Şevket Sürek
Referans
28 Temmuz 2008,Pazartesi
Zeytin Allah `ın bahşettiği mucizevi bir ürün. Bazı kaynaklara göre 39 bin yıldır, bazı kaynaklara göre 10 bin yıldır, bazı kaynaklara göre ise 5 bin yıldır bilindiği söylenir.
Tarihçiler Kleopatra `nın zeytinyağı ile masaj yaptırdığını, ilkel dinlerde kutsal yağ olarak kullanıldığını yazarlar. Eski Yunan , Roma ve Mısır uygarlıklarında mitolojik efsanelerin yanı sıra sokak aydınlatılmasında ve banyo temizlik malzemesi olarak kullanıldığı bilinir. Bu uygarlıklarda yapılan spor müsabakalarında kazananlar zeytin dallarından yapılmış Taçlarla ödüllendirilmişlerdir. Zeytin ağacı ve dalları ilkel uygarlıklarda da, gelişmiş uygarlıklarda da hep barış, sevgi sembolü olarak kullanılmış bir tabiat harikasıdır.
Herkes şikayetçi
Gelin görün ki, böylesi mucizevi bir ürün olan zeytin bir zeytin ülkesi olan Türkiye `mize barış , sevgi ve mutluluk ortamı getirememiş. Dünyanın sayılı zeytin üretici ülkeleri arasında olan Türkiye `de tarımı ile uğraşanları da , imalatçıları da, ihracatçıları da, tüketicileri de dertlidir.
Üretici zeytin tarımından muzdariptir, imalatçı tağşiş, maliyet ve çevresel sorunlar yaşamaktadır, ihracatçı marka olmak, dökme satmakla ambalajlı satmak ikileminde kaybolmuş durumdadır, tüketicileri pahalı fiyatlarından yakınmaktadırlar.
Zeytin tarımında ülkemizde yaklaşık 150 milyon zeytin ağacı olduğu ifade edilmektedir. Kontrollü ekim olmamasından ve ilkel toplama yapıldığından `var yılı-yok yılı` yaşanmaktadır. Bir önceki yıl sopalarla yapılan ilkel hasat dönemi bir yıl sonrasında `Yok yılına` neden olmakta ve zeytin ürünü zarar görmekte ve bir yıl önceki verim alınamamaktadır. Zeytin tarımında sulama, budama ve hasat önemlidir. Tüm gelişmiş ülkeler sulamayı damlama usulü ile yaparlarken bizde maalesef bu bilinç oluşamamış verim kuraklıkla eş değerde oluşmuştur. Dış ülkelerde toplama işlemi makinelerle yapılmaktadır. Türkiye `deki hasat halen çırpma ve silkeleme yöntemi ile yapılmakta makineli toplama gelişememektedir. 700 ila 1000 dolar fiyat aralığındaki toplama makinesi çok sayıda çiftçinin elinde yoktur. Makineli toplama gücümüz genel hasadın yüzde 5 ila yüzde 7`si oranındadır. Tarımsal destek uygulamaya başlandığı ilk yıllarda kilo başına 50 Ykr iken bugün 20 Ykr `ye düşmüştür. AB `de verilen destek primi kilo başına 1.3 euro`dur (2.6 YTL ) ve zeytin tarımı ile uğraşanların yüzde 90`nı bu yardımdan faydalanmaktadır. Türk zeytin çiftçisinin hükümetten beklentisi kilo başına 1 YTL `dir. Ülkemizde 5 bölgede ve 35 ilde zeytin tarımı yapılmakta ve işlenen tarım alanlarımızın yüzde 4`ünde zeytincilik yapılmakta ve tarımla uğraşan kesimin yüzde 8`i geçimini zeytincilikten sağlamaktadır.
Verim, spekülatör, tüccar
Zeytinyağı üreticisi, verim, spekülatör, tüccar üçgeni arasında kalmıştır ve bildik maliyet sorunlarıyla uğraşmaktadır. Zeytinyağının maliyetini düşürmek amacıyla içine sağlığa zarar vermeyen diğer yağların katılması ve markasız, beyaz tenekelerde satılan yağlar (Tağşiş) konusu halen netlik kazanamamıştır. Türk üreticisi ve ihracatçısı tağşişe karşıdır. Üretim sırasında açığa çıkan salamura suyu (kara su) problemi çevresel anlamda halledilememiştir. Üretimimiz son 10 yılda artarak 120 bin ton seviyesine gelmiştir. Ambalajlı satış büyük sorundur. Ambalaj maliyetleri yüksektir . Her ne kadar ambalajlı ve markalı üretime 1 litre ile 5 litrelik ambalajlarda tonunda 150-500 dolar teşvik verilse de genel maliyetleri içerisinde düşük kalmaktadır.
İhracatçı hem düşük kurlarla , hem de en büyük pazarı olan AB gümrük vergileriyle boğuşmaktadır. AB `ye yapılan zeytinyağı ihracatımız AB `deki korumacılık tedbirleri içerisinde ödenen litrede 1.1 euroluk gümrük vergileri ile karşı karşıyadır. İhracatçılarımızın AB `den beklentisi diğer ülkelere uygulandığı gibi belli bir kontenjanın üzerindeki miktarlara gümrük vergisi uygulanması şeklindedir. Bu beklentileri 30 bin ton olarak belirlenmiştir. Var yok yıllarında arz düşmekte üreticilerin kapasiteleri boşa çıkmaktadır. Bu durumda başka ülkelerden dahilde işleme (DİR) belgesiyle ham yağ ithaline müsaade edilmemektedir.
Yok yılı yakabilir
Tarım Bakanlığı `nın anlaşılmaz şekilde direnç gösterdiği DİR belgeli ihracata müsaade edilmedikçe Türk zeytinyağı ihracatı pazarda devamlılık gösteremeyecek ve o yıl kaybettiği müşterisini gelecek yıl bulamayacaktır. Oysa tüm diğer zeytinyağı üreticilerinin başvurduğu bu şekilde Tarım Bakanlığı anlayış göstermezse devam eden `yok yılları`` Türk zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı için geleceklerini karartan bir uygulama olacaktır. Dökme yağ ihracatı yerine ambalajlanmış yağ ihracatının teşviki yeni oluşturulan Tanıtım Komitesinin katkısı ile zeytinyağı ihracatımızın 2012 yılında 1.2 milyar dolarlık zeytinyağı ve 700 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatı hedeflenmiştir. En büyük ihracat pazarlarımız İtalya , İspanya ve ABD `dir. Gelin görün ki bu ülkeler bizden dökme zeytinyağlarını alıp ambalajlayarak kendi ürünleri gibi dünya pazarlarına satarlarken Türk orijini bu ülkelerin altında kaybolmaktadır. 2006/2007 yılı ihracatımız 42.4 bin ton ve 145 milyon 428 bin dolardır.
Tüketicinin yaklaşımı
Tüketicinin konumu hayli ilginçtir. Kökeninin Anadolu olduğu bilinen zeytinin Türkiye `deki tüketimi düşüktür. Yunanistan `da kişi başı tüketim 25, İspanya `da 15, İtalya `da 14 kilo iken ülkemizde sadece ve sadece 1 kilodur. Komşumuz Suriye `de dahi kişi başı tüketimi 7 kilodur. Ülkemizde daha çok sofralık zeytin tüketimi olup kişi başı tüketimi 4 kilodur. Tüketim azlığının nedeni Anadolu yemek kültürünün daha çok kebap ağırlıklı olması, damak tadını daha çok kuyruk yağı ve tereyağı`na alışık olması ve fiyatlarının yüksekliği zeytinyağı tüketimini düşük tutmaktadır. Kebap kültürünün büyük şehirlerde de yaygın olması zeytinyağı tüketiminin düşük olmasının başlıca nedenidir. Tüketimin artırılabilmesi için özellikle genç nüfus hedef alınmalı ve zeytinyağının sağlık öğesi ve Türk mutfağının zenginliği ön plana çıkarılmalıdır.
Sofralık zeytin 2006/2007 sezonunda toplamda 67 bin 283 ton sofralık zeytin ihraç edilerek 92.4 milyon dolarlık bir ciro elde edilmiştir. Bu rakamın 10 bin 625 tonu yeşil, 56 bin 657 tonu siyah zeytindir. Sofralık siyah zeytin ihracatımızın başında Romanya ve Almanya gelmektedir. Yeşil zeytin ihracatındaki ilk ülkeler ise Almanya ve ABD gelmektedir.
Kırmızı biber, kekik, zeytinyağı ve azıcık limonla harmanlanmış, beyaz peynir, taze ekmek ve çay eşliğindeki zeytinin tadına doyum olmaz. Dilerim Türk zeytincilerinin ve zeytinyağcılarının tatları da böyle olur ve bu tat devamlı kalır.
No comments:
Post a Comment