Friday, July 17, 2009

Zeytinyağından detarjan ile çevremizi kurtaralım

İzzettin Yurtsever
Queen Elizabeth Hotel Genel Müdürü
Turizmde bu sabah
9.7.2009


Avrupa'nın en çevreci ülkesi olarak kabul edilen Finlandiya, kimyasal maddelerden arınarak daha temiz ve daha yeşil bir dünya oluşturmak için 1.Küresel Kimyasal Maddeler Forumu 27-29 Mayıs 2009'da Helsinki'de düzenledi.

Bilimsel riskleri gidermek üzere REACH (AB'nin yeni kimyasallar politikasını oluşturan sistem) kuruldu. Herkesin tüketici olduğunu, günlük yaşantıda yediğimiz-içtiğimiz-giydiğimiz her üründe ve çevremizde çok zararlı-orta zararlı-az zararlı kimyasal maddeler bulunduğuna dikkat çekilip, yasalar gereği bu konuda en duyarlı sektörün kimya sektörü olduğuna dikkat çekildi.

Özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde denetimin yetersiz olduğunun altı çizildi.Bilimsel riskleri gidermek için ECHA(Avrupa Kimyasal Maddeler Ajansı)nın kurulduğuna dikkat çekilirken, Finlandiya Başbakanı Matti Vanhannen ülkesinin kimya sektörü ile dirsek temasında olduğunu, sivil toplum-siyasi çevre ile ilgili makamlar ve iş dünyası ile işbirliği yaparak dünyanın karşılaştığı zararı en düşük düzeye indirmek için barışçıl bir çalışmaya gerek olduğunu belirtti.

FORUM'DAN ÇIKAN AB'NİN ÖZET AÇIKLAMASI : ''İNSAN VE ÇEVRE İÇİN EN İYİ ATILIMI KİMYA SEKTÖRÜ YAPMALI''

İşte AB'nin ve tüm Dünyanın (Singapur'da şişe içinde arıtılmış lağım suyu içilmektedir)çağımızdaki doğayı en fazla tehdit eden tehlikelerin başındaki Çevre Kirlenmesine devrim yaratacak en aktif katkıyı müthiş buluşu bir Türk Firması yıllarca süren AR-GE çalışmaları sonucunda dünya tüketicilerine sundu.
Dünyada çığır açacak bu eşsiz buluşun patenti alındı, Üniversiteler ve Tübitak da faydalı ürünü belgeledi.

Dünyada ilk ve tek olarak %100 naturel zeytin ve defne yaprağından imal edilen, diğer deterjanlardan daha etkili temizleme gücüne sahip olduğu kanıtlanan deterjan sentetik yüzey aktif kimyasalları da içermiyor. İçerisindeki aktif maddelerin %80'ini parçalanma özelliğine sahip.Ambalajı da doğaya uyumlu, yumuşatıcı gerektirmeyen, makineyi kireçten koruyan, cilde zarar vermeyen, çamaşırları yıpratmayan ve ütüye hazır bu süper deterjan su ve enerji tasarrufunda da avantajlar sağlıyor. Mevcut konsantre ve toz deterjanlardan daha etkili temizleme gücüne sahip olduğu yapılan test ile kanıtlanan üründe petrol türevi kimyasal kullanılmıyor.
Mevcut deterjanların yurt dışından ithal edilen esas dolgu maddesi sülfat-aktif madde olarak lapsa-sedes-alüminik gibi kimyasallardır. Bu üründe bütün hammadde yerli malı. Yurt dışından herhangi bir katkı maddesi kullanılmıyor.

New Matic isimli yerli ve yeni naturel konsept, bu ürünün fiyatı daha yüksek olması gerekirken firma bu konuda da tüketicilere çevre adına cazip fiyat politikası ile destek veriyor.

Günlük 100 ton toz ve 50 ton sıvı deterjan üretme kapasiteli fabrikaya sahip olan firmanın evsel ve endüstriyel çamaşır deterjanı yanı sıra zeytinyağından üretilen dünyanın ilk ve tek tablet bulaşık deterjanı,zeytinyağından yapılan katı ve sıvı sabun, şampuan, duş jeli, sıvı bulaşık deterjanı ve diğer temizlik ürünü kimyasalları piyasada satışa sunulmaktadır.

Bu aşamada tüm çevre dostları ve insan sağlığını her şeyin üstünde tutan, dünya tüketicilerine evsel ve endüstriyel üretime başlanan tüm semavi dinlerinde kutsallığı belirtilen doğanın mucizesi zeytin ağacının eseri olan bu ürünü kısa sürede tüm dünyaya tanıtıp, yaşlı ve kirlenen gezegenimize önemli çevresel katkıda bulunmak için kullanımını yaygınlaştırmak gerekmektedir.
Çevre Bakanlığı– Turizm Bakanlığı ve Sanayi Bakanlıklarından alınacak çevreye duyarlı ürün belgesi gitgide artmakta olan Çevreci Oteller ve Sanayi Kuruluşları için bu ürün tercih nedeni olmalıdır. Hatta bu ürünü kullanan tesislerin kapısına ''BU TESİS DENİZİ VE ÇEVREYİ KİRLETMEYEN DOĞANIN MUCİZESİ ZEYTİNDEN YAPILAN KİMYASALLAR KULLANMAKTADIR'' plaketi asılmalı, çevreci kurumlara ürün tanıtılarak kamuoyu desteği alınmalı ve İlgili Bakanlıklar tarafından sağlığa ve çevre kirlenmesine en az zararlı bileşimlerin saptanıp bu standardın dışında deterjan üretimine izin verilmemesi gerekmektedir. Artık seyahat eden,tatil yapan turistler çevreci tesisleri tercih ediyor, doğaya saygı gösteren, doğallığı konsept olarak sunan tesisleri arıyor.
Bolluğun, adaletin, sağlığın, güzelliğin, üstünlüğün, barışın, zaferin, gururun, bilgeliğin, aklın, ölümsüzlüğün, arınmanın ve yeniden doğuşun simgesi olan 1000 ila 3000 yaşına kadar yaşayabilen yanlızca meyvesi ve ondan elde edilen yağı değil; yaprağı da, insan sağlığı yönünden önemli olan kutsal Zeytin ağacı üzerine Allah'ın Kuran'da ayetlerde buyurulduğu gibi yemin etmektedir.Zeytin için sevgili peygamberimiz hadislerinde ''Zeytinyağı 70 derde devadır. Zeytin yağı yiyiniz ve onu vücudunuza sürünüz. Çünkü o mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir.''diye buyurmaktadır.
Temizlik ve Temiz Çevre ile ilgili Kuran-ı Kerim'de bir çok ayetlerde adı geçen ve Allah'ın nurundan yarattığı öne sürülen ve sıvıların üstüne çıkan bu mübarek ağacın yağı içerisinde ne olduğu hala bilinemeyen bulunamayan bazı kimyasallar ihtiva etmektedir.Zeytin yağını zeytin yağı yapan bu kimyasallardır.

Bu kimyasallar zeytinyağını normal oda şartlarında sakladığınız zaman asırlar boyunca bozulmadan yenilebilecek evsafta kalmasını sağlamaktadır. Yani bu madde veya maddeler zeytinyağına antioxidan olarak etki etmektedirler. Zeytinyağını zeytinyağı yapan bu malzeme yoğun bir şekilde zeytin çekirdeğinin içerisindedir.
Bu faydayı elde etmek için ise kahvaltılarda yenilen zeytin çekirdeklerini atmayıp yutmak gerekir. Yutulan Zeytin çekirdeği boğaz boşluğundan mideye girene kadar eriyen yediğimiz tek maddedir. Yani hazmı en kolay yiyecek olan zeytin çekirdeği bile ülser gastrit gibi mide problemlerini bitirdiği gibi bağırsak ve sindirim yollarını düzenlemekte, basur ve prostatı engellemekte vee iç organlarda oluşabilecek kanserojen hücre riskini binde birlere indirgemektedir..

