Ali Ekber YILDIRIM
Dünya
9 Ekim 2008,Perşembe
Zeytinyağı ile ilgili kurumlar arasında yaşanan kısır çekişmeler, kavgalar nedeniyle sektörün asıl sorunları, hedefleri Ankara’ya yeterince anlatılamıyor. En temel sorunlardan birisi olan destekleme primi konusunda Tarım Bakanlığı’nın en üst düzey yöneticileri bile yeterince bilgi sahibi değiller. Hatta zeytinyağına destekleme priminin ilk kez AKP döneminde verildiğini iddia edecek kadar bilgisiz olanlar var.
Bu konudaki yanlış bilgileri düzeltmek ve primin önemini her fırsatta anlatmak gerekiyor.
Zeytinyağına destekleme primi ilk kez 1998-1999 sezonunda dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez’in zamanında verildi. O dönemde en önemli sorun 250-300 bin tona ulaşan zeytinyağı stokuydu. Stokun eritilmesi için askerlere zeytinyağı yedirilmesi bile gündeme gelmişti. Enflasyonun yüzde 60-70’lerde gezdiği o yıllarda 3 yıl üst üste zeytinyağı fiyatı ortalama yüzde 15 artırılmış ve üretici enflasyon karşısında yüksek girdi maliyetleri altında eziliyordu.
Üreticinin zeytin ağaçlarını kesmeye, veya zeytinliklerini inşaatçılara, rantçılara yok pahasına satarak üretimden kaçmaya başladığı bir dönemdi.
Böyle bir ortamda stokları eritmek için iç tüketimin ve ihracatın artırılması gerekiyordu. Fakat, yeterince tanıtım yapılamıyor, ürün tüketiciye uygun şartlarda sunulamıyordu. Avrupa Birliği’nin o dönemde “5 yıl süreyle Türkiye’den yağ almama” kararı ihracat kapılarını da büyük ölçüde kapatmıştı.
Zeytinyağının tonu 1995-96 sezonunda ortalama 3 bin 72 dolardan , 1996-97 sezonunda 2 bin 255 dolardan ihraç edilirken, 1997-98’de bin 615 dolara geriledi.. O yıllarda ortalama 40 bin ton ihracat yapılıyordu. İhracatın büyük bölümü Rusya, Libya ve diğer Ortadoğu ülkelerine gerçekleştiriliyordu.
Sektör tam bir çıkmazdaydı. 1998’de Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, Tariş, İzmir, Ayvalık, Burhaniye başta olmak üzere ziraat odaları, ticaret ve sanayi odaları, borsalar ve sektörün diğer tüm kuruluşları güç birliği ve söz birliği yaptı. Zeytinyağına destekleme primi verilmesi için mücadele verildi. İzmir’de, Ankara’da toplantılar yapıldı. Medya günlerce konuyu gündemde tuttu. Hükümet bu baskıya daha fazla dayanamadı. İlk kez zeytinyağına 40 cent destekleme primi verildi.
Prim verildi de ne oldu demeyin.
Türkiye’nin zeytinyağı ihracatı yüzde 150’den fazla artarak 40 bin tondan ilk kez 100 bin tonun üzerine 106 bin tona çıktı. İç tüketim 35-40 bin tondan 60-70 bin tona ulaştı.
Ertesi yıl zeytinyağında “yok yılıydı”. Üretimin az olması gerekçe gösterilerek destekleme primi verilmedi. İhracat 16 bin 574 tona düştü. Üretici, ihracatçı, sanayici ayağa kalktı. Destekleme priminin mutlaka devam etmesini istedi. Birlikte hareket edince istediğini de koparıp aldı. 2000-2001 sezonunda bu kez kilograma 28 cent destekleme primi verildi. İhracat yeniden 100 bin ton sınırına (92 bin ton) dayandı.
Ekonomik krizin etkisi ile 2001’de doların aşırı yükselmesi üzerine destekleme primi dolar yerine Türk lirası olarak verilmeye başlandı. 2001-2002 sezonunda zeytinyağına 150 bin lira( 15 yeni kuruş), 2002-2003 sezonunda ise 175 bin lira yani(17.5 yeni kuruş) destekleme primi verildi. 2003-2004 sezonunda 200 bin lira(20 yeni kuruş) verildi. Yeni Türk lirasına geçildikten sonra 2004-2005 sezonunda destekleme primi 25 yeni kuruş olarak uygulandı.
Sektörde kavgaların alevlendiği, bölünmelerin yaşandığı 2005-2006 sezonunda destekleme primi 10 kuruşa düşürüldü. Sektör iç kavga ile meşgul olunca primdeki düşüşle pek ilgilenmedi. İspanya’da da üretimin yarı yarıya düşmesi ve buna bağlı olarak fiyatlarda ciddi artış olması prim konusunu tamamen gündemden düşürdü.
Sektördeki kavga Ankara’da kuruş hesabı ile prim dağıtan bürokratların işini kolaylaştırdı. Başka ürünlere verilen primler artırılırken 2006-2007 sezonunda zeytinyağı destekleme primi sadece 1 kuruş artırılarak 11 kuruşa yükseltildi.
Geçen yıl seçimin de etkisi ile destekleme primi 9 kuruş artırılarak 20 yeni kuruşa çıkarıldı. Yani 2002 – 2003 sezonundaki prime 5 yıl sonra ulaşılabildi. Herhalde 40 centlik prime de 40 yıl sonra ulaşılır.
Bu yıl ise destekleme priminin yine 1 kuruş artırılarak 21 kuruş olarak uygulanması yönünde Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından karar alındı. Sektör, primin artması için mücadele vermek yerine kendi iç kavgasını sürdürüyor.
Türkiye’de bütün bunlar yaşanırken zeytinyağında söz sahibi olan Avrupa Birliği’nde neler oldu?
Avrupa Birliği aynı dönemde bir çok desteğin yanında istikrarlı bir biçimde zeytinyağının kilosuna 1.32 Avro destekleme primini verdi. Geçen yıl yapılan bir düzenleme ile alan bazlı ödemeye geçildi. Ancak çiftçinin eline geçen destek miktarında ciddi bir değişiklik olmadı.
Zeytinyağcılar, önyargılarını bir yana bırakarak, yukarıdaki tabloyu da iyi analiz ederek “biz ne yapıyoruz?” sorusunu kendilerine sormazlarsa yarın çok geç olabilir.
No comments:
Post a Comment