Monday, February 02, 2009

Stok mekanizması DİR tartışmasını bitirir

Serkan AKSÜYEK
Gözlem Gazetesi
30 Ocak 2009


Zeytinyağında DİR kapsamında ithalat tartışmasına sektörün duayen sanayicisi Ayhan Baran farklı bir yorum getirdi. Zeytinyağının özel bir ürün olduğuna dikkat çeken Baran, üretici ve ihracatçıyı koruyacak bir stok müessesesi kurulmasıyla sorunun çözüleceği görüşünde..

İki haftadır sayfalarımıza taşıdığımız zeytinyağında Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithalat tartışmasına Kristal Yağları'nın Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Ayhan Baran da katıldı.

Gözlem Gazetesi ve EGE TV işbirliği ile yayınlanan Sektörel Gözlem programına konuk olarak sorularımızı yanıtlayan Baran, kendisinin sanayici olmasına rağmen, DİR'e, "üreticiye büyük zarar vereceği" gerekçesiyle karşı olduğunu söyledi.

Türkiye'nin yılda 800 bin ton civarında bitkisel yağ ithâl ettiğini, 150 bin ton civarında olan zeytinyağının desteklenmesi halinde, bu ithalâta gerek kalmayacağını savunan Baran, "Bu yıl var yılı olmasına rağmen üretici maliyetini bile karşılayamıyor. 2008 yılının primlerinde yüzde 10 kesinti yapılması yönünde kararname çıktı. Biz primde artış beklerken, geçen sene açıklanan ve üreticinin hak ettiği prim de elinden alınıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Genel bütçe ödemelerindeki tasarruf gerekçe gösteriliyor. Bugün AB ülkelerinde kilo başına ortalama 1.2 euro olan prim, bizde 21 kuruş. Bu rakam bile çok görülüyor" açıklamasını yaptı.

DİR, üreticiye büyük zarar verir
46 yıldır sektörün içinde yer aldığını anımsatan Ayhan Baran, DİR'e prensipte karşı olmakla birlikte, bugünkü destekleme sistemi devam ettiği sürece uygulanmasının üreticiye büyük zarar vereceğini kaydetti.

Baran, şöyle devam etti: "Sanayici olarak DİR'i savunmam gerektiği hâlde ben karşıyım. Bu durum pek çok sanayici ve ihracatçı arkadaşımın tuhafına gidiyor. Ama zeytinyağı özel bir ürün ve zaten değerlenemiyor. İthalât yapıldığı takdirde malın değerinin ne durumlara düşeceği beni korkutuyor. İhracatçı şurada haklı: İsteği zaman, istediği kadar ürünü bulamıyor. Çünkü mal küçük ellerde ve piyasa arzı çok zor. Firmalar bağlantı kuramadığı için ithalât istiyor. Ancak ben dışarıdan yağ getireceğime, kendi yağımın piyasa arzını nasıl sağlarım diye düşünürüm."

12 ay piyasa arzı sağlanmalı
Zeytinyağının yılın 12 ayı piyasaya arzını sağlayacak bir stok mekanizmasının kurulmasıyla sorunun büyük ölçüde çözüleceğine dikkat çeken Ayhan Baran, bu mekanizmanın üretici maliyetleri ve dünyadaki fiyat değişimlerini gözeterek fiyat oluşturabileceğine işaret etti.

Bu noktada, "Buğday da yılın 12 ayı hasat edilmiyor ama, Türkiye'de ekmek sıkıntısı yaşanmıyor. Çünkü TMO gibi dengeleyici bir mekanizma var" örneğini veren Baran, Türk zeytinyağının gelecekteki durumunu şu şekilde açıkladı: "Evet benim yağım pahalı. Neden, çünkü üreticime verilen destekle AB'deki muadilleri arasında uçurum var. Ama zeytinyağında geleceğimızın çok parlak olduğunu bilelim. Yıllardır ağaç dikiliyor. Yağ üretimimiz 5-10 yıl içinde bugünle kıyıslanamayacak oranda artacak. DİR'e sistem olarak karşı değilim. Ama bizim sektörde uygulanması uzun vadede üreticiye büyük zarar verir. Kimse unutmasın, bu yağ üreticiden çıkmıyorsa, sebebi üretici değildir. O zaman gelin piyasaya arzı sağlayacak mekanizmalar oluşturalım."

150 BİN TON YAĞ İÇİN TELAŞ YAPIYORUZ
Türkiye'deki zeytinyağı üretimi ile, sektörün İspanya'dan sonra dünyadaki ikinci büyük oyuncusu İtalya'yı kıyaslayan Ayhan Baran, bu ülkenin yıllık 400 bin üretim yaptığını ve bunun tamamını kendi insanına yedirdiğini hatırlattı. Buna karşın İtalya'nın Türkiye dahil pek çok ülkeden dökme yağ ithal ettiğini kaydeden Baran, "Biz tartışmasız dünyanın en kaliteli yağını üretiyoruz. En iyi olduğumuz sezon üretim 150 bin ton civarında. Bu malı telaş içinde ne yapacağımızı bilemiyoruz. Hem üreticinin hakkını vermiyoruz, hem de insanımıza bu sağlıklı yağı yedirmiyoruz. Bu çelişkiyi aşalım. Biz Kristal olarak, markalı ve ambalajlı dışında kesinlikle dökme yağ ihracatı yapmıyoruz. İstesek pekâlâ yapabiliriz. Ama 70 yıldır prensibimiz bu yönde" yorumunu yaptı.

KAYIT DIŞINI ÖNLE, ÜRETİCİYİ DESTEKLE
Türkiye'de yıllık 70-80 bin zeytinyağı tüketiminin 30-35 bin tonunun markalı ve ambalajlı, kalan kısmının ise kayıt dışı tüketildiği bilgisini veren Ayhan Baran, 40-45 bin ton arasındaki kayıt dışı tüketimin önlenmesinin yine üreticiye yarayacağını söyledi. Devletin buradan gelecek vergi gelirini, üreticiye prim olarak aktarması durumunda bile sorunun büyük ölçüde çözüleceğine değinen Baran, "Bunu yapacak yetki ne ihracatçıda ne de üreticide. Tek yetkili devlet. Aldığımız ham yağ fiyatına, raflarda zeytinyağı var" dedi.

Sektörün de kendi içinde eleştiri yapması gerektiğini vurgulayan Baran, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) bünyesinde tarafların bir türlü buluşamadığını ve cepheleşmelerin başladığını anımsattı. Baran, devlete karşı ortak ses verilmesi için, sektörün önce kendi içinde bütünlük oluşturması gerektiğini sözlerine ekledi.

No comments: