Monday, August 27, 2007

Gazeteci Şakir Süter'i Kaybettik


Sevgili Zeytindostu Şakir Süter'i kaybettik. Başımız sağolsun.
Anısına zeytinciliğimize yüreğini açtığı iki eski yazısını yayınlıyoruz.


Zeytin nimettir nimet
sakir.suter@aksam.com.tr

Akşam, 13 Kasım 2005

Ayvalık Ticaret Odası’nın düzenlediği “Zeytin Hasat Şenliği”ni izlemek üzere bu kente geldik.

Zeytin üreticisinin, çırpınışını izliyoruz.

Ürettiği kaliteli malının hakkını vermek için helak oluyor.

Avuç dolusu para harcıyor altyapı için.

Hem daha çok, hem daha kaliteli ürün elde etmeye hasrediyor imkanlarını...

Zeytinyağının, insan için ne kadar yararlı bir ürün olduğunu anlatmak da üreticinin işi...

İnsanları zeytinyağını tüketmeye teşvik etmek de üreticinin sırtına kalmış.

Hem kaliteli ve çok üretecek. Hem bu ürettikleri için “İçeride” yeni pazarlar bulacak...

Hem de, ihracat konusunda azami kârlılığı kovalayacak.

Bütün bunları yaparken de Ankara, kılını bile kımıldatmayacak.

Dünyayı yakından izleyen zeytinciler var.

Nefeslerinin yettiği kadarını yapıyorlar.

Gelin görün ki, Ankara’da yıllardır zeytin konusunda yaprak kımıldamıyor!

* * *

Dünyadaki teknolojik gelişmeler, yenilikleri yakından izleyen zeytinciler “tembel çiftçi” değiller.

Ankara’dan “avanta” istiyor da değiller.

Ya?

“Suriye’nin yaptığını bile yapamayacak mıyız?” diye soruyorlar, verecek cevap bulamıyoruz.

“Akdeniz Beşlisi” diye anılan beş zeytin üreticisi ülke var:

-İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve Türkiye.

Bu ülkelerin dizilişi de, gerçekten ve her anlamda muhteşem bir “nimet” olan zeytine sahipliğine göredir.

Türkiye, Tunus’tan öndeydi, gerisine düştü.

Suriye’nin de, açık ara önündeydik.

Zeytinin büyük bir nimet ve zenginlik anlamına geldiğini Şam yönetimi de fark etti.

Zeytine, bir “Devlet politikası” ile büyük öncelik verdi. Sonuçta Suriye, dünya zeytin pazarında Türkiye’nin önüne geçti!

İspanya arayı çok açtı; AB üyeleri olarak İtalya ve Yunanistan da, hem üretim, hem tüketim konusunda çok önümüzdeler. Tunus da bizi solladı.

Son olarak Suriye’nin de gerisinde kaldık.

Yahu!

Ankara’da birilerinin kanına dokunmuyor mu bu basiretsizlik, bu beceriksizlik?

Nasıl bu kadar kör ve sağır olunur?

Biz kez daha haykıralım:

-Zeytin, her anlamda bir NİMET’tir, NİMET...


Zeytin ve pazarlama

sakir.suter@aksam.com.tr


Akşam, 14 Kasim 2005 Pazartesi

Alibey Adası (Cunda) Kültür Merkezi’nde “Ayvalık Zeytinyağı” konulu panel gerçekten ilgi çekiciydi.

Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer’in açış konuşmasını yaptığı paneli Ayvalıklı gazeteci-yazar Şahin Alpay yönetti.

Gazeteci-Yazar Nedim Atilla, yazar Ahmet Yorulmaz, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği Başkan Yardımcısı Ali Nedim Güreli ve Prof. Kenan Mortan, birbirinden güzel konuşmalar yaptılar.

Asla seviye düşürülmeden, ne istediğini bilen, kendini iyi ifade edebilen üreticilere de meram anlatmak zor olmuyordu doğrusu.

Aksine panalistler, “karşı ses” geldikçe daha verimli oluyordu konuşmalar.

Özetle, ülkemizde bir “Zeytin dostluğu, zeytin muhabbeti” giderek yaygınlaşıyordu.

Geriye kalıyordu, eldeki zeytinimizi dünyaya pazarlamak!..

........................

Prof. Kenan Mortan sektörün birkaç “Makro engeli” olduğuna dikkat çekiyordu:

- Zeytin fidanının ihracatını mümkün kılacak “Fidan Üreticileri Birliği” yasa tasarısı, uzun süreden beri Meclis gündeminde “hareketsiz” duruyor!

- İkinci tıkanma, fidan ihracatının uluslararası boyutuyla ilgili. Kısa adı UPOV olan uluslararası organizasyonda Kenya bile üye ama Türkiye değil!

Türkiye’nin üyelik başvrusunu UPOV onaylamış ama... Bir uluslararası sözleşme için gereken onay, TBMM’de görüşülmeyi bekliyormuş!

İyi mi?!
................................

Dün de anlatmaya çalışmıştım.

Zeytin üreticisi, üzerine vazife olan-olmayan her türlü işe koşuyor.

Zeytin fidanı yetiştiriciliği ve dikimine büyük ilgi var.

Sadece 2005 yılı içinde 12 milyon adet zeytin fidanı dikildiği söyleniyor.

Dünyada, talebi arzından fazla olan az sayıdaki üründen biri zeytin.

Ve Türkiye, zeytincilik konusunda son derece şanslı bir coğrafyada...

Gelin görün ki...

Türkiye’nin bu anlamda çok önemli bir şansı aynı zamanda da şanssızlığı vardı.

Şansı: “Pazarlama” yeteneği çok yüksek bir başbakanı var.

Şanssızlığı: Başbakanımız “pazarlama” yeteneğini zeytincilik alanında göstermiyor. Hem de kendisine çok ihtiyaç duyulurken...

No comments: