Wednesday, July 11, 2007

Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, hem içeride hem de dışarıda model olacak

Dünya Gazetesi

11/07/2007

İZMİR - Türkiye'de kurulan ilk tarımsal ürün konseyi, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), oluşturacağı modelle yurtiçinde ve yurtdışında diğer tarımsal ürünlere model olmayı hedefliyor.

21 Mayıs 2007'de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yetki belgesini almasının hemen ardından çalışmalara başlayan UZZK kurucular kurulu, ilk basın ziyaretini DÜNYA'ya gerçekleştirdi.

DÜNYA Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım'ı ziyaret eden UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan, DÜNYA Gazetesi'nin yıllardan beri tarım konusunda çok duyarlı olduğunu ve ürün konseylerinin kurulmasına destek verdiğini söyledi. Mustafa Tan ile birlikte yönetim kurulu üyeleri Murat Narin, Ahmet Selim Kantarcı, Mehmet Cavlı, Yahya Ağacık, konseyin yasada belirtildiği gibi sektörünün tüm kesimlerini kapsadığını ve Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarının Yunanistan başta olmak üzere diğer üretici ülkeler tarafından da yakından izlendiğini ifade ettiler. UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tan ve yönetim kurulu üyeleri sorularımızı yanıtladı:

- Ürün konseyleri neredeyse 10 yıldır gündemde. Zeytin ve zeytinyağı sektörü olarak ilk somut adımı siz atmış oldunuz. Bu süreç hakkında bilgi verir misiniz?

TAN: Türkiye, 1998'de dönemin hükümeti tarafından verilen karar ile Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nden (UZK) ayrıldı. O tarihten itibaren bu karara tepkiler oldu ve aynı zamanda UZZK'nin kurulması tartışmaları başladı. Bu uzun bir süre düşünce boyutunda devam etti. O dönemde Ulusal Pamuk Konseyi için de çalışmalar sürüyordu. 2002'ye kadar somut bir adım atılamadı. İnternetteki "Zeytintürk Grubu"nda bu konu uzun bir süre konuşuldu, tartışıldı. Sektörün UZK'ya geri dönmesi aynı zamanda UZZK'nın kurulması konusunda görüş birliğine varıldı. 2002'de Körfez bölgesinde sektörün tüm kesimlerinin temsil edildiği geniş katılımlı bir toplantı yaptık. Başkanlığını o dönemde Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin de Başkanı olan Deniz Ataç'ın yaptığı bir icra kurulu oluşturduk. İcra kurulunun görevi UZZK'nın kurulması için hazırlık yapmak, işlemleri yürütmek, yasal altyapının oluşmasına çalışmaktı. Öncelikle Tarım Kanunu'na ışık tutacak bir taslak oluşturduk. 2006'da Tarım Kanunu çıktı. Kanunda konseylerin kurulması maddesi var. Konsey yönetmeliğinin hazırlanmasına katkıda bulunduk. Sektörün sorunlarını dile getirdik. TBMM'de zeytinyağı için komisyon oluşturulmasını sağladık. UZZK'nın nüvesi olarak milletvekillerine brifing verdik. Nihayet 5488 sayılı yasanın 11. maddesi ile ürün konseyleri yasalaştı. Yasada konseyin amaçları ile ilgili bölüm aynen bizim hazırladığımız şekliyle korundu. Zaten bu konuda hiç itiraz gelmedi. Organlar ve temsille ilgili çeşitli itirazlar oldu. Daha sonra yönetmelik çıktı. Yasalar ve yönetmelikler mutlak değil. Bunlar uygulamada yaşanan aksaklıklara göre düzeltilecekdir. Biz de yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde konseyi kurmak için başvurumuzu yaptık. Bizden sonra başka başvurular da oldu. Fakat ilk başvuran biz olduğumuz ve gerekli koşulları taşıdığımız için bakanlık görevi 21 Mayıs'ta bize verdi. Biz, yönetmeliklerle konsey yönetimine verilen tüm görevleri yerine getirmek ve 6 ay içinde genel kurula gitmekle yükümlüyüz. Bu kapsamda 9 Haziran'da İzmir'de sektörün tüm kesimlerini davet ettiğimiz geniş katılımlı bir toplantı organize ettik. Tarım Bakanlığı yetki belgesini o toplantıda bize takdim etti.

- Sektörde farklı oluşumlar, kesimler var. UZZK nasıl bir yapıya sahip olacak? Kimler üye olacak?

TAN: En önemsediğimiz konu konseyin kanunda belirtilen tüm kesimleri kapsaması. Zeytinin yetiştiği tüm yörelerde tanıtım toplantıları yapmaya başladık. İlk toplantımızı Ankara'da yaptık. Önümüzdeki günlerde Körfez bölgesine, Güneydoğu Anadolu'ya ve Marmara'ya çeşitli illere gideceğiz. Üyelik için başvurular devam ediyor. Çok yoğun ilgi var. Üyelikler 5 grupta toplanıyor. Tarım grubu; ziraat odaları, tarımsal üretici birlikleri, tarım satış kooperatifleri gibi kuruluşları ifade ediyor. Ticaret grubunda ise ticaret odaları, borsalar, lisanslı depolar, ihracatçı birlikleri gibi kuruluşlar yeralıyor. Sanayi grubu; ihracatçı birlikleri, sanayi odaları, sanayi ve ticaret odaları gibi kuruluşlardan oluşuyor. Araştırma ve mesleki kuruluşlar grubunda ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü, üniversiteler, araştırma enstitüleri temsil ediliyor. 5'inci grubun adı üretici, tüccar, sanayici grubu. Burada bireysel olarak üyelik mümkün. Diğer dört grupta 500 YTL giriş ve yıllık aidat alınırken, beşinci grup için bu rakam 120 YTL olarak belirlendi. Üyelerden çeşitli belgeler yanında üyelik taahhütnamesini imzalamalarını istiyoruz. Bununla üyeler konseyin kurallarına uymayı taahhüt ediyorlar.

"Yunanistan çalışmaları yakından izliyor"

- Dünyada durum nedir? Diğer ülkelerdeki ürün konseyleriyle benzeşen, ayrışan yönleriniz neler?

TAN: Konsey benzeri yapılanmalar ülkelere göre değişiyor. AB'de işletmeci örgütler, branşlar arası örgütler gibi isimleri var. ABD'de ürün konseyleri daha güçlü. Kaliforniya Zeytinyağı Birliği, Pamuk Konseyi gibi güçlü örgütler var. Fakat Avrupa'da kooperatifler daha güçlü. Yunanistan'da ürün konseyi yapılanmas yok. Onlar kendilerini AB tüzüklerine bağlamışlar. Tunus keza öyle. Yunanistan bizi yakından izliyor. İyi bir örnek oluşturduk. Dünyada sektörle ilgili önemli gelişmeler oluyor. Yurtiçinde her kesimin kendine göre sıkıntıları var. Bundan sonra sektörün adresi belli. Herkes sorunlarını ifade edebilir ama Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu adlı tarımı yönlendiren bir kuruluşumuz var. O kurula raporla sektörün sorunlarını ileteceğiz, tüm kesimlerin taleplerini dile getireceğiz. O kurulun da bunları dikkate alma zorunluluğu var. UZZK hiçbir kurum ve kuruluşun organı değil, tüm sektörün örgütlü olduğu bir kuruluş.
Üreticiler sorunlarına çözüm bulacak
- Sayın Kantarcı, siz üretici kesimini temsilen konseyde bulunuyorsunuz. Konsey üreticiye yönelik neler yapacak?
KANTARCI: Üretici, sanayici, tüccar her kesim bu dağınıklığın acısını çektik. Üretici öncelikle malın para etmesini, maliyetler düştükten sonra kendisine iyi bir yaşam sağlayacak kadar pay kalmasını düşünür. AB'de bunun sağlanması için pek çok enstrüman işin içine giriyor. İhracattan üretime kadar her aşamada destek söz konusu. Hangi konuda sıkıntı yaşansa hemen çözülüyor. Şu an zeytinyağı fiyatları dünyada ve Türkiye'de hemen hemen aynı. Fakat AB'de üretici bu fiyatın üzerine her kilogram için 1.33 Euro sübvansiyon alıyor. Stoklama, pazarlama, tanıtım yardımları var. Biz ise bunlardan çok uzak kaldık. Üretici, ihracatçı, tüccar, sanayici arasındaki konsensüs bu yüzden önemli. Tarımda en geri kalmış kesim zeytinciler. Fidan kesiminden toplanması ve sıktırmasına kadar her alanda açıkça görünüyor. Hâlâ müstahsillik dededen kalma usullerle yapılıyor. Modern tarım, mekanizasyon gibi konular zeytincinin çok uzağında. Türkiye'de yeni fidanlarla ağaç sayısının 150 milyona çıktığı söyleniyor. Ağaç varlığı ve zeytinyağı rekoltesi karşılaştırılınca verimin ne kadar düşük olduğu hemen göze çarpar. Kendi zeytinliklerimde modern teknikleri kullanmaya başladıktan sonra verimi yüzde 30-35 artırdım. Bunu tüm üreticilerle paylaşmanın bir yolu da konsey olacak. Sıkıntılarımızı ortak olarak dile getirip, ortak çözüm arayacağız. Sektörde zeytinyağı üretim tesislerinde de fazla kapasite sözkonusu ama hala teşvikli yatırım yapılıyor. Yapılan son dikimler ve eski ağaçlardaki verim artışlarıyla 10 yıl içinde 500 bin tonluk rekolteleri konuşur hale geliriz. Bunları karşılayacak tesis var. Sektörün bir sıkıntısı da verilerin yeterince sağlıklı olmaması. 1975'te üniversitede hazırladığım tez için araştırma yaparken 400 bin kişinin zeytincilik yaptığı bilgisine ulaşmıştım. O günden bu yana babam öldü, biz 3 kardeş zeytinci olduk. Ama hâlâ kamu kayıtlarında zeytinci sayısı 400 bin olarak görülüyor.

Sanayi

- Yahya Bey, sanayi kesiminin temsilcisi olarak sorunlarınızı ve çözüm önerilerinizi anlatır mısınız?
AĞACIK: Üretici, sanayici, tüccar kesimleri sağlıklı olursa, sektör de sağlıklı olur. Üretici tüccarı, tüccar sanayiciyi, sanayici üreticiyi anlamıyor. Üreticinin prim alması gerekiyor, ama bu aslında bütün sektörün problemi. Hem üretici hem sanayici hem tüccarım, ama UZZK'da sanayi kesimini temsilen bulunuyorum. Fabrikalar sektörün zayıf halkası. Senede sadece 2-3 ay çalışırlar, ama büyük sanayi tesisleri gibi görülürler. Sanayicinin yaptığı amme hizmeti gibidir. Karasu problemi sektörün sorunudur, ama sanayicinin çözmesi istenir. Oysa bu sorun daha Avrupa'da bile çözülmedi. Üniversiteyle, yurtdışı ile temas halindeyiz. Bu, üreticinin de sorunu. Ama 'yağı aldınız, karasuyu da alın' diyemiyorsunuz. Kapasite çok fazla. Devletin sektördeki yatırımları sektörle temasa geçerek yönlendirmesi lazım. UZK'de bir söz var. Zeytin üreten ülkelerde problemler aynıdır. Sistemli olan ve olmayan ülkeler vardır. Sistemli ülkelerde bu problemler çözülür, diğerlerinden her yıl tekrarlanır. Türkiye'nin 800 bin ton yemeklik yağ açığı var, bizler rekolte biraz yüksek çıkacak olsa korkuya kapılıyoruz. Bizde de eli taşın altında olanlar hep birlikte bu sistemi kurmalıyız. Eğer sadece kanun çıkaranlara bırakırsak elbise ya dar ya bol geliyor. UZZK'nın işlevi de burada ortaya çıkıyor.
Kişi başı tüketim 2 kilograma çıkarılmalı
- Sayın Cavlı, üretimden tüketiciye kadar olan zincirde en önemli sorunlar nerede yaşanıyor ve bu sorunlar nasıl çözülebilir?

CAVLI: Hepimiz aynı gemideyiz. Sektörlerin gücü en zayıf halkalarıyla ölçülür. Tüm kesimler birbirini ilgilendirir. Üretici iyi üretip iyi depolayacak ki tüketici en kalitelisini tüketsin. İç pazarda yıllardır tüketim 1 kilogram civarında. Yıllardır bunu aşamadık. Zeytinyağı şu dönem çıkış trendinde. Gelir dağılımının iyi olmaması, bazı kesimlerde kolay ulaşılamaması gibi faktörler düşük tüketimin en önemli nedenleri. Zeytinyağının sağlığa katkısının herkes tarafından bilinmesi çok önemli bir ayrıntı. Önümüzdeki dönemde UZZK'ta teknik komiteler oluşturulacak. Bunlardan biri de iç tüketimin artırılmasına yönelik olacak. Diğer kuruluşlarla markasız, bölgesel tanıtım programları yapılacak. Kişi başı tüketim 2 kilogram düzeyine çıksa, sektördeki sorunların çoğu aşılmış olacak. Bunun için tüm kesimlere görev düşüyor. UZZK sektörün tek sesi olacağından bu konuda yaptırım gücü daha yüksek olacak. Örneğin Türkiye'nin kuraklık sorunu malum. Pamukçuların borçları erteleniyor. Zeytincinin de mağduriyeti var. Seçimden sonra bu sıkıntının aşılması için Ankara'da temaslara başlayacağız.

- Murat Bey, bu işin ticaretini yapanlar konseyin neresinde?

NARİN: Dünya fındık üretiminin yüzde 75'i Türkiye'de yapılıyor. Fındıkçılar biraraya gelmek için hâlâ neden bekliyorlar anlamış değilim. Zeytincilikte bir çok çıkar grubu var. Biraraya gelip '21. Yüzyıl Türk Zeytinciliğinin Planlanıp Koordine Edilmesi" projesini hayata geçirmek istiyoruz. Zeytincilik bir kültür ve yaşam biçimi. Hepimizin temel kaynağı zeytin ağacı. Veriminden kalitesine, hastalığından fiyatına kadar herşeyi tüm kesimleri ilgilendiriyor. Örneğin bu yıl kuraklık hepimizi kaygılandırıyor. Konsey ahenk içinde çalışıyor. Tartışmalardan sonra ortaya çıkan karar her kesimin kendini aştığı bir karar oluyor. Bu başarı ve ilerlemeyi beraberinde getirecektir. Eğer zeytin ağacının anavatanı Anadolu'ysa bu iş ona layık olarak yapılmalı. Geleceğimizin planlanması görevimiz var. AB 2 milyon ton üretim yapıyor. Bizim 12 milyon hektar dikilebilir arazimiz var. Mevcut ve yeni dikilen ağaç sayısında çeşitli rakamlar var. UZZK'nın temel görevi her türlü çalışmayı yaparak dünya zeytinyağı piyasasında Türkiye'yi önemli bir aktör haline getirmek olmalı. Üretimdeki yüzde 7'lik payla bunu yapamayız. 500 bin tonluk üretim rakamları ulaşılabilir hedefler. Ancak bu rakama ulaşınca dünyada ağırlık merkezi haline gelebiliriz. Zeytinyağı herşeyden önce sağlık nedeniyle tüketilmeli. Koruyucu hekimlikte önemli bir işleve sahip. Tüketimi artırmak için de tanıtım, sübvansiyon ne gerekiyorsa yapılmalı. Tarımsal destekler son yıllarda geriye gidiyor. Dünya bu ürünü çok ciddi rakamlarla destekliyor. AB, yakın zamana kadar bütçesinin yarısını tarımsal desteklere ayırmıştı. Zeytinyağına kilogramda 3 Euro'ya varan destekler veriliyordu. Bizde fiyat bu düzeye çıkmıyor. Doğru destek politikası oluşturulmalı. UZZK'da bu çalışmaları ortak akıl ve konsensüsle yapacağız. Hedef, UZZK'yı 'burası yapar' niteliğine ulaştırmak.
UZZK'nın hedefleri
1- Ulusal teknik işbirliğine ilişkin olarak:

- Ülke zeytinciliğinin entegre ve sürdürülebilir gelişimi için ulusal ve uluslararası işbirliğini güçlendirmek.
- Zeytinyağları, prina yağları ve sofralık zeytinler için üretim, sanayi, stoklama ve pazarlama politikalarını n koordinasyonunu güçlendirmek, ulusal ve uluslararası ticaret işbirliğinin temellerini oluşturmak.
- Ürün kalitesini iyileştirmek ve bu konuda atılan adımları sürdürmek-çevrenin korunması konusundaki çabaları sürdürmek.
- Zeytin ağacından elde edilen ürünlerden entegre biçimde faydalanılması nı tetkik etmek ve bunu güçlendirmek, genetik kaynakların korunmasını sağlamak.

2- Zeytin ürünlerinde ulusal ve uluslararası ticaretin standartlaştırı lmasına ilişkin olarak:
- Ürün kalitesini kontrol etmek.
- Adil ulusal ve uluslararası ticaret için mücadele etmek.
- Tüketici haklarının korunmasını sağlamak.
- Hileli uygulamaların engellenmesini sağlamak.
- Pazarlamada ulusal ve uluslararası kuralların uyumlaştırılması nı sağlamak.

3- Zeytin ürünlerinin uluslararası ticaretinin genişletilmesi ve bunun promosyonunun yapılmasına ilişkin olarak:
- Üretim, tüketim ve ticarette her vasıta aracılığıyla ülke ve dünya zeytin ürünleri ekonomisinin uyumlu ve sürdürülebilir bir şekilde genişletilmesine olanak sağlayan faaliyetlerin teşvik edilmesi.
- Piyasanın şeffaflığını artırmak amacıyla bilgilendirme ve istişare
usullerini tesis etmek.
- Zeytin ve zeytinyağı tüketiminin geliştirilmesi için hangi önlemler uygunsa bunları kabul etmek.
- UZZK'nın sektördeki tüm işletmeler için bir buluşma noktası ve zeytinle ilgili bir ülke dökümüntasyon ve bilgilendirme merkezi olarak rolünü korumak ve güçlendirmek.

No comments: