Boşuna paniklemeyin zeytinyağı yükselecek
Vahap MUNYAR
vmunyar@hurriyet.com.tr
Hürriyet , 27 Kasım 2006
GEÇEN perşembe sabahı Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İstanbul Şubesi Başkanı Celal Toprak’ın ev sahipliğinde Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) "İslam Davos’u"na gelen 40 yabancı gazeteciyle buluştuk.
Toplantıya Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de katıldı. Tüzmen, toplantı sonrasında MÜSİAD’ın CNR’daki fuarını açmak için yola çıktı, kendisine eşlik ettim. Yolda Ayvalık’ta yaşanan "ham dökme zeytinyağı ihracatı"nın önündeki engel ve "Türkiye’nin Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden (UZK) çıkmış olmasının yarattığı kayıp" tartışmasını aktardım.
Tüzmen, öncelikle Ayvalık’taki "Zeytin Hasadı Günü ve Zeytinyağı Paneli"ne "söz verip katılmama" durumunun olmadığını vurguladı: "Her tarafa yetişmeye çalışıyorum. Onlardan davet de gelmedi, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı da kendilerine söz vermemiş."
Sonra konuya, Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Salih Madra’nın ısrarla üzerinde durduğu, "ham dökme zeytinyağı ihracatının önündeki engel"e geldi: "Ham dökme zeytinyağı ihraç edilmesini doğru bulmuyorum. Bu durumda, gönderdiğimiz yağı işleyip, ambalajlayıp pazarlayan ülkeler, Türkiye’nin adını hiç kullanmaz. Normal dökme zeytinyağında ambalaja Türkiye’nin adı mutlaka girer."
Tüzmen, ardından Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’nden (UZK) Türkiye’nin çıkmasını kendisinin "başardığını" anlattı. Türkiye, o dönemde UZK’ya yılda 500 bin dolar ödüyormuş. Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı sıfatıyla incelemiş, UZK’nın Türk zeytinyağı sektörüne pek yararı olmadığı sonucuna varmış.
Tüzmen, ayrıca UZK’nın bazı Türk bürokratları için, "yurtdışı turu fırsatı"ndan fazla işe yaramadığına kanaat getirmiş. Dönemin Dış Ticaret Müsteşarı Yavuz Ege’yi ikna etmiş ve Türkiye’nin UZK’dan çıkmasını sağlamış: "UZK’nın o dönemde başkanı bir İtalyan vardı. Adı yolsuzluk skandalına karıştı ve suçlu bulundu. Boşuna UZK’yı finanse ediyorduk."
Gerek ham dökme zeytinyağı ihracında, gerekse Türkiye’nin UZK’dan çıkması konusunda kimin haklı olup olmadığı bir yana, sonuçta geçen yıl kilosu 6 YTL olan zeytinyağının bugün 3.2-3.5 YTL’ye düştüğü gerçeği ortada... Buna üretilecek çözüm, kilo başına 11 YKr’lik prim olabilir miydi?
Tüzmen, o konuda da rahattı: "Bence zeytinyağı üreticilerimiz boşuna panik havası yaratıyorlar. Uluslararası zeytinyagı spekülatörleri bugün fiyatları özellikle düşük tutmaya özen gösteriyor. Bizim üreticilerimiz biraz sabırlı olsunlar. Zeytinyağı fiyatları mutlaka yükselecek."
Hükümet zeytinyağına kilo başına 11 YKr’lik primi yeterli görüyor...
Tüzmen, "Sabredin, zeytinyağı fiyatı yükselecek" diyor...
Gücü olan sabreder, ya dayanacak gücü kalmayan ne yapacak?
Rafinatör oligopollere bakmayın, Midilli’deki Yorgo’yla eşit olalım
EGE Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği eski Başkanı Deniz Ataç’ın ham dökme zeytinyağı ihracatını savunanlara, "Oldu olacak zeytin ağaçlarını da söküp gönderelim" eleştirisini başlık yapmama Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Salih Madra sinirlenmiş: "Dökme ham zeytinyağı ihracatına karşı olan lobi, zeytinyağı ticaretinin yüzde 85’ine ulaşan ’rafinatör oligopol’dür."
Salih Madra, ne Lio’nun patronu Şevket Aksoy’un, ne de Deniz Ataç’ın zeytin üretenler olmadıkları için, zeytin üreticisinin sıkıntısını anlayamayacaklarını belirtiyor. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in aksi vurgusuna rağmen, "Ham dökme zeytinyağı ihracatında etikete Türkiye’nin adı girmez" görüşünün "doğruyu yansıtmadığını" savunuyor.
Madra, Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki zeytin üreticilerinin ton başına 1320 Euro destek almasına karşın, Türkiye’de primin kilo başına 11 YKr’de kaldığına dikkat çekiyor: "Yaşamamız için prim acilen ton başına 350 Euro olmalı."
Madra, sanayicilere karşı tutum içinde olmadıklarını belirtip, sözünü bağlıyor: "Middilli’deki komşum Yorgo ham yağı kaça satıyorsa, benim de aynı fiyata satmaya hakkım yok mu?"
Elbette hakkı var... Önemli olan doğru çözümü bulmak...
Ayıp olur diye zeytinyağı primini Başbakan’a soramadı
TÜRKİYE’nin gururu uluslararası yöneticilerden The Coca-Cola Company Başkan Yardımcısı, Coca-Cola International Başkanı Muhtar Kent, Ayvalık’ta kendi zeytinliğinden aldığı ürünle amatör denebilecek ölçüde zeytinyağı üretiyor, "Kontes" markasıyla butik tarzda pazarlıyor.
İstanbul’daki Dünya Ekonomik Forumu’nda Muhtar Kent’le karşılaştığımızda konu Ayvalık’a geldi. Kent, zeytinyağına verilen kilo başına 11 YKr’lik primin çok düşük olduğunu vurguladı.
Kent, Dünya Ekonomik Forumu’nda sohbet etme fırsatı bulduğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da konuyu açmayı düşünmüş. Ancak, "böyle bir ortamda kendi işinin peşinde koşuyor" konumuna düşmemek için vazgeçmiş...
Kent, durumu Başbakan’a anlatabilse, belki zeytin ve zeytinyağı üreticisinin derdine çözüm bulunurdu...
Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Monday, November 27, 2006
Sunday, November 26, 2006
Destekleme Primi Uygulama Tebliği
22 Kasım 2006 ÇARŞAMBA
Resmî Gazete
Sayı : 26354
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:
2006 YILI ÜRÜNÜ KÜTLÜ PAMUK, YAĞLIK AYÇİÇEĞİ, SOYA FASULYESİ, KANOLA, DANE MISIR, ASPİR VE ZEYTİNYAĞI ÜRETİCİLERİNE DESTEKLEME PRİMİ ÖDENMESİNE İLİŞKİN
BAKANLAR KURULU KARARI UYGULAMA TEBLİĞİ
(TEBLİĞ NO: 2006/50)
BİRİNCİ BÖLÜM
AmaçBİRİNCİ BÖLÜM
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 2006 yılı ürünü kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üreterek satışını yapan üreticilere destekleme primi ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ 20/4/2006 tarih ve 26145 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006 Yılı Ürünü Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir, Zeytinyağı ve Sofralık Ham Zeytin Üreticilerine Destekleme Primi Ödenmesine Dair 2006/10266 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı esas alınarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde yer alan terimlerin tanımları aşağıda belirtilmiştir.
a) Kararname: 2006 Yılı Ürünü Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola, Dane Mısır, Aspir, Zeytinyağı ve Sofralık Ham Zeytin Üreticilerine Primi Ödenmesine Dair 20/4/2006 tarihli ve 2006/10266 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nı,
b) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı,
c) Banka: T.C. Ziraat Bankası Anonim Şirketi’ni,
ç) Prim veya destekleme primi: Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üreticilerine kararname uyarınca yapılacak ödemeyi,
d) İlgili merci: İl ve ilçe Komisyonu’nu,
e) Üretici: 2006 yılında çiftçi kayıt sisteminde özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olan ve bu arazilerinde prime esas ürünleri ürettiği il/ilçe tarım müdürlüklerince tespit edilen gerçek ve tüzel (kamu tüzel kişilikleri hariç) kişilikler ,
f) Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliği: Sağlıklı tarım politikalarını n oluşturulması için kurulan Çiftçi Kayıt Sisteminin güncellenmesi, geliştirilmesi ve tarımsal ürünlerin denetlenebilir, izlenebilir bir şekilde yürütülmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülen yönetmeliği,
g) ÇKS: Çiftçi Kayıt Sistemini,
ğ) Prim Kayıt Sistemi (PKS): ÇKS kayıtları esas olmak üzere, üreticilerin prime esas tüm bilgilerinin yer aldığı Bakanlık bilgi işlem merkezince oluşturulan veri tabanını,
h) Prim kayıt formu: Başvuru sahibi üreticiye ait özlük, prime esas üretim, verim, tohumluk, ürün satış bilgileri ve prime esas değerlendirmenin yer aldığı örneği Ek-1’de belirtilen belgeyi,
ı) Tasiriye faturası: Maliye Bakanlığı tarafından bastırılan, müteselsil seri ve sıra numarası taşıyan, vergi dairesine kayıtlı gerçek ve tüzel kişi niteliğindeki zeytin sıkma tesislerince gerçek kişi üreticiden teslim alınan zeytinin sıkma bedeli karşılığında düzenlenen ve üreticinin adı soyadı, açık adresi (bağlı olduğu il, ilçe ve köyünü gösterir şekilde), üretici tarafından getirilen zeytinin kilosu, cinsi ve elde edilen yağ miktarını gösterir faturayı,
i) Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu: Tarım Kanunu’nun 17 nci maddesi ile verilen görevleri yerine getirmek üzere oluşturulan kurulu
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
MADDE 4 – (1) Alım satım işlemlerinin belirlenen usul ve esaslara uygun gerçekleşmesi koşuluyla; kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı (ham rafinajlık veya naturel) üreticileri ile bu ürünlerin tohum üretici kuruluşları (Bakanlığımızda kayıtlı) ile sözleşmeli üretim yapan üreticiler de prim ödemelerinden yararlanır.
(2) Üreticiler tarafından üretilen ve kamu kuruluşlarına yapılan kütlü pamuk teslimatları için bu tebliğin 6 ncı maddesinde belirtilen belgelerin düzenlenmesi kaydıyla prim ödenir. Kamu kuruluşlarına tüccar tarafından yapılan satış ve teslimatlarda kütlü pamuk teslimat belgesi, tüccarın üreticiden yaptığı alım miktarları ile uyumlu bir şekilde her bir üretici adına ayrı ayrı düzenlenir. Bu belge tüccar tarafından üreticiye teslim edilir.
(3) Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından, 2006 yılı ürünü destekleme primi miktarları kilogram başına; kütlü pamuk için 29 YKr (sertifikalı 34,8 YKr), yağlık ayçiçeği için 20 YKr, soya fasulyesi için 22 YKr (sertifikalı 26,4 YKr), kanola için 22 YKr, dane mısır için 6,7 YKr, aspir için 22 YKr ve zeytinyağı için 11 YKr olarak belirlenmiştir.
(4) Üreticiler, bu tebliğin 6 ıncı maddesinde istenen belgeler ve farklı il/ilçelerde gerçekleştirdiğ i üretim ve satışlar ile ilgili tüm belgeleri sadece ÇKS’ye başvurduğu ilçenin ilgili merciine ibraz eder.
(5) Ayrıca, sertifikalı tohumluk kullanmak suretiyle kütlü pamuk/soya fasulyesi üretimi yapan ve bu durumu belgelendiren üreticilere, ürüne verilecek prim miktarının % 20’si oranında fazla ödeme yapılacaktır.
(6) İl komisyonları, ödemeye esas yapacakları incelemelerin sonuçlanmasını müteakiben PKS’den aldıkları ve onayladıkları il icmal listelerini Bakanlığa gönderir. Bakanlık ödemeye esas icmal listelerindeki toplam prim miktarlarını ödemelerin yapılabilmesini temin için elektronik ortamda bankaya gönderir. Gerekli kaynağın banka şubelerine aktarılmasından sonra prim ödemeleri yapılır.
Ödemelere ilişkin görev ve yetkiler
MADDE 5 – (1) Kararnamede, yer aldığı üzere destekleme prim ödemelerine esas işlemlerin yürütülmesini ve denetimini sağlayacak tedbirleri almaya Bakanlık yetkili olup, bu amaçla yapılacak çalışmalarda gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşları, kooperatifler, ziraat odaları ve birliklerin hizmetlerinden de yararlanılacaktı r.
(2) Buna göre uygulamanın yürütülmesi amacıyla il ve ilçe komisyonları oluşturulur.
(3) İl Komisyonu; Vali veya görevlendireceğ i Vali Yardımcısı başkanlığında; Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Ziraat Odaları Birliği, Sanayi Odalarının ildeki temsilcileri ile bulunan yerlerde Ticaret Borsası temsilcisinden, İlçe Komisyonu; Kaymakam başkanlığında; Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve İlçe Ziraat Odası temsilcilerinden oluşturulur.
(4) İl/ilçe komisyonları hazırlanacak olan çalışma planına ve gündeme göre toplanarak bu tebliğ hükümleri ve yürürlükteki mevzuat çerçevesinde oy çokluğu ile karar alır.
(5) İlçe komisyonları;
a) Her ürün için üretici bazında bir dosya açar.
b) Üretici ve ürün bazında arazi miktarlarını belirlemek için, Bakanlık tarafından yürütülen ÇKS ve DGD gereği yapılan örnekleme arazi tespitlerinde öncelikli olarak prime esas arazileri dikkate alır. Bu tespitler ayrıca tutanağa bağlanır.
c) Başvuru dilekçesi (Ek-2) ve 2006 yılı ÇKS kayıtlarında farklı il ve ilçelerde üretim yaptığını beyan eden üreticilerin; üretici ve ürün bazında ekim alanları/ağaçları n bulunduğu alanlar ile ilgili bilgileri, prime esas alınan ortalama verimleri ve dekara kullanılan sertifikalı tohum miktarlarını (kütlü pamuk ve soya fasulyesinde) üretimin yapıldığı yerin ilgili merciinden isteyerek değerlendirmede dikkate alır.
ç) Verimde etkili tüm faktörleri ve bilgileri değerlendirerek her ürün için prime esas alınabilecek ortalama verimleri ve/veya bu verimlere ilişkin olarak ortalama tohumluk kullanım miktarlarını ilçe ve köy bazında belirler.
d) Komisyon prime esas üretim yapılan arazi ve bu arazide üretim ile ürün satışlarına ait belgelere dayalı bilgilerin yer aldığı prim kayıt formu (Ek-1) üzerindeki kriterleri dikkate alarak karşılaştırma yapar. Ayrıca, zeytinyağında üretim miktarının belirlenmesinde tasiriye faturasını da dikkate alır. Bu karşılaştırmada rakamlar arasında uyumsuzluk görülür ise sertifikalı tohumluk kullanımına öncelik verilmek şartı ile küçük değerler prime esas olarak alınır. Prim kayıt formu üzerindeki üretim alanlarının PKS’ye veri olarak girişleri ilçe bazında yapılacaktır. Sertifikalı tohumluk bilgileri, alım satım belgeleri ve zeytinyağında tasiriye faturası bilgileri her belge için ayrı ayrı girilecektir.
e) Alıcının usulüne uygun olarak eksiksiz düzenlediği ve üreticiler tarafından komisyona ibraz edilen alım satım belgesi (müstahsil makbuzu veya fatura), ve/ veya borsa alım satım beyannamesi ve tasiriye faturası fotokopileri üzerine “Aslı Görülmüştür” ibaresini yazarak alır; asıl nüshaları üzerine görünür şekilde “2006 yılı kütlü pamuk/yağlık ayçiçeği/soya fasulyesi/kanola/dane mısır/aspir/zeytinyağı primi ödemesinde esas alınmıştır” ibaresini koyarak üreticiye iade eder. Bu belgelerin asıllarının üretici tarafından beş yıl saklanması zorunludur.
f) Sertifikalı kütlü pamuk/soya fasulyesi tohumluk kullanımıyla ilgili mevcut tüm bilgileri üreticinin ibraz ettiği satış faturası ile karşılaştırır ve değerlendirme sonucunda sertifikalı tohum kullanılarak gerçekleştirilen üretime ilave destekleme primi verilir.
g) Prime esas ekim/zeytinlik alanını, üretim miktarını ve ödenecek toplam prim miktarını her bir ürün için ayrı ayrı gösterecek şekilde PKS’den alacağı icmalleri ilçelerde ve köylerde 10 gün süreyle askıda bırakır. Askıya çıkma ve indirme tarih ve saati tutanağa bağlanır. Tutanağın muhtar ve/veya aza tarafından güncel tarihle imzalanması sağlanır. Askı süresince herhangi bir itiraz olmaz ise icmallerdeki bilgiler doğru kabul edilir. Daha sonra yapılacak itirazlar değerlendirmeye alınmaz ve herhangi bir hak doğurmaz. Bu süre zarfında yapılacak itirazların değerlendirilmesi çerçevesinde üretici bazında icmallerde düzeltme yapılmış ise icmaller sistemden tekrar alınır. Üretici bazında icmaller üzerinden düzenlenen, kesinleşmiş ilçe icmalini imzalayarak bir nüshasını bağlı bulundukları il komisyonu’na gönderir.
(6) İl komisyonları;
a) Merkez ilçe ve bağlı köylerde ilçe komisyonlarını n yapmakla yükümlü oldukları görevleri yapar.
b) İldeki prime esas ürünlerin ekim/zeytinlik alanlarını, üretim miktarlarını ve ödenecek toplam prim miktarlarını her bir ürün için ayrı ayrı gösterecek şekilde PKS’den alarak mevcut bilgileri ilçe komisyonlarından intikal eden icmallerde yer alan bilgiler ile karşılaştırır ve il icmalini imzalar.
c) Ödemeye ilişkin komisyon kararının bir nüshasını ilçe komisyonlarına, il icmalinin ve ödemeye ilişkin komisyon kararının orijinal bir nüshasını da Bakanlığa gönderir.
Prim ödemesi için kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir ve zeytinyağı üretimi yaparak satan üreticilerden komisyonlarca istenen belgeler ve yapılacak işlemler
MADDE 6 – (1) İstenecek belgeler ve bunlarla ilgili yapılacak işlemler aşağıda belirtilmiştir:
a) Başvuru dilekçesi (Ek-2),
b) Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola , dane mısır , aspir ve zeytinyağı için; alım satım belgesi (müstahsil makbuzu veya fatura) ve/veya borsa alım satım beyannamesi,
c) Tasiriye faturası (Zeytinyağı için gerekli olan tasiriye faturalarının tarihi, hasat başlangıç tarihi ile son başvuru tarihi arasında olmalıdır.),
ç) Üretici adına düzenlenmiş 2006 yılına ait varsa kütlü pamuk/soya fasulyesi sertifikalı tohumluk faturasının aslı,
kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır ve aspir ürünlerini tohumluk üretici kuruluşları (Bakanlığımızda kayıtlı) ile sözleşmeli üretim yapan üreticilerin aldıkları alım satım belgeleri,
d) Belirtilen belgeler, işlenen tarım arazisinin mülkiyeti eşi ve/veya birinci derece akrabalarına (anne,baba ve çocuklarına) ait ise maliklerin onaylarının bulunduğu muvafakatname ve ürün satışı yapan kişinin vukuatlı nüfus kayıt örneği ,tüzel kişiliklerde ise yetki belgesi istenir.
(2) Komisyonca istenecek tüm belgelerin asıllarının kaybolması veya zayi olması durumunda; belgeyi düzenleyen kişi veya kuruluştaki nüshasının noterce tasdikli örneği dikkate alınacaktır. Ancak, birlikler ve borsalar tarafından verilen belgelerin kaybolması veya zayi olması durumunda; “Bu belge, aslının zayi olması nedeniyle kişinin müracaatına binaen verilmiştir” ibaresi yazılmış ve tasdik edilmiş olması kaydıyla, komisyonlarca geçerli sayılacaktır.
(3) Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen üreticilerin son başvuru tarihi kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, aspir ve dane mısır için 30/3/2007 olarak belirlenmiştir. Bu tarihten sonraki başvurular kesinlikle kabul edilmeyecektir.
(4) Destekleme primi ödemesinden yararlanmak isteyen zeytinyağı üreticilerinin tasiriye faturaları ile yapılacak son başvuru tarihi 1/6/2007, ancak bu tarihten sonra satılan zeytinyağlarına ait alım satım belgelerinin son teslim tarihi ise 1/10/2007 olarak belirlenmiştir. Bu tarihten sonraki başvurular kesinlikle kabul edilmeyecektir.
Prim uygulaması dışında kalan haller
MADDE 7 – (1) Bunlar;
a) 2006 yılı ÇKS’de özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olmayanlar,
b) ÇKS’de kayıtlı olduğu yer dışında başka yerde prime müracaat edenler,
c) 2006 yılı ÇKS’de kayıtlı olmayan arazilerinde prime esas ürünleri üretenler,
ç) Rafine edilmiş zeytinyağı üretenler,
primden yararlanamazlar.
Hukuki ve cezai sorumluluk
MADDE 8 – (1) Haksız yere yapılan destekleme ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte, anılan Kanun hükümlerine göre geri alınır. Haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen, gerçek ve tüzel kişiler geri alınacak tutarların tahsilinde müştereken sorumlu tutulurlar. Destekleme primi ödemelerinden, idari hata sonucu düzenlenen belgeler ile yapılan ödemeler hariç haksız yere yararlandığı tespit edilen üreticiler, 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmazlar.
Yürürlük
MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.
ZEYTİNYAĞI MI, ZEYTİN SUYU MU?
BİR SORU
ZEYTİNYAĞI MI, ZEYTİN SUYU MU?
Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
Hürriyet Pazar 26 kasım 2006
Zeytinyağı kanaatimce sağlığa en uygun yağdır. Kalp-damar sistemini hiç rahatsız etmez. Gereğinden fazla tüketilmezse kan yağlarını yükseltmez. Antioksidan gücüyle vücuda destek verir. Safra kesesinin ve on iki parmak bağırsağının çalışmasına destek verir. Zeytinyağının aslında ismini bile tartışmaya açmak gerekir diye düşünenler var. Zeytinyağının elde edildiği kaynak diğer yağlarda olduğu gibi yağlı tohumlar değil, zeytin ağacının meyvesi. Zeytin meyveleri sıkıldığında zeytinyağı elde edilir. Böyle bakınca ona meyve suyu muamelesi yapmak bile mümkün! Belki de zeytinyağı yerine" zeytin suyu" demek daha doğru olacak!
ZEYTİNYAĞI MI, ZEYTİN SUYU MU?
Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
Hürriyet Pazar 26 kasım 2006
Zeytinyağı kanaatimce sağlığa en uygun yağdır. Kalp-damar sistemini hiç rahatsız etmez. Gereğinden fazla tüketilmezse kan yağlarını yükseltmez. Antioksidan gücüyle vücuda destek verir. Safra kesesinin ve on iki parmak bağırsağının çalışmasına destek verir. Zeytinyağının aslında ismini bile tartışmaya açmak gerekir diye düşünenler var. Zeytinyağının elde edildiği kaynak diğer yağlarda olduğu gibi yağlı tohumlar değil, zeytin ağacının meyvesi. Zeytin meyveleri sıkıldığında zeytinyağı elde edilir. Böyle bakınca ona meyve suyu muamelesi yapmak bile mümkün! Belki de zeytinyağı yerine" zeytin suyu" demek daha doğru olacak!
Tuesday, November 21, 2006
Zeytin Bahçesinin Yolunda
Fotoğraf : U.Erdal Özer
Kırkağaç, 19.11.2006, saat 08:00
At Arabası
Bir at arabasında 5 kişiydiler. Zeytin toplamaya gidiyorlardı. 3'ünün yaşları 70'ın üzerindeydi ama çok sağlıklı görünüyorlardı. Tesadüfen güzel, büyük bir zeytinliğin kıyısında karşılaştım. Fotoğraf çekmeme de izin verdiler. En az 10 kare fotoğraflarını çektim.
At arabaları giderek tükeniyor. Yakında bu tür manzaraları göremeyebiliriz. Eskilerden bir manzara diye gönderiyorum.
Monday, November 20, 2006
Kutsal ağacın peşinde
Sonbahar hasat mevsimidir. Önce bağlar üzümleriyle vedalaşır, sonra da zeytinler ağaçlarıyla.
Mehmet YAŞİN
myasin@hurriyet.com.tr
Hürriyet Pazar, 19 Kasım 2006
Hasat demek, yemek, içmek, eğlenmek anlamlarını da içerir. Geçen hafta Ayvalık’ta "Zeytin Hasadı Şenliği"ne katıldım. Zeytinyağının sorunlarını öğrendim, lezzetli yemekler yedim, güneşli bir hafta sonunun tadını çıkardım.
Bu kaçıncı Ayvalık’a gelişimdi acaba? Son gezi beşinciydi sanırım. Buraya gelmek için her zaman bir bahane bulurdum. Bu seferki bahanem, Ayvalık Ticaret Odası’nın düzenlediği "Ayvalık Zeytin Hasadı Şenliği" idi. Erken kalkıp, sabahın mahmurluğundan sıyrılmak için Cunda sahilindeki Taş Kahve’ye gitmiştim. Niyetim denize karşı kahvaltı etmekti. Yeni demlenmiş bir bardak çay, bir dilim taze ekmek, kırma yeşil zeytin, bir tabağın içinde, bir gün önce sıkılmış zümrüt yeşili zeytinyağı... O an, bundan daha lezzetli bir kahvaltı olabileceğini düşünemiyordum.
Sert poyraz üşütüyordu. Gelirken görmüştüm; Cunda’nın kuzeyinde deniz kudurmuş, köpük köpük dalgalanmıştı. Hava soğuktu ama pırıl pırıldı. Bulutlar, Ayvalık’a gelmek yerine Kaz Dağları’nın zirveleriyle oynaşmayı tercih etmişti. Ege kıyılarında her zaman cömert olan güneş, artık gücünü yitirmişti. Deli poyrazı itip, ısısını gönderemiyordu. Anlaşılan kış yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlıyordu.
"Cunda, delisi, kedisi ve keçisi meşhurdur" derlerdi. Kıyıda ağ ayıklayan balıkçıların etrafına dizilmiş kedileri görünce bu cümle aklıma geliverdi birden. Bu cümlenin doğruluğunu kanıtlamak için tüm kediler sahile yığılmıştı sanki. Kedilerin çoğunu bir önceki gelişlerimden tanıyordum. Topal zeytin, kör sarman, cambaz tekir... Onlara bu adları ben takmıştım.
Kahvaltım bitince kıyıdan, balıkçılara selam sarkıta sarkıta yürüyüp, beni hasat yerine götürecek otobüse bindim. Zeytin hasadının yabancısı değildim. Geçen yıl da aynı mevsimde buralara gelmiş, zeytinliklerde hasada katılmış, lezzetli yemekler yemiş, eğlenmiş, öğrenmiş ve dönmüştüm. Onun için yörenin ileri gelen üreticilerinden Mehmet Süner’in, Bademli’deki bahçesinde ilk sırayı yeni gelenlere bırakıp, kalabalıktan uzakta, yaşlıca bir ağaca dayanıp zeytini düşündüm. Bir ara, poyrazın salladığı dalların kulağıma bir şeyler fısıldadığını sandım: "Herkese aidim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım..." Aslında zeytin ağacı bu sözleri, kavurucu bir yaz günü gölgesine sığınan Homeros’a fısıldamıştı. Okuduklarımın etkisi hálá sürüyordu anlaşılan.
ZEYTİN SEMBOLİZMALARI
Bu kutsal meyve hakkında bir şeyler öğrenebilmek için çok kitap karıştırmıştım. Örneğin "Semboller Ansiklopedisi"ndeki "Zeytin Ağacı" maddesinde şunları okumuştum: "Zeytin ağacının çok zengin bir sembolizması vardır. Bunlardan en çok kullanılanlar: Barış, zafer, ödül, arınma, güçtür..."
"Bir Çin efsanesine göre, zeytin ağacı zehirleri etkisiz kılar. Bu nedenle, Çin’de zeytin ağacının koruyucu bir gücü olduğuna inanılır."
"Japonya’da ise gönül okşayıcılığın, başarının sembolüdür. Zafer ağacıdır."
"Yahudi ve Hıristiyan inancına göre zeytin barışın sembolüdür."
"Ortaçağda zeytin ağacı, altını ve aşkı simgeler. Angelus Silesius, muhtemelen Melik Süleyman Mabedi’nden esinlenerek, ’Kapında altın renkli zeytin ağacı görürsem, seni o dakika tanrının Kutsal Mabedi bilirim’ diye yazar..."
"Bir başka inanca göre ise zeytin ağacı seçilmişler cennetinin sembolüdür.
"Kuran’da Nur Suresi der ki: "Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun sıfatı, sanki içinde ışık bulunan penceresiz bir hücredir. O ışık bir cam muhafaza içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu ışık, güneşin doğuşunda ve batışında gölgelenmeyen mübarek bir zeytin ağacının yağından yakılır. O’nun yağı, kendisine bir ateş dokunmasa bile, hemen ışık verir. Bu ışık, nur üstüne nurdur. Allah, dilediği kimseyi nuruna kavuşturur. Allah insanlar için böyle misaller verir. Allah her şeyi bilir."
Ağaçların çoğunda zeytin tanelerinin rengi mora dönmüştü. İşçiler ellerinde sopalar, tırmıklarla meyve dolu dalları dövüyor, sıyırıyor, taneleri ağacın dibine serilmiş bezlerin üstüne döküyorlardı. Sonra o taneler çuvallara doldurulup sıkımhaneye götürülecek, orada mis gibi zeytinyağına dönüştürülecekti.
Bahçenin bir köşesine yemek masaları kurulmuştu. Geçen yılki hasat yemeği Mustafa Kürşat’ın bahçesinde düzenlenmişti. O yemekte yediğim favanın, sarmanın, yeşil otların, kalamar yahnisinin tadı hálá damağımdaydı. Hele ev sahibesi Fatma Kürşat’ın pişirdiği kuzu etli, bol dere otlu Maratha (Arapsaçı) adeta damağımı çatlatmıştı.
HASAT YEMEĞİ
Bu yılki yemeği ünlü aşçı Yörük Mehmet hazırlamıştı. Gerçekten de muhteşem yemekler yedim. Haziran ayı kuzusuyla yapılan tandırın tadına doyamadım. Hele Kozak yaylasının ünlü çam fıstığı ile yapılmış sütlü irmik helvasını yerken, lezzetin zirvelerinde dolaştığımı sandım. Yemek bitiminde, gelecek yılı düşünüp heyecanlanmaya başladım. Hasat şenliğinin, aynı zamanda bir lezzet şenliğine de dönüşeceğinden adım gibi emindim.
Yemekten sonra Cunda Adası Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele katıldım. Panelde üreticisinden "Zeytin Dostu"na, sanayicisinden ihracatçısına epey kalabalık vardı. Sorunlar ve suçlamalar havalarda uçuştu. Onları dinlerken anladım ki, zeytinyağında dert çoktu, çözecek makam yoktu. Panel sonunda öğrendiklerim şunlardı:
Son 10 yılda ağaç sayısı 50 milyon artmıştı. Bu yıl 35 milyon yeni fidan dikilmişti. Gelecek yıl dikilecek 54 milyon fidan için sertifika istenmişti.
Zeytinyağcılar beş yıl sonra İspanya’dan sonra dünyanın ikinci büyük üreticisi olmaya odaklanmışlardı.
Bu olumlu gelişmelere rağmen kasım ayında 3.20 YTL’ye düşen fiyatlar üreticiyi kaygılandırmaya başlamıştı.
Türk zeytinyağı, kota olmadığı için uygulanan yüksek gümrük vergisi nedeniyle Avrupa’ya satılamıyordu. Oysa Tunus, Cezayir, Ürdün, Suriye gibi ülkeler bile kota almışlardı. Buna hızla çözüm bulunmalıydı.
Bir an önce markalaşmalı, yurtiçi ve yurtdışı tanıtım atağına geçilmeliydi.
Uluslararası Zeytinyağı Konseyi’ne bir an önce yeniden üye olunmalıydı.
Üreticiye destekleme primi verilmesi sorunu hemen çözülmeliydi.
MEZELER SIRA SIRA
Panelde elektriklenen hava, akşam yemeği için gidilen Nesos, Deniz ve Günay restoranlarda yatıştı. Ayvalık’ın ünlü mezelerinin biri bitti, diğeri geldi. Bunların arasından ağırlığı deniz kestanesine (karadiken) verdim. Ortadan ikiye bölünmüş kabukların içine limon sıkıp, içkime katık ettim. Bu arada, bir-iki saat önce sıkılmış zeytinyağlarına ekmek banmayı ihmal etmedim.
Ertesi gün, poyraz tasını tarağını toplayıp gitmişti. Hava ve deniz sütliman olmuştu. Güneş keyfe gelmiş, mavi gökyüzünde mutluluk saçmaya başlamıştı. Yine Taş Kahve’ye gittim. Bu kez teneke tulumu ile yapılmış nefis bir Ayvalık tostu ısmarladım. Kedilerle selamlaştım. Balıkçılarla sohbet ettim. Bir-iki dostla kıyıda volta attım. Sonra yağmurlu, soğuk İstanbul’la kucaklaşmak üzere dönüşe geçtim.
Dönüş yolunda aklımdan şunlar geçti: Akdeniz çanağındaki ülkeler, yılda kişi başına 10-15 kilo zeytinyağı tüketirken Türkiye’de neden bir kiloyla yetiniyorduk? Önce bunu çözmek lazımdı. Kurulması düşünülen "Zeytinyağı Tanıtım Grubu", öncelikle iç tüketimin artması için kolları sıvamalıydı. Mardinliye, Urfalıya, Gaziantepliye, Erzurumluya, Karadenizliye bu muhteşem yağı anlatmalıydı. Ayrıca zeytinyağlı yemeklerde bile, çiçek yağı kullanmanın doğru olmayacağını vurgulamalıydı. Zeytinyağının sağlık olduğunu, yaşamı uzattığını söylemeliydi. Zeytinyağı hakkında söylenecek o kadar çok olumlu slogan vardı ki, bunların hepsini bulup, gümbür gümbür tüm Türkiye’ye duyurmalıydı.
Her yerde savaşçılar vardır. Üreticilerden Yahya Laleli, Salih ve Sezai Madra, Mustafa Kürşat, Mehmet Süner, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer, Ayvalık Ziraat Odası Başkanı Ahmet Sucu (adını unuttuklarım beni bağışlasın)... Bunlar da yörenin zeytinyağı savaşçılarıydı. Onları tanıdıktan sonra, bu savaşın kazanılacağına inandım. Tanıtıma katkım olsun diye, tüm okurlarımı zeytinyağı tüketmeye davet ediyorum.
Oldu olacak zeytin ağaçlarını da söküp ihraç etmeye kalkalım
Vahap MUNYAR
vmunyar@hurriyet.com.tr
CUNDA Adası’nda Ayvalık Alibey Kültür Merkezi’nde "Türk Zeytinyağının İç ve Dış Pazarda Tanıtımı" panelini izliyoruz.
Paneli Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı yönetiyor. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ile Tariş Ar-Ge Müdürü Mustafa Tan da konuşmacı...
Panelin soru-yanıt bölümünde Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Salih Madra söz alıyor, Tariş’e yükleniyor: "Zeytinyağı bu yıl çok düştü. Dış pazarda şansımızı artırmak için ham dökme zeytinyağı da ihraç etmek istiyoruz. Ancak, Tariş önümüze engel çıkarıyor, önümüzü kesiyor. Bırakın malımızı istediğimiz gibi satalım."
Tariş Ar-Ge Müdürü Mustafa Tan, savunmaya geçiyor: "İşlenmiş dökme zeytinyağı ihraç ettiğinizde, onu şişeleyen ülkenin şirketi, etiketine yağın Türkiye’den gittiğini yazmak zorunda. Oysa ham dökme olarak gönderdiğinizde etikete kaynak ülkeyi dahi yazmıyorlar."
Salih Madra, Mustafa Tan’a karşı çıkıyor: "Yok öyle şey... Nereden çıkarıyorsunuz?.."
Tartışmanın daha da gerginleştiğini gören Oğuz Satıcı, ortamı sakinleştirmeye çalışıyor, Mustafa Tan da sözü bağlıyor: "Ham dökme zeytinyağı ihracı yasak değil, izne bağlı. Başvurun, izninizi alın, ihracatınızı gerçekleştirin."
Salih Madra, "izne bağlı"lığın görüntü olduğunu, bugüne kadar kimseye dökme ham zeytinyağı ihraç izni verilmediğine dikkat çekiyor.
Bu tartışma sürerken, ortağı Lio Yağ’daki ortağı Ragıp Arsan’la birlikte dökme zeytinyağı ihracatının piri sayılan Şevket Aksoy’a kimin haklı olduğunu soruyorum: "Dökme ham zeytinyağı ihraç etmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü, Tariş’ten Mustafa Bey’in dediği gibi, Türkiye’nin adı etiketlerdeki dipnotlarda bile geçmez."
Daha önce de yazmıştım, sözlerini daha sağlıklı değerlendirmek için bir kez daha hatırlatmamda yarar var. Türk zeytinyağına 30 yıl kapalı kalan ABD kapısını açan Lio Yağ, daha sonra üzerine "karışım yağ" yazmadan zeytinyağı ile fındık yağını karıştırarak ihraç ettiği için eleştirildi. Lio Yağ’ın iki ortağı son olarak İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ndaki (İMKB) bazı manipülatörlere dönük yürütülen "keriz silkeleme operasyonu"yla gündeme geldi. Arsan ve Aksoy ağır cezalık oldu.
"Dökme yağ ihracı"ndaki çizgisine bakınca, Şevket Aksoy’un "dökme ham zeytinyağı" ihracına da taraftar olacağını düşünmüştüm. Oysa Aksoy, bunu doğru bulmuyordu.
Ayvalık’tan döndükten sonra konuyu bir de Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği eski Başkanı ve İş Bankası’na bağlı Fora Zeytin’in Genel Müdürü Deniz Ataç’a danıştım, tepki gösterdi: "Oldu olacak zeytin ağaçlarını söküp ihraç etsinler... Ham dökme zeytinyağı ihracına asla izin verilmemesi lazım."
Geçen yıl kilosu 6 YTL olan zeytinyağının fiyatının bu yıl 3.2-3.5 YTL’ye düşmesi üreticiye darbe vuruyor, bu doğru...
Ama bu darbeyi savuşturmanın yolu "binilen dal"ı kesmek mi? Başka yol bulunamaz mı?
vmunyar@hurriyet.com.tr
CUNDA Adası’nda Ayvalık Alibey Kültür Merkezi’nde "Türk Zeytinyağının İç ve Dış Pazarda Tanıtımı" panelini izliyoruz.
Paneli Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı yönetiyor. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ile Tariş Ar-Ge Müdürü Mustafa Tan da konuşmacı...
Panelin soru-yanıt bölümünde Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Salih Madra söz alıyor, Tariş’e yükleniyor: "Zeytinyağı bu yıl çok düştü. Dış pazarda şansımızı artırmak için ham dökme zeytinyağı da ihraç etmek istiyoruz. Ancak, Tariş önümüze engel çıkarıyor, önümüzü kesiyor. Bırakın malımızı istediğimiz gibi satalım."
Tariş Ar-Ge Müdürü Mustafa Tan, savunmaya geçiyor: "İşlenmiş dökme zeytinyağı ihraç ettiğinizde, onu şişeleyen ülkenin şirketi, etiketine yağın Türkiye’den gittiğini yazmak zorunda. Oysa ham dökme olarak gönderdiğinizde etikete kaynak ülkeyi dahi yazmıyorlar."
Salih Madra, Mustafa Tan’a karşı çıkıyor: "Yok öyle şey... Nereden çıkarıyorsunuz?.."
Tartışmanın daha da gerginleştiğini gören Oğuz Satıcı, ortamı sakinleştirmeye çalışıyor, Mustafa Tan da sözü bağlıyor: "Ham dökme zeytinyağı ihracı yasak değil, izne bağlı. Başvurun, izninizi alın, ihracatınızı gerçekleştirin."
Salih Madra, "izne bağlı"lığın görüntü olduğunu, bugüne kadar kimseye dökme ham zeytinyağı ihraç izni verilmediğine dikkat çekiyor.
Bu tartışma sürerken, ortağı Lio Yağ’daki ortağı Ragıp Arsan’la birlikte dökme zeytinyağı ihracatının piri sayılan Şevket Aksoy’a kimin haklı olduğunu soruyorum: "Dökme ham zeytinyağı ihraç etmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü, Tariş’ten Mustafa Bey’in dediği gibi, Türkiye’nin adı etiketlerdeki dipnotlarda bile geçmez."
Daha önce de yazmıştım, sözlerini daha sağlıklı değerlendirmek için bir kez daha hatırlatmamda yarar var. Türk zeytinyağına 30 yıl kapalı kalan ABD kapısını açan Lio Yağ, daha sonra üzerine "karışım yağ" yazmadan zeytinyağı ile fındık yağını karıştırarak ihraç ettiği için eleştirildi. Lio Yağ’ın iki ortağı son olarak İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ndaki (İMKB) bazı manipülatörlere dönük yürütülen "keriz silkeleme operasyonu"yla gündeme geldi. Arsan ve Aksoy ağır cezalık oldu.
"Dökme yağ ihracı"ndaki çizgisine bakınca, Şevket Aksoy’un "dökme ham zeytinyağı" ihracına da taraftar olacağını düşünmüştüm. Oysa Aksoy, bunu doğru bulmuyordu.
Ayvalık’tan döndükten sonra konuyu bir de Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği eski Başkanı ve İş Bankası’na bağlı Fora Zeytin’in Genel Müdürü Deniz Ataç’a danıştım, tepki gösterdi: "Oldu olacak zeytin ağaçlarını söküp ihraç etsinler... Ham dökme zeytinyağı ihracına asla izin verilmemesi lazım."
Geçen yıl kilosu 6 YTL olan zeytinyağının fiyatının bu yıl 3.2-3.5 YTL’ye düşmesi üreticiye darbe vuruyor, bu doğru...
Ama bu darbeyi savuşturmanın yolu "binilen dal"ı kesmek mi? Başka yol bulunamaz mı?
Zeytinyağı piyasası alt üst oldu
Avrupa Birliği'nin fiyat düşürme politikası üreticiyi sıkıntıya soktu.
İspanya'da hava muhalefeti sebebiyle zeytin ağaçlarının yüzde 70'inin hasar görmesi, rekoltede 800 bin ton düşüşe sebep olurken, bu durum dünya zeytinyağı fiyatlarını alt üst etti.
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=198080&comments=all
11 Kasım 2006
Tariş Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, gerileyen fiyatların piyasada tansiyonu yükselttiğinin altını çizerken, İspanya'daki durumun Türkiye'nin lehine olabileceğini vurguladı.
Başkan Çetin, "Zeytinyağının tonu 4 bin Euro'dan 2 bin 200'lere geriledi. Fiyatlar piyasada tansiyonu yükseltti. Hükümet üreticiye destek vererek, üreticiyi güçlendirsin. Bu bir savaştır. Bazıları ucuza almak isteyecektir. Ancak devlet tarafından desteklenmesi gereken üretici de topyekun hareket ederek, direnç göstermelidir" dedi.
"Ülkemizde zeytincilik yükselen değer olarak gösteriliyor" diyen Çetin, "Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki üreticiler hükümetleri tarafından desteklenmekte. Ülkemizde de üretici hükümet tarafından desteklenmelidir. Fiyatın hangi seviyede kalacağının tahminini yapmak zor. AB zorlaması olmasa, tahminde bulunmak mümkün olabilirdi. İspanya'daki kooperatifler fiyatları düşürdü, fakat bu fiyatlar etiketlere yansımadı. Fark, acaba dolumcuların kasasına mı gidiyor? Önümüzdeki yıl zeytinyağı piyasası için kritik bir yıldır. Uluslararası piyasada bir ton zeytinyağının 4 bin Euro'ya kadar yükselen fiyatı, AB'nin tüketicilerin alternatif yağlara kayacağı düşüncesiyle müdahale etmesi sonucu 2 bin 200 Euro'ya kadar geriledi" diye konuştu.
Friday, November 17, 2006
Tariş, zeytinyağı için 1.5 YTL peşinat verecek
17 KASIM 2006- YENİ ASIR
TÜRKİYE'NİN 150 MİLYON AĞAÇ VARLIĞI VAR
Tariş, zeytinyağı için 1.5 YTL peşinat verecek
Birlik Başkanı Çetin, fiyatın yükselmesi gerektiğini belirterek, "Ortağımızı mağdur etmeyeceğiz. Bu ödeme avans değil, yanlış anlaşılmasın" dedi
YENİ ASIR GAZETESİ- MURAT ŞAHİN
Tariş Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, Birliğin Genel Müdürü Güngör Şarman ile AB'nin ucuz fiyat politikasını eleştirdi.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, AB'nin uyguladığı politikalarla zeytinyağı fiyatlarını aşağıya çektiğini belirterek, bu oyuna dur denilmesi gerektiğini söyledi. Fiyatın artması gerekirken, düşürüldüğünü ifade eden Çetin, devletin 1 YTL prim açıklayarak üreticiyi desteklemesi gerektiğini söyledi. Fiyatların düşük seyretmesi nedeniyle avans fiyatını da açıklayamayan Tariş, üreticiye destek için 1.5 YTL peşinat vereceğini belirtti.
Bu bir oyun
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği'nde Genel Müdür Güngör Şarman ile düzenlediği toplantıda, AB politikasına isyan eden Çetin, üreticinin ve devletin el ele vererek bu oyunu boşa çıkarması gerektiğini vurguladı. Çetin, "Bu sezon fiyatlar arz ve talebe göre oluşmadı. Dünya üretimi 2 milyon 580 bin ton, tüketim ise 2 milyon 760 bin ton seviyesinde. Bu verilere göre zeytinyağı fiyatının artması gerekirken, fiyat düşüyor. Bunu açıklamak mümkün değil. Geçen yıl tonu 4 bin 200 euro olan zeytinyağı, şu anda 2 bin 200 euro seviyesinde. AB ülkeleri küçük alımlarla fiyatı düşürüyorsa, bu oyuna seyirci kalamayız. Bu oyunu devlet ve üretici bozabilir. Hep beraber bu oyunu bozmalıyız" dedi.Zeytinyağı sektöründe yaşanan bu sıkıntıyı Sanayi ve TicaretBakanı Ali Coşkun ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'e de ileteceğini söyleyen Çetin, sıkıntıdan iç piyasada tüketimin artırılması ve üreticiye 1 YTL prim verilmesi ile kurtulunabileceğini söyledi.
Alım başladı
Her yıl sezon öncesi açıkladıkları avans fiyatını da belirleyemediklerini, bu nedenle üreticinin ihtiyaçlarını karşılaması için 1.5 YTL peşinat vereceklerini dile getirenÇetin, "Biz zeytinyağı alımına başladık. Ortağımıza kilo başına 1.5 YTL peşinat vereceğiz. Bu avans fiyatı değil. Yanlış anlaşılmasın" diye konuştu.
Üreticilerin istekleri
-Düşük olan iç tüketim artırılarak, üreticinin dış pazara olan bağımlılığı azaltılmalı..
-Bu sezon 1 YTL'den az olmamak kaydıyla, prim verilmeli..
-Sektörde geniş bir mutabakat sağlanarak, ortak bir strateji oluşturulmalı..
-Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nde, Türkiye mutlaka yer almalı.
Marmarabirlik bazı nihai fiyatları nihayet açıkladı.
Olay Gazetesi-16. 11.2006
Zeytin baş fiyatı 3,5-4 YTL arasında
İlk kez bu yıl başlanan kota ve avans fiyat uygulamasından dolayı zeytin alım kampanyasında sancılı bir süreç yaşanırken, Marmarabirlik bazı nihai fiyatları nihayet açıkladı.
Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanvekili Recep Aydöndü dün dip yağlık zeytin alım fiyatını 675 bin lira, üst yağlık zeytin alım fiyatını 850 bin lira ve ezmelik zeytin alım fiyatını da 1 milyon 100 bin lira olarak belirlediklerini söyledi.
Belirlenen bu fiyatların piyasa koşullarına göre değişebileceğini de açıklayan Aydöndü şöyle dedi:
`Geçen yıl ise dip yağlık zeytin alım fiyatımız 900 bin lira, üst yağlık zeytin alım fiyatımız 1 milyon 250 bin lira ve ezmelik zeytin alım fiyatımız 1 milyon 500 bin liraydı. Ancak bu yıl fiyatlar çok düştü. Tüccar piyasadan 500-700 bin lira arasında yağlık zeytin alıyor. Ayrıca geçen yıl 4,70 euro olan zeytinyağı fiyatı bu yıl 2,70 euro`ya kadar geriledi. Biz de birliğimizin ihtiyacı kadar bu yıl yağlık ve ezmelik zeytin alacağız.
200-260 taneli iri zeytinin nihai fiyatını ise 10 gün içinde belirleyeceğiz. Açıklayacağımız fiyat 3,5 YTL`nin altında 4 YTL`nin üstünde olmayacak. Ancak geçen yıl orta ve ince taneli zeytini çok pahalı aldığımızdan bu yıl 260 taneli zeytinin üzerindeki orta ve ince taneli zeytinlerin fiyatı mutlaka daha düşük tespit edilecek.
`Yeni dikime teşvik!..
Bu arada, zeytinde yaşanan sıkıntılar TBMM`de tartışıldı.
Meclis Genel Kurulu`nda söz alan CHP Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`nın mayıs ayında sertifikalı zeytin fidanı dikimine arazinin konumuna ve niteliğine bakılmaksızın dekar başına 250 YTL teşvik vermesini eleştirdi ve şunları söyledi:
`Destekleme yapılırken gözden kaçırılan sakıncalı durumlar ortaya çıkmaktadır. Marmara Bölgesinde yetiştirilen zeytin fidanları özellikle Gemlik tipi zeytin yurdun çeşitli bölgelerinde plansız olarak dikilecek ve özelliğini neredeyse yüzde 95 kaybedecektir. Yeni yörelerde yetiştirilen zeytin yapısal olarak ve nefaset açısından Marmara Bölgesinde yetiştirilen eş türdeki zeytinlerin kalitesine ulaşamasalar da üretim maliyetleri çok düşük olduğundan sofralık zeytin piyasasında haksız rekabete yol açacak ve özellikle var yılında Marmara Bölgesinde arz fazlası tehlikesi yaratacaktır.
`Destek mi, köstek mi?..
Pekel, Ege sahil şeridindeki 12 milyon dekar arazinin zeytinciliğe açılması halinde 200 milyon yeni zeytin ağacının mevcutlara ekleneceğine dikkati çekerek daha sonra şu uyarılarda bulundu:
`Özetle plansız yapılan destekleme ürünün özelliğini yitirmesine ve kalitesizleşmesine yol açmaktadır. Zeytinyağı üreticisi AKP Hükümetinden en az 2 YTL, zeytin üreticisi ise en az 15 yenikuruş prim beklemektedir. Üreticimizin AB ile rekabet edebilmesi ve zeytinciliğimizin geliştirilmesi için üreticimize yeterli prim mutlaka verilmelidir. AKP Hükümeti destek yapalım derken, köstek olacak icraatlardan kaçınmalıdır. Ürettiği ürünün karşılığını alamayan, girdileri yükselen ama destekleri azalan, ürününü bir yıl öncesine sattığı fiyatların altında satmaya mahkum olan çiftçimizin yaşadığı eziyet, maalesef zeytin ve zeytinyağı üreticilerince de yaşanmaktadır. AKP iktidarı bilmelidir ki, iş başına gelirken şikayet konusu yaptığı her şeyi ve verdiği vaatleri unutan bu iktidarı sandıkta da halk unutacaktır.
``Bir sorun yok...`
Pekel`in konuşmasına cevap veren Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ise zeytin ve zeytinyağı üretiminde bir sorun bulunmadığını bildirdi.Zeytin ve zeytinyağı alım fiyatlarının özerk bir yapıya kavuşturulan tarım satış kooperatifleri birlikleri yönetim kurulları tarafından belirlendiğini açıklayan Coşkun şöyle devam etti:
`Fiyat piyasa şartlarına, arz talep dengesine ve ürünün kalitesine göre oluşmaktadır. Dolayısıyla alım fiyatına devletin artık son yıllarda müdahalesi yasal olarak mümkün değildir. Marmarabirlik de bu seneye göre farklı bir uygulama yapmıştır. Geçen sene 4 YTL doğrudan alım fiyatını açıklamıştı. Bu sene 2,5 YTL avans olarak ortaya koydu. Dün de beni ziyaret ettiler ve satış fiyatları piyasa şartlarında oluştuğu takdirde avans fiyatı ile aradaki farkı da ödemeyi Birlik kabul etmiştir. Dolayısıyla böyle bir olumlu gelişme elde edilmiştir.`
Ancak.Pekel`in konuşmasındaki uyarıları bana çok dikkat çekici geldi.Gemlik tipi zeytin fidanı dikiminin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkacak tehlike gerçekten çok büyük.
Böyle bir tabloda üretici bugünleri de arar hale gelir diye düşünüyorum.
Wednesday, November 15, 2006
Anatolive 2007 Tanıtımı Basın Toplantısı
TİM ve ZEYTİNDOSTU zeytin ve zeytinyağında uluslararası rekabetin
yolunu açıyor
Türk zeytin ve zeytinyağının ulusal ve uluslararası alanda yerini
sağlamlaştırarak sektörde lider markalar üretmek amacıyla
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Zeytindostu Derneği ve
sektör profesyonelleri biraraya geliyor.
Türkiye'de yalnızca zeytin ve zeytinyağı sektörünün biraraya
getirileceği ilk etkinlik olan Ezgi Fuarcılık tarafından organize
edilen 'Anatolive 2007 1. Avrasya Zeytin ve Zeytinyağı ve Prosesleri
Fuarı ve Kongresi' Zeytindostu Zeytin ve Zeytinyağı Derneği
tarafından ve TİM'in stratejik desteğiyle 25-27 Ocak 2007
tarihlerinde Yenibosna İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenecek.
Tanıtım ve duyuru amacıyla Yenibosna Dış Ticaret Kompleksi'nde
düzenlenen basın toplantısına katılan TİM Başkanı Oğuz
Satıcı, Türkiye'de her sektörün uluslararası alanda rekabete
rakiplerinden iki adım geriden başladığını, sivil toplum ve
hükümetin desteği ile bunun aşılması gerektiğini, tarafların
ortak amaç için birlik olması gereğine işaret etti.
Satıcı, zeytin ve zeytinyağını geleceğe taşımak ve
uluslararası piyasada avantajlı konuma gelmek için bu alanda da
birlikteliğin gerekliliğine dikkat çekti. Anadolu'da binlerce
yıllık zeytin ağaçları olduğunu ifade eden Satıcı, bunun
kıymetinin bilinmesi ve sorunların çözülerek sektörün
büyütülmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'de, Avustralya'ya ihraç
edilen zeytinyağından daha az miktarda zeytinyağı tüketildiğini
ifade eden TİM Başkanı Satıcı, her kesime vazife düştüğünü,
medyanın da burada pozitif ayrımcılık yaparak, zeytin ve
zeytinyağına gerekli yeri vermesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de Yunanistan kadar dahi zeytinyağı tüketilemediğini
belirten Satıcı, sektör içindeki dengesizliklerin giderilmesini
istedi. Türkiye'de, zeytin ve zeytinyağı sektörünün kendini
uluslararası camiaya açma teşebbüsünün bu dönemde
gerçekleştiğini söyleyen Satıcı, Uluslararası Zeytinyağı
Konseyi ile görüşmelerin de sürdüğünü belirtti.
Ayrıca, Türkiye'de zeytinyağı fiyatının, ayçiçek fiyatına
göre yüksek olduğuna yönelik bir soru üzerine TİM Başkanı Oğuz
Satıcı, zeytinyağını ayrı bir kategoride değerlendirmek
gerektiğini ve az da olsa tüketilebileceğini kaydetti.
"AMAÇ TÜRK ZEYTİNYAĞINA ULUSLARARASI TALEBİ ARTIRMAK"
Zeytindostu Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Metin Ölken de Zeytindostu Derneği'nin kuruluşunun 2005 yılında
sanal ortamda başladığını ve 24 Mart 2006'da derneğin
kurulduğunu, TİM'in de bir numaralı üye olduğunu ifade etti.
Derneğin, uzlaştırıcı ve bilimsel ilkelerle hareket ettiğini
belirten Ölken, amacın; bütün sektör bileşenlerinin desteği ile
Türk zeytin ve zeytinyağına olan talebi artırmak olduğunu
kaydetti. Başarının ortak çalışma ile gelebileceğine dikkat
çeken Ölken, sektörde, düşük tüketimde ekonomik sorunlar
yanında kültürel sorunlar da bulunduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, ürettiği zeytinyağının ancak yüzde 7'sini
tükettiğini ifade eden Ölken, bir soru üzerine; 2005 Temmuz'undan
itibaren uluslararası alanda fiyatların arttığını, ancak son
zamanlarda yeniden bir düşüş eğilimine girildiğini belirtti.
Türkiye'de sığ, uluslararası camiayı etkileyemeyen bir piyasa
bulunduğunu söyleyen Ölken, şikayet konusu olan yüksek
zeytinyağı fiyatlarının zaten arz talebe göre belirlendiğini dile
getirdi. Bunun yanında, zeytinyağı ile ayçiçek yağı fiyatının
1/5 nispetinin sağlıksız olduğuna işaret eden Ölken, ancak,
Türkiye'nin, zeytin tüketiminde ise iyi bir konumda olduğunu,
Avrupa'da birinci sırada olduğunu vurguladı. Zeytinde 2.2 kg'lık
şahsi iç tüketim ile Türkiye'nin uluslararası tüketimde
ortalamanın üstünde olduğunu ifade eden Ölken, ancak istikbalin
zeytinyağında olduğunu açıkladı.
Zeytindostu Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Metin Ölken, Tarım Bakanlığı'nın, son zamanlardaki teşebbüsü;
sektörleri sivil birlikler altında toplamaya yönelik gelişmelerin
ise sağlıklı bir geleceğe işaret ettiğini söyledi.
yolunu açıyor
Türk zeytin ve zeytinyağının ulusal ve uluslararası alanda yerini
sağlamlaştırarak sektörde lider markalar üretmek amacıyla
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Zeytindostu Derneği ve
sektör profesyonelleri biraraya geliyor.
Türkiye'de yalnızca zeytin ve zeytinyağı sektörünün biraraya
getirileceği ilk etkinlik olan Ezgi Fuarcılık tarafından organize
edilen 'Anatolive 2007 1. Avrasya Zeytin ve Zeytinyağı ve Prosesleri
Fuarı ve Kongresi' Zeytindostu Zeytin ve Zeytinyağı Derneği
tarafından ve TİM'in stratejik desteğiyle 25-27 Ocak 2007
tarihlerinde Yenibosna İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenecek.
Tanıtım ve duyuru amacıyla Yenibosna Dış Ticaret Kompleksi'nde
düzenlenen basın toplantısına katılan TİM Başkanı Oğuz
Satıcı, Türkiye'de her sektörün uluslararası alanda rekabete
rakiplerinden iki adım geriden başladığını, sivil toplum ve
hükümetin desteği ile bunun aşılması gerektiğini, tarafların
ortak amaç için birlik olması gereğine işaret etti.
Satıcı, zeytin ve zeytinyağını geleceğe taşımak ve
uluslararası piyasada avantajlı konuma gelmek için bu alanda da
birlikteliğin gerekliliğine dikkat çekti. Anadolu'da binlerce
yıllık zeytin ağaçları olduğunu ifade eden Satıcı, bunun
kıymetinin bilinmesi ve sorunların çözülerek sektörün
büyütülmesi gerektiğini kaydetti. Türkiye'de, Avustralya'ya ihraç
edilen zeytinyağından daha az miktarda zeytinyağı tüketildiğini
ifade eden TİM Başkanı Satıcı, her kesime vazife düştüğünü,
medyanın da burada pozitif ayrımcılık yaparak, zeytin ve
zeytinyağına gerekli yeri vermesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'de Yunanistan kadar dahi zeytinyağı tüketilemediğini
belirten Satıcı, sektör içindeki dengesizliklerin giderilmesini
istedi. Türkiye'de, zeytin ve zeytinyağı sektörünün kendini
uluslararası camiaya açma teşebbüsünün bu dönemde
gerçekleştiğini söyleyen Satıcı, Uluslararası Zeytinyağı
Konseyi ile görüşmelerin de sürdüğünü belirtti.
Ayrıca, Türkiye'de zeytinyağı fiyatının, ayçiçek fiyatına
göre yüksek olduğuna yönelik bir soru üzerine TİM Başkanı Oğuz
Satıcı, zeytinyağını ayrı bir kategoride değerlendirmek
gerektiğini ve az da olsa tüketilebileceğini kaydetti.
"AMAÇ TÜRK ZEYTİNYAĞINA ULUSLARARASI TALEBİ ARTIRMAK"
Zeytindostu Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Metin Ölken de Zeytindostu Derneği'nin kuruluşunun 2005 yılında
sanal ortamda başladığını ve 24 Mart 2006'da derneğin
kurulduğunu, TİM'in de bir numaralı üye olduğunu ifade etti.
Derneğin, uzlaştırıcı ve bilimsel ilkelerle hareket ettiğini
belirten Ölken, amacın; bütün sektör bileşenlerinin desteği ile
Türk zeytin ve zeytinyağına olan talebi artırmak olduğunu
kaydetti. Başarının ortak çalışma ile gelebileceğine dikkat
çeken Ölken, sektörde, düşük tüketimde ekonomik sorunlar
yanında kültürel sorunlar da bulunduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, ürettiği zeytinyağının ancak yüzde 7'sini
tükettiğini ifade eden Ölken, bir soru üzerine; 2005 Temmuz'undan
itibaren uluslararası alanda fiyatların arttığını, ancak son
zamanlarda yeniden bir düşüş eğilimine girildiğini belirtti.
Türkiye'de sığ, uluslararası camiayı etkileyemeyen bir piyasa
bulunduğunu söyleyen Ölken, şikayet konusu olan yüksek
zeytinyağı fiyatlarının zaten arz talebe göre belirlendiğini dile
getirdi. Bunun yanında, zeytinyağı ile ayçiçek yağı fiyatının
1/5 nispetinin sağlıksız olduğuna işaret eden Ölken, ancak,
Türkiye'nin, zeytin tüketiminde ise iyi bir konumda olduğunu,
Avrupa'da birinci sırada olduğunu vurguladı. Zeytinde 2.2 kg'lık
şahsi iç tüketim ile Türkiye'nin uluslararası tüketimde
ortalamanın üstünde olduğunu ifade eden Ölken, ancak istikbalin
zeytinyağında olduğunu açıkladı.
Zeytindostu Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Metin Ölken, Tarım Bakanlığı'nın, son zamanlardaki teşebbüsü;
sektörleri sivil birlikler altında toplamaya yönelik gelişmelerin
ise sağlıklı bir geleceğe işaret ettiğini söyledi.
Ayvalık Zeytin Hasadı Toplantısı-Serpil Yılmaz
Zeytinyağında gümrük birliği unutuldu!
SERPİL YILMAZ-MİLLİYET-14 KASIM 2006
syilmaz@milliyet.com.tr
AYVALIK
Körfez zeytinyağının tanıtımını öne çıkaran 'Ayvalık Zeytin Hasadı' toplantısında, bu yıl onlarca markanın öne çıktığı bir tabloyla karşılaştık.
Ayvalık'ta 'zeytinyağı hasadı' toplantılarını bundan 10 yıl kadar önce Komili başlatmış, Unilever devam ettirmişti. Geçen hafta sonu Ayvalık Ticaret Odası'nın (ATO) düzenlediği 'zeytinyağı hasadı' toplantısında onlarca markanın sunumu dikkat çekiciydi.
Lio krizi sarstı
Zeytinyağı piyasasının liderleri Komili, Kırlangıç onlarca 'yerel marka'nın arasında anılıyordu. Tariş, yalnızca konuk olabiliyordu. Kristal ise zeytinyağı politikalarını desteklemediği ATO ile birlikte hareket etmiyordu.
Toplantılar sırasında adı geçen markalara bir göz attım: Rast, Verde, Ekiz, Olivos, Atalan, Laleli, Kürşat, Sokol, Ne Extra Oleas, Salih Sezai Madra, Has Ada, Miranda ve zeytin toplama makinesi Pellenc.
Zeytinyağı üreticisi 'kimlikli' olmanın mücadelesini yansıtıyor. Toplantıda kendilerine 'zeytin dostu' adı veren ve yeni kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Derneği'nin varlığı sektördeki son çıkıştı.Patronları orada olmasına karşılık, en büyük ihracatçı zeytinyağı markası Lio'nun adı geçmiyordu. Lio'nun yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle alıcı olarak piyasadan çekilmesi, zeytinyağı alım fiyatlarının düşmesinde önemli bir etken olarak anılıyor.
Zeytinyağı iç tüketimi Kırlangıç'ın verilerine göre 2005-2006 döneminde yüzde 1'er civarında geriledi. Tariş ise bu oranın yüzde 5'lere çıktığını öne sürüyor.
Zeytinyağı pazarındaki istatistikler, markasız ürüne artan (merdiven altı üretim) talebi doğruluyor. Tüketimi, fiyatıyla doğru orantılı gelişiyor. Alım gücünün düşmesi ve fiyatın yükselmesi raf rekabetini zorluyor.
Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri Başkanı Ali Nedim Güreli ve Körfez'de üretici dernekleri federasyonu girişimi başlatan Salih Madra, iç piyasa ağırlıkta olmak üzere 'zeytinyağı tanıtım grubu' kurulması yönünde çaba harcıyor.
Hafta sonu düzenlenen toplantıya bu amaçla TİM Başkanı Oğuz Satıcı da katıldı. Davetli olmalarına karşılık, Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) temsilcileri gelmedi. Oysa TİM'in 100 bin dolar, devletin 250 bin dolar katkısıyla toplam 1 milyon dolarlık fonla "zeytinyağı tanıtım grubu" kurulması isteniyor.DTM'nin önünde önemli bir görev var. AB'ye zeytinyağı ihracatında gümrüklerin kaldırılması. Türkiye 'Gümrük Birliği' sürecine zeytinyağını dahil etmeyi unuttu!
Kota talebi
Oysa Tunus gibi AB üyeliği gündemde bile olmayan 4'üncü sıradaki zeytinyağı üreticisi bir ülkenin, 56 bin tonluk gümrüksüz mal satma kotası bulunuyor.
AB'nin üreticilerine sağladığı destekleri burada sıralamıyorum.
Bu 'unutma' olayının rastlantı olduğunu da düşünmüyorum. Türkiye'nin kamu ithalatında en büyük payı petrolden sonra sıvı yağ ve tohum alıyor. AB Türkiye'ye gümrüksüz sıvı yağ satıyor, Türkiye satamıyor. Dökme ham zeytinyağı ihracatının serbest bırakılmasını talep edenlerin öncelikle AB ile Türkiye'nin 'aynı koşullarda rekabet' etmesini sağlayacak iklimi yaratması gerekiyor.
SERPİL YILMAZ-MİLLİYET-14 KASIM 2006
syilmaz@milliyet.com.tr
AYVALIK
Körfez zeytinyağının tanıtımını öne çıkaran 'Ayvalık Zeytin Hasadı' toplantısında, bu yıl onlarca markanın öne çıktığı bir tabloyla karşılaştık.
Ayvalık'ta 'zeytinyağı hasadı' toplantılarını bundan 10 yıl kadar önce Komili başlatmış, Unilever devam ettirmişti. Geçen hafta sonu Ayvalık Ticaret Odası'nın (ATO) düzenlediği 'zeytinyağı hasadı' toplantısında onlarca markanın sunumu dikkat çekiciydi.
Lio krizi sarstı
Zeytinyağı piyasasının liderleri Komili, Kırlangıç onlarca 'yerel marka'nın arasında anılıyordu. Tariş, yalnızca konuk olabiliyordu. Kristal ise zeytinyağı politikalarını desteklemediği ATO ile birlikte hareket etmiyordu.
Toplantılar sırasında adı geçen markalara bir göz attım: Rast, Verde, Ekiz, Olivos, Atalan, Laleli, Kürşat, Sokol, Ne Extra Oleas, Salih Sezai Madra, Has Ada, Miranda ve zeytin toplama makinesi Pellenc.
Zeytinyağı üreticisi 'kimlikli' olmanın mücadelesini yansıtıyor. Toplantıda kendilerine 'zeytin dostu' adı veren ve yeni kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Derneği'nin varlığı sektördeki son çıkıştı.Patronları orada olmasına karşılık, en büyük ihracatçı zeytinyağı markası Lio'nun adı geçmiyordu. Lio'nun yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle alıcı olarak piyasadan çekilmesi, zeytinyağı alım fiyatlarının düşmesinde önemli bir etken olarak anılıyor.
Zeytinyağı iç tüketimi Kırlangıç'ın verilerine göre 2005-2006 döneminde yüzde 1'er civarında geriledi. Tariş ise bu oranın yüzde 5'lere çıktığını öne sürüyor.
Zeytinyağı pazarındaki istatistikler, markasız ürüne artan (merdiven altı üretim) talebi doğruluyor. Tüketimi, fiyatıyla doğru orantılı gelişiyor. Alım gücünün düşmesi ve fiyatın yükselmesi raf rekabetini zorluyor.
Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri Başkanı Ali Nedim Güreli ve Körfez'de üretici dernekleri federasyonu girişimi başlatan Salih Madra, iç piyasa ağırlıkta olmak üzere 'zeytinyağı tanıtım grubu' kurulması yönünde çaba harcıyor.
Hafta sonu düzenlenen toplantıya bu amaçla TİM Başkanı Oğuz Satıcı da katıldı. Davetli olmalarına karşılık, Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) temsilcileri gelmedi. Oysa TİM'in 100 bin dolar, devletin 250 bin dolar katkısıyla toplam 1 milyon dolarlık fonla "zeytinyağı tanıtım grubu" kurulması isteniyor.DTM'nin önünde önemli bir görev var. AB'ye zeytinyağı ihracatında gümrüklerin kaldırılması. Türkiye 'Gümrük Birliği' sürecine zeytinyağını dahil etmeyi unuttu!
Kota talebi
Oysa Tunus gibi AB üyeliği gündemde bile olmayan 4'üncü sıradaki zeytinyağı üreticisi bir ülkenin, 56 bin tonluk gümrüksüz mal satma kotası bulunuyor.
AB'nin üreticilerine sağladığı destekleri burada sıralamıyorum.
Bu 'unutma' olayının rastlantı olduğunu da düşünmüyorum. Türkiye'nin kamu ithalatında en büyük payı petrolden sonra sıvı yağ ve tohum alıyor. AB Türkiye'ye gümrüksüz sıvı yağ satıyor, Türkiye satamıyor. Dökme ham zeytinyağı ihracatının serbest bırakılmasını talep edenlerin öncelikle AB ile Türkiye'nin 'aynı koşullarda rekabet' etmesini sağlayacak iklimi yaratması gerekiyor.
Sunday, November 12, 2006
2. Ayvalık Zeytin Hasadı Şenliği
Ayvalık Ticaret Odası tarafından organize edilen 2. Ayvalık Hasat Şenliği 11 KASIM 2006 tarihinde gerçekleştirildi.
Balıkesir Valisinin ve Belediye Başkanının, Ayvalık Ticaret Odası Başkanının, çok sayıda basın mensubunun, üreticinin, sektör temsilcilerinin ve Zeytin Dostlarının katıldığı etkinlik kapsamında; Mehmet Süner'e ait Ayvalık-Bademli mevkiindeki zeytinlik ve zeytin sıkma tesisinde geleneksel ve makineli zeytin hasadı yapıldı ve zeytinlikte öğle yemeği yenildi.
Arkasından, saat 15.00’de Ayvalık Alibey Kültür Merkezi'nde "Türk Zeytinyağının İç ve Dış
Pazarda Tanıtımı" konulu bir panel düzenlendi. TİM Başkanı Oğuz Satıcı’nın yönettiği panele Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ve Tariş Teknik Danışmanı Dr. Mustafa Tan konuşmacı olarak katıldılar.
Şenlikte Zeytindostu Derneği'nin Anatolive 2007 Fuarı'nın tanıtım standları da yer aldı.
Balıkesir Valisinin ve Belediye Başkanının, Ayvalık Ticaret Odası Başkanının, çok sayıda basın mensubunun, üreticinin, sektör temsilcilerinin ve Zeytin Dostlarının katıldığı etkinlik kapsamında; Mehmet Süner'e ait Ayvalık-Bademli mevkiindeki zeytinlik ve zeytin sıkma tesisinde geleneksel ve makineli zeytin hasadı yapıldı ve zeytinlikte öğle yemeği yenildi.
Arkasından, saat 15.00’de Ayvalık Alibey Kültür Merkezi'nde "Türk Zeytinyağının İç ve Dış
Pazarda Tanıtımı" konulu bir panel düzenlendi. TİM Başkanı Oğuz Satıcı’nın yönettiği panele Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ve Tariş Teknik Danışmanı Dr. Mustafa Tan konuşmacı olarak katıldılar.
Şenlikte Zeytindostu Derneği'nin Anatolive 2007 Fuarı'nın tanıtım standları da yer aldı.
Friday, November 10, 2006
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin Danışma Niteliğindeki Genel Kurul Toplantısı
BASIN BÜLTENİ
Zeytinyağı sektörü AB’den kota talebinde ısrarlı
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, Avrupa Birliği’nden Türkiye hariç, tüm zeytinyağı üreticisi ülkelerin kota aldığını, Türkiye’nin AB’nden zeytinyağı ihracatında kota alması için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini söyledi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin danışma niteliğindeki Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Güreli, ““Türkiye 20 bin ton kota alırsa anında 10 bin tonluk kısmını anında AB ülkelerine satma olanağımız var. Biz sektör olarak mutabakat halinde Dış Ticaret Müsteşarlığı’na ne yapacaksan yap, kotayı sağla demeliyiz” diye konuştu.
“Türkiye dışında AB’den zeytinyağı kotası almayan ülke kalmadı” şeklinde konuşan Güreli, “Tunus ve Suriye’den sonra Cezayir, Filistin ve Ürdün’e de kota verildi. AB, kota vermek için Türkiye’den bir tek şey istiyor. ‘Ben zeytinyağı kotası vereyim, sen de benden kırmızı et al’ diyor. Türkiye bu konuda imza atmasına karşın hala kırmızı et almıyor. AB’nin kırmızı et yerine besi hayvanı ithalatına izin verilmesi talebi de Türkiye’den olumlu yanıt alamıyor. Sektör AB’den kota alma konusunda mutabık. Türkiye adına müzakereleri yürüten heyetler üzerine lobi çalışmalarımızı hızlandıracağız. Kota almak sektörün birinci önceliği olmalı. 20 yıldır yönetimdeyim. Her yönetim kurulu kota için çalıştı. Biz de devlet katında lobi yapacağız. Kota artık ham, kutulu ya da işlenmiş diye ayrılmıyor, her türlü zeytinyağı kota dahilinde değerlendiriliyor.”
DÜNYA ZEYTİNYAĞI PİYASASINDA FİYATLAR GERİLİYOR
Zeytin ve zeytinyağı ihracatında yeni sezonun başlamak üzere olduğu günlerde sektörde kavga yaşanmasını istemediklerini ifade eden Güreli, İspanya’daki rekolte düşüklüğü nedeniyle fiyatların yükseleceği düşüncesiyle Tunus’un 4 bin Avro’ya ürün aldığını ancak bugün 1900 Avro’ya mal satmak zorunda kaldığını, dünya genelinde düşen fiyatların üreticilerimizi olumsuz etkilediğini söyledi.
Türkiye’nin dünya zeytinyağı üretiminin sadece yüzde 7’lik bölümünü gerçekleştirdiğini anlatan Güreli, “Dünya üretiminin yüzde 7’sini gerçekleştiren bir ülke olarak fiyatlar üzerinde etki yapma şansımız yok. Dünyada fiyatlar başka nedenlerle düşüyor” dedi.
PRİM İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ
Türkiye’de her zeytinyağı ihracatçısının aynı zamanda üretici olduğuna vurgu yapan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli, “Bütün yoğunluğumuzu prim konusuna verelim. Sezon başladı. Tarım Bakanlığı ile 4 kez görüştük. Primin geçen yıldan daha iyi olacağını hissediyoruz. Tarım ürünlerine toplam 1 milyar YTL’lik destek verilecek. Bu pastadan mümkün olduğunca çok pay almalıyız. AB’de prim düşüyor ama düşük hali bile bir tonda bin Avro civarında. Yani 1.8 YTL’lik primin yanında 10 kuruşluk prim hiçbir şey ifade etmiyor” diye sözlerine son verdi.
TARİŞ GENEL MÜDÜRÜ ŞARMAN: “KOTA KONUSUNDA İHRACATÇI İLE AYNI DÜŞÜNÜYORUZ”
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin kapısına üyelik için dayanmış bir ülke olduğunu hatırlatan TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği Genel Müdürü Güngör Şarman ise, kota konusunda ihracatçılarla aynı düşünceyi paylaştıklarını söyledi. Şarman, “AB kapısına dayanmış bir ülkeye 3. ülkelere sağlanan avantajların sağlanmaması tuhaf bir durum. Bunun giderilmesinde zaruret var. Kotanın amabalajlı ürünü de içeren şekilde verilmesi çok iyi olur. Sektör bunun için mücadele ediyor. Hatta kota bile bize yetmeyecektir. Sektörde sorunlara çözüm ararken uzlaşma içinde götürmeye çalışmalıyız. Aksi halde bizi kimse ciddiye almayacaktır. Gelinen nokta çok başarılı” diye konuştu.
SERTİFİKALI FİDAN DİKİLMELİ
Yeni kurulan zeytinliklerde dekara 250 YTL destek verildiğini belirten Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emin Demirci, bu destekten yararlanmanın şartının ise sertifikalı fiyat dikmekten geçtiğini söyledi.
Tarım Bakanlığı’na 204 firmanın 54 milyon zeytin fidanı için sertifika talebinde bulunduğunu hatırlatan Demirci, şöyle konuştu: “Bu 54 milyon fidanın yarısı olan 27 milyon fidan dikilse ve 7 yıl sonra her bir fidan 4 kilogram yağ verse, Türkiye’nin rekoltesi 100 bin ton artacak demektir. Politakalar belirlenirken bu durum da gözönüne alınmalı. Ayrıca 230 bin tonluk ABD’de pazarından daha fazla pay almak için çalışmalarımızı artırmamız lazım.”
Zeytinyağı sektörü AB’den kota talebinde ısrarlı
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, Avrupa Birliği’nden Türkiye hariç, tüm zeytinyağı üreticisi ülkelerin kota aldığını, Türkiye’nin AB’nden zeytinyağı ihracatında kota alması için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini söyledi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin danışma niteliğindeki Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Güreli, ““Türkiye 20 bin ton kota alırsa anında 10 bin tonluk kısmını anında AB ülkelerine satma olanağımız var. Biz sektör olarak mutabakat halinde Dış Ticaret Müsteşarlığı’na ne yapacaksan yap, kotayı sağla demeliyiz” diye konuştu.
“Türkiye dışında AB’den zeytinyağı kotası almayan ülke kalmadı” şeklinde konuşan Güreli, “Tunus ve Suriye’den sonra Cezayir, Filistin ve Ürdün’e de kota verildi. AB, kota vermek için Türkiye’den bir tek şey istiyor. ‘Ben zeytinyağı kotası vereyim, sen de benden kırmızı et al’ diyor. Türkiye bu konuda imza atmasına karşın hala kırmızı et almıyor. AB’nin kırmızı et yerine besi hayvanı ithalatına izin verilmesi talebi de Türkiye’den olumlu yanıt alamıyor. Sektör AB’den kota alma konusunda mutabık. Türkiye adına müzakereleri yürüten heyetler üzerine lobi çalışmalarımızı hızlandıracağız. Kota almak sektörün birinci önceliği olmalı. 20 yıldır yönetimdeyim. Her yönetim kurulu kota için çalıştı. Biz de devlet katında lobi yapacağız. Kota artık ham, kutulu ya da işlenmiş diye ayrılmıyor, her türlü zeytinyağı kota dahilinde değerlendiriliyor.”
DÜNYA ZEYTİNYAĞI PİYASASINDA FİYATLAR GERİLİYOR
Zeytin ve zeytinyağı ihracatında yeni sezonun başlamak üzere olduğu günlerde sektörde kavga yaşanmasını istemediklerini ifade eden Güreli, İspanya’daki rekolte düşüklüğü nedeniyle fiyatların yükseleceği düşüncesiyle Tunus’un 4 bin Avro’ya ürün aldığını ancak bugün 1900 Avro’ya mal satmak zorunda kaldığını, dünya genelinde düşen fiyatların üreticilerimizi olumsuz etkilediğini söyledi.
Türkiye’nin dünya zeytinyağı üretiminin sadece yüzde 7’lik bölümünü gerçekleştirdiğini anlatan Güreli, “Dünya üretiminin yüzde 7’sini gerçekleştiren bir ülke olarak fiyatlar üzerinde etki yapma şansımız yok. Dünyada fiyatlar başka nedenlerle düşüyor” dedi.
PRİM İÇİN ÇABA GÖSTERMELİYİZ
Türkiye’de her zeytinyağı ihracatçısının aynı zamanda üretici olduğuna vurgu yapan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli, “Bütün yoğunluğumuzu prim konusuna verelim. Sezon başladı. Tarım Bakanlığı ile 4 kez görüştük. Primin geçen yıldan daha iyi olacağını hissediyoruz. Tarım ürünlerine toplam 1 milyar YTL’lik destek verilecek. Bu pastadan mümkün olduğunca çok pay almalıyız. AB’de prim düşüyor ama düşük hali bile bir tonda bin Avro civarında. Yani 1.8 YTL’lik primin yanında 10 kuruşluk prim hiçbir şey ifade etmiyor” diye sözlerine son verdi.
TARİŞ GENEL MÜDÜRÜ ŞARMAN: “KOTA KONUSUNDA İHRACATÇI İLE AYNI DÜŞÜNÜYORUZ”
Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin kapısına üyelik için dayanmış bir ülke olduğunu hatırlatan TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği Genel Müdürü Güngör Şarman ise, kota konusunda ihracatçılarla aynı düşünceyi paylaştıklarını söyledi. Şarman, “AB kapısına dayanmış bir ülkeye 3. ülkelere sağlanan avantajların sağlanmaması tuhaf bir durum. Bunun giderilmesinde zaruret var. Kotanın amabalajlı ürünü de içeren şekilde verilmesi çok iyi olur. Sektör bunun için mücadele ediyor. Hatta kota bile bize yetmeyecektir. Sektörde sorunlara çözüm ararken uzlaşma içinde götürmeye çalışmalıyız. Aksi halde bizi kimse ciddiye almayacaktır. Gelinen nokta çok başarılı” diye konuştu.
SERTİFİKALI FİDAN DİKİLMELİ
Yeni kurulan zeytinliklerde dekara 250 YTL destek verildiğini belirten Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emin Demirci, bu destekten yararlanmanın şartının ise sertifikalı fiyat dikmekten geçtiğini söyledi.
Tarım Bakanlığı’na 204 firmanın 54 milyon zeytin fidanı için sertifika talebinde bulunduğunu hatırlatan Demirci, şöyle konuştu: “Bu 54 milyon fidanın yarısı olan 27 milyon fidan dikilse ve 7 yıl sonra her bir fidan 4 kilogram yağ verse, Türkiye’nin rekoltesi 100 bin ton artacak demektir. Politakalar belirlenirken bu durum da gözönüne alınmalı. Ayrıca 230 bin tonluk ABD’de pazarından daha fazla pay almak için çalışmalarımızı artırmamız lazım.”
Subscribe to:
Posts (Atom)