık yağı, konola yağı ve margarin 5-6 TL dolayında. Az değil; 1’e 2…Alt ve orta sınıflar için bu durumda zeytinyağı bir lüks. Yağı ucuzlatmak için ağaç dikimini özendirmek gerekiyor. Burada geçen yıl şahit olduğum Akhisar gerçeğine değinmeden geçemeyeceğim. Adı tütün ile özdeşleşmişti Akhisar’ın. Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş Akhisar Tütün Bankası bile vardı bir zamanlar. Adı sonra Yaşarbank oldu ve 2001 krizinde battı. İthal sigara ile birlikte şark tütünü gözden düşünce Akhisarlılar, Gemlik dolaylarından zeytin fidanı getirip tütün tarlalarına dikerler ve tutar. Öyle tutar ki, bugün Akhisar, imajını zeytin üstüne kurmakta, dağ-taş genç zeytin ormanlarına dönüşmekte. Bu heyecanı başka Ege beldeleri de deniyor ve alınan sonuçları gördükçe mutlu olmamak mümkün değil…<br /><br /> Türkiye’nin neredeyse tüm coğrafyaları zeytin ekimine uygun. Zeytin ekmeyi özendirmeli, hali vakti yerinde olanlar bile hobi niyetine zeytinlikler edinmeli ve çoğaltmalı. Zeytini çocuklara sevdirmeli. Balkonlarda, teraslarda bile saksıda büyüyor zeytin.Tecrübe ettim, oradan biliyorum. Belki pek ürün almazsınız ama çoluk çocuk zeytin ağacını tanır ve sever… Unutmayın, her şey sevmekle başlar…Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-71206235523550719092011-11-25T07:08:00.001-08:002011-11-25T07:19:44.679-08:00Zeytini Kuşlar Diker<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitJwnn9cvNVooPNcXlBaolKdm_W-8EOyk0J1RVPYif979LB1Jwy3Qn5n2bR9nFTJKiGj_Op4Rn7QLgxyuBwZAsAUK8fhEUYaX1AOr9zj5dFgbTarBUmn-g3uxTJNUUTnyK_vIs/s1600/zeytini-kuslar-diker.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 205px; height: 250px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitJwnn9cvNVooPNcXlBaolKdm_W-8EOyk0J1RVPYif979LB1Jwy3Qn5n2bR9nFTJKiGj_Op4Rn7QLgxyuBwZAsAUK8fhEUYaX1AOr9zj5dFgbTarBUmn-g3uxTJNUUTnyK_vIs/s320/zeytini-kuslar-diker.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5678953265862469314" /></a><strong>Kitap Tanıtımı:</strong><br /><br /><br /><br /><strong>Ayşe Aktül-Schäfer<br />Zeytini Kuşlar Diker</strong><br /><br />"Her yıl zeytin hasadında ağaçların tepelerinde kalan birkaç zeytin için büyüklerim 'onlar da kuşların göz hakkı' derler. Ben kuşların da zeytini sevdiklerini bilmezdim doğrusu!"<br />Zeytinle içiçe süren bir yaşam. Bu yaşamın içinde büyüyen çocuklar ve onlarla birlikte boylanan zeytin fidanları...<br />Ege'nin şirin bir köyünde yaşayan üç kişilik çekirdek bir ailenin zeytine olan tutkusu, inancı. Zeytinin Anadolu kültüründe yeri ve evrenselliği...<br />Zeytinin binlerce yıllık serüveninin izini sürerken çocukları da katmalı bu coşkulu yolculuğa. Hatta öyküyü onların bakış açısından anlatmalı ve heyecanlarını paylaşmanın tadına varmalı. Çocukların <br />meraklı sorularına yanıt ararken, onlarla birlikte araştırmalı, öğrenmeli zeytinle ilgili merak ettiğimiz birçok şeyi. Bunları yaparken zeytinin kültürleri birleştiriciliğine tanık olmalı...<br />Zeytini Kuşlar Diker, zeytinle ilgili önemli bir kaynak ve başvuru kitabıdır.<br />Ayşe Aktül-Schäfer bu kitabında bize zeytinle ilgili birbirinden değerli bilgileri, konunun uzmanlarıyla birlikte aktarıyor. Birçoğunu ilk defa göreceğiniz fotoğraflarla ve çizimlerle süsleyerek, keyifle okunmasını sağlıyor, sizi zeytinliğine misafir ediyor.<br /><br />Ayşe Aktül-Schäfer 1960 Kütahya doğumlu. Evli ve bir kızı var. Türkiye’de liseyi bitirdikten sonra, Almanya’nın Wuppertal Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim gördü. Alman Kültür ve Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmen olarak atanmadan önce, çeşitli gazete, radyo ve televizyonlarda muhabirlik yaptı. Anadolu kültürüyle ilgili bir radyo dizisi hazırlamak için gittiği Ege’nin sevimli bir dağ köyünde bakımsız kalmış bir zeytinlik satın aldı. Yılın bir bölümünü ailesiyle birlikte zeytinliğindeki evinde geçirmektedir. 2000 yılında eşiyle birlikte Köln’de Türkiye’nin zeytin kültürünü ve zeytinyağlarını tanıtım amaçlı Olea Organica adında bir şirket kurdu. İlköğretim okullarında zeytinle ilgili projeler yaptı. Almanya’nın tanınmış bağ bölgelerinden Mosel ve Rheinland-Pfalz bölgelerinde bağcılık yapan Alman arkadaşlarıyla birlikte, Türkiye’den getirdiği fidanlarla küçük zeytinlikler kurdu ve bu çalışmalarıyla Alman kamuoyunun büyük ilgisini çekti. Yazar Köln’de eşi ve kızıyla birlikte yaşamaktadır.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com15tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-15315978168415454232011-10-27T01:24:00.000-07:002011-10-27T01:27:50.273-07:00Altın biter, zeytin bitmez…<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYdbbZvEUOoN9AaZQ-ZLrAtavFGbSnx-GTJDKzbLcvZ77QtvtXsQrgn_mFM0iGhj1j8t_fAR2JOyvZgp3KoTj_oVQ8aAcQ6OSWsKMaN0aF3r9ItDWVvjKlIHouVyQTUMVl5aZe/s1600/dal%25C4%25B1nda.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 118px; height: 118px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYdbbZvEUOoN9AaZQ-ZLrAtavFGbSnx-GTJDKzbLcvZ77QtvtXsQrgn_mFM0iGhj1j8t_fAR2JOyvZgp3KoTj_oVQ8aAcQ6OSWsKMaN0aF3r9ItDWVvjKlIHouVyQTUMVl5aZe/s320/dal%25C4%25B1nda.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5668085756181490146" /></a><strong>Ali Ekber Yıldırım<br />Dünya<br />27 Ekim 2011,Perş.</strong><br /><br />Zeytin ve zeytinyağı üretiminin artması için son yıllarda gösterilen çabalar sonuç verdi.Zeytinde “var yılı”,“yok yılı” dönemi kapanıyor. Her yıl var yılı olacak. Zeytin ve zeytinyağı üretimi artıyor. Bu artış trendi önümüzdeki yıllarda katlanarak devam edecek. Fakat, üretici hasada başladığı şu günlerde üretim sevincini doyasıya yaşayamıyor. Endişeli bir bekleyiş var. Üretim artışı ile birlikte hem zeytinde hem de zeytinyağında “fiyat düşer endişesi” bu. Oysa girdi fiyatlarında hiçbir düşüş yok. Maliyet artıyor. Üretim artışı için gösterilen çaba,tüketim için gösterilmediği için herkesin aklında aynı soru var:<br />Artan zeytin ve zeytinyağı üretimi nasıl pazarlanacak? <br />Geçen hafta sonu 7.Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’nde bu soruya yanıt arandı.“Zeytinyağının İç ve Dış Pazarda Sorunları ve Hedefleri “ başlıklı panelde Uluslararası Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Jean Louis Barjol, Konsey’in Tanıtım Komitesi Şefi Ender Gündüz, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan, uzun yıllar Ayvalık Ziraat Odası Başkanlığı yaptıktan sonra kendi markasını yaratan Ahmet Sucu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu görüşlerini kalabalık bir dinleyici kitlesine anlattı. Ayvalık Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Gençer’in yönettiği panelde özellikle iç tüketimin artırılması gerektiği konusunda görüş birliğine varıldı.<br />Rahmi Gençer’in de söylediği gibi Türkiye, sofralık zeytin tüketiminde dünyada ilk sırada. Zeytini çok seviyoruz. Fakat zeytinyağı tüketiminde diğer üretici ülkelere göre çok gerilerdeyiz. Kişi başına tüketim 1.5 litre civarında. Bu 5 litreye çıksa uzun yıllar üretilen zeytinyağının pazarlama sorunu kalmaz. Komşumuz Yunanistan’da kişi başına tüketimin 21 litre seviyesinde olduğunu hatırlatmakta yarar var.<br />Uluslararası Zeytinyağı Konseyi Tanıtım Komitesi Şefi Ender Gündüz, zeytin hasadının yapıldığı Mutlu Köy’de ayaküstü sohbetimizde anlattıklarını panelde daha ayrıntılı dile getirdi. Konsey’deki deneyimlerine dayanarak, artan zeytinyağı üretimi için iç pazarın çok önemli olduğunu söyleyen Ender Gündüz, 74 milyonluk Türkiye’nin büyük bir fırsat olduğunun altını çiziyor.<br />Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan da iç piyasanın önemli bir pazar olduğu görüşünde. İhracatta ciddi bir değişim yaşandığını, dökme yağ yerine ambalajlı ve markalı ihracat yapıldığını anlatan Mustafa Tan, Türkiye’nin İspanya ve İtalya’nın tedarikçisi olmaktan kurtulduğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi:“İspanya ve İtalya’nın en önemli tedarikçilerinden birisi Tunus. Bu ülkeyi hepimiz biliyoruz. İki tane rafine ve bir dolum tesisi var. İtalya ve İspanya’ya olan bağımlılığı nedeniyle Tunus’ta zeytincilik gelişmiyor. Türkiye’de ise hızla gelişiyor. Markalı ve ambalajlı ihracat artıyor.” Tan, zeytinyağı rekoltesinin 191 bin ton olarak tespit edildiğini ancak, bazılarının fiyatları baskı altına almak için rekolteyi 220 hatta 250 bin ton göstermeye çalıştığını sözlerine ekledi.<br />Uzun yıllar Ayvalık Ziraat Odası başkanlığı yapan Ahmet Sucu, 1970’li yıllarda Türkiye’de kişi başına 2.5 litre zeytinyağı tüketildiğini hatırlatarak şunları söyledi: “Bugün yılda 1.2 milyon ton bitkisel yağ ithal ediyoruz. Her yıl 3 milyar dolar civarında döviz ödeniyor. Bizim zeytinyağımız dururken neden bu ithalat yapılıyor?”<br />Zeytin üretiminin artışındaki çarpıklığa da dikkat çeken Ahmet Sucu: “Birkaç yıl öncesine kadar zeytin ağacı sayımız 90 milyondu. Şimdi 170 milyon oldu. Eskiden 90 milyon zeytin ağacı 400 bin ailenindi. Yeni dikilen 80 milyon ağaç ise 13 bin kişinin. Küçük üretici yok oluyor. Zeytinlikler büyüklerin elinde toplanıyor. Ben hem üretici hem de zeytin işleyen ve kendi markasıyla pazarlayan bir işletmeciyim. Üretici bir zeytin ağacından ancak 6 lira kazanıyor. Zeytin ve zeytinyağı üreticide ucuz, dev marketlerde ise çok pahalı. Üretici de tüketici de kazanmıyor. Kazanan başkaları” diye konuştu.<br />Sivil toplum örgütlerini bir araya getirerek teröre karşı milyonlarca kişinin katılacağı sessiz bir yürüyüş planlayan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu hasta olmasına rağmen geç de olsa panele katıldı. Çok önemli mesajlar verdi.<br />Son dönemde yaptığı bir çok konuşmada tarımın stratejik önemine dikkat çeken Rifat Hisarcıklıoğlu diyor ki; dünyada geleceği olan iki önemli sektör var, birisi tarım, diğeri enerji. Türkiye’nin tarım ve hayvancılıktan vazgeçemeyeceğini anlatan Hisarcıklıoğlu konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “İnsan ömrünü uzatan üç ürün var, üçü de Türkiye’de yetişiyor. Zeytin, fındık ve üzüm. Ama biz bunun kıymetini bilmiyoruz. İhraç ediyoruz ama kendimiz yemiyoruz. Tüketimin artması için kampanyalar yapılmalı. Bu yararlı ürünler ülkemizde tüketilmeli.”<br />Rifat Hisarcıklıoğlu, zeytincileri çok mutlu eden ve uzun süre alkışlanan sözleri ise konuşmasının final bölümünde söyledi: “Altın biter, maden biter ama zeytin bitmez. Bunun kıymetin, bilelim.” Zeytincilerin kabusu olan madencilere bundan daha güzel bir yanıt verilemezdi. Bu nedenle Ayvalık’ta herkes Rifat Hisarcıklıoğlu’nun sözlerini ayakta alkışladı. Bu iyi bir moral oldu.<br />Ayvalık’tan yazılacak çok şey var. Geleneksel hale gelen Ayvalık Zeytin Hasat Günleri’nde bu yıl halkla bütünleşen bir zeytin pazarı açıldı. Pazara çıkan ürünler zeytinciliğimizin doğru yolda olduğunun en önemli göstergesi.<br />Karamsarlığa kapılmadan üretmeye ve elbette üretileni de başta iç pazar olmak üzere pazarlamaya devam etmek gerekir. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun dediği gibi altın biter, maden biter ama bize binlerce yıldır miras kalan zeytinciliğimiz asla bitmez.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-18879811488990789072011-10-13T01:53:00.000-07:002011-10-13T01:56:08.542-07:00Zeytinde hasat günleri…<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjykxun3sTephz5tN2fblclUPe0CiIMwrvXmd17B2L5KcyZZZbHJa8fTy1WmPD2E57Yv0aAPaprYMOyrgjbYrDn7-V1CHveJ3K3mWIm_C8gXPz1kvYG6Rr34hF-yjvP_URpGil3/s1600/Hasat.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 214px; height: 104px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjykxun3sTephz5tN2fblclUPe0CiIMwrvXmd17B2L5KcyZZZbHJa8fTy1WmPD2E57Yv0aAPaprYMOyrgjbYrDn7-V1CHveJ3K3mWIm_C8gXPz1kvYG6Rr34hF-yjvP_URpGil3/s320/Hasat.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5662897825284068530" /></a><strong>Ali Ekber Yıldırım<br />Dünya<br />13 Ekim 2011,Perş.</strong> <br /><br />Zeytinde hasat zamanı. Bu hafta sonu Akhisar’da, gelecek hafta sonu Ayvalık’ta zeytin hasadı çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Zeytincilikteki gelişmeler, sorunlar, hedefler ayrıntılı olarak konuşulacak, tartışılacak.<br />Akhisar ve Ayvalık’ta yapılacak bu tartışmalara ışık tutması için Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi(UZZK)’nin koordinatörlüğünde yapılan rekolte tahmin çalışmalarının ayrıntılarını paylaşmakta yarar var.<br />UZZK Koordinatörlüğünde yapılan rekolte tahmini için zeytin üretim bölgelerinde 4 ayrı uzman grubu çalıştı. Bu çalışmalarda sadece üretim miktarı üzerinde durulmadı. Ülke bazında ve bölgesel olarak zeytincilikte yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konusunda da derinliğine bir araştırma yapıldı. O araştırmanın sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz:<br />1-Araştırmaya göre ülke genelinde 123 milyon 375 bin 338 meyve veren, 38 milyon 231 bin 803 meyve vermeyen zeytin ağacı var. Ağaç başına ortalama11.7 kilo zeytin alınıyor. Bu yıl toplam 1 milyon 446 bin 117 ton zeytin üretimi bekleniyor. Bunun 533 bin 376 tonu sofralık zeytin olarak tüketilecek. Zeytinyağı üretiminde ise 903 bin 353 ton zeytin kullanılacak. Bundan da 191 bin 106 ton zeytinyağı elde edilecek. Sofralık zeytin üretimi geçen yıla göre yüzde 43, zeytinyağı üretimi ise yüzde 20 artış olacak.<br />2-Geçen yıl 160 bin ton olan zeytinyağı rekoltesinin 105 bin tonunun iç piyasada tüketildiği, 10 bin tonunun ihraç edildiği ve 30 bin tonunun stok olarak bu sezona devredileceği tahmin ediliyor. Buna göre bu sezon 191 bin ton üretim ve 30 bin ton stok devri ile toplamda 220 bin tonluk zeytinyağı arzı olacak. Bu yağın 125 bin tonunun iç piyasada tüketilmesi geri kalanın ise ihraç edilmesi bekleniyor.<br />3- Uluslararası Zeytin Konseyi verileri baz alındığında son 6 yılın ortalamasından Türkiye’de zeytinyağında yüzde 49 daha fazla üretim söz konusu. Diğer ülkelerdeki üretime bakıldığında İspanya, 1 milyon 400 bin ton zeytinyağı üretimi ile dünyada ilk sırada, İtalya 400- 450 bin ton ile ikinci, Yunanistan 310 bin ton ile üçüncü sırada. Türkiye ile çok yakın üretime sahip olan Tunus’ta 180 bin ton, Suriye’de ise net bilgi alınmamakla birlikte 200 bin ton üretim olduğu tahmin ediliyor.<br />4- Türkiye’de sadece son bir yılda 2 milyon 824 bin 243 yeni zeytin fidanı dikildi. Ağaç sayısı 161 milyon 607 bin 141 adede ulaştı. Zeytin ağaçlarının yüzde 76’sı meyve veriyor. Son yıllarda zeytin dikiminin hızlı artışı, zeytin ağaçlarının bakımının iyi yapılması ve hava şartlarının da olumlu olmasına bağlı olarak zeytin ve zeytinyağı rekoltesi yükselme trendine girdi. Ürünün bir yıl çok, ertesi yıl az olduğu dönem kapanıyor. Çok olağanüstü bir durum olmazsa üretim her yıl artmaya devam edecek. Elle veya mekanik hasat makineleri ile yapılacak hasat gelecek yıllardaki üretimi doğrudan etkileyecek. Sırıkla zeytin filizlerine, sürgünlerine zarar verecek hasat yöntemleri terk edildikçe üretimdeki artış trendi sürecek.<br />5- Üretim artarken, bu üretimi değerlendirecek çalışmalar, planlama yeterince yapılmıyor. Zeytin ve zeytinyağının ambalajlanması ve pazarlama konusunda özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi’nde çok ciddi eksiklikler olduğu gözleniyor.<br />6-Zeytin hastalıkları ve zararlıları üretimi ve kaliteyi tehdit ediyor. Üreticiler bireysel olarak bu hastalıklarla mücadelede yetersiz kalıyor. Ulusal bir eylem planı çerçevesinde hastalık ve zararlılarla mücadele edilmesi gerekiyor.<br />7-Zeytin fidanı dikiminde, hangi amaçla dikileceği, bölgeye adaptasyon sağlayıp sağlayamayacağı konusuna dikkat edilmediği tespit edildi. Yurt dışından iri daneli zeytine talep olduğu dikkate alınarak, sofralık zeytin yetiştiriciliğine uygun, sulanabilir alanlarda iri daneli zeytin çeşitlerinin tercih edilmesi gerekiyor.<br />8-Üreticiler zeytinyağı prim miktarını yetersiz bulurken, primin üretimi ve kaliteyi teşvik edici olmasını, zeytine de prim verilmesini istiyor. (Yeri gelmişken bir hatayı düzeltelim. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, hafta sonu Mersin’de “zeytine ton başına 500 lira destek vereceğiz” dedi. Üretici bunu yeni bir destek verilecek diye anladı. Yeni bir destek yok. Daha önce Resmi Gazete’de de yayınlandığı gibi zeytinyağına kilo başına 50 kuruş prim verilecek. Çağlayan bunu söylüyor, Yeni bir destek yok.)<br />9-Lisanslı depoculuk ve özel depoculuk sistemi desteklenerek zeytinyağının modern paslanmaz çelik hijyenik kaplarda korunması talep ediliyor.<br />10-Zeytinler toplandıktan sonra, naylon torba veya çuvallar yerine kasalarda taşınması zeytinin ve elde edilecek yağın kalitesinde önemli rol oynayacaktır.<br />11-Stok kurumunun olmaması nedeniyle hasat başladıktan sonra kısa bir sürede üretici zeytinini veya zeytinyağını pazara sunduğu için düşük fiyatla satmak zorunda kalıyor.<br />Araştırmanın tamamını Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin “www.uzzk.org adresinden okuyabilirsiniz.<br />Özetle, zeytin ve zeytinyağında önemli bir sezon yaşanacak. Biliyoruz herkesin en çok merak ettiği zeytin ve zeytinyağının fiyatının ne olacağıdır? Üretim maliyeti, dünya piyasaları dikkate alınarak bir fiyat oluşacaktır. Gerçek olan şu ki, sektörü birbirine düşüren Dahilde İşleme Rejimi(DİR) kapsamında veya başka bir biçimde üreticiyi tehdit eden ithalat gündemden düşmüştür.“İhraç edecek zeytinyağı bulamıyoruz” diyerek Ankara’daki bürokratları canından bezdirenlerin ihraç edecekleri kadar yağ var. Üreticinin alın terinin karşılığını vererek istedikleri kadar yağ alabilirler.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-60030738662300276422011-10-04T06:10:00.000-07:002011-10-04T06:28:37.517-07:00Zülfü Livaneli’nin zeytinyağına bakışı..<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyksvvHzw7bTxAyQTmp19WoHKBw2nWrwwehyj77wo784ZrNcfuuX9BiFL32sdKvA-C9HIhKSdw5qK7JxiGW69dHIO5dMpRkmrlAILCqrhZ0RjYQxpA-F5BU5VMOVfvbMkDijBg/s1600/15_d.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 300px; height: 225px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyksvvHzw7bTxAyQTmp19WoHKBw2nWrwwehyj77wo784ZrNcfuuX9BiFL32sdKvA-C9HIhKSdw5qK7JxiGW69dHIO5dMpRkmrlAILCqrhZ0RjYQxpA-F5BU5VMOVfvbMkDijBg/s320/15_d.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5659628318407908354" /></a><strong>Ali Ekber Yıldırım<br />Dünya<br />4 Ekim 2011,Salı</strong> <br /><br />Zülfü Livaneli’yi bilirsiniz. Dünya çapında çok önemli bir değer. Müziği, filmleri, kitaplarıyla milyonlara ulaşan bir sanatçı. Edebiyatçı yönünün yanı sıra köşe yazarlığı yapıyor. Yıllardır Vatan Gazetesi’nde yazıyor.Geçen hafta köşesinde zeytinyağı üzerine bir yazı yazdı. Deyim yerindeyse kıyamet koptu. Yazının içeriği elbette eleştirilebilir. Yanlışları olabilir, fakat öylesine bir tepki oldu ki; hani neredeyse “sen ne hakla zeytinyağı üzerine yazıyorsun” diye hak etmediği bir saldırıya uğradı.<br />Zülfü Livaneli ne yazdı? <br />“Türküyü bilirsiniz: Yeni evli genç kadın kocasına “Zeytinyağlı yiyemem / Basma da fistan giyemem” diye çıkışır. Sonra da darbeyi indirir: “Senin gibi zalime / Ben efendim diyemem.”<br />Yani,zeytinyağı yiyebilmek bu kadar önemli.<br />Kuran’da bile yer verilen zeytin, birçok kültürde kutsal kabul ediliyor, günümüzün doktorları tarafından ise “sağlıklı yiyeceklerin” başına yerleştiriliyor.<br />Zeytin der demez gözümüzün önüne Ege geliyor ama aslında bütün Anadolu zeytinin ana yurdu. Tekirdağ’daki Trilye çeşidinden, Mardin’de Halhalı’ ya; Artvin’de Butko çeşidinden, Hatay Savrani’ye kadar geniş bir coğrafyaya yayılıyor ve Türkiye zeytin haritasında, tescilli yerli ve yabancı olmak üzere toplam 117 çeşit zeytin bulunuyor.<br />Bunların hepsinin tadı, aroması ayrı.<br />Şimdi gelelim asıl meseleye: Zeytinin ana yurdunda biz nasıl bir zeytinyağı yiyoruz? (Şu tüketme sözcüğü çok sevimsiz olduğu için tüketiyoruz değil, bildiğimiz Türkçeyle yiyoruz demeyi tercih ediyorum.)<br />Hemen cevap vereyim. Büyük ölçüde zararlı, kimyasal maddelerle, boyalarla dolu, bize sağlık yerine hastalık getiren ürünleri alıyoruz.<br />Zeytinlerden daha çok yağ almak için ilaç basılıyor, zeytinyağları çöp koymak için üretilmiş lacivert plastik bidonlarda saklanıyor, daha aklınıza gelmeyecek bin bir türlü hile yapılıyor.<br />Piyasadaki çeşitli yağların laboratuvar tahlillerini yaptıran ciddi hekimler söylüyor bunu.<br />Yediğimiz içtiğimiz birçok şey gibi bazı zeytinyağları da tehlikeli.<br />Zeytinyağı, sirke gibi asitli sıvıların plastik bidonlarda saklanması sonucunda, plastikteki bir sürü zararlı madde bu sıvılara karışıyor.<br />Nar ekşilerinde karamel ve mısır şurubu var.<br />Yani sağlıklı yaşayalım derken, hastalanıyoruz. Akıl almaz bir durum değil mi!”<br />Bu satırları yazan Zülfü Livaneli yazısının devamında “NAR” markası ile doğal ve yöresel ürünler üretip pazarlayan firmanın ne kadar doğru bir iş yaptığını yazıyor. Birazda reklam kokan bir yazı. Kaldı ki kendisi de bunu kabul ediyor ve : “Siz benim bu köşede hiçbir şeyin reklamını yaptığıma tanık olmadınız. Yapmam da. Ama bu sefer durum farklı. Çünkü bu firma, Ayaslı’nın tamamen kendisini yetiştiren ülkeye bir borç ödemesi olarak algılanmalı. Para kazanmak için değil, kaybetmek için (hadi kaybetmeyi göze alarak diyelim) yapılan bir hizmet. Kelimenin tam anlamıyla para kaybediliyor.” diye yazarak kendisi de reklam yaptığını söylüyor.<br />Livaneli’nin sözünü ettiği NAR markasının çalışmalarını yadsımak mümkün değil. Kaldı ki o firma da zeytinyağını bu ülkenin zeytin ağaçlarından sağlıyor.<br />Bu yazı da eleştirilecek asıl konu bir markanın reklamının yapılmasından öte, bilgi eksikliğinden olsa gerek sektörün neredeyse tamamının sağlığa zararlı ürün üretmekle suçlanıp töhmet altında bırakılmasıdır.<br />Livaneli’nin yazısında öyle bir yaklaşım var ki, sanki bir tek firmanın ürünleri sağlıklı, diğerleri insan sağlığına zararlı. Oysa zeytinyağına ömrünü adamış üç kuşak aileler, asırlık şirketler, markalar var. Tariş, Marmarabirlik gibi on binlerce üreticinin ortak olduğu kooperatifler, birlikler var. Yurtdışında katıldığı her yarışmadan ödülle dönen markalar var. Toptancı bir yaklaşımla sektörün tamamını sağlıksız ürünler üretiyormuş gibi suçlamak Livaneli gibi duyarlı bir yazara, kültür adamına yakışmadı. Kaldı ki bir sonraki yazısında tüm sektörü kastetmek istemediğini yazdı. Yazarken de bazı önemli bilgiler, belgeler sundu. Dolayısıyla, yazdıklarını tümden reddetmek de doğru değil.<br />Yazdıklarında haklılık payı da var. Zeytinyağı gibi çok değerli bir yağa başka yağların karıştırıldığı (tağşiş yapıldığı) yıllardır biliniyor. Tüketici göz göre göre aldatılıyor. Sektörün bununla ciddi olarak mücadele etmesi gerekiyor.<br />Zülfü Livaneli gibi, zeytinyağındaki sahtekarlıklardan şikayetçi çok sayıda tüketici var. Sayıları az da olsa tağşiş yapanlar sektöre büyük zarar veriyor. Zeytinyağcılar, Zülfü Livaneli’ye tepkilerini uygarca gösterirken bu konudaki eksikliklerini de gidermeli. Sektör içi kavgaları bir yana bırakarak tağşişle ve tağşiş kafalılarla mücadele etmeli. Çünkü tağşiş sadece zeytinyağına başka yağlar karıştırmakla olmuyor. Kendi çıkarları için tüm sektörü birbirine düşüren, zeytinyağına değer veriyormuş gibi görünüp zeytinyağını itibarsızlaştıran tağşiş kafalılar da var. Bununla da mücadele edilmeli.<br />Zeytinyağı sektörünün sağduyulu temsilcileri, “sen nasıl zeytinyağını yazarsın” diye Zülfü Livaneli’yi suçlamak yerine kendisini doğru bilgilendirmeli. Zülfü Livaneli gibi önemli bir değerin adı zeytinyağına zarar değil, değer katar. Ekim ayında iki ayrı zeytin hasat şenliği var. Akhisar’da 14-15-16 Ekim’de, Ayvalık’ta 21-22-23 Ekim’de. Her iki hasat şenliğine de Zülfü Livaneli davet edilmeli. Zeytini ve zeytinyağını kendisine daha yakından tanıtma fırsatı olur. Zeytinin dostluğun, barışın simgesi olduğu bir kez daha gösterilmiş olur.<br />Özetle, sektördeki kavga ortamının son bulması, Zülfü Livaneli gibi dünyaca ünlü ustaların zeytinyağının yararlarını yazacakları bir ortamın yaratılması sektördeki duyarlı her zeytincinin görevidir.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-8715731507428540702011-09-28T00:40:00.000-07:002011-09-28T00:43:24.340-07:00NAR’ın adı<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi47Rx2XgGHniszDjH8U-3g4Og_XKAEdsQL87yl2iESMXlcVfUEwfSDJyx5M5RqBkrMWnTNUv9ep6DqY52nqK4XswQP9JoontP2yzT4HXlFTK4LY1tXWSj9ud12FCMvthjYLzSQ/s1600/08_d.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi47Rx2XgGHniszDjH8U-3g4Og_XKAEdsQL87yl2iESMXlcVfUEwfSDJyx5M5RqBkrMWnTNUv9ep6DqY52nqK4XswQP9JoontP2yzT4HXlFTK4LY1tXWSj9ud12FCMvthjYLzSQ/s320/08_d.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5657312828994521298" /></a><strong>Zülfü Livaneli <br />Vatan Gazetesi<br />26 Eylül 2011,P.Tesi</strong><br /> <br />Türküyü bilirsiniz: Yeni evli genç kadın kocasına “Zeytinyağlı yiyemem / Basma da fistan giyemem” diye çıkışır. Sonra da darbeyi indirir: “Senin gibi zalime / Ben efendim diyemem.”<br /><br />Yani, zeytinyağı yiyebilmek bu kadar önemli.<br /><br />Kuran’da bile yer verilen zeytin, birçok kültürde kutsal kabul ediliyor, günümüzün doktorları tarafından ise “sağlıklı yiyeceklerin” başına yerleştiriliyor.<br /><br />Zeytin der demez gözümüzün önüne Ege geliyor ama aslında bütün Anadolu zeytinin ana yurdu. Tekirdağ’daki Trilye çeşidinden, Mardin’de Halhalı’ya; Artvin’de Butko çeşidinden, Hatay Savrani’ye kadar geniş bir coğrafyaya yayılıyor ve Türkiye zeytin haritasında, tescilli yerli ve yabancı olmak üzere toplam 117 çeşit zeytin bulunuyor.<br /><br />Bunların hepsinin tadı, aroması ayrı.<br /><br />Şimdi gelelim asıl meseleye: Zeytinin ana yurdunda biz nasıl bir zeytinyağı yiyoruz? (Şu tüketme sözcüğü çok sevimsiz olduğu için tüketiyoruz değil, bildiğimiz Türkçeyle yiyoruz demeyi tercih ediyorum.) <br /><br />Hemen cevap vereyim. Büyük ölçüde zararlı, kimyasal maddelerle, boyalarla dolu, bize sağlık yerine hastalık getiren ürünleri alıyoruz. <br /><br />Zeytinlerden daha çok yağ almak için ilaç basılıyor, zeytinyağları çöp koymak için üretilmiş lacivert plastik bidonlarda saklanıyor, daha aklınıza gelmeyecek binbir türlü hile yapılıyor. <br /><br />Piyasadaki çeşitli yağların laboratuvar tahlillerini yaptıran ciddi hekimler söylüyor bunu. Yediğimiz içtiğimiz birçok şey gibi bazı zeytinyağları da tehlikeli.<br /><br />Zeytinyağı, sirke gibi asitli sıvıların plastik bidonlarda saklanması sonucunda, plastikteki bir sürü zararlı madde bu sıvılara karışıyor.<br /><br />Nar ekşilerinde karamel ve mısır şurubu var.<br /><br />Yani sağlıklı yaşayalım derken, hastalanıyoruz. Akıl almaz bir durum değil mi!<br /><br /><br />***<br /><br /><br />Türkiye’deki bu çılgınlığa canı sıkılan bir bilim adamı bu işlere el attı ve NAR diye bir marka yarattı. Adı Yalçın Ayaslı ve Amerika’daki MIT üniversitesinin saygın fizikçilerinden birisi. Eşi Serpil Ayaslı’yla birlikte bilimsel buluşlarından kazandıkları parayı Türk kültürünün tanıtımına ve dünya çapında marka yaratılmasına harcıyorlar. Öğrencilere burs vermekten tutun da, tarih ve kültür konferansları, sergiler düzenlemeye, daha çok Osmanlı tasarımlarına dayanan Armaggan adlı bir marka oluşturmaya kadar birçok hizmetleri var.<br /><br />“NAR” aslında Naturel and Regional (Doğal ve Yöresel) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. <br /><br />Kâr amacını bırakın, üste çok büyük para harcayarak sağlıklı ürünler sunmak istiyorlar. 21 çeşit zeytinyağı, organik ve saf nar ekşileri, onlarca çeşit reçel, sirke var listelerinde. Hepsi de güvenilir ve sağlıklı.<br /><br />Siz benim bu köşede hiçbir şeyin reklamını yaptığıma tanık olmadınız. Yapmam da. Ama bu sefer durum farklı. Çünkü bu firma, Ayaslı’nın tamamen kendisini yetiştiren ülkeye bir borç ödemesi olarak algılanmalı. Para kazanmak için değil, kaybetmek için (hadi kaybetmeyi göze alarak diyelim) yapılan bir hizmet. Kelimenin tam anlamıyla para kaybediliyor.<br /><br />Bence aşağıda adresini vediğim siteleri bir kez ziyaret edin, ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak:<br /><br />1. www.nargourmet.com<br /><br />2. www.turkishculturalfoundation.org/Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-773648133025727262011-09-22T01:17:00.000-07:002011-09-22T01:20:56.296-07:00Sofralık Zeytinde Üretim Atağı<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnF1z1VkbtaN-HJxEgjlV3XwImiwzRpj79RRuN5qGXfK9M-DA1rYGxEckxwZea3z0umJklQ-YDjz3-6BGyde4r9kc_cxiNUH5heIOEsMuCdryhnzENJNGuS0WjeerwM-6AMR-B/s1600/untitled22.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 227px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnF1z1VkbtaN-HJxEgjlV3XwImiwzRpj79RRuN5qGXfK9M-DA1rYGxEckxwZea3z0umJklQ-YDjz3-6BGyde4r9kc_cxiNUH5heIOEsMuCdryhnzENJNGuS0WjeerwM-6AMR-B/s320/untitled22.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5655095843875687346" /></a><strong>22 Eylül 2011,Perşembe</strong><br /><br /><strong>Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, 2011- 2012 döneminde 534 bin 376 ton sofralık zeytin, 191 bin 106 ton zeytinyağı üretileceğinin tahmin edildiğini açıkladı.</strong><br /> <br />Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, 2011- 2012 döneminde 534 bin 376 ton sofralık zeytin, 191 bin 106 ton zeytinyağı üretileceğinin tahmin edildiğini açıkladı. Tan ayrıca bir önceki yıla göre sofralık zeytinde yüzde 43, zeytinyağında ise yüzde 20'lik artış öngördüklerini de belirtti. <br /><br />Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nde Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Resmi Tespit Komisyonu'nun yaptığı çalışmaların sonuçlarını açıklayan UZZK Başkanı Mustafa Tan, özellikle sofralık zeytin ile Ege ve Marmara bölgeleri dışındaki üretim artışının dikkat çektiğini aktardı. UZZK koordinatörlüğünde yürütülen rekolte tespit çalışmalarına pek çok kurum ve kuruluşun destek verdiğini dile getiren Tan, Türkiye genelinde yaptıkları çalışmada verimlilik artışı gözlemlediklerini kaydetti. <br /><br />Tan, özellikle sofralık zeytindeki üretim artışı ve verimliliğin iyileşmesiyle birlikte zeytinde yıllar arasındaki rekolte makasının giderek daraldığına işaret ederek önümüzdeki yıllarda bu oranı daha da aşağı çekmek istediklerini dile getirdi. <br /><br /><strong>123 MİLYON AĞAÇ MEYVE VERDİ</strong> <br /><br />2011- 2012 sezonundaki üretim tahmin sonuçlarını da açıklayan Tan, şunları söyledi: <br /><br />"Türkiye genelinde toplam 123 milyon 375 bin meyve veren, 38 milyon 231 bin meyve vermeyen genç ağaç mevcut. Ağaç başına ortalama 11.7 kilogram verim ile 1 milyon 446 bin ton zeytin alınacağı, bunun 534 bin 376 tonunun sofralık zeytine, 903 bin 353 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da 191 bin 106 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir." <br /><br /><strong>DİĞER İLLER ATAKTA</strong> <br /><br />Tan, ayrıca bir önceki yıla göre sofralık zeytinde yüzde 43, zeytinyağında ise yüzde 20'lik artış öngördüklerini de belirterek, şu bilgileri verdi: <br /><br />"Ege ve Marmara zeytinyağı rekoltesi yüzde 5 düşüşle 108 bin 880 ton olarak, diğer bölgeler zeytinyağı rekoltesi yüzde 80 artışla 82 bin 226 ton öngörülmektedir. İller bazında genel olarak rekolte miktarları yükselirken, Çanakkale, Balıkesir ve İzmir'de bir önceki yıla göre zeytin veriminde düşüşler öngörülmektedir. Özellikle ilkbaharda uzun süreli yağmurların bazı hastalıklara neden olduğu, ani sıcaklık değişimlerinin ise çiçeklenmeye ve meyve tutumuna olumsuz etkide bulunduğu ortaya çıkmıştır."Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-87947078406541741472011-09-05T05:00:00.000-07:002011-09-05T05:05:22.371-07:00Sonunda bu da oldu!<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikOpNFO-RTFNDAqYTtE1PGM6_vwJcknXfn0jH_AMTKHU2I5Rzi8oqium9sTZdX2rILwxFwGpvyjppyxJ3g4d41erDxtWY5ZCBvP3fAPqajNQvHg_i6MjBYNcFFMkS5GMy73tqv/s1600/02_d.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 286px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikOpNFO-RTFNDAqYTtE1PGM6_vwJcknXfn0jH_AMTKHU2I5Rzi8oqium9sTZdX2rILwxFwGpvyjppyxJ3g4d41erDxtWY5ZCBvP3fAPqajNQvHg_i6MjBYNcFFMkS5GMy73tqv/s320/02_d.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5648845389994022770" /></a><strong>Milliyet
<br />31 Ağustos 2011,Çarş.</strong>
<br />
<br />İhracat Şampiyonları olarak tanımlanan, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 2004 yılından bu yana açıklanan en fazla ihracat yapan ilk bin firma listesine 2010 yılında zeytinyağı sektöründen hiçbir firma giremedi. Sofralık zeytin sektöründe ise listede sadece Marmarabirlik Tarım Satış Kooperatifleri Birliği yer bulabildi. Sektör zeytin ithalatı arayışına girdi.
<br />
<br />Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından 2004’te ilk kez açıklanan ihracatta ilk 1000 firma listesinde zeytinyağı sektöründen 8 firma yer bulmuştu. Zeytinyağı sektörü 2005 yılında TİM tarafından açıklanan ihracat şampiyonları listesine 9 firma ile girmişti. 9 firmanın ihracat rakamı 266 milyon 693 bin dolara ulaşmıştı.
<br />
<br />Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ilk 1000 ihracatçı listesinde zeytin ve zeytinyağı sektörünün gerilemesi 2006 yılında belirgin şekilde kendini gösterdi. 2006 yılında Ekiz Yağ ve Sabun Sanayi ve Ticaret A.Ş. sektör lideri olurken, zeytin ve zeytinyağı sektörü 2006 yılında şampiyonlar liginde 5 firma ile temsil edilmişti. 5 firmanın ihracatı 129 milyon 880 bin dolarla kalmıştı.
<br />
<br /><strong>-2007’DE 3 FİRMA LİSTEYE GİRMİŞTİ-</strong>
<br />
<br />Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ilk 1000 ihracatçı listesinde zeytin ve zeytinyağı sektörünün kan kaybı 2007 yılında da devam etti. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, 2007 yılında sektör lideri olurken, listenin gediklisi Nejat Atalan Dış Ticaret A.Ş. ve Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ilk 1000 ihracatçı arasına isimlerini yazdırmıştı. 2007 yılında bu üç firma dışında listeye girebilen zeytin ve zeytinyağı ihracatçısı olmamıştı.
<br />
<br />2008 yılında zeytinyağı sektöründen hiçbir firma TİM ilk 1000 ihracatçı listesinde yer alamazken, sofralık zeytin ihracatçısı Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği listede yer alan tek firma olmuştu. İlk 1000 ihracatçı listelerine 2009 yılında bakıldığında ise sektör lideri olarak Verde Yağ ve Besin Maddeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. görünüyor. 2009 yılında listede yer bulan diğer zeytin ve zeytinyağı sektörü firmaları ise Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ve Ekiz Yağ ve Sabun Sanayi ve Ticaret A.Ş. olmuştu.
<br />
<br />2010 yılına gelindiğinde ise, 2008 yılının tekrarı ortaya çıktı. Sofralık zeytin ihracatçısı Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, ihracatla ilk 1000 ihracatçı listesine girebilen tek sofralık zeytin ihracatçısı firma olurken, zeytinyağı ihracatçısı firmalar bir kez daha liste dışı kaldı.
<br />
<br /><strong>-TÜRK FİRMALARININ AYAĞA KALKIP YÜRÜMESİNİN TEK ÇARESİ VAR-</strong>
<br />
<br />Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli yaptığı açıklamada, "Türk Zeytin ve Zeytinyağı sektörü, 2007 yılından önce baş gösteren kuraklıklar, iç piyasada tüketimin artması, vs. gibi nedenlerden dolayı özellikle 2007 yılından bu yana Türk Zeytin ve Zeytinyağı gerek fiyat, gerekse miktar ve kalite yönünden, uluslararası pazarlarda rekabet dışında kalmaya başladı. İşte bu tabloyu erkenden gören sektörün tek İhracatçı Birliği olan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Genel Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda, 2007 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan zeytin ve zeytinyağında "Dahilde İşleme Rejimi" kapsamında, üstelik de yüzde 50’si iç piyasa kaynaklarından tedarik edilmek ön koşuluyla yeniden ihraç kaydıyla yurt dışından zeytin ve zeytinyağı getirme talebinde bulundu. Uluslararası piyasalarda henüz emekleme dönemini tamamlamaya çalışan Türk Markalarının ayağa kalkıp yürümesini temin edecek tek çare bugün için budur" dedi.
<br />
<br />Güreli, Türk Zeytin ve Zeytinyağı sektörü olarak, diğer üretici ülkelerin Türkiye’den daha ucuz olan kaliteli yağlarını DİR kapsamında ithal edip, işleyip kutulayarak ihraç etmek ve böylece Türkiye’ye önemli bir katma değerin kalmasını sağlamak istediklerini söyledi.
<br />
<br /><strong>-İHRACATTA KAN KAYBI SÜRÜYOR-</strong>
<br />
<br />Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Ölken ise yaptığı açıklamada, sektörün son 5 senelik ihracat rakamları incelendiğinde ne yazık ki, her sene rekor kıran Türkiye ihracat rakamlarına rağmen sürekli gerilediğinin görüleceğini ifade ederek, "Zeytin-zeytinyağı sektörümüz son dönemde; Dahili üretimin miktarı, tür ve kalite anlamında yetersizliği, İhraç pazarlarımızda talep edilen iri kalibreli ve/veya ülkemizde yetiştirilmeyen veya üretimi az olan zeytin çeşitlerinin üretiminin azlığı gibi nedenlerle ihracatta kan kaybedilmektedir. İtalyan ve İspanyol zeytin-zeytinyağı ihracatçılarının sahip olduğu dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat imkanına sahip olmayan ülkemiz sektör temsilcilerinin bazıları Mısır, İspanya, Yunanistan gibi bazı ülkelerde yerli işadamları ile ortaklığa giderek aynı ülkeden ve diğer üretici ülkelerden temin ettikleri ürünleri işleyerek İran, ABD, Rusya, Uzakdoğu ülkeleri gibi ülkelere ihraç etme yoluna gitmekte, bu nedenle; katma değerin büyük kısmının yatırımın yapıldığı ilgili ülkelerde kalması, teknoloji ve işleme tekniklerinin öğretilmesi ile pazar bilgilerinin verilmesi sonucunda ileriye yönelik rakiplerin kendi ellerimizle yaratılması gibi olumsuz sonuçlar da oluşmaktadır" dedi.
<br />(ANKA)
<br />Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-16889585214704931152011-07-11T04:17:00.000-07:002011-07-11T04:20:28.460-07:00Zeytinyağının Serüveni...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh75aBKZfBQdmxEak08osxjz2y6JK68H2w4nFvhXcDQmYHMf2i99n1QSS7-crUeHxS8lsKkIbhli9JsvegTBNKSOKrmPW7m727Iust6sw5QvhurR1tefhYkeqPqfZHunVtHM-2a/s1600/GetAttachment3.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh75aBKZfBQdmxEak08osxjz2y6JK68H2w4nFvhXcDQmYHMf2i99n1QSS7-crUeHxS8lsKkIbhli9JsvegTBNKSOKrmPW7m727Iust6sw5QvhurR1tefhYkeqPqfZHunVtHM-2a/s320/GetAttachment3.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5628053045673872322" /></a><strong>Serdar Kızık<br />Cumhuriyet<br />11 Temmuz 2011,P.Tesi</strong><br /><br />Anadolu’nun doğa ve kültür varlıklarının en önemlilerinden zeytinyağının tarihsel serüveni yüz yıllar ötesine uzanıyor.<br />Öyle de, 2 bin 500 yıl öncesi kadar bugün hak ettiği yeri alıyor mu?<br />Yüzyıllardır tanrıların iksiri, sağlığın, barışın ve merhametin simgesi, içinde yaşadığımız coğrafyayı besleyen, büyük bir kültür ve ekonomi yaratan zeytin ve yağının değerini biliyor muyuz?<br />Doğanın bu mucize iksirinin özellikle sağlık açısından önemi yeni yeni anlaşılıyor..<br />Akdeniz usulü beslenmenin öne çıktığı son yıllarda zeytinyağı bir çok derde deva.<br />Bunu anlatmaya sayfalar yetmez ama araştırmanın yanında, zeytinyağının binlerce yıllık serüveninin sergilendiği bir müzeyi görmenizi öneririm.<br />Çok özel bir müze.<br />Eşi benzeri yok.<br />Görünce gerçekten etkilendim, bu müzeyi kuranlar gelecek kuşaklara ne kadar önemli bir miras bırakmışlar...<br />Kuşadası Davutlar yolunda Değirmen’in bitişiğinde Turizmci Gürsel-Hasan Tonbul çiftinin kurduğu Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Sergi Alanı, bir başarı simgesi olarak duruyor.<br />Çevresinde organik tarım yapılan sergi alanını Hasan Bey, 30 yıllık bir çabayla oluşturmuş.<br />Eski zeytinyağı işliklerinden topladığı araçları bir araya getirmiş,<br />Büyük bir emekle hazırladıkları sergi alanını gezdiren Gürsel Hanım’ın heyecanı ve coşkusuna tanık oldum.<br />Zeytinyağının, dünyada bilinen en eski üretim tekniklerinden başlayarak erken sanayi dönemine uzanan sürecini, gelecek kuşaklara aktarmak istemişler.<br />Gerçek anlamıyla bir kültür mirası.<br />2 bin 500 yıl öncesinden başlayıp, yüz yıl öncesinden çıkan bir zaman tünelinde ilerliyorsunuz.<br />İnsan maketleriyle işliklerdeki araçların kullanımı sergilenip, görsellik kazandırılıyor.<br />İon döneminden bugüne uzanan bir yolculuk...<br />İşin ilginç yanı, sergilenen işliklerin büyük bölümü zeytinyağı üretilecek konumda.<br />Üretim biçimlerinin yanında bu mucize sıvının kullanım alanları da yansıtılıyor.<br />Öneririm, gezin. Temel bir beslenme ürünü zeytinyağının kültürel boyutunu da izlemek için kurulan sergi alanı çok ilginç.<br />Gürsel-Hasan Tonbul çiftine alkışlar…Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-77802765718578910672011-06-08T23:41:00.000-07:002011-06-08T23:45:50.408-07:00Zeytinyağı sektöründe ithalat tartışması çıktı<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlHOB5y4VpJ9wyHNm7siEIGrytSyRgv1l4-zibrA0IqyKSG9pV9yn-Sf5LEQqx3q8VMZlEOm8WfQbvTtE7l11lJfFV5X5mV2XmRdrUnMXvjRqsuUlhZbDLbTwcDW8IqZ-ogRjJ/s1600/zeytinyagi-zaman.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 160px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlHOB5y4VpJ9wyHNm7siEIGrytSyRgv1l4-zibrA0IqyKSG9pV9yn-Sf5LEQqx3q8VMZlEOm8WfQbvTtE7l11lJfFV5X5mV2XmRdrUnMXvjRqsuUlhZbDLbTwcDW8IqZ-ogRjJ/s320/zeytinyagi-zaman.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5616107525268467778" /></a><strong>MURAT ŞAHİN<br />Yeni Asır<br />08 Haziran 2011,Çarşamba</strong><br /> <br /><strong>İzmirli bir firmanın İspanya'dan 20 tonluk zeytinyağı ihrac etmek için girişimde bulunması, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi üyelerinin tepkisini çekti. Üreticiler de, "İhracat olursa fiyatlar düşer" dedi</strong><br /><br />Yıllardır ihracat kaydıyla yapılacak ithalatlara izin verilmemesine rağmen, İspanya'dan 20 tonluk zeytinyağı ithalatı girişimi Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ile üreticilerin tepkisini çekti. İzmirli ihracatçı bir firmanın yüzde 31.2 oranındaki gümrük vergisi ödeyerek yaptığı ithalat girişiminin, labaratuvardan gelecek sonuca göre sonuçlanacağı öğrenilirken, bu girişimin sektörde duyulması bile ortalığı karıştırdı. <br />Zeytinyağı üretiminde hızla büyüyen Türkiye'de bu ithalata gerek olmadığını ifade eden sektör yetkilileri, bunun fiyatları düşürürerek üreticileri soğutacağını, ithalatın mutlaka önünü geçilmesi gerektiğini vurguladı. <br /><br /><strong>İKİNCİ SIRA HEDEFİ</strong><br />İspanya'nın üretim fazlası olan zeytinyağını büyüyen Türkiye pazarında eritmeyi amaçladığı iddia edilirken, dünyada da ikinci sırayı hedefleyen Türkiye'nin ithalat ile bu hedefinden uzaklaştırılmasının planladığını öne sürüldü. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, yıllardır dahilde işleme rejimi ile ithal edilmek istenen zeytinyağına karşı çıktıklarını belirterek, şimdi de farklı bir yöntemle ithalatın önünün açılmak istendiğini kaydetti. <br />Türkiye zeytinyağı piyasasında 50-60 bin tonluk ihraç edilebilecek nitelikte zeytinyağı bulunduğuna dikkat çeken Tan, ithalat girişiminin kimseye faydası olmayacağını öne sürdü. <br />Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin de ille de ithalat yapılmasını anlayamadığını vurgulayarak, ithalatın üreticinin heyecanını kıracağını ve üretim hacmini düşüreceğini savundu. <br /><br /><strong>HUZURSUZ ETTİ</strong><br />Türkiye'de zeytinyağında dahilde işleme rejimi uygulaması ile ihracat yapmak kaydıyla zeytinyağı ithalatı talepleri yıllardır geri çevrilirken, firmaların şimdi de gümrük vergisini ödeyerek ham yağ ithalatına başlaması, rakamlar küçük olsa da büyük sıkıntı yarattı. Üreticiler bu sıkıntının daha da büyümemesi için çözüm bulunmasını istedi. <br />Türkiye'nin zeytinyağında dünya ikinciliği hedefi olduğunu, bu hedefe ulaşılması için üreticiyi destekleyici politikalara devam edilmesi gerektiğini anlatan Mustafa Tan, zeytinyağı tüketiminin kişi başına 800 gramlardan 1.5 kilogramlara geldiği, üretiminin de 110 bin tonlardan 700 bin tonlara çıkarılmasının hedeflendiğini aktardı. Zeytinyağında yıllık 150 bin ton üretim yapıldığını ve bu rakamın her yıl artacağına dikkat çeken Tan, "Yılda 110 bin ton zeytinyağı iç pazarda tüketiliyor. 50-60 bin tonda ihraç edilebilir durumda zeytinyağımız var. Bu ortamda ithalat yapmanın hiç bir mantığı yok. Türkiye hızla büyüyen bir pazar. Bu zeytinyağı üretiminde fazlası olan İspanya ile İtalya'nın iştahını kabartıyor. Özellikle İspanya fazla zeytinyağı için yeni pazarlar arıyor. Bu ithalat girişimlerini bu kapsamda değerlendirmek lazım" dedi. <br />Tan, "Getirilmek istenen yağların kalitesi daha düşük olacaktır. Türk üreticisi ve sektör için bu girişimi tehlikeli ve talihsiz buluyoruz. Sektörde huzursuzluk şimdiden başladı. Bunun önüne geçilmesi gerekir. Hükümetimizin de bu konuda üreticilerin yanında olacağına inanıyoruz" diye konuştu. <br /><br /><strong>"Tehlikeli ve riskli girişim"</strong><br />Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, üretici üzerinde baskı kurmak için yıllardır ithalat sopasının gösterildiğini öne sürdü. Zeytinyağı sektöründe ithalata gerek olmadığını, sadece fiyatları terbiye etmek için bunun kullanılmak istendiğini iddia eden Çetin, şöyle konuştu: "Türkiye'de yeteri kadar yağ vardır. Bunun konuşuluyor olması bile sektöre darbedir. Biz zeytinyağının geleceğine ümitle bakıyoruz. Devletimiz birçok destek veriyor. İthalat sektörde üreticinin mağduriyetine sebep olacaktır. İlle ithalat yapmak istiyorlar. Bunu anlayamıyorum. Bunun sektöre hiçbir faydası yok. Bu, gelecek sezonun fiyatlarını kontrol etme amaçlıdır. Bunu üreticinin heyecınının ve üretim hacminin zedelemesi anlamında tehlikeli ve riskli görüyorum." <br /><br /><strong>Güreli, ithalatı savundu</strong><br />Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ithalatı kendi ortak olduğu firmanın yaptığını belirterek, sektörde ithalatın bir sakıncası olmadığını savundu. Zeytinyağı ithalatının çok zor olduğunu, denemek için yaptıkları ithalattan pişman olduklarını anlatan Güreli, "Türkiye'nin zeytinyağı ihracatı 3 bin tona düştü. Şu anda piyasada zeytinyağı bulmak mümkün değil. İthalata gerek duyan, bu zorluğa katlanan ithalat yapar. Yasal olan ithalata kimsenin bir şey söylemeye hakkı yok" açıklamasında bulundu.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-42494749843486262142011-06-01T00:06:00.000-07:002011-06-01T00:18:33.630-07:00Her zeytinin yağı yenmez<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNQkB4EUAqG9joiY7k4iNnDCDCzQXKRUGryY8_xsXtRk-xMFGl0K9y0vHT9lBSLzxxA7Qh85R8dr1efj0LYWnrGHlUSOk4i04SGyi46_9sYswKxrJ_EAhCrTqclqgONHYk5Unf/s1600/Akan+zeytinyag%25C4%25B12.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 290px; height: 296px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNQkB4EUAqG9joiY7k4iNnDCDCzQXKRUGryY8_xsXtRk-xMFGl0K9y0vHT9lBSLzxxA7Qh85R8dr1efj0LYWnrGHlUSOk4i04SGyi46_9sYswKxrJ_EAhCrTqclqgONHYk5Unf/s320/Akan+zeytinyag%25C4%25B12.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5613147300912347170" /></a><strong>İBRAHİM ALTAY<br />Sabah <br />29.05.2011</strong><br /> <br />Zeytinyağı üreticisi ve 'exper'i Selin Ertur, ürettiği yağla geçtiğimiz haftalarda İtalya'da yapılan zeytinyağı yarışmasında 'hafif meyvemsi' dalında ikinci oldu.<br /><br />ADI: Selin Ertur. 1899'dan beri zeytincilikle uğraşan Edremitli bir ailenin dördüncü kuşak temsilcisi. İtalya'da, tarım fakültesinden dersler alarak ve beş yıl süren özel bir eğitimden geçerek 'zeytinyağı exper'i olmuş. Eğitimi bittikten sonra uzmanlığını orada pekiştirmiş. Eksperliği İtalya Tarım Bakanlığı ve Toscana bölgesinden resmi olarak onaylanmış. Tüm Avrupa Birliği ülkelerinde de bir yağı bilimsel olarak tahlil etme yetkisi var ve uluslararası yarışmalarda jüri üyeliği yapabilecek saygınlığa kavuşmuş. O rengine, kokusuna ve tadına bakarak zeytinyağınızın kalitesini test ediyor. Onun vereceği karara bağlı olarak zeytinyağınızın kalitesi ve uluslararası standartlarda olup olmadığını anlayabilirsiniz. Selin Ertur, bir yandan da zeytinyağı üreticiliğini sürdürüyor. Hazırladığı yağlarla ciddiye aldığı uluslararası yarışmalara katılıyor. Geçtiğimiz haftalarda İtalya'da yapılan ve dünyanın en prestijlilerinden biri kabul edilen yarışmada 'hafif meyvemsiler' dalında ikinci oldu. Ertur'la 600 numunenin katıldığı uluslararası bir yarışmada jüri üyesi olarak Los Angeles'ta kaldığı 10 günün ardından Türkiye'ye dönüşünde görüştük.<br /><br /><strong>- Nasıl zeytinyağı experi olunur? </strong><br />- Bunun için ciddi bir eğitimden geçmeniz gerekiyor. Önce beş ay boyunca yağı sadece kokluyorsunuz. Kokuları ayırt etmekte başarılı olursanız gırtlak eğitimi başlıyor. Gırtlak eğitimi de beş ay kadar sürüyor. Bitirince size karanlık oda testi uyguluyorlar. Işıklar kapalı, sadece siz ve pipet... Yağın rengini göremiyor, kokusunu alamıyorsunuz. Sadece gırtlağınıza güvenmek zorundasınız. Exper olabilmek için bu testi de geçmeniz gerek ama iş burada da bitmiyor. Bu üç testi geçtikten sonra en az üç yıl bu çalışmaları bir labarutuvarda devam ettirmelisiniz. Çok iyi bir exper olabilmek için gereken eğitim süresi ortalama beş yıl sürüyor.<br /><br /><strong>- Bitince ne oluyor? </strong><br />- Eğer performans cetveliniz bu seneler içinde hep iyiyse yeni bir eğitime girmeye hak kazanıyorsunuz. Bu eğitimi de bitirirseniz 8 -10 kişilik bir eksper kadrosuna başkanlık yapabilme yeterliliğine sahip oluyorsunuz.<br /><br /><strong>- Siz bütün bu eğitim süreçlerini tamamladınız yani?</strong> <br />- Evet. 2003'e kadar hepsini tamamladım. Halen yaz aylarında İtalya'ya gidip labaratuvarda çalışmaya devam ediyorum. <br /><br /><strong>- Türkiye'de sizin anlattığınız ölçülere uyan kaç 'zeytinyağı exper'i var?</strong> <br />- Bu ölçülerde bir tek ben varım. Ama Türkiye'de benim dışımda da iyi experler var; Ayvalık'taki Selim Kantarcı gibi. <br /><br /><strong>'EXPER'LERE MAKYAJ, PARFÜM, SİGARA YASAK</strong> <br /><br /><strong>- Ne kadar zor bir iş 'exper'lik? </strong><br />- Çok zor bir iş. Parfüm kullanmak yok, makyaj yapmak yok. Sinüziti olanı, sigara içeni bu işe zaten kabul etmezler; çünkü tütün algıyı öldürüyor. Tadıma yani değerlendirmeye girmeden üç saat öncesinden başlayarak çay, kahve içmek, yemek yemek yasak, baharatlı, koku içeren,asitli yiyecekler vs yasak. Sadece su. Bazen bütün günü iki üç dilim elmayla ve az bir yoğurtla geçiriyoruz. Labaratuvarda çalışıyorsanız suyun bile tuzu ayarlanmış oluyor, gırtlağı uyuşturmasın diye. Ayrıca çok iyi konsantre olmanız gerekiyor. Bir önceki numuneyle bir sonrakini karıştırmamak lazım, damak hafızanız yerinde olmalı.<br /><br /><strong>- Zeytinyağının iyisini nasıl anlarız? Bize bir iki numara öğretseniz... </strong><br />- Zeytinyağını ince dipli bir çay bardağına koyun. Avucunuza alarak bardağı hafifçe ısıtın. Ondan sonra da koklayın. Meyvemsi bir koku, mis gibi bir zeytin kokusu almanız gerekiyor. En kolay yapılabilecek test bu.<br /><br /><br /><strong>Zeytinyağında sıfır hata olmalı</strong><br /><br /><strong>- Bir yağın uluslararası standartlarda kabul görebilmesi için nelere dikkat etmek gerek?</strong><br />- Uluslararası standartlarda bir yağın sızma olabilmesi için 'sıfır hatalı' olması gerekiyor. Sıfır hatalı olup pozitif değerlerinin yüksek çıkması gerek. Eğer bu yoksa zaten siz sızma üretmiyorsunuz demektir.<br /><br /><strong>- 'Sıfır hatalı' ne demek?</strong><br />- Zeytinin toplanmasından yağ haline gelmesine, filitre edilip paketlenmesine kadar bir süreç var. Bu süreçteki en ufak bir hata, sizi sızma kriterlerinin dışına çıkarır.<br /><br /><strong>- Ne gibi hatalar bunlar?</strong><br />- Biz yağı test ederken şunlara bakarız: Bu yağın zeytini dalından mı toplanmış, yerden mi toplanmış? Dalından toplanması makbul çünkü yerden toplanırsa yağa toprak tadı geçer.<br />Olgunlaşma zamanından önce mi toplanmış, zamanında mı toplanmış, sonra mı toplanmış? Yağda fermantasyon mu var, oksidasyon mu? Yağ, çürük zeytinden yada don tarafından vurulmuş buzlu zeytinden mi elde edilmiş? Siyah zeytinin yağı mı, yeşil zeytinin yağı mı?<br />Bayır zeytininin yağı mı, düz arazi zeytininin yağı mı? Yağa işleme sırasında makinalardan metalik tatlar geçmiş mi, makinanın diğer ısıları iyi ayarlanabilmiş mi? Filitrasyonda hata var mı? Yağın ağızdaki dengesi nasıl? Meyvemsi, yakıcı, burukluk hali hangi düzeyde, dildeki hafifliği, genel harmonisi nasıl? Bunların hepsi çok önemli. En ufak bir hata sizi 'sıfır hata'nın dışına çıkarır.<br /><br /><strong>- Amma ayrıntılı bir işmiş. Siz bütün bu hataları anlayabiliyor musunuz?</strong><br />- Kokladığım zaman nerede hata yapıldığını büyük ölçüde anlıyorum. Bu yüzden çoğu zaman gırtlak testi yapıp ağzımı kirletmiyorum bile. 'Zeytinyağı experi'yseniz bir süre sonra ağzınız kimya labaratuvarı gibi oluyor zaten.<br /><br /><strong>Aşçılar bu konuda bilgisiz</strong><br /><br /><strong>- İtalya'da eğitim aldınız. İtalya'nın bu konudaki öncülüğü nereden geliyor?</strong><br />- Dünyadaki en büyük zeytinyağı üreticisi İspanya. Onu İtalya takip ediyor.<br />Bu iki ülke, pazarı kapatmış. Ürettikleri yağlar bizdekilerden çok daha iyi. Çünkü İtalya'da toplam 700 tip zeytin var.<br />Türkiye'de 150 tip var ve bunların sadece 14'ü belirgin. Dolayısıyla İtalya'da çok daha farklı aromalar var.<br /><br /><strong>- Türkiye'de en kaliteli zeytinyağı hangi bölgede üretiliyor?</strong><br />- Edremit Körfezi'nde ama bu orada üretilen her yağın muhteşem olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü üretici hatası olabiliyor, hava şartları kötü gidebiliyor.<br /><br /><strong>- En kaliteli zeytinyağı türü hagisi?</strong><br />- En gözdesi 'sızma' zeytinyağı.<br /><br /><strong>Zeytinyağı demek zeytinin suyu demek.</strong><br /><br />Gliserid artı oleik asit demek. Sızma dediğimiz zeytinyağında oleik asit oranı yüzde 0 ile 0.8 arasında olur.<br /><br /><strong>- Sizin ürettiğiniz zeytinyağında bu oran kaç?</strong><br />- Yarışmaya katılmak için hazırladığım zeytinyağında bu oran yüzde 0.36. Ama bu kimyasal oranlar da yağın kalitesini tek başına belirleyen şeyler değil. Bazen yağın asidi düşük olur ama tadı hiç iyi olmaz. İtalya'da yağın kimyası istediği kadar iyi olsun organoleptik testten geçmez ise iyi şişeye giremiyor.<br /><br /><strong>- Şimdi siz bir yağ yaptınız ve yarışmaya katılıp derece kazandınız. Ne katacak bu sizin yağınıza?</strong><br />- Dikkatinizi çekecek bir tanesini söyleyeyim. Parma'da çok ünlü bir yemek okulu var. Dereceye girenlerin yaptıkları yağlarla oradaki şefler bir mönü hazırlıyor. 70 şef benim bu yarışma için yaptığım yağı, o okulda salatalar ve giriş yemekleri için kullanmakta hemfikir.<br /><br /><strong>- Her zeytinyağı her yemekte kullanılır mı?</strong><br />- Bilinçli kullanmayı bilmek gerekir.<br />Türkiye'de aşçıların yüzde 80'i iyi bir zeytinyağının nasıl olması gerektiğini bilmiyor. Bazen gidiyorum, ekmekle yemek için önüme fermante olmuş bir yağ geliyor ya da riviera yağı salataya konuyor. İyi aşçıların, özellikle Türk aşçılarının bunu çok iyi bilmesi gerekiyor, çünkü dünyada 'zeytinyağlılar' adı altındaki mutfak bir tek bizde var.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-57166840115946402011-05-31T00:19:00.000-07:002011-05-31T00:22:51.006-07:00ÖDÜL AVCISI LALELİ ZEYTİNYAĞLARI BİR ALTIN MADALYA DAHA KAZANDI<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQLJfqykhvlqxCfXVo3tLM8KqWRHkDUbiNmzjm28BrAXRSnV-BTUtFdSobQmWdlt-KULjphtyR-JXsK5aEhxMRBKRC0WyOgT0-muypNxckwUmjZaykjUB8CLtmmRFnJKRQtOR9/s1600/YAHYA%252BLALELI%252BODUL%252BFOTOSU.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 213px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQLJfqykhvlqxCfXVo3tLM8KqWRHkDUbiNmzjm28BrAXRSnV-BTUtFdSobQmWdlt-KULjphtyR-JXsK5aEhxMRBKRC0WyOgT0-muypNxckwUmjZaykjUB8CLtmmRFnJKRQtOR9/s320/YAHYA%252BLALELI%252BODUL%252BFOTOSU.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5612777205894926706" /></a><strong>31 Mayıs 2011,Salı</strong><br /><br />Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği üyesi Laleli Zeytinyağları ödüle doymuyor. Son 10 yıldır uluslararası platformda peş peşe aldığı ödüllerle ülkemizi gururlandıran Laleli Zeytinyağları, 2011 yılında da başarısını sürdürdü. Laleli Zeytinyağları, Uluslararası Kalite Sınıflandırma Enstitüsü Monde Selection (www.monde-selection.com) tarafından 2011 yılında Altın Madalya ile ödüllendirildi. Laleli Zeytinyağları, aynı ödülü 2010 yılında da kazanmıştı.<br /><br />Laleli Zeytinyağları Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yahya Laleli, gıda ürünlerini lezzet ve kalite açısından değerlendiren ve teşvik eden bir kuruluş olan International Taste & Quality Institute – ITQI (www.itqi.com) tarafından düzenlenen yarışmalarda, 2006 yılından beri her sene 2 yıldız ile sürekli ödüllendirilen zeytinyağları üretmenin gururunu yaşadıklarını söyledi. Laleli, “Zeytinyağımız, 2010 yılında zeytinyağı grubunda verilen ilk 3 yıldız ile büyük bir fark yaptı. Bu yıl da 2 yağımızla katıldığımız yarışmada, “Laleli Erken Hasat” ve “Laleli Organik” ürünlerimizin her ikisi de 2011 yılı sınıflandırmasında 2 yıldız ile ödüllendirildi” diye konuştu.<br /><br /><strong>LALELİ ZEYTİNYAĞLARI ÖDÜL AVCISI</strong><br /><br />Uluslararası yarışmalarda Türkiye’nin en fazla ödül kazanan zeytinyağlarından olan Laleli Zeytinyağları 2010 yılında Alman Der Feinschmecker Magazine tarafından “En İyi 50 Zeytinyağı” listesine seçildi. 2009 yılında ise “Los Angeles International Extra Virgin Olive Oil Competition” yarışmasında Laleli Organik Zeytinyağı hem altın madalya kazandı, hem de Altın Madalya alan ürünler içinde de “Best of Class” ödülü alarak ikinci bir altın madalya ile ödüllendirildi.<br /><br />“11 yıldır uluslararası platformda almış olduğumuz ödüller, Edremit körfezinde yetişen zeytinin lezzetini ve bu lezzetin yakıcılıkla birlikte gittiğini artık kanıtlamıştır” diye konuşan Prof. Dr. Laleli, “Zaten bu bölgenin ürünleri bu özelliğinden dolayı gerekli besin öğelerini dengeli bir şekilde içinde bulundurmakta ve bu da sağlıklılığımızın süreğenliğini arttırmaktadır” dedi.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-91661140161460987352011-04-18T00:59:00.000-07:002011-04-18T01:05:15.540-07:00Pilli Kuş<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjH1o42BdH8JSNMHVR-ziCS7g64Ylz6uc-ag-Hi5jwBW2QLXrLiKK45QMLez3dgNg7-SbddoacDlmRuOoeN6yYrYiyrnbmGJ-3yEbHOHBWSAgOa-im0BgnDhQmOwu75zN8Kb11G/s1600/Zeytin+A%25C4%259Fac%25C4%25B1-Sabah.bmp"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 177px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjH1o42BdH8JSNMHVR-ziCS7g64Ylz6uc-ag-Hi5jwBW2QLXrLiKK45QMLez3dgNg7-SbddoacDlmRuOoeN6yYrYiyrnbmGJ-3yEbHOHBWSAgOa-im0BgnDhQmOwu75zN8Kb11G/s320/Zeytin+A%25C4%259Fac%25C4%25B1-Sabah.bmp" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5596831539851760114" /></a><strong>Bekir Coşkun<br />17 Nisan 2011</strong><br /> <br />Çocuğun elinde naylondan bir pilli kuş vardı…<br />Ben hiç bu kadar çirkin kuş görmemiştim…<br />Rengi mor metalik, gözleri kedi gözü, gagası akbaba, kuyruğu martı, kafası leylek, ayakları iki küçük tekerlek…<br />Uçacakmış gibi yapıyor…<br />Annesi çocuğa “Yere ko da gidiversin guşgun” diye seslendi… Çocuk kuşu yere koyup bekledi, kuşun kanatları kıpırdamadı…<br />Çocuk havaya kaldırıp kendisi koştu, ki kuş uçmuş olsun…<br />Pili bitmişti çünkü…<br />*<br />Cennet gibi bir manzara…<br />İlerde çam ormanı ile zeytin bahçeleri birleşiyor…<br />Karşı dağların üzerinde hâlâ kar var… Karlı zirvelerden inen derelerin iki yanında sevdalı söğütler sıraya girmiş, su içer gibi…<br />Köylerin çevresindeki tarlalar yemyeşil, kimisi kahverengi belli ki nadasta…<br />Arada akıl almaz güzellikte göller…<br />Uzakta Ege Denizi…<br />Cennet buralar…<br />*<br />Ama bu toprakların altında birçok maden var…<br />Maden avcısı şirketler buraların peşindeler, çoğunu parsellemişler… Aslında çevreyi koruması gereken Çevre Bakanlığı ruhsat vermiş, tarumar ediyorlar doğayı…<br />Misal; nikel çıkartılacak…<br />Nikel, pil üretimi için…<br />*<br />Madenleri işlemek ve ayrıştırmak için yılda yüz binlerce ton asit kullanılacak…<br />Asit ve diğer kimyasalların derelere karışması, göllerde toplanması, toprağı zehirlemesi kaçınılmaz…<br />Kazılan çukurlardan milyonlarca ton toprak, kaya, kil, çakıl çıkartılıp çevreye yığılacak…<br />Ve 400 bin ağaç kesilecek…<br />*<br />Kaz Dağları’ndan başlayıp, tüm Ege kıyılarındaki bu akıl dışı yıkımdan dolayı zaten göllerde ve ırmaklarda balık kalmadı sayılır…<br />13 kuş türü bölgeyi terk etti…<br />Kalanların ölülerini buluyor köylüler…<br />*<br />Kuşları öldüre öldüre yapılan pillerin takıldığı çirkin pilli kuşun kanatları kıpırdamıyor çocuğun elinde…<br />Pili bitti…<br />Yeni pil için doğadaki martıların, çullukların, flamingoların, balıkçılların, ördeklerin, kuğuların ölmesi gerek…<br />Ki çirkin pilli kuş uçacakmış gibi yapsın…Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-30008931.post-57002156023976542082011-04-05T03:38:00.000-07:002011-04-05T03:43:10.240-07:00Zeytin geni…<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCvMyVCWFFlTQPiSeSCLv_bxi0OXPQ-5CfeWelN-0gCYsUVUyDJQm37wkLAK5SSQUQdHQq8I8qFTXRNy5HjrDQrTRvubMOt-6guV-Ke3an9_lNR3IAMfeT3koep8G7lgmDsSg6/s1600/58_d.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 239px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCvMyVCWFFlTQPiSeSCLv_bxi0OXPQ-5CfeWelN-0gCYsUVUyDJQm37wkLAK5SSQUQdHQq8I8qFTXRNy5HjrDQrTRvubMOt-6guV-Ke3an9_lNR3IAMfeT3koep8G7lgmDsSg6/s320/58_d.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5592048079173217346" /></a><strong>Ali Ekber Yıldırım<br />Dünya<br />5 Nisan 2011,Salı</strong> <br /><br />Gen kaynakları bir ülke için stratejik öneme sahiptir. Genetik kaynak olmadan yeni çeşit geliştirmek ve yeni çeşit olmadan da üretim artışı sağlamak olanaksız.Türkiye, gen kaynakları bakımından zengin bir ülke. Bu zenginliği kanıtlayacak önemli bir veri var. Avrupa’nın tamamında 12 bin çeşit tür tespit edilirken bunların 2 bin 400’ü endemik. Türkiye’de ise 12 bin 54 tür var. Bunun 3 bin 905’i endemik.Yani Türkiye’ye özgü. <br />Gen kaynaklarına sahip olmak kadar, korumak ve gelecek kuşaklara taşımak çok önemli. Bu amaçla gen bankaları kuruluyor. Ankara’da dünyanın 3. büyük gen bankası kuruldu. Daha bir yıl geçmedi. Adana’da Türkiye’nin ikinci büyük zeytin gen merkezi katlediliyor. <br />Buğday, arpa, nohut, mercimek, elma, armut, ayva, kayısı ve daha bir çok önemli bitkinin olduğu gibi zeytinin de anayurdu Anadolu’dur.<br />Binlerce yıl önce Anadolu’dan dünyaya yayılan zeytin, bugün anayurdunda adeta yok ediliyor.<br /> Avrupa’nın tamamından daha zengin gen kaynaklarına sahip olan Türkiye, bir tarafta dünyanın 3. büyük gen bankasını kuruyor, diğer tarafta Adana’da Çukurova Üniversitesi’ndeki zeytin gen merkezindeki zeytin ağaçları 1 Nisan sabahı dozerlerle yok ediliyor. 1 Nisan şakası gibi.<br />Dozerlerin talan ettiği zeytin gen merkezinin bulunduğu alanın kullanım hakkı Çukurova Üniversitesi’ne ait. Adana Büyükşehir Belediyesi, 2008 yılında bu alana ilişkin imar değişikliği yapmış. Yapılan değişiklikle zeytin gen merkezine okul yapılması kararlaştırılmış. <br />Zeytin gen merkezinin gelecek kuşaklara aktarılması için yıllardır emek veren Çukurova Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayzin Küden, dağ bayır demeden zeytin çeşitlerini bulmak için çalışan zeytin sevdalısı Dr. Mücahit Taha Özkaya ve daha pek çok kişi ve kurum yoğun çaba harcadı. Yaklaşık 3 yıldır bu gen merkezinin korunması gerektiğini, okul yapılacak başka bir alanın bulunabileceğini anlatmaya çalışıyorlar. Görüşü sorulan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı da bu alanın zeytin gen merkezi olduğunu ve korunması gerektiğini bildiriyor. Yükseköğretim Kurumu Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’na söz konusu alanın milli servet niteliği taşıdığı, gelecek nesillere bırakılacak zeytin gen merkezi üzerinde yapılması planlanan okul inşaatının bu alanda yapımının önlenerek Bakanlıkça uygun görülecek başka bir yere inşa edilmesini söylüyor.<br />Bu görüşlerin hiçbiri dikkate alınmıyor. İnadım inat denilerek Adana Valiliği’nin emri ile sabahın kör vaktinde 386 zeytin çeşit ve genotipi olan zeytin gen merkezine dozerler girip ağaçları köklüyor. Gün ağarınca Çukurova Üniversitesi öğretim üyeleri, öğrenciler, duyarlı yurttaşlar dozerlerin önüne geçerek zeytin sökümünü şimdilik durdurmayı başarıyor. Fakat, kalan zeytinlerin sökülmeyeceği yönünde bir güvence yok.<br />Zeytinlerin sökülmesi sadece akla, bilime, mantığa değil, yasalara da aykırı. 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” kapsamında özel ürün ve mutlak tarım arazisi olan bu alanın amacı dışında kullanılması yasaya aykırı.<br />Zeytin ağaçlarının söküldüğü alana Adana Merkezli Özler Tarım tarafından 32 derslikli Fen Lisesi yapılacak. Kuşkusuz çok önemli bir proje. Fakat, yararlı bir iş yaparken daha yararlı bir işi yok etmenin anlamı ne? <br />Zeytin gen merkezi üzerine okul yapacak olan Özler ailesi eğitimin önemini bildiği kadar tarımın önemini, toprağın değerini bilen bir aile. Projeyi başka bir alanda uygulamaya koyması en doğrusu olacak. Yapacakları bu hizmetle hem genç beyinleri hem de binlerce yıllık zeytin gen kaynakları gelecek kuşaklara taşımış olacak.<br />Gen merkezinin kurtarılması için en başta Özler ailesi, üniversite, Milli, Eğitim Bakanlığı ve Adana Valiliği’nin uzlaşması ve okul için yeni bir alanın bulunması şart. Eğer gen merkezi yok edilirse bunun zararını sadece Adana ve Türkiye değil, insanlık görür.<br />Yazıyı tamamlarken kötü bir haber de Bursa’dan geldi.Bursa’nın Gürsu İlçesi Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez’in anlattığına göre Bursa Hafif Raylı Sistem çalışmaları kapsamında yeni bir ihale yapılacak. Gürsu İlçesi’ne 7 kilometre yakınındaki İğdir Köyü’ne bir istasyon yapılacak. Hafif Raylı Sistemin uzatılacak bölümü birinci derecede tarım arazisi ve seraların yoğun olduğu bölgeden geçirilecek. Kamil Dönmez’ in söylediğine göre, bu hattan yararlanacak insan sayısı çok sınırlı. Yerleşim merkezine uzak. Fakat, 400 dönüm seraya ve Bursa Ovası’ndaki tarımsal üretime çok büyük zarar verecek. Otoyola yakın bir mesafeden geçirilmesi için yapılan öneri dikkate alınmamış. Daha önce otobanla talan edilen Bursa Ovası’na bir darbe de tren yoluyla vurulacak.<br />Ülkenin hemen her yerinde benzer çirkinlikler yaşanıyor. Tarım toprağını yağmalama, hoyratça kullanma alışkanlığı var. Tarım toprağı yok ediliyor. Tarımsal üretim yok ediliyor. Her şey ithal ediliyor. Bu işin sonu felaket. Bu işin sonu açlık. Bizden uyarması.Koray & Hakki Yazicihttp://www.blogger.com/profile/10747195267241102756noreply@blogger.com0