Hürriyet
16 Eylül 2009,Çarş.
İç tüketimin son yıllarda artışa geçtiği sızma zeytinyağında bazı firmaların rafinelik yağı ısıl işlemden geçirerek sızma etiketiyle rafa taşıdığı öne sürüldü.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, diğer zeytin üreticisi ülkelerde de görülen uygulamanın şu anda Türkiye'de çok yaygın olmamasına rağmen önü alınmazsa ülke imajının zedelenmesine neden olabileceğini savundu.
Dünyada zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında en düşük tüketimin gerçekleştiği Türkiye'de tanıtım çalışmaları sonuç vermeye başladı. İç talepte son yıllarda özellikle sızma zeytinyağında yükselme yaşandığını, yıllardır 70 bin ton seviyesinde gerçekleşen iç tüketimin 100 bin tonlara yaklaştığı ifade edildi.
Pazar büyümesiyle birlikte çok sayıda firmanın yatırım yaptığı sektörde raf fiyatlarında yaşanan rekabetin bazı sahtecilik girişimlerine de neden olduğu iddia edildi. Zeytinyağına diğer yağların karıştırılması olarak tanımlanan “tağşiş” ile uzun bir süredir mücadele eden sektörde son dönemde sızma yağ satışının artmasıyla başka bir karışım yönteminin de ortaya çıktığı öne sürüldü. Yemeklik olarak değerlendirilemeyen asidi yüksek, kötü koku ve görüntüye sahip rafinelik yağların ısıl işlemden geçirilerek sızma yağ standartlarına getirildiği ve sızma etiketiyle satıldığı iddia edildi.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, raf fiyatlarında yaşanan dengesizlik üzerine yaptıkları analizlerle “kolon sızması” yöntemiyle yapılmış sızma etiketli ürünlere rastladıklarını ifade etti.
Sızma yağın kilogramının üreticiden 6.5 liraya alındığını, market rafında 5 liraya sızma yağın görüldüğünü ifade eden Tan, şu bilgileri verdi:
“Sızma zeytinyağının tanımında hiçbir ısıl işlem görmemesi gerektiği ifade edilir. Yani sızma zeytinyağı bir anlamda meyve suyu olmalıdır. Ancak son dönemde satışların artmasını kullanmak isteyen bazı fırsatçılar türedi. Dünyada zeytinyağı üreticisi bazı ülkelerde de uygulanan bir yöntemi kullanarak normalde rafine yapılması gereken yağların asidini düşürerek sızma gibi satmaya başladı. Şu anda çok rastlanan bir olgu değil. Ancak bunun önüne geçemezsek hem üretici hem de tüketici büyük zarar görecek. Bu da Türk zeytinyağı imajının zarar görmesine neden olacak.”
ETİKET DİKKAT
Tan, Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin diğer ülkelerde de görülen bu “sahtecilik” olayının önüne geçmek için çalışma yaptığını, sızma yağın analiz kriterleri belirlemeye çalıştığını ifade ederek Ulusal Konsey olarak kendilerinin de Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü ile çalışma yürüttüklerini ifade etti.
Bu yöntemle üretilen yağın besin değerlerinin sızma yağa göre önemli oranda düştüğünü, bunu yapan şirketlerin haksız kazanç elde ettiğini dile getiren Tan, “Bu tarzda hareket eden firmaları uyarıyoruz. Konuya şirket bazında değil sektörün geleceği açısından bakıyoruz. Umarız herkes yıllardır canlandırmaya çalıştığımız Türk zeytinyağı imajının zarar görmemesi için aynı hassasiyetle hareket eder” dedi.
Tüketicinin “kolon sızması” yöntemiyle üretilen yağı sızma yağdan ayırmasının mümkün olmadığını dile getiren Tan, aldanmak istemeyen tüketicilerin etiket bilgileri ve fiyata dikkat etmesi gerektiğini, üretici fiyatının altında satılan ürünlerin şüpheyle karşılaması gerektiğini kaydetti.
SEKTÖRÜN GÖRÜŞLERİ
Kristal Yağları'nın üreticisi Ticaret ve Sanayi Kontuvarı AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ayhan Baran, iç tüketimde yıllardır bekledikleri hareketliliğin başladığını, tüketimin 100 bin tona yaklaştığını ifade etti.
Bu tüketimde beyaz ambalaj diye tanımlanan kayıt dışı ve merdiven altı ürün tüketimin de bulunduğunu ifade eden Baran, sektörün denetim altına alınması için yapılan çalışmalara rağmen yeni “kalpazanlık” yöntemleriyle karşılaştıklarını ifade etti.
Son dönemde yüksek asitli yağların asit oranlarının düşürülerek sızma gibi satışa sürüldüğü yönünde duyumlar aldıklarını ifade eden Baran, bunun bir sahtecilik olmasına rağmen böyle bir olaya geçmişte rastlanmaması nedeniyle yürürlükte bulunan kodekslerde bunun bir suç olarak belirlenemediğini söyledi.
Bu firmaların “göz göre göre sahtecilik” yaptığını savunan Baran, tüm firmaları ahlaki sorumluluğa davet ettiklerini dile getirdi. Baran, “Bugün bunun önü açılırsa yarın zeytinyağına güven kaybolur” dedi.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Başkanı Cahit Çetin ise uluslararası akreditasyona sahip iki zeytinyağı laboratuvarından birinin bünyelerinde bulunduğunu belirterek, konuyla ilgili Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nin analiz kriterlerini belirlemesi sonrası piyasadan yağ toplayarak analiz etmeye başlayacaklarını, çıkan sonuçları yetkili makamlara ileteceklerin söyledi.
Sorunun büyümesi halinde hem üretici hem de tüketicinin mağdur olacağını ifade eden Çetin, “Şu an için tehlikeli boyutlarda olmamasına rağmen böyle bir olayın görülmesi bile sektörün geleceği adına tehdittir. Şimdi engelleyemezsek yarın büyük bir sorunla karşılaşabiliriz” dedi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ise bu yöntemi kullanan şirketlerin bilindiğini savundu. Rafinaj sisteminin büyük yatırım gerektirdiğini, bunun küçük firmalar tarafından yapılamayacağını söyleyen Güreli, bu konuda üretici haklarını savunan kurumların etkin mücadele etmesi gerektiğini dile getirdi.
YAĞ ÇEŞİTLERİ
Zeytin ağacı meyvesinden, doğal özelliklerini değiştirmeyecek bir sıcaklıkta sadece mekanik veya fiziksel işlemler uygulanarak elde edilen yağlar “naturel zeytinyağı” olarak tanımlanıyor. Bu grup içinde en kaliteli grup olan sızma zeytinyağının koku ve tadında sorun olmaması ve serbest asitlik derecesinin en çok yüzde 1 olması gerekiyor. Bu grupta koku ve tattaki kusurları ve asit oranlarına göre naturel birinci ve naturel ikinci sınıflamaları bulunuyor.
Zeytinyağında asit oranı yüzde 3.3'ün üzerinde olan veya asit oranı düşük olsa bile koku ve tadı kötü olan yağlar yemeklik olarak tüketilemiyor. Bu nedenle ısıl işlemlerin de yer aldığı rafine işlemine tabi tutulması gerekiyor. Rafine işlemi görmüş yağların ya “rafine” ya da sızma yağlarla karıştırılarak “riviera yağ” etiketiyle tanımlanması gerekiyor.
Isıl işlem gören ürünlerin belirlenmesi için yapılan analizlerde hangi değerlerin standart olarak kullanılması gerektiği henüz belirlenemediği için sahtecilik yapan şirketler, analiz değerleri üzerinden suçlanamıyor. Bu tip firmalarla yasal mücadele başlatılabilmesi için Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nin analiz kriterlerini belirlemesi ve bunun Türk Gıda Kodeksi'nde kabul edilerek uygulanması gerekiyor.
No comments:
Post a Comment