Tuesday, November 03, 2009

Zeytinyağı göçe de merhem oldu

Hürriyet
2 Kasım 2009,P.Tesi


Manisa'da asırlık zeytin ağaçlarının bulunduğu Çal dağının eteklerinde kurulu Büyükbelen beldesi, zeytin ağacıyla başlayan bir sosyal dönüşüme tanıklık etmeye başladı. Bir kaç yıl öncesine kadar sanayi bölgesindeki fabrikalarda çalışmak üzere kente göçen aileler, zeytine verilen teşvik ve pazarlama olanaklarının artmasıyla köylerine dönmeye başladı.

Ege'de “kalamata” olarak da bilinen “Büyükbelen Tekiri” zeytiniyle ünlü Saruhanlı'ya bağlı 3 bin 500 nüfuslu Büyükbelen beldesinde 2009- 2010 hasat sezonu başladı.

700 bini meyve veren yaklaşık 1 milyon 200 bin ağacın bulunduğu beldede genci, yaşlısı, herkes günün ilk ışıklarıyla zeytinliklerin yolunu tutuyor.
Beldede zeytin ağacına verilen teşvikler ve üretim tekniklerindeki değişiklikle kalitenin artması sonucu son 2 yılda önemli değişimler yaşanmaya başladı. Üreticinin gelirinin artmasına neden olan bu gelişim beldeyi yeniden cazip hale getirdi.

Belediye Başkanı Mehmet Keyik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplam 100 bin dekar arazisi bulunan beldede 10 yıl öncesine kadar tütüncülükle uğraştıklarını, ancak tütünde değişen politikalarla üreticinin alternatif aramaya başladığını söyledi. Bu süreçte bir çok üreticinin köyü bırakarak Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde açılan fabrikalarda çalışmak üzere ailece kente göçmeye başladığını anlatan Keyik, geçmişte 5 binler düzeyinde olan nüfusun önce 4 binlere 2004'den sonra da 3 binlere gerilediğini kaydetti.

Keyik, son 2 yılda ise geri dönüşlerle nüfusun tekrar tırmanmaya başladığını bildirdi. Beldenin yıllardır organik biçimde ürettiği zeytin ve zeytinyağını yeniden keşfettiğini, bir kaç yıl öncesine kadar sadece meyve satışı yapılan beldede, şu anda 8 zeytin işleme merkezi ve 6 kontinü yağ fabrikası kurulduğunu belirten Keyik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zeytinde fidan başına verilen destekle ağaç sayısı kısa sürede yüzde 300 oranında arttı. Eskiden tütünün ekili bulunduğu araziler zeytin ağaçlarıyla doldu. Geçen yıl 2 bin 450 ton sofralık zeytin, 3 bin 500 ton da yağ çıkardık. Geçen yıla kadar düzensiz olarak Avrupa ülkeleri ve ABD'ye zeytin ve yağ gönderdiğimiz oldu. Ancak 2 yıldır İran'a büyük miktarda zeytin göndermeye başladık. İranlı girişimci beldemizde bir işleme tesisi kurmak istediğini söyledi. Şu anda uygun yeri belirlemeye çalışıyoruz. Gelecek sezon ilk yabancı yatırımımızı da çekmiş olacağız. Ayrıca Gemlik'ten de bir yatırımcı bölgemizde inceleme yapıyor. Üretimin artması ve işleme tesislerinin kurulmasıyla daha fazla çalışana ihtiyaç duyar hale geldik.

Hasat sezonunu açalı 10 gün oluyor. Bir hesap yaptık, bu sürede beldeye 3 milyon liraya yakın para girmiş. Hal böyle olunca göç eden vatandaş da geri dönmeye ikna oluyor. Zaten sanayide kriz var. Kimsenin iş garantisi yok. Çoğu asgari ücretle, bir kısmı sigortasız çalışıyor. Birebir görüştüklerimize 'Manisa'da kiralık evin önünde sabahın köründe fabrikanın servis otobüsünü bekleyeceğine gel köyüne tarlanın traktörünün başına geç, işini geliştir, daha rahat ve güvenilir bir ortamda yaşamını sürdür' diyoruz. Yaklaşık 1 yılda 35 aile geri döndü. Erkeklerin geri dönmeye kafası yatıyor ama kadınlar dönmek istemiyor. Ancak ben bir kaç yılda büyük bölümünün geri döneceğini düşünüyorum. Özellikle yeni nesilden çok umutluyuz. Üretim kalitesinin artmasında onların büyük katkısı var”
Keyik, beldede yıllardan bu yana organik üretim yapıldığını, 2 tesisin sertifika aldığını, belediyenin de 300 dönümlük arazisinde sertifika bulunduğunu, ancak maliyetli olması nedeniyle küçük üreticinin bu belgeyi alamadığını belirtti.

Beldedeki Tarımsal Kalkınma Kooperatifi kanalıyla üreticilerin yaklaşık yüzde 60'lık bölümünün sertifikalandırılması için çalışma başlattıklarını anlatan Keyik, bunun gerçekleşmesi halinde üretici kazancının önemli oranda artacağını savundu.

Bölgenin potansiyelini kullanmaya başlamasıyla önemli başarılara da imza atmaya başladığına dikkat çeken Keyik, 2 üreticinin uluslararası yarışmalarda organik erken hasat sızma zeytinyağı alanında başarı dereceleri aldığını ifade etti.

DALDAN SOFRAYA ZEYTİNİN HİKAYESİ

Her yıl Ekim ayı sonunda başlayan hasat sezonu zeytincilikle geçinen bölgelere canlılık getiriyor. Büyükbelen beldesinde genci yaşlısı herkes günün ilk ışıklarıyla zeytinliklerin yolunu tutuyor. Belde nüfusunun yetmemesi nedeniyle hasat sezonunda çevre ilçelerden gelen tarım işçileri de toplamaya katılıyor. Her bir ağaçta 5 kişi, ağaç altına yaygılarını sererek başlıyor işe. Eskiden sırıklarla dallara vurarak düşürdükleri zeytinleri artık plastik taraklarla dalları tarayarak topluyorlar.
Meyveleri dallardan sıyırma işini genelde kadınlar yapıyor, erkeklerin görevi kasaları taşımak. Kasalarda toplanan zeytinler, vakit geçirmeden alım merkezleri, salamura veya zeytinyağı tesislerine gönderiliyor.

Zeytinler, salamura tesislerinde bir nevi elek olan kalibrasyon makinesine verilerek boylarına göre kasalara ayrılıyor. Yine genelde kadınların yaptığı bir işlemle çürük, ezilmiş meyveler ayıklanıyor. Salamura yapmaya uygun irilikteki zeytinler çizme makinesine giriyor. Eskiden 1 işçi günde 100 kilogram zeytin çizebiliyorken şimdi makineler sayesinde saatte 3 ton çizme yapılabiliyor. Çizik atılarak dövülen zeytinler, salamura için polyester tankların içine giriyor.

Tankların üzerine kapatılan delikli kapakların üzerine deniz tuzu ve su dökülüyor. Kapakların üzerinde eriyen tuzlu su tankı dolduruyor. Tuzlu su, tankın tüm alanına yayılması için ayda bir kez tankın dibinden çekilerek üstünden tekrar dökülüyor. Mart ya da Nisan ayında tanklar açılarak salamura yeşil zeytinlerin satışı yapılıyor. Beldede paketleme tesisi bulunmaması nedeniyle zeytinler Akhisar ve Gemlik'ten gelen şirketlere satılıyor ve başka bölgelerin markasıyla satılıyor.

Yağlık zeytinler ise kontinü sistemli zeytinyağı tesislerine gönderiliyor. Yıkanıp yapraklarından ayıklanan meyveler, hamur haline getirilip 45 dakika bekletildikten sonra sıkıma gidiyor. Beldede son yıllarda kurulan son teknoloji tesisler sayesinde zeytinler, çevre açısından sorun yaratan karasuyunu bırakmadan kendi suyuyla organik olarak sıkılıyor. El değmeden yapılan üretim süreci sonunda filtreden geçirilen yağın yüzde 12'si sıkma tesisine bırakılıyor. Sıkımdan çıkan posa olan pirina ise kurutularak ısınmada kullanılıyor. Bölgede bir çok evde ısınma pirina kazanlarıyla sağlanıyor. Beldede 6 tesiste günde 600 ton zeytinyağı sıkılıyor.

Bölgenin zeytinlerinin önemli bir bölümünü de İş Bankası iştiraklerinden olan Ant Gıda alıyor. Üreticilerin romörklerle alım merkezlerine getirdiği zeytinler bir eksperin nezaretinde kalibre ölçümüne tabi tutuluyor. Üretici zeytinini tanelerinin iriliğine göre belirlenen fiyat üzerinden satıyor. Salamuraya ayrılan iri zeytinler kilogramı 3,10 liradan satılırken yağlık zeytinler 60 kuruşa satılıyor.

Bölgede zeytinliği ve salamura işleme tesisi bulunan İsmail Susaklar, sırıkla vurulduğunda zeytine zarar verildiğini, bunun da yağın asidini artırdığını, sonraki yılda sürgün verecek filizlerin de tahrip olduğunu anlattı. Susaklar “Eskiden bu yüzden zeytinde var yılı ve yok yılı arasında büyük fark olurdu. Bir plastik tarakla bu sorun da çözüldü. Ancak siyah zeytini dalları sıyırarak değil, elle toplamak zorunda olduğumuz için daha uzun sürüyor. Yeşil zeytini bir kerede toplayabiliyorken siyah zeytin için en az 3 kez ağacın başına gitmek zorundayız” dedi.

No comments: