Monday, March 05, 2007

Kanatlı Karınca

Zeytin Dağı

Mehmet Altan

Zeytinlik Dağı, Kudüste eski kentin hemen doğusundaki çok doruklu tepeye verilen addır. Dağ, Kudüsten Kidron Vadisiyle ayrılır. Kudüsü gezerken çıplak gözle baktığınızda pek bir mana veremediğiniz Zeytinlik Dağı, Kitab-ı Mukaddes ve sonraki her dinsel metinde anıla gelen, hem Yahudiler hem Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen kireçtaşından bir tepedir aslında.

Bu kireçtaşı tepenin zeytin ile irtibatlanması boşuna değildir. Zeytin, killi, kireçli, akaçlaması iyi ve derin toprakları sever.

Zeytinlik Dağının asıl doruğu, denizden sekizyüz metre yüksekteki güney doruğudur. 1967 yılından beri İsrail yönetimindedir.

Kudüsün bir zamanlar Osmanlı Toprağı olduğunu hatırlarsanız, Falih Rıfkının Zeytin Dağı adlı kitabını da anımsamak zorunda kalırsınız.

* * *
Geçenlerde, mevsimin ilk yağmurundan sonra başlayan hasad mesviminin kutsal topraklarda yaşayan zeytinci Filistinliler için nasıl bir çileye dönüştüğünü anlatan bir yazı okudum.

İsrailin baskısı Filistinlilerin zeytinliklere geliş gidişini çok zorlaştırıyor, hasad mevsiminin geçmesi korkusunu yaygınlaştırıyordu.

O hasadın ne anlama geldiğini, Ayvalık civarında düzenlenen bir hasad gezisinde daha iyi anlamıştım. Zeytin demek aynı zamanda Akdenizlilik demek. Portekizden başlayan Kudüse uzanan Akdeniz kültürünün eski ve kutsal meyvesi demek.

Zeytini izleyen Akdeniz kültürüne erişir.

Oldum bittim, zeytin kültürü ile Akdeniz kültürünü özdeş sayarım. Ayrıca zeytin dünyadaki en eski tarım ürünlerinden biridir. Zeytine dair her hikaye biraz insanlık hikayesi gibidir.

Milattan önce 3500 de Giritte zeytin vardı. Sami halklarının da gene milattan önce üç bin yıllarında zeytincilikle uğraştığı sanılmakta Demek ki, nereden bakılırsa bakılsın insanlığın beş bin yıllık bir dönemini taşımakta.

Homeros, zeytini eski Yunanlıların vücud yağı olarak kullandığını yazar. Zeytin, Romada ise masaya taşınır.

* * *
Zeytin, Akdeniz ikliminin meyvesi olduğu için, sanki her tanesi kendi ardında bu iklimi de taşır gibi gelir bana. Mızrak biçimli, üstü koyu yeşil, altı gümüş rengi yaprakları kadar, dallarda karşılıklı çifter çifter dizilen taneleri de sanki onun gerçekten kutsal olduğunu ispata yönelmiştir.

Sadece bu mu?

Zeytin, insan yavrusu gibi, inanılmaz ve çok uzun bir özen ister. Dikildikten sonra ürün almak için dört ila sekiz yıl beklemek gerekir. En yüksek verime ulaşması için ise on beş ya da yirmi yıl.

Zeytin kültürüyle büyümek, insan emeğinin, insan özeninin, doğa ile insan sevişmesinin de farkında olmak demektir.

Zeytin üstelik bazen şen şakrak, bazen huysuzdur. Bir yıl bol ürün verirse, ikinci yıl cimrileşir.

* * *
---------Akdeniz ile Ege kültürü arasındaki farkın Akdeniz kültüründe, Egeyi etkilemeyen Arap kültürünün vurgusu olarak düşünülebilir.--------

Bu iki kültür, aralarındaki farklara karşın bence zeytinde bir ortaklığa ulaşıyordu.

* * *

İnsanlık tarihi ile samimileşmeden hiç bir şeyin keyfi çıkmıyor. Akdeniz de o kültürün en eski parçalarından biri.

O parçanın en vazgeçilmez unsuru da zeytin.

Şimdi hasat zamanı. Son zeytin tanesini toplayan el zeytine ilk dokunan el ile birbirine değiyor. İkisi arasında koca bir insanlık tarihi var.

Zeytini sadece bir yiyecek sanmak, insanlığa haksızlık olur. Akdenizliliğe de.

No comments: