Wednesday, September 22, 2010

Zeytin Barışın Simgesiyse...

MURAT NARİN(UZZK Yönetim Kurulu Üyesi)
Cumhuriyet Ege
21 Eylül 2010,Salı


Eylül ayına girince zeytine ilişkin basında haber ve yazılara daha bir sıklıkla rastlanmaya başlar. Bundan doğal bir şey olmamalı. Çünkü artık zeytin hasat dönemi başlayacaktır. Zeytinci bölgelerde yaşamının belirleyicisidir zeytin... Sektörün gündem olması kaçınılmazdır. Beklentiler, mutluluklar, umulanın olup olmayacağı... Umut, ne büyük bir beklentidir. Ardında saklı olanlar ne de çoktur! Gerçekleşirse büyük mutluluk...

Ya gerçekleşmezse? İşte o zaman sorunlar da kartopu gibi büyür. Yaşamın bütün olumsuzluklarına karşı, onunla iç-içe olanlar için zeytin, umut olmayı sürdürür sabırla. Umudu boşa çıkarmak için uğraşanlar da vardır. Bunların da bu günlerde daha fazla duyulmaya başlar sesleri.

Olan, “her şey karşıtını içinde barındırarak var olur” diyalektiğidir!

Bölge gazetelerinde bugünlerde başlayan ve önümüzdeki dönemde yaygın basında da rastlayacağımız haberler yayınlanmaya başladı! Bu son yıllarda ülkemiz zeytinciliğinin klasiği haline getirilmek istenen bir durum. Önce rekolte ile başlar tartışmalar. Gazeteler haber başlıklarında “rekolte savaşları başlıyor” diye atarlar... Rekolte, olandan abartılı biçimde büyük gösterilmelidir ki fiyatlar düşük olsun. Bugüne kadar yapmaya çalıştıkları gibi! Ardından fiyat tartışmaları başlar. Uluslar arası borsa fiyatlarının düşüklüğünden tutun da dünyada üretim rakamlarının zaten ne kadar çok olduğuna kadar bir sürü yapay gerekçe! Oysa dünyada arzın talebi karşılamadığı tek üründür zeytinyağı. Olur olmaz zamanlarda, akla geldikçe kurulmak istenen bu cadı kazanının içine bir de “dahilde işleme rejimi (DİR)” sosu katılmaya kalkışılır! Artık bu ısıtılıp-ısıtılıp piyasaya sürülen aynı süreç, üreticisinden ticaretle uğraşanına, gönül vereninden bilimsel çalışma yapanına kadar (yazıyı okuyan okur için de) herkese kabak tadı veren bir temcit pilavıdır. Ve elbette ki artık bunu yapanların, kamuoyunda gerçek niteliklerini bir kez daha tescil ettirdiklerinin ne denli farkında oldukları da tartışılır. Onlar bütün ısrarları ile tarihi işlevlerini yerine getiriyorlar. Tersini yapmaları beklenemez.

Anayurdu Anadolu olan zeytin, doğduğu topraklarında yeniden büyük yolculuğuna çıkmakta. Bütün engellemelere, pervasız saldırı ve yok etme girişimlerine karşı onurlu ve vakur duruşundan asla vazgeçmiyor. Bu ülke, gerçek değerlerini yeniden bulup ilerlemek için çalışıyor ve daha büyük başarılara imza atacak. Hedef , 21.yüzyılda dünya markası ve en büyük zeytin üreticisi bir ülke.

Eskimiş ve köhnemiş alışkanlıklar, “küçük” engeller de bu büyük yürüyüşte aşılacaktır. Bu irade değil, tarihin zorunluluğunun bir tespiti. Dün söylediği ile bugün yaptığı birbiriyle çelişenlerin kaçınılmaz sonudur bu.

Türkiye’de 2010/2011 zeytin rekoltesini, bu güne kadar en doğru biçimde belirlediği gibi yine Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) belirleyecektir.

Ve yine bu güne kadar olduğu gibi bir çıkar grubunun zavallı hesapları için değil, diğer nedenler saklı kalmak üzere asgari bu ülkenin verilerinin, planlama ve gelecek programları için en doğru rekolte belirlenecektir. Sonuçtaki sağlamalarını da bilincinde olarak yapacaktır. Tahminin bir çıkar grubu için değil, bu ülke için yapılacağı kesindir.

Zeytin, savaşın değil barışın simgesidir. Binlerce yıldan bu yana olduğu gibi... Asıl önemlisi de bu ruhu anlamaksa, ötesi laftan başka bir şey değil!..

No comments: