Friday, November 13, 2009

Zeytinyağının gücü

İsmail Uğural
Yeni Asır
13 Kasım 2009,Cuma


Aslında meyve suyu olarak kabul edilmesi gereken bir üründen söz ediyoruz. Dahası insan sağlığına yararı tartışılmaz bir katkı yaptığı zaten yıllardan beri herkesin malumu. Ayrıca medya bu konuya işin doğrusu epey zamandır geniş yer vermeye devam ediyor. Ama ben bugün olayın farklı bir yönüne dikkat çekmek istiyorum. Onun için yazının başlığında 'zeytinyağının faydası' değil de 'gücü' ifadesi var. Halen Türkiye'de zeytin ve zeytinyağının yarattığı ekonomik büyüklük, rakamlara girmeden söylersek küçümsenmeyecek boyutlara ulaştı. Giderek de artıyor. Bunlar güzel gelişmeler.
Tabii ki sektörde her şey toz pembe değil. Üreticinin sıkıntıları, karasuyu sorunu, önlenemeyen tağşiş konusu ve ihracatçının karşı karşıya kaldığı sorunlar gibi pek çok zorluk sektörün başını ağrıtmayı sürdürüyor. Söz gelimi çiftçiye bugün AB'de verilen destekleme priminin bırakın aynısını, yarısını verebilsek muhteşem bir şey olurdu. Gelin Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli'nin geçen gün basında yer alan, "Yunanistan'da zeytin üreticisi ton başına bin 300 euro prim alıyor. Türk üreticisi ise ton başına 100 euro alıyor" sözlerinden çıkan hesabı siz yapın...

SEKTÖRÜN DİNAMİZMİ
Ancak diğer yandan bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz husus, zeytin ve zeytinyağı sektörünün içindeki kendine özgü güç, yani bu sektörün ekonomik, sosyal ve kültürel dinamizmi. Bu husus çok önemli çünkü sizi kamuoyunun ve medyanın gündemine taşıyan esas güç burada. Peki bu dinamizm nereden kaynaklanıyor derseniz? Öncelikle bu sektörde yüzyılı aşkın bir üretim ve ticaret kültürü var. Başka ifade ile köklü bir ekonomik kültürü içine alan sektörel faaliyetin sonucu olarak ortaya çıkan üretim, ticaret, sanayi ve ihracat zinciri sayesinde bugün çapından çok daha büyük bir sektör manzarası görüyoruz.
Öyle ki günümüzde hububat, pamuk ve/veya süt hayvancılığının yarattığı katma değerin çok altında bile olsa artık zeytin ve zeytinyağı ekonomisinin kamuoyu gücü ön plana geçmiş bulunuyor. Kabul edelim, bu büyük bir başarıdır. Ayrıca diğer ürün sektörlerinin de bu başarılı modelden örnek almaları gerekir. Özellikle son yıllarda Tariş, Egeli ihracatçılar, İzmir Ticaret Borsası ve diğer ticaret borsaları, ziraat odaları, yerel yönetimler, üretici ve sanayiciler, tarım teşkilatı, tarımsal araştırma enstitüleri, Zeytindostu Derneği ve Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin yanı sıra birçok internet grubu da söz konusu başarı sürecinde etkin rol oynadılar. Yine son dönemde arka arkaya düzenlenen Akhisar, Ayvalık, Mut ve diğer bölgesel etkinlikler de sektörel başarıyı kurumsallaştıran ve zeytin-zeytinyağı tüketme kültürünü yaygınlaştırmada etkili olan faaliyetler olarak göze çarpmaya başladı.
Yine özellikle son on yılda medya iyi değerlendirildi. Tabii bu güzel ürünün sağlıkla çok yakın ilgisi medya başarısını pekiştirmeye yardımcı oldu. Yanı sıra sektörde markalaşma yönünde ciddi adımlar atıldı ve ambalajlamada doğrusu estetik açıdan yine başarılı sonuçlar alındı. Sonuç itibarıyla zeytin-zeytinyağı sektöründe var olan geleneksel 'entelektüel yapı' son dönemde daha da güçlenerek söz konusu ekonomik dinamizmi bugünlere getirdi. Mutlaka devamı gelecek, ona hiç şüphe yok.

YENİ ASIR TV
Geçen yazımızda da belirttiğimiz üzere "Ege Mutfak Zirvesi" 19 Aralık'ta yapılıyor. Bu arada altını çizelim, Ege Bölgesi'nin kendine özgü yerel ve ulusal lezzet markalarının bir araya gelmesinde ticaret, sanayi odaları ve ticaret borsaları ile birlikte yerel yöneticilere de görev düşüyor. Bizden hatırlatması... Yeri gelmişken söyleyelim, Yeni Asır TV'nin bu etkinliğin yanı sıra başka projelere de imza atmaya hazırlandığını görüyoruz. Başarılar.

1 comment:

Pedro Garcia Millan said...

BANO TURCO CARA LIMPIA CULO SUCIO.....


AHORA A LEER ESTO:


ALERTA!

La estafa automotriz mas grande en el territorio Mexicano…

Para MAS informacion pinche:

http://pedromillan.blogspot.com/2009/10/wwwexpoautoscommx.html

Gracias