Friday, August 28, 2009

Tarım Bakanı, zeytincilere neden kızdı

Noyan Doğan
Referans
26 Ağustos 2009,Çarş.


Mehdi Eker, zeytine destek verilmediğini söyleyen üreticiye ve sürekli Yunanistan örneğinin verilmesine tepki göstererek, 'Dekar başına 90 lira hibe verdik. Zeytinde politikamız da var, desteğimiz de' diyor.

Geçen yazımda da belirtmiştim... Ulusal Süt Konseyi'nin toplantısında Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ile uzun sohbet etmiş ve sohbet sırasında da özellikle Eker'in, zeytin üreticileriyle ilgili yaptığı ilginç açıklamalara gelecek yazımda değineceğimi belirtmiştim.
Önce, kısaca bir çerçeveyi çizerek başlayalım. Gerek zeytin, gerekse zeytinyağı üreticilerinin savunduğu tez şu: Komşumuz Yunanistan'da kilo başına 1.32 euro destek verilirken, Türkiye'deki destek miktarı sadece ve sadece 18.9 kuruş. Aynı şekilde Yunanistan'da sofralık zeytinde kilo başına verilen destek 20 sent iken, Türkiye'de destek verilmiyor. Hal böyle olunca da üreticilerin yurtdışı rakipleriyle rekabet etmek şansı hiç olmuyor.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Üreticiler; hükümetin, daha doğrusu Tarım Bakanlığı'nın, zeytinle hiç ilgilenmediğini, destek vermediğini ortaya koyuyor. Bir adım daha ileri gidip, hükümetin zeytinde bir politikası olmadığını da savunuyor.
Evet, ortadaki durum aynen böyle. Ulusal Süt Konseyi'nin toplantısında işte bu konu da gündeme geldi. Ve Mehdi Eker'in, bu söylemler karşısındaki tavrı çok net oldu: "Yok böyle bir şey. Yalan söylüyorlar."

Dekar başına 90 lira hibe
Ardından da zeytinde yaptıkları ve izledikleri politikayı anlatıyor. Bugüne kadar toplam 50 milyon zeytin fidanı dikildiğini belirterek, "2006 yılında destekleri ben başlattım. İlk yıl yağlık ve sofralık zeytin eşit desteklendi. Sonra sofralık zeytin fidanı daha ucuz olduğu için üretici yüksek destek almak için sofralık zeytine yöneldi" diyor.
Bu durum karşısında da bakanlık, yağlık zeytinin desteğini yüksek tutmuş, sofralığınkini de düşürmüş.
Mehdi Eker, eskiden 99-100 milyon olan zeytin ağacı sayısının bugün 150 milyona çıktığının ve hepsinin de sertifikalı olduğunun altını çizerek söylüyor. Eker, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Zeytinde politika yok diyorlar... Destek verilmiyor diyorlar. Ben neler yaptığımızı anlatayım. Üreticiye, 'zeytin bahçesi kur' dedik. 'Sertifikalı fidan kullanacaksın' dedik. Ve bu bahçelerin de 2 ila 10 dekardan aşağı olmayacağını belirttik. 2 dekara, dekar başına 90 lira hibe desteği veriyorum. 10 dekara da 900 lira veriyorum. Yağ için de 18.9 kuruş veriyorum. Hani politikamız yoktu. Hani destek vermiyorduk."

Yunanistan ile bir miyiz
Mehdi Eker, Yunanistan konusuna da değiniyor ve lafı fazla uzatmadan, "Yunanistan ile mukayese edip duruyorlar. Yunanistan ile ben bir miyim? Ben 10 bin dolara daha yeni çıkıyorum. Bu mukayese çok yanlış ve doğru da değil" diyor.
Konuşmanın sonunda Mehdi Eker, ilginç bir tespitte de bulunuyor. Aynen kendi sözleri ile aktarıyorum:
"Çiftçiye nasıl olduğunu sorun... Sürekli, ‘Kötüyüm, geçen sene daha iyiydik' der. Yani, sorduğunuzda her sene, bir önceki seneden daha kötüdür. Böyle söyler. O zaman şimdiye kadar çiftçinin yok olması lazımdı. Öyle değil mi? Ama gördüğünüz gibi."
Mehdi Eker'in zeytin üreticilerine yönelik söylemleri böyle. Durum ortada. Belki üretici bu durumdan da memnun değil ama Tarım Bakanı'nın da altını çizdiği gibi. Şartlar bu.

Tuesday, August 25, 2009

ORTAK AKIL VE GÜÇBİRLİĞİ 4.TOPLANTISI

ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜ
ORTAK AKIL VE GÜÇBİRLİĞİ 4.TOPLANTISI
SONUÇ BİLDİRGESİ


26 Ağustos 2009 Çarşamba

Adana Ticaret Borsası ev sahipliğinde, Borsa Toplantı salonunda 26 Haziran2009 Cuma günü saat 10.30’da başlayan toplantıya Üniversiteler, Tarım İl Müdürlüğü, EZZİB, sektörün çeşitli kesimlerine mensup kurum temsilcileri, Doğu Akdeniz Zeytin Birliği ve Zeytindostu Derneği katılmışlardır.

Çukurova Bölgesinde yetiştirilecek zeytinin ürün bazında değerlendirilmesi ve pazarlama sisteminin oluşturulması bölümünde ürünün çeşitlendirilerek değerlendirilmesi ele alınarak bu güne kadar yaygın olarak dikimi yapılan ancak destekleme modelinin değişmesi nedeniyle dikimi azalan ve ürünlerinin değerlendirilmesinde sorun olacağı düşünülen trilye(gemlik) cinsi zeytinlerin ürünlerinin değerlendirilmesinde sorun olmadığı, farklı cinslerin karışımı ile damak tadına uygun kaliteli ürün elde etmenin mümkün olduğu, kooperatifleşme birleşme ve kaliteli üretim ile ürünün daha iyi değerlendirilebileceği, bölgesel çeşitlerin fidan üretimlerinin yetersizliği, geniş tarım alanlarında oluşturulacak yeni plantasyonlarda modern tarım tekniklerinin kullanılabileceği, envanter çalışması yapılmasının önemi, yeni çeşitlerin saptanmasında STK- Üniversite ve diğer kurumların birleşmesiyle oluşturulabilecek deneme bahçeleri ve AR-GE kurumlarının yararlı olacağı, ürüne olacak katma değeri nedeniyle Coğrafi İşaret çalışması ve her ürünün çeşidinin üreticisinin bahçesinin belirlenebileceği barkodu uygulaması yapılmasının önemi değerlendirildi.

Zeytin bahçesi tesisi yapılırken göz önüne alınacak faktörler ve fidan seçimi bölümünde fidanların güvenilir firmalardan temin edilmesi gerektiği, modern tekniklerin ve yeni gelişmelerin öğrenilmesinin önemi nedeniyle Zeytindostu Derneği’nce düzenlenen Yetiştirici Kursları’nın Adana’da da düzenlenmesi karara bağlandı.
Adana’da Çukurova Üniversitesi Araştırma Fakültesi bünyesindeki 105 dekarında adaptasyon çalışması yapılan 360 dekar büyüklüğündeki 86 çeşitten oluşan koleksiyon bahçesinin adana için önemi vurgulanarak koleksiyon bahçesi olarak kalabilmesi için çalışma yapılması karara bağlandı.
Prim Modeli bölümünde yeni ve tüm kurumlarca kabul edilebilecek yeni bir maliyet saptama modeli, yeni bir prim modeli arayışının gerekçeleri ve gerekliliği ile birlikte bugüne kadar yapılan çalışmalar değerlendirildi.

Tağşiş ve Kalite bölümünde denetim görevlilerinin denetimlerde ve sonrasında karşılaştığı zorluklar ile birlikte tağşişin ürüne zararı, bürokrasinin yavaşlığına özel akredite zeytinyağı ihtisas laboratuarlarının sağlayabileceği yararlar, tağşişli olduğu düşünülen zeytinyağı örneklerinden noter vasıtasıyla alınacak 4 numunenin eş zamanlı olarak Tarım Bakanlığı-Üniversite/Özel akredite laboratuarlar-İhracatçı Birliği aracılığıyla akredite yurtdışı laboratuarlara gönderilerek sonuç raporlarının eşzamanlı karşılaştırılarak farklılıklarının değerlendirilmesi gerektiği, beyaz tenekede ve markasız satışların ürüne zararı, satışa sunulan bazı markalı ürünlerdeki tüketiciyi yanıltıcı etiket-reklam bilgileri ve vatandaşlık bilinciyle hareketin önemi değerlendirilerek gündemdeki Gıda Polisi ve Gıda Müfettişliği konularındaki gelişmeler hakkında bilgi edinildi.

Dilek ve Temenniler bölümünde tanıtımın önemi ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu’nun kuruluşu, kaynakları ve çalışmaları hakkında bilgi verildi.
Katılımdan duyulan memnuniyet ifade edilerek Adana’da 2010 yılı Ocak ayında yapılacak benzeri bir toplantının bilgisi verilerek bir sonraki Ortak Akıl ve Güçbirliği Toplantımızın Nizip’te de yapılmasına karar verildi.

Zeytindostu 1. Uluslararası Fotoğraf Yarışması'nda Dereceye Giren Eserler Sergilenecek

CHA
25 Ağustos 2009,Salı


Merkezi İzmir'de bulunan Zeytindostu Derneği'nin düzenlediği "Zeytin ve Zeytinyağı" konulu 1. Uluslararası Fotoğraf Yarışması'na katılan eserler sergilenecek.
Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) ve Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) işbirliğiyle düzenlenen yarışmanın sergisi, yarın Ege İhracatçı Birlikleri'nde saat 11.00'de açılacak.

4 Eylül'e kadar devam edecek olan sergi, hafta içi her gün saat 09.00 ile 17.00 arasında gezilebilecek.

Dokuz ülkeden 78 sanatçının toplam 249 fotoğrafla katıldığı yarışmada 46 eser, FIAP ödüllerine ve sergilemeye değer bulundu.

Sergide, altın madalya alan Yunanistan'dan Savvas Kois'in Yunanistan "Gods Gift", gümüş madalya alan Türkiye'den Önder Turacı'nın Türkiye "Emek-2", bronz madalya alan İngiltere'den Peter Rees'in "Olive Grove Montalcino" adlı eserleri, ayrıca 6 adet mansiyon, Zeytindostu Derneği özel ödülü ve sponsor ödülünü kazanan fotoğraflar bulunacak.

Friday, August 14, 2009

Zeytinciler ayakta, madencilerin taarruzundan korkuyor

Funda Özkan
Radikal
12 Ag 2009,Çarş.


Ege’de, Çanakkale’de, Küçükkuyu’da, hafta sonu yerli-yabancı turistlerin uğrak yeri Adatepe’de insanların elinde dosyalar, imza topluyor.
‘Zeytin Yasası’ndan yapılacak değişikliğe itiraz ediyorum’ tepkisi bu.Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr. Mustafa Tan,
“Olmadı, eylem yapacağız” diyor. İddialı, gelmiş geçmiş en büyük üretici eylemine imza atmaya kararlı. Tariş de ayakta, Başkanı Cahit Çetin‘in de öfkesi Mustafa Tan‘dan farklı değil.
AKP‘li üç milletvekilinin ki, üçü de zeytin-zeytinyağı topraklarına uzak illerin vekilleri, geçen mayıs ayında bir ‘yasa değişikliği teklifi’ hazırlamıştı.
Mevcut ‘Zeytincilik Kanunu’nun bir maddesini değiştirmeyi öneriyorlar.
Mevcut Zeytincilik Kanunu’nda diyor ki, “Zeytinliklere üç kilometre mesafe içinde hiçbir tesis kurulamaz. Sadece zeytin ve zeytinyağı ile ilgili tesis kurulabilir. O da Tarım Bakanlığı’nın izni şartıyla.”
Üç AKP’li milletvekilinin teklif ettiği değişiklikte ‘yenilenebilir enerji ve diğer işletmeler’
ibaresi ekleniyor.
Şeytanın gör dediği yer burası. ‘Diğer işletmeler’e neler girmez neler! Başta da madencilik tesisleri. Malum madencilerin, altıncıların, cennetten farksız Kaz Dağları‘na yönelik iştahı hiç kapanmadı. Bu topraklarda ‘enerji’ var ama madencilerin iştahını kabartan enerji değil. Zeytinyağı var, turizm var, temiz hava var, çeşidi zengin bitki var.
Mustafa Tan, “Muhalefet karşı, aslında AKP’nin bölge milletvekilleri de bu yasadaki maddenin değiştirilmesine karşı” diyor.
AKP‘nin üç milletvekilinin ‘en’ iyi niyetle bakıldığında zeytinciliğe verecekleri zararı tahmin etmedikleri hesaplanıyor.
Korkulan da şu, yeni yasama döneminde görüşülecek ‘teklifin’ bir gece yarısı geçip, madencilerin de bayram etmesi.
Güney Marmara’dan Akdeniz’in kuzeyine kadar 500 bin ailenin geçimini sağladığı zeytincilikte hiç dert bitmiyor.
Elbette şu boyut da var. Mümkün olsa da mevcut yasa uygulanabilir kılınsa, yazlık-ikinci ev adı altında dev apartmanların inşa edilmesinin önüne de geçilse. Tapuda ‘zeytinlik’ olarak geçen hiçbir arazinin üç kilometrenin altında mesafede o apartmanların da inşa edilmemiş olması gerekiyor.

‘Asıl yeşil zeytin para kazandırır’
Küçükkuyu Belediyesi Başkanı Cengiz Balkan da, Tariş kökenli, zeytin, zeytinyağı kültüründen geliyor. Küçükkuyu’da bu yıl altıncısı düzenlenen Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali’nin yine çok önemli konukları var. Bulgaristan Halk Oyunları ekibi, Sırbistan Halk Oyunları ekibi, Midilli Halk Dansları Topluluğu, Ege’nin başladığı yerde, barış tohumları atıyor.
Başkan Cengiz Balkan bu sefer iki önemli panelin yapılmasını sağlıyor. Birinde ‘Ege’nin Değerleri’ tartışılıyor, diğerinde ‘Ege’nin Yeşil Zeytini.’
Adatepe‘de sabah Taş Mektep‘te, 68’lilerin önde gelen isimlerinden Fahri Aral‘dan ‘o günleri dinliyoruz.’ İstanbul Üniversitesi işgalinde Deniz Gezmiş‘in ve diğerlerinin şakalarını, hayata bağlılıklarını, keyifli bir dünya adına keyifle verdikleri mücadeleyi.
Öğleden sonra da festival kapsamındaki panel için biz konuşmacılar sıralanıyoruz.
Üretici Selim Kantarcı, “Bölge, yeşil zeytine sahip çıkmalı. Markalaşmaya, coğrafik tescile, organik üretime
dikkat etmeli” diye konuşuyor.
Bir değer üretici Mehmet Ok, “Yeşil zeytin için bilinç lazım. Yeşil zeytin dikkat ister, kalite ister” diyor.
Zeytinyağında oyuncular değişiyor, büyük markalar üretime geçtikçe, üreticinin-köylünün rekabet şansı azalıyor. Zeytinyağında üretici ne yerli devler, ne de olmayan destek primiyle (Yunanistan’da kilo başına 1.32 avro destek varken, Türkiye’deki 18.9 kuruşluk desteğe “olmayan destek” demek daha doğru değil mi?) yurtdışındaki rakipleri karşısında ayakta durabiliyor.
Oysa yeşil zeytinin getirisi daha fazla. İhracat şansı daha yüksek.
Yeşil zeytin destek istiyor, teşvik istiyor. Komşumuz Yunanistan sofralık zeytine de kilo başına 20 sent destek verirken, Türkiye’deki üreticinin yanına bile yaklaşan olmuyor.

Çukuru muhafaza etme stratejisi

Küçükkuyu Belediyesi’nin 6. Uluslararası Kültür Sanat Festivali’ndeki ‘Ege’nin Yeşil Zeytini’ panelinde konuşmacılardan biri olunca hemen Halim Mete‘yi aradım. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) Başkan Yardımcısı Halim Mete malum, anlattığı fıkralarla ünlüdür. “Hükümetin zeytin stratejisini bak şöyle özetle” dedi, dediğini yaptım.

“Çukuru muhafaza etme stratejisidir.”

Fıkra şu: Bizim Temel’in köyünün girişinde dev bir çukur varmış. Köye gelen düşüyor, çıkan düşüyor. Bakmışlar olmuyor, köy heyeti toplanmış. Biri demiş ki, “Çukurun yanına bir ambulans koyalım, çukura düşeni hemen ilçedeki hastaneye yetiştirelim.” Bir başkası demiş ki “Olur mu hiç. Ambulansla götürene kadar adam ölür, biz en iyisi çukurun yanına bir hastane kuralım.”
Temel gülmüş. “Kafaya bak kafaya. Ula ne uğraşacağız. Onun yerine kapatalım buradaki çukuru, gidip hastanenin yanına yeni çukur açalım.”
Halim Mete “İşte” dedi. “Hükümetin zeytin stratejisi budur.”
Panelde aktardım. Şunu da ekledim. Sadece mevcut hükümetin değil, maalesef ki tüm hükümetlerin zeytine de, zeytinyağına da, tüm tarım ürünlerine yönelik de stratejisi aynı.”

Tuesday, August 04, 2009

Röportaj - Mustafa Çakılcıoğlu ile Adatepe Zeytinyağı Müzesi ve Adatepe Zeytinyağı Üzerine

www.zeytinportali.com

Çanakkale-İzmir karayolu üzerinde Küçükkuyu kasabasının girişinde yer alan Adatepe Zeytinyağı Müzesi, modern müzecilik anlayışı gereği olarak düzenlenmiş ve Türkiye'nin gelişen kültür turizmi için özgün bir örnek teşkil etmektedir.

Zeytin ve zeytinyağının kültürü o kadar derinlere iniyor ki, yazılmış tüm kutsal kitaplarda çeşitli şekillerde ifadesini buluyor. Ülkemizde bu kadar eski ve köklü bir kültürü olmasına karşın, bu ürüne ilişkin yazılı ve görsel malzemelerin yok denecek kadar az olması, Adatepe Zeytinyağı Müzesinin doğuşuna gerekçe olmuş. Küçükkuyu'daki tarihi sabunhane binası restore edilerek, bir yandan kuru baskı tarzında zeytinyağı üretimine devam edilirken, öte yandan civar köylerden toplanmış zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin çeşitli araç -gereç ve aksesuarlar fabrika binasında sergilenmeye başlamış.

Adatepe Zeytinyağı Müzesi ve müzeyi işleten Adatepe Zeytinyağı, Mahmut Ş. Boynudelik, Erhan Şengel, Haluk Yurtkuran, Zerrin İren Boynudelik, Serdağ Yurtkuran ve Müfit Erkarakaş tarafından kurulmuş. Bu ekip, hijyenik ve taş baskıda geleneksel olarak üretim yapan Adatepe Zeytinyağı'nı bugünlere getirirken, Mayıs 2009'da bu ekibe, hikayenin baştan bugüne tüm evrimine şahit olan Mustafa Çakılcıoğlu eklenmiş. ODTÜ'den elektrik mühendisi olarak mezun olan Çakılcıoğlu, uzun yıllar profesyonel kariyerine devam ettikten sonra, emekliliğiyle birlikte hem ortak hem de işletme müdürü olarak Adatepe'ye katılmış. Kendisiyle müzecilikten zeytinyağına, ticaretten uluslarası piyasalara uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Zeytin Portalı - Adatepe Zeytinyağı'nın macerası kaç yılında başladı?

Mustafa Çakılcıoğlu - Yaklaşık 14-15 yıl önce. Mahmut Boynudelik, Haluk Yurtkuran, Erhan Şengel’le başlıyor zeytinyağı üretimi. Önce burada bir iki zeytinlik alıyorlar. Daha sonra o zeytinlikleri profesyonel hale dönüştürüyorlar. Sonra bir müze kurma fikri oluşuyor. Erhan, reklamcı arkadaşımız, o biraz daha görsel öğelere önem veriyor. Sonra bugün hem müzeyi hem de fabrikayı barındıran işte bu bina bulunuyor (Eliyle taş binayı gösteriyor). Bu bina eski bir sabun fabrikası.

Zeytin Portalı - Binanın tamamı orijinal mi?

Mustafa Çakılcıoğlu - Orijinal. Yani bir iki tadilat geçirmiştir tabi. 40’lı senelerin ortalarında yapılmış bu bina. Bir müddet sabun fabrikası olarak kullanılmış, sonrasında da düğün salonu olmuş. Bir dönem alt katı sinema salonu olarak kullanılmış. Bizimkiler aldığında marangozhaneymiş burası. İzbe bir görünümü varmış. Bu haline getirildi sonra. Aslına uygun olarak yapıldı tabii ki.

Zeytin Portalı - Şu andaki görüntüsü çok güzel gerçekten. Hasat döneminde, fabrikanın ve bahçenin sakin görüntüsünden eser kalmıyordur herhalde.

Mustafa Çakılcıoğlu - Evet, haklısınız. Hasat edilen zeytinler bahçeye indiriliyor. Müzeye ait eşyalar biraz toplanıyor. Buraya indiriliyor. Yıkama da burada yapılıyor. Butik üretim yaptığımızdan, zaten bizim öyle muazzam bir üretimimiz yok.

Zeytin Portalı - Kaç ton mesela bu sene?

Mustafa Çakılcıoğlu - Bu sene 70-80 ton kadar işlendi. Tabi 300 tona kadar işlendiği oluyor.

Zeytin Portalı - Yaklaşık 15-16 ton civarı yağ…

Mustafa Çakılcıoğlu - 1’e 5 evet… Bu sene çok zeytin olmadı zaten. Yani bizimkiler daha doğrusu çok fazla zeytin almamışlar. Kendi zeytinliklerimizden de çok fazla ürün çıkmadı.

Zeytin Portalı - Kurak geçti geçen sene biraz da…

Mustafa Çakılcıoğlu - Bizim şimdi şöyle… Mahmut (Boynudelik)’un da artık bu konuda bir uzmanlığı var. Bu senenin rekoltesinden elde edilen yağ 0,7 asit. Zaten her dolum öncesi yaptırıyoruz bu ölçümleri. 0.7 asit oldukça iyi bir derece. Kısıtlı tutulmuş bu sene üretim. Bu sene ihracat da çok olmadı. Talep de olmadığı için hani çok da zorlamadık.

Zeytin Portalı - Ama önümüzdeki sezon iyi bekleniyor. Edremit’te dolu yağdı geçenlerde… Sizi etkilemedi mi?

Mustafa Çakılcıoğlu - Burada şimdi çok enteresan… Ayvalık’a yağdı. Duyduk Edremit’e yağdı. Buraya yağmadı. Buraya rüzgarı geldi sadece. Sizin o anlattığınız durum olmadı. Altınoluk’tan buraya yağmadı ama Ayvacık’a yağmış. Bu ortası böyle boş kalmış.

Zeytin Portalı - Özellikle geçen senenin birkaç katı mahsul bekleyenler var ama geçen sene de taban yapmıştı her şey.

Mustafa Çakılcıoğlu - Tarlalar kötü… Hepsine bakılacak tabi…

Zeytin Portalı - Siz zeytinliklerinizin düzenli bakımını yapıyor musunuz? Zeytinlikler hep dik yamaçlarda gördüğümüz kadarıyla.

Mustafa Çakılcıoğlu - Yok, bizde öyle şey yok, her şeyi tabiata bırakmış durumdayız (Gülüyor) Sulama mümkün mertebe yapılıyor. İşte gübresi, altının sürülmesi… Onlar yapılıyor. Bizim burada diğer bölgelere göre dağlık… Engebeli arazi.

Zeytin Portalı - Zor şartlar var. Milas’a benzetiyoruz. Toplanan zeytinler eşek sırtında indirilecek gibi…

Mustafa Çakılcıoğlu - Aynen öyle. Yol yok bazı yerlerde. Gerçi bizimkiler yollu da… Yani yol yanından geçiyor. Bazı tarlalarda, köylü için söylüyorum, çok zor hakikaten. Çok masraflı. Birçok köylü zaten değmez diyor. Ürün de azsa bırakıyor dalında. Siz de işin çok içindesiniz, ben yeni gelen olarak söyleyeyim, bu iş hakikaten çok zahmetli bir iş. Hele bir de bizim gibi taş baskı ile imalat yapıyorsanız ayrıca bir külfeti var. İşçilik çok fazla. İnsana dayanıyor. İşte bu işi yapan bir iki ustamız var. Az önce görmüşsünüzdür, ortada dolaşıyordu, kendisi bu işi yapan ustalarımızdan biri. O her şeye bakar. Başka bir sabun ustamız var. Birkaç bayan arkadaşımız var. Tabi sezonluk işçilerimiz var. Ücreti, SSK’sı, yemeği vs derken maliyete vurduğunuz zaman, gelen gelir gerçekten hiçbir şeye değmiyor. Sonra bu zeytinyağı niye pahalı deniyor.

Zeytin Portalı - Alyattes’ten Reşat Akkan'la konuştuğumuzda şöyle diyordu. Size daha önce söylenen rakamlar neyse söylenen geliri ikiye böl, harcamaları 2’yle çarp.

Mustafa Çakılcıoğlu - Doğru bir laf… (Gülüyor)

Zeytin Portalı - Bunu yaptığınız zaman dedi baktınız hala çıkan o sonuç sizi tatmin ediyorsa bu işe devam edin.

Mustafa Çakılcıoğlu - Bu işte bir gönül meselesi. Dediğim gibi… Mahmut’la Haluk’un bir turizm şirketi var. Ben işte emekli oldum. Çok da bir şey beklenmiyor aslında. Burada olmanın kendisi çok keyifli bir şey aslında, her şey bir gönül meselesi… Öyle başladı ve gidiyor. Ümit ederim bir gün para da kazanırız (Gülüyor).

Zeytin Portalı - Zeytincilik işinde daha önce bulunmamış insanlara gelir aracı olarak zeytinciliği öyle bir empoze ettiler ki zeytinyağı, altın sıvı bu, 1 koyarsın 3 alırsın diye. İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayan insanlar doğa özlemi ile birlikte zeytin yetiştirmeye geldiler. Tekrar birileri sıfırdan girmek istese siz ne tavsiyede bulunmak istersiniz? Girin ya da girmeyin der misiniz?

Mustafa Çakılcıoğlu - Girsinler. Şöyle ki bu kültürün devamı için mutlaka bir kere girsinler. Çok ciddi bir kültür bu, zeytinyağı kültürü nedir? MÖ 4000 yılından beri en azından işte burada. Deliceden bir şekilde bu zeytine dönüştürülüyor. Özellikle Edremit bölgesinde birileri mutlaka bunu yapmalı. İtalya’yı Yunanistan’ı bir tarafa atıyorum, mesela en son Tunus’a turist olarak gittiğimde inanılmaz bir zeytin yatırımı gördüm Tunus’ta. Müthiş… Usulüne uygun, tarımı, ağaçların yapısı, bakımı… Bütün bu ülkelerin zeytin rekolteleri yükselirken, bizimki geriye gidiyor çünkü yatırım yok. Hem tarlalara yatırım yok, hem imalata yatırım yok. Ama hipermarketlere girin, koca büyüklükte zeytinyağı vitrinleri var. Siz de biliyorsunuz yalan yanlış isimlendirmeler var, tüketicinin algılarıyla oynuyorlar. Başka bir şey değil… Erken hasat ilk sızma zeytinyağı yazıyor etikette. Sen ilk sızma zeytinyağı satamazsın… O satılacak durumda değil. Şu kadar bir şey çıkar. (Parmak ucuyla çok az diye gösteriyor) 10.000 litrelik ilk sızma zeytinyağından bahsediyor. Yani bunu birileri de düzeltmiyor.

Zeytin Portalı - Birileri pazarlama aracı olarak çok güzel kullanıyor.

Mustafa Çakılcıoğlu - Bilinçli bilinçsiz birçok firma yapıyor maalesef... Yatırıma dönersek eğer, devletlerin ülkelerin bakışı da çok önemli. Yani bugün Türkiye’de ne destek var ne teşvik var. Üretici ne yaparsa yapsın. Aslında hangi tarafta var da bunda da olsun diyeceksiniz ama… Devletin öyle bir ilgisizliği var işte. Bugün yüzümüzü dış pazara yönlendirdiğimizde, bizi internetten bulup da iş yapmak isteyen bir sürü firma fiyat istiyor bizden. Satışa yönelik olabilecek bir fiyat veriyorsunuz, alıcı da size karşı bir fiyat öneriyor. Arada bir uçurum var. Yunanların, İspanyolların, İtalyanların verdikleri fiyat çok daha ucuz, yani o zaman oradan alın demek zorunda kalıyoruz.

Zeytin Portalı - Rekabet konusunda ciddi sıkıntılarımız olduğu açık...

Mustafa Çakılcıoğlu - Kesinlikle... Ve satıyorlar muhtemelen, ayrıca kaliteleri de yüksek hani yalan yanlış bir şey değil. Dolayısı ile ilk soruya geleyim. Birileri bu işe girecekse girsinler ama kafa yorarak girsinler. Bu işin iki adım ilerlemesi için ne yapılacaksa bence yapılsın.

Zeytin Portalı - Siz ortaklarınızla birlikte çok eğitimlisiniz bilgilisiniz bu işe girerken hesabını kitabını her şeyini yapmışsınızdır. Bize bu ne getirir bizden ne götürür… Tutmayan planlar neler oldu?

Mustafa Çakılcıoğlu - Tutmayan planlar para kazanmak. Para kazanmadık (Gülüyor). Gönül işi şeklinde duruyor devam ediyor.

Zeytin Portalı - Şu açıdan soruyorum. Yanlışım varsa düzeltin, elinizdeki ürünü çıkartmakla ilgili bir sıkıntı yaşamadığınızı düşünüyorum. Daha çok niş bir pazara hitap ediyorsunuz.

Mustafa Çakılcıoğlu - Hiçbir sıkıntı yaşamadık hatta malımız erken bitti.

Zeytin Portalı - Yani gelirler öngörüldüğü gibi olup da giderlerin çok yüksek olması mı planı bozan?

Mustafa Çakılcıoğlu - Dolayısıyla bu şu anda amatör bir ruhla bir profesyonellik gibi bir şey. Keyif almakla alakalı… Öteki türlü ben bu işten para kazanacağım dediğinizde yok bizim tip insanlar para kazanamaz.

Zeytin Portalı - 2006 yılında Adatepe markasında reklam ve pazarlama ile ilgili bir yoğunlaşma görüyoruz. Son 1-1,5 yıldır sanki daha az mı gözümüze batıyor?

Mustafa Çakılcıoğlu - Aslında çıkmaya devam ediyor… Biraz daha artacak tabi. Biliyorsunuz ki, siz gündemde olduğunuz sürece varsınız… Bizim internet üzerinden arayan ya da 800’lü hat üzerinden arayan kemik bir alıcı kitlemiz var. Ücretsiz hat üzerinden sipariş eden bir grup insanımız var tabi ama tabi onlara da kendimizi sık sık hatırlatmamız gerek çünkü piyasada başka iyi markalar da var. Bugün bir markete gittiğiniz zaman farklı markaların kaliteli ürünleri de satılıyor. Daha kolay ulaşılabiliyorlar. Biz de şunu yaptık. Kargo şirketiyle anlaştık bir süre önce. Hakikaten çok uygun fiyatlarla taşıyorlar ürünlerimizi.

Zeytin Portalı - Küçük miktarlarda da alan oluyor mu?

Mustafa Çakılcıoğlu - Alan var. Şöyle mesela 110 liraya kadar kargo ücreti bize ait dedik 110 liradan sonrası… Genelde şöyle yapıyorlar; iki arkadaş birleşiyor, 2 teneke aldığında 110 lirayı geçiyor. Biraz ona göre ayarladık işte. Bunun dışında bir şişe alan da var. Kargo veririm diyor öyle bir meraklı bir müşterimiz de var. Mesela burada yazlığına giderken bir şişe alıp götürüyor, dönerken 2 teneke alıp götürüyor evine. Biliyorsunuz ki eylül ekim kasım gibi 2 teneke daha sipariş verecektir. Öyle bir kitlemiz var. Dikkatli ve bizi izleyen…

Zeytin Portalı - Bizim gördüğümüz aslında insanlar almak istedikleri, duygu onun hissi… Zeytinyağı aslında her yerde üretiliyor. İyisini aradıktan sonra iyisi de var her yerde. Önemli olan sadece iyisini satmak değil, yanında zeytinyağını alana o kültürü de pazarlayabilmek. O açıdan baktığımızda sizin aslında zarf da mazruf da tam…

Mustafa Çakılcıoğlu - Ona biraz kafa yoruldu aslında. Müze konsepti ile imalat ve sunuş yaratıldı. Bizim dükkân daha ufaktı, bu sene itibariyle biraz daha büyüttük. Biraz daha göze hitap eder hale getirdik. Bu etkili oluyor tabi. Refika’nın hikayesi o ayrı bir şey. Köyün buraya yakın olması köyden ismimizi almamız hakikaten bunlar önemli unsurlar.

Zeytin Portalı - Refika’nın yüzü en tanıdık figürlerden birisi…

Mustafa Çakılcıoğlu - Arkadaşlarımız PR(Public Relations:Halkla İlişkiler) çalışmasında gerçekten başarılı olmuşlar ama bunu devam ettirmek de lazım. Gündemde kalmak diye bir şey var. Onu yapıyoruz. İşte onun yanında zeytinyağı ağırlıklı, zeytin ve zeytin türevi bir takım ürünler var. Zeytinlerimizin hepsi de Edremit cinsi. Bu bölgede sadece Edremit bulunur. 4 farklı şekilde değerlendiriyoruz, kırmamız var, çizik zeytinimiz var, yuvarlama ve sele de var. Hakikaten iyi oldu. Fiyat da fena değil biraz ucuz tuttuk herhalde. Onun dışında zeytin ezmesi var. Mesela yeşil zeytin ezmesine iyi talep var. Dükkânda bir tadım köşemiz var. Orada bu tatları tattırıyoruz, bu çok etkili oluyor. Dükkan satışına yönelik seramik ve zeytin ağacından yapılmış aksesuarlar bulunduruyoruz. Sanatçı arkadaşlarımız var, elleriyle zeytin ağacına bir kez daha hayat veriyorlar. Kitap yazmaya başladık, Mahmut’un zaten kitabı vardı, bir kitap daha geliyor. Kapsamlı ve güzel olacak. Mahmut’un eşi Zerrin Boynudelik, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde sanat yönetiminde öğretim görevlisi. Sanat Tarihinde Zeytin diye çok kapsamlı bir kitap yazdılar, Bilgi Üniversitesi basacak onu da… O çok ciddi ve güzel bir şey olacak. Zeytin kültürü üzerine A’dan Z’ye belli bir seviyede bilgi veriyor. Ayrıca bir hikaye kitabımız da var; Adatepe Öyküleri diye. 11-12 sene yaz kış Adatepe’de kalınca köylülerle konuşarak, onların hikayeleri çok basit ve tatlı bir anlatımla yazıya aktarıldı.

Zeytin Portalı - Ciddi anlamda göz nuru emek her şey var. Tüm bunları yaparken köylünün etkilenmesi nasıl oldu?

Mustafa Çakılcıoğlu - Çok ciddi bir saygı. Burada herkes zeytinci, bunu da unutmayalım. Komşunuz zeytinci, bilmem necisi zeytinci Küçükkuyu’ya girdiğinizde herkes zeytinci. Zeytincilik var, zeytinyağı var. Sonuçta biz, böyle bir ortamda saygınlık kazandık. Burası müze. (Eliyle müzenin girişini gösteriyor) Zeytinyağı fabrikasından çok zeytinyağı müzesi. Zeytinyağı müzesi olarak geçiyor. Belli bir saygınlığa kavuştu. Kabul gördü. Buranın yerel yönetimi, değişik iktidarlar geldi geçti, her konuda destek oldular. Burada bir festival olur, bizi de mutlaka bir danışma kuruluna alırlar. Yani öyle güzel bir iletişim oluştu. Bunu devam ettirdik, köyde bir dernek de kurduk. Gene biz önayak olduk. Köyün derneği olarak köyün bir takım dertlerinin çözümüne ön ayak olalım dedik. Mesela, bir projemiz var. Her eve bir SSK ya da bir sağlık güvencesi olsun dedik. Tek bir şey belki ama birer tane iş ayarladık hepsine. SSK yapılmasını sağladık. Köye de böyle bir katkımız olsun dedik. Köyün de bir şeyi yükselsin, güzelleşsin diye.

Zeytin Portalı - Peki uğraşırken müze statüsü kazanınca devletten herhangi bir teşvik ya da yardım oldu mu? Devletin özel müzeler için ayırdığı bir bütçe var mı?

Mustafa Çakılcıoğlu - Hayır, hiçbir teşvik olmadı. Avrupa fonlarıyla bir iki şeyimiz var. İleride Avrupa Birliği’nin bir takım projelerinde ulaşacağız belki. O süreç de epey zor bir süreç, bir takım şeylerle uğraşıldı ama. Adatepe Zeytinyağı Müzesi, özel müzecilik statüsünde Türkiye’deki tek örneği, Kültür Bakanlığı’na kayıtlı tek zeytinyağı müzesi. Çanakkale Müzesi ile iyi ilişkiler var zaten, oraya akredite. Bir takım envanter oradan onaylanıyor. Defteri oraya bağlı. Müzecilik de ayrı bir iş aslında. Zeytinyağının tamamen dışında bir uğraş, müzecilik. Ücretsiz yaptık. Buraya gezen mağazamızı da gelsin görsün dedik.

Zeytin Portalı - Peki, bu fikir tuttu mu?

Mustafa Çakılcıoğlu - Tuttu, evet. Müze olması bir iki puan getirmiştir bize. Gruplara özel sunumlar yapıyoruz. İsteyen herkese de açık aslında. Zeytinyağı ülkesiyiz diyoruz ama hakikaten gelen sorulardan, ülke olarak bilgisiz olduğumuzu görüyorum. İzmir’den, İstanbul’dan, Ankara’dan, Karadeniz’den her yerden insanlar geliyor buraya... Çok enteresan, kültür çok zayıf kalmış… Bu konuda zeytin, zeytincilik ve zeytinyağı üzerine kitlenin şeyine bağlı seviyesine ve ilgisine bağlı kimi zaman 10 dakika, kimi zaman bir saatlik böyle sunuşlarımız da oluyor. İlgi görüyor bu tabi zeytin satışına da etki ediyor.

Zeytin Portalı - Peki, bu sunumların yaz aylarında felsefeden seramiğe birçok farklı eğitimin verildiği Taşmektep ile bir bağlantısı var mı?

Mustafa Çakılcıoğlu - Hayır, bizim buradaki sunumlarımızdan tamamen bağımsız. Taşmektep kendi içinde dönen bir şey. Adatepe’nin kurucularının ortaklığı var tabii. O fikri yaratanların biri de Mahmut ve Zerrin, onlar daha çok önayak oldu. Taşmektep, çok güzel bir okuldur. Eğer o tarafa doğru gittiyseniz görürsünüz, okul 1940’lı senelerden kalma bir ilkokul, sonra öğrencisi kalmamış. Adatepe köyü eskiden 300 haneli büyük bir köymüş, zamanla Rumlar gidince Türkler ya kıyıya inmişler ya da yukarıda başka köylere göç etmişler. Önemini kaybedince hane sayısı düşmüş, öğrencisi olmayınca okul kapanmış tabi. Şimdilerde öğrencileri, taşımalı olarak Küçükkuyu’ya getiriyorlar. Okulun da öncesi var, köyün meydanında eski bir kilise varmış, okul onun taşları ile yapılmış aslında. Çok enteresan bir dönüşüm var orada. O çok hoş bir bina. 1940’ların mimarisi. O okul, muhtarlık kontrolünde boş duruyordu. İşte orası kiralandı, bakımı tadilatı yapıldı. Taşmektep seminerlerinin 10’uncu senesi bu sene. Her sene devam ediyor… Çok enteresan… Bazı şeyler çok ilgi çekiyor. Bu sene tanıtımına geç başladık. Hocaların durumu belli değildi, bakalım ne kadar ilgi olacak.

Zeytin Portalı - Müze konusuna dönecek olursak, bununla ile ilgili Türkiye’deki okullardan olsun, başka kuruluşlardan olsun kendinizi ve zeytinyağını tanıtmanız için davet ve istek geliyor mu? Fuarlar haricindeki istekleri soruyorum, fuarlardan davet aldığınızı biliyoruz.

Mustafa Çakılcıoğlu - Maalesef yok, bölgeden geçen turlar, okul turları haricinde, öyle bir şey istek olmadı bu güne kadar bildiğim…

Zeytin Portalı - Olur ya bu bilgi birikimini paylaşmak amacıyla istek oluyordur belki, şehir şehir gezecek kadar büyük çapta olmasa da…

Mustafa Çakılcıoğlu - Bizim eğitim sistemimizde keşke olsa… Ben şunu biliyorum, İtalya’da 15 gün dolaştığımda böyle gittiğimiz her yerde okul otobüsleri görüyordum. Onlar İtalyan… Çok hoşumuza gitti tabi. Kalkmış Milano’dan bilmem neredeki şeyi gezmeye çıkıyorlar. Kendi kültürünü gezmeye gidiyor adam. Bu ilkokul seviyesinde de var lise seviyesinde var. Bu kültür öyle gelişiyor. Yoksa buraya gelenlerin konuşmalarından anladığım kadarıyla bizde bu kültür çok eksik. Yani biz o aktüel kültür mü diyelim popüler kültür mü diyelim her şeyi onunla öldürmüş durumdayız. Çok daha değişik şeyler ön planda. Buraya ait veya bu şeyin parçası zeytincilik. Midesine düşkün bir ülkeyiz aslında. İnsan burada düşünüyor ki zeytinyağı nedir çiçek yağıyla arasındaki fark nedir herkesin aklında kolesterole iyi geliyormuş, “–muş” ama… O kadar…

Zeytin Portalı - Gider zeytinyağını küçük kapsüllerde alır ama yemekte kullanan olmaz.

Mustafa Çakılcıoğlu - Şehir efsanesi der ki zeytin çekirdeği yutsam bilmem neye iyi gelir mi? İnternette dolaştı bir ara. Odun yutsun daha iyi… (Gülüyor)

Zeytin Portalı - Siz normalde ihracat düşünmüyoruz dediniz ama bu büyük marketlerden talepler geldi mi?

Mustafa Çakılcıoğlu - Geldi şöyle… Bir dönem Migros’a ve Real’e verdik. Ancak onların ödeme politikaları farklı, o dönemde ürün de yetersizdi, bize hiç uymadı 9 ay sonra ödeme almak…

Zeytin Portalı - 6 ayı duymuştuk… 9 ay çok yüksek…

Mustafa Çakılcıoğlu - Migros ve Real’le biz o macerayı kapattık. Çok da güzeldi. Özellikle ben İstanbul’da 1 tane, Ankara’da 4-5 tane dolaştım. Aslında çok da güzel şeyler yaptılar. Bizden sonra butik zeytinyağları girdi. Onlara, güzel yerler verdiler. Ama ödemeleri pek uymuyor. Sonra bir de onlar fiyatları belirliyorlar. Bizim dışımızda kampanya yapıyor tamam yapsın ben cebime giren paraya bakarım. Peki, kabul ettik diyelim onu da inanılmaz uzun vadelerde ödüyor. Biz öyle yapamayız. O adam da diyor ki, ben herkese böyle ödüyorum, sana özel bir durum değil diyor.

Zeytin Portalı - Hangi yıldaydı?

Mustafa Çakılcıoğlu - 2007 senesinde.

Zeytin Portalı - Satış rakamlarına etkisi ciddi olmuştur öyleyse?

Mustafa Çakılcıoğlu - O dönem yapıldı zaten ona güvenerek o zaman mal vardı mesela bu sene isteseler uygun fiyata da olsa maalesef elimizde çok fazla ürün yok. İhracatta da öyle devamlılık da olmadığı için güvenemiyorsunuz. O zaman şöyle yapıyoruz. Bize geldi güvenilir bir de alıcı diyelim dost müttefik üreticiler var. Diyoruz ki ben Adatepe olarak ürün sağlayamam ama sana ismi cismi şu olan güvenilirliği bilinen bizce de bilinen şu üretici vardır veya üreticiler vardır. Onlara yönlendiriyoruz.

Zeytin Portalı - İhracatta devamlılığı sağlamak en büyük problem. Firmalar Amerikan pazarını zorluyor, düzgün mal sevkiyatı sağlayamayıp o kadar emeği boşa atıp 2 ay sonra pazarı terk ediyor. Bunlar hep konuşulan deneyimler...

Mustafa Çakılcıoğlu - Ağır tabi… Amerika’da gıda için resmi ve sektörel kriterler çok ağır… Ambalajlama çok ağır bir de tabi devamlılığı olması lazım malın… Biz mesela Japonya’ya sattık. Başarı hikayesi olarak anlatılabilir… Sabun satıldı çok ciddi miktarlarda. Zeytinyağı çok az. Sonra bir durgunluğa girdi ama hala düşünüyoruz. Görüştüğümüz insanlar var yine.

Zeytin Portalı - Onlarla bağlantı nasıl kuruldu?

Mustafa Çakılcıoğlu - Şöyle dediğim gibi bizim ortakların turizm şirketi Oasis, Japonya piyasasına ilk giren şirketlerden. Öyle bir Japon kültürü var arkadaşlarımızın. O kanalla Japonya ile özel bir bağlantı oldu. Hatta buraya Japonlar geldi, Adatepe’de ev aldılar o seviyede kaynaşma oldu… Bizim arkadaşlarımız sıklıkla gidip geliyorlar. Tabi zamanla Oasis’in işleri de değişti, Japonlar’dan daha çok, Türkleri yurtdışına seyahati işine dönünce ilişkiler eskisi gibi olmadı. Yine de Japonlarla münasebet ciddi anlamda devam ediyor.

Zeytin Portalı - Ekonomik anlamda getirisi olan bir iş oldu mu bu girişim?

Mustafa Çakılcıoğlu - Oldu tabi. Sabun işinden baya para kazanılmış o zaman.

Zeytin Portalı - Devamının gelmemesinin sebebi?

Mustafa Çakılcıoğlu - Yani bilmiyorum belki biz üzerine düşmedik veya oradaki ara satıcılar çok şey yapmadılar ama ürün çok ciddi satıldığını biliyorum yine yapılabilir. Şimdi yine bir Japon’la görüşüyoruz, numuneler gitti. Farklı gramajlarla farklı şeyler üretilecek. Şu anda ciddi bir girişim içerisindeyiz.

Zeytin Portalı - Japon pazarına doğru bir akım mı var?

Mustafa Çakılcıoğlu - Var çünkü Avrupa pazarına, ben öyle düşünüyorum, zeytinyağı olarak biz satış yapamayız. Yani İtalyanlar, İspanyollar, Yunanlar olduğu sürece… Fiyat rekabeti zor. Sonuçta Avrupa Birliği’nde diğer Akdeniz ülkeleri çok hakim. Mesela bir maceramız mı olacak bilmiyorum ama Güney Amerika’ya bir ihracatımız olacak. Venezüella’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Oldukça uzak ama… (Gülüyor). Sabun konusunda özellikle. Amerika her zaman olabilir ama bilmiyorum çok uğraşmak lazım zor bir pazar.

Zeytin Portalı - Sizi Venezüella’dan internet aracılığıyla mı buldular?

Mustafa Çakılcıoğlu - Hayır, bir tesadüf olmuş. Bir tanıdığın tanıdığı üzerinden buradaki elçi üzerinden olmuş ortak tanıdıklar çıkıp neden olmasın diye bir maceraya başladık işte numuneler gitti görüşüyoruz. Fiyattı şartlardı tartışılıyor. Bu işlerde de o dakika olacakmış gibi düşündüğünüz iş o anda olmuyor. Bir vakit bir mail atıp unuttuğunuz bir iş bir ay sonra beş ay sonra dönebiliyor. Başka yerlerle de görüşüyorlar, dönüş ancak olabiliyor.

Zeytin Portalı - Bu arada konuşmanın başında emekli oldum demiştiniz öncesinde hangi görevlerde bulundunuz?

Mustafa Çakılcıoğlu - Emekli daha önce olmuştum. AGE diye büyük bir inşaat şirketi var. En son yaptığım iş Kuzey Irak’ta biz bir havaalanı yaptık ben 5 sene boyunca o havaalanı projesinin başındaydım. Üniversite binaları yaptık. Yurtlar yaptık. Kürt bölgesinde. Enerji nakil hatları işleri vardı. Televizyon binası yaptık. O orada mesela. Gana’da hastane projeleri vardı. Onun başındaydık. Yurtdışı dediysek Avrupa değil. İlginç yerlerde… En son yine şirket Arabistan’da bir iş aldı. Bana dediler sen git ben n’olur artık gitmeyeyim dedim. Şartlar çok ağırdı hakikaten, Kuzey Irak da öyleydi.

Zeytin Portalı - Ailece mi gittiniz?

Mustafa Çakılcıoğlu - Hayır, ben gittim. Eşim burada o da F16 Tusaş’ta bilgi işlem müdürüydü. 17-18 sene boyunca bilgi işlemdeydi. O da geçen sene emekli oldu. Ondan sonra buraya geldik. O vesile oldu işte. Gelip gidiyorduk zaten. 14 sene önce tam buranın kuruluş aşamalarında biz buraya tatile gelmiştik arkadaşlarımızı görmeye. Köyü çok beğendik tabi. Biz üç sene sonra size burada bir ev satalım dediler, peki dedik, sonraki 3 sene onun izinlerini bekledik. Ondan sonra inşaatı 2 sene sürdü. Yani rölantide gitti. 3-4 sene önce bitti ev. Orada artık oturuyoruz. Burada herkes çok rahattır. Hiçbir iş yaptıramazsınız. N’olur gel şu işi yap dersin, bir hafta beklersin… Bugün tesadüf kapı bozuldu, bir marangoz tanıdığımıza yaptırmaya çalışıyoruz, bir haftada ancak gelir herhalde. (gülüyor)

Zeytin Portalı - Büyükşehirlerdeki zamanın akış hızıyla buranınki çok farklı…

Mustafa Çakılcıoğlu - Buranın insanı öyleyse öyle ama insanı rahatsız ediyor tabi… Hele bir de düzenli hayattan sonra tabi… Bir de bizim mühendislikte öyle olmazsa olmaz. İş onu gerektiriyor. Şimdi buraya adapte ettik kendimizi.

Zeytin Portalı - Bu keyifli sohbet için teşekkür ederiz.

Mustafa Çakılcıoğlu - Ben teşekkür ederim.