Wednesday, December 09, 2009

ÇAĞRIMIZ ZEYTİN ÜRETİCİLERİNE VE TÜM TARIM EMEKÇİLERİNEDİR,

ZEYTİN ÜRETİCİLERİ KOMİSYONU

09 Aralık 2009,Çarş.


Marmara Birlik 2009–2010 ürün alım dönemi sofralık zeytin alımlarına 10 Kasım Salı günü başladı. Bu alım dönemine ilişkin sofralık ve elek altı yağlık zeytinde uygulanacak fiyat ve ödeme koşullarını da açıkladı. Biz zeytin üreten emekçiler olarak birliğin açıkladığı fiyat ve ödeme koşullarına hiç de şaşırmadık. Şaşırmadık çünkü bu fiyat ve ödeme koşulları kulaktan kulağa haftalar öncesinde kendine yer bulmuştu zaten.

Biz zeytin üreticileri komisyonu olarak diyoruz ki Marmara Birlik ve diğer tüm birlikler kendi öz amaçlarından uzaklaştırılarak, yozlaştırılarak üreticilerin umudu olmaktan çıkartılmış, yönetenlere rant kapısı haline dönüştürülmüştür. Zeytinimiz geçmişte birlik tarafından perakende satış noktaları sayesinde aracısız tüketiciye ulaşırken, şimdilerde birliğin kapısı tefeci-tüccara açılmaya devam ediliyor. Tekrar tekrar ikaz ediyoruz ki; Marmara Birlik bir kooperatiftir ve hiçbir kooperatif kâr etmek için kurulmaz. Birlikler isminden de anlaşıldığı gibi birçok insanın bir araya gelerek ortak amaçlar doğrultusunda kurulur. Üretici kooperatiflerinin en önemli özellikleri ve güçleri asıl kaynağı insan olan ve insana hizmet olmasından alır.

2002 yılında aniden alınan bir kararla, yani yeni bir “gece yarısı operasyonu” gibi, çok basit gerekçelerle, ortaklarını yeteri kadar bilgilendirmeden Gemlikli, Orhangazili, İznikli ve Mudanyalı binlerce ortağını üyelikten çıkardı. Birçok birlik ortağı ne olduğunu bile anlamadan iptal edilen ortaklığına tekrar dönmek için girişim yapmışsa da birlik yönetim kurulu kararınca kabul görülmemiştir. Ve çok komik gerekçelerle üye kabul edilmemeye devam ediliyor. Bir üretici birliği düşünün ki kendine ortak olmak isteyen üreticiyi red dediyor. Ne adına? Cevap yok! Kapılarını böylesine üreticilere kapayan kooperatif kapısını tefeci ve tüccara ağzına kadar açabiliyor. Zeytin emekçisinden çalınan artı değer süper marketlerle paylaşılabiliyor.

Marmara Birliğin sayın yöneticileri; sakın senelik karlarımız 10–20 milyon lira diye böbürlenip aklanmaya çalışmayın. Amacınızda üreten emekçiler ve tüketen halkımız olmayınca ve de kar olunca koskoca Marmara birlik şirket gibi yönetilince elbette kar edilir. Marmara birliği kar ettiriyoruz diye övüneceğinize yönetimde olduğunuz yıllar boyunca birliğe kaç üye kattınız onu açıklayın. Kaç üyeyi attığınızı da…

Bizde biliyoruz sofralık siyah zeytinde piyasayı oluşturanın Marmara Birlik olduğuna, ama kimin adına oluşturuyorsunuz, piyasaya onu da açıklayın. Biz biliyoruz ki zeytin üreticisi adına yapmadığınız bir gerçek. Daha bir ay öncesine kadar köylü kendi havuzlarında olgunlaştırdığı zeytini 320–350 3.5- 4 lira arasında sattı. Şimdi siz marketlerde ve 5–6 liraya sattığınız zeytini 1,70–1,90 arasında alıyorsunuz. Bu adil mi? elek altı yağlık tabir ettiğimiz zeytine 0,90 kuruş verdiniz kesintisiyle birlikte üreticinin eline 8.25 kuruş geçer oysa şu an piyasadan yağhaneler aynı zeytini 1 liraya peşin alıyorlar ve daha da fiyat artacak. (son açıklamayla 1 TL ye çıkarmış olmanızda bunu değiştirmiyor. Nitekim yağhaneler 1.10’e çıkarmış durumda) Marmara birlik yönetiminin piyasayı kimin adına oluşturduğu öyle açık ve net ki fiyat politikalarında ki olumsuzluk yazmakla bitmez.

Zeytin üreticileri için fiyatın adil ve mantıklı olması elbette ki çok önemli nokta. Ama ondan da önemlisi devlet birliklerde ki işbirlikçi yöneticileri aracılığı ile köylülerin tek örgütlü olduğu kooperatiflere dolaylı olarak saldırıya geçti. Önce kooperatifleri yozlaştıracak ve kurucuları olan üyelerinden bağı koparacak daha sonra da iflaslarla zarar gösterip son darbeyi de vuracaklar.

Daha önceki bildirilerimizde de belirttiğimiz bu IMF’nin yoksul halklara işbirlikçileri aracılığıyla dayattığı tarım politikasıdır. Dünya tarım örgütü (DTÖ) denilen emperyalistlerin denetiminde ki bu örgüt 25 milyon olan ülkemiz köylülüğünün 10 milyonunu tasfiye edilip ürettiği ürünleri ve kullandığı toprağından söküp atmak istiyor. En son Karadeniz de fındık alanlarının daraltılması gündeme getirildi hükümet tarafından IMF dayatmasıyla. Ne kadar süslü sözlerle bu politika saklanmak istense de yoksulluk ve açlık gizlenemiyor. Aynı emperyalist politika İspanya, İtalya ve Yunanistan’a fındık alanlarını genişletmesi için talimat verilip destekleniyor. Aynı politika sofralık siyah zeytinde de oynanıyor. Bu gün sadece Akhisar bölgesinde değil Batman’da Harran’da milyonlarca gemlik zeytin fidanı yetiştiriliyor. Bu yüz bin fidanı dikenler o yörenin emekçileri değil elbette. Amerikalı ve İsrailli tarım tekelleri neredeyse o verimli ovalara hakim oldular. Latin ve orta Amerika da yaptıklarını şimdi Güney doğuda da hayata geçirme çabasındalar işbirlikçilerin aracılığı ile. Bu bölgenin barış ve huzurunu istiyoruz derlerken aslında yatırım yaptıkları bölge de sorun istemediklerindendir. Amerika ve diğer işbirlikçilerin diktikleri milyonlarca gemlik zeytin ağaçlarından alacakları ürünü nereye satacaklar? Uluslar arası gıda tekelleri kendilerine ağaç dikecekleri alan buldular şimdi ise ürettiklerini satacak Pazar açma peşindeler.

Marmara Birliğin fiyat ve ödeme politikasının neye ve kimlere hizmet ettiği ortaya çıkıyor böylece. Genleri ile oynanarak pek yakında elma büyüklüğünde zeytinler görürseniz piyasada sakın şaşırmayın.

Biz sadece zeytin üreticisi değil aynı zamanda tarım emekçileriyiz. Araştırmalarımız çabalamalarımız, kızgınlığımız emeğimize ekmeğimize yani zeytinimize sahip çıkmak isteğimizdendir. Marmara Birlik yöneticilerinde zeytin bahçeleri olması bizim gibi zeytini sahiplendiklerini göstermez. Avuçlarını açıp bakın hiçbir üst düzey yöneticinin nasırlı değildir elleri. Avuçlarında tek bir çatlak, tek bir yara göremezsiniz parmaklarında. Onların elleri kalp atışlarıyla zorlanmaz, ağrımaz.

Gemlik zeytininin binlerce yılda oluşmuş yapısını görmezden gelip “ artık her yerde gemlik zeytini yetişiyor” diyenlerin zeytinimizi temsil hakları yoktur. Biz zeytin üreticileri olarak Malatya’nın kayısısını üretenlere İzmir’in incirini ve üzümünü Anamur’un muzunu üretenlere Fenike’nin portakallarını ve mandalinasını Amasya’nın elmasını Karadeniz’in fındığını üreten emekçilerine saygı duyuyoruz. Bırakın bizde dünya zeytincilik enstitüsü tarafından tescillenmiş %22 - %25’le dünyanın en yağlı en ince kabuklu çekirdeği en küçük ve kıvırcık zeytinlerini ürettiğimiz için zeytinimizle saygı görelim. Çok şey mi istiyoruz? Hakkımız değil mi?

Bakmayın şimdilik sessiz ve sakin kaldığımıza biz zeytinde üreten tarım emekçileriyiz. Ve biz hayatın dipten gelen dalgasıyız.

ÇARE KOOPERATİFLERİMİZE SAHİP ÇIKMAMIZDADIR!

ÇARE NASIRLI ELLERİMİZDEDİR,BİRLİĞİMİZDEDİR!

ZEYTİNCİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

No comments: