Friday, April 27, 2007

Mehdi Eker :"Zeytinciliği destekliyoruz."



Tarım Bakanı Mehdi Eker, zeytincilik sektörü ile ilgili hedefleri büyüttüklerini açıkladı.


Nesrin Şirvan, Ticaret Gazetesi


Eker, "Zeytin ve zeytinyağında önümüzdeki 10 yıl içerisinde,
1 milyon hektar zeytin alanı, 160 milyon zeytin ağacı sayısı hedefliyoruz. Ağaç başına verim 25 kg, kişi başına zeytinyağı tüketimi 5 kg, kişi başına sofralık zeytin 6 kg, zeytin üretimi 4 milyon ton, zeytinyağı üretimi 450 bin ton, zeytinyağı yurtiçi tüketimi 250 bin ton, zeytinyağı ihracatını 200 bin ton olarak hedeflenmektedir" dedi.

SOFRALIK ZEYTİNDE İKİNCİYİZ

Sofralık zeytin üretiminde ikinci, zeytinyağı üretiminde ise beşinci olduğumuza dikkat çeken Eker, şunları söyledi: "Ülkemizde son 10 yıllık ortalamalara göre; sofralık zeytin üretimimiz 363.000 ton, yağlık zeytin üretimimiz 878.000 ton, zeytinyağı üretimimiz ise 120 bin tondur. Yıllara göre değişmekle birlikte dünyadaki yerimize bakarsak, sofralık zeytin üretiminde ikinci, zeytinyağı üretiminde ise beşinciyiz. Ülkemiz tüketimi yıllara göre değişmekle birlikte, sofralık zeytin tüketimi ortalama 135.000 ton, zeytinyağı tüketimi ise 60.000 tondur. Sofralık zeytin ihracatımız 35-70 bin ton arasında değişmekte olup, ihracatı gerçekleştirdiğimiz ülkeler AB ve Ortadoğu ülkeleridir. Zeytinyağı ihracatımız ise ortalama 60 bin ton olup, ihracatımızın yarısından fazlasını (% 60-65) AB`ye gerçekleştirmekteyiz. AB`ye gerçekleştirdiğimiz zeytinyağı ihracatında İtalya ve İspanya önemli bir yer tutmaktadır. İhracatımızdaki diğer önemli ülkeler ise ABD, Kanada ve Suudi Arabistan`dır."

ZEYTİNCİLİĞİ DESTEKLİYORUZ

Zeytinciliğimizin teşvik edilmesi amacıyla üreticiler, zeytinyağı ve sertifikalı zeytin fidanı bazında desteklendiğini ifade eden Eker, "Türkiye`de geçmiş yıllara göre zeytinyağına ödenen prim miktarlarının arttığını görebiliriz. 2007'de 13.2 milyon YTL prim ödemeyi planlıyoruz. Geçen yıl bu rakam 3.6 milyon YTL idi. İlk defa 2005 yılında sertifikalı zeytin fidanını destekleme kapsamına aldık. 2006 yılında sertifikalı zeytin fidanı ile zeytinlik tesis edenlere 250 YTL/da destek verdik. 2007 yılında da sertifikalı zeytin fidanı ile zeytinlik tesis edenlere 250 YTL/da destekleme ödeniyor. Gemlik çeşidi ile bahçe tesisine 45 YTL destek uygulanıyor. Yine Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca hazırlanan tebliğ kapsamında, sofralık zeytin için farklı kalemlerde tescilli Türk markaları ile ihraç edilmesi durumunda ton başına 100-150 ABD Doları ihracat teşviki verilmektedir. Zeytinyağı için tescilli Türk markaları ile "Made in Turkey" ibaresi ile ihraç edilmesi durumunda farklı ambalaj büyüklüklerine göre değişmek üzere ton başına 150-350 ABD Doları ihracat teşviki verilmektedir. Yukarıdakilere ilaveten DGD, mazot ve gübre desteği de mevcuttur"dedi.

Mehdi Eker, "Bu alanda hedefler; zeytin ve zeytinyağında önümüzdeki 10 yıl içerisinde; 1 milyon hektar zeytin alanı, 160 milyon zeytin ağacı sayısı, ağaç başına verim 25 kg, kişi başına zeytinyağı tüketimi 5 kg, kişi başına sofralık zeytin 6 kg, zeytin üretimi 4 milyon ton, zeytinyağı üretimi 450 bin ton, zeytinyağı yurtiçi tüketimi 250 bin ton, zeytinyağı ihracatı 200 bin ton olarak hedeflenmektedir" şeklinde konuştu.

Wednesday, April 25, 2007

VİNOLİVE SÖYLEŞİ PROGRAMI


Akdeniz'in ruhu 26-29 Nisan 2007 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanına taşınacak.
Uluslararası İzmir Fuar Alanında gerçekleştirilecek VINOLIVE 2007 - 4. Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve Alkollü İçecekler Fuarı'nı İZFAŞ düzenliyor.

VİNOLİVE SÖYLEŞİ PROGRAMI

SERGİ
Dünyanın En Eski Zeytinyağı İşliklerinden Birisi: Klazomenai
Fotoğraflar: Ayla Savaş Bakır - Klazomenai Kazı Üyesi

PANEL

Tarih: 26 Nisan 2007
Konu: Türk Zeytinyağının Yol Haritası
Yöneten: Nedim Atilla
Saat: 17:00
Konuşmacılar:
Aylin Öney Tan – Mimar- Yazar
Cahit Çetin- Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı
Prof.Dr.Sedef Nehir El -Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği

Tarih: 27 Nisan 2007
Konu: Türk Şarabının Yol Haritası
Yöneten : Nedim Atilla
Saat:17:00
Konuşmacılar:
Doç.Dr.Hatice Kalkan Yıldırım -Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü
Reha Öğünlü - Girişimci
Ali Esad Göksel – Mimar - Yazar

AKSAM YEMEĞİ

Tarih: 28 Nisan 2007
Konu: Şarap ve Hayat
Konuşmacı:Akın Öğünlü
Saat:15:00 – 16:30


Tarih:28 Nisan 2007
Konu:Ege’de Zeytinyağında ve Şarapta Marka Yaratmak
Konuşmacılar:
Muhterem İlgüner- Marka Uzmanı
Dr. Mustafa Tan – UZZK İcra Direktörü
Prof.Dr.Yahya Laleli
Yöneten:Ahmet Örs- Gazeteci
Saat:17:00

Tarih: 29 Nisan 2007
Konu: Dünyanın En Eski Zeytinyağı İşliklerinden Birisi: Klazomenai
Konuşmacı:
Ali Ertan İplikçi
Saat:14:00 – 16:00
Slayt Gösterisi

Tuesday, April 24, 2007


Uluslararası Zeytin Konseyi (IOOC ) Zeytin Ürünleri Piyasası Raporu Özeti

No.13 - Mart 2007
Pazar Yorumu


Derleyen , çeviren : M. Hakkı Yazıcı


Mart 2007 sonu itibariyle, başlıca üretici ülkelerde 2006/07 sezonu zeytinyağı üretimi hemen hemen bitmiştir. Genellikle nihai üretim seviyesi baştaki tahminlerle uyuşmaktadır. Üretim İspanya’da ve bazı diğer ülkelerde Nisan ve Mayıs aylarında devam edebilir.

Son verilere göre, 2006/07 sezonunda bütün Avrupa Birliği ülkelerinde zeytinyağı üretiminin 2.140.000 tona ulaştığı umulmaktadır. Bu, bir yıl önceki 1.946.000 tonluk üretim seviyesinden % 9.97 daha yüksektir. Ülkelerin üretim payları, 1.095.000 ton İspanya, 627.000 ton İtalya, 370.000 ton Yunanistan, 35.000 ton Portekiz, 8.000 ton Kıbrıs Rum Kesimi ve 5.000 ton Fransa şeklinde sıralanmakta.

Avrupa Birliği’nin son 2006/07 zeytinyağı üretimi rakamlarına Tunus ve Cezayir’in nihai üretim rakamları eklendiğinde toplam üretim yaklaşık 2.321.000 tona ulaşmaktadır. Bu üretim alanlarının geçmiş altı sezonluk uluslararası zeytinyağı üretimi ortalamasının % 85.2’ine tekabül ettiği hesaplandığında, 2006/07 için toplam dünya üretiminin 2.724.000 tonla 2.828.000 ton arasında olacağı beklenebilir. Bundan dolayı, IOC’nin Kasım 2006’daki oturumunda ilan edilen, 2006/07 sezonu dünya zeytinyağı üretimiyle ilgili 2.820.000 tonluk tahmini hedefini bulmuştur.

İspanya Tarım Bakanlığı, Şubat 2007 sonu itibariyle İspanya’nın zeytinyağı üretiminin 1.006.800 ton olduğunu ilan etmiştir. Bu rakam bir önceki sezonun aynı dönemine göre % 30 daha yüksektir ve önceki dört sezon ortalama üretiminin % 4 üstündedir. Tam olarak, 4.786.474 ton zeytin, hammaddenin % 21’ne karşılık gelen bu hacımdaki yağ üretimi için sıkılmıştır. Aynı dönem için İspanya’daki sofralık zeytin üretimi, bir önceki sezonun % 15 üstünde olan 492.000 tona ulaşmıştır.

Tunus Tarım Bakanlığı tarafından açıklanan rakamlara göre, 2006/07 sezonu için Tunus’un toplam zeytinyağı üretimi 160.000 ton olmuştur. Bu, Ekim 2006’da bildirilen ilk 130.000 tonluk tahmine göre % 23.08’lik bir artışı göstermektedir, ancak 220.000 tonluk 2005/06 sezonu kayıtlarının % 27.23 altındadır. Sofralık zeytin üretiminde ise 15.500 tonluk rakam ilan edilmiştir.

Tunus’ta zeytinyağı üretici fiyatları, 2006/07’deki bütün önemli piyasalarda başlayan, 2.2 TND / Kg.’ de seyreden, aynı düşme eğilimini muhafaza etmektedir. Sofralık zeytin üretici fiyatları, 0.690 TND / Kg.’a getirilmiştir.

Aylık ve haftalık değişikliklere göre, en önemli Avrupa Birliği üretici ülkelerindeki sızma zeytinyağı fiyatları;

- Bir yıl önceki üretici fiyatları ile karşılaştırıldığında İtalya’da % 22, İspanya’da % 28, ve Yunanistan’da % 30 daha düşüktür.
- 2006/07’de, fiyat seviyeleri, ilk olarak bir önceki sezonun son aylarında ortaya çıkan düşme eğilimini sürdürdü. Bununla beraber, Kasım 2006 ortalarından bu yana fiyatlar, farklı zamanlarda hafif bir düzelme gösterdi. Fiyat düzelmesinin ilk belirtisi 13-19 Kasım 2006 haftasında İtalya’dan geldi; bunu bir 2 aylık düşme- yükselme dönemi ve daha sonra belirgin, ılımlı bir yükselme eğilimi takip etti. 25-31 Aralık 2006 haftasında kaydedilen yükselen fiyat hareketleri ile İspanya pazarı bunu uygun olarak takip etti, Bu dizinin sonu, 12-18 Şubat 2007 haftasında fiyatların toparlanmaya başladığı Yunanistan’dı.
- Avrupa Birliği’nde tek bir Pazar olsa bile, başlıca üretici Avrupa ülkelerinde önemli fiyat farklılıkları olmaktadır. Mart 2007 ayının son haftasında, Hanya’da (Yunanistan) sızma zeytinyağı fiyatı, Jaen’deki (İspanya) 2.67 Euro/ Kg.’lık fiyatla karşılaştırıldığında % 2.3 daha düşük fiyat olan 2.61 Euro / Kg.’a geldi. Bari’de (İtalya) bile fiyatlar, 3.26 Euro/ Kg.’la, Yunanistan’a göre % 24.9 ve İspanya’ya göre % 22.1 oranında daha yüksekti.

Wednesday, April 18, 2007

Zeytinyağında Ambalaj




İzdivaç söz konusu olduğunda söylenilen çok beylik bir söz vardır: “Evleneceğin kişinin yüzü değil, ruhu güzel olsun.” Be kardeşim hem ruhu, hem de yüzü güzel olsa fena mı olur!?...Lafı sektörümüze uyarlarsak zeytinyağımızın, ambalajı da kalitesi kadar iyi olsa kötü mü olur?


ARAŞTIRMA DOSYASININ TAMAMINI ZZ DERGİSİ'NİN 4. SAYISINDA OKUYABİLİRSİNİZ.


Zeytinyağında Ambalaj

M. Hakkı Yazıcı
mhyazici@gmail.com


İzdivaç söz konusu olduğunda söylenilen çok beylik bir söz vardır: “Evleneceğin kişinin yüzü değil, ruhu güzel olsun.”

Be kardeşim hem ruhu, hem de yüzü güzel olsa fena mı olur!?...

Lafı sektörümüze uyarlarsak zeytinyağımızın, ambalajı da kalitesi kadar iyi olsa kötü mü olur?

Z & Z Dergisi’nde “Etiketin Önemi” başlığı altında yayımlanan bir başka yazımı “Mademki zeytinyağı yemek sanatının kralıdır, biz de onu krallara layık giydirmeliyiz” diyerek bitirmiştim.
Kuşkusuz giyimin, kuşamın çok önemi var. Nasrettin Hoca’nın bildik hikayesini unutmayalım: Hani konuk olarak çağrıldığı ziyafette fazla itibar görmeyince kızıp, bir koşu eve gidip kürkünü giyip gelmiş, bu defa saygıyla karşılayıp baş köşeye oturtmuşlar. İtibarın arttığını görünce Hoca daha da kızıp, “Demek ki itibar bana değil kürke” diyerek kürkünün eteğini yemeğe bandırıp “Ye kürküm ye!” demiş.

Artık günümüzde ambalajın tüketiciye mesaj verecek olan marka kavramının ayrılmaz ve önemli bir parçası olduğu bilinci giderek yerleşiyor.

İnsanoğlunun ilk giydiklerini hatırlayalım, bir de bugünkü giyim anlayışımızı. Aynı şekilde zeytinyağımızı eski çağlarda olduğu gibi toprak küplerde, amforalarda saklayıp sunmuyoruz. İnsanların yerleşik yaşama geçmesi ile birlikte o günün koşullarına göre biçimlendirilmiş ilk ambalaj örneklerine, arkeolojik kazılarda elde edilen bulgularda bolca rastlamaktayız.
Yaşadığımız topraklarda en az 8 bin yıllık serüveninin olduğunu bildiğimiz, insan yaşamındaki önemi her geçen gün biraz daha anlaşılan zeytinyağını eski çağlarda olduğu gibi “pithoi” diye adlandırılan iki metrelik dev toprak küplerde, amforalarda saklayıp, taşıma zamanı çok gerilerde kaldı.
Aktarlar, bakkallar, marketlerin yerini supermarket, hipermarket zincirleri aldı. Ticaretin, pazarlamanın yeni çağdaş usullerini yaşar, uygular olduk.

Doğuş Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü Araştırma Görevlisi Ardan Ergüven şöyle diyor:
“Süpermarketlerde onlarcasını bir arada gördüğümüz zeytinyağları çeşitlerinin ambalajlarında kullanılan malzemeler, görüntüler ve tasarım stilleri, tüketim tercihimizi etkileyen faktörlerden belki de en önemlileri. Ürün ambalaj kimliğinin yaratımında ilk olarak ürün çeşidinin ve karakterinin tanımlanması gerekmektedir…
Şüphesiz ambalaj bir ürünün kimliği hakkında söz sahibi olan konuların başında geliyor. Ambalajın birincil görevi “koruma” ve bilgilendirme olsa da yakın dönemlerde ortaya çıkan farklılaştırma kaygılarıyla birlikte ambalaj ürünün “asıl kimliğini” oluşturur hale geldi. Uluslararası pazarlar söz konusu olduğunda geçmişi nedeniyle Akdeniz kimliğine sahip zeytinyağının üretiminde ve ambalaj tasarımlarında verilecek kararlar, oldukça “planlı” ve “titiz” olmalı. Ülkemizde çoğu zaman ürün kalitesini ana hedef olarak belirleyen üreticilerin büyük bir bölümü aynı hassasiyeti ambalaj tasarımı konusunda gösteremiyorlar…

Monday, April 16, 2007

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI TANITIM GRUBU

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI TANITIM GRUBU YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünlerinden zeytin ve zeytinyağında dünya pazarlarında hak ettiği payı alabilmesi için Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği tarafından kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu’nun Yönetim Kurulu belirlendi.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu üyeleri, Mustafa Gökalp, Metin Ölken, Mehmet Kadri Gündeş ve Hakan Özdolgun Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu’nda ihracatçı kesimini temsil edecekler. Yönetim Kurulu’nda Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın da bir temsilcisi bulunacak.

Dünya’da zeytin ve zeytinyağı pazarında güçlü bir oyuncu olabilmek için Türkiye’de zeytin ağacı varlığını arttırmak ve mevcut olanların kalite ve verimliliğini yükseltmek için uzun yıllardan beri maddi kaynaklarını yeni zeytin alanları oluşturulmasına ve zeytin alanlarının ilaçlandırılmasına ayıran Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu’nun kurulmasından sonra maddi kaynaklarını tanıtım faaliyetlerine aktarma kararı aldı.

Türk zeytin ve zeytinyağının uluslararası piyasalarda daha etkin bir şekilde tanıtılabilmesi ve dünya ihracatından Türkiye’nin daha fazla pay alabilmesi için Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu’nun kurulduğunu belirten Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Sezmen Alper, tanıtım projelerinin yurtdışı ağırlıklı olacağını ve projelerin finansmanının zeytin ve zeytinyağı ihracatından tanıtıma özel kesilecek fondan sağlanacağını söyledi.

Türkiye’de son yıllarda çok geniş alanlarda zeytin plantasyonları yapıldığını anlatan Alper, “Günümüzde Türkiye’nin zeytin ağacı varlığı 120 milyonu geçtiği tahmin ediliyor. Yeni plantasyonlar devam ediyor. Bu yeni dikilen zeytin ağaçları ürün vermeye başladığında Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı rekoltesi önemli miktarda artış gösterecek. O zaman pazarlama sorunu yaşamamak için çalışmalarımıza bugünden başlamamız gerekiyor. Uluslararası ticarette akşamdan sabaha böyle bir ürünü pazarlama şansınız yok” diye konuştu.

Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın koordinatörlüğünde tarım ürünleri anlamında, daha önce fındık ve antep fıstığında tanıtım grupları kurulduğunu hatırlatan Alper, Zeytin ve Zeytinyağı
Tanıtım Grubu’nda da Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın deneyimlerinden yararlanacaklarını, tanıtım çalışmalarında ana eksenin zeytin ve zeytinyağının insan sağlığına faydaları ve doğallığı olacağını sözlerine ekledi.

Türkiye’nin Zeytin ve Zeytinyağı İhracatı nasıl bir seyir izliyor?

Zeytin ve Zeytinyağı Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünleri arasında yer alıyor. Türkiye, dünyada zeytinyağı üretim ve ihracatında beşinci sırada yer alıyor. Zeytin ağacının verimliliği her yıl aynı olmuyor. Zeytin ağacı bir yıl fazla, diğer yıl ise az ürün veriyor. Periyodisite olarak tanımlanan zeytin ağacının bu özelliğinden dolayı zeytin ve zeytinyağı ihracatı çok dalgalı bir seyir izliyor.

Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı ihracatı 1995 yılında 154.5 milyon dolar ile ilk defa 100 milyon doları geçti. 2005 yılında ise 396.9 milyon dolara ulaştı. Yok yılı olarak tanımlanan 2006 yılında ise 270.1 milyon dolarlık ihracat oldu. Zeytin ve zeytinyağı sektörü yeni zeytin alanlarından ürün alınmaya başlandıktan sonra önümüzdeki 5 yıl içerisinde 1 milyar dolarlık ihracat rakamını hedef olarak belirledi.

Zeytin ve Zeytinyağında 2-3 Milyar Dolarlık İhracat Potansiyeli















Fotoğraf : U. Erdal Özer

Zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı Necdet Budak,Türkiye'nin zeytin ve zeytinyağında 2-3 milyar dolar ihracat yapma imkanı bulunduğunu söyledi.

Kaynak: perakende.org

Necdet Budak, yaptığı açıklamada, bitkisel yağ konusundaki dışabağımlılığa dikkat çekerek, "Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday alımı yaparken, yemeklik yağa bu yıl 1.3 milyar dolar ödedik. Tahıl ekimine yönelik prim sistemini bu alanda uygulayarak yağda dışa bağımlılıktan kurtulabiliriz" dedi.

Komisyon üyelerinden 9 milletvekili, Gaziantep'te düzenlenen toplantıda zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağ üreticilerinin sorunlarını dinledi.

Toplantının açılışında konuşan Edirne Milletvekili ve Komisyon Başkanı Necdet Budak, zeytini Türkiye'nin 'parlayan yıldızı' olarak nitelendirdi. Dünyadaki zeytin ve zeytinyağı üretiminin talebi karşılamadığını belirten Budak, AB sürecinde rekabet etme potansiyeli olan Türkiye'nin zeytin ve zeytinyağında 2-3 milyar dolar ihracat yapma şansının bulunduğunu söyledi.

"Bitkisel Yağlarda Dışarı Bağımlıyız"

Budak, şöyle konuştu: "Zeytin ve zeytinyağının sorunlarının bir an evvel giderilmesi gerekiyor. Bu alanda, 3-5 yıl içerisinde 2-3 milyar dolar ihracat yapma şansımız var.

Bitkisel yağlarda da dışarı bağımlıyız. Bunu gidermek için politika geliştirmemiz gerekiyor.

Tahıl üretiminde Toprak Mahsulleri Ofisi, çiftçiyi mağdur etmemek için alım yaparken bir yandan da hazineye ek maliyet getiriyor. Kaybeden hepimiz oluyoruz. Öbür taraftan, dışarıya yemeklik yağ için bu yıl 1.3 milyar dolar ödedik. Oysa tahıl ekilen alanlar için geliştirdiğimiz prim sistemiyle, Akdeniz Bölgesi'nde soya ve mısır, Marmara`da ise buğday ve ayçiçeği ekme, bu ürünlerin paritesini 2-3 kat artırma ve kendi kendimize yeterli olma şansımız var. Bunu gerçekleştirmek amacıyla diğer bitkisel yağlarda da bir üretim politikası ortaya koymamız şart."
TBMM çatısı altında ülke ekonomisine direkt katkısı olacak konuları ele aldıklarını belirten Necdet Budak, onlardan birinin de yağ sektörü olduğunu belirtti. 14 Şubat 2006'da kurulan komisyonun bugüne kadar 100`ü aşkın kurum ve kişi ile görüştüğünü belirten Budak, çalışmalar kapsamında Ege Bölgesi'nde Muğla, Balıkesir, Aydın, Manisa ve İzmir illerini ziyaret ettiklerini, başta zeytin, zeytin yağı ve bitkisel yağ üreticileri olmak üzere, ilgili bakanlık ve kamu kurum temsilcileriyle görüşmeler yaptıklarını dile getirdi. Sektörün sorunlarına çözüm sunmak amacıyla hazırlanacak raporun çok yakın bir zamanda tamamlanacağını bildiren Budak, "Mecliste gerek kanun değişikliği, gerekse tebliğ, yönetmelik ya da destekleme politikalarıyla; zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlarda bir tarım politikasına yön vermek amacındayız" dedi.

Wednesday, April 04, 2007

İZMİR'İN AKDENİZLİ FUARI; VİNOLİVE



Fotoğraf : U.Erdal Özer
Akdeniz'in ruhu 26-29 Nisan 2007 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanına taşınacak.

VINOLIVE 2007 - 4. Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve Alkollü İçecekler Fuarı'nı İZFAŞ düzenliyor.
Bu toprakların vazgeçilmezi iki ürün; şarap ve zeytinyağı antik dönemden bu yana sürdürdükleri büyülü birlikteliklerini Kültürpark'a getirirken; beslenme ve sağlık arasındaki yakın ilişkinin somut kanıtlara dönüştüğü günümüzde, Akdeniz beslenmesine özgün lezzetler, Akdeniz Mutfağı'nın yaşatıldığı şehir İzmir'de düzenlenen VİNOLİVE Fuarı'nda yeniden keşfedilecek.

26-29 Nisan 2007 tarihleri arasında, Uluslararası İzmir Fuar Alanında gerçekleştirilecek fuarda amaç; üzümün ve zeytinin anavatanı Anadolu'nun ürün çeşitliliğini sergilemek ve Türk firmalarının global pazardaki rekabet güçlerini artırmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak. Nihai hedef ise dünya çapında söz sahibi olan, yabancı ilgisinin yoğun olduğu, sadece gıda maddelerinin değil "Akdenizlilik"fikrinin de vurgulandığı bir fuar yaratmak.

Fuarın katılımcı ve ziyaretçi profilini oluşturan sektör üretici ve alıcıları, makine - yedek parça ve yan sanayi üreticileri, ziraatçılar, sektör tedarikçileri ve lojistik destek hizmeti veren kuruluşlar, ticaret odaları, sektörel dernek ve birlikler, otel ve zincir market yöneticilerinin organizasyona yönelik yoğun ilgisi dikkat çekerken; çevre ülkeler başta pek çok ülkeden ziyaretçi ve alım heyetleri fuarı ziyaret etmek için girişimde bulunuyor.

Vinolive Fuarı'na geçtiğimiz yıl yedi ülkeden 30'u yabancı toplam 104 firma katılmış; dört gün süren fuarı 10.233 kişi ziyaret etmişti. VINOLIVE 2007 - 4. Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve Alkollü İçecekler Fuarı profesyonel ziyaretçilere açık olurken; fuar, düzenlenen tadım şovları ve çeşitli toplantılarla da renklenecek.

Monday, April 02, 2007

Zeytin Dostları Kutlama Yemeği

Zeytindostları kuruluşlarının 1. yılında Kutlama Yemeğinde bir araya geliyor.
Kuruluşu ile çığ gibi büyüyen, kısa zamanda önemli işler yapan ve plandığı projelerle de önemli işler yapmaya namzet Zeytindostları Derneği, 1. Kuruluş yılını 27 Nisan'da kalabalık bir yemekle kutlayacak.

Konuyla ilgili Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Metin ÖLKEN şu açıklamayı yaptı :

"Sevgili Zeytindostları, Derneğimizin kuruluşunun üzerinden tam bir yıl geçti.

24 Mart 2006’da kurulan derneğimiz bir yıl içinde çok önemli projelere imza attı, kısa sürede sektörün referans noktası haline geldi. Giderek artan üye sayımız ve gerçekleştirdiğimiz etkinliklerle sesini ulusal ve uluslar arası platformlarda daha da güçlü duyurmaya başlayan derneğimiz yeni dönemde de sektörün geleceğine yön verecek projelerin uygulayıcısı olacaktır.

Sektörün tek ihtisas fuarı olan Anatolive’i 2008’de daha geniş katılımlı düzenlemek için çalışmalara şimdiden başladık. Anadolu’yu karış karış dolaşacak Zeytindostu Tır’ı projesi için fizibilite çalışmaları devam ediyor.

Tüm bu çalışmaları aile ortamında konuşmak, yeni projeler için güç birliği yapmak ve geçmiş dönemlerdeki anılarımızı ve gururumuzu paylaşmak amacıyla 1. Kuruluş Yıldönümü Yemeği düzenlemiş bulunuyoruz. 27 Nisan 2007 Cuma Gecesi Saat:20.oo da İzmir-Bostanlı Altınbalık Restaurant’da gerçekleştireceğimiz yemeğimize ailenizle beraber katılımınız, dayanışmamızı güçlendirecek ve bizlere onur verecektir. Yemeğimize katılım bedeli 60 YTL olarak belirlenmiştir. Katılım talepleriniz, katılacak kişi sayısı ve rezervasyonlarınız için derneğimizi aramanızı rica ederiz.
Saygılarımla,"

Sunday, April 01, 2007

Arşivden : Prof.Dr. Türkel Minibaş'tan iki yazı




Zeytinyağı Pazarı da Tehlikede!


Prof. Dr. Türkel Minibaş


(2.1.2006)

Yarın TBMM'de çok önemli bir araştırma önergesi konuşulmaya başlanacak. Ne var ki, Türkiye yılbaşı gecesinin coşkusuyla Kurban Bayramı'nın gezi planlarına sıkıştığından önergenin farkında olmayacak!
AKP ve CHP milletvekillerince TBMM'ye verilen araştırma önergesi: Türkiye'de zeytin ve zeytinyağcılığın üretim ve tüketiminin nasıl arttırılacağıyla ilgili.
''Ege'nin zeytinlik alanlarının baraj yapımına kurban edildiği şu günlerde bu önerge de nerden çıktı?'' demeyin, ama... Siz de benim gibi Burhaniye, Ayvalık, Torbalı civarındaki baraj inşaatlarıyla ilgili sondaj çalışmalarını gördüyseniz kuşkucu davranmakta haklısınız. Zaten CHP Milletvekili Kemal Demirel 'in önergesi de bu soruya cevap aramakta.
Malum, Türkiye'deki tarım topraklarının neredeyse yüzde 3'ü zeytinlik. Dünyada ağaç sayısında 4'üncü, sofralık zeytin üretiminde İspanya'dan sonra 2'nci, zeytinyağı üretiminde ise 5'inciyiz.
Ne var ki, zeytin üreticisini yalnızlaştıran siyasi yapının sonucunda zeytinyağı üretiminde İspanya, İtalya gibi devlerden sonra gelirken pazarı önce Yunanistan ve Tunus'a kaptırdık. Bugünse en büyük rakibimiz ardımızdaki Suriye!
Her ne kadar Türkiye zeytinliklerinde hiç de küçümsenmeyecek kalitede sofralık zeytin ve yemeklik yağ üretilmekteyse de!.. Aynı Türkiye, tohumluklarda olduğu gibi zeytinyağında da yıllarca patentsiz, marka tescilini yapmadan ihracat yaptı. Geçen yıllarda dünyadaki zeytinyağı gereksiniminin önemli kısmı da zaten Türkiye'den giden ''dökme'' olarak tanımlanan bu fason üretimle karşılandı.
Kısacası, Türkiye'nin küresel ticarette yer edinmesi olanaksızlaşmaya başladı.
Yarın, geç de olsa TBMM, Türkiye'nin dünya zeytin ve zeytinyağı üretim ve ticaretinde hak ettiği yeri alamamasının nedenlerini ve... Pazar payının arttırılabilmesi için zeytinden geçinen köylü ve üreticinin karşılaştığı sorunlara çözüm üretilmesini tartışacak.
2005'in birçok ülkede kurak geçtiği, zeytincilikte önde gelen ülkelerde üretim açığı oluştuğunu... Türkiye'de ise geçmiş yıllara göre yüksek rekolteye ulaşılmış olması önergeyi önemli kılmakta.
Gelin görün ki, Ayvalık'ın, Burhaniye'nin, Bursa'nın üreticileriyle konuştuğunuzda durum hiç de umut verici değil. Çoğu zeytin alımları yapılmadığı için zeytini maliyetin de altında satmak zorunda kalacaklarını.. yakın gelecekte zeytinlikleri satıp faiz geliriyle geçinmeyi tercih edeceklerini söylüyor.
Hal böyle olunca... Zeytinlikleri baraj alanlarına kurban edenler ile zeytinliklerin ve üretim tesislerinin el değiştirmesine göz yumanların çıkarlarının örtüştüğü ortaya çıkmakta.!
Tabi ki buna inanmak mümkün değil, ama...! Siyasi erki elinde bulunduranların üreticiyi yalnızlığından kurtaracak politikaları devreye sokması şart. Bu destek, ithal ikameci modelden gelen ya da popülist ağırlıklı politikalar yerine:
1. Toprak ve iklim özelliklerini dikkate alan ağaç dikiminde seçici;
2. Yeni teknoloji ve hijyenik koşullara uygun üretim için üreticiye bilgilendirme ve teknik destek sağlayan;
3. İç piyasayı genişletmek için zeytinyağına dayalı beslenmenin önemini vurgulayan;
4. Satınalma gücü ile zeytinyağla beslenme arasındaki doğru orantıyı idrak eden üretim ve gelir politikalarına dayanması gerekiyor.
Gelin görün ki... Ege'deki 200 milyon zeytin fidesi dikmeye uygun 12 milyon dönüm alan bulunmasına rağmen biz hem bu alanları kullanmıyoruz. Hem de yüzyıllar önce dikilmiş ağaçları ''deli ağaç'' olmamalarına rağmen baraj inşaat alanları için feda ediyoruz.!
Dahası tüm bunları, Suriye, Vietnam, Çin, Avustralya hızla fide dikimine giderek Türkiye'yi fason üretime zorlarken... Avrupa Birliği yeni üyeler karşısında eskilerin rekabet gücünü korumak için zeytin fidesi dikimini sınırlayacağı bir sırada yapıyoruz.!
Kısacası, yarınki önerge önemli olmasına çok önemli ama çoğu kişinin gözünden kaçacak. Çünkü, şu sıralarda Türkiye Kurban Bayramı tatili için hazırlıkta!
Tatil için İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus'a gidenler dönerken ne getirecek dersiniz? ''Adamlar bu işi yapmayı biliyor, şu şişelerin nefasetine bakın'' deyip... Birer şişe zeytinyağıyla dönecekler.
Şişenin içinin Ege dışının AB olduğunu ise, AB'nin ayrıntılı tarım taramasından sonra öğrenecekler. Ne diyelim haydi hayırlısı!..

Zeytinyağında Ayvalık-Körfez Rekabeti AB'ye Kazandırır


Prof. Dr. Türkel Minibaş


(21.11.2005)

10-12 Kasım'da İzmir Kimya Mühendisleri Odası, zeytinyağı ve pirina yağı sempozyumu düzenledi. Ardından TARİŞ zeytinyağı alım fiyatlarını açıkladı.
Derken... Ayvalık Ticaret Odası ''Zeytin Hasat Günü'' yaptı 'coğrafi işaretleme' yi gündeme getirince kıyamet koptu.
Nasıl kopmasın ki! TARİŞ, Ege Bölgesi'nde kuzeyden güneye üretim yapan 33 kooperatif ve 28 bin üretici ortağın zeytin ve zeytinyağı birliğiydi. Çoğunluğu küçük ve orta ölçekli üreticiden oluşanların büyük ölçekliler karşısındaki gücünü temsil ediyordu.
Ayvalık Ticaret Odası'nın TARİŞ'i toplantıya çağırmaması bu nedenle miydi bilinmez ama..! 28 bin üreticiyi yok varsaymanın dünya zeytinyağı pazarında yer edinmeye yetmediği kesin. Ayvalık da dahil olmak üzere körfezin büyük üreticilerinin zeytinyağını hâlâ ''dökme'' , yani şişelenmeden, markasız şekilde ihraç etmeleri de zaten bunun kanıtı.
Dünya pazarında egemen olmanın yolu ise ürettikleri zeytinyağının farklılığını kanıtlamaktan geçmekte. Zeytin gibi ünü ve diğer özellikleri itibarıyla bulunduğu yöre, bölgeyle özdeşleşmiş ürünlerde genellikle bu farklılık ''coğrafi işaretleme'' ile sağlanmakta.
Ne var ki ''coğrafi işaretleme'' bugüne kadar patent ve marka çabasına girmemiş üretici için zor. Çünkü Körfez'deki tüccarların çoğu kâr maksimizasyonu için körfez dışından getirdikleri yağları karıştırarak bölgenin yağı gibi satmakta.
Oysa, zeytinyağcılık şarap gibi ince iş. Isıtılma derecesinden laboratuvar sürecine, şişelemeden marka tesciline kadar uzmanlık gerektiren bir sektör. Bu nedenle de ''coğrafi işaretleme'' nin yapılması da bölge üzerine uzman kişilerin varlığını zorunlu kılmakta. Çünkü, ''coğrafi işaretleme'' ya ürünün
* Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan, bölge veya çok özel durumlarda ülkeden kaynaklanması;
* Tüm veya esas nitelik veya özellikleri bu yöre, alan veya bölgeye özgü doğa ve beşeri unsurlardan kaynaklanması;
* Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılması durumunda yapılır. Yani, ''menşe adı'' belirlenir.
Ya da ürünün:
* Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanması;
* Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibarıyla bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş olması;
* Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılması durumunda yapılır. Yani ''mahreç işareti'' göstergesi belirlenir.
Ege'nin tedarikçi konumdan kurtulmak isteyen üreticilerinin yapmak istediği de bu. İlçelerinin coğrafi özelliklerinden kaynaklanarak zeytinyağına sahip çıkmak. Bugün Ayvalık zeytinyağının körfezdeki diğer üreticilerinkiyle karışmaması için ''coğrafi işaretleme'' yapılmasını istiyor. Yarın da diğerleri!
Buraya kadar bir sorun yok. Ne var ki Türkiye, dünya zeytin ve zeytinyağı üretim alanında olmasına karşın dünya sıralamasında beşinci. Eskiden Fransa ya da Yunanistan ile kapışırken şimdi Suriye'yle rekabette.
Türkiye yeni ağaç dikimine gitmedikçe, mevcut zeytinliklerini baraj yapımlarına feda ettikçe rekabeti yakalaması mümkün değil. Hal böyle olunca, ''coğrafi işaretleme'' nin ülkenin birkaç ilçesindeki büyük ölçekli üreticiyi korumaktan başka bir yararı da olamaz.
Bugün, körfezin küçük ilçelerinin yaptığı da bu zaten. Ülke içindeki rekabeti yakalamak için birbirlerine karşı ayrıcalık kazanmak! Bu, coğrafi işaretlemeyle kendilerini korurken küçük bir pazarın içine hapsolma riski yüksek bir ayrıcalıktır.
Hem de yeni üyeler karşısında eski üyelerin rekabet gücünü korumak için zeytin ağacı dikim sayısını sınırlayacağı.. Türkiye zeytin ve zeytinyağcılığının da AB'nin ayrıntılı tarama sürecine gireceği şu günlerde!