Tuesday, February 08, 2011

Gıda İhracatçılarının Rusya çıkarması
















M.Hakkı Yazıcı
mhyazici@yandex.ru

Kaynak: http://www.turkrus.com/kose-yazilari/20643-turk-gida-ihracatcilarinin-rusya-cikarmasi-uzerine-en-son-umit-olur.html

EİB, Gıda İhracatçılarını Rusya’ya getirdi

Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye’nin en büyük gıda ihracatı pazarları arasında olan Rusya’da 7-11 Şubat 2011 tarihleri arasında düzenlenen Prodexpo 2011 Moskova Uluslararası Gıda Fuarı’na Milli Katılım Organizasyonu düzenledi.

Bu fuar, Rusya’da ürünlerini tanıtmak isteyen, yeni dış pazar arayışı içinde olan ihracatçılar için çok önemli bir vitrin.

Prodexpo Moskova Uluslararası Gıda Fuarı’na geçen sene 80.000 metrekare alanda 28’i milli katılım olmak üzere 57 ülkeden toplam 1.790 firma katılmış ve fuarı yüzde 91’i profesyonel 56 bin kişi ziyaret etmiş.

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Sezmen Alper, “Küresel krizin bittiği, talebin tekrar canlandığı ortamda Rusya pazarındaki fırsatları değerlendirecek, Rusya’nın en büyük gıda fuarı olan Prodexpo 2011 Moskova Uluslararası Gıda Fuarı’na katılan tüm gıda ihracatçısı firmalarımız kazançlı çıkacaktır,” diye konuşuyor.

Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından 2011 yılında 4 uluslararası gıda fuarına milli katılım organizasyonu gerçekleştireceklerini belirten Alper, şöyle devam ediyor:
“2011 yılında düzenleyeceğimiz ikinci gıda fuarı, 7-11 Şubat 2011 tarihleri arasında düzenlenen Prodexpo 2011 Moskova Uluslararası Gıda Fuarı…Türkiye, Rusya’ya yıllık ortalama 1 milyar dolarlık gıda ürünü ihraç ediyor. En büyük ihraç pazarlarımızdan bir tanesi, yaklaşık 150 milyon nüfusu ile dünyanın 9. kalabalık ülkesi…Rusya’nın, toplam ithalatının yüzde 20’sini gıda ürünleri ithalatı oluşturuyor. Rusya, gıda ihracatçılarımız açısından hem büyük, hem de yakın bir Pazar; ihracatçılarımızın bu cazip fırsatı değerlendirmelerini bekliyoruz. Fuarda konserve, turşular, makarna çeşitleri, kuru yemişler, fındık, zeytin ve zeytinyağı, un ve unlu mamuller, bitki çayları ve şifalı bitkiler ile baharatlar, şekerlemeler, süt ürünleri, şarküteri ürünleri, reçel, helva, çikolata, hazır gıdalar, içecekler, su ürünleri, kanatlı hayvan eti vb. gıda ve işlenmiş tarım ürünleri sektöründe uluslararası standartlara uygun ürün üreten ve ihraç eden tüm firmalarımızın rekabet şanslarının yüksek olduğunu düşünüyoruz.”

Türkiye Rusya’ya neler satıyor?

Türkiye, 2009 yılında Rusya’ya 965 milyon dolarlık gıda ürünleri ihraç etmiş. Gıda ürünleri ihracatında ana kalemi 633 milyon dolarlık dış satış ile yaş meyve sebze ürünleri oluşturuyor. Türkiye, Rusya’ya 75 milyon dolarlık bitkisel ürünler ihraç ederken, 55.5 milyon dolarlık kuru meyve, 54.3 milyon dolarlık fındık, 24 milyon dolarlık meyve sebze mamulleri ihraç etti.

Zeytin-Zeytinyağı İhracatçıları da Fuar atağında

Beni en çok sevindiren de içinden geldiğim zeytinyağı sektörünün, zeytin-zeytinyağı ihraçatçılarının bu sene daha güçlü olarak Fuara katılacak olmaları.

Türkiye Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Metin Ölken, 7-11 Şubat’ta Moskova’da düzenlenecek olan Prodexpo Gıda Fuarı’nda, “Ruslara Edremit, Ayvalık, Akhisar, Aydın, Milas, Gemlik, Mut, Antakya ve Nizip yörelerinin sofralık zeytin ve zeytinyağlarını hem tattıracak, hem de oylatacağız,” dedi.
Metin Ölken, “Bu, Rusya pazarı için ZZTK açısından ilk adım olacak. Sonrasını da bu etkinlik devamında planlayacağız,” diyor.

Rusya Türkiye için her geçen gün önemi daha da artan önemli bir pazar

Soğuk savaş dönemi sonrasında Türkiye ve Rusya birbirleri için eskisinden daha önemli birer pazar haline geldiler.

Türkiye’nin turizm gelirlerinin en önemli bölümünü de artık Rus turistlerin bıraktıkları dövizler oluşturuyor.

Peki Ruslar zeytini, zeytinyağını biliyorlar mı?

Hikaye bu ya; beryoza ağacı gibi uzun boylu, narin, güzeller güzeli bir Rus turist genç kız Antalya’da tatil yaptığı otelin salonunda kahvaltı yapıyormuş. Zeytinsiz, zeytinyağsız kahvaltı olur mu? Olmaz tabii!...

Kızcağız çatalını zeytine batırmaya çalışıyor, ama beceremiyormuş. Her seferinde zeytin, çatalın altından kayıp, kurtuluyormuş. Güzel Rus turistin etrafında servis bahanesiyle fır dönen, durumunu gören karayağız Türk delikanlısı garson, kızcağızın yardımına koşmuş, çatalı batırıp zeytini uzatmış.

Genç kız, mahcup bir şekilde, teşekkür mü etse bilemeden zeytini ağzına atmış; sonra pişkinliğe vurup garsona:
“Ben yormasaydım, sen onu zor yakalardın,” demiş.

Bu işin hikaye tarafı…Yukarıda havayı dağıtmak için anlattığım hikayeye inanıp, değindiğim gibi Rusların zeytini, zeytinyağını bilmediklerini zannetmeyin. Gerçekte Ruslar, zeytini ve zeytinyağını biliyorlar ve tüketiyorlar. Bizim tarafımızdan pek bilinmeyen şey ise Rusya’nın önemli bir Pazar olduğu…

Daha önce de çeşitli defalar farklı ortamlarda söylemiştim, bir süredir Moskova'da yaşıyorum ve utanarak yazıyorum; ben de evimde ne yazık ki markette bulabildiğim İspanyol, İtalyan, Yunan zeytin ve zeytinyağlarını yiyorum. Çünkü marketlerde bizim ülkemizin güzelim ürünleri yok!...

Hemen dudak büküp, Rusya’da tüketilenlerin kalitesiz ürünler olduğunu zannetmeyin. Üreticilik deneyimim, Edremit Zeytincilik Meslek Yüksek Okulu’nda katıldığım seminerler ve Aydın Ticaret Borsa’sında devam ettiğim iki aşamalı zeytinyağı tadımı eğitiminden kaynaklanan mektepliliğimle tattığım, Rusya’daki marketlerden satın aldığım bu zeytinyağları hiç de fena değil; ancak yine de burada bulabildiklerim bizim Körfez zeytinyağlarının ve sofralık Gemlik zeytinimizin yerini tutamaz. Galiba memleket hasreti de bende en çok bu konuda kendisini gösteriyor.

Keşke bizim güzelim ürünlerimiz de raflarda hak ettiği yeri alabilse.

Bütün Rusya için konuşamasak bile Moskova çok zengin bir şehir. Dünyanın en görgüsüz ve ölçüsüz zenginleri burada… Zeytinyağı da burada çok prestijli bir ürün ve tanınıyor. Rusya'da da bütün dünyada olduğu gibi margarin, diğer bazı gıda ürünleri, sabun, güzellik müstahzarları gibi bazı ürünler, zeytinyağı imajı ile pazarlanıyor. Rusların çok tükettikleri mayonez üretimi yapan bir firmanın ambalajlarında bunun zeytinyağı kullanılarak imal edildiğini anlatan zeytin resimleri var. Hemen her markette zeytin ve zeytinyağı var; bazen promosyonu bile yapılıyor.

Rusya perakende pazarı gerçekten cazip mi?

Rusya pazarını küçümsemek safdillik olur. Özellikle 90’lı yıllardan sonra hızla büyüyen ve gelişen bir Rusya’dan bahsediyoruz. Gelgitlerle dolu kriz zamanlarında kesin rakamlardan söz etmek çok doğru olmasa da yaklaşık bazı göstergelerle Rusya pazarına bakacak olursak ne kadar önemli olduğunu anlarız:

-Economist Intelligence Unit tarafından hazırlanan rapora göre Rusya şu anda dünyanın en büyük on ikinci büyük perakende pazarı konumunda. Bu araştırmaya göre 2002 yılında 112 milyar ABD doları seviyesinde olan perakende pazarı sektörü hacmı 2004 yılında 190 milyar ABD dolarına yükselmiş.

-2010 yılında 450 milyar ABD dolarlık perakende pazarına sahip olması öngörülen, şu anda 270 milyar ABD dolarlık pazara sahip Rusya`da benim yaşadığım Moskova, sadece 68 milyar ABD doları ile önemli bir paya sahip.

-Financial Times Gazetesinin yaptırdığı araştırmaya göreyse Rusya’nın 2020 yılında Almanya’yı bile geçerek, Avrupa’nın en büyük perakende pazarına sahip olacağı, 2004 yılında 224 milyar ABD doları olan gıda, giyim ve dayanıksız tüketim mallarını kapsayan “grocery” sektöründe 2020 yılında 637 milyar ABD dolarlık bir büyüklüğe ulaşacağı açıklanmıştır.

-Rusya perakende pazarı, 2000 yılından beri yılda yaklaşık % 11 oranında büyüyerek gelişmekte.

-AT Kearney’in “Windows Of Hope For Global Retailers” başlıklı 2009 Raporuna göre; Rusya perakende pazarı, önümüzdeki 5 sene içinde her yıl ortalama %15 artarak büyüyecek.

-Renaissance Capital tarafından yapılan “Future of Russia’s Consumer Sector” araştırmasına göre, Rusya’da 2010 yılında satın alma gücü paritesine göre kişi başına harcanabilir gelir düzeyinin 10.550 ABD dolarına ulaşacağı beklenmekteydi.
Rusya perakende pazarında Alman Metro (Metro, Cash&Carry, Real), Fransız Auchan, önemli bir mağaza ve pazar payına ulaşmıştır. 1997 yılında, Moskova’da ilk Ramstore mağazasını açarak süpermarket-hipermarket sektöründe yabancı sermayeli girişimciliğin öncülüğünü yapan Türk Ramenka ise bu mağazaların önemli bir kısmını Fransız Auchan’a satarak sektörün liderliğini ne yazık ki yitirmiştir.

En son umut ölür...

Türkiye’nin son iki üç senedir trajik bir şekilde gerileyen zeytin-zeytinyağı ihracatında toparlanıp atak yapabilmesi için hedef pazarlarını iyi belirlemesi gerekmektedir.

Süregelen koşullarda, AB ülkelerine ihracat yapabilmek için, zeytin üreticisi hemen her ülkeye verilen kotalardan her ne hal ise yoksun olan; zeytin üreticisi AB ülkeleri ve kotaya sahip AB üyesi olmayan diğer ülkelerle adil olmayan bir rekabete zorlanan Türkiye’nin ancak olağan dışı iklim koşulları sonrasında, kıtlık senelerinde malının talep edilir olacağını bilmek için biraz gerçekçi olmak yeterli...O da markalı-ambalajlı değil, dökmeci olarak…Bu gidişle çok yakın bir gelecekte ihracatta ancak Tunus’un dökme zeytinyağı tedarikçisi olabilirsek kimse şaşırmasın.

AB’den kota edinme mücadelesini bırakmadan, kararlı bir şekilde verirken alternatif pazarlarda yer edinmek çabası da sürdürülmelidir. AB ile vakit kaybetmek yerine ABD, Kanada, Çin, Japonya ve Rusya gibi pazarlara gereken önem verilmelidir.
142 milyon nüfusu bulunan, kişi başına düşen milli geliri ortalama 5 bin 260 dolar olan Rusya`da kişi başına düşen zeytinyağı tüketiminin de eğitim ve refah seviyesinin yükselmesine paralel olarak her geçen gün artması bekleniyor.
Rusya’da tüketilen zeytinyağları arasında yüzde 78 ile İspanyol yağları birinci sırada yer alıyor. Pazarda İtalya, Yunanistan, Tunus ve Suriye zeytinyağları da hatırı sayılır oranda bulunuyor.

2005 yılında Rusya`nın yıllık ithalatı 6 bin ton iken Türkiye`nin Rusya`ya yaptığı zeytinyağı ihracatı 220 tondu. Bunun 150 tonu Tariş tarafından yapılan ihracat idi.
Rusya, Uluslararası Zeytin-Zeytinyağı Konseyi (IOOC) verilerine göre son yıllardaki zeytinyağı ithalatı 14 bin ton, sofralık zeytin ithalatı ise 90 bin ton civarında olmasına ve bu miktar 142 milyonluk bir ülke için henüz çok az olmasına rağmen önemsenmesi ve stratejik bir pazar hedefi olarak değerlendirilmesi gereken bir ülke.
Umudum sanıldığından çok daha zengin ve kaliteli ürünlerin talebinin olduğu Rusya'da bizim ürünlerimizin de pazarda en az diğerleri kadar yer bulması.
Rusların çok sevdiğim bir atasözü var:

“Umut, en son ölür.”

7 comments:

Anonymous said...

excellent issues altogether, you simply won a new reader.
What could you recommend about your post that you made some days in the past?
Any certain?

Look into my webpage kelly

Anonymous said...

I'd like to find out more? I'd love to find out
some additional information.

Also visit my weblog - admitted

Anonymous said...

Thankfulness to my father who shared with me regarding this webpage, this
blog is genuinely awesome.

Review my blog post; ruled

Anonymous said...

Article writing is also a excitement, if you know afterward you
can write otherwise it is difficult to write.


my site: loopos

Anonymous said...

Normally I do not read article on blogs, but I wish to
say that this write-up very forced me to try and do
so! Your writing style has been amazed me. Thanks, quite
great article.

My web site :: maintance

Anonymous said...

Nice blog right here! Also your website quite a bit up very fast!
What host are you the usage of? Can I get your associate hyperlink in your host?
I want my site loaded up as fast as yours lol

Feel free to visit my web-site :: framer

Anonymous said...

you are in reality a excellent webmaster. The site loading
speed is incredible. It sort of feels that you are doing any unique trick.
Moreover, The contents are masterpiece. you have done a
great process in this subject!

Stop by my page :: lazarenko