Monday, August 14, 2006

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin Raporu




11.08.2006
İZMİR


EGE ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI İHRACATÇILARI BİRLİĞİ’NİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu’nun; Tarım Bakanı Sayın Mehti EKER’e zeytin ve zeytinyağı sektörüyle ilgili sunulması talep edilen sorunları aşağıya çıkarılmıştır.





-2006/07 sezonunda zeytin ve zeytinyağı üreticisine prim verilmesi, (Ek.1)
-Ulusal Zeytin Ve Zeytinyağı Konseyi Yönetmelik Taslağında Değiştirilmesi (Değiştirilmesi Gereken Maddeler Ek 2’de sunulmuştur.)
-Körfez Bölgesi zeytinliklerinin her yıl olduğu gibi bu yılda uçakla ilaçlama yapılması,

1. Sofralık Zeytin ve Zeytinyağı Sektöründe Uygulanan Prim Sisteminin Değerlendirilmesi

Ülkemizde tarım sektöründe büyüme hızının 1980-1995 döneminde gösterdiği artış hızı, nüfus artış hızının gerisinde kalması nedeniyle, maalesef ülkemiz dünyanın gıda yönünden kendi kendine yetebilen 7 ülkesinden biri olmaktan çıkarak, günden güne daha fazla dışa bağımlı hale gelmesine neden olmuştur.

Tarım sektörünün desteklenmesi,
-Tarımsal üretimin doğal koşullara bağlı olması nedeniyle tarımın kendi dışındaki etkenlerin değişimine kısa sürede uyum sağlaması mümkün olmadığından arzın talepteki değişmelere uyum sağlamasının zorluğu,
-Bazı sanayi dallarında kullanılan stratejik hammaddelerin tarımdan sağlanıyor olması,
-Gıda güvenliğinin sağlanması zorunluluğu,
nedenleriyle tarımın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de desteklenmesi gerekmektedir. Ancak destekleme yönteminin belirlenmesinde, bir taraftan ülkenin genel ekonomik çıkarları ile uyumlu olması diğer taraftan da belirlenen amaçlara (üretim artışı, kalitenin yükseltilmesi v.b.) hizmet edecek nitelikleri taşıması, bununla birlikte ihracatında dünyadaki diğer üretici ülkelerle rekabet edebilmesi gerekmektedir.

Bu açıdan bakıldığında ülke ekonomisi açısından stratejik öneme sahip ve katma değeri yüksek bazı ürünlerin üretiminin teşvik edilmesi amacıyla prim yoluyla desteklenmesine 1993 yılında kütlü pamukla başlanmıştır. Bakanlar Kurulu Kararıyla çıkarılan tebliğlerle prim miktarları ve ödeme şartları belirtilmektedir.

Yağlı bitkilerde destekleme primi uygulamasına ülkemizde ilk kez 1998 yılında başlanmış ve o yıldan sonra da düzenli olarak devam etmiştir. Desteklemenin başladığı 1998 yılından (Resmi Gazete 02.02.1999) bu yana, tüm Bakanlar Kurulu Kararnamelerinin aynı ifadelerle desteğin tanımlanması, yağlı bitkiler konusunda bir devlet politikasının varlığının kanıtı sayılmalıdır ve sektörlerde hedeflenen amaçları üç ana noktada toplayabiliriz.

1. Yağlı bitkiler konusunda uluslararası ve ulusal talep, düzenli artış göstermektedir.Bu açıdan bir pazarlama sorunu bulunmamaktadır.

2. Türkiye’nin yağlı bitkiler alanında sistemli bir üretim açığı bulunmaktadır ve yıllar içerisinde bu açık artış gösterecektir.

3. Bu ürünlerde ciddi bir ihraç potansiyeli olmakla birlikte, uluslararası alandaki sübvansiyonlar bunu engellemektedir. Bu nedenle Prim bir transfer harcamasından çok ürün fiyatı oluşturulmasına dönük ihraç kabiliyeti yaratma özelliği taşımaktadır.

Prim sisteminin tekrar uygulanmaya başlandığı 1998/99 sezonunda, kütlü pamukla birlikte zeytinyağı destekleme kapsamına alınmıştır.

1993-2004 döneminde söz konusu ürünlere verilen prim miktarları incelendiğinde; en yüksek ortalama artış oranı yüzde 46.2 ile yağlık ayçiçeğinde en düşük artış yüzde 10.4 ile zeytinyağında yaşanmıştır.
....

Halbuki özellikle zeytinyağında prim uygulaması AB sistemine uygun bir unsur olup, hem sanayicinin dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmesine hem de üreticinin belli bir gelir düzeyine ulaşmasına imkan vermektedir. Bununla birlikte prim sistemi;
-Prim sistemiyle tüm üreticilerin desteklenmesine,
-Üreticinin zeytin ve zeytinyağına olan ilgisinin artmasına, dolayısıyla üreticinin ağaçlarına daha iyi bakmasına,
-Üreticinin yeni zeytin plantasyonları oluşturmasına,
-İç fiyatlarla dünya fiyatlarının uyumunun sağlanması nedeniyle ihracatta olumlu gelişmelere,
-Üreticinin ürünün tam karşılığını alması nedeniyle zeytinyağının piyasaya arz edilmesi nedeniyle dönemsel stokların oluşmamasına,
-Prim sistemi uygulaması markasız kötü ambalajlı ve düşük kaliteli zeytinyağlarının açıkta ve kayıt dışı satışını önlemeye,
yardımcı olacaktır.

Ancak prim uygulamasında var yıllarında üreticiye prim verilmemesi veya miktarın düşük tutulması durumu sözkonusu olabilmektedir. Halbuki ürünün bol olduğu dönemlerde, serbest piyasada oluşabilecek düşük fiyatın, üreticinin beklediği fiyata ulaştırılması bekleniliyor ki bu aradaki fark prim sistemiyle üreticiye ödenmelidir.

- Avrupa Birliği (AB) için sofralık zeytin ve zeytinyağı üretiminin önemi büyüktür.
2004/05 sezonunda AB’nin;
-dünya zeytinyağı üretiminin % 78’i,
-dünya zeytinyağı tüketiminin % 71’i
-dünya zeytinyağı ihracatlarının % 56’i ve
-dünya zeytinyağı ithalatlarının % 34’ünü karşılamaktadır.

2005/06 sezonunda ise AB’nin;
-dünya zeytinyağı üretiminin % 75’i,
-dünya zeytinyağı tüketiminin % 72’si
-dünya zeytinyağı ihracatlarının % 53’ü ve
-dünya zeytinyağı ithalatlarının % 38’ini karşılaması tahmin edilmektedir. (Veri UZK)

Ayrıca, sofralık zeytinde;
2004/05 sezonunda AB’nin;
-dünya sofralık zeytin üretiminin % 43’ü,
-dünya sofralık zeytin tüketiminin % 34’ü
-dünya sofralık zeytin ihracatlarının % 51’i ve
-dünya sofralık zeytin ithalatlarının % 16,42’sini karşılamaktadır.

2005/06 sezonunda ise AB’nin;
-dünya sofralık zeytin üretiminin % 34’ü,
-dünya sofralık zeytin tüketiminin % 30’u
-dünya sofralık zeytin ihracatlarının % 48’i ve
-dünya sofralık zeytin ithalatlarının % 16’sını karşılaması tahmin edilmektedir. (Veri UZK)

-AB’de kayıtlı zeytinyağı üreticilerinin toplam sayısı 2,800,000’dir. Bunlardan her yıl 2,200,000’ü üretim yardımı almaktadır.
-AB’deki zeytinyağı üreticilerinin % 40’ı küçük üreticidir. Yani sahip oldukları zeytin ağaçlarının sayısı 100’den küçüktür.
-AB zeytinyağı üretimine büyük bir destek vermektedir. Her yıl zeytinyağı için AB bütçesinden 2,250,000,000 ila 2,500,000,000 Euro ayrılmaktadır. Bu tutarın yaklaşık % 90’ı üretim yardımlarına ayrılmaktadır.

-AB zeytinyağının tonuna 1322,5 Euro üretim yardımı vermektedir. Ancak yardıma hak kazanan yağ miktarı ulusal garantilenmiş miktarlar ile kısıtlanmıştır.
...

-AB üretim yardımı sistemiyle bağlantılı olarak başka yardımlar da vermektedir:
-stok müesseselerine özel stoklama yardımı: piyasada fiyatlar düşünce verilmektedir
-zeytinyağı fabrikalarına üretim iadesi: hali hazırda tutarı ton başına 440 Euro’dur.
-zeytinyağı ihracatı için ihracat iadesi, dünya ve AB zeytinyağı fiyatları arasındaki farka eşit tutarda, son dönemlerde verilmemektedir.

Diğer üretici ülkelerden Fas’ta ise zeytin yetiştiriciliğine ilişkin çiftçiye devlet tarafından verilen destek ve sübvansiyonlar Fas Tarım , Kırsal Kalkınma ve Deniz Balıkçılığı Bakanlığı tarafından öğrenilmiştir.Bunlar;

Yeni zeytinlikler yetiştirilmesi konusunda; sulama yapılan arazi için 2.600 Dirhem/hektar(yaklaşık 290 dolar/hektar) ve diğer arazilere 1.800 Dirhem/hektar (200 dolar/hektar) yatırım primi ödemesi,

Fas Tarım Kırsal Kalkınma ve Deniz Balıkçılığı Bakanlığı’nın, yıllık olarak belirlenen fidan temini programı çerçevesinde sağlanan sertifikalı zeytin fidanı alımlarının %80’ine kadarının sübvanse edildiği bildirilmiştir.
...

Ülkemizin dünya üretiminin %80’ini elde bulunduran AB’ne fiyat yönünden etkilemeyeceği aşikardır. Bu nedenle eğer ihracat ve ülkeye döviz girdisi hedefleniyorsa, satış fiyatlarımızın AB’nde oluşan fiyatlara göre ayarlanması gerekmektedir. Ülkemizin 2005/06 ham zeytin ve zeytinyağı üretim maliyeti ile gözönüne alındığında bu noktada çözüm prim sistemidir, bununla hem üretici, hem sanayici, hem de ihracatçı memnun olacak, üstelik devlete getirdiği yükten daha fazla bir gelir olarak geri dönecektir.

Destekleme primi uygulamasının bir diğer önemli yanı olayın vergi kayıt sistemiyle birlikte çalışmasıdır. Destekleme Primi uygulamasıyla ülkemizde tarımsal vergi kayıt sistemi hem oturtulmuş, hem de süreklilik kazanmış olmaktadır. Böylece gerçek olmayan kişilere ait “Müstahsil Belgesi” uygulamasına son verilmiş olmaktadır. Destekleme primi uygulamasıyla tarımın ilk aşamasından tüketiciye kadar uzanan tüm aşamaları kayıt altına alınmış olmaktadır.

Prim sisteminde en önemli husus ödenecek prim miktarı ve ödeme zamanıdır.

Verilecek prim miktarı tespit edilirken, üreticinin artan maliyetlerini karşılayabilecek, uluslararası piyasadaki rakipleriyle rekabet edebilecek ve üretimini sürdürmesini teşvik edecek bir fiyat düzeyi sağlanmalıdır. Sanayicinin rekabet şansını koruyabilmesini ve dünya fiyatlarında ürün tedarik edebilmesini mümkün kılmak gerekmektedir. Prim, Hazineye bir yük olmaktan ziyade kayıt dışı ekonomiyi engelleyerek gelir sağlayıcı bir niteliktedir.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu olarak; sofralık zeytin ve zeytinyağı üreticisinin devlet tarafından desteklenmesini ve 2006/07 sezonunda zeytinyağına 0,75 YTL. /Kg prim verilmesi ve yıllardan zeytinin hammaddesi olduğu halde zeytine verilmeyen priminin bu sezondan itibaren sofralık zeytine de verilmesini ve bu miktarın 0,15 Yeni TL./Kg olmasını talep ediyoruz.

Primden Beklenen Getiriler ;

- 5 yılda 100 milyon $ destekle 500 milyon $ ciro artışı,
- Kalite artışı ile ortalama birim fiyatta iyileşme,
- Katma değeri yüksek, markalı ve ambalajlı ürün satışlarının payının artırılması ve özendirilmesi,
- Sektörün kayıt altına alınması,
- Asgari 70 000 yeni istihdam olanağının sağlanması,
- Büyük şehirlere göçün önlenmesi,
- Prim İlan tarihinin önemi

2. ULUSAL ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞI KONSEYİ YÖNETMELİK TASLAĞINDA DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN MADDELER

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliğimiz Yönetim Kurulu’nun 06.07.2006 tarihinde yapılan toplantıda alınan karar uyarınca Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Yönetmeliği’nde yapılması gereken değişikliklere ilişkin görüşler aşağıda sunulmuştur.

Bu isimde hukuki bir dayanağı olmayan fakat devletin çeşitli kademeleri tarafından çağrılarak görüşü alınan aynı isimle nitelendirilen bir başka grup insan (İnternet Grubu) vardır ve bu grup kendilerinin isimlendirilmesinde Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ismini kullanmaktadır. Bu kavram kargaşasını ortadan kaldırmak için kanunda yer alan konseyin ismi “ULUSAL ZEYTİNCİLİK KONSEYİ” olarak değiştirilmelidir.

1- Bu internet grubu sektörümüzde faal olan iki Tarım Satış Kooperatif Birliklerinin patronajında hareket etmektedir. Bu grup Türkiye’deki sofralık zeytinin ortalama %8’ini, zeytinyağının %10’unu temsil etmektedir. Yönetmeliğin hiçbir satırında zeytin ya da zeytinyağı ihracatçılarından söz edilmemesi ilgimizi çekmiştir.. Malumunuz Türkiye zeytin ve zeytinyağında ürettiğinin %60’ını ihraç eden bir ülkedir. Metinde sanayicilerden, tüccarlardan söz edilmekte, fakat işi sadece ihracat olan ihracatçıların adı geçmemektedir.Bunun nedeni anlaşılamamıştır. Yönetmelikteki tüm tanımların arasına İHRACATÇI ibaresi ilave edilmelidir.
2- Madde 3’ de yer alan “UZZK Kurucu Girişimi tarafından düzenlenecek kuruluş belgesi” ibaresi anlaşılamamaktadır. Buradan sözü edilen Kurucu Girişimi’nden, herhalde hukuki bir niteliği olmayan internet grubunun anlaşılmadığına açıklık getirilmelidir. Eğer bu konseyin çalışmalarına başlayacağı süreye kadar bir otoriteye ihtiyaç var ise Tarım Bakanlığı ve diğer devlet makamları ile Ege Zeytin, Zeytinyağı İhracatçıları Birliğ’nin yer alacağı bir komite olmalıdır.

3- Madde 5’in “a” bendinde yeralan “Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu” kimlerden oluşur ve ne iş yapar belli değildir.

4- Madde 6’da konseye üyelikde; “Zeytin ve Zeytinyağı alanında en az bir üretim dönemi ve yetiştirme devresi faaliyet gösteren üretriciler, sanayiciler ve/veya bunların oluşturdukları birlikler ile kamu ve araştırma kurumları, meslek odaları ve dernekler konseye üye olabilir.”denmektedir. Zeytincilik sektöründe, bir yıl yeterli değildir, bu süre 3-5 yıl arası olmalıdır. Ayrıca üyelikte bağlı olduğu odadan getireceği belge aranmalıdır. Konseye üye olabileceklerin herhangi ciddi bir sınırlaması olmaması teorik olarak konseyin yüzbinlerce üyesinin olabileceğini ortaya çıkarmaktadır. Bu da gerek yönetim, gerek seçimler açısından çok ciddi sıkıntılar yaratacaktır. Konseye üyeliğin mutlak surette ciddi kriterlere bağlanması ve de üyelik aidatlarının da buna göre belirlenmesi doğru olacaktır. Üyelikleri sınıflandırılması düşünülmelidir.

5- Madde 9 (3) Genel Kurul toplatı tarihinden üç ay öncesine kadar üye olmayanlar, toplantıda oy kullanma hakkına sahip değildir.” denmektedir, buna netlik getirecek bir açıklama yapılmalıdır.

6- Madde 11’ de “Yönetim Kurulu” oluşumunda 3. maddede öngörülen kesimlerin temsili sağlanmalıdır” denmiştir. Bu Yönetmelikte ihracatçıların yer almaması nedeniyle taraflar eşit temsil edilemeyecektir. Demokratik seçimde bu nasıl mümkün olacaktır? O zaman üyelikleri sınıflandırma zorunluluğu ortaya çıkacaktır. (müstahsil, sanayici, tüccar , ihracatçı vb.) Fakat bu durumda da aynı kişi ya da kurumun birden fazla sınıfta üye olmasına önlem alınmalıdır. Geçici Yönetim Kurulu nasıl olışacaktır?

7- Madde 17 deki “g ve h” şıklarındaki uygulama haksız ve çifte işlemdir. Konseyin üyelik tanımına ve de yönetim kurulunun oluşumuna gore konseyin ana gelir kaynağının bu işin ihracatını ve ticaretini yapanlara yüklenmesi çok doğru değildir. Hele ihracatçı tanımının yönetmelikte anılmadığını düşünürsek bu gelir tarifleri yanlış olmuştur. Ayrıca “ı” bendindeki munzam ödeme ise yine ilave yüktür. Zaten sanayici, tüccar ticaret ve sanayi odalarına kazanç ve ciro üzerinden ciddi ödemeler yapmaktadır. Bunlara ilaveten ödeme istenmesi doğru değildir.
8- Amaç ve Faaliyet konularının alt başlıklarında sektörün iç ve dış tanıtımı için özel bir madde ilave edilmelidir. Ayrıca yine aynı maddelerde dış ticaret faaliyetleri ve mevzuatları konularına yer verilmemiştir.

No comments: