Thursday, August 17, 2006

Euromos




Zeytinler Arasında: EUROMOS

Yazı ve Fotoğraf: Urungu Erdal Özer



Zeytindostu Derneği’nin Milas toplantısına çok az bir zaman kaldı. Bafa Gölü yolundan gidecek olanlar Milas’a gelmeden 12 km önce sola doğru Euromos tabelasını görecektir. İlk bakışta zannetmeyin ki Euromos bu tabeladan sonra ayrılan yoldan çok uzak. Hayır. Sadece 150 m kadar gittiğinizde her bir yanını yüzlerce zeytin ağacının çevrelediği Zeus Tapınağı tüm ihtişamıyla karşınızda duruyor. Sanki yüzlerce yıldır tapınağın bekçiliğini yapıyorlar, etrafında tavaf ediyorlar ve hafif rüzgarda sallanırken Zeus’a şükranlarını sunarcasına ara sıra hafifçe eğiliyorlar. Çünkü biliyorlar ki kutsal zeytin ağacının ortaya çıkmasında Zeus’un parmağı var. Zeus bir gün diyor ki: İnsanlığa en değerli armağanı veren tanrı yada tanrıça yeni kurulan kentin sahibi olacaktır. Mızrağını yere saplayarak onu bir ‘zeytin ağacı’na dönüştüren Athena, yeni kurulan ve adını alan Atina kentini kazanıyor.

M.Ö. 8.yy’dan beri var olan Euromos, en parlak dönemini Romalılar döneminde yaşıyor. Anadolu’nun en iyi korunmuş yarım düzine tapınağından biri olan bu ihtişamlı Zeus Tapınağı, M.S. 117-138 yılları arasında Hadrianus tarafından kurulmuş. Son zamanlarda adını zeytincilik ile duyurmaya çalışan ve Roma döneminden beri ünlü mermerleri ile bilinen Milas’ın mermerlerinden yapılmış tapınaktaki sütunların işlenilişindeki ince ustalık sizi etkileyecektir.


Çevredeki zeytin ağaçları bakımsız görünüşleriyle sanki tapınağın kudretine terkedilmiş gibi… Üzerlerine baktığınızda yer yer tane yüklü ağaçlar bile görebiliyorsunuz. İşte o zaman ya tapınağın kudretine inanasınız geliyor ya da en olumsuz koşullarda dahi insanlığa hizmetini görünce bu kutsal ağaca hayranlığınız bir kat daha artıyor…

Dar bir patika yolla gidilen tepenin hemen arkasındaki antik tiyatroya geldiğinizde izleyicilerinin tamamının zeytin ağacı olduğu ve rolleri zeytin ağaçlarının paylaştığı bir sahne çıkıyor karşınıza. Sahnedeki bazı yaşlı oyuncuların bedenlerindeki çizgilerden yılların izlerini okuyabiliyorsunuz. Tiyatro büyük aşınmaya uğramış neredeyse yok olacak gibi. Birkaç zeytin ağacı kökleriyle sımsıkı kavradığı mermer tiyatro oturaklarına destek vererek yıkılmasını önlemiş.

Yörede o kadar çok zeytin ağacı var ki. Çevrenizde ne yöne bakarsanız bakın dağ taş hep zeytin ağacı. Hiç olmayacak yerlerde dahi zeytin büyümüş. Çoğu deliceden aşılanmış. Hatta yeni aşılanmış bir çok ağaç gözünüze çarpıyor. Bu kadar fazla zeytin varlığı, zeytinciliğin yörede eski çağlardan beri süregeldiği izlenimini uyandırıyor. Ağaçların pek fazla bakımlı olmaması biraz sizi tedirgin etse de, antikçağın bu önemli kenti Euromos’u tekrar ağaçlara emanet ederek ayrılıyoruz…



No comments: