Friday, September 21, 2007

Zeytinyağı strateji ararken‏


NEDİM ATİLLA, AKŞAM -EGE
nedim.atilla@aksam.com.tr
21 EYLÜL 2007


Geçen hafta yazdığımız "Zeytinyağında eski bir film" başlıklı yazımıza aldığımız desteklerin yanı sıra, konu ile "alakasını" kendisinin bile anlatmakta zorluk çekeceğini bildiğimiz "bir takım" adamlar tepki gösterdiler. En başından beri söylüyoruz; biz üreticinin yanındayız,üretici birliklerinin yanındayız, Türkiye'ye kazandırmaya çalışan memleketini çok seven ihracatçıların yanındayız... Kimlerin karşısında olmamız gerektiğini de gazete kupürleri bize gösteriyor zaten. Bu konuda kim tertemizdir, kimin defteri kabarıktır sektör iyi biliyor...Bize gerçek adıyla e-posta bile göndermekten aciz figüranların durumu da malum...

Öncelikle bir karışıklığı giderelim, geçen haftaki kargaşa içinde sızma yağ ihracatına karşı çıkıyormuşuz gibi bir izlenim ortaya çıkmış. Böyle anlayanlardan özür dileriz. Türkiye'nin kendi markasıyla sızma yağı ihracatından gurur duyarız, bizim derdimiz ham yağı ihraç etmek isteyenlerle. Ham yağı ihraç ederseniz, bu yağ daha sonra İtalya veya İspanya menşeli gibi dünya piyasasında yer alırsa, bunu yapana karşı çıkmak vatanseverlik görevidir... Bu görevi de yaşadığımız sürece koruruz...

UZZK Başkanı ile

Figüranlara bu kadar cevap yeter... Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan ile konuştum zeytinyağı üzerine...Tan, "Türk zeytincilik sektörünün her üretici ülkede olduğu gibi geçmişten gelen ve güncel sorunları var bundan sonra da olacak. Anavatanı Anadolu'dan ağaç sayısı ve üretiminde lider olarak çıkıp İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve şimdilerde Suriye ardından 6.sıralara gerilemişiz. Ağaç başına zeytin ve zeytinyağı verimimiz düşük, kalite ve standarda ve pazarlamaya ilişkin sorunlarımız var.Aslında en verimli ve kaliteli ürünleri üretmeye uygun toprak ve iklim koşullarına sahip olduğumuz halde bu sorunlardan bahsediyoruz," diyordu.

Ülkemiz yılda yaklaşık 1 milyon bitkisel yağ ithalatına 1.5 milyar dolar harcıyor. Oysa ortalama 120 bin ton zeytinyağı üretiyoruz.İspanya ortalama 1 milyon ton üretiyor. Top yekün düşünceyle ve yerinde ve somut desteklerle ülkemiz zeytincilik sektörü bu miktar zeytinyağını 10-15 yılda üretir hale gelebilir. Bu durumda sadece zeytinyağından yaklaşık 5 milyar dolar bir döviz geliri elde ederiz. Zeytin ile yaratılan katma değer mislince katlanır. Böylesine önemli bir katma değer ve istihdam yaratabilir bu ürün. Zaten tüm din kitaplarında kutsal bir ürün değil mi? Ve daha ne bekliyoruz bu kutsallığı yaymak için.

Peki UZZK ne yapacaktır?

Dr. Tan'ın bu konudaki yanıtı şöyle:"Türkiye'yi zeytinyağı kültürünün uluslararası düzlemde tanınan en önemli merkezlerinden biri haline getirmeyi, üretim kalitesini arttırmayı, markalaşmayı, iç bitkisel yağlar piyasasında ve uluslararası zeytinyağı piyasasında zeytinyağımızın payını arttırmayı amaçlıyoruz."

Kurak yılın dertleri

Bu yılki kuraklık ve sonrası için zeytin üreticisinin durumunu UZZK Başkanı nasıl değerlendiriyordu? Tan, "UZZK Yönetim Kurulu olarak biz prim konusunda bir sistem oluşturulmasından yanayız yani prim miktarının da bu sistem ile kolaylıkla belirlenmesine yardımcı ve kalıcı olan bir sistem" karşılığını verdi. Bundan sonrası için düşünceleri ise şöyle: Bir memlekette dertli ve dert varsa derdin sahibini anlayışla karşılamak lazım. Derde çare, ancak derdin sahibinin kendisini ifade etme imkanı varsa bulunur. İnsanlarımız prim sorunundan bahsediyor, son verilen prim 1 kg zeytinyağı için 11 YKr. İçinde bulunduğumuz kampanya ve gelecek için kaygı duyduğumuz kuraklık sorunu var, üretim verimliliği düşük, işletmelerin, ihracatçıların sorunları var.

Sektör, Avrupa Birliği'nde, ABD'deki destekleri hayranlıkla izlerken kendi ülkesinde neden yapılamıyor diye kederleniyor şevki kırılıyor.İyi şeyler de yapılmıyor değil zaman zaman, hükümet ilk kez bir Tarım Kanunu çıkardı. Yeni tesis zeytinliklere dekara 250 YTL dikim yardımı yapıyor. Bu fidan üretimini ve zeytin dikimini arttırdı. Damlama sulama için teşvikler geldi artarak gelişecek. Prim bir sisteme oturacak gibi. Henüz aksıyor ayağa kaldırmamız gerekiyor...

Evet, sektörde karara bağlanmış bir strateji maalesef henüz yok. Ancak zeytinciliğin stratejik bir tarımsal sektör olduğu genel bir kabul. Zeytincilik desteklenmekte. Ancak mevcut destekler yeterli değil. Devamlılığı olmazsa yapılan yardımlar da boşa gidebilir. Yani devlet bir fidan dikiyor sulamazsa fidan kuruyacak.

No comments: