Thursday, December 02, 2010

Zeytincinin Dertleşmesi

Atakan Atasoy

Baba tarafından - doğma büyüme İstanbullu olmama rağmen - Bursa Orhangazi'nin Sölöz köyündenim. Bunu diyebiliyor olmam da benim zeytin ağacına tutkum, tarlama olan hasretim ve bu nedenle her yıl en az 2-3 kez yollarına düşmemdir.

Zeytinlik sayfanızı vakit buldukça okuyorum. Herşey ne kadar ciddi, ne kadar organize ve güzel işliyor gibi görünüyor yazılanları okuduğumuzda... Ya da işin içinde olmayan birisi okuduğunda... Oysa ki; eğer zeytininizi topladıktan sonra salamura yapmıyor ve bir sonraki sezona dek bunu kapı kapı, market market ya da semt pazarlarında satmıyorsanız zeytinden para kazanıyorum diyebilecek durumda değilsinizdir.

Halen toplamda yaklaşık 6 dönümlük zeytinliklerimizden elde ettiğimiz yıllık zeytin miktarımız topu topu 3 bilemediniz 4 ton civarında. Ürününüzü perakende satamıyor, bizim gibi toptan satmak zorunda kalıyorsanız eğer ilaç, bakım, işçilik ve benzeri masraflarla birlikte getirisi neredeyse götürüsüne denk. Benim de M.Ü.'nde derslerine girdiğim Sayın Güngör Uras'ın yazısında sözettiği gibi öyle 12,5 ya da 25 tl de değil üstelik günlük işçilik ödemeleri. 30 liradan aşağısına tarlanıza kimseyi sokamazsınız Bursa'da. Buna rağmen yapılan iş daha çok para kazanmak için işçiler tarafından iki katı günde tamamlanır. Zeytininizi toplarsınız bu sefer satacak tüccar bulamazsınız. Köy dışından bulduğunuz tüccar uzun vadeli çekler verir size, karşılığı var mı yok mu diye düşünür durur ve günü geldiğinde de dolandırıldığınızı anlarsınız. Yabancı tüccarın adı hep dolandırıcıdır ve bu nedenle köy dışından kimseye -mahalle baskısı yüzünden- zeytin veremezsiniz. Güvenli diye köyünüzden zeytininizi alan kişi de bunu fiyatı yarı yarıya kıracak kadar kullanır. Sonuçta elinizde kalan üç beş kuruş için Allah razı olsun der sineye çekersiniz.

Her sektörde olduğu gibi ağalar, paşalar, patronlar yıl boyunca seminerler düzenler, konferanslar verir, biraraya gelip "ileriye bakalım" derler. İleriyi daha iyi görebilmek için sizin üzerinizde yükseldiklerini farketmezler bile.

Benim anam tarlaya gider, benim anam zeytin toplar, benim anam her hasatta gece yarılarına dek evin karanlık avlusunda zeytinin yeşilini siyahından, irisini ufağından, iyisini kötüsünden ayırır.

Benim anam "Allah bereket versin" der bir sonraki hasata kadar.

No comments: