Mustafa Sönmez
24 Aralık 2011,C.Tesi
Çocukluğumda bana ezberlettirilen sureler arasında, hala bir çırpıda okuyabildiğim, içinde “zeytin” geçen Tin suresidir. Vettîni ve’z-zeytûni ve Tûr-i sînîne ve hâzel beledil emîn. Legad (kh)alagnel insâne fî ehseni tagvîm. Tefsiri şöyledir: İncire zeytine/Sina dağına/Ve şu emîn beldeye yemin ederim ki/
Biz insanı en güzel biçimde yarattık. –
Üstüne yemin edilen zeytin, sadece Kur’an’da değil, diğer kutsal kitaplarda da saygındır. Semavi dinlerden de önceye gider zeytine saygı. Arkeolojik ve jeolojik buluntular zeytinin M.Ö. 6000 yılından beri kullanıldığını gösterir. Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilir. Hatta denilir ki, “Zeytin bütün ağaçların ilkidir.” Zeytin, insanlık tarihinde kitabelerde, kutsal kitaplarda, yaradılış ve kuruluş efsanelerinde hep vardır… Zeytini yücelten nedir? Besleyen, doyuran, sağaltan ve sağlığı çoğaltan özelliği, elbette… İnsanlık, kullanarak öğrendi ki, zeytinyağı , bir kalori kaynağı (16 ml zeytinyağı 120 kalori içermektedir), E vitamini deposu, kalp-damar hastalıkları olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı, beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonlara sahip bir nimet…
***
Oldukça uzun yaşayan bir ağaç zeytin. 700 yıllık hatta 2000 yıllık ağaçlar bulabilirsiniz. Gövdesi çürümeye karşı çok dayanıklı. Üstelik de ömrünü tamamladığında köklerinden yeni bir ağaç filizleniyor. Ona ” Ölmez ağaç” denmesi belki de bundan…Bir yıl bol, bir yıl az ürün verir zeytin ağaçları. Zeytin tanesinin ağırlığının yaklaşık yüzde 20-30 kadarı yağdır. Nisan-mayıs ayları arasında yeşilimsi-beyaz renkli çiçekler açar, kışın yapraklarını dökmez. Killi, kireçli ve su geçirebilen topraklarda iyi yetişir. Engebeli ve yamaç, fakat ılık rüzgarlı yerleri sever. Zeytinin anavatanı Güneydoğu Anadolu’dur. Ege’ye, oradan da Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya’ya kadar uzanmış, yine Güney Anadolu’dan Suriye, Mısır ve Fas’a kadar uzanarak bütün Akdeniz kıyılarını sarmıştır. Üçüncü bir kol olarak da Afganistan ve Pakistan’a kadar uzanmıştır.
Bugün de dünyanın en büyük zeytinlikleri Akdeniz çanağındadır. İspanya, zeytin üretiminin yüzde 41,5’una, İtalya yüzde 17,2’sine, Yunanistan yüzde 10 dolayına sahip iken Türkiye şimdilik yüzde 7 paya sahip(FAO İstatistikleri, 2009).
Türkiye’de dikili 170 milyon zeytin ağacı var ve 73 milyonluk bu memlekette zeytinyağı tüketimi yeterli boyutta değil. İç tüketimin arttırılması gerekiyor. 6 yıl önce kişi başına zeytinyağı tüketimi 800 gramdı. Bugün 2 litreye çıkmış. Hedef ise zeytinyağı tüketimini 2015’te 3,5 litreye çıkarmak. Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), birlikte hareket etme kararı almışlar. Zeytinyağı sektöründe kaliteyi ön plana çıkarıp, hem kaliteyi benimseyen firmaları hem de tüketicileri korumak için ‘UZZK Kalite Kontrol Programı’ başlatılmış ve buna bağlı olarak tüketici güvenliği için bir ‘beyaz liste’ oluşturulmuş. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Marmara Birlik, Kristal Zeytinyağı, Fora Zeytinyağı ve Komili ile Kırlangıç Zeytinyağı’nı bünyesinde barındıran Ana Gıda ve Aurum, İncecik, Kidonia, Damlıca, Özgün, Selme, Semerci markaları bu beyaz listede. Böylece, ambalajlı zeytinyağı pazarının yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan bir kapasite, kalite denetimine imza atmış durumda. Yeni katılımlar bekleniyor.
***
Zeytinyağı tüketimini artırmak için üretimi ve arzı çoğaltmak, fiyatı ucuzlatmak gerekiyor her şeyden önce. Bugün 1 litre zeytinyağı 11-12 TL iken aynı hacimdeki ayçiçeği yağı, fındık yağı, konola yağı ve margarin 5-6 TL dolayında. Az değil; 1’e 2…Alt ve orta sınıflar için bu durumda zeytinyağı bir lüks. Yağı ucuzlatmak için ağaç dikimini özendirmek gerekiyor. Burada geçen yıl şahit olduğum Akhisar gerçeğine değinmeden geçemeyeceğim. Adı tütün ile özdeşleşmişti Akhisar’ın. Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulmuş Akhisar Tütün Bankası bile vardı bir zamanlar. Adı sonra Yaşarbank oldu ve 2001 krizinde battı. İthal sigara ile birlikte şark tütünü gözden düşünce Akhisarlılar, Gemlik dolaylarından zeytin fidanı getirip tütün tarlalarına dikerler ve tutar. Öyle tutar ki, bugün Akhisar, imajını zeytin üstüne kurmakta, dağ-taş genç zeytin ormanlarına dönüşmekte. Bu heyecanı başka Ege beldeleri de deniyor ve alınan sonuçları gördükçe mutlu olmamak mümkün değil…
Türkiye’nin neredeyse tüm coğrafyaları zeytin ekimine uygun. Zeytin ekmeyi özendirmeli, hali vakti yerinde olanlar bile hobi niyetine zeytinlikler edinmeli ve çoğaltmalı. Zeytini çocuklara sevdirmeli. Balkonlarda, teraslarda bile saksıda büyüyor zeytin.Tecrübe ettim, oradan biliyorum. Belki pek ürün almazsınız ama çoluk çocuk zeytin ağacını tanır ve sever… Unutmayın, her şey sevmekle başlar…
1 comment:
Girit adasında 800 yıllık olduğu söylenen bir zeytin ağacı görmüştüm. muhteşemdi.
girit de zeytinyağı küplerini görünce de şaşırmıştım devasa küpler.
çok güzel yazı teşekkürler.
Post a Comment