Yılmaz İşel
Olay
29 Eylül 2008,P.Tesi
2008’in Ocak-Ağustos dönemini kapsayan ilk 8 ayında Bursa’dan yapılan sofralık zeytin ihracatı 17 milyon 198 bin 764 dolar olarak gerçekleşti. Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) verilerine göre, 2008 yılı zeytin ihracatında geçen yılın eş dönemine göre miktar olarak yüzde 15,78 oranında düşüş görülmesine karşın, sağlanan döviz miktarında ise tam tersine yüzde 6,23 oranında artış kaydedildi.
Yani.
2007’nin ilk 8 ayında 6 milyon 976 bin 861 kilogram zeytin ihracatı karşılığında 16 milyon 190 bin 600 dolar döviz elde edilirken, 2008’in aynı döneminde zeytin ihracatı miktar olarak 5 milyon 875 bin 984 kilogram ve değer itibarıyla da 17 milyon 198 bin 764 dolar oldu.
Bu rakamlarla zeytin ihracatının 2008’in ilk 8 ayında 82 milyon 92 bin 894 olarak gerçekleşen toplam yaş meyve ve sebze ihracatındaki payı yüzde 20,95’e çıktı.
100 milyon doları aşacak…
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği de 1 Ekim 2007-31 Ağustos 2008 döneminde yapılan sofralık zeytin ihracatını 98 milyon 774 bin 981 dolar olarak açıkladı.
Birlik Başkanvekili Mustafa Gökalp Eylül ayında yapılacak ihracatla bu sezon sofralık zeytin ihracatının ilk kez 100 milyon doların üzerine çıkacağını bildirdi.
Türkiye’de hammadde fiyatlarının yüksekliği, döviz kurlarının düşüklüğü, yüksek faiz, alıcıların talep ettiği büyük kalibrajlı zeytinin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihraç kaydıyla ithaline izin verilmemesi gibi olumsuzluklara karşın sofralık zeytin ihracatının 100 milyon dolar seviyesine gelmesinin büyük bir başarı olduğuna dikkat çeken Gökalp, daha sonra şunları söyledi:
“İhracatta elde ettiğimiz bu rekor, Türk zeytin ihracatçılarının markalı ve küçük ambalajlı ürünleriyle, dünyanın sayılı hipermarketlerinin raflarında uzun yıllardır elde ettikleri pazarı kaybetmemek için karlarından büyük fedakarlıklar gösterme pahasına sağlanmıştır.
Türk zeytin ihracatçısı elde ettiği bu büyüme ve istikrarı devam ettirebilmek için zeytin ve zeytinyağı tanıtım komitesi ve kendi pazarlama kanallarıyla yeni pazarlar ve yeni raflar elde etme çabasını sürdürecektir. Türk ihracatçısı ilave kazandığı bir rafı bir kale olarak görmektedir. Bu düşünce sayesinde Türkiye bugün 70’in üzerinde ülkeye zeytin ihraç eder hale gelmiştir.”
En büyük alıcı Almanya…
İhracat kayıt rakamlarına göre, yapılan 98,7 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatının 82 milyon 933 bin dolarlık bölümünü sofralık siyah zeytin, 15 milyon 841 bin dolarlık bölümünü de yeşil zeytin ihracatı oluşturdu.
En fazla sofralık siyah zeytin ihracatı ise 22 milyon 33 bin dolarla Almanya’ya gerçekleştirildi.
Zeytin ihracatçılarının güçlü pazarlarından Romanya’ya bu dönemde 17 milyon 197 bin dolarlık siyah zeytin ihraç edilirken, bu ülkeyi 11 milyon 397 bin dolarlık ihracatla Bulgaristan izledi.
Türkiye 2007-2008 sezonunda 67 ülkeye sofralık siyah zeytin ihracatı yaptı.
En fazla yeşil zeytin ihraç edilen ülkelerin başında yine Almanya yer aldı. Almanya’ya bu sezon 5 milyon 831 bin dolarlık yeşil zeytin ihracatı gerçekleştirildi.
Almanya’yı 1 milyon 727 bin dolarlık ihracatla ABD ve 1 milyon 132 bin dolarlık ihracatla da Romanya izledi.
Türkiye’nin yeşil zeytin ihracatı yaptığı ülke sayısı ise 62 olarak belirlendi.
Zeytinyağı ihracatı…
2007-2008 sezonunda yapılan toplam sofralık zeytin ihracatında ilk sırayı 27 milyon 864 bin 431 dolarla Almanya, 2.sırayı 18 milyon 330 bin 69 dolarla Romanya, 3.sırayı 11 milyon 800 bin 589 dolarla Bulgaristan aldı.
Bu dönemde yapılan sofralık zeytin ihracatında geçen sezona göre yüzde 18 oranında artış sağlanırken, Almanya’ya yapılan ihracatta yüzde 5, Romanya’ya yapılan ihracatta yüzde 23 ve Bulgaristan’a yapılan ihracatta yüzde 125 oranında artış kaydedildi.
Ayrıca bu dönemde yapılan zeytinyağı ihracatı ise 65 milyon 205 bin 124 dolar olarak gerçekleşti.
Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Sunday, September 28, 2008
ULUSAL ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI KONSEYİ (UZZK)ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNE ZARAR VERİR HALE GELDİ
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI TANITIM KOMİTESİ YÖNETİM KURULU
30 Eylül 2008,Salı
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nden sonra Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi’ne de (ZZTK) gerçek olmayan iddialarla (saldırıya geçti.) çattı. ZZTK Yönetim Kurulu, UZZK’nın bu yönetim tarzı ile sektöre zarar verir hale geldiğini belirterek, UZZK Başkanı Mustafa Tan’ı istifa seçeneğini düşünmeye davet etti.
Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı sektörünün çatı kuruluşu olma iddiası ile kurulan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, UZZK Başkanı Mustafa Tan’ın sorumsuz çıkışları nedeniyle kısa sürede sektörde varlığı sorgulanır hale gelen bir kuruluşa dönüştü. UZZK Başkanı Mustafa Tan, UZZK’nın kuruluşundan itibaren ilk önce sektörün tek ihracatçı birliği olan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’ni kendisine hedef seçti.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ile girdiği kavga UZZK Başkanı Mustafa Tan’ı kesmemiş olacak ki, bu sefer Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği tarafından ortaklaşa kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi’ne yanlış ifadelerle taarruza geçti. Bu kadarıyla da yetinmeyen Tan, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den hesap soracaklarını belirterek sektörde UZZK’nın varlığını tartışılır hale getirdi.
UZZK Başkanı Mustafa Tan, geçtiğimiz günlerde Referans Gazetesi’nde yayınlanan beyanatında “Türkiye’nin Uluslararası Zeytin Konseyi’nden (UZK) üyeliğinden ayrıldığı 1998 yılından bugüne kadar UZK aidat ödemesi olan yıllık 500.000 ABD Doları ödemenin yapılmaması üzerine bu ödemelerin bir fonda toplanarak 5 milyon dolarlık bir bütçe yaratıldığını ve bu bütçenin DTM’nin elinde olduğunu ve zeytinyağı dış tanıtımına ayrıldığını, kendilerinin ise bunu kabul etmediklerini, hem bu bedelin harcanmasını takip edeceklerini hem de Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’e hesap soracaklarını” ifade etmektedir.
Tüm kamuoyunun bildiği gibi Dış Ticaret Müsteşarlığı, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı bir kuruluştur ve bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde belirlenmektedir. Türkiye’nin UZK’dan ayrılması da Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın değil Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin kararı ile olmuştur. Türkiye, UZK’dan ayrıldıktan sonra da Dış Ticaret Müsteşarlığı bütçesine böyle bir ödenek konulmamıştır, dolayısıyla böyle bir kaynak sözkonusu değildir.
Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi, ilk kurulan tanıtım komitesi/grubu değildir. Türkiye’de dış ticaret ile ilgili herkesin bildiği gibi, fındık, seramik, antep fıstığı, deri, narenciye sektörlerinde tanıtım grupları geçtiğimiz yıllarda kurulmuştur ve başarılı çalışmaları tüm kamuoyunun önünde sürdürülmektedir. Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi de diğerleri gibi ihracatçı birlikleri ve Dış Ticaret Müsteşarlığı işbirliğinde 2007 yılı Nisan ayında kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır. Defalarca kamuoyu ile paylaştığımız gibi ZZTK’nın bütçesi zeytin ve zeytinyağı ihracatından yapılan ek binde 0.5’lik nisbi aidat kesintisi ile oluşan yaklaşık 100.000 ABD Doları ve DTM tarafından sağlanan yıllık 250.000 ABD Doları destek ile ABD Doları’ndan oluşmaktadır. UZZK Başkanı Mustafa Tan’ın sözünü ettiği gibi 5 milyon dolarlık bir kaynak sözkonusu değildir.
UZZK Başkanı Mustafa Tan’da ZZTK’nın elinde 5 milyon ABD Doları olmadığını çok iyi bilmektedir. Zira 17 Şubat 2008 tarihinde Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü’nün tüm unsurlarının katılımı ile gerçekleştirilen Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Arama Konferansı’nda ZZTK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa SEVER tarafından ZZTK’nın çalışma prensipleri ve bütçesinin oluşumu Sayın Tan’a ve sektörün diğer temsilcilerine anlatılmıştır. Sonrasında gerek 18 Temmuz 2008 tarihinde Devlet Bakanımız Sayın Kürşad Tüzmen’in katılımıyla yapılan ZZTK’nın basın tanıtımında, gerekse 03 Eylül 2008 tarihinde yayınlanan basın bildirimizde ve gerekse de web sitemizde (www.zztk.org.tr) yer alan çalışma usul ve esaslarımızda ZZTK’nın kimler tarafından oluşturulduğu ve bütçe kaynaklarının neler olduğu açıkta belirtilmiştir.
Hal böyle iken Sayın Tan’ın talihsiz ve iyi niyetten uzak olduğunu düşündüren beyanatları devam etmektedir.
Sayın UZZK Başkanı’nın aynı demecinde yer alan “ZZTK’nın Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin üyelerinden oluşmasına karşı oldukları, bu Komitenin ve Birliğin ihracatçıların tümünü temsil etmediği” ifadesini ise anlamak mümkün değildir. Sektörümüzün ülkemizdeki tek ihracatçı birliği Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’dir (EZZİB), dolayısıyla EZZİB’in tüm ihracatçıları temsil etmediği iddiası en basit tarifiyle bilgisizlik ve kötü niyettir.
Bu son beyanat ile sektöre verdiği zarar ve uğrattığı güven kaybının vicdani sorumluluğu ile kendisini baş başa bırakırken, iddiasını en kısa zamanda ispata davet ediyoruz. Aksi takdirde başta Sayın Bakanımız olmak üzere töhmet altında bıraktığı tüm kişi ve kurumlar olarak hukuki ve kanuni haklarımızı sonuna kadar koruyacağımızı kamuoyunun bilgilerine sunar, başta Sayın Tan olmak üzere tüm UZZK yönetiminin yarardan çok zarar vermeye başladıkları sektörün temsilcileri olarak istifa değerlendirmesini acilen gündemlerine almalarını talep ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
30 Eylül 2008,Salı
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nden sonra Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi’ne de (ZZTK) gerçek olmayan iddialarla (saldırıya geçti.) çattı. ZZTK Yönetim Kurulu, UZZK’nın bu yönetim tarzı ile sektöre zarar verir hale geldiğini belirterek, UZZK Başkanı Mustafa Tan’ı istifa seçeneğini düşünmeye davet etti.
Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı sektörünün çatı kuruluşu olma iddiası ile kurulan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, UZZK Başkanı Mustafa Tan’ın sorumsuz çıkışları nedeniyle kısa sürede sektörde varlığı sorgulanır hale gelen bir kuruluşa dönüştü. UZZK Başkanı Mustafa Tan, UZZK’nın kuruluşundan itibaren ilk önce sektörün tek ihracatçı birliği olan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’ni kendisine hedef seçti.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ile girdiği kavga UZZK Başkanı Mustafa Tan’ı kesmemiş olacak ki, bu sefer Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği tarafından ortaklaşa kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi’ne yanlış ifadelerle taarruza geçti. Bu kadarıyla da yetinmeyen Tan, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’den hesap soracaklarını belirterek sektörde UZZK’nın varlığını tartışılır hale getirdi.
UZZK Başkanı Mustafa Tan, geçtiğimiz günlerde Referans Gazetesi’nde yayınlanan beyanatında “Türkiye’nin Uluslararası Zeytin Konseyi’nden (UZK) üyeliğinden ayrıldığı 1998 yılından bugüne kadar UZK aidat ödemesi olan yıllık 500.000 ABD Doları ödemenin yapılmaması üzerine bu ödemelerin bir fonda toplanarak 5 milyon dolarlık bir bütçe yaratıldığını ve bu bütçenin DTM’nin elinde olduğunu ve zeytinyağı dış tanıtımına ayrıldığını, kendilerinin ise bunu kabul etmediklerini, hem bu bedelin harcanmasını takip edeceklerini hem de Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’e hesap soracaklarını” ifade etmektedir.
Tüm kamuoyunun bildiği gibi Dış Ticaret Müsteşarlığı, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı bir kuruluştur ve bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde belirlenmektedir. Türkiye’nin UZK’dan ayrılması da Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın değil Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin kararı ile olmuştur. Türkiye, UZK’dan ayrıldıktan sonra da Dış Ticaret Müsteşarlığı bütçesine böyle bir ödenek konulmamıştır, dolayısıyla böyle bir kaynak sözkonusu değildir.
Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi, ilk kurulan tanıtım komitesi/grubu değildir. Türkiye’de dış ticaret ile ilgili herkesin bildiği gibi, fındık, seramik, antep fıstığı, deri, narenciye sektörlerinde tanıtım grupları geçtiğimiz yıllarda kurulmuştur ve başarılı çalışmaları tüm kamuoyunun önünde sürdürülmektedir. Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi de diğerleri gibi ihracatçı birlikleri ve Dış Ticaret Müsteşarlığı işbirliğinde 2007 yılı Nisan ayında kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır. Defalarca kamuoyu ile paylaştığımız gibi ZZTK’nın bütçesi zeytin ve zeytinyağı ihracatından yapılan ek binde 0.5’lik nisbi aidat kesintisi ile oluşan yaklaşık 100.000 ABD Doları ve DTM tarafından sağlanan yıllık 250.000 ABD Doları destek ile ABD Doları’ndan oluşmaktadır. UZZK Başkanı Mustafa Tan’ın sözünü ettiği gibi 5 milyon dolarlık bir kaynak sözkonusu değildir.
UZZK Başkanı Mustafa Tan’da ZZTK’nın elinde 5 milyon ABD Doları olmadığını çok iyi bilmektedir. Zira 17 Şubat 2008 tarihinde Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü’nün tüm unsurlarının katılımı ile gerçekleştirilen Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü Arama Konferansı’nda ZZTK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa SEVER tarafından ZZTK’nın çalışma prensipleri ve bütçesinin oluşumu Sayın Tan’a ve sektörün diğer temsilcilerine anlatılmıştır. Sonrasında gerek 18 Temmuz 2008 tarihinde Devlet Bakanımız Sayın Kürşad Tüzmen’in katılımıyla yapılan ZZTK’nın basın tanıtımında, gerekse 03 Eylül 2008 tarihinde yayınlanan basın bildirimizde ve gerekse de web sitemizde (www.zztk.org.tr) yer alan çalışma usul ve esaslarımızda ZZTK’nın kimler tarafından oluşturulduğu ve bütçe kaynaklarının neler olduğu açıkta belirtilmiştir.
Hal böyle iken Sayın Tan’ın talihsiz ve iyi niyetten uzak olduğunu düşündüren beyanatları devam etmektedir.
Sayın UZZK Başkanı’nın aynı demecinde yer alan “ZZTK’nın Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin üyelerinden oluşmasına karşı oldukları, bu Komitenin ve Birliğin ihracatçıların tümünü temsil etmediği” ifadesini ise anlamak mümkün değildir. Sektörümüzün ülkemizdeki tek ihracatçı birliği Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’dir (EZZİB), dolayısıyla EZZİB’in tüm ihracatçıları temsil etmediği iddiası en basit tarifiyle bilgisizlik ve kötü niyettir.
Bu son beyanat ile sektöre verdiği zarar ve uğrattığı güven kaybının vicdani sorumluluğu ile kendisini baş başa bırakırken, iddiasını en kısa zamanda ispata davet ediyoruz. Aksi takdirde başta Sayın Bakanımız olmak üzere töhmet altında bıraktığı tüm kişi ve kurumlar olarak hukuki ve kanuni haklarımızı sonuna kadar koruyacağımızı kamuoyunun bilgilerine sunar, başta Sayın Tan olmak üzere tüm UZZK yönetiminin yarardan çok zarar vermeye başladıkları sektörün temsilcileri olarak istifa değerlendirmesini acilen gündemlerine almalarını talep ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Üretim patlaması bekleyen zeytinyağcı yeni pazar avında
Selma Bektaş
Referans
25 Eylül 2008
Zeytinde var yılı yaşanacak olması zeytinyağı ihracatçılarını harekete geçirdi. İhracatçılar arz fazlası sıkıntısı yaşamamak için Japonya'dan Rusya'ya, Brezilya'ya kadar yurtdışı pazarlarda tanıtım atağına geçiyor.
Türkiye bu yıl zeytinde var yılını yaşayacak. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın teşviği ile son 10 yıldır zeytin ağacı sayısını 90 milyondan 170 milyona çıkaran Türkiye, bir kısmı çok düşük oranda da olsa 130 milyon ağaçtan ürün almaya başlayacak. Üretimde tam verim alınan ağaç sayısı ise 105 milyon civarında. Her yıl 10 milyon ağacın hasada dahil olacağını söyleyen zeytinyağı ihracatçıları ise sektörde arz fazlası sıkıntısının yaşanmaması için şimdiden harekete geçti.
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin (ZZTK) öncülüğünde başlayan tanıtım atağı Japonya'dan Rusya'ya Kanada'dan Brezilya'ya kadar tüm dünyada Türk zeytinyağını tanıtacak. Bu yıl hasadın iyi olacağını söyleyen Ege İhracatçıları Birliği Başkanı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ali Nedim Güreli, "Bu yıl 200 bin ton civarında üretim bekliyoruz. Bu yıldan itibaren üretim kademeli olarak artacak. Önümüzdeki 4-5 yılda 500 bin ton üretime ulaşacağız. Türkiye'nin yeni pazarlara ihtiyacı var" dedi.
Türkiye var yılında 160 bin tonlara varan zeytinyağı üretimi gerçekleştiriyor. Yok yılında ise bu oran 70 bin tona kadar iniyor. İç pazar talebinin 60 bin ton civarında gerçekleştiği sektörde ihracat ise yıllara göre değişkenlik gösteriyor. 2004/05 sezonunda 90 bin ton ihracat gerçekleştiren Türkiye'nin ihracatı geçen yıl 14 bin tona kadar geriledi.
Tanıtım filmi çekildi
ZZTK'sinin 4-5 aydır çalışmalarını hızlandırdığını belirten Ali Nedim Güreli, "Özellikle iki potansiyel pazar üzerinde duruyoruz. Bunlardan ilki Çin, Japonya, Rusya gibi çok ciddi potansiyeller barındırmasına karşın Türk zeytinyağının çok az da olsa bulunduğu pazarlar. Diğeri ise Türk zeytinyağının hiç bilinmediği Brezilya, Arjantin, Kanada, Avustralya gibi ülkeler. Önümüzdeki yıllarda azar azar da olsa bu pazarlara ürün vermeyi hedefliyoruz" diye konuştu.
Konseyin ilk olarak bu pazarlarda gösterilmek üzere tanıtım belgeseli hazırladığını söyleyen Güreli, "Belgesel hedef pazarların tümünde gösterilecek. Ayrıca zeytinyağı pazarını ilgilendiren uluslararası boyuttaki en önemli 7 fuara katılıyoruz. Bu konuda Çin ve Rusya'ya bir kaç ziyaretimiz oldu" diye konuştu.
ZZTK Başkan Vekili Metin Ölken ise tanıtım çalışmalarının iç pazarı kapsayacak şekilde genişletileceğini söyledi. Bu konuda özellikle Aydın Ticaret Borsası ve İzmir Ticaret Odası gibi örgütlerle ortak projeler geliştirmeyi hedeflediklerini söyleyen Ölken, "Sektörün sivil örgütlerinden Zeytindostu Derneği'nin özellikle iç pazara yönelik güzel projeleri bulunuyor. Zeytinyağının faydalarını sağlık, spor ve sanat gibi üç başlıkta topluma anlatacak projeler kapsamında milli takım ile reklam filmi yapmaktan, fotoğraf yarışmalarına kadar pekçok çalışma yapılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da reklam çalışması için görüştüğümüz isimler arasında" dedi.
Referans
25 Eylül 2008
Zeytinde var yılı yaşanacak olması zeytinyağı ihracatçılarını harekete geçirdi. İhracatçılar arz fazlası sıkıntısı yaşamamak için Japonya'dan Rusya'ya, Brezilya'ya kadar yurtdışı pazarlarda tanıtım atağına geçiyor.
Türkiye bu yıl zeytinde var yılını yaşayacak. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın teşviği ile son 10 yıldır zeytin ağacı sayısını 90 milyondan 170 milyona çıkaran Türkiye, bir kısmı çok düşük oranda da olsa 130 milyon ağaçtan ürün almaya başlayacak. Üretimde tam verim alınan ağaç sayısı ise 105 milyon civarında. Her yıl 10 milyon ağacın hasada dahil olacağını söyleyen zeytinyağı ihracatçıları ise sektörde arz fazlası sıkıntısının yaşanmaması için şimdiden harekete geçti.
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin (ZZTK) öncülüğünde başlayan tanıtım atağı Japonya'dan Rusya'ya Kanada'dan Brezilya'ya kadar tüm dünyada Türk zeytinyağını tanıtacak. Bu yıl hasadın iyi olacağını söyleyen Ege İhracatçıları Birliği Başkanı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ali Nedim Güreli, "Bu yıl 200 bin ton civarında üretim bekliyoruz. Bu yıldan itibaren üretim kademeli olarak artacak. Önümüzdeki 4-5 yılda 500 bin ton üretime ulaşacağız. Türkiye'nin yeni pazarlara ihtiyacı var" dedi.
Türkiye var yılında 160 bin tonlara varan zeytinyağı üretimi gerçekleştiriyor. Yok yılında ise bu oran 70 bin tona kadar iniyor. İç pazar talebinin 60 bin ton civarında gerçekleştiği sektörde ihracat ise yıllara göre değişkenlik gösteriyor. 2004/05 sezonunda 90 bin ton ihracat gerçekleştiren Türkiye'nin ihracatı geçen yıl 14 bin tona kadar geriledi.
Tanıtım filmi çekildi
ZZTK'sinin 4-5 aydır çalışmalarını hızlandırdığını belirten Ali Nedim Güreli, "Özellikle iki potansiyel pazar üzerinde duruyoruz. Bunlardan ilki Çin, Japonya, Rusya gibi çok ciddi potansiyeller barındırmasına karşın Türk zeytinyağının çok az da olsa bulunduğu pazarlar. Diğeri ise Türk zeytinyağının hiç bilinmediği Brezilya, Arjantin, Kanada, Avustralya gibi ülkeler. Önümüzdeki yıllarda azar azar da olsa bu pazarlara ürün vermeyi hedefliyoruz" diye konuştu.
Konseyin ilk olarak bu pazarlarda gösterilmek üzere tanıtım belgeseli hazırladığını söyleyen Güreli, "Belgesel hedef pazarların tümünde gösterilecek. Ayrıca zeytinyağı pazarını ilgilendiren uluslararası boyuttaki en önemli 7 fuara katılıyoruz. Bu konuda Çin ve Rusya'ya bir kaç ziyaretimiz oldu" diye konuştu.
ZZTK Başkan Vekili Metin Ölken ise tanıtım çalışmalarının iç pazarı kapsayacak şekilde genişletileceğini söyledi. Bu konuda özellikle Aydın Ticaret Borsası ve İzmir Ticaret Odası gibi örgütlerle ortak projeler geliştirmeyi hedeflediklerini söyleyen Ölken, "Sektörün sivil örgütlerinden Zeytindostu Derneği'nin özellikle iç pazara yönelik güzel projeleri bulunuyor. Zeytinyağının faydalarını sağlık, spor ve sanat gibi üç başlıkta topluma anlatacak projeler kapsamında milli takım ile reklam filmi yapmaktan, fotoğraf yarışmalarına kadar pekçok çalışma yapılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da reklam çalışması için görüştüğümüz isimler arasında" dedi.
Zeytinyağında yeni sezon için tahmini rekolte 159 bin ton
Referans-İzmir
25 Eylül 2008
İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde yapılan 2008-2009 yılı zeytin ve zeytinyağı tahmini rekoltesi dün borsada yapılan toplantı ile açıklandı. Buna göre var yılının yaşanacağı yeni sezonda 327 bin 634 ton yemeklik zeytin, 159 bin 366 ton da zeytinyağı elde edilmesi bekleniyor. Önümüzdeki günlerdeki yağışlarla rekoltenin yüzde 10 daha artacağı belirtilirken, yeni sezona 32 bin ton civarında zeytinyağının devredeceği ifade ediliyor. Yaklaşık 200 bin tona ulaşacak ürünün nasıl eritileceği yönünde ihracatçılarda ciddi endişeler var. Geçen sezon ayrı bir rekolte rakamı açıklayan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ise bu yılki rekolte tahmin çalışmalarının içinde yer aldı ama itirazları sürdürdü. Birliğin rekolte tahmini 190 bin ton civarında.
Türkiye'nin 10 sezonluk zeytinyağı üretimi
Sezon Üretim (bin ton)
1999/2000 70
2000/2001 175
2001/2002 65
2002/2003 140
2003/2004 79
2004/2005 145
2005/2006 115
2006/2007 166
2007/2008 72
2008/2009 159*
* Tahmini rekolte
Kaynak: Uluslararası Zeytinyağı Konseyi
ERZİN ZEYTİN ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI ÖZER: "ZEYTİNİ ERKEN TOPLAMAYIN"
CHA
27 Eylül 2008,Cumartesi
Hatay'ın Erzin Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı Akif Özer, zeytini erken toplamamaları konusunda üreticilere uyarılarda bulundu.
Özer, bu yıl zeytinin tutum senesi olduğunu vurgulayarak, "Rekolte iyi sayılacak bir düzeye geldi. Fakat havaların kurak gitmesi bazı zeytin dikim alanlarında sulama problemi yaşattı. Kuraklık yüzünden zeytinler tam kıvama gelmedi. Bu yüzden erken hasat yapılmamalı. Yağmurdan 20 gün sonra yapılacak hasat verimi de artıracaktır." dedi.
Son yıllarda narenciyenin para etmediğini, bundan dolayı da üreticilerin zeytine yöneldiğini kaydeden Özer, "Erzin'de ve Gökdere köyünde zeytin dikimi hızla artmaya başladı. Bölgemizde 2 çeşit zeytin yetiştirilmektedir. Zeytin bizim için önemlidir çünkü zeytinyağı sağlıklı insanların dostudur. Zeytinyağı tüketen insanlarda kalp ve kolestrol oranı çok düşüktür." ifadesini kullandı.
27 Eylül 2008,Cumartesi
Hatay'ın Erzin Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı Akif Özer, zeytini erken toplamamaları konusunda üreticilere uyarılarda bulundu.
Özer, bu yıl zeytinin tutum senesi olduğunu vurgulayarak, "Rekolte iyi sayılacak bir düzeye geldi. Fakat havaların kurak gitmesi bazı zeytin dikim alanlarında sulama problemi yaşattı. Kuraklık yüzünden zeytinler tam kıvama gelmedi. Bu yüzden erken hasat yapılmamalı. Yağmurdan 20 gün sonra yapılacak hasat verimi de artıracaktır." dedi.
Son yıllarda narenciyenin para etmediğini, bundan dolayı da üreticilerin zeytine yöneldiğini kaydeden Özer, "Erzin'de ve Gökdere köyünde zeytin dikimi hızla artmaya başladı. Bölgemizde 2 çeşit zeytin yetiştirilmektedir. Zeytin bizim için önemlidir çünkü zeytinyağı sağlıklı insanların dostudur. Zeytinyağı tüketen insanlarda kalp ve kolestrol oranı çok düşüktür." ifadesini kullandı.
KÜRESEL ISINMA ADANALI ZEYTİNCİYE PAHALIYA PATLADI
CHA
27 Eylül 2008,Cumartesi
Adanalı zeytin ve zeytinyağı üreticileri de küresel ısınmadan dertli. Doğu Akdeniz Zeytin Birliği Başkanı Mehmet Güler, 'küresel ısınma'dan dolayı Kilis ve Gaziantep yöresinde 6 bin ton dolayında zeytinyağı kaybı yaşandığını ifade etti.
Kilis ve Gaziantep'te şiddetli düzeyde 'az ürün' yılı yaşandığının gözlemlendiğini aktaran Güler, buna rağmen rekoltenin geçen yıla göre daha yüksek olacağını söyledi. Sebebini ise, "Geç çiçek açan 'Nizip yağlık' ve 'Kilis yağlık' çeşitlerine göre söz konusu illerde erkenci çeşit olan 'Gemlik' çeşidinin bu durumdan daha az etkilendiği belirlenmiştir." şeklinde izah etti. Güler'e göre Kilis ve Gaziantep'teki rekolte düşmesnin sebeplerinden en önemlisini, gelişme dönemindeki kuraklık ile birlikte şubat ayında yaşanan uzun süreli 'don' ve nisan ayı sonunda yükselen sıcaklar oluşturuyor.
Birliğin çalışma kapsamındaki 6 ilde 12 milyon civarında zeytin fidanı dikildiğini tespit edildiğini ifade eden birlik başkanı Güler, "Doğu Akdeniz Bölgesi'nde zeytin dikilmesine uygun binlerce hektar arazi vardır. Bu alanlar gelecekte önemi daha artacak zeytin üretimine yönlendirilip ülke ekonomisine kazandırılmalıdır." dedi. Gaziantep'te 6 milyon 750 bin adet zeytin ağacı bulunduğunu bunların yüzde 68'inin meyve verdiği halde ilde 2 bin 160 ton zeytin hasadı beklendiğini kaydetti.
Toplam zeytinyağı üretiminin 340 tonu bulacağı hesaplanıyor. Doğu Akdeniz Zeytin Birliği'nin sorumluluk alanlarındaki illerde en fazla zeytinyağı üretiminin 29 bin 90ton ile Hatay'da, en azının da 140 ton ile Gaziantep'te gerçekleşmesi bekleniyor. Adana, Mersin, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Osmaniye'de bu yıl toplam 37 bin 930 ton civarında zeytinyağı üretilmesi bekleniyor. 6 ildeki zeytin ağacının toplamı 37 milyonu buluyor. Ancak bunların yüzde 50'sinin meyve vermeyen türden olduğu ifade ediliyor. Ağaç başına ortalama verim ise 11,6 kilo civarında seyrediyor.
27 Eylül 2008,Cumartesi
Adanalı zeytin ve zeytinyağı üreticileri de küresel ısınmadan dertli. Doğu Akdeniz Zeytin Birliği Başkanı Mehmet Güler, 'küresel ısınma'dan dolayı Kilis ve Gaziantep yöresinde 6 bin ton dolayında zeytinyağı kaybı yaşandığını ifade etti.
Kilis ve Gaziantep'te şiddetli düzeyde 'az ürün' yılı yaşandığının gözlemlendiğini aktaran Güler, buna rağmen rekoltenin geçen yıla göre daha yüksek olacağını söyledi. Sebebini ise, "Geç çiçek açan 'Nizip yağlık' ve 'Kilis yağlık' çeşitlerine göre söz konusu illerde erkenci çeşit olan 'Gemlik' çeşidinin bu durumdan daha az etkilendiği belirlenmiştir." şeklinde izah etti. Güler'e göre Kilis ve Gaziantep'teki rekolte düşmesnin sebeplerinden en önemlisini, gelişme dönemindeki kuraklık ile birlikte şubat ayında yaşanan uzun süreli 'don' ve nisan ayı sonunda yükselen sıcaklar oluşturuyor.
Birliğin çalışma kapsamındaki 6 ilde 12 milyon civarında zeytin fidanı dikildiğini tespit edildiğini ifade eden birlik başkanı Güler, "Doğu Akdeniz Bölgesi'nde zeytin dikilmesine uygun binlerce hektar arazi vardır. Bu alanlar gelecekte önemi daha artacak zeytin üretimine yönlendirilip ülke ekonomisine kazandırılmalıdır." dedi. Gaziantep'te 6 milyon 750 bin adet zeytin ağacı bulunduğunu bunların yüzde 68'inin meyve verdiği halde ilde 2 bin 160 ton zeytin hasadı beklendiğini kaydetti.
Toplam zeytinyağı üretiminin 340 tonu bulacağı hesaplanıyor. Doğu Akdeniz Zeytin Birliği'nin sorumluluk alanlarındaki illerde en fazla zeytinyağı üretiminin 29 bin 90ton ile Hatay'da, en azının da 140 ton ile Gaziantep'te gerçekleşmesi bekleniyor. Adana, Mersin, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Osmaniye'de bu yıl toplam 37 bin 930 ton civarında zeytinyağı üretilmesi bekleniyor. 6 ildeki zeytin ağacının toplamı 37 milyonu buluyor. Ancak bunların yüzde 50'sinin meyve vermeyen türden olduğu ifade ediliyor. Ağaç başına ortalama verim ise 11,6 kilo civarında seyrediyor.
ZEYTİN İHRACATI 100 MİLYON DOLARA DAYANDI
29 Eylül 2008,P.Tesi
Türkiye, zeytin ihracatında 2007/08 sezonunun bitimine bir ay kala 98 milyon 774 bin dolarlık sofralık zeytin ihracat rakamına ulaştı. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Gökalp, Eylül ayında yapılacak ihracat ile bu sezon 100 milyon doların ilk kez aşılmasının beklendiğini, 2010-11 sezonunda sektörün hedefinin 250 milyon dolarlık ihracat olduğunu söyledi.
Türkiye, sofralık zeytin ihracatında 2007/08 sezonunun bitmesine bir ay kala 98 milyon 774 bin 981 dolarlık zeytin ihraç etti. Türkiye geçen sezon aynı zaman diliminde ise 83 milyon 493 bin 939 dolarlık zeytin ihraç etmişti. Zeytin ihracatımız bu sezon, geçen sezona göre yüzde 18’lik artış gösterdi. Eylül ayında yapılacak ihracat ile zeytin ihracatımız ilk kez 100 milyon doları aşmış olacak.
Türkiye zeytinyağı ihracatında 2007-08 sezonunda yüzde 51’lik düşüş yaşarken, zeytin ihracatındaki yüzde 18’lik artış sektördeki dengeleri de değiştirdi. Son sezona kadar zeytin ve zeytinyağı ihracatında aslan payını zeytinyağı alırken, bu sezon Türkiye’nin gerçekleştirdiği 163 milyon 970 bin 105 dolarlık zeytin ve zeytinyağı ihracatının yüzde 61’i zeytin ihracatından oluştu.
Türkiye’de hammadde fiyatlarının yüksekliği, döviz kurlarının düşüklüğü, yüksek faiz, alıcıların talep ettiği büyük kalibrajlı zeytinin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihraç kaydıyla ithaline izin verilmemesi gibi olumsuzlukların üst üste geldiği bir sezonda zeytin ihracatının 100 milyon dolar seviyesine gelmesinin büyük bir başarı hikayesi olduğunu belirten Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Gökalp, “İhracatta elde ettiğimiz bu rekor, Türk zeytin ihracatçılarının markalı ve küçük ambalajlı ürünleriyle, Türk markasıyla dünyanın sayılı hipermarketlerinin raflarında uzun yıllardır elde ettikleri pazarı kaybetmemek için karlarından büyük fedakarlık göstererek bu büyüme ve istikrar sağlanmıştır” diye konuştu.
Türk zeytin ihracatçısının elde ettiği bu büyüme ve istikrarı devam ettirebilmek için Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi ve kendi pazarlama kanallarıyla yeni pazarlar ve yeni raflar elde edebilmek için kesintisiz çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Gökalp, “Türk ihracatçısı ilave kazandığı bir rafı, bir kale olarak görmektedir. Bu düşünceyle yeni pazarlar kazanmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu düşünce sayesinde Türkiye bugün 70’in üzerinde ülkeye zeytin ihraç eder hale gelmiştir” dedi.
2008-09 sezonunda Türkiye’nin sofralık zeytin rekoltesinin 328 bin ton olarak hesaplandığını hatırlatan Gökalp şöyle konuştu: “Başta Akhisar olmak üzere zeytin üretim bölgelerinde son dönemde önemli yağışlar oldu. Bu yağışlarında etkisi ile rekoltenin yüzde 15-20 civarında daha da artacağını ve rekoltenin 380 bin ton civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Sektör 3 yıl içerisinde dünya fiyatlarında kaliteli, istikrarlı hammadde temin edebildiği takdirde yıllık 250 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatını gerçekleştirebilecek seviyeye gelecektir.”
ZEYTİN İHRACATINDA ROMANYA VE ALMANYA BAŞI ÇEKİYOR
Türkiye, 2007/08 sezonunun ilk dokuz aylık döneminde yüzde 18’lik artışla 98 milyon 774 bin 981 dolara ulaştı. Zeytin ihracatında siyah zeytin ihracatı 82 milyon 933 bin dolarla aslan payını alırken, aynı zaman diliminde yeşil zeytin ihracatı ise 15 milyon 841 bin dolar oldu.
Türkiye, 2007/08 sezonunda en fazla siyah zeytin ihracatını 22 milyon 33 bin dolar ile Almanya’ya gerçekleştirdi. Zeytin ihracatçılarının güçlü pazarlarından Romanya’ya ise 17 milyon 197 bin dolarlık siyah zeytin ihraç edilirken, bu ülkeyi 11 milyon 397 bin dolarlık ihracat ile Bulgaristan izledi. Türkiye 2007/08 sezonunun 9 aylık döneminde 67 ülkeye siyah zeytin ihraç etti.
2007/08 sezonunda, yeşil zeytin ihracatında en fazla ihracat yapılan ülke siyah zeytin ihracatında olduğu gibi Almanya oldu. Türkiye, bu sezon Almanya’ya 5 milyon 831 bin dolarlık yeşil zeytin ihraç etti. Almanya’yı 1 milyon 727 bin dolarlık ihracat ile ABD, 1 milyon 132 bin dolarlık yeşil zeytin ihracatı ile Romanya izledi. Türkiye, yeni sezonda 62 ülkeye yeşil zeytin ihraç etti.
TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE ZEYTİN İHRACATI
ÜLKE 1 EKİM 2006–31 AĞ. 2007 1 EKİM 2007–31 AĞ. 2008 DEĞİŞİM
ALMANYA 26.598.988 27.864.431 5
ROMANYA 14.909.799 18.330.069 23
BULGARİSTAN 5.250.978 11.800.589 125
İLK 3 ÜLKE TOPLAMI 46.759.765 57.995.089 24
DİĞER ÜLKELER 36.734.174 40.779.892 11
TOPLAM 83.493.939 98.774.981 18
* Sıralama için 01 Ekim 2007 – 31 Ağustos 2008 zaman aralığı esas alınmıştır.
Türkiye, zeytin ihracatında 2007/08 sezonunun bitimine bir ay kala 98 milyon 774 bin dolarlık sofralık zeytin ihracat rakamına ulaştı. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Gökalp, Eylül ayında yapılacak ihracat ile bu sezon 100 milyon doların ilk kez aşılmasının beklendiğini, 2010-11 sezonunda sektörün hedefinin 250 milyon dolarlık ihracat olduğunu söyledi.
Türkiye, sofralık zeytin ihracatında 2007/08 sezonunun bitmesine bir ay kala 98 milyon 774 bin 981 dolarlık zeytin ihraç etti. Türkiye geçen sezon aynı zaman diliminde ise 83 milyon 493 bin 939 dolarlık zeytin ihraç etmişti. Zeytin ihracatımız bu sezon, geçen sezona göre yüzde 18’lik artış gösterdi. Eylül ayında yapılacak ihracat ile zeytin ihracatımız ilk kez 100 milyon doları aşmış olacak.
Türkiye zeytinyağı ihracatında 2007-08 sezonunda yüzde 51’lik düşüş yaşarken, zeytin ihracatındaki yüzde 18’lik artış sektördeki dengeleri de değiştirdi. Son sezona kadar zeytin ve zeytinyağı ihracatında aslan payını zeytinyağı alırken, bu sezon Türkiye’nin gerçekleştirdiği 163 milyon 970 bin 105 dolarlık zeytin ve zeytinyağı ihracatının yüzde 61’i zeytin ihracatından oluştu.
Türkiye’de hammadde fiyatlarının yüksekliği, döviz kurlarının düşüklüğü, yüksek faiz, alıcıların talep ettiği büyük kalibrajlı zeytinin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihraç kaydıyla ithaline izin verilmemesi gibi olumsuzlukların üst üste geldiği bir sezonda zeytin ihracatının 100 milyon dolar seviyesine gelmesinin büyük bir başarı hikayesi olduğunu belirten Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mustafa Gökalp, “İhracatta elde ettiğimiz bu rekor, Türk zeytin ihracatçılarının markalı ve küçük ambalajlı ürünleriyle, Türk markasıyla dünyanın sayılı hipermarketlerinin raflarında uzun yıllardır elde ettikleri pazarı kaybetmemek için karlarından büyük fedakarlık göstererek bu büyüme ve istikrar sağlanmıştır” diye konuştu.
Türk zeytin ihracatçısının elde ettiği bu büyüme ve istikrarı devam ettirebilmek için Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi ve kendi pazarlama kanallarıyla yeni pazarlar ve yeni raflar elde edebilmek için kesintisiz çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Gökalp, “Türk ihracatçısı ilave kazandığı bir rafı, bir kale olarak görmektedir. Bu düşünceyle yeni pazarlar kazanmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu düşünce sayesinde Türkiye bugün 70’in üzerinde ülkeye zeytin ihraç eder hale gelmiştir” dedi.
2008-09 sezonunda Türkiye’nin sofralık zeytin rekoltesinin 328 bin ton olarak hesaplandığını hatırlatan Gökalp şöyle konuştu: “Başta Akhisar olmak üzere zeytin üretim bölgelerinde son dönemde önemli yağışlar oldu. Bu yağışlarında etkisi ile rekoltenin yüzde 15-20 civarında daha da artacağını ve rekoltenin 380 bin ton civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Sektör 3 yıl içerisinde dünya fiyatlarında kaliteli, istikrarlı hammadde temin edebildiği takdirde yıllık 250 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatını gerçekleştirebilecek seviyeye gelecektir.”
ZEYTİN İHRACATINDA ROMANYA VE ALMANYA BAŞI ÇEKİYOR
Türkiye, 2007/08 sezonunun ilk dokuz aylık döneminde yüzde 18’lik artışla 98 milyon 774 bin 981 dolara ulaştı. Zeytin ihracatında siyah zeytin ihracatı 82 milyon 933 bin dolarla aslan payını alırken, aynı zaman diliminde yeşil zeytin ihracatı ise 15 milyon 841 bin dolar oldu.
Türkiye, 2007/08 sezonunda en fazla siyah zeytin ihracatını 22 milyon 33 bin dolar ile Almanya’ya gerçekleştirdi. Zeytin ihracatçılarının güçlü pazarlarından Romanya’ya ise 17 milyon 197 bin dolarlık siyah zeytin ihraç edilirken, bu ülkeyi 11 milyon 397 bin dolarlık ihracat ile Bulgaristan izledi. Türkiye 2007/08 sezonunun 9 aylık döneminde 67 ülkeye siyah zeytin ihraç etti.
2007/08 sezonunda, yeşil zeytin ihracatında en fazla ihracat yapılan ülke siyah zeytin ihracatında olduğu gibi Almanya oldu. Türkiye, bu sezon Almanya’ya 5 milyon 831 bin dolarlık yeşil zeytin ihraç etti. Almanya’yı 1 milyon 727 bin dolarlık ihracat ile ABD, 1 milyon 132 bin dolarlık yeşil zeytin ihracatı ile Romanya izledi. Türkiye, yeni sezonda 62 ülkeye yeşil zeytin ihraç etti.
TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE ZEYTİN İHRACATI
ÜLKE 1 EKİM 2006–31 AĞ. 2007 1 EKİM 2007–31 AĞ. 2008 DEĞİŞİM
ALMANYA 26.598.988 27.864.431 5
ROMANYA 14.909.799 18.330.069 23
BULGARİSTAN 5.250.978 11.800.589 125
İLK 3 ÜLKE TOPLAMI 46.759.765 57.995.089 24
DİĞER ÜLKELER 36.734.174 40.779.892 11
TOPLAM 83.493.939 98.774.981 18
* Sıralama için 01 Ekim 2007 – 31 Ağustos 2008 zaman aralığı esas alınmıştır.
Friday, September 26, 2008
Akhisar Zeytin Tüneli Otobüsü Ağrı'da!
Akhisar Haber Ajansı
26 Eylül 2008,Cuma
Akhisar'da yetişen Zeytin ve Zeytinyağını üreten çiftçiler, kaliteli ürünlerini tüm Türkiye'ye tanıtmak için Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Derneği, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası ve Akhisar Belediyesi'nin destekleriyle il ve ilçeyi gezen "Zeytin Tüneli " otobüsünün üçüncü Ağrı ili oldu. Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Derneği, üreticilerinin üretmiş olduğu natürel zeytin ve zeytinyağını tüm Türkiye'ye tanıtım projesi kapsamında "Zeytin Tüneli" otobüsü Ağrı'da stand açtı.
Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Başkanı Ahmet Gezgin;" 25 Ağustos'ta Akhisar'dan başlattığımız Akhisar Zeytin ve Zeytinyağını Türkiye'deki tüketiciye tanıtma projesine Kars, Ardahan, Iğdır ve son olarak ta Ağrı'da stand açtık. Ağrı Belediye Başkanı Ekrem Aktaş ve Ağrı Ticaret Odası Başkanı Nazif Acarbay'ın katılımıyla tünelimiz ziyarete açtık. Ağrı Belediye Başkanı Ekrem Aktaş Akhisar'ın bu tür bir tanıtımla çok güzel bir birliktelik sergilediğini ve ürünlerini tanıttığını söyledi. Ağrı'da iki gün kaldıktan sonra sırasıyla, Van, Hakkari ve Şırnak illerini.de ziyaret edeceğiz" dedi.
26 Eylül 2008,Cuma
Akhisar'da yetişen Zeytin ve Zeytinyağını üreten çiftçiler, kaliteli ürünlerini tüm Türkiye'ye tanıtmak için Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Derneği, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası ve Akhisar Belediyesi'nin destekleriyle il ve ilçeyi gezen "Zeytin Tüneli " otobüsünün üçüncü Ağrı ili oldu. Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Derneği, üreticilerinin üretmiş olduğu natürel zeytin ve zeytinyağını tüm Türkiye'ye tanıtım projesi kapsamında "Zeytin Tüneli" otobüsü Ağrı'da stand açtı.
Akhisar Zeytin ve Zeytinyağı Derneği Başkanı Ahmet Gezgin;" 25 Ağustos'ta Akhisar'dan başlattığımız Akhisar Zeytin ve Zeytinyağını Türkiye'deki tüketiciye tanıtma projesine Kars, Ardahan, Iğdır ve son olarak ta Ağrı'da stand açtık. Ağrı Belediye Başkanı Ekrem Aktaş ve Ağrı Ticaret Odası Başkanı Nazif Acarbay'ın katılımıyla tünelimiz ziyarete açtık. Ağrı Belediye Başkanı Ekrem Aktaş Akhisar'ın bu tür bir tanıtımla çok güzel bir birliktelik sergilediğini ve ürünlerini tanıttığını söyledi. Ağrı'da iki gün kaldıktan sonra sırasıyla, Van, Hakkari ve Şırnak illerini.de ziyaret edeceğiz" dedi.
Elma armut zeytin
Cemal Sevgi
Yenigün
25 Eylül 2008,Perş.
Sektörün tüm aktörlerinin bir araya gelerek rekolte tahmininde bulunması zeytinyağının geleceği açısından beni umutlandırmıştı ama, toplantının sonunda söylenen “Ben o adamla aynı fotoğrafa girmem” sözü, hayallerimi başlamadan yıktı.
Geçen yıl rekolte tahminine katılmayan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) ile bu yıl ilk kez ekibe katılan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) sektörün geleceği açısından önemli olan birlikteliğin sağlandığı yönünde algılandı ama, toplantının sonunda yaşanan fotoğraf krizi ve akşam saatlerinde EZZİB Başkanı Ali Nedim Güreli’nin yaptığı açıklamalar aradaki uçurumun kapanmayacak kadar büyük olduğunu bir kez daha gösterdi.
Anlaşılan o ki ihracatçılar Dahilde İşleme Rejimi kapsamındaki ithalat isteğinden vazgeçmeyecek. “Zeytinyağı rekoltesi 1 milyon ton da olsa bu isteğimiz devam edecek” diyen Güreli’nin sözleri bunun en büyük kanıtı. Ancak burada bazı yanlışlar yapıldığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü elmalarla armutlar karıştırıldığı gibi olayla hiçbir ilgisi olmayan zeytinyağı da bu kapsama dahil ediliyor.
Yapılan tahminlere göre 2008-2009 sezonundaki zeytinyağı rekoltemiz yaklaşık 160 bin ton. Geçen yıldan kalan 32 bin tonu da hesaba kattığımızda 192 tonluk bir kaynak söz konusu. Bunun 70 bin tonunun iç tüketime gideceğini varsayarsak elimizde isteyen herkese satılabilecek 120 bin tonluk zeytinyağının olacağı basit bir hesapla ortaya çıkıyor. Tabi anlayana. Ama birileri bu hesabı ısrarla anlamak istemiyor. Çünkü işlerine gelmiyor.
Benim bildiğim ihracatçılar kutulu ihracat için ithalat izni istiyor. Türkiye’nin son iki yıllık kutulu ihracatına baktığımızda 12-13 bin tonlar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yani ithalat izni verilmediği için öldük bittik diyen, pazarlarımızı kaybediyoruz diye ağlayıp duran ihracatçıların bu kadar bağırmasına rağmen değişen bir şey yok.
Pazar aynı, satış aynı. Zaten kutulu ihracattaki en fazla satışımız 16 bin ton. Elimizde 120 bin ton zeytinyağı var. Yap markanı, sat yağını. Engel olan yok ki! Yağ istedin de bulamadın mı? Fazlasıyla var. Sen yeter ki üreticinin emeğine saygı göster, onun da hakkını ver. Ucuza mal kapatmak için ayak oyunları yapma. Kutulu ihracat için ithalat izni isteyip de dökme yağ ihracatından bahsetme. Çünkü üretici bunları yemiyor artık. Açık açık ne istiyorsan söyle. Elma ile armutları karıştırma. Zeytinyağını da bu işlere hiç bulaştırma.
Ticareti kar etmek için yapmak herkesin hakkı. Ama bunu yaparken zeytin üreticisinin kanına ekmek doğramaya kimsenin hakkı yok. Herkes elini vicdanına koysun ve gereğini yapsın. Sadece para kazanmak için yapılan fiillerin Türkiye’yi ne hale getirdiğini hep beraber görüyoruz çünkü. Bundan önceki örneklerinde olduğu gibi üreticiyi yok sayanların kendilerinin de yok olmaya mahkum olduğu ortadadır.
Yenigün
25 Eylül 2008,Perş.
Sektörün tüm aktörlerinin bir araya gelerek rekolte tahmininde bulunması zeytinyağının geleceği açısından beni umutlandırmıştı ama, toplantının sonunda söylenen “Ben o adamla aynı fotoğrafa girmem” sözü, hayallerimi başlamadan yıktı.
Geçen yıl rekolte tahminine katılmayan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) ile bu yıl ilk kez ekibe katılan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) sektörün geleceği açısından önemli olan birlikteliğin sağlandığı yönünde algılandı ama, toplantının sonunda yaşanan fotoğraf krizi ve akşam saatlerinde EZZİB Başkanı Ali Nedim Güreli’nin yaptığı açıklamalar aradaki uçurumun kapanmayacak kadar büyük olduğunu bir kez daha gösterdi.
Anlaşılan o ki ihracatçılar Dahilde İşleme Rejimi kapsamındaki ithalat isteğinden vazgeçmeyecek. “Zeytinyağı rekoltesi 1 milyon ton da olsa bu isteğimiz devam edecek” diyen Güreli’nin sözleri bunun en büyük kanıtı. Ancak burada bazı yanlışlar yapıldığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü elmalarla armutlar karıştırıldığı gibi olayla hiçbir ilgisi olmayan zeytinyağı da bu kapsama dahil ediliyor.
Yapılan tahminlere göre 2008-2009 sezonundaki zeytinyağı rekoltemiz yaklaşık 160 bin ton. Geçen yıldan kalan 32 bin tonu da hesaba kattığımızda 192 tonluk bir kaynak söz konusu. Bunun 70 bin tonunun iç tüketime gideceğini varsayarsak elimizde isteyen herkese satılabilecek 120 bin tonluk zeytinyağının olacağı basit bir hesapla ortaya çıkıyor. Tabi anlayana. Ama birileri bu hesabı ısrarla anlamak istemiyor. Çünkü işlerine gelmiyor.
Benim bildiğim ihracatçılar kutulu ihracat için ithalat izni istiyor. Türkiye’nin son iki yıllık kutulu ihracatına baktığımızda 12-13 bin tonlar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yani ithalat izni verilmediği için öldük bittik diyen, pazarlarımızı kaybediyoruz diye ağlayıp duran ihracatçıların bu kadar bağırmasına rağmen değişen bir şey yok.
Pazar aynı, satış aynı. Zaten kutulu ihracattaki en fazla satışımız 16 bin ton. Elimizde 120 bin ton zeytinyağı var. Yap markanı, sat yağını. Engel olan yok ki! Yağ istedin de bulamadın mı? Fazlasıyla var. Sen yeter ki üreticinin emeğine saygı göster, onun da hakkını ver. Ucuza mal kapatmak için ayak oyunları yapma. Kutulu ihracat için ithalat izni isteyip de dökme yağ ihracatından bahsetme. Çünkü üretici bunları yemiyor artık. Açık açık ne istiyorsan söyle. Elma ile armutları karıştırma. Zeytinyağını da bu işlere hiç bulaştırma.
Ticareti kar etmek için yapmak herkesin hakkı. Ama bunu yaparken zeytin üreticisinin kanına ekmek doğramaya kimsenin hakkı yok. Herkes elini vicdanına koysun ve gereğini yapsın. Sadece para kazanmak için yapılan fiillerin Türkiye’yi ne hale getirdiğini hep beraber görüyoruz çünkü. Bundan önceki örneklerinde olduğu gibi üreticiyi yok sayanların kendilerinin de yok olmaya mahkum olduğu ortadadır.
Thursday, September 25, 2008
Yalnızlaşan çiftçi...
Ali Ekber YILDIRIM
Dünya
25 Eylül 2008,Perş.
Türkiye’de çiftçi olmak çok zor. Hem dünyanın en pahalı girdileri ile üretim yapacaksın, hem ürettiğini yıllarca aynı fiyata satacaksın.
Kullandığın girdiler yüzde 100 artacak, buna karşılık alacağın destekleme primi sadece 1 kuruş artacak.
Bankalara borçlanacaksın, tefeciye borçlanacaksın. Üretim yapamaz duruma düşünce iflas bayrağını çekeceksin.
Ürettiğin için seni takdir etmelerini beklemek yerine, ithalat ile seni boğmaya çalışanlarla mücadele edeceksin.
Bütün bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi senin oylarınla işbaşına gelen Başbakanın ve milletvekillerinin hakaretleri ile milletin önünde horlanacak, dışlanacaksın.
Hiçbir dönemde çiftçiler bu denli yalnızlaşmamıştı.
En son örneği Manisa’da yaşandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkanı Manisa Milletvekili Bülent Arınç, kendi parti kongresinde ve kendi partisinden çiftçi Süleyman Aksu’ya yönelik sözleri medyada geniş olarak yer aldı.
Bülent Arınç’ ın memleketi Manisa, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı üzüm üretim bölgesidir. Dünyaca bilinen sultaniye üzümü burada üretilir ve ihraç edilir. Üzüm ihracatından yılda 300 milyon dolar döviz girdisi sağlanır.
Geçen yıl çiftçi, sultaniye çekirdeksiz kuru üzümün kilosunu 3 ile 3.5 YTL’ den sattı. Bu yıl fiyat neredeyse yarı yarıya düştü. Üretici zor durumda.
Musulcalı Köyü’nden Süleyman Aksu, bu zor durumu kendisinin de üyesi olduğu iktidar partisi AKP’ nin Turgutlu İlçe Kongresi’nde dile getirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Başkanlık yapmış, üstelik de çiftçi Süleyman Aksu’nun da verdiği oy ile milletvekili seçilmiş Bülent Arınç,sorunlarını dile getiren çiftçiye “yalan söylüyorsun”, “utanmaz” diye hakaret etti. Ardından, ”öldük, bittik derseniz, ben sizin Ak partililiğinizden şüphe ederim.” dedi. Demek ki, Arınç’ın deyimi ile Ak partililerin şikayet etme hakkı yok. Biat etmek zorunda.
Bülent Arınç, bir gün sonra, oruçlu olduğu için kendisini kontrol edemediğini belirterek çiftçiden dolaylı da olsa özür diledi. Böylece çiftçiler de bundan böyle Ramazan ayında sorunlarını dile getiremeyeceklerini öğrenmiş oldu.
Medyaya pek yansımasa da asıl önemli açıklamayı çiftçi Süleyman Aksu yaptı. Aksu, Bülent Arınç tarafından fırçalanırken ve salondan dışarı çıkarılırken, salondan bir tek çiftçinin kendisine destek vermemesinden dolayı üzüldüğünü ve “demek ki çiftçinin sorunu yokmuş” diye sitemde bulundu.
Süleyman Aksu, yalnızlaşan çiftçinin durumunu özetliyordu. Aksu’nun söylediklerine ve sandıktan çıkan sonuçlara bakılırsa Türkiye’de çiftçilerin hiçbir sorunu olmadığı sonucu çıkarılabilir mi?
Uluslararası para Fonu(IMF) ve Dünya Bankası tarım politikalarının ipini ele aldıktan sonra, yani 2000 yılından bu yana tarım sektörü çok ciddi bir değişimden geçiyor.
Küçük üreticilik tasfiye oluyor. Çiftçi ektiği her üründen zarar ediyor. Bu nedenle her yıl farklı bir ürün ekerek bir çıkış yolu arıyor. Fakat, tarımda yaşanan tasfiyenin önüne geçemiyor. Göç artıyor,topraklar el değiştiriyor. Çiftçi yalnızlaşıyor.
Son birkaç yılda Manisa’da, Aydın’da, Ordu’da çiftçiler demokratik haklarını kullanarak çiftçi mitingleri düzenlediler. Geçen yıl seçimden önce hükümet kesenin ağzını biraz açınca gidip şikayet ettikleri AKP’ ye oy verdiler. Seçimden sonra pişmanlıklarını dile getirseler de, görünen o ki çiftçi her geçen gün yalnızlaşıyor. Elindekini,avucundakini kaybediyor. Bu karamsar ortamda küçücük bir ışık, umut ışığı arıyor. Fakat görünürde ışık yok.
Muhalefetin büyük bölümü , “AKP’ ye oy verdin, ne halin varsa gör” diye çiftçiye sırtını döndü.
Çiftçi örgütleri zaten güçlü değildi, hükümetin baskısı ile iyice köşeye sıkıştılar. Türkiye Ziraat Odalar Birliği, Manisa’da yaşanan son olayda açıklama yapma cesareti dahi gösteremedi.
Çiftçi yalnızlaştıkça tarımdaki sorunlar kabus gibi üzerine çöküyor. Aslında çöken kabus sadece çiftçiye değil, ülkeye de ecel terleri döktürüyor.
Dünya
25 Eylül 2008,Perş.
Türkiye’de çiftçi olmak çok zor. Hem dünyanın en pahalı girdileri ile üretim yapacaksın, hem ürettiğini yıllarca aynı fiyata satacaksın.
Kullandığın girdiler yüzde 100 artacak, buna karşılık alacağın destekleme primi sadece 1 kuruş artacak.
Bankalara borçlanacaksın, tefeciye borçlanacaksın. Üretim yapamaz duruma düşünce iflas bayrağını çekeceksin.
Ürettiğin için seni takdir etmelerini beklemek yerine, ithalat ile seni boğmaya çalışanlarla mücadele edeceksin.
Bütün bu olumsuzluklar yetmezmiş gibi senin oylarınla işbaşına gelen Başbakanın ve milletvekillerinin hakaretleri ile milletin önünde horlanacak, dışlanacaksın.
Hiçbir dönemde çiftçiler bu denli yalnızlaşmamıştı.
En son örneği Manisa’da yaşandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkanı Manisa Milletvekili Bülent Arınç, kendi parti kongresinde ve kendi partisinden çiftçi Süleyman Aksu’ya yönelik sözleri medyada geniş olarak yer aldı.
Bülent Arınç’ ın memleketi Manisa, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı üzüm üretim bölgesidir. Dünyaca bilinen sultaniye üzümü burada üretilir ve ihraç edilir. Üzüm ihracatından yılda 300 milyon dolar döviz girdisi sağlanır.
Geçen yıl çiftçi, sultaniye çekirdeksiz kuru üzümün kilosunu 3 ile 3.5 YTL’ den sattı. Bu yıl fiyat neredeyse yarı yarıya düştü. Üretici zor durumda.
Musulcalı Köyü’nden Süleyman Aksu, bu zor durumu kendisinin de üyesi olduğu iktidar partisi AKP’ nin Turgutlu İlçe Kongresi’nde dile getirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Başkanlık yapmış, üstelik de çiftçi Süleyman Aksu’nun da verdiği oy ile milletvekili seçilmiş Bülent Arınç,sorunlarını dile getiren çiftçiye “yalan söylüyorsun”, “utanmaz” diye hakaret etti. Ardından, ”öldük, bittik derseniz, ben sizin Ak partililiğinizden şüphe ederim.” dedi. Demek ki, Arınç’ın deyimi ile Ak partililerin şikayet etme hakkı yok. Biat etmek zorunda.
Bülent Arınç, bir gün sonra, oruçlu olduğu için kendisini kontrol edemediğini belirterek çiftçiden dolaylı da olsa özür diledi. Böylece çiftçiler de bundan böyle Ramazan ayında sorunlarını dile getiremeyeceklerini öğrenmiş oldu.
Medyaya pek yansımasa da asıl önemli açıklamayı çiftçi Süleyman Aksu yaptı. Aksu, Bülent Arınç tarafından fırçalanırken ve salondan dışarı çıkarılırken, salondan bir tek çiftçinin kendisine destek vermemesinden dolayı üzüldüğünü ve “demek ki çiftçinin sorunu yokmuş” diye sitemde bulundu.
Süleyman Aksu, yalnızlaşan çiftçinin durumunu özetliyordu. Aksu’nun söylediklerine ve sandıktan çıkan sonuçlara bakılırsa Türkiye’de çiftçilerin hiçbir sorunu olmadığı sonucu çıkarılabilir mi?
Uluslararası para Fonu(IMF) ve Dünya Bankası tarım politikalarının ipini ele aldıktan sonra, yani 2000 yılından bu yana tarım sektörü çok ciddi bir değişimden geçiyor.
Küçük üreticilik tasfiye oluyor. Çiftçi ektiği her üründen zarar ediyor. Bu nedenle her yıl farklı bir ürün ekerek bir çıkış yolu arıyor. Fakat, tarımda yaşanan tasfiyenin önüne geçemiyor. Göç artıyor,topraklar el değiştiriyor. Çiftçi yalnızlaşıyor.
Son birkaç yılda Manisa’da, Aydın’da, Ordu’da çiftçiler demokratik haklarını kullanarak çiftçi mitingleri düzenlediler. Geçen yıl seçimden önce hükümet kesenin ağzını biraz açınca gidip şikayet ettikleri AKP’ ye oy verdiler. Seçimden sonra pişmanlıklarını dile getirseler de, görünen o ki çiftçi her geçen gün yalnızlaşıyor. Elindekini,avucundakini kaybediyor. Bu karamsar ortamda küçücük bir ışık, umut ışığı arıyor. Fakat görünürde ışık yok.
Muhalefetin büyük bölümü , “AKP’ ye oy verdin, ne halin varsa gör” diye çiftçiye sırtını döndü.
Çiftçi örgütleri zaten güçlü değildi, hükümetin baskısı ile iyice köşeye sıkıştılar. Türkiye Ziraat Odalar Birliği, Manisa’da yaşanan son olayda açıklama yapma cesareti dahi gösteremedi.
Çiftçi yalnızlaştıkça tarımdaki sorunlar kabus gibi üzerine çöküyor. Aslında çöken kabus sadece çiftçiye değil, ülkeye de ecel terleri döktürüyor.
Wednesday, September 24, 2008
REKOLTE TAHMİN RAPORU
2008-2009 SEZONU ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI REKOLTESİ TAHMİN RAPORU
2008 – 2009 Türkiye zeytin ve zeytinyağı rekoltesi tespit çalışmaları İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, Tariş, Marmarabirlik, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ve T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün katılımı ile gerçekleştirilmiştir.
Rekolte tahmini için oluşturulan heyetler 01-20 Eylül 2008 tarihleri arasında Ege – Marmara Bölgesinde, 01-04 Eylül 2008 tarihleri arasında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde incelemelerde bulunmuştur.
Buna göre her iki heyetin izlenimleri genel olarak şöyledir.
EGE – MARMARA BÖLGESİ
-Heyetimiz çalışmalarında İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Manisa, Aydın ve Muğla illerinin ilçe, köy ve beldelerinde bulunan zeytinliklerde teknik incelemeler ve üreticilerle görüşmeler gerçekleştirmiş, Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri, Marmarabirlik Zeytin Tarım Satış Kooperatiflerinde ve zeytinyağı işletmelerinde temaslarda bulunmuştur.
-Çalışmalarda incelenen illerin zeytin ağaç sayısının yoğun olduğu ilçelerinde yerinde gözlem ve tespitler yapılmış, gezi programına dahil olmayan diğer ilçelere ait değerlendirmelerde ise İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinin resmi verilerinden yararlanılmıştır.
-2007/08 sezonunda yaşanan kuraklık ve yüksek sıcaklık ağaçlarda yetersiz sürgün gelişimine neden olduğundan 2008/09 üretim sezonunda beklenenden daha az ürün olacağı tahmin edilmektedir.
-Çiçek döneminde olumsuz iklim koşulları (yüksek sıcaklık, yağış vb.), zararlılar (Zeytin Çiçek Sapsokanı, Zeytin Güvesi ve Pamuklu Bit) ile özellikle tabanda ve bakımsız bahçelerdeki Halkalı Leke Hastalığı nedeniyle meyve tutumu olumsuz etkilenmiş ve meyve dökümü gerçekleşmiştir.
-Meyve gelişme dönemindeki kuraklık ve yüksek sıcaklıklar özellikle meyilli ve toprak derinliğinin yetersiz olduğu yerlerde danelerin yeterince gelişememesine ve buruşmasına neden olmuştur.
-Zeytin Sineği zararlısına karşı Körfez Bölgesinde bu yıl uçakla ilaçlı mücadele yapılacağı öğrenilmiştir. Ancak, ilaçlamanın geç yapılması nedeniyle bir miktar zeytin sineği zararının olacağı tahmin edilmektedir.
-Bölgede gözlenen Verticillium Solgunluğu Hastalığı’nın daha önce bulaşık olduğu ağaçlarda yeni belirtiler oluşturarak ilerlediği, ancak yeni ağaçlara bulaşmanın kayda değer seviyede olmadığı gözlenmiştir. Bu durum hastalığın ilerlemesi ve yayılmasında bir yavaşlama olduğu şeklinde değerlendirilebilir.
-Bölgede yasal mevzuata aykırı olarak açılan maden ocaklarının zeytin bölgelerini tehdit ettiği saptanmıştır.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Heyet olarak tespit edilen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur;
-Zeytinciliğin bölgedeki öneminin artmaya devam ettiği,
-Bu yılki rekoltenin geçen yıla göre daha yüksek olacağı,
-Kilis ve Gaziantep illerinde şiddetli bir az ürün yılı yaşandığı,
-Çalışma kapsamındaki illerde bu yıl toplam 11.960.000 adet civarında yeni zeytin fidanı dikildiği,
-Özellikle Adana ve Mersin’de yeni kurulan zeytinlik tesislerinin tamamına yakınının damla sulama yöntemi ile sulandığı,
-Üretici desteklerindeki düşme ve yeni tesislerde en çok tercih edilen Gemlik çeşidinin bölgeye dikilmesiyle ilgili olumsuz söylentilerin yeni tesis kurulmasını, dolayısıyla ağaç sayısındaki artış hızını olumsuz etkileyebileceği,
-Kilis ve Gaziantep il’lerinde, “Zeytin” meyvelerinin olduğu münferit bahçelerde, fizyolojik nedenlere bağlı “boncuk” oluşumlarının yoğun olduğu,
-Özellikle Gaziantep, Kilis ve Hatay bölgesinde ağaçların altına düşen dip zeytinleri ile üstten toplanan zeytinlerin zeytinyağı işletmesinde karışık olarak işlendiği,
-Gaziantep il’ine bağlı Nizip ilçesi ile Hatay il’ine bağlı “Hassa” ve “Kırıkhan” ilçelerinde “Zeytin Gövde Kurdu” ve “Altınözü” İlçesinde ise “Kızılkurt”un yayıldığı,
-Yeni tesislerde Zeytin Fidan Tırtılı zararlısının etkili olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; Ege – Marmara Bölgesinde bulunan Balıkesir, Çanakkale, Manisa, Aydın, Muğla, İzmir ve Bursa illerinde toplam 81.869.363 adet meyve veren, 19.503.417 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 10,5 kg. zeytin verimi ile 860.947 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 266.736 tonunun sofralığa, 594.211 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/5 randıman ile 117.936 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Adana, Mersin, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Osmaniye İllerindeki zeytinliklerinde toplam 18.645.137 adet meyve veren, 18.309.220 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 11,6 kg. zeytin verimi ile 215.490 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 56.430 tonunun sofralığa, 159.060 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/4,2 Kg. randıman ile 37.930 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
Antalya, Denizli ve Tekirdağ’ın yer aldığı diğer illerde ise toplam 3.190.903 adet meyve veren, 1.491.000 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 7 kg. zeytin verimi ile 22.336 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 4.467 tonunun sofralığa, 17.869 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/5,1 Kg. randıman ile 3.500 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
Böylece 2008-09 sezonu Türkiye Zeytin ve Zeytinyağı rekoltesi toplamı olarak, 103.705.403 adet meyve veren, 39.303.637 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 10,6 kg. zeytin verimi ile 1.098.774 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 327.634 tonunun sofralığa, 771.140 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/4,8 randıman ile 159.366 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
İZMİR TİCARET BORSASI
İZMİR TİCARET ODASI
MARMARABİRLİK
TARİŞ ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI BİRLİĞİ
EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ
ULUSAL ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI KONSEYİ
ZEYTİNCİLİK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
2008 – 2009 Türkiye zeytin ve zeytinyağı rekoltesi tespit çalışmaları İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, Tariş, Marmarabirlik, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ve T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün katılımı ile gerçekleştirilmiştir.
Rekolte tahmini için oluşturulan heyetler 01-20 Eylül 2008 tarihleri arasında Ege – Marmara Bölgesinde, 01-04 Eylül 2008 tarihleri arasında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde incelemelerde bulunmuştur.
Buna göre her iki heyetin izlenimleri genel olarak şöyledir.
EGE – MARMARA BÖLGESİ
-Heyetimiz çalışmalarında İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Manisa, Aydın ve Muğla illerinin ilçe, köy ve beldelerinde bulunan zeytinliklerde teknik incelemeler ve üreticilerle görüşmeler gerçekleştirmiş, Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri, Marmarabirlik Zeytin Tarım Satış Kooperatiflerinde ve zeytinyağı işletmelerinde temaslarda bulunmuştur.
-Çalışmalarda incelenen illerin zeytin ağaç sayısının yoğun olduğu ilçelerinde yerinde gözlem ve tespitler yapılmış, gezi programına dahil olmayan diğer ilçelere ait değerlendirmelerde ise İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerinin resmi verilerinden yararlanılmıştır.
-2007/08 sezonunda yaşanan kuraklık ve yüksek sıcaklık ağaçlarda yetersiz sürgün gelişimine neden olduğundan 2008/09 üretim sezonunda beklenenden daha az ürün olacağı tahmin edilmektedir.
-Çiçek döneminde olumsuz iklim koşulları (yüksek sıcaklık, yağış vb.), zararlılar (Zeytin Çiçek Sapsokanı, Zeytin Güvesi ve Pamuklu Bit) ile özellikle tabanda ve bakımsız bahçelerdeki Halkalı Leke Hastalığı nedeniyle meyve tutumu olumsuz etkilenmiş ve meyve dökümü gerçekleşmiştir.
-Meyve gelişme dönemindeki kuraklık ve yüksek sıcaklıklar özellikle meyilli ve toprak derinliğinin yetersiz olduğu yerlerde danelerin yeterince gelişememesine ve buruşmasına neden olmuştur.
-Zeytin Sineği zararlısına karşı Körfez Bölgesinde bu yıl uçakla ilaçlı mücadele yapılacağı öğrenilmiştir. Ancak, ilaçlamanın geç yapılması nedeniyle bir miktar zeytin sineği zararının olacağı tahmin edilmektedir.
-Bölgede gözlenen Verticillium Solgunluğu Hastalığı’nın daha önce bulaşık olduğu ağaçlarda yeni belirtiler oluşturarak ilerlediği, ancak yeni ağaçlara bulaşmanın kayda değer seviyede olmadığı gözlenmiştir. Bu durum hastalığın ilerlemesi ve yayılmasında bir yavaşlama olduğu şeklinde değerlendirilebilir.
-Bölgede yasal mevzuata aykırı olarak açılan maden ocaklarının zeytin bölgelerini tehdit ettiği saptanmıştır.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Heyet olarak tespit edilen hususlar aşağıda maddeler halinde sunulmuştur;
-Zeytinciliğin bölgedeki öneminin artmaya devam ettiği,
-Bu yılki rekoltenin geçen yıla göre daha yüksek olacağı,
-Kilis ve Gaziantep illerinde şiddetli bir az ürün yılı yaşandığı,
-Çalışma kapsamındaki illerde bu yıl toplam 11.960.000 adet civarında yeni zeytin fidanı dikildiği,
-Özellikle Adana ve Mersin’de yeni kurulan zeytinlik tesislerinin tamamına yakınının damla sulama yöntemi ile sulandığı,
-Üretici desteklerindeki düşme ve yeni tesislerde en çok tercih edilen Gemlik çeşidinin bölgeye dikilmesiyle ilgili olumsuz söylentilerin yeni tesis kurulmasını, dolayısıyla ağaç sayısındaki artış hızını olumsuz etkileyebileceği,
-Kilis ve Gaziantep il’lerinde, “Zeytin” meyvelerinin olduğu münferit bahçelerde, fizyolojik nedenlere bağlı “boncuk” oluşumlarının yoğun olduğu,
-Özellikle Gaziantep, Kilis ve Hatay bölgesinde ağaçların altına düşen dip zeytinleri ile üstten toplanan zeytinlerin zeytinyağı işletmesinde karışık olarak işlendiği,
-Gaziantep il’ine bağlı Nizip ilçesi ile Hatay il’ine bağlı “Hassa” ve “Kırıkhan” ilçelerinde “Zeytin Gövde Kurdu” ve “Altınözü” İlçesinde ise “Kızılkurt”un yayıldığı,
-Yeni tesislerde Zeytin Fidan Tırtılı zararlısının etkili olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; Ege – Marmara Bölgesinde bulunan Balıkesir, Çanakkale, Manisa, Aydın, Muğla, İzmir ve Bursa illerinde toplam 81.869.363 adet meyve veren, 19.503.417 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 10,5 kg. zeytin verimi ile 860.947 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 266.736 tonunun sofralığa, 594.211 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/5 randıman ile 117.936 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan Adana, Mersin, Hatay, Kilis, Gaziantep ve Osmaniye İllerindeki zeytinliklerinde toplam 18.645.137 adet meyve veren, 18.309.220 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 11,6 kg. zeytin verimi ile 215.490 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 56.430 tonunun sofralığa, 159.060 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/4,2 Kg. randıman ile 37.930 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
Antalya, Denizli ve Tekirdağ’ın yer aldığı diğer illerde ise toplam 3.190.903 adet meyve veren, 1.491.000 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 7 kg. zeytin verimi ile 22.336 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 4.467 tonunun sofralığa, 17.869 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/5,1 Kg. randıman ile 3.500 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
Böylece 2008-09 sezonu Türkiye Zeytin ve Zeytinyağı rekoltesi toplamı olarak, 103.705.403 adet meyve veren, 39.303.637 adet meyve vermeyen ağaç mevcut olup, ağaç başına ortalama 10,6 kg. zeytin verimi ile 1.098.774 ton zeytin danesi alınacağı, bunun 327.634 tonunun sofralığa, 771.140 tonunun yağlığa ayrılacağı, bundan da ortalama 1/4,8 randıman ile 159.366 ton zeytinyağı elde edileceği tahmin edilmiştir.
İZMİR TİCARET BORSASI
İZMİR TİCARET ODASI
MARMARABİRLİK
TARİŞ ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI BİRLİĞİ
EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ
ULUSAL ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI KONSEYİ
ZEYTİNCİLİK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
ZEYTİNYAĞI İHRACATINDA YENİ SEZON HEDEFİ 100 BİN TON
25 Eylül 2008,Perşembe
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde, İzmir Ticaret Odası, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, TARİŞ, Marmarabirlik, UZZK ve Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün katılımıyla oluşan Zeytin ve Zeytinyağı Rekolte Tespit Komisyonu tarafından 160 bin ton olarak açıklanan zeytinyağı, 328 bin ton olarak açıklanan zeytin rekoltesinin yağışlarla birlikte yüzde 15 civarında daha fazla çıkacağını tahmin ettiklerini, Türkiye’nin 2008-09 sezonunda 100 bin ton zeytinyağı ihraç edebileceğini söyledi.
Zeytin ve zeytinyağı rekoltesi hakkında Ege İhracatçı Birlikleri’nde yönetim kurulu üyeleri ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Güreli, sektör olarak son 2 yıldan bu yana kötü bir dönem geçirdiklerini, 97 bin tonluk zeytinyağı ihracat rakamlarından 10 bin tonlara kadar bir gerileme yaşadıklarını anlattı.
Son iki yıldır ihracatta en fazla irtifa kaybeden sektör olduklarını vurgulayan Güreli şöyle konuştu:
''1 Eylül'den itibaren zeytinlik bölgeler ciddi yağış aldı. 160 bin ton olarak tahmin edilen zeytinyağı rekoltesinin yağışlarla birlikte yüzde 15 civarında daha fazla çıkacağını tahmin ediyoruz. Denizli'de, Mersin, Antakya, Adana'da artık yeni zeytinlik alanlar var. Zeytin Türkiye'nin ortak bir tarım ürünü haline gelmeye başladı. 2 senedir işsiz geziyorduk. İhracatımız 97 bin tondan 14 bin tona düştü. İki yıldır dibe vuran ihracatımız 1 Kasım'dan itibaren yukarıya çıkacaktır. 2009'da ihracatı en çok yükselen sektör olacağız. Artık 2 yıl boyunca kaybettiğimiz pazarı müşterileri nasıl kazanırız diye onun planlarını yapmalıyız. Herhangi bir iklimsel sorun yaşanmadığı takdirde birkaç yıl içerisinde Türkiye dünyanın ikinci büyük üreticisi olacaktır. Bu rekoltenin 100 bin tonunu ihraç etmek gerekiyor. Sektör bunu yapacak güçtedir.''
DAHİLDE İŞLEME REJİMİ TALEBİMİZ DEVAM EDİYOR
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin 2007-2008 sezonu başında hem zeytin hem de zeytinyağı için Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ihraç kaydıyla zeytin ve zeytinyağı ithali talebi olduğunu hatırlatan Güreli, ''Bu talebimiz bu sezon için de devam ediyor. Bu bir haktır. Sektör hakkını istiyor. Uni Lever'e ait Bertoli markası 1 milyar dolara satıldıysa DİR sayesindedir. Biz Amerika raflarında Bertoli'yle bu şartlarda rekabet edemeyiz. Bu nedenle DİR talebimiz devam ediyor'' diye konuştu.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanvekili Mustafa Gökalp ise son 6-7 yıldan bu yana ağaç varlığını artırmak için çalışma yaptıklarını, ağaç sayısının 170 milyona ulaştığını söyledi. Gökalp, 328 bin ton olarak açıklanan sofralık zeytin rekoltesinin de yüzde 15-20 daha fazla çıkacağını tahmin ettiklerini dile getirdi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde, İzmir Ticaret Odası, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, TARİŞ, Marmarabirlik, UZZK ve Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün katılımıyla oluşan Zeytin ve Zeytinyağı Rekolte Tespit Komisyonu tarafından 160 bin ton olarak açıklanan zeytinyağı, 328 bin ton olarak açıklanan zeytin rekoltesinin yağışlarla birlikte yüzde 15 civarında daha fazla çıkacağını tahmin ettiklerini, Türkiye’nin 2008-09 sezonunda 100 bin ton zeytinyağı ihraç edebileceğini söyledi.
Zeytin ve zeytinyağı rekoltesi hakkında Ege İhracatçı Birlikleri’nde yönetim kurulu üyeleri ile birlikte basın toplantısı düzenleyen Güreli, sektör olarak son 2 yıldan bu yana kötü bir dönem geçirdiklerini, 97 bin tonluk zeytinyağı ihracat rakamlarından 10 bin tonlara kadar bir gerileme yaşadıklarını anlattı.
Son iki yıldır ihracatta en fazla irtifa kaybeden sektör olduklarını vurgulayan Güreli şöyle konuştu:
''1 Eylül'den itibaren zeytinlik bölgeler ciddi yağış aldı. 160 bin ton olarak tahmin edilen zeytinyağı rekoltesinin yağışlarla birlikte yüzde 15 civarında daha fazla çıkacağını tahmin ediyoruz. Denizli'de, Mersin, Antakya, Adana'da artık yeni zeytinlik alanlar var. Zeytin Türkiye'nin ortak bir tarım ürünü haline gelmeye başladı. 2 senedir işsiz geziyorduk. İhracatımız 97 bin tondan 14 bin tona düştü. İki yıldır dibe vuran ihracatımız 1 Kasım'dan itibaren yukarıya çıkacaktır. 2009'da ihracatı en çok yükselen sektör olacağız. Artık 2 yıl boyunca kaybettiğimiz pazarı müşterileri nasıl kazanırız diye onun planlarını yapmalıyız. Herhangi bir iklimsel sorun yaşanmadığı takdirde birkaç yıl içerisinde Türkiye dünyanın ikinci büyük üreticisi olacaktır. Bu rekoltenin 100 bin tonunu ihraç etmek gerekiyor. Sektör bunu yapacak güçtedir.''
DAHİLDE İŞLEME REJİMİ TALEBİMİZ DEVAM EDİYOR
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin 2007-2008 sezonu başında hem zeytin hem de zeytinyağı için Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ihraç kaydıyla zeytin ve zeytinyağı ithali talebi olduğunu hatırlatan Güreli, ''Bu talebimiz bu sezon için de devam ediyor. Bu bir haktır. Sektör hakkını istiyor. Uni Lever'e ait Bertoli markası 1 milyar dolara satıldıysa DİR sayesindedir. Biz Amerika raflarında Bertoli'yle bu şartlarda rekabet edemeyiz. Bu nedenle DİR talebimiz devam ediyor'' diye konuştu.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanvekili Mustafa Gökalp ise son 6-7 yıldan bu yana ağaç varlığını artırmak için çalışma yaptıklarını, ağaç sayısının 170 milyona ulaştığını söyledi. Gökalp, 328 bin ton olarak açıklanan sofralık zeytin rekoltesinin de yüzde 15-20 daha fazla çıkacağını tahmin ettiklerini dile getirdi.
EZZİB'de Rekolte ile ilgili basın toplantısı
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte, 24 Eylül 2008 Çarşamba günü (bugün) saat 16.30’da Ege İhracatçı Birlikleri 5. Kat Başkanlar Kurulu Toplantı Salonu’nda 2008-09 zeytin ve zeytinyağı rekoltesi ile ilgili düşüncelerini, zeytin ve zeytinyağı sektöründeki güncel gelişmeleri değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenleyecektir.
Hükümet 1 YKr destek primi vererek çiftçiyle alay ediyor
Referans
24 Eylül 2008,Çarşamba
Pamuk, zeytinyağı gibi ürünlere 2008 yılı için sadece 1 kuruşluk destek primi öngören taslak çiftçileri ayağa kaldırdı. İzmir Ticaret Borsası Başkanı Aydın Kesen, '1 kuruşluk prim artışı çiftçiyle alay etmek demek' dedi.
Tarımsal Destek ve Yönlendirme Kurulu'nun başta pamuk ve zeytinyağı olmak üzere bazı tarım ürünlerinde 2008 yılı primini sadece 1 kuruş artırma yönündeki çalışmasına tarım kesiminden tepkiler geldi. Tarım sektörü yetkilileri, düşük prim verilmesi halinde birçok tarım ürününde ithalata bağımlılığın artacağını ifade ediyor.
Kurulun hazırladığı taslağa göre yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, soya, kanola, aspir, zeytinyağı ve çeltik destekleme primi geçen sezona göre 1 kuruş artırılacak. Mısır desteğinin ise 2 kuruş artırılması öngörülüyor. Dekar başına verilecek gübre ve mazot desteği ise yüzde 100 oranında yükseltiliyor. 2008 yılı ürünlerini kapsayan prim destekleri, 2009'da ödenecek.
Hükümet 'ekmeyin' diyor
Prim oranlarına tepki gösteren İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Kesen, 1 kuruşluk prim artışının çiftçi ile alay etmek anlamına geldiğini savundu. Kesen, "Primlerin Tarım Bakanlığı'nın bütçesinden karşılanacağı ifade ediliyor. Bazı tarım ürünlerinde primin sadece 1 kuruş artacağı söyleniyor. Bu ifadelerin gerçek olmamasını ümit ediyoruz. Eğer gerçekse hükümet çiftçiye ürün ekmeyin demiş olacak" dedi.
Pamuk üreticisi olan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Şeref İyiuyarlar ise başta mazot, ilaç, gübre olmak üzere tarım girdilerinin rekor düzeyde artmasına karşın, hem pamuk fiyatlarının hem de primin artmamasının çiftçiyi sıkıntı içine ittiğini söyledi. İyiuyarlar, "Hükümet tabandan gelen sesi duymalı. Bu maliyetlerle üretim yapamayız" diye konuştu.
İzmir Ticaret Borsası Meclis Üyesi ve üzüm üreticisi Tayfur Gürcan da geçen yıl 3.5 YTL'ye kadar çıkan kuru üzümün kilosunun bu yıl 1.3-1.4 YTL düzeyinde seyrettiğini, üreticinin bu fiyatlarla maliyetlerini bile karşılayamayacağını dile getirdi.
Prim miktarları kesinleşmedi
AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi, Tarım Bakanlığı'nın hazırladığı bir taslakta bazı tarım ürünlerine 1 kuruşluk prim artışı getirilmesinin öngörüldüğünü belirterek "Ancak bu bir taslak çalışması. Henüz bakanlar kurulunun onayından geçmedi. Prim ödemeleri 2009 bütçesinden yapılacak ama 2009 bütçesi henüz belli değil. Bu nedenle taslak değişebilir" açıklamasında bulundu.
Taslağın içinde mazot ve gübre desteklerinin de yeniden düzenlendiğini ifade eden Yemişçi, "Çeşitli ürünlere göre 1.5 YTL ile 4.5 YTL arasında dekar başına verilen mazot ve gübre destekleri yüzde 100 oranında artırılıyor. Bu da üreticinin maliyetini azaltır. Tarım kesimi bunu da dikkate almalı" dedi.
Primi 1 YKr artırılacak ürünler
Ürün (Ykr)Destek primi
Ayçiçeği 21
Zeytinyağı 21
Soya 23
Kanola 23
Aspir 23
Çeltik 10
Pamuk 30
24 Eylül 2008,Çarşamba
Pamuk, zeytinyağı gibi ürünlere 2008 yılı için sadece 1 kuruşluk destek primi öngören taslak çiftçileri ayağa kaldırdı. İzmir Ticaret Borsası Başkanı Aydın Kesen, '1 kuruşluk prim artışı çiftçiyle alay etmek demek' dedi.
Tarımsal Destek ve Yönlendirme Kurulu'nun başta pamuk ve zeytinyağı olmak üzere bazı tarım ürünlerinde 2008 yılı primini sadece 1 kuruş artırma yönündeki çalışmasına tarım kesiminden tepkiler geldi. Tarım sektörü yetkilileri, düşük prim verilmesi halinde birçok tarım ürününde ithalata bağımlılığın artacağını ifade ediyor.
Kurulun hazırladığı taslağa göre yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, soya, kanola, aspir, zeytinyağı ve çeltik destekleme primi geçen sezona göre 1 kuruş artırılacak. Mısır desteğinin ise 2 kuruş artırılması öngörülüyor. Dekar başına verilecek gübre ve mazot desteği ise yüzde 100 oranında yükseltiliyor. 2008 yılı ürünlerini kapsayan prim destekleri, 2009'da ödenecek.
Hükümet 'ekmeyin' diyor
Prim oranlarına tepki gösteren İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Kesen, 1 kuruşluk prim artışının çiftçi ile alay etmek anlamına geldiğini savundu. Kesen, "Primlerin Tarım Bakanlığı'nın bütçesinden karşılanacağı ifade ediliyor. Bazı tarım ürünlerinde primin sadece 1 kuruş artacağı söyleniyor. Bu ifadelerin gerçek olmamasını ümit ediyoruz. Eğer gerçekse hükümet çiftçiye ürün ekmeyin demiş olacak" dedi.
Pamuk üreticisi olan İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Şeref İyiuyarlar ise başta mazot, ilaç, gübre olmak üzere tarım girdilerinin rekor düzeyde artmasına karşın, hem pamuk fiyatlarının hem de primin artmamasının çiftçiyi sıkıntı içine ittiğini söyledi. İyiuyarlar, "Hükümet tabandan gelen sesi duymalı. Bu maliyetlerle üretim yapamayız" diye konuştu.
İzmir Ticaret Borsası Meclis Üyesi ve üzüm üreticisi Tayfur Gürcan da geçen yıl 3.5 YTL'ye kadar çıkan kuru üzümün kilosunun bu yıl 1.3-1.4 YTL düzeyinde seyrettiğini, üreticinin bu fiyatlarla maliyetlerini bile karşılayamayacağını dile getirdi.
Prim miktarları kesinleşmedi
AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi, Tarım Bakanlığı'nın hazırladığı bir taslakta bazı tarım ürünlerine 1 kuruşluk prim artışı getirilmesinin öngörüldüğünü belirterek "Ancak bu bir taslak çalışması. Henüz bakanlar kurulunun onayından geçmedi. Prim ödemeleri 2009 bütçesinden yapılacak ama 2009 bütçesi henüz belli değil. Bu nedenle taslak değişebilir" açıklamasında bulundu.
Taslağın içinde mazot ve gübre desteklerinin de yeniden düzenlendiğini ifade eden Yemişçi, "Çeşitli ürünlere göre 1.5 YTL ile 4.5 YTL arasında dekar başına verilen mazot ve gübre destekleri yüzde 100 oranında artırılıyor. Bu da üreticinin maliyetini azaltır. Tarım kesimi bunu da dikkate almalı" dedi.
Primi 1 YKr artırılacak ürünler
Ürün (Ykr)Destek primi
Ayçiçeği 21
Zeytinyağı 21
Soya 23
Kanola 23
Aspir 23
Çeltik 10
Pamuk 30
Zeytin üreticisi icraat bekliyor
Yılmaz İşel
Olay
Zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis Araştırma önergelerinin birleştirilerek 22 Ocak’ta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi sırasında CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin dikkat çeken bir konuşma yapmış ve şöyle demişti:
“Bu Meclis için en önemli konulardan biri bu araştırma önergelerinin gerektirdiğinin hükümetler tarafından mutlak surette gerçekleştirilmesidir. Eğer bu yapılmıyorsa ne Meclis’i yormalı, ne insanımızı kandırmalıyız. Araştırma önergelerini falan da kabul etmemelisiniz. Çünkü sizin kabul ettiğiniz araştırma önergesinin sonuçları yalnızca tozlu raflarda bekliyor. Eğer burada bir komisyon kurulacaksa ki, kurulacağı anlaşılıyor, o komisyonun yapacağı çalışmaya hükümetin saygılı olmasını istiyorum. Geçen dönem yapılan çalışmalar rafta kalmıştır. Tekrar ediyorum, eğer raflarda kalacaksa Sayın Bakan, Ne Meclis yorulsun, ne millet boş yere umutlansın.”
Hükümet adına konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise bu eleştriye şu yanıtı vermişti:
“Hükümet olarak bu Meclis araştırması önergesini benimsiyoruz, böyle bir araştırma önergesinin verilmesini olumlu buluyoruz. Bu konuda yapılacak çalışmalarla inanıyoruz ki, bu sektörde çalışan vatandaşlarımız için ve hepimiz için faydalı sonuçlara ulaşma imkanını birlikte bulmuş oluruz. Hiç şüphesiz araştırma komisyonu kurulduğunda Tarım Bakanlığı olarak bu araştırmadan beklenen maksadın hasıl olabilmesi ve gerçekten bu konudaki çabaların en iyi şekilde değerlendirilebilmesi bakımından her türlü destek verilecektir. İnanıyorum ki, araştırmanın sonucunda düzenlenecek rapor söylediğimiz açıklamalara ilaveten belki bize yeni ufuklar açacak, yeni tedbirlerin alınmasına da imkