Sayime BAŞÇI
Dünya
22 Şubat 2011,Salı
ÇANAKKALE - Türkiye'nin zeytinyağı alanındaki teknolojisinin dünya standartları seviyesinde olduğuna işaret eden Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği Başkanı Cahit Çetin, burada tarım kooperatiflerinin de önemli bir etkisi olduğunu vurguladı.
Çetin son dönemlerde ihracatçılar tarafından sıkça dillendirilen Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. DİR, hammadde sıkıntısı yaşandığında ihracatçıların bu hammaddeyi gümrüksüz ithal etmelerine imkan tanıyor. Son dönemde bazı zeytinyağı ihracatçıları zeytininde DİR kapsamına alınmasını talep ediyor. Türkiye'nin zeytin alanında böyle bir uygulamaya ihtiyaç duymadığını vurgulayan Çetin, "Dünyanın her yerinde DİR vardır, ama Avrupa'da DİR'e dayanan ihracat ortalamasının genel ihracat içindeki payı yüzde 6'dır. Türkiye'de ise bu oran yüzde 66'dır. Türkiye'de en çok ithalat kalemi tarım sektöründedir. Bu oran yüzde 45'tir. Tarım Bakanı zeytinyağında şu an DİR konusunda ciddi şekilde direniyor. DİR isteyenlerin kaybettikleri pazarı yoktur bu nedenle DİR'i isteme hakları yoktur. Bunun sadece üretici fiyatlarını baskı altına almak için gündeme getirildiğini düşünüyorum. Zeytinyağı için ciddi bir tehdittir ve izin verilmemesi gerekir" ifadelerini kullandı.
Zeytin kooperatiflerinden devlet kasasına 54 milyon TL
Son 10 yılda sadece zeytinyağı kooperatiflerinin kamu maliyesine 54 milyon TL'lik katkı sağladığını açıklayan Çetin, "Kooperatifler krizlerin domino etkisini keser. Bir dönem bir bürokrat ile konuşmamda IMF gibi kurumların koopertifleri düşman olarak gördüğünü söyledi. Kooperatifler ulusal sermaye yaratır. Bu gibi kurumların şimdi çıkıp bu alanda birer açıklama yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Zeytinyağı alanında ulusal bir marka yaratmaya çalışan Çanakkale'ye bağlı Küçükkuyu Beldiyesi'nin '2. Zeytin Kurtuluş Şenlikleri'nde' konuşan Çetin, AB'de tarım politikalarının yüzde 75'inin kooperatifler aracılığı ile sağlandığını söyledi. Bu noktada zeytin ve zeytinyağı alanında da kooperatiflerin kilit rol oynadığına ifade eden Çetin, bölgelerin de markalaşma konusunda daha fazla çaba sarfetmesi gerektiğini anlattı. Küçükkuyu'nun sahip olduğu iklim ve bölgesel şartlar ile büyük bir avantaja sahip olduğunu dile getiren Çetin, "Kendi markalarımızı yaratmamız konusunda hareket etmemiz gerekir. Coğrafi ürünlerin desteklenmesi gerekir. Bir Edremit yağlık cinsi bir de İzmir'den itibaren başlayan memik yağlık cinsi var. Bu iki cinsin coğrafi işaretini aldık. Bu tağşişin de önüne geçecek konulardır. Teşvikler iyi düzeydedir ama Avrupa normlarına uyması üreticilerimizin üretim heyecanını kaybetmemesi gerekir. Satış kooperatifleri uzun süredir destekleme yardımlarından mahrumdur. Bunu desteklemiyorum ama kendi değerlerimize sahip olmamız gerekir" diye konuştu.
Üreticinin hevesi kırılmamalı
Çetin, zeytin alanında pirimlerin bu yıl 50 krş'a çıkarılmasına rağmen bunun da yetersiz olduğunun altını çizdi. Avrupa'da bu rakamın 1.3 euro seviyelerinde olduğunu anlatan Çetin, depolama hizmetlerine de teşvik verildiğini anlattı. Bu noktada Türk üreticisinin üretim hevesinin kırılmaması gerektiğini kaydeden Çetin, devletin sübvansiyonlarla pazara yardımcı olması gerektiğini iletti.
4 tasarımcıdan 7 özel tasarım
Toplantıda ambalajın önemine dair bir sunum yapan Şişecam Pazarlama Müdürü Erdal Seyhan, Şişecam olarak 4 ülkede 10 üretim tesisi ve 1.3 milyar ambalaj cirosuna ulaştıklarını aktardı. Toplam üretimin yüzde 60'ının yurtdışı, yüzde 40'ının da Türkiye'de satıldığını anlatan Seyhan, T"ürkiye pazarında farklı sektörler için 4 milyar adet cam kap üretiliyor. Zeytin ve zeytinyağı ambalajı satışlarımız 30 milyon adet ile sınırlı kalmaktadır. Biz sektörde farklılık ve gelişim yaratmak için TİM ve ZZTK işbirliği ile Türk zetinyağı için cam şişe tasarım projesi üzerinde çalıştık. Alev Ebüziyya, Aziz Sarıyer, Defne Koz, Gamze Güven'e 7 cam şişe tasarımı yaptırdık." dedi.
Markalaşmak çok önemli
Eren Holding CFO Mehmet Molvalı, toplantıda yaptığı konuşmada, marka olmanın önemine vurgu yaptı. "Eren Holding dediğinizde kimse tanımıyor ancak, Burberry, Lacoste, Swatch bizim markalarımız. Lacoste'un dünya üretimi bizde. Bunları söyleyince herkes tanıyor. Çünkü marka olmuşlar" ifadelerini kullanan Molvalı, Kuçukkuyu'nun da zeytinyağında bir marka yaratması gerektiğini iletti. Molvalı, Kuçukkuyu'nun ilan edilen SİT alanları ve iklimi nedeniyle önemli bir avatantaja sahip olduğunu anlatan Molvalı, "Bunu nasıl markalaştıracağız ona bakmamız gerekir. Burada yetişecek olan zeytin farklı, üretilecek olan yağ farklı bir yağ. Bunu Küçükkuyu'ya tanıtmamız gerekir. İnanırlılığımızı sağlamamız gerekir" dedi. Kendisinin de Kuçukkuyu doğumlu olduğunu aktaran Molvalı, markalaşmanın öneminin altını çizdi.
Türkiye zeytinyağı üretiminde dünye 5'incisi
Marmara Grubu Vakfı Başkanı Müjgan Suver zeytinyağı ile ilgili şu bilgileri verdi:
. Dünyada 400 bin tonluk zeytinyağı arz eksiği var.
. Türkiye yılda 40 bin ton zeytinyağı ihraç ediyor.
. Türkiye'de 500 bin ailenin geçim kaynağı olan zeytincilik 10 milyon kişinin doğrudan ve dolaylı geçimini sağlıyor.
. Üretimin yüzde 75'i zeytinyağı, yüzde 30'u sofralık zeytin olarak değerlendiriliyor.
. Türkiye'de yaklaşık 160 milyon zeytin ağacı mevcut. Dünyada ağaç sayısı bakımından 4'üncü sırada.
. Türkiye, zeytiyağı üretiminde ise 150 bin ton ile 5'inci sırada.
. Türkiye'de kişi başı zeytinyağı tüketimi yıllık 2 kilogramı geçmiyor. Tüketim Ege ve Marmara bölgelerinde yoğunlaşıyor Doğu ve Orta Anadolu neredeyse hiç zeytinyağı tüketmiyor.
No comments:
Post a Comment