Friday, November 02, 2012

Zeytin denizinde...

FARUK ŞÜYÜN / ODAK

02 Kasım 2012 Cuma

Zeytin: Tek kelimeyle beni büyüleyen bir meyve... Önce ağacına hayranım... Heykel gibi, yoo ne gibi'si gerçekten heykel olarak nitelendirebileceğimiz bir gövdesi var... Neredeyse ölmeyeceği varsayılıyor, çünkü zeytin ağacı, yıllar içinde kendini yeniliyor, o heykeli oluştururken sürekli gençleşiyor ve binlerce yıl yaşayabiliyor... Ne zaman yaşlı bir ağaçla karşılaşsam, fotoğraf makinemle o muhteşem gövdesinden detaylar yakalamaya çalışıyorum, emin olun o ağaçtan neredeyse yüz kare fotoğraf çıkabiliyor...

Sonra meyveleri... Onlar, sabah kahvaltılarımın vazgeçilmezleri... Hele bir de kendim salamura etmişsem... Oooh, deymeyin keyfime gitsin... İlkbahara dönelim, ya o bahçemdeki ağacın çiçeklerinden yayılan içimi bayıltan kokular... Ekim'den başlayarak yıl sonuna kadar devam eden hasat serüveni ve toplanan zeytinlerin doğal biçimde, bir meyve gibi sıkılmasıyla elde edilen hakiki sızma zeytinyağları, yapılan cilde deva sabunlar...

Peki, bu hafta niye zeytini yazıyorum, çünkü hasat mevsimi başladı... Ben de 135. yıl hasadını yaşayan Komili-Kırlangıç markalarını bünyesinde tutan Ana Gıda'nın Genel Müdürü Ümit Ersoy'un zarif evsahipliğinde zeytin denizindeydim geçtiğimiz günlerde... Çünkü, Ayvalık Hasat Şenlikleri'nin sekizincisi gerçekleştiriliyordu...

Topraklarında iki milyon zeytin ağacı barındıran ilçe, "ortak istek zeytine destek" sloganın yer aldığı yüzlerce afişle süslenmişti... Denizin mavisinden zeytinin yeşiline, zeytinin yeşilinden denizin mavisine doğru akıp giden ışıklar, beni düş dünyasına sokuyor, duygularım, sanki bir zeytin denizi içinde yüzdüğüm hissini uyandırıyordu bende... Kaz Dağları'ndan gelen kuzey rüzgârları binlerce pınarın doğduğu bu İda Dağı'nda binlerce yıldır söylenen efsaneleri fısıldıyordu kulağıma... Hepsini biliyordum, belki onlarca kez okumuş, yüzlerce kez dinlemiştim, ama her defasında yine çok büyük keyif alıyordum...

Yani her şey biribirini tamamlıyor, yemeklerimizi süsleyen pazardan yeni alınmış zeytinyağında taze otlar, birkaç saat önce yakalanmış deniz mahsulleri gördüklerimin birer resim değil, gerçeğin ta kendisi olduğunu anımsatıyordu...

Zeytin pazarının da kurulduğu hasat günlerinin hepsine katılamadığım yoğun bir etkinlik programı vardı: İlk gün Kürşat Tarım Aile İşletmesi'nin zeytinyağı fabrikasını ziyaret, öğlen slow food yemeği, akşam Ayışığı Manastırı'nda Suzan Sabancı Dinçer ve Haluk Dinçer'in daveti...

İkinci gün Yelda-İbrahim Ustalı ailesinin Gümüşlü'deki zeytin bahçesinde zeytin hasat töreni ve keşkek, sarma, lokmadan oluşan bölgenin düğün yemeği mönüsü ile başlıyordu... Burada Gümüşlü'nün şatafatsız, ama benim çocukluğumun tatil kasabalarındakileri anımsatan son derece sevimli binalarının, yapı kirliliğinin yaşandığı günümüzde sığınılacak bir liman gibi geldiğini de belirtmeliyim... Öğlen üç partiden milletvekillerinin katıldığı bir panel, akşamüzeri Cumhuriyet Meydanı'nda kurulan zeytinyağı pazarını ziyaret gerçekleştirildi. Burada 1878'ten bugüne Komili'nin ilkleri ve yeniliklerini konu alan "Zaman Tüneli"nin de yer aldığı Komili standında Şef Eyüp Kemal Sevinç'in saraydan günümüze çeşitli dönemlerden hazırladığı yemekler dağıtılıyordu. Akşam ise Ümit-Cem Boyner'in Cunda'daki evlerinde verdikleri geleneksel davet vardı...

Üçüncü günün sabahı ise Şeytan Sofrası'nda bu kez geleneksel Komili kahvaltısı ile başlayacaktı...

Öte yandan hasat günlerinin konukları arasında Beymen'in katkılarıyla Siirt'ten gelen kırk ilköğretim öğrencisi de vardı... Şenlik, onlara hayatları boyunca mutlulukla hatırlayacakları üç gün yaşatacaktı...

Ayvalık'ın, Cunda'nın sokaklarını arşınlarken, sıska kedilerini severken, Taş Kahve'de otururken, pazarda dolaşırken, peynirler, zeytinler, otlar satın alırken Ege'nin bir kasabasında olmanın ayrıcalığını bir kez daha yaşadım... Ve "kalbim, yine Ege'de kaldı..."

Thursday, October 18, 2012

Zeytinci, rotayı Rusya’ya çevirdi

15-10-2012

Zeytin ihracatçıları rotayı Rusya’ya çevirdi

Zeytin ihracatçıları hükümetten Rusya pazarına girebilmek ve İspanyollara karşı pazarda güç kazanabilmek için destek istediler.

Yeni zeytin sezonu, 12 milyon ağaca sahip Akhisar'da hasat şöleni ile geçtiğimiz günlerde açıldı. Sektör 2012-2013 sezonunda hedef pazar olarak Rusya'yı seçti. 100 bin tonluk zeytin tüketimi olan Rus pazarında 20 bin ton satış hedefi koyan Akhisarlılar, hükümetin prim, ambalaj ve marka desteği vererek İspanyollar'a karşı Türk ihracatçısının rekabet gücünü artırmasını bekliyor.

Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Emin Demirci, yeni sezonda hedef pazar olarak Rusya'yı seçtiklerini belirterek, bu pazara en az 20 bin ton sofralık zeytin satabileceklerini söyledi. Rusya Federasyonu'nun 100 bin ton sofralık zeytin tükettiğini, Türk Cumhuriyetleri ve civar ülkelerle beraber pazarın 200 bin tona çıktığını kaydeden Demirci, bu pazarda İspanyolların hakim olduğunu açıkladı.

Sofralık zeytinde Irak ve Romanya pazarlarında sorun yaşamadıklarını dile getiren Demirci, "Ancak Rusya pazarında İspanyollar ile rekabet edemiyoruz. Dünya fiyatlarını İspanyollar belirliyor. Bu gücü devlet desteğinden alıyorlar. İspanya'da zeytin ve zeytinyağına 1.3 euro destek veriliyor. Bizde zeytinyağına 50 kuruş prim var, sofralık zeytine prim yok. Sofralık zeytine de destek istiyoruz. Ruslar küçük ambalajlarda zeytin ve zeytinyağı istiyor. Ambalaj desteğine ihtiyacımız var. Ayrıca pazara kendi markalarımızla girmekte zorlanabiliriz. Farklı markalara üretim yaptığımızda da teşvik alabilmeliyiz. Bu destekler verilirse Rusya'ya 15-20 bin ton zeytin gönderebiliriz" dedi.

Wednesday, October 10, 2012

Zeytinyağında fiyatlar dibe vurdu, üretici perişan oldu'

Arzu ALP

10 Ekim 2012 Çarşamba

İZMİR - Zeytinyağı fiyatları dibe vurdu, üretici darboğaza girdi. Zeytinin maliyeti 1.18-1.80 TL, zeytinyağının maliyetinin ise bölgelere göre 5.50-6.50 TL arasında değişirken, zeytinyağı üretici fiyatları piyasada 4.50-5.50 TL'ye kadar geriledi.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, bu fiyatların önceki yılların daha gerisinde olduğuna ama tarımsal girdi fiyatlarının ve diğer masrafların her yıl arttığına dikkat çekerek, bu şekilde devam etmesi halinde üreticinin faaliyetlerini sürdürmesinin dahi tehlikeye gireceği uyarısında bulundu.

Üreticinin mağduriyetinin giderilmemesi halinde Türkiye'nin 2017 yılı için koyduğu İspanya'nın ardından zeytinyağında dünyanın en büyük ikinci üreticisi olma hedefine de ulaşılamayacağını savunan Tan, iki boyutlu önlem alınması gerektiğini dile getirdi. Tan, bunlardan ilkinin hükümet önlemleri ile mevcut primlerin artırılması olduğunu belirterek, "3-4 yıl önce 11 kuruş olan zeytinyağına destek primi 50 kuruşa yükseltildi. Ancak, bu miktar rakip ülkelere göre çok yetersiz. Destekleme primi en az 1-1.5 TL olmalı. Ya da dane zeytine 50 kuruş verilmeli. Tarım Kanunu'nda destekleme araçları ve fark ödemesi var ve bu maddeler üreticiye verilecek primin miktarının yeterli hale getirilmesini öngörüyor. İç ve dış piyasa fiyatları ve maliyetler göz önünde bulundurularak aradaki fark prim olarak verilebilir" dedi.

Tan, bir de eski zeytin alanlarında üretici maliyetlerinin daha fazla olduğunu hatırlatarak, "Devletin yeni ağaç dikiminde, uygulamanın başlangıcında verdiği dönüm başına 250 TL'lik desteğin geleneksel zeytinliklere de verilmesini istiyoruz" açıklamasını yaptı. İkinci önlemin ise zeytin ve zeytinyağı üreticilerinden ürün alan alıcılar yani tüccarlar tarafından alınması gerektiğini vurgulayan Tan, 5.5-6.5 TL olan maliyetinin altında fiyat verilmesinin üreticiyi mağdur edeceğini savundu.

Maliyetler daha da artacak

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin yaptığı maliyet hesaplarına göre 1 kilogram

zeytinyağının üretim maliyetlerinin 5.5-6.5 TL arasında olduğuna, ancak bu rakamların da geçen yıla ait olduğuna dikkat çeken Tan, "Bu yıl başta mazot olmak üzere, girdi fiyatlarındaki artış maliyetleri daha da artırdı. Bu maliyet artışları üreticiyi darboğaza sokar, üretimden kopma noktasına getirir" dedi.
Dünya zeytinyağı üretiminde söz sahibi olan İspanya'da zeytinin tomurcuklanma döneminde oluşan don zararları ve daha sonra kuraklık nedeniyle rekoltede ciddi anlamda düşüş olduğuna işaret eden Tan, "Rekolte düşüklüğü nedeniyle İspanya ve İtalya'da fiyatlar yükseliş trendine girdi. Bu yıl rekoltedeki, artış Türkiye'nin ihracatını ciddi anlamda artıracaktır. İhracatta da dökme değil, markalı ve ambalajlı bir şekilde ihracatımızı taçlandırmamız lazım" diye konuştu.

Tan, şu anda zeytinyağı fiyatlarının iç piyasada tarihinin en düşük döneminde olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Artık Türk zeytinyağının pahalı imajının tamamen ortadan kalkması lazım. Bu imaj hala daha belli lobilerce sürdürülüyor. Bugün ham Ayçiçek yağının kilosu 3 liradan satılıyorsa zeytinyağının fiyatının en az 9-10 TL olması lazım. Zira bitkisel yağ ve zeytinyağı paritesi 1/3.5 arasındadır."

Akhisar'da zeytinyağı sezonuna şenlikli açılış

Zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya ikinciliğini hedefleyen Türk zeytincilik sektörü 2012/13 sezonunu karşılamaya hazırlanıyor. Zeytin hasadını her sene şenlik havasında başlatan sektör temsilcileri bu yıl 12-14 Ekim 2012 tarihlerinde sofralık zeytin üretiminin en çok yapıldığı bölge olan Akhisar'da "4. Akhisar Zeytin Hasat Şenliği" düzenliyor. Türkiye'de 12 milyon zeytin ağacı varlığı ile en fazla zeytin ağacına sahip ilçe konumunda olan Akhisar'da 13 Ekim Cumartesi günü temsili ilk hasat törenle başlatılacak. Türkiye, 2012/13 sezonunda 40 ilde 455 bin tonluk sofralık zeytin ve 201 bin tonluk zeytinyağı rekoltesi bekliyor. 500 bin ailenin doğrudan zeytincilik sektöründen geçindiği Türkiye son 10 yıllık süreçte zeytin ağacı varlığını 90 milyondan 170 milyona çıkardı. Akhisar'ın 2012/13 sezonunda 85 bin ton sofralık zeytin, 5 bin 500 ton zeytinyağı rekoltesi beklediğini söyleyen Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Demirci, sofralık zeytin üretiminde Türkiye'de birinci sırada yer aldıklarını kaydetti.

Tuesday, June 12, 2012

ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN

Prof. Dr. Kenan Demirkol

Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan' dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir (THM Repertuar numarası 1133).

Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır (wikipedia).

ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye'nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).

Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz.

Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.

Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman...” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır. Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…

Sunday, April 15, 2012

Zeytindostu Derneği’nin Yeni Başkanı Mustafa Alhat


“Uzlaşmacı olacağız”

Zeytindostu Derneği’nin 4. Olağan Seçimli Genel Kurulu yapıldı. Seçime hazırladığı liste ile tek aday olarak giren Mustafa Alhat başkanlığa seçildi. 6 yıldır dernek başkanlığını sürdüren Metin Ölken’den görevi devralan Alhat’ın ilk mesajı, “Uzlaşmacı olacağız” oldu.

Zeytindostu Derneği 4. Genel Kurulu Ege İhracatçı Birlikleri toplantı salonunda gerçekleştirildi. Seçimli yapılan genel kurulda Mustafa Alhat Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Derneğin 6 yıl üstüste başkanlığını yapan Metin Ölken’den görevi devrelan yeni başkanın zeytin ve zeytinyağı sektörünün tüm taraflarına gönderdiği uzlaşma ve diyalog mesajları dikkat çekti. Genel Kurulda bir konuşma yaparak, önceki dönemlerde de yönetimde yeraldığının altını çizen Mustafa Alhat, “Bu bir devam yönetimi olacak. Yeni dönemde herkesle konuşma yoluna gideceğiz. Belki daha uzlaşmacı bir tutum ortaya koyacağız. Bizim öncelikli hedefimiz sektor içinde ihtilaflı olunan konularda anlaşma sağlayamasak dahi sektörün tüm tarafları ile aynı masaya oturabilmek olacak” diye konuştu.

Ölken: bana ‘git’ diyenler, şimdi ‘kaçtı’ diyorlar

Dernek başkanlığı görevini Alhat’a devreden Metin Ölken ise yaptığı konuşmada görevde kaldığı süre boyunca üzerinden spekülasyon yapılmaya çalışıldığını savunarak, bu odaklara yüklendi. 1.5 ay önce gençlerin önünü açmak için başkanlığa aday olmayacağını açıkladığını hatırlatan Ölken, “Bana başkanlığım esnasında ‘git’ diyenler, şimdi ‘kaçtı’ diyorlar. Bu kesimlere bizim gibi yöneticiler her zaman gerekli. Çünkü bu arkadaşlara üzerinden spekülasyon üretebilecekleri birşeyler lazım” açıklamasını yaptı.

“Hep destek olacağiz”

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanvekili ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ise yaptığı konuşmada kendilerinin bu sektörden geçinen insanlar olduğunu savunarak “Biz önceden Zeytindostu Derneği’nin ne kadar arkasındaysak şimdi de aynı şekilde arkasında olacağız” dedi. Divan Başkanlığını Hasan Köşklü’nün yaptığı genel kurula eski ve yeni yönetim kurulu üyeleri tam kadro katıldı.

Yeni yönetimde kimler yer alıyor

Yönetim Kurulu: Başkan Mustafa Alhat, Başkan Yrd. Abidin Tatlı, Sayman Zeynep Aktürk, Genel Sekreter Serdar Öçten Ünsal, üyeler Semra Kara, Yahya Laleli, Anadolu Cam Sanayii, Zer Yağ San. Tic. A.Ş, Murat Çetin

Denetim Kurulu: Ali Nedim Güreli, Murat Öztanrıöver, Gemlik Ticaret Borsası

Disiplin Kurulu: Metin Ölken, Ahmet Ertür, Ülkü Ülken

Kalite yarişmasinda dereceye girenler ödüllerini aldı

Zeytindostu Derneği’nin 5 yıldır düzenlediği, geleneksel hale gelen ve sonuçları geçtiğimiz hafta açıklanan 5. Ulusal Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması ödül toreni de dernek genel kurulu öncesinde gerçekleştirildi.

Törende yarışmada birincilik ve üçüncülüğü elde eden Gıdatay Firmasının ödülünü Genel Müdürü Cenk Atay ve firma yöneticisi Cemal Güven, ikinciliği alan Seroliva’nın ödülünü firma sahibi Selçuk Altay alırken, yarışmada beşinci olan Öz-Em’in ödülünü ise Mehmet Manisalı aldı.

Monday, April 02, 2012

Baldan sonra şimdi de zeytinyağı

Burcu TANER/Radikal
02/04/2012


Baldaki taklit ve tağşiş olaylarının gündeme gelmesinin ardından, zeytinyağında aynı sıkıntının daha fazla olduğu öne sürüldü

Zeytinyağındaki sahtekarlıktan bunu yapmayan büyük firmaların da kazanç elde ettiği belirtiliyor

İZMİR - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Aralık’ta yayınlanan son yönetmeliği çerçevesinde laboratuar incelemeleriyle taklit ve tağşiş (benzer başka ürün karıştırma) yapıldığı kesinleşen firmanın adı, ürün adı, markası gibi bilgilerinin Bakanlık resmi internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunulmasının ardından ilk skandal balda ortaya çıktı. Bu gelişmeleri yakından takip eden zeytinyağı sektörü ise kendilerinde sorunun çok daha büyük olduğunu ve daha etkin önlemler alınmasını istedi.

İSİM YAZMAK KESİN ÇÖZÜM DEĞİL
Zeytindostu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken, uygulamanın yeni başladığını, pratikte nasıl karşılık bulacağını yaşayarak göreceklerini dile getirdi. Şimdiye kadar balda sadece iki firmanın açıklanmasının sistemin yavaş ilerlediğine işaret ettiğini kaydeden Ölken, zeytinyağında da benzer bir uygulamanın fayda getireceğini kaydederek, "Ancak isim yayınlamak kesin çözüm değil. Çünkü bunu yapan insanlar zaten vurgunu yapıp başka isimlerle ortaya çıkıyor" dedi.

EGE PİRİNASI ANTEP’TE ZEYTİNYAĞI OLUYOR
Para cezalarının da daha caydırıcı olması gerektiğini savunan Ölken şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu iş sırf balda değil. Bal zaten yıllardır konuşulan bir alandı. Geç kalınmış da olsa bir adım atılmasını önemsiyoruz. Bizim durumumuz baldan daha kötü. Beyaz tenekeden tutun, ambalajlı ürüne kadar pek çok taklit ve tağşiş sorunu hala dizboyu. Balda 1 ise zeytinyağında 5 sorun var. Örneğin Ege’den giden pirina (sabun yapımında kullanılan) Antep’te zeytinyağı diye satılıyor. Bu tür şeyleri önlemek lazım. Bu sahtekarlık işleri çözülmedikçe fiyatlar da dengeye giremeyecektir."

’BÜYÜK FİRMALARIN İŞİNE GELİYOR’

Zeytinyağındaki sahtekarlıktan bunu yapmayan büyük firmaların da kazanç elde ettiğine ve aslında sorunun çözümü için tam olarak irade konamadığına işaret eden Ölken, şunları söyledi:

"Bu sahtekarlığı yapmayacağını bildiğimiz markalar var. Onlar aslında bunun düzelmesini istemiyor. Çünkü tüketici, korkusundan ufak firmalardan mal almıyor. Bu yönüyle aslında büyük firmaların işine de geliyor ve böylece rekabet yanlış işliyor."

TAN: 117 ŞİKAYET İLETTİK
UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan ise Bakanlığın attığı adımların olumlu olduğuna dikkat çekerek, bugüne kadar kendilerine ulaşan 117 şikayeti Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’ne ilettiklerini, iletmeye de devam edeceklerini söyledi. Tan, bu konuda takiplerin sürdüğünü de ifade ederek "Zeytinyağı biraz daha kontrollü şekilde gidiyor. Üreticilerin yüzde 80- 90’ı beyaz listede olduğu için yapanların oranı daha düşük kalıyor" bilgisini verdi.

ÇETİN: HERKES SORUMLU
TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, sadece imal eden değil büyük marketlerin ve reklam yapan basın kuruluşlarının da sorumluluğu paylaşması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

"Katkılı ürün ve taklitle vatandaşın bariz şekilde aldatılması, insanın içini acıtıyor. Bu konuda bir yasal düzenleme şart. Üç kişiyi ilan etmekle bu iş bitmez. O çok uluslu, tüketiciye raflarında güven veren hipermarketler ve marketlerden tutun da, bu ürünlerin reklamlarını yayınlayan kuruluşlara kadar herkesin elini taşın altına koyması, sorumluluğu alması gerekiyor. Deşifre edilmesi, duyurulması çok yerinde bir uygulama ancak kalıcı çözüm için bu önerilerimiz hayata geçirilmeli. Marketler gerekirse laboratuvarda test etmeli, sertifika istemelidir."

TEK KRİTER UCUZLUK OLMAMALI
Tüketiciye ucuz ürüne şüpheyle bakmaları tavsiyesinde bulunan Çetin, yaşadığı bir olayı şöyle örnek verdi:

"Geçtiğimiz günlerde büyük bir marketin zeytinyağı rafını inceledim. 1 kilogramlık iki ürün yan yana duruyordu. Birinin fiyatı 7.5 TL, diğerinin ise 15 TL idi. Bir kere 7.5 TL’ye satabilmeniz için ambalajı, işçilik ve nakliye maliyetini de düşünürseniz yağı üreticiden 2.5 TL’ye almanız lazım. Öyle bir fiyat da yok. Üreticiden en az 5- 5.5 TL’ye alıyorsunuz. O yüzden tek kriter ucuzluk olmamalı. Taklit ve tağşiş olduğunu anlamak için illa uzman olmak gerekmiyor."

ZEYTİNYAĞINDA TAĞŞİŞ NEDİR?
Genelde sızma zeytinyağlarına belli ölçüde (genellikle yüzde 10) kanola, mısır veya ayçiçek yağı gibi daha ucuz yağlar karıştırılarak elde edilen yağdır. Tağşiş, yüksek teknolojik analizlerle tespit edilse de, tüketici de donma derecelerindeki farklılıklara bakarak yağın taklit ve tağşiş olduğunu anlayabilir. Derin dondurucuya 15 dakika bırakılan numune zeytinyağının bir kısmı donar, bir kısmı donmazsa tağşiş söz konusudur.

Bunun dışında farklı niteliklere sahip zeytinyağlarının karıştırılıp nitelikli zeytinyağı gibi satılması da tağşişe girerken; son yıllarda yapılan ’kolon sızması’ da yeni bir zeytinyağı sahtekarlığı olarak biliniyor. Bu yöntemde de asidi yüksek, kötü koku ve görüntüye sahip yağlar, ısıl işlemden geçirilerek sızma yağ standartlarına getiriliyor ve sızma zeytinyağı olarak satılıyor.

Monday, March 19, 2012

Zeytinyağının İtibarına Sahip Çıkalım Çağrısı

19 Mart 2012, P.Tesi

Balıkesir Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu (BZZTG) Başkanı Mehmet Semerci, tüketicinin zeytinyağında aldatılmasına neden olan hileli karışıma karşı, otokontrol sistemimin kurulması gerektiğini bildirdi.

Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu (BZZTG) Başkanı Mehmet Semerci, tüketicinin zeytinyağında aldatılmasına neden olan hileli karışıma karşı, otokontrol sistemimin kurulması gerektiğini bildirdi. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) bir kalite kontrol programı başlattığını belirten Semerci, zeytinyağı üreten firmalara, "Edremit Körfezi zeytinyağının itibarına sahip çıkmak zorundayız. Kalitenize güveniyorsanız, programa dahil olun" çağrısı yaptı.

Ayçiçek, kanola ve pamuk yağıyla karıştırılarak satılan zeytinyağında yıllardır süren soruna karşı Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) bu konuda bir kontrol programı başlattığını belirten Mehmet Semerci, programa başvuran 5 firmadan 4'ünün bölge üreticisi olduğuna dikkat çekti. Yeni yasal düzenlemelerle tağşiş (hileli karışım) zeytinyağında sert yaptırımlar uygulandığını belirten Mehmet Semerci, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin (UZZK) oluşturduğu kalite kontrol programına Edremit Körfezi'nde üretim yapan Selim Kantarcı'nın ürettiği 'Selme Zeytinyağı', Ahmet Sucu'nun 'Özgün Zeytin ve Zeytinyağı', Mehmet Ok'un 'Damlıca Zeytinyağı' ve kendi üretimi olan 'Semercioğlu Zeytinyağı' markalarının programa başvuru yaptığına dikkat çekti.

Semerci, "Programa dahil olan firmalar, UZZK ile bir anlaşma imzalıyor ve ürünlerinin habersiz denetimlerine izin veriyor. Programa dahil olan beş firmanın bulunduğunu öğrendik. Bunun dördünün bölgemizde üretim yapan firmaların oluşturması ise bizim övünç kaynağı oldu. Kalitesine güvenen firmalar, bu programa mutlaka başvurmalı" diye konuştu.

ÜRETİCİ MÜFETTİŞ GİBİ OLMALI

Edremit Körfezi'nde üretilen zeytinyağının sektörde farklı bir yeri olduğunu, ekonomik değer açısından da her zaman yüzde 20-30 oranında yüksek fiyatla işlem gördüğüne dikkat çeken BZZTG Başkanı Semerci, bu yıl rekoltenin düşük olmasından yararlanan bazı paragözlerin, Bursa'nın Gemlik ilçesinden daha düşük fiyatla aldıkları 'Gemlik' cinsi yağlık zeytini bölgedeki fabrikalara getirip işlemeye başladığını ileri sürdü. Semerci, "Gemlik yağlık çeşidinden üretilen yağ piyasa da 4 lira ile 4 lira 50 kuruş arasında işlem görüyor. Edremit Körfezi'nde üretilen zeytinyağının fiyatı ise 6 ile 7 lira arasında değişiyor. Gemlik zeytinyağı'nı Edremit zeytinyağı' diyerek satmak tüketiciyi kandırmaktır. Bu yasal olmadığı gibi ahlaki de değil. Zeytinyağımıza itibar kaybettirir. Gelecek yıl yağımız elimizde kalır. Bir daha da kimseye kolay kolay yağ satamayız. Zeytin ve zeytinyağı üretici bu konuda müfettiş gibi çalışmalı. Nerde böyle tağşiş yağ satanı görürsek hemen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın '174 Alo Gıda' hattını arayalım, hileli karışımı haber verelim" dedi.

Thursday, March 15, 2012

Kim 1 milyon ister

Ahmet Şükrü Umur

ATV de yayınlanan yarışma programında sorulan soru:

Siyah zeytinin olgunlaşmamış haline ne denir??

a-Sele zeytin
b-Kırma zeytin
c-Yeşil zeytin
d-Salamura zeytin

Yarışmaci seyirci ve telefon joker haklarını kullandı.

Üstelik 40 yaşlarında bir bayan.

Şimdi soruyorum suç kimde? Bir zeytincilik ülkesinde 7 den 70 e herkes bu soruyu cevaplayabilmelidir. BU MU TANITIM , REKLAM, BİLİNÇLENDİRME.

Bırakın kendi kendimize gelin güvey olmayı bu ürünü halk yiyor. Ne yediğini bile bilmezken biz ne yapıyoruz. Bırakin artık böbürlenmeyi bir arpa boyu yol gidememişiz işte.

Haydi anlatalım bakalım bu halka çimen toprak duyusunu, aromatik aminleri, asiditeyi, meyvemsiliği, yakıcılığı her neyse insanım daha zeytini tanımıyor.

Anladım ki halka inmek için önce basitten başlayacağız.

Bak bu zeytin ağacı,
Bak bu zeytin yaprağı,
Bak bu zeytin yeşil zeytin kırması olur, bak bu pembesi çizmesi olur, bak bu siyah selesi olur...

Arpayla buğdayı, sapla samanı sonra öğreteceğiz.

Sektör olarak gelin güvey olmaya devam edelim, ama halka da inelim.