Zeytinyağından yiyecek olarak yararlanmanın dışında Geçmişi M.Ö. altı binlere kadar uzanan sabunun yanı sıra günümüzde çeşitli kozmetik ürünler,şampuan,duş jeli, el ve ayak kremleri, vücut yağları, zeytinyağı çayı gibi bir çok doğal ürün üretilmektedir.
Sofralık zeytinde dünya ikincisi, zeytin yağında dünya 5`incisi olan Ülkemizde katı ve sıvı sabun, elde yıkama ve matik deterjan, bulaşık deterjanı ile toz ve sıvı yüzey temizleyicilerinden oluşan temizlik ürünlerinin 2007 üretimi 1.8 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.
Temizlik ürünleri pazarının 2007 yılı cirosu 2.7 milyar dolar olmuştur.
2007 yılında sadece çamaşır makinesi deterjanı üretimi 760 bin ton olarak gerçekleşti. Yıllık ciro ise 740 milyon YTL olmuştur.
2007 yılında 184 milyon dolar tutarında 228 bin ton temizlik ürünü ihraç edilmiştir.
231 milyon dolar tutarında 126 bin ton ithalat yapılmış olup, Türkiye'deki temizlik ürünlerinin yüzde 4'ü merdiven altı üretimidir.
Sağlıklı yaşam ve sağlıklı çevre için herkesi, çevreci kurumları zeytin ağacı dikmeye, daha fazla zeytin ve ve zeytinyağı tüketmeye, zeytinden yapılan ürünler kullanmaya insanlık adına davet ediyorum.

DETERJANLARIN ÇEVREYE ZARARLARI:

Deterjanlara temizleyici özellik veren yapısındaki yüzey-aktif maddelerdir. Üreticiler çoğunlukla deterjanlar içinde pahalı olan bu maddeleri düşük oranda (%10-30) kullanmakta, onun yerine ucuz olan bentonit, kaolin, değişik tuzlar, asitler ve silikatlar gibi temizleyici özellikleri olan suda az eriyen inorganik maddeler karıştırmaktadırlar. Bir deterjanın yapısındaki biyolojik bozulmaya (biyodegredasyon) uğratmayan maddelerin oranı onun çevre kirlenmesi ve sağlığa olan zararlarının göstergesidir.
Deterjan içerisinde bulunan yüzey-aktif madde dışında önemli oranda (%70-90) bulunan temizleyici, beyazlatıcı, yumuşatıcı, köpürtücü, parlaklık verici ya da antiseptik özellik veren katlı maddelerinin çoğu da yüzey-aktif madde gibi insan organizmasına gıdalarda ve diğer yollardan girdiklerinde dokularda iritasyon sonucu olumsuz etkilere neden olabilmektedirler. Her ne kadar bu maddelerin kanserojen etkili olduklarına ilişkin bilgi olmasa da bir çok kanser türünün dokuların sürekli iritasyonu sonucu oluşabildiği literatürlerde vardır.
Ülkemizde üretilen deterjanlara katılan dedosil benzen (DDB) yüzey-aktif maddesi kimyasal yapısında sağlam halkalı gruplar içerdiğinden su ve toprakta bakteri ve enzimlerin etkisiyle oldukça güç çözünmekte dolayısıyla doğada giderek birikmektedir.
Sentetik deterjanların içerdikleri fosfor nedeni ile alıcı ortamlarda ötrofikasyona neden olduklarının yanısıra ayrıca deterjanların sulara neden olduğu köpük,estetik bir sorun olarak ortaya çıkar. Bunun ötesinde deterjanlar kimyasal yapılarına bağlı olarak alıcı su ortamlarında çeşitli düzeylerde kirliliğe neden olabilirler.Deterjanların ham maddesi olan alkilbenzen sülfanatlar (ABS) alıcı ortamlarda parçalanması çok güçtür. Bu nedenle pek çok ülkede deterjan üreten endüstriler ABS üretimini durdurmuş ve onun yerine lineer Alkil Sülfanat (LAS) üretimine başlamışlardır.LAS'lar aerobik koşullarda biyolojik olarak kolay ayrışabilmekte ve deterjanlarla kirlenme problemi azalmaktadır.Bir diğer önemli kirletici maddede deterjanlarda katkı maddesi olarak kullanılan ve yüzey aktif aktif maddelerin etkinliğini artırmada özelliği olan Sodyum Tripolifosfat (STPP) olup, kullanımında da çeşitli kısıtlamalar ve yasaklamalar söz konusudur. Katkı maddelerinin birinci görevi suyu yumuşatmaktır. Bunların birçok avantajları yanı sıra fosfor içermesi nedeni ile önemli çevre problemlerine yol açmaktadır. Çünkü STPP içerdiği yüksek düzeydeki P (fosfor) nedeni ile sularda alg çoğalmasının artmasına ve dolayısıyla oksijen azaltımına neden olmaktadır. Bu durumda su canlıları yok olup,Ötrofikasyon ortaya çıkmaktadır.
1960'lı yıllarda A.B.D gibi bazı batı ülkelerinde deterjanların doğa kirlenmesinde önemli rol oynadığı belirlenmiş ve bu konuda bir dizi önlemler alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Kullandığımız her gram deterjanla sağlığımızı ve çevremizi tehlikeye atıyoruz.2010 da 20 milyon insan kanserli olacağı tahmin edilmektedir.

Çevreyi kirleten malzemelerden—plastik ambalaj, deterjan, temizlik maddeleri vs.—mümkün olduğu kadar uzak kalmalı, ya da kullanmaya mecbur isek en az miktarda kullanmalıyız.
10 litre suya 1 lt ürün, çamaşırhanede 1 lt suya 2 gram deterjan konuyor. 60 kğ malzeme için 300 lt su tüketilmektedir. Yani 1 e 5.

Otellerde geceleme başına 3 kğ tekstil yıkanmaktadır. 150.000 geceleme yapan bir tesiste 450 ton çamaşır 2 günde bir yıkandığında 225 ton yapar. Her kğ için 10 gram ana yıkama(new matik) yani 2.5 ton. Bunun yarısı kadar normalde yumuşatıcı kullanıldığında 3.750 kğ eder.

Otellerde temizlik ürünlerinin %40 çamaşırhanede, %35 i mutfakta, %25 i katlarda ve genel alanlarda tüketilmektedir. Lüks bir otelde 30 kalem ürün kullanılmaktadır. Normalde iyi bir otel 20 kalem ürün kullanır. Otellerde para ödeyen kişi başına düşen(geceleme başına) toplam temizlik malzemesi tutarı 125 gram civarıdır.Buna otelde çalışan personel toplamının 1/3 de ilave edilerek hesaplanır.Bu asrın başında sabun elde edilmesinde kullanılan yağların kıt bulunması, temizleyici başka maddelerin bulunması için çalışmaların başlamasına neden oldu.
Ham petrolden sentetik yolla elde edilen deterjan üretilmesine başlandı.
Çeşitli gıda maddeleriyle vücudumuza giren miktarı yapacağı zarar yönünden önemlidir. A.B.D'de bir günde insan vücuduna giren deterjan yüzey-aktif maddesinin 0.3-3 mg arasında olduğu belirtilmesine karşın ülkemizde bazı yörelerde yapılan çalışmalar içme sularında çok yüksek miktarlarda deterjan bulunduğunu ortaya koymuştur.
Sonuç olarak medeniyet gereği olan temizlik işlerimizde kullandığımız deterjanların vazgeçilmez yararlarının yanında çevre kirlenmesi ve özellikle sağlığımız açısından zararlarından korunabilmek için üretimlerinin kontrol altında tutulması zorunludur.

Nitekim 1978 yılında Marmara denizinde 126 balık çeşidi varken bu gün bu sayı 25 çeşide inmiştir. 2050 yılına kadar da denizlerdeki canlıların %98 inin yok olacağı tahmin edilmektedir.(Oxford başta olmak üzere amerikan üniversitelerinin açıkladıkları raporlardır.)
Küçük çocukların boğaz enfeksiyonu geçirmelerinin en başlıca sorumlusu bu deterjanlardır.
Dünyada en büyük deterjan ve temizlik maddeleri üretici, ihracatçı ve ithalatçı ülkeleri Avrupa Birliği ülkeleridir. AB ülkeleri dünya deterjan ve temizlik maddeleri ihracatının yüzde 57.5` ini, ithalatının ise yüzde 50` sini oluşturmaktadırlar. Son yıllarda daha çok önem kazanan çevre faktörü, deterjan sanayisini çevre dostu ürünler geliştirmeye yöneltmektedir.
Son yıllarda deterjan sektöründe daha etkin formüllü ve daha küçük hacimli kutularda sunulan konsantre deterjanlar önem kazanmıştır.

ÇEVRE SORUNLARI :

İnsan ve diğer canlıların yaşam ortamı olan su, hava ve toprağın endüstriyel teknolojinin gelişmesine paralel olarak çeşitli sentetik maddeler ve diğer toksik atıklarla hızla kirlenmeye yüz tutması daha şimdiden Dünyanın bir çok yöresini yaşanmaz duruma getirmiştir.

Çevre kirlenmesinde rol oynayan organik ve inorganik maddelerin sağlık üzerine olan olumsuz etkileri gıdalarla ya da diğer yollardan organizmaya alınmalarıyla olmaktadır. Şu an, tabiatta 1000 yılda yaratılmış petrolü 1 günde tüketiyoruz. Daha geçen yüzyılın başlarında dünyanın yakıt rezervleri full iken, şimdi göstergelerde kırmızı ışık yanıyor.
Atık sulardaki kimyasal maddeler ve organik bileşikler suda çözünmüş olan oksijenin miktarının azalmasına sebep olur. Bu da suda yaşayan bitki ve hayvanların ölüm oranlarını arttırmaktadır. Çiftçiler tarafından daha verimli ürün elde edebilmek için kullanılan gübreler,yağmur gibi etkenlerle yeraltı ve yer üstü sularına karışmaktadır. Yüksek oranda nitrat (NO3-) ve fosfat (PO4-3) içiren gübreler suya karıştığında suda yosunların daha fazla üremesini sağlar. Bu da yosunların diğer canlılardan daha fazla oksijen kullanmasına sebep olur ve diğer canlıları tehdit eder. Bu tür sular da pis kokulu ve kötü tatlı olurlar. Benzer olarak deterjanlar ve tarım ilaçları da su kaynaklarını önemli ölçüde kirletmekte olup canlı hayatını tehdit etmektedir. Ancak,bu kullanılan maddeler bakteriler tarafından parçalanabilir hale getirilebilirse kirlenme oranı azaltılabilir.
İçme suyu az gelişmiş ülkelerdeki kırsal kesimde yaşayan insanların %61'i ve şehirlerde yaşayanların %26'ı sağlıklı içme suyu içememektedir. Her yıl 5 milyon kişi su sebebiyle oluşan hastalıktan ölmektedir.
Ülke dışındaki su havzalarından taşınan kirlilik,sanayi gelişimine paralel olarak gerçekleşen nüfus artışı, plansız kentleşme, denetimsizlik, partizanlık, eğitimsizlik, rant edinme,petrol kökenli ve deterjan gibi doğada kolay parçalanmayan sentetik organik maddelerin tüketiminin artması, kültür balıkçılığı, evsel ve sanayi atık sularının iyi arıtılmadan denize boşaltılması,turistik tesislerin ve yapılaşmanın sahillerde çoğalması, alt yapının yetersiz olması, yat turizmi, endüstriyel ve tarımsal faaliyetler sonucu atıkların artması sularda kirlenmeye neden olmakta bu da sonuç olarak canlı ekosistemi bozmaktadır.
Turistik ve ticari amaçlı Gemilerin normal operasyonlarından kaynaklanan sintine ve atıklar ile çöplerini denize boşaltmaları ve, bu gemilerin legal veya illegal yollardan taşıdıkları tehlikeli atıkların veya maddelerin denize boşaltmaları kontrol ve cezalarla engellenmelidir.
Çevreye duyarlı olmanın bu kadar önemli olduğu günümüzde bizler kendimizi ve kurumunuzu yeteri kadar koruyor muyuz?
1 litre atık su 8 litre tatlı suyu kirletiyor. Kirli sular yüzünden yılda 250 milyon kişi hastalıklara yakalanıyor ve 1 milyon 800 bini çocuk olmak üzere 5 milyon insan ölüyor. 50 yaşın altındaki ve bebek ölümlerinde inanılmaz bir artış var... Bunların hepsi atık suya bağlı.
50 yaşın altında ölümlerde ülke olarak bir numaradayız. Bizi neyin zehirlediğini bilmeden ölüyoruz. Atık suların etkisinin çok kötü olduğunu biliyoruz. Atık suyun yüzde 80′i arıtılmıyor bizim ülkemizde. Avrupa'da yüzde 90′ı arıtılır. Durum böyle. Ülkemizde son zamanlarda bebek ölümlerinde inanılmaz bir artış var. Sebebi de ishal. İshalin sebebi ise su. Su kaybı oldukça bebeğe su veriyorsunuz. Kaynatılmadan içilen sular öldürüyor. 50 yaşın altındaki ölümlere ve kanser vakalarına baktığımızda dönüp dolaşıp su mevzusuna geliyoruz. Çevre kirliliği, atık su kullanımı kanser yapıyor. 250 organize sanayi bölgesinde sadece 37'sinde arıtma tesisi var. Bu suyu içen hayvanların zaman zaman telef olduğu görülüyorMeyveler, sebzeler atık suyla yıkanabiliyor. Ya da atık sudaki zehir bitkinin DNA'sına da giriyor. yeraltından çekilen sularda tükeniyor ve akiflerin dengesiz bozuyor, su tuzlu çıkabiliyor.
ÇEVRE SORUNLARININ TURİZME OLUMSUZ ETKİLERİ :
Sera gazlarının neden olduğu küresel ısınma sonucunda sıcaklıkların artması, iklimlerin bozulması, global iklim değişikliği neticesi kuraklık ve sel baskınlarının artması, yağmurların azalması, çölleşme, yer altı sularının sondajla çekilip akiflerin dengesinin bozulması, buzulların erimesi, okyanusların ısınması, depremlerin artması, büyüyen enerji sorunu nedeniyle sık sık elektriklerin kesilmesi, nükleer enerjiye çevrecilerin karşı çıkması, petrol rezervlerin azalması, turistik tesislerin ve düzgün arıtmasız yerleşim yerlerinin deniz suyunu kirletmesi, kanalizasyon sorunu, deterjan gibi kimyasal maddelerin deniz dibindeki yaşamı yok etmesi, trafik-elektronik-mekanik-yoğunluk-gürültü-görüntü-çevre-su-toprak kirliliğinin artması, kimyasal ilaçlamanın zararları, otellerde çokça kullanılan plastiğin çevreye zarar vermesi, uçakların küresel ısınmaya neden olan karbondioksit gaz salınımı nedeniyle havayı kirletmesi, orman yangınları, çeşitli amaçlarla ormanların yok edilmesi, rant nedeniyle orman arazilerinin imara açılması, ağaç ve bitki dokusunda tahribatın artması, aşırı betonlaşma, kıt kaynakların israf ve bilinçsiz kullanma sonucu azalması, erozyon ve çevresel nedenlerle tarımda üretimin gerilemesi ve verimliğinin azalması, nüfusun artması, kentleşme ve sanayileşmenin hızlanması, savaşların artması, ozon tabakasının incelmesi, , bazı canlı türlerinin yok olması, organik kirlenmenin devam etmesi, Antartika'nın yok olması, denizlerin yükselmesi, atıkların artması, yorgun gezegenimizin nükleer denemelerle dengesinin bozulması, fosil yakıtların yoğun kullanılması nedeniyle asit yağmurlarını artırması, kanser gibi öldürücü hastalıklarda önemli artışlar olması, ölümle sonuçlanan vakalarda artışlar olması, sağlıklı içme suyu probleminin artması, bilinçsizce avlanma nedeniyle biyolojik çeşitlilikte azalma olması, sahil yerlerinin plansız-programsız yapılaşmaya açılması ve kaçak yapılaşmanın artması, astım- kronik bronşit gibi çeşitli solunum yolu hastalıkları-kalp ve damar hastalıkları-böbrek rahatsızlıkları- çeşitli kanser vakaları-çeşitli göz hastalıkları-kolera gibi çeşitli bulaşıcı hastalıkların ve işitme bozukluklarının artması, insan psikolojisinin bozulması, saldırgan davranışlar - stres - huzursuzluk - boşanmalar - gelecekten kaygılanma - işsizlik - kendini yalnız hissetme - mutsuzluk gibi kötü sonuçlara neden olan çevre sorunları turizmi olumsuz etkilemektedir.

Çevre sorunları 50 yıldan beri dünya gündemindeki en önemli sorunlardan biri olmuştur. Çevre sorunlarının artması çevre kirliliğinin boyutlarını yerel kirlilikten, bölgesel asit kirliliğine, küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi ile ortaya çıkan küresel kirlenmeye doğru genişletmektedir.
Çevre sorunları insanlar ve diğer canlılar üzerinde birçok önemli ölümcül hastalıklara sebep olmakta ve her geçen gün daha da artan bu hastalıkların yanı sıra psikolojik hastalıklarda ortaya çıkmaktadır..
Çevre kirliliği hava kirliliğinde olduğu gibi binalar, araç ve malzemeler üzerinde de olumsuz etkiler meydana getirmektedir.

ALL INCLUSIVE'IN ÇEVREYE OLUMSUZ ETKİLERİ :

Bugünkü piyasa şartlarında uygulamayı tercih etmekte olduğumuz all inclusive konsepti gerçekten yorucu, yüksek tempolu, tüketimi furyaya dönüştürerek özendirdiği, oda kullanımında-masada-büfede tüm gün doldur boşaltın rutin yapıldığı, azalan kaynakların israfını hat safhaya çıkarttığı, bu kar marjları ile turizm hamallığı yapılıp tesislerin aşındırıldığı, otel restoranları ve lobby'lerinin yönetmeliklere göre yerden kazanmak için genişçe yapılmadığından oturma kapasitesinde hizmeti aksatan memnuniyeti ve kaliteyi düşüren bir görünüm ortaya koyması, personeli bitkin düşürdüğü, verilen hizmetin karşılığının alınmadığı, zerafet ve şahsileştirilmiş hizmetlerin yerine daha genel hizmetlerin verildiği, hijyene yoğun tüketim nedeniyle yetişilmediği, maliyetlerin aşağı çekilmek istenmesi sonucu sağlıklı gıdaların birinci derecede tercih edilmeyip bir dizi sorunların ortaya çıktığı,gıda güvenliğine yeterince dikkat edilemediği, kalifiye elemanın çalışmak istemediği, eğitimin yeterince yapılamadığı, standartların oluşturulamadığı, maaşların emek karşılığında artırılamadığı, artan balık talebini karşılamak için denizde kurulan balık çiftliklerin denizi kirletmelerine olumsuz katkıda bulunduğu, her yeni all inclusive uygulayan tesisin denizin kenarında kurulup en büyük sermayemiz olan denizin kirlenmesine olumsuz katkıda bulunduğu, tüm alanlarında toplu ve yoğun hizmet verilmesi nedeniyle enerjinin fazla tüketilmesi sonucu elektrik kesintilerine neden olduğu, aşırı yiyecek artığı çöplerden dolayı haşere ve sineklerin çoğalmasına ortam yarattığı, kalite sistemlerinin gerçek anlamda uygulanamadığı, tesisler dolsun diye ürünün ucuza satılması ile oluşturulan kitle talebinin destinasyonların alt yapı ve diğer yıpranma maliyetlerine neden olduğu, özellikle yiyecek-içecek de ayrıca enerji-su-kağıt-deterjan ve diğer israfların hat safhada olması sonucunda fiyata yansıtılmayan hizmetlerin karlılığı azalttığı, 5 yıldızlı bir otelde toplam harcamaların %30-35 inin yiyecek içeceğe gittiğini, 5 yıldızlı 200 odalı bir otelde yiyecek içecek ürünlerinin bir aylık tüketim miktarının orta boy bir ilçenin tüketimini geçtiğini, all inclusive de kişi başına 5 kğ yiyecek tüketilmekte olup bunun yaklaşık 1/3 ü çöpe gitmesine neden olduğu, bu rakamın Antalya'ya gelen turist sayısı ve ortalama gecelemesi ile çarpıldığında her bir yiyecek kaleminin milyon tonları geçmesine neden olduğu, artan her 1 litrelik atık yağın 1 milyon litre içme suyunu kirletmesine olumsuz katkıda bulunduğu, konseptin her yeni açılan tesiste daha fazla ücretsiz hizmet verme yarışına soktuğu, tüketici haklarının yeterince korunamadığı, reklamasyonları arttırdığı, turizmcileri konukseverlikten maliyet severliğe yönelttiği, kaçak yiyecek ve içecek ürünlerinin ve kalitesiz - güvencesiz ürünlerin cost nedeniyle tercih edildiği, obezeliği - et tüketimini ve dengesiz beslenmeyi özendirdiği, çocukların sağlıksız tüketici olmasına ortam hazırladığı, çevre ve sağlık koşullarını elverişsiz kıldığı, nefsin terbiye edilmesini zorlaştırdığı, tatilde yiyecek-içecekten kaynaklanan rahatsızlıkları artırdığı gibi yukarıda sıraladığım konularda hem turizmcilerde hem de toplumda rahatsızlıklar dile getirilmektedir.

TÜKETİCİLERE DETERJAN VE KİMYASALLAR KONUSUNDA UYARILAR :

Alışveriş yaparken mutlaka etiketleri okuyun. İnsan sağlığına ve çevre kirliliğine neden olan maddelerin bulunduğu ürünleri satın almayın.
-Çamaşır suyu ve deterjan yerine arap sabunu ya da zeytinyağlı sabun kullanın.

-Ekolojik tarım ürünlerini tercih edin.

-Bebeğiniz için tek kullanımlık bez değil, yıkanabilen bez kullanın.

-Plastik bardak, tabak gibi eşyaları kullanmayın.
Ovarak temizlik için, ovma işlemini boraks ile yapın, sonra bol suyla temizleyin.

-Dezenfektan hazırlamak için, sıcak suya yarım bardak boraks katın ve uygulayın.

-Bulaşık yıkarken makineye deterjan yerine eşit miktarda boraks ve çamaşır sodası kullanabilirsiniz.

-Mobilyalarınızı cilalamak için, yarım litre bitkisel yağa 1 yemek kaşığı limon yağı koyun ve yüzeye uygulayın.

Her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne
sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya
fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir.
Deterjanı çok aşırı miktarda suyla duruluyoruz.

-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünüdür,
kanserojendir. Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer
sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da
limonlu suyla silin.

-Deterjan kullanınca muhakkak eldiven kullanın. Plastik eldiven
kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve
ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci
eldiveni: Pamuk eldiven)

-En tehlikeli yer halıdır. Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle
halıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla
temizlemeyin. Sirkeli su ile silin.

No comments: