Jale Özgentürk
Referans
19 Nisan 2008,Cumartesi
2001 yılında yeniden yapılanma sürecine giren 17 birliğin hiçbirinde iyileşme yok. 800 bin üreticinin örgütlendiği birliklerin ne olacağı bir süredir ortada. Borçlar birikti, birliklerde icra korkusu yaşanıyor.
Önce buğday, ardından da pirinç sayesinde tarım gündemin baş sırasına oturdu. Tüm dünyada korku büyük. Bir yandan spekülatörler diğer yandan iklim değişiklikleri gıda da geleceğin parlak olmadığını gösteriyor. Türkiye'de ise tarımda zaten 2001'den beri bir çözülme yaşanıyor. Uluslararası Para Fonu'nun tüm gelişmekte olan ülkelere empoze ettiği kararlar sayesinde sektör küçülüyor, çiftçi sayısı azalıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre tarım 2007'nin son 3 aylık döneminde yüzde 9.7 küçüldü. 12 aylık küçülme oranı ise yüzde 7.3 oldu. Bu son 40 yılın da rekoru.
Çiftçinin kullandığı gübre, tohum, mazot fiyatları yükseliyor. Mazotta yüzde 100, gübrede fiyat artışı yüzde 140'lara ulaşmış durumda. Ayrıca çiftçi hayvancılıkta da ciddi bir yem sorunu yaşıyor. Sonuç olarak tarımda maliyetler artıyor, yetersiz kullanım nedeniyle verim düşüyor, üretim azalıyor. Bu da daha fazla dışa bağımlılık demek.
Dünyada ise gıda ürünleri artık spekülatörlerin insafına terkedildi. Kuraklık beklentileriyle gelecek de pek umutlu görünmüyor.
Türkiye'de tarım destekleri yıllardır birlikler kanalıyla yapılıyordu. 800 bin üreticinin örgütlendiği 17 birlikte 23 çeşit ürün konusunda faaliyet gösteriliyordu. Muhalefetle iktidar arasında yarışa dönüşen taban fiyatlar yüzünden birlikler borç batağına düşmüştü. 2001'de yeniden yapılanma dönemine girildi. Amaç, birliklerin özerk hale getirilmesi, bir özel sektör kuruluşu gibi çalışması olarak açıklandı. Aradan geçen 7 yılda kendi ayakları üzerinde durabilen, marka yaratabilen birlikler oldu ama bugün gelinen nokta ne yazık ki bu politikaların başarısız olduğunu ortaya koydu. Buna kanıt da Fiskobirlik'in elinden alınan fındık alımının Toprak Mahsulleri Ofisi'ne getirdiği yük. Bugün TMO'nun stoklarındaki 344 bin ton fındık satılmayı bekliyor. Bunun karşılığı da 1.5 milyar YTL'ye yakın. Bu da bir anlamda görev zararı olarak Hazine'ye yazılması demek...
İcra korkusu yaşıyor
Uzatılan Yeniden Yapılanma Programı'nın bu yıl sonunda bitmesi bekleniyor. Birliklerin hiçbirinde iyileşme yok. Peki birlikler ne olacak? Bu konu bir süredir ortada. Borçlar birikti, birliklerde icra korkusu yaşanıyor. Birliklerin bağlı olduğu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın henüz bir somut kararı ya da önerisi yok. Finansman sıkıntısı yaşayan birlik yöneticileri 4 Nisan'da ilk kez yeni bakan Zafer Çağlayan'la biraraya gelerek sorunlarını anlattı.
17 birlik temsilcisi bir de rapor sundu. Bu raporda uygulanan politikaların neden başarısız olduğu anlatılıyor. 2001'de üreticilere verilen destek ortadan kaldırılırken yerine somut bir model konulamadığı anlatılıyor. Üretici birliklerinin ürünü peşin almasına karşın bu kaynağı özel bankalardan yüksek faizlerle karşılamak zorunda kaldıklarını belirten birlikler, bu nedenle varlıkların satıldığını, faaliyet dışı alanlara girildiğini belirtiyor.
Raporda yer alan bilgilere göre Avrupa'da üretici yüzde 75 kooperatifçilik ile tarımsal faaliyetleri düzenliyor. Stratejiler böyle belirleniyor. Raporda yer alan görüşler şöyle:
"AB ülkelerinde 32 bin tarımsal kooperatif var. Kooperatiflerin ortak sayısı 12 milyon. 210 milyar euroluk bir ciroya sahip olan kooperatifler tarım girdileri piyasalarında yüzde 50'nin üzerinde, tarım ve gıda ürünlerinin pazarlanması, toplanması ve işlenmesinde yüzde 60'ın üzerinde pazar payına sahip. Tarım kooperatiflerinin cirosunun tarımsal üretime oranı yüzde 90'a ulaşıyor."
Avrupa'da başarılı olan kooperatifçiliğin Türkiye'de başarısız olmasının nedeninin kendilerinden değil sistemden kaynaklandığını belirten birlik başkanları soruyor: Bu birliklerin tarihsel mirasıyla icraya düşmesinden Türkiye ne kaybeder?
Bu kurumları yeniden tesis etmek mi kolaydır, var olanı korumak mı?
Raporda öneriler de şöyle sıralanıyor:
* Yeni kooperatifçilik modelinin uygulanabilmesi için çeşitli argümanlar devreye sokulmalı, örneğin primin Birlikler üzerinden verilmesi gibi benzeri özendirici uygulamalara yönelinmeli. Mevcut borçlar tahkim edilmeli.
* Yeni modelin uygulamaya konulmasıyla birlikte uyum için geçiş süreci tanınmalı, bu süreçte ise birliklerin finansman ihtiyacı düşük faiz oranlı kredilerle sağlanmalıdır.
* Rasyonel sistem konulursa ve bu sistem işletilirse birlikler yeni süreç sonunda, ürün alım konusunda finansman ihtiyacı duymayacaklardır.
Gelecek gıda savaşlarının yaşanabileceği kadar tehlikeli. Dışa bağımlılık arttıkça tehlike büyüyor. Uzun vadeli değil kısa vadeli stratejiler bir an önce hazırlanmalı!
Türkiye'de birlikler
* 55 ilde 17 birlik, 335 kooperatife sahip.
* 800 bin üretici ortağı bulunuyor.
* Kayısıdan zeytine Türkiye genelinde 23 temel üründe faaliyet gösteriliyor.
* Etki ettiği sektörler dahil 15 bin kişilik istihdam sağlıyor.
* 200 işletme ve fabrikası var. Yıllık 1.5 milyar YTL tutarında ürün alımı yapılıyor.
* 30'a yakın iştiraki ile tarım sanayiinde önemli bir konuma sahip. 2.5 milyar YTL aktif büyüklüğü var.
No comments:
Post a Comment