Sunday, October 01, 2006

ZEYTİNCİLİĞE BAŞLIYORUZ

Zeytin fidanı dikimi konusunda gruplardan ve değişik yerlerden aldığım bilgi talepleridoğrultusunda Zeytin Ağacı Dergisinde "Zeytinciliğe başlıyoruz adı altında bir yazı dizisinebaşladım. Yazılarımda düşüncem kitabi bir yazı şeklinde değilde sohbet havasında konu hakkındadüşüncelerimi aktarmak. Yazılan yazıda tüm üyelerin katkılarını ek veya karşı görüşlerini belirtmelerini rica ediyorum.
Görüşler toparlanarak önümüzdeki ay Dergide yayınlanacaktır.
Saygılarımla
Murat KÜÇÜKÇAKIR







ZEYTİNCİLİĞE BAŞLIYORUZ/1


Zeytine gönül verenlere merhaba diyerek yazı
dizime başlamak istiyorum. Yazı dizisi diyorum çünkü zeytin ve zeytincilik o kadar geniş bir konu ki derginin tümünü sadece yetiştiriciliğe ayırsanız yıllar süren bir yayın olur. Size bu yazı dizisinde kitabi bilgilerden çok bana gelen sorular ve verdiğim cevaplar üzerinde olacaktır. Bazı konuların ise net cevaplarını vermeyip tartışmaya açacağım. Tartışma sonucunda bana ilettiğiniz görüşleri de ayrıca bu köşede yayınlayacağım. Unutmayalım ki tarımda hiçbir sorunun bir tane cevabı ve de doğrusu yoktur.Sorunun cevabı bitkiye, ekolojiye, çeşide hatta kişiye göre değişir.Bu nedenle bu yazı dizisini hap şeklinde çözümlerin sunulduğu bir yer değil de kafalarınızda soru işaretlerinin açıldığı bazı sorularınıza da cevap bulunduğu bir ortam olarak düşünüyorum.

Zeytincilik konusunda bilgi almaya gelenlerden öncelikle onları soru bombardımanına tutarım. Neleri mi sorarım ?

1- Hayallerini,
2- Amaçlarını,
3- Ne kadar zaman ayırabileceklerini,
4- Daha önce hangi işle meşgul olduklarını,

Adım adım bu soruları cevaplayalım :

1- Zeytincilik işi sevmekle hayal kurmakla başlar. Eğer bir kişi rüyasında zeytini göremiyorsa ona sevgi ile bakamıyorsa bence zeytinciliğe girerken iyi düşünmesi lazım. İşin sadece ekonomik boyutunu hesaplayıp yılda bu kadar masraf yapar, şu kadar ürün elde eder, karım şu olur, 3-5 yılda köşeyi dönerim diye bu işe girip sonra bahçeleri terk edenlerin örnekleri çevremiz de bulunmaktadır. Bu nedenle zeytini sevmemiz ve dilinden anlamamız gerekiyor .

2- Zeytinciliğe başlarken de o olmazsa bu şeklinde değil de amaçlarımızı da ortaya koymamız gerekiyor. Bize zeytincilik yaptığımızda nihai amaç ne olacak ? zeytinyağı mı ? sofralık zeytin mi ? kendimiz mi işleyeceğiz yoksa hamdanemi satacağız . Markalaşmaya gidecek miyiz ? yoksa fason üretici mi olacağız. İşte bu soruların cevaplarını az çok kafamızda netleştirmemiz gerekiyor.Eğer bu soruların cevaplarını verebilirsek arazi ve çeşit seçiminden dikim aralıklarına kadar bir çok soruya daha net cevap verebiliriz. Beklide bir çoğumuzun bu soruya cevabı ekonomik gelir elde etmek gibi amacı olduğu gibi kısa bir cevap verebilir. Ama bu gelire ulaşmak için zeytincilikte bir tek yol olmadığı ve değişik yollardan gidebileceğimizi unutmamız lazım.

3- Zeytincilik her ne kadar bazıları farklı düşünse de yoğun emek isleyen bir işletmeciliktir. Sebzecilikte 3 ay içersinde bir çok meyvede 6 ay içersinde işler biterken zeytinde 12 ay sürer. İlkbaharın budama ve toprak işleme ile başlayan işler yaz aylarında sulama ve zirai mücadele ile devam ederken sonbaharda hasat ve yağ eldesi ile devam eder. Hatta yağıda stokladığımızı düşünürsek zeytinciliğin işini 16 ay bile sayabiliriz. Bu nedenle ayıracağımız zamana veya teslim edebileceğimiz kişilere göre zeytinciliğimizi şekillendirebiliriz. Örneğin az zaman ayırabiliyorsak zeytinyağı eldesine çok zaman ayırabiliyor vede ilgilenebiliyorsak sofralığa yönelik bir işletme düşüne biliriz.Kesinlikle yaparım yatırımımı tutarım 1-2 adam onlar takip eder yanlışına girmeyelim. Zeytinci mutlaka kendi bu işten anlamalı ve takip etmelidir.

4- Daha önce ne işle meşgul oldukları konusuna gelince bazı yatırımcılar iş hayatlarında pazarlama konusunda çok iyi yerlere gelmiş uluslararası ilişkilerde tecrübeli kişiler olmaktadır. Bu kişileri daha çok üretimle değil de pazarlama ile ilgilenmelerini öğütlüyoruz. Çünkü ülkemizi üreticiden daha fazla pazarlamacıya ihtiyacı bulunmaktadır. Veya yaşamında hiç tarımla uğraşmadıysa tarımda iş programı yapmanın zorluklarını anlatıyoruz. Tarım 2x2 nin 4 etmediği müstesna sektörlerden biridir. Üretiminiz üstü açık bir fabrikada yapılmaktadır. Zeytin yatırımına girenlerin hem titiz hem de bazı zamanlarda strese girmeden rahat hareket edebilmelidir. Ne kadar ince iş programı yaparlarsa yapsınlar mutlaka sarkacaktır.

Bu soruların cevaplarını aldıktan sonra yavaş yavaş olayı hayal dünyasından gerçek dünyaya aktarmaya başlıyoruz. Öncelikle bir araziye ihtiyacımız var bu iş için ama araziye nereden alacağız nelere dikkat edeceğiz sırasıyla irdeleyelim.

1- Öncelikle iklim şartları uygun olmalıdır. Bunu anlamanın en kestirme yolu ise arazi almayı düşündüğümüz yerde en azından delice olsa da 40-50 yaşında zeytin ağaçları varsa iklim açısından bize ip ucu verir. Özellikle 3 yıl önceki soğuklarda bölgedeki zeytinler zarar görmediyse iklim acısından bir sakınca olmadığını söyleyebiliriz.Burada ayrıca dikkat edilecek bir olay daha var. Bir çok bölgede don yapan çukur bölgeler var. Bu bölgelere yöresel olarak “don çökeği” gibi terimler kullanılır.Bu bölgelerin özelliği hava hareketi olmadığından donun ve kırağın daha etkili olmasıdır. Bölgenin belli mesafesinde çok sağlıklı ağaçlar bulunabilir.Bu yanıltıcı olabilir. Bu nedenle arazi almadan önce mutlaka bölgeyi iyi tanıyan kanaat önderleri ile görüşmek gerekiyor.Peki hiç zeytin ağacı olmayan bir bölgede güzel bir arazi bulduk ne yapacağız ? O zaman meteorolojik değerlere baş vuruyoruz. Eğer bölgenin en düşük sıcaklığı uzun yıllar bazında -7 C nin altına düşüyorsa riskli bir bölgedeyiz. Her ne kadar zeytin – 10 kadar kısa süreli düşmelerde dayanıklılık gösterse de uzun süreli düştüğünden azından ince dallarda çatlamalar yaparak hastalık ve özellikle dal kanserine davetiye çıkarır.Bu nedenle -7 nin altı sıcaklıklar risklidir. Ben biraz bu riski göğüslemek istiyorum diyorsanız güneye bakan hafif meyilli yerleri tercih edelim.

2- Arazi meyilli traktör işlemeye uygun olmalıdır. Özellikle tarımdan uzak kişilerin fiyatı uygun diye yüksek meyilli arazileri aldıklarını görüyoruz. Her ne kadar ilk maliyeti uygun olsa da arazinin imarı ile yapılan masraflarla iyi bir yerden alınacak arazi maliyetini geçmektedir. Bunun üzerine işletme maliyetlerini ilave edersek ucuza alınan arazi aslında bize çok pahalıya mal olabilir. Mutlaka arazimiz mekanizasyona uygun olmalıdır. İşçilik maliyetleri en pahalı girdimizi oluşturacaktır.Bu nedenle mutlaka arazimizde toprak işlemeyi traktörle yapabilmeli ve hasadı gövde sarsıcılarla yapabilmeyi hesaplamamız lazım.

3- Su bulunmalıdır. Her ne kadar zeytin su istemez diye bir kanı bulunsa da zeytin her bitki gibi sulandığında daha verimli olacaktır. Özellikle yeni tesislerde modern yetiştiricilik planlandığında mutlaka su düşünülmelidir. Su dostumuz olduğu kadar da düşmanımızdır. Zeytin ağacının sevmediği ortamların başında taban suyunun yüksekliğidir. Bu nedenle sağlıklı bir yetiştiriçilik için taban suyu yüksekliği 2 metrenin altında olması tavsiye edilir. Diğer dikkat edilecek bir husus da arazide kış aylarında su göllenmemelidir. Bazı arazilerde gerek arazi içinden ve gerekse çevreden gelen sular birikme yapar ve kış aylarında donarsa o bölgedeki ağaçları kaybederiz.

4- Elektrik yol gibi alt yapılar ulaşılabilir olmalıdır.

Önümüzdeki sayıda toprak hazırlığı ve çeşit secimi ile yazı dizimize devam edeceğiz.Yazı içersindeki görüşlere katkılarınız veya karşı görüşlerinizi bildirirseniz daha faydalı olacağı kanaatindeyim.

ZEYTİNCİLİĞE BAŞLIYORUZ / 2

Yazı dizimizin gecen sayıdaki bölümünde zeytinciliğe başlayacak kişilerin özellikleri ile arazinin özelliklerinden bahsettik. Bu bölümde kaldığımız yerden devam edelim.

Yatırıma karar verdik ve arazimizi tespit ettik. Satın almadan önce dikkat edeceğimiz önemli bir husus özellikle arazi üzerindeki bitkilerde bir araz mevcutsa toprak tahlili yaptırmaktır.0-30 ve 30-60 cm derinliklerden alacağımız örnekleri bölgemizde bulacağımız toprak tahlil laboratuarlarına yaptıracağımız tahlil ilerde büyük sorunlarla karşılaşmamızı önleyecektir. Toprak tahlili konusunda Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü veya Burhaniye Tarım İlçe Müdürlüğünde bulunan toprak tahlil laboratuarları sizlere yardımcı olacaktır.

Öncelikle arazide bir zemin hazırlığı yapmamız lazım.Eğer arazimiz düzgünse bir sorunumuz yok. Ancak eğimli veya çukurluklar varsa öncelikle onlarla işe başlamalıyız.

1- Eğimli arazilerde yapılacak işler. Yatırımı yapacağımız arazi traktör çalışacağı eğimden yüksekse mutlaka teras yapılmalıdır.Teras yapmak profosyenel bilgi isteyen bir iştir. Bu nedenle mutlaka bu konuda tecrübeli ve referans verebilen firmalarla çalışılmalıdır. Yine de arazi sahibi olarak bizimde dikkat edeceğimiz 1-2 husus var;
a- Tesviye edilmeden önce üste bulanan verimli toprak bir kenara toplanmalı ve zemin düzeltildikten sonra tekrar serilmelidir. Bu hususa dikkat edilmeden yapılan tesviyelerde ana kaya çıkarılmış verimli toprak kayaların altına verilmiş bir arazi ile karşılaşabiliriz.
b- Teras genişlikleri makineli tarıma uygun olmalı 6 metreden daha dar teras genişliklerinde toprak işleme ve hasatta sorun yaratabilmektedir.
c- Teraslar tesviye eğrine uygun olarak yapılmalı ve eğimleri çok iyi ayarlanmalıdır.
d- Teraslama maliyetinin çok yüksek olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle bütçe çok iyi yapılarak iyi araştırılmamalıdır. Sonuç olarak arazi maliyeti + teraslama maliyetinin toplamıyla o bölgede daha uygun araziler alınma imkanı olabileceği unutulmamalıdır.
2- Zemini düzgün olmayan yerlerde ileride sulama ve diğer işlerde zorluk çekmemek için mutlaka tesviye edilmelidir.Bu iş için arazinin durumuna göre tesviye küreğinden dozere kadar farklı iş makinesi kullanılabilir. Yapacağımız düzenlemelerle arazi içersinde su birikmesini önleyeceğimiz için buraya diktiğimiz fidanlarının da zarar görmesini engelleriz
Eğer arazimiz düzeltilmeye ihtiyacı yoksa hemen 1-2 hazırlık ile işe başlayabiliriz. Öncelikle yapmamız gereken iş uzun yıllar tarla veya bahçe tarımı yapılmış arazide yerel tabirle patlatma dediğimiz iş yapılmalıdır. Bu iş için dip kazan veya sub-soiler dediğimiz aletler kullanılır. Amacımız uzun yıllar pulluk vb. toprak işleme aletleri ile aynı derinlikte işlenen toprakta oluşmuş pulluk tabanını kırmaktır.Bu aletler 80 cm. derinliğe kadar toprak altına girerek pulluk tabanını kırar. Bu arada dip kısmında yırtıcının arkasında gelen bir demir gülle yardımıyla toprağı patlatarak kabartır. Bu arada toprak altına bu gülle yardımıyla toprak altına bir nevi boru hatlarımızı döşeriz.Bu boru hatları ile kış yağışlarını daha fazla toprak altına depolayabiliriz. Ayrıca köklerin daha rahat gelişebileceği bir ortam hazırlarız. Dip kazanla arazimizi killi ağır topraklarda daha derin kumlu hafif topraklarda daha geniş aralıklarla enine ve boyuna patlatırız. Dip kazandan sonra daha önce toprak işlemesi yapılmadıysa derin pullukla sürüyoruz,eğer yapılmışsa kültüvatör diskharo gibi yüzeysel işleyen aletlerle arazimizi düzleyerek dikime hazır hale getiriyoruz.

Bu arada daha önce toprak tahlili yaptırmadıysak mutlaka yaptırıyoruz. Toprak tahlili için arazimizi öncelikle dolaşarak farklı yapılarda toprak bölmeleri olup olmadığına bakıyoruz.Eğer varsa her farklı toprak bölümünü bir analiz bölümü olarak kabul ediyoruz. 0-30 ve 30-60 farklı derinliklerden arazi büyüklüğümüze göre 10-15 yerden alacağımız numunelerimizi iki kovada biriktiriyoruz. Her kovada ki numunelerden 1 kg. örnek üzerine adımız – soyadımız,arazi bilgilerimiz (mevkisisi,büyüklüğü) ve yeni tesis zeytinde olduğunu belirterek laboratuara ulaştırıyoruz.Yalnız tahlilin ortalama15 gün süre aldığını ve dikimden sonra gelen sonucun bir işimize yaramayacağını unutmamalıyız.

Arazi hazırlama işleri sürerken bir yandan çeşit secimi ve dikim aralıkları konusunda karar vermek zorundayız.

Çeşit secimi en zor karar verilen konuların başında gelir . Yazı dizisinin 1. bölümünde amaçlarımızı ortaya koymamız gerektiğini belirtmiştim. Bu amca uygun çeşitler seçmeliyiz. Bu konuda dergimizin 4. sayısında Sayın Dr.Mücahit Taha ÖZKAYA ve ekibi tarafından zeytin bahçesi kurarken çeşit secimi başlıklı yazılarında geniş bilgiler verildiğinden tekrar girmeyeceğim. Ancak fidan almaya çıktığımızda Ülkemizde Bornova Z.A.E koleksiyon bahçesinde 80 yerli çeşit başka bir kaynakta ise 123 yerli çeşitten bahsedilmesine rağmen bulabileceğimiz fidan çeşit sayısı büyük çoğunluğu gemlik olmak üzere 5’i geçmemektedir.
2006-2007 dikim sezonu için üretilen fidanlarının yaklaşık olarak % 80’nin Gemlik % 16 sının Ayvalık % 3 nün Nizip Yağlık %1 nin Domat ve çok az miktarda Memecik ve Celebi (eşek) zeytini olduğunu görüyoruz. Bu çeşitlerden amacımıza uygun olanı seçebiliriz. Tek çeşitten bahçe kuruyor isek içersine mutlaka %10 civarında dölleyici baba çeşit koymalıyız.

Çeşidimize karar verdikten sonra önemli bir konu dikim sıklıklarıdır.Geleneksel yetiştiricilikte kurulan eski bahçelerde 10X10 dikim sıklıklarına rastlıyoruz. Diğer bir acıdan bakıldığında dekarda 10 ağaç bulunmaktadır.Yeni yaklaşımlarda dekarda mümkün olduğunca fazla miktarda ağaç dikilerek dekardan alınan verimi artırmak ve yatırımın bir an önce geriye dönmesini sağlamaktır. Bunun için dünyada farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bunları teker teker inceleyelim.

1- Yüksek Yoğunluklu Dikim

İspanyolların özellikle Arbequin çeşidini kullanarak tüm dünyaya yayamaya çalıştıkları bir dikim şeklidir. Dekarda 200 civarı fidan dikilir (örneğin 4X1.2 aralıklarla ) Hasadı Özel Makinelerle yapılır.500 dekar altı dikimlerde ve susuz alanlarda önerilmez. Zeytin ağaçları bir çit bitkisi şeklinde yetiştirilir. Bu uygulamada kullanılan çeşitler bodur olduğu söylenerek farklı adlar adı altında (a-quina) yüksek fiyata pazarlanmaya çalışılmaktadır.Bodurluğu konusunda bilimsel bir veri bulunmayan bu çeşidin yağının da stabil olmadığı (İlk sıkımdan değerleri normalken 3 ay sonra değerlerinin çok hızlı yükselerek değişmesi) bilinmektedir.

2-Orta Yoğunluklu Dikim

Dekarda 50-60 ağaç olan dikim şeklidir.Sulu şartlarda tavsiye edilir.Hasat elle ve dal veya gövde sarsıcılarla kolaylıkla yapılabilir.Dikim sıklığına çeşide,toprak yapısına ve ekolojik şartlara göre karar verilir.Dikim sıklığı 7x2.5 den 6X4 kadar değişir Orta yoğunluklu yetiştiricilik yüksek yoğunluklu yetiştiriciliğe göre daha uzun ömürlüdür. Ülkemiz şartlarına uygundur.Tekyönlü toprak işleme yapılır.Bu nedenle özellikle son yıllarda Ülkemiz dede yeni tesis edilen bahçelerde damlama sulamayla birlikte 6X3 yani dekara 56 ağaç olan dikimler başlamıştır.

3- Standart Dikim.

Özellikle sulama imkanı olamayan şartlarda yapılır. Çeşide ve toprak yapısına göre 6X6 dan 8X8 kadar değişik dikim sıklıkları tercih edilir.

Yazı dizimin önümüzdeki bölümünde iyi bir fidanın özellikleri ve fidan dikimi konusunu işleyeceğiz. Bu arada yeni başlayan zeytin hasat döneminin zeytincilerimize bol kazanç getirmesini diliyorum.

ZEYTİNCİLİĞE BAŞLIYORUZ/3

Yazı dizimizin bu sayısında fidan secimi ve dikilecek yerlerin işaretlemesi üzerinde duracağız. Daha önceki yazılarda arazi secimi, toprak hazırlığı ve dikim sıklığı konularını irdelemiştik. Aslında bu işleri yaparken bir yandan da mutlaka fidan araştırmasına girmeliyiz. Yetiştiricilik şekli olarak Ekim ayında fidanlar gelişimlerini tamamladığından ve sertifika kontrolleri bittiğinden bu ay içersinde fidanlıkları dolaşarak hem fidan kalitesi hem de fiyatlar hakkında bilgimiz oluşturulmalıdır. Peki fidanlıklar dolaşırken ve fidan alırken nelere dikkat edeceğiz.

1- Öncelikle dolaşacağımız üretici sertifikalı fidan üreticisi olacaktır.
2- Dolaştığımız fidanlık parselleri fidanlar gelişimleri acısından yeknesaklık taşıyacak, yaprak rengi ve şekillerinde bozukluklar ve gelişme gerilikleri olmayacaktır.
3- Fidanlar çeşide has özellikleri (yaprak şekli ve rengi,dallanma yapısını) taşıyacaktır.
4- Hastalık ve zararlı emareleri gözükmeyecektir.Özellikle dal kanseri ve verticilium en dikkat edilmesi gereken hastalıklar. Dal kanseri fidan üzerinde ur şeklinde şişkinliklerle gayet rahat anlaşılır. Fakat verticilium o kadar rahat anlaşılmaz.Ancak laboratuarlarda ekim yapılarak anlaşılır.
5- Özellikle Ekim-Kasım aylarında yapılacak kontrollerde fidanlar pişkinleşmiş olması gerekmektedir. Özellikle aşırı azot uygulamaları ve örtü altında yetiştiricilikte fidanlar hızla büyümekte fakat adaptasyon sorunu olan ve soğuktan etkilenecek fidanlar meydana gelmektedir. Bu tip fidanlarla tesis edilen bahçelerde kayıp fazla olmaktadır.
6- Fidanlar en fazla 18 aylık olacaktır. Bu konu toplumda yanlış bilinen konuların başında gelmektedir. Çünkü fidancıya sorulan soruların başında fidanın kaç yaşında olduğu gelir. Sanki çok yaşlı fidan dikilince hemen ürüne yatacak ve gelir getireceği yanılgısı vardır. Bilindiği üzere zeytin fidanı torbada yetiştirilir. Fidan torbaya dikilmesinden itibaren kökleri gelişmeye başlar. Torbanın kenarına gelen kök ilerlemeyeceğinden geriye döner. Büyüme devam ederken kökler kör bir sarmala girer ve torba içersinde yer kalmadığında kökler “dedeleşmeye” başlar. Bir nevi yaşlanır. Bu arada fidanlıklarda el bebe gül bebe bakılarak gübre ve suyunu aldığından gelişmelerinde bir gerileme olmaz. Ancak araziye dikilip gerçek şartlara karşılaştıklarında yeni kök oluşturup sarmalı kırmaları çok geç olmaktadır. Ancak genç fidanlarda köklerde genç olduklarından büyüme hiçbir zaman durmamaktadır. Bu nedenle 12 aylık bir fidan 24 aylık bir fidandan daha iyi performans elde edilmektedir.
7- Ve son bir ipucu fidandan tutup kaldırdığımızda torba ile birlikte kalkabilmeli ve torba dağılmamalıdır.

İşin boy kısmına geldiğimizde Tarım ve Köyişleri Bakanlığının sınıflandırmasında 1. boy fidanın en az 3 adet sürgünden oluşması gerektiği ve en uzununun 50 cm. den yüksek olması gerektiği unutulmamalıdır. Burada yapılan yanlış torbadan çelikle birlikte 50 cm. yükseklikte düşünülmesidir. Bu nedenle bazı fidan üreticileri uzun çelik kullanarak 40 cm. uzunluğunda çelik üzerinde 20-25 cm sürgün yaptırarak 1. boy olarak pazarlamaya çalışılmaktadır. Burada bahsedilen en uzun sürgün tanımı çelik üzerindeki çıkan sürgünlerin uzunluğudur. Sürgünümüz 50 cm. uzunluğunun altında ise 2. boy olarak nitelendirilmektedir. Bazen dikimde 2. boy fidan özellikle tercih edilebilir. Özellikle rüzgar yoğun bölgelerde yerinde dallanması ve kalınlaşması ve bu esnada eğilmemesi için 2. boy küçük fidanlar tercih edilebilir.Zaten 2. boy fidan demek 2. sınıf fidan demek değildir.

Fidan seçimini yaptıktan sonra toprak hazırlığı yaptığımız arazimize karar verdiğimiz dikim sıklığında dikim işlemine başlayabiliriz. Öncelikle fidanlarımızın düzgün gelişmesini sağlayacak hereklerimizi de hazır ederiz. Herek olarak bölgemizde en uygun fiyata bulacağımız en az 1.5 metre boyunda ve en az 2 yıl dayanacak 2x4 cm çıta vb. malzemeler düşünebilir.En sağlıklısı empeye edilmiş budaksız çamdan yapılanıdır. Basit bir olay görmeyelim çünkü herek sürpriz bir masraf kalemidir. Maliyet analizinde genelde herek masrafı göz önüne alınmaz ama en ucuz herek bile 50 ykrş tan aşağıya mal olmaz.

Fidan tamam herek tamam sıra yerimizi işaretlemeye gelir. Kare (6x6..vb) dikimlerde yön fark etmez ancak dikdörtgen (7x4,6X3..vb.) dikimlerde sıra arası(geniş olan taraf) rüzgarı etkili olan yerlerde rüzgar yönüne doğru ayarlanır.Havalanmanın sağlanması hastalık ve zararlılarla mücadele açısından çok önemlidir. İşaretlemede sıraların her yönden bakıldığında düzgün olması çok önemlidir. Çünkü yüzlerce yıl yaşayacak bir ağacı diktiğimizi unutmayalım. Hafif sağa sola oynamalar ağaç gelişmesi için önemli olmamasına rağmen yapılan işten keyif alma açısından önemlidir.Bu işlem değişik yollardan yapılabilmesine rağmen benim uyguladığım iki yöntem var.

1- Hipotenüs yöntemi: Özellikle küçük arazilerde uygulanan bir yöntemdir. İki takım ip ve bir çelik metre ayarlıyoruz. Birinci takımda istediğimiz sıra aralıkları ve sıra üzerleri işaretlenmiş iki adet ip ve üçgenimizi oluşturmak üzere 10 metrelik 2 adet ip işimizi görür. İpler esnemeyen özellikte ve arazide görülebilecek renkte olması gerekir. İlkokulda öğrendiğimize göre kenarları 3 ve 4 olan bir dik üçgenin hipotenüsü 5 dir. Bizde bundan faydalanarak arazimizin en düz kenarında köseye gelerek sınırdan 5 metre(Traktörün toprak işleme aletleriyle dönebilmesi için) içeri gelerek ilk işaretimizi koyuyoruz. Bir kenara doğru 3 m. bir kenara doğru 4 m. çıkıp ikisinin uç noktaları arasında 5 metreye ayarladığımızda dik üçgenimiz hazır olur. İplerin uzantılarına paralel çekeceğimiz esas işaretleme iplerini uzatarak ilk sıralarımızı oluştururuz.Ara sıraları da ilk sıralara göre doldururuz .

2- İkinci sistemde büyük arazilerde uygulanır. Arazi içersine bir Harita Mühendisinden yardım alarak nivelman vb. optik aletler yardımıyla büyük kareler (Mesela 90x90 m.) oluşturulur. Bu karelerin içersini işaretli ip yardımıyla doldurulur.Öncelikle kareler içersi doldurulur. Kare oluşturmayan yerler ve kör sıralar dolu kareler den ipleri uzatılarak oluşturulur. Bu işlemle çok düzgün sıralar oluşturulur.

İşaretleme için 40 cm uzunluğunda küçük kazıklar kullanabileceğimiz gibi fidan dikiminde kullanacağımız hereklerde bu işi rahatlıkla görür.
Yazı dizimizin gelecek bölümünden çukur açımı ve dikim konularını işleyeceğiz. Devam etmekte olan hasat döneminin zeytincilerimize bol kazanç getirmesi dileğimle.

ZEYTİNCİLİĞE BAŞLIYORUZ / 4

Yazı dizimizin 3. bölümünü bitirirken çukur açılması ve fidan dikiminden bahsedeceğimi belirtmiştim. Bu konuda kitaplara baktığımızda 80X80 ölçülerinde çukur derinliği ve genişliklerine rastlıyoruz. Genel bir kabullenme olarak fidanın ilk gelişme yılı için ne kadar büyük çukur o kadar hızlı gelişme sağlanacağından doğru olmasına rağmen bu kadar geniş çukurun açılması ve fidan dikiminden sonra doldurulması büyük sorundur. Yıllarca bizde bu mesafeleri tavsiye ettik ta ki kendimiz fidan dikmeye başlayıncaya ve işin zorluğunu görünceye kadar.

Bu nedenle dikim yapacağımız toprağın yapısına göre çukurumuz büyüklüğü üzerinde oynama yapabiliriz.Yani kumlu dan başlayan killiye kadar uzayan toprak yapımıza göre çukurumuzu daraltır ve genişletiriz.Hatta kumlu ve kumlu-tınlı sınıfı topraklarda sadece fidanın gireceği büyüklükte bir çukur yeterli olabilir.Tınlı ve killi tınlı topraklarda traktörle çukur açan burgular çok iyi iş görebilir. Ancak killi yapıda ağır bir toprak yapısı olan bir arazimiz varsa işte o zaman 80X80 derinlik ve genişliğinde bir çukura ihtiyacımız var. Bu tür çukurları en güzel bir beko türü bir iş makinesi ile açabiliriz.Kazma kürekle bu tür çukurların açılması gayet zor ve emek isteyen iştir. Özellikle ağır killi topraklarda traktörle çalışan burgu ile çukur açtığımızda çukur kenarında basınçla sıvanmadan dolayı bir nevi çömlekleşme olacağından ya bir çapa yardımıyla kenarların kırılması düşünülmeli veya 2-3 ay önce çukurlar açılarak güneş altında çatlamalarla çömlekleşmenin önüne gecilmelidir.

Çukur açmadan önce özellikle ilk 3 sırada dikim tahtası ile işaretleme yapmamız işimizi kolaylaştıracaktır.Dikim tahtası dediğimiz 1,5 metre uzunlukta ve 10 cm genişliğinde iki ucunda ve ortasında bir oyuğu bulunan basit bir tahta parçasıdır. Bu tahta parçasının orta oyuğunu daha önce çukur açacağımız yere koyduğumuz işaret çubuğunu içine alacak şekilde toprak üzerine yerleştiririz. İki başta bulunan oyuklara birer işaret çubuğu koyup dikim tahtasını ve ortadaki işaret çubuğunu kaldırırız. Ortadaki boşluğa dikim çukurunu açarız.

Bu arada tahlil sonucumuz gelmiş olması gerekir. Tahlil sonucuna göre bitkinin ihtiyacı olan ilk 3 yıllık fosfor ve potas ihtiyacı ile eksik olan mikro elementleri çukura verebiliriz. Bu nedenle de gübre tedarikimizi önceden yapmamız gerekir.Ayrıca ilk yıllarda kök gelişimini dolayısıyla bitkinin gelişimini hızlandırmak amacıyla organik madde takviyesi yapmak gerekir. Bunun içinde çukur içine bir miktar yanmış hayvan gübresi vermek iyidir. Ancak ülkemizde yanmış gübresi bol miktarda bulunmasına rağmen bunları kullanmak aynı zamanda bir kumardır. Çünkü bilinçli olarak gübrelerin fermantasyona tutulması işlemi henüz bilinmemektedir. Ahırdan çıkan gübre arazinin bir kenarına atılır.1-2 yıl orada bekletilerek yanmış gübre olarak değerlendirilir. Bu arada yağış altında kaldığından birçok besin elementi ve özellikle azot yıkanır. Ayrıca yabancı ot tohumları taşınır çeşitli hastalıklarla ve özellikle zeytinin köklerini yiyerek zarar yapan manas bu sırada bulaşır. Bu nedenle ya dışardan aldığımız gübrenin mutlaka metil bromid ile fumige edilmesi gerekir veya hazır olarak satılan kontrol altında fermantasyon yapılmış ve özellikle büyükbaşlardan elde edilmiş firma gübrelerini kullanacağız. Buna karar verdikten sonra gerekli bağlantıları yaparak tedarik yoluna gideriz.

Gübrelerimizi temin ettik çukurlarımızı açtık sıra geldi fidanlarımızı dikmeye. Ben ilk fidan dikiminin törensi bir hava da yapılmasını severim. Çünkü düşünün diktiğiniz ağaç hiç kimse tarafından dokunulmazsa ölümsüz ağaç olduğunu ve 2000 yıl yaşayacağını düşününce insan basit bir dikim yapmadığını hatırlayarak ister istemez heyecan duyuyor. Tarihe bir nokta koymak gibi bir şey.Bu nedenle fidan dikim işini kime yaptırıyorsanız yaptırın ama ilk fidanı mutlaka kendi ellerinizle dikin.İşin seranomik kısmından sonra fidan dikimine başlayabiliriz.
Öncelikle çukur içersine koyacağımız toprağı hazırlarız. Dikkat ederseniz çukur açarken klasik olarak kitaplarda yazan alt toprağı bir yere üst toprağı bir yere koyun diye yazmadım. Benim şahsi görüşüm elimizde çukurun etrafında güneş görmüş besin elementlerince zengin güzel toprak varken çukurun üst kısmına dahi olsa altan çıkan besin elementlerince ve bakterilerce fakir toprağı kullanmak yersizdir. Bu nedenle çukuru dolduracak kadar toprağı kürekle etraftan rahatlıkla toplayabiliriz. Bu toprağın üzerine hayvan gübresini (4 kg çukur başına verdiğim torbalanmış hazır gübreden verdiğimde güzel sonuçlar aldım) atarak güzelce karıştırırız Daha sonra çukurun yarısına kadar gelecek miktarına tahlil sonucuna göre kimyasal gübre ilave edebiliriz. Bu karışımı çukurun dibine atarız. Üzerine bir miktar kimyasal gübresiz karışımdan koyarız. Çünkü kimyasal gübre erimeden köklerle karşılaştığında kökleri yakabiliriz.Daha sonra ilk 3 sırada dikim tahtasının uçlarındaki oyukları daha önce koyduğumuz işaret çubuklarına getirerek yerleştiririz. Ortada bulunan oyuğa fidanı denk getirerek ilk koyduğumuz işaretle fidanın aynı yere gelmesini sağlayabiliriz. Fidanın dikim derinliği fidan torbasının içindeki toprağın üst kısmıyla tarlamızın seviyesi aynı olacak şekilde ayarlanmalıdır.Bu arada gübreli toprak çukura doldurulduktan sonra ayakla sıkıştırılmalı ve boşluk tekrar doldurularak sıkıştırılmalıdır. Yani iki defa sıkıştırılarak hava tabakasının kalmaması sağlanmalıdır. Daha sonra can suyu verdiğimizde suyun dağılması için fidan etrafında topraktan bir çanak yaparız. Çanak genişliği yaklaşık olarak 25-30 litre suyu alacak şekilde ayarlanmalıdır.İlk 3 sırayı dikim tahtası ile tamamladıktan sonra diğer sıraları da bu sıraları baz alarak dikebiliriz.Fidanı toprakla sıkıştırılmadan önce mutlaka işçinin diktiği her iki yöndeki sıralara bakarak çukur içersinde hafif hafif oynamalar yapması gerekir.Böylelikle düzgün sıralar oluşturur. Arkasından herek dikmeye sıra geldi.Hereğimizi fidanımızı hakim rüzgarlardan koruyacak şekilde dikeriz.Yani hakim rüzgarımız ne yönden esiyorsa o tarafa hereğimizi dikeriz.Daha sonra en az iki yerinden bir kumaş parçası ile sekiz yaparak bağlarız. Kullanacağımız kumaş parçasının güneşte dayanabilmesi için pamuklu olması dayanma acısından avantaj sağlayacaktır. Ayrıca 2 -3 santim enliliğin de kesip oluşturacağımız şeritler yerine herhangi bir ip kullandığımızda fidan üzerinde istemediğimiz rüzgardan yaralanmalar oluşacaktır.

Gelelim can suyu vermeye. Adı üzerinde can suyu. Yağmur altında bile dikim yaptığımızda can suyunu mutlaka vermeliyiz. Yaklaşık olarak 25-30 litre suyu fidanın etrafında ki çanağa doldurmalıyız. Bundan amacımız hava boşluklarını su ile doldurarak daha iyi sıkışma sağlanarak köklerin hava almasını önlemek.

Can suyu verme işlemi yazı dizimizin adını da değiştirmek gerekiyor. Çünkü artık zeytinciliği başlamıyoruz zeytinci olduk. Bundan sonraki yazı dizimimizde 1. yıl bakım işlemleri ile devam edeceğiz.

No comments: