Denizci Arkas, 'vapurlu zeytinyağı' Kristal'e ortak oldu28.06.2007
SİNAN DOĞAN / REFERANS GAZETESİ
Kristal Zeytinyağları'nın üreticisi Ticaret ve Sanayi Kontuvarı'nın yüzde 49 hissesi Arkas Holding'e satıldı. Noel Micaleff, bu ortaklıkiçin 'Yeni bir ortak değil, yarım asırlık bir arkadaşla buluştum' dedi.
İzmir'in iki Levanten ailesinin yarım asırlık dostluğu, zeytinyağında ortaklığa dönüştü. Kısa bir süre önce sürpriz bir kararla Kristal Zeytinyağları'nı üreten Ticaret ve Sanayi Kontuvarı'nın yüzde 49 hissesini Arkas Holding'e satan Noel Micaleff, "Bu hisse devri ile yeni bir ortak bulmadım, yarım asırlık bir arkadaşla yeniden buluştuk"dedi.
Babası Antony Micaleff'in temellerini attığı Ticaret ve Sanayi Kontuvarı Türk Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Noel Micaleff, Arkas'la yaptığı işbirliğinin arka planını anlattı. Micaleff, "Bizim zeytinyağlarımız Türkiye'nin her yöresinde 'vapurlu zeytinyağı' olarak bilinir. Zeytinyağı ambalajlarımızın üzerinde bulunan transatlantik resmi, büyük dedelerimizin Malta'dan İzmir'e gelişini simgeler. Arkas ise Türkiye'nin en köklü denizci ailesi. Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas da benim 50, belki daha fazla yıldır arkadaşım. Deniz deyince akla gelen Arkas ile zeytinyağı ile özdeşleşen Kristal, bu güç birliği ile zeytinyağı ile denizi bir araya getirdi" diye konuştu.
Türk zeytinyağı sektörünün 50 yıl içinde büyük çalkantılar ve değişiklikler yaşadığını belirten Micaleff, bu süre içinde bazı markaların ve fabrikaların el değiştirdiğini, bazılarının ise yok olduğunu söyledi.
Micaleff, "Ticari hayatta her şey olabilir. Maksat ürünün ve markanın devam etmesidir. İşte bizler de Arkas ile ortaklık yaptık. Bu, Kristal camiasına güç kattı. İzmir'in iki güçlü ve eski ailesi zeytinyağı için el ele verdi. İzmir'in kan kaybettiği, firmaların başka şehirlere gittiği söylenirken biz aksini yaptık. Bu bizi ve müşterilerimizi çok mutlu etti" dedi.
Hisse satma arzumuz yoktu
Ticaret ve Sanayi Kontuvarı'nın kurumsal bir aile şirketi olduğunu vurgulayan Micaleff, "Hisselerin büyük bölümü Micaleff Ailesinin vârislerinin ve eski ortaklarının elindeydi. Ama bazı yakınlarımız hisselerini satmak ve nakite dönmek arzusunu gösterdi. Benim ve aileden bazı ortaklarımızın satma arzusu yoktu. Aile şirketleri 2. veya 3. nesilden sonra sorunlarla karşılaşıyor; ya yok oluyor ya da parçalanıyor. Elbette bizler böyle bir olayın olmasını istemeyiz. Tam tersine şirketin daha da güçlenerek, kurumsallaşarak atılımlar yapması gerektiğine inanıyoruz. Bazı kuruluşlarla temas ettik. Lucien Arkas'ın sunduğu teklif hakikaten bizi onurlandırdı. Çok iyi bir sonuçla bu hisse devrini yaptık. Arkadaşlığımızın getirdiği geleceğe yönelik rahatlık ve inanç da işimizi kolaylaştırdı" diye konuştu.
Kristal'de atılım dönemi
Türkiye'nin şartlarına göre Kristal'in kimi zaman motoru çalıştırdığını, kimi zaman ise yavaşlattığını kaydeden Micaleff, "Ama öyle sanıyorum ki gelecek 10 yıl Kristal için atılım dönemi olacak; hem dışarıda hem Türkiye'de büyüyecek. Zeytinyağında en çok bilinen ve sayılan markayız. Evine Kristal'den başka ürün koymayan geniş bir kitle var. Bir eve Kristal girdi mi hep o evde kalırız" dedi.
Ana tesislerinin Bornova'da, ikincisinin ise Ayvalık'ta olduğunu kaydeden Micaleff, Türkiye genelinde 11 şube ve 240 çalışanları olduğunu kaydetti. Micaleff, "Şirket kurulduğunda ürettiği, sattığı zeytinyağı 1000-2000 ton iken, bugün 20.000 ton seviyesine ulaştı. Amacımız bu rakamları artırmak. 10 yıllık gelişme sürecinde belli başlı yatırımlarımız da olacak" ifadesini kullandı. Kristal'in zeytinyağı, diğer bitkisel yağlar, sabun ve çekirdeksiz kuru üzüm dışında hiçbir faaliyet konusu olmadığını kaydeden Micaleff, sahip oldukları gayrimenkulleri yine sektör için kullanma niyetleri olduğunu söyledi. Micaleff, "Biz yağcıyız ve öyle kalacağız. Bununla iftihar ediyoruz" dedi.
Kanundışı bir ortam var
Zeytinyağı sektörüne Arkas dışında başka büyük grupların da girmeye hazırlandığını belirten Micaleff, en büyük problemlerinin zeytinyağına başka yağların karıştırılması ve kayıtdışı çalışan firmalar olduğunu söyledi. Micaleff, şöyle konuştu: "Bir insanın yaşamak istemediği kanunsuz bir ortam var. Bundan şikâyetçiyiz. Devlete vergimizi ödüyoruz. Üretimin en iyisini yapıyoruz. Arzumuz devletin vazifesini layıkıyla yerine getirmesi. Aynı sahada ve aynı hakemle oynayan rakiplerimiz bize güç verir. Ama saha değişikse, hakem yoksa dürüst şirketler mağdur olur.""Emeklilik planım yok"Gücü yettiği ve genel kurul yetki verdiği sürece şirketin başında olacağını belirten Noel Micaleff, "
Emeklilik planım yok.
Biz hep böyle yaşadık. İş okulundan çıktık. Ama bir gün emekli olursam hem deniz kıyısında hem de zeytin ağaçlarının altında olmak isterim" dedi. Türkiye'de Levantenliğin kaybolmadığını ama değiştiğini belirten Micaleff, zaman içinde her şeyin değişime ayak uydurduğunu söyledi.
Malta'dan İzmir'e 150 yıllık öykü
Micaleff Ailesi, 1850'lerde Malta'dan gelerek İzmir'e yerleşti. Noel Micaleff'in büyük dedesi olan Carmeno Micaleff, İngiliz KraliyetDonanması'nın giyecek, yiyecek ihtiyacını karşılayan bir işadamıydı.1850'li yıllarda İzmir'e yerleşti. Ailenin bir kısmı ayakkabıcılık, bir kısmı da ticaret yaparken bazıları da İngiliz Demiryolları'nda çalıştı. 1920'lilerde zeytinyağı işine giren aile, 1938'de A. Micaleff markasıyla Türkiye'nin ilk riviera zeytinyağını üretti. Micaleffler, ilk ambalajlı zeytinyağı üretimine ve ihracatına imza attı.