Thursday, April 22, 2010

Zeytin ve Milli İrade!..

Cumhuriyet
20 Nisan 2010,Salı


"Zeytin Yasamız hiçbir biçimde tartışma konusu yapılmamalıdır. Evet, biz zeytinciler yasamızda en küçük bir değişikliğin bile tartışma konusu yapılmamasını istiyoruz. Gerçek milli irade bunu istiyor. Ülkenin tartışmalı siyasi gündeminde saman altından su yürütülmeye çalışıldığını da gerçek milli irade biliyor."
Murat NARİN Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi

Ülkemizde son dönemlerin en çok konuşulan konularından birisi ‘milli irade’! Yönetenler, haklılığının simgesi olarak “Milli irade böyle istiyor” gerekçesiyle uygulamalarını “kamuya kabul ettirmenin” etkili bir kavramı olarak öne sürüyorlar. Felsefi, hukuki, siyasi niteliği, bilimselliği, gerçekliği vb. değerler bütününün bir öneme sahip olup olmadığı ise önemsiz! Milli irade varsa akan sular durmalı! Buraya bir noktalı virgül koyarak konumuza, zeytine dönelim.
Bütün dünya, zeytinin hem simgesel anlamlarını, hem de doğrudan taşıdığı değerleri artarak biliyor. Biz insanlar için zeytin, dün olduğu gibi yarın da, “O bizden, biz ondan”ızdır. Barışın simgesi, binlerce yıllık kültür, sağlık, saflık, sabır, kutsallık, efsane ve hayata dair daha birçok kavramı barındıran bir değerdir zeytin. Ve yine biliriz ki kutsal zeytin ağacının “Anayurdu Anadolu topraklarıdır”. Zeytin anayurdundan bir kez daha kovulmak istenmektedir. Hem de kimsenin haberi olmadan, oldubitti ile bu “icraat” yapılmak istenmekte!
5 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe giren Maden Yasası’nın 2009 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından bazı hükümleri iptal edildi.. yasanın yeniden düzenlenmesi için bir yıl süre verildi. Yasanın iptaline kadar geçen süre ve günümüzde de alınan madencilik ruhsat ve izinleri aleyhine açılan sayısız davalarda yerel mahkeme, yüksek mahkemeler ve AİHM kararları ile yapılan uygulamaların hukuka uyarsızlığı sabit hale geldi. Şimdi Maden Yasası TBMM’de yeniden görüşülmek üzere komisyonlarda!.. Gelin görün ki bu yasa ülkenin planlaması ve bütçesi ile temel önemde bir yasa iken, bu türlü yasalar için ana komisyon olması gereken Meclis Plan Bütçe Komisyonu iken; ve bu usul, 2004 yılında çıkan yasada ana komisyon olarak işlev gören plan bütçe komisyonunun olmuşken, bugün ana komisyon, “TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknolojileri Komisyonu” olmuş! Bu uygulamanın cevabı açıktadır. Neden? Tabii kaynakları ilgilendiriyor cevabı hükümsüzdür. Meclis İçtüzüğü’nün usul ve esaslarına uyarsızlığı bize göre tartışmasız bir çifte standarttır. Bu durum başta siyasi partilerin ve hukukçuların tartışması gereken bir durumdur.

Önergeyi verenler kim?
8 Nisan 2010 tarihinde TBMM Sanayi Komisyonu’nun alt komisyonunda görüşülmekte olan Maden Yasası Tasarısı’nın 11. maddesinde, 3573 sayılı Zeytincilik Yasası’nın 20. maddesi “Bakanlıkça tespit edilen zeytinlik sahaları içerisinde zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin üreme ve gelişmesine mani olmayacağı çevresel etki değerlendirme sürecinde belirlenmiş olan madencilik ve işletme faaliyetleri ile bu faaliyetlerle ilgili tesis ve altyapı tesislerinden ibaret geçici tesisler ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri yapılabilir ve işletilebilir” şeklinde değiştirilmesi kabul edilmiştir.
Bu değişiklik önergesini verenler kimler? “Madencilik Sektörü Başkanlar Konseyi Birliği” adındaki uluslararası madencilik şirketleri ve bunların yerli işbirlikçilerinin lobisi olduğu, kamuoyu tarafından yaygın olarak kabul ve iddia edilen bir çıkar grubu! Bu noktada sorulması gereken soru; anayasaya, yasalara bağlı kalacağını, ülkenin yüksek çıkarları için namusu üzerine yemin eden, Zeytin Yasası’nda yapılmak istenen değişiklik önergesini kabul edenler, tasarı bütünüyle önlerine geldiğinde kabul oyu verebilecek milletvekilleri, milli iradeyi mi yansıtmış olacaklar? Doğrudan milyonlarca zeytinciyi ilgilendiren bu değişiklik yapılırken bir tek zeytincinin, zeytinci kurum temsilcisinin olmadığı, enikonu araştırma görevi verilen alt komisyon, zeytincilere sormadan yaptığı bu değişiklikle milli iradeyi temsil mi etmektedir?

Atatürk’ün mirası
Değiştirilmek istenen, Atatürk’ün mirası, dünyada yalnız zeytine has yasa Türkiye’de vardır. 3573 sayılı Zeytin Yasası’nın 20. maddesi bu yasanın omurgasıdır. Eğer bu değişiklik TBMM’den geçerek yasalaşmış olursa;
1- Zeytin Yasası yok hükmünde olacaktır,
2- Bu teklifin veriliş biçimi ve değişiklik, parlamentonun saygınlığına düşürülmüş bir gölge olacaktır,
3- 2004 yılında TBMM bu konuda yaptığı uzun ve detaylı çalışmalarla kararını vermişken bugün ne oldu da bu kararından vazgeçmektedir, sorusuna verilecek ‘değişiklik yapmak isteyenlerin’ cevapları var mıdır?
4- 1 Aralık 2009 tarihinde, kısaca Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne üyelik kanunu (UZK-IOOC) olarak adlandıracağımız yasa görüşmelerinde (günümüz siyasi gelişmeleri de dikkate alındığında) TBMM, son yıllarda istisna bir tutumla oturuma katılan bütün milletvekillerinin çekimser ve ret oyu vermeden hepsinin kabul oyu ile bu yasa geçmiş ve görüşmelerde bütün parti sözcülerinin zeytine dair yüksek nitelikli konuşmalar yapmışken, böylesine bir değişiklik girişimi hangi gerekçeye dayandırılacaktır? Burada söylediğini öbür tarafta inkâr anlamına gelmeyecek midir?
5- Türkiye, zeytinin genetik anavatanıdır. Zeytinin dünyaya, Akdeniz’in kuzeyinde yayılma sürecinde, Anadolu binlerce yıllık bir kültür ve genetik varlığın kaynağıdır. Dünyada 5. büyük üretici ülke olmaktan 2. büyük üretici ülke olma yolunda hızla ilerlemektedir. Bu, zeytinciliğimizin ve mevcut iktidarın Tarım Bakanlığı’nın koyduğu hedeftir. Son yıllarda ağaç varlığı 100 milyondan 160 milyon sayısına ulaşmıştır. Toplam ürün deseni içerisinde 12 milyon hektar zeytin dikilebilir potansiyele sahiptir. Bu gerçekleşirse dünyanın toplam zeytin varlığı 920 milyon olup, yalnızca Türkiye bu varlığın 4 katı büyüklüğüne, bugünkü GSMH’nin yüzde 15’i, dünya sıvı yağ üretiminin yüzde 13’ünü zeytinyağı gibi bir ürünü Türkiye’nin üretmesi anlamına gelecek potansiyeldedir ülkemiz. Bu potansiyelin gerçekleştirilmesinin karşılığı ise Türkiye’nin iki yıllık sıvı yağ ithalatı için verdiği paranın karşılığıdır.
6- Zeytin Yasası’nda bir değişiklik yapıldığında potansiyel varlığımızın kaybı ile birlikte doğacak sonuçlardan yalnız zeytinciliğimiz etkilenmeyecektir.
a. Dünya doğa mirası olan Kaz Dağları ve Madra Dağları tamamen yok olacaktır. Çünkü Zeytin Yasası aynı zamanda bu değerlerimizi de korumaktadır.
b. Zeytinlik alanların olduğu bölgeler turizmin de en yaygın olarak yapıldığı bölgelerdir. Dev maden kraterleri ile tahrip edilmiş bir doğaya, yeraltı suları, yerüstü su kaynakları kirletilmiş ve yok edilmiş bir yerde ne yaşam olur ne de turizm yapılabilir.
c. Ülkemiz son yıllarda zeytincilik alanında ulusal ve uluslararası arenada önemli büyüklüklere ulaşmıştır. Yurtiçinde milyarlarla ifade edilecek ekonomik değer ve yatırımlar yapılmıştır. Tamamı yerli kaynaklarla yapılan bütün bu yatırımların yok sayılması, kaynağının ortadan kaldırılması milli iradenin tecellisi mi sayılacaktır?
d. Zeytincilik binlerce yıllık bir kültür ve etnografya demektir. Dinginliktir, saflıktır. Biz, Anadolumuzun özvarlığı değer ve kültürümüze, beyaz kadın ticaretinin, uyuşturucu ve alkol bataklığının kültür diye galebe çalınmasını istemiyoruz...
e. Hukuk ve adalet istiyoruz. Onlarca mahkeme, yüksek mahkeme ve AİHM kararlarının yok sayılmasını, çifte standart, arkaya dolanma girişimlerine, yağma, talan ve yıkım yasaları ile bu ülkenin yağmalanmasını istemiyoruz...
Son söz olarak; başta zeytinciler, onları temsil eden kurumların tamamı bugüne kadar bu girişim her gündeme geldiğinde iradelerini zeytin yasasının değiştirilmemesinden yana koydular. Hem de sayısız kez! Başta zeytinciler olmak üzere, zeytin bölgelerinde yaşayan, tatilini geçiren Anadolu’nun 100 binden fazla yurttaşının imzaladığı başvuru TBMM Başkanlığı’na verildi. Daha mürekkebi kurumamış bu imzalar milli irade olarak sayılmamakta mıdır?

Sonuç
Zeytin Yasamız hiçbir biçimde tartışma konusu yapılmamalıdır. Evet, biz zeytinciler yasamızda en küçük bir değişikliğin bile tartışma konusu yapılmamasını istiyoruz.
Gerçek milli irade bunu istiyor. Ülkenin tartışmalı siyasi gündeminde saman altından su yürütülmeye çalışıldığını da gerçek milli irade biliyor. Şimdi görev, TBMM sıralarında bugün milletin temsil görevini verdiklerinde.
Gerçek milli iradenin nasıl “tecelli” edeceğinin görülmesinde zeytin tarihsel işlevi ve şahitliği ile mihenk taşı olarak duruyor.
Ve diyor ki: “Siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım!”

No comments: