Thursday, February 26, 2009

ANADOLU'DAN DÜNYAYA YAYILAN ZEYTİNİN KIYMETİNİ BİLMİYORUZ

Gıda Teknolojisi
26 Subat 2009,Perşembe


“Bir gün ağaçlar, aralarında birinin kral olmasını isterler. Uzun tartışmalardan sonra zeytin ağacını seçmeye karar verirler. Ancak zeytin ağacı; ‘İnsan türünün iyiliği için Tanrı’nın bana emanet ettiği görev, benim hükümet işleri ile ilgilenmemden çok daha önemlidir’ diyerek bu teklifi reddeder“ anekdotunu hatırlatan UZZK Başkanı Mustafa Tan, Anadolu’dan çıkıp diğer yerlere misafir olan zeytinin yeterince kıymetini bilmediğimizi söylüyor.

Tüm zeytincilik literatürlerinde zeytinin kökeni konusunda iki görüşe rastlanır. Birincisi, zeytinin ilk olarak Ege, Anadolu'nun Akdeniz kıyıları, Suriye ve Lübnan'da ortaya çıktığı; ikincisi ise, kökeninin bugünkü Mısır toprakları, Kuzey Afrika'nın Atlas dağları olduğudur. En parlak devirlerini Anadolu’ da yaşayan, aynı zamanda birçok savaşlara da burada şahit olan zeytin ağacı, dimdik duruşu ile bugünlere gelmiş ve bu süreçte geçtiği tüm Akdeniz çanağında uygarlıkların sembolü, çeşitli medeniyetlerin kuruluşunda en büyük etken, insanlığın en önemli gıdası, ortalığı aydınlatan ışığı, güzellik iksiri ve ticari geliri olmuştur.

Zeytine ülkemizde gereken değer veriliyor mu sizce?

Gerçekten de dünyanın en kalitelilerinden sayılabilecek nitelikte zeytinyağlarının, sofralık zeytinlerin, üretildiği bir ülkede yaşıyoruz. Üzerinde bulunduğumuz topraklarda bu ürünlere dair binlerce yıllık bir kültür birikimi var. Özellikle eşsiz iklim özelliklerine sahibiz ve en önemlisi Avrupa topraklarına göre çok daha temiz ve verimli topraklarda tarım ve zeytincilik yapıyoruz. Ancak bizlerin bugüne kadar bu değerli ürünlerimize yeteri kadar sahip çıktığımız, onlara gereken önemi verdiğimiz, ekonomik ve kültürel açıdan taşıdıkları önemi benimsediğimiz söylenemez. Bu yüzden üretim, kalite ve pazarlama açısından ne iç pazarımızda ne de dünya piyasasında Anadolu’nun hak ettiği yere gelemiyoruz.

Zeytinciliğimizin bugüne kadar ki geliş sürecinden bahseder misiniz?

Bugün % 98’ i Akdeniz ülkelerinde olan yaklaşık 900 milyon adede ulaşan zeytin ağacı, ne hazindir ki, Anadolu’dan misafir olarak gittiği ülkelerde baş tacı edilmiş, komşumuz Yunanistan’ da 170 milyon, İtalya’da 237 milyon ve İspanya’ da 308 milyon adet ağaç sayısına ulaşmıştır. Son 6 yıllık UZK verilerine göre, 2.213.600 ton ile dünya zeytinyağı üretiminin % 78’ini, 1.973.800 ton ile tüketimin % 71‘ini ve 322.600 ton ile dış ticaretinin % 55. 7’sini gerçekleştiren AB, dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi haline gelmiştir. Anlaşılıyor ki Anadolu insanı, zeytin ağacının Akdeniz’ deki Zafer Yürüyüşü’nü hayranlıkla izlerken kendi evinde adeta üvey evlat muamelesi görmesine uzun süre sessiz kalmış. Zeytinciliğimizin bugünlerine ve geleceğine ilk umut ışığı ise; 1929 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Yalova Millet Çiftliği’ne ziyareti olmuş. Ata’nın, Çiftlikte ki 4.000 ağaçlı metruk zeytinliğin imar ihyası için verdiği direktifler ve izlediği yol bugüne bile ışık tutacak devrimci davranışlar olarak tarihe geçiyor. Direktifleri İtalya’dan uzman getirtilir, bizim ziraatçılar ise İtalya’ ya uzman eğitimine gönderilirler, onların uzmanlığı ile yetiştirdikleri ve onlardan sonrakilerin da yetiştirdikleriyle, toplam zihniyet değişikliğinin getirdiği bilinçlenme, zeytinciliğimize yeni heyecanları doğurdu ve adeta zeytincilik seferberliği başlatıldı.

İHTİSASLI ZEYTİNCİLİK DÖNEMİ

İhtisaslı zeytincilik dönemi olarak adlandırılan bu süreçte yani 1934’te 26 milyon adet zeytin ağacımız var ve 1937 de Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü açılmıştır. 1950 yılında ağaç sayımız 30 milyon adeta ulaşır ve izleyen dönemler birbirini kovalamıştır. 1951-1960 teşkilatsız dönem ve 1960’da 55 milyon ağaç, 1960-1969 Kalkınma Planlı Dönem “ Zeytincilik Seferberliği Dönemi” 1964 de yaklaşık 2 milyon delice aşılanıp dağıtıldı ve 1969’ da 74 milyon ağaç ve, 1970-1982 arasında, Yatırımsız Dönem ve 81 milyon adet ağaç varlığına erişildi.

1982-1990 yılları hakkında bilgi verir misiniz?

1982-1990 yıllarında ‘Plansız Programsız Yatırımsız’ dönem başladı. Zeytin ağaçlarının turizm amaçlı kesildiği, zeytinciliğimizin zor yılları oldu bu yıllar. Bu dönemde bayrağı devralmak, mücadele etmek gerekiyordu. Üzerimize düşen görev ağırdı. Bu dönemde çok çalıştık gece gündüz üreticiyle, sektörle buluştuk. Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (COI) ya da UZK’dan alınan eğitimlerin bu yıllarda önemi çok büyük. Özellikle yaşlı ağaçların gençleştirilmesi, gübrelenmesi, damlama sulama, derin toprak işlemeden kaçınılması ve bunun gibi konularda teorik ve pratik eğitimlerin verilmeye başlandığı üreticilerin bu yenilikleri dikkatle izlediği önder üreticilerin yenilikleri uygulamaya başladığı yıllar. Sulu baskı geleneksel yağhanelerden modern kontinü zeytin sıkma tesislerine geçişin ilk temelleri atılıyor. Bu çalışmalar üreticinin ilgisini çekiyor.

Margarin ve diğer yağlarda halkı yanıltan bilgiler tüketiciye empoze ediliyor

Her ortamda zeytincilikten bahsedilirken, TV reklamlarında bugünlerde yine başladığı gibi margarin ve diğer yağlar hakkında halkı yanıltıcı bilgiler tüketicilere empoze ediliyor. Tıp doktorlarının diyet programlarında, tavsiyelerinde zeytinyağından çok margarin veya diğer bitkisel yağları betimlediği talihsiz yıllardır bu yıllar. Üretici ürettiğinin karşılığını yeterince alamadığı piyasada sadece 3-4 firmanın fiyat belirlediği ve zeytinyağının değerinin çok altında kaldığı yıllar… Ezilmiş üreticiler, birlik olma ve kooperatifleşmenin en büyük güvenceleri olduğunu fark etti. TARİŞ gibi kooperatifler ve birlikler Ar-Ge faaliyetlerine önem verdi. Zeytinde budama kursları sonucunda iri zeytin elde edilişi, sofralık zeytinin Marmara’dan sonra Edremit Körfez Bölgesi gibi diğer bölgelerde de ekonomik olacağını gösterildiği somut adımlar atıldı ve üretici zeytinyağının yanı sıra sofralık ticareti zeytini keşfetti.

1990-2000 yıllarında zeytin konusunda UZK’nın nasıl bir çalışması oldu?

1990 ve 2000 önemli bir dönem. Zeytin ağaçlarının büyük miktarı yaşlı ve verimden düşmüş ve bu derde çare olarak UZK kurslarından edinilen bilgiler ile eğitim-yayım teknoloji transferinin kişisel çabalarla ve yoğun yapılmaya başlandığı yıllar olarak değerlendirebiliriz. Bu dönemde, UZK yayınları ile UZK’dan eğitim alanların teorik ve pratik kurslar sonucu yaklaşık 30 milyon zeytin ağacı gençleştiriliyor.1987-1992 yıllarındaysa zeytin ağaçlarına kuraklık ve aynı yıllarda Kuzey Ege, Mamara’ da kuvvetli don zararları zeytinciliğimize darbe vurmuştur. Buna rağmen üretimde ve verimde artış sağlandı. Sektör hızla bilinçlendi. Bir anda beklenmedik bir gelişme ve sektörün frenine basıldı. 1998’de ülkemiz 35 yıldan beri üye olduğu UZK’ dan bir hükümet kararı ile çıkartıldı. Böylece üretici olup da UZK üyesi olmayan tek ülke konumuna düşüldü. Bu karar sektör tarafından tepki ile karşılandı. Bu tepki 1998’den itibaren UZZK’nın temellerinin atılmasını doğuruyor. 2000’li yıllara kadar hala 90 milyon zeytin ağacına ulaşılmışken, UZK’dan ayrılığa tepki gösterenler yılmadan çalışıyor köy köy zeytinciliği anlatıyorlar. 2000’den sonra zeytinciliğe gönül verenler, ona ilgi gösterenler emekleri karşılığını almaya başlıyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye yeniden zeytin ve zeytinyağı mucizesini keşfetmeye başlıyor.

UZK ayrılığı UZZK’yı mı doğurdu?

Önce 109 milyon zeytin ağacı varlığına ulaştık. Ama hala Yunanistan’ın ve Tunus’ un gerisindeyiz. Ama heyecan artarak devam etti. UZZK’nın ilk örgütlü çalışmaları 2002 yılı bu heyecanın doruğa çıktığı zeytinde yeni bir seferberlik isteminin meclis koridorlarına taşındığı yıllar… Madencilik kanunuyla delinmek istenen zeytincilik yasasının muhafazası için savaş verildi. Zeytin ağacını koruma çabaları, zeytin ağacını arttırma çabaları yeşerdi. Sektör temsilcileri UZZK kurucu girişimi adıyla güçlü bir sivil toplum insiyatifi haline gelerek bir taraftan UZK’ ya yeniden dönmeyi bir taraftan da kanuna dayalı Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi UZZK’yı kurmak için çalışıldı. İnternet üzerinde zeytinciliğin sorunlarını ve çözüm yollarını tartışan bir grup zeytin sevdalısı, bu çabaları uygulamaya geçirmeye karar verdiler. Böylece, zeytin ağacına gönül verenler sık sık bir araya gelmeye başlar, birçok zeytinci ilde ve yörede geniş katılımlı sektörel toplantılar yapıldı. Bugün UZZK’nın yönetimini oluşturanlar o toplantılarda UZZK’nın yasasının çıkarılması ve yasaya dayalı bir Konsey kurulması için çalışmalar yapmak üzere yüzlerce sektör temsilcisi tarafından icra kurulu olarak seçildiler. Bu çalışmalar tamamen gönüllülük esasına göre ve hemen her hafta bir araya gelmek suretiyle devam etti. 5488 Sayılı Tarım Kanunu’nun çıkarılmasına çok önemli katkılar yapan grup, nihayet bu kanun çerçevesinde Ürün Konseyleri’nin kurulmasının önünü açmıştır. 21 Mayıs 2007’de Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) ilk kurulan ürün konseyi olarak tarihe geçti. Böylece 2002 yılından bugüne kadar kuruluşuna emek verenler UZZK Yönetmeliği doğrultusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ilk yetki belgesini alarak Kurucular Kurulu olarak göreve başladılar. Kurucular Kurulunca 6 ay süresince UZZK’ya her kesimden üye kaydı gerçekleştirildi ve, 12 Kasım 2007’de 1. Olağan Genel Kurula gidilerek kendinden sonra kurulan Pamuk, Fındık ve Turunçgil Konseylerine de önderlik yapıldı.

Zeytinciliğimizin durumu ve yapılması gerekenler hakkında bilgi alabilir miyim?

Sektörün yeniden uyanışı anlamındaki yoğun heyecan, ulusal çabalar hükümet önlemleri ile sinerji yaratarak meyvelerini vermeye başladı. Son dönemde yeni dikimlere teşvik verilmesi, il özel idare vb gibi yardımlarla fidan üreten ve fidan diken kişi sayısında önemli artışlar görülüyor ve 2007 TÜİK rakamlarına göre ağaç sayımız 140 milyon adete ulaştı. 2001 Yılı baz alındığında, 2006 yılında toplam zeytin alanında ki değişim oranının % 20’ ye yükseldiğini görüyoruz. Böylece;“Ülkemizde son 10 yıllık ortalamalara göre; sofralık zeytin üretimimiz 363.000 ton, yağlık zeytin üretimimiz 878.000 ton, zeytinyağı üretimimiz ise 120 bin tona ulaştı. Yıllara göre değişmekle birlikte dünyadaki yerimiz, sofralık zeytin üretiminde ikinci, zeytinyağı üretiminde ise beşincilik. Sofralık zeytin tüketimi ortalama 135.000 ton, zeytinyağı tüketimi ise 60.000 ton. Sofralık zeytin ihracatımız 35-70 bin ton arasında değişmekte, ihracatı gerçekleştirdiğimiz ülkeler AB ve Ortadoğu ülkeleri. Zeytinyağı ihracatımız ise ortalama 60 bin ton, ihracatımızın yarısından fazlasını (% 60-65) AB`ye gerçekleştiriyoruz. AB`ye gerçekleştirdiğimiz zeytinyağı ihracatında İtalya ve İspanya önemli bir yer tutmakta. İhracatımızdaki diğer önemli ülkeler ise ABD, Kanada ve Suudi Arabistan.

Türkiye zeytinyağı tüketimde kişi başı kaç kg’lık tüketime sahip?

Hala güzelim zeytinyağının girmediği binlerce ev, zeytinyağını yeterince tanımayan milyonlarca insan var bunu kişi başına yılda 1 kg zeytinyağı tüketmemizden anlıyoruz. En yakınımızdaki Yunanlı komşumuz ise kişi başına yılda 20 kg zeytinyağını salatasına, sıcak, soğuk yemeklerine ve tatlılarına katıyor. Saçına ve vücuduna sürüyor. Niye bizim insanımız zeytinyağı ve zeytin ile bunu gerçekleştirmesin neden daha sağlıklı, daha zeki, daha güzel olmasın? İlk aşamada kişi başına tüketimi 2 kg’a çıkarmak ve ürettiğimizi tüketir hale getirmeyi başaracağız. Bu durumda pazarlama sorunumuz kalmayacak daha fazla üretmeye yöneleceğiz.

Bu doğrultuda hedefler nelerdir?

UZZK nezdinde sektörün tüm temsilcilerince dile getirilen ve genel anlamda kabul gören ve zeytinciliğimizin gelecek yıllarda önce Yunanistan ve Tunus’u geçme ve daha sonra da İtalya’yı geçerek 10 yıl içinde İspanya’nın ardından 2. sıraya yerleşme hedefi ilk kez bir Tarım Bakanı tarafından da telaffuz edildi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker Adana Zeytin Zirvesinde yapmış olduğu konuşmasında, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konsey Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesiyle, sektörün kurumsallaşmasının önünün açıldığını belirtmiş ve AB'ye tam üyelik gerçekleşmeden Türkiye'nin zeytincilikte bazı mesafeleri kat etmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Sektörde geleceğe yönelik (2008-2020) beklentiler nelerdir?

AB’de üretim artış hızı azalacak ve tüketim artacak, piyasada arz-talep dengesi kısmen düzelecek. Tunus ve Suriye gibi başlıca AB dışı ülkelerde üretim artacak. Bu ülkelerin tüketimi hakkında öngörüde bulunulamamakta. Üretici olmayan veya çok az üretimi olan ülkelerde tüketimin az miktarda olsa da artması beklenmekte. Dünya çapında en önemli gelişme kalitenin (sızmalaşma, organik üretim, coğrafi işaretler) tüketici tercihlerinde giderek daha öne çıkacak olmasıdır. Türkiye’nin AB’ye 2015’te üye olacağı varsayılıyor. Zeytincilik sektörü 2008-2020 döneminde; kooperatifçiliği sağlıklı bir yapıya oturtmuş, kültürel uygulamalar konusunda ilerleme kaydetmiş, organik üretim potansiyelini gerçekleştirmiş, iç piyasada payını arttırmış, dış piyasada markalaşmış, yeni pazarlama kanalları aracılığıyla ihracatını genişletmiş ve derinleştirmiş, 2015 sonrasında ihracatta Tunus ve Yunanistan’ı geçmiş, Avrupa düzeyinde tanınan coğrafi işaretlere sahip ve AB tarım müktesebatını üstlenmiş, gerekli kurumsal yapıyı oluşturmuş, piyasayı izleyebilen, kamu sağlığını, rekabeti, tüketici haklarını koruyan bir halde olmalıdır.

Bakanlığın 2014 yılına kadar zeytincilik hedefleri

-Zeytin alanı: 700 bin ha’dan 1 milyon ha’a
-Zeytin ağacı sayısı: 140 milyondan 180 milyona
-Sofralık zeytin üretimi: 400 bin ton’dan 650 bin tona
-Yağlık zeytin üretimi: 800 bin ton’dan 3 milyon tona
-Zeytinyağı üretimi: 115 bin ton’dan 750 bin tona
-Zeytinyağı ihracatı: 70 bin ton’dan 300 bin tona
-Sofralık zeytin ihracatı: 50 bin ton’dan 200 bin tona
-Ağaç başına verimi: 12 kg’dan 25 kg’a
-Kişi başı Zeytinyağı tüketimi: 1 kg’dan 5 kg’a yani 250 bin tona
-Sofralık zeytin tüketimi: 6 kg’a çıkarılacak.

No comments: