Tuesday, November 18, 2008

Zeytinyağında kavganın yararı yok..

Ali Ekber Yıldırım
Dünya
18 Kasım 2008,Salı


Geçen hafta bu köşede “Zeytinde hasat günleri…” başlıklı yazımızda 4 yıldan beri Ayvalık’ta yapılan “Zeytin Hasat Günleri’ne son iki yıldır Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin katılmadığını geçen yıl Aydın’da bu yıl ise Mersin Mut’ta alternatif hasat şenliği yaptığını yazmış ve sektördeki bölünmeye, güç kaybına dikkat çekmiştik. Benzer görüşleri içeren yazılar izleyebildiğimiz kadarıyla Hürriyet, Milliyet, Referans, Radikal gazetelerinde de yer aldı.
Her zaman olduğu gibi, DÜNYA Gazetesi tarafsız gazetecilik anlayışı çerçevesinde her iki hasat şenliğini de yakından izledi ve gelişmeleri okurları ile paylaştı.
Mersin Mut’taki hasat şenliğini DÜNYA Gazetesi İzmir Temsilciliği’nden muhabir arkadaşımız Kutay Gürocak, Ayvalık’ı ise tarım yazarı olarak ben izledim. Keşke farklı tarihlerde olsaydı da Mut’taki etkinliği de izleseydim.
Geçen haftaki yazıdan sonra Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli’den bir mektup geldi.
Ali Nedim Güreli ile dostluğumuz bu mesleğe başladığımız 20 yıl öncesine dayanıyor. Güreli, Ayvalık’ta belediye başkanlığı yapmış, ömrünü zeytin ve zeytinyağı konusundaki sorunların çözümüne adamış duyarlı bir dost. Kendisinin de yazdığı gibi “zaman zaman farklı düşünsek” bile, zeytin ve zeytinyağı sektörünün daha iyi yerlere gelmesi için mücadele verdiğimizden kimsenin kuşkusu yok.
Sayın Güreli ile sektördeki bir çok kişinin ve kuruluşun görüş farklılıkları son yıllarda bir hayli arttı.
Yıllarca Tariş yöneticileri ile omuz omuza mücadele verirken bugün her fırsatta Tariş’i acımasızca eleştiriyor, elinde yetki olsa yarın Tariş’in kapısına kilidi vuracak.
Başta coğrafi işaret olmak üzere bir çok konuda ,işbirliği, güçbirliği yaptığı Ayvalık Ticaret Odası ve Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği ile bugün aynı karede görünmek dahi istemiyor.
Sektördeki her kesimin temsil edildiği Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ile her konuda farklı düşünüyor.
Gönderdiği mektupta da bu kesimlere yönelik ağır eleştirileri ve suçlamalar var. Sektördeki kavga ortamını, gerginliği körüklememek adına bunları uzun uzun yazmaya gerek yok. Kaldı ki, sektörün kavga etmesinden ve buradan bize de malzeme çıkar mı anlayışına hiç bir zaman sahip olmadık, bundan sonra da olmayız.
Bir çoğunun hem üretici,hem sanayici hem de ihracatçı olarak yer aldığı zeytin ve zeytinyağı sektöründe sorunların kavga ederek, bölünerek değil, güçbirliği ile çözüleceğine inanıyoruz.
Ali Nedim Güreli’nin mektubu, bu köşenin sınırlarını aşan uzunlukta. İsteyen okurlarımız mektubun tamamını www.tarimdunyasi.net adresinden okuyabilir.
Mektubun özünü oluşturan iki konuya değinmekte yarar var.
Birincisi, Sayın Güreli, Ayvalık’a davet edilmediklerini, Mut’taki organizasyonun kendileri tarafından yapılmadığını, davetli olarak katıldıklarını yazıyor. Oysa, Ege İhracatçılar Birliği organizasyonu ile Mut’a İzmir’den çok sayıda gazeteci götürüldüğü biliniyor.
İkincisi, dahilde işleme rejimi(DİR) kapsamında zeytinyağı ithalatı. Bu konuda Sayın Güreli, tamamen duygusal davranıyor. Tariş’e, üreticilere, Ayvalık’taki dostlarına kızdığı için iç piyasada üretim ne olursa olsun DİR kapsamında ithalat yapılmasını istiyor.
Otomotiv, makine, pamuk ve diğer bir çok sektörde DİR kapsamında ithalat yapılıyorsa zeytinyağında da yapılmalı anlayışında ısrar ediyor. Otomotiv, makine vs. bizim ilgi alanımız dışında. Fakat, pamukta, yağlı tohumlarda, zeytinyağında ve her tarım ürününde Türkiye’nin kendine ve ihracata yetecek kadar üretimi varsa DİR kapsamında ithalat istemek herşeyden önce üreticinin emeğine, alınterine saygısızlık olur.
Sayın Güreli bu konularla ilgili bugün yarın basın toplantısı yapacak. Dileriz kavgayı körükleyen açıklamalardan kaçınarak, ne pahasına olursa olsun DİR kapsamında ithalat isteyen anlayıştan sıyrılarak sektördeki her kesime barışın simgesi olan zeytin dalını uzatır. Tam 20 yılı bulan dostluğumuza güvenerek, inanarak bunu istiyor ve bekliyoruz. Herkes biliyor ki, zeytinyağında kavganın yararı yok, zararı ise çok.

No comments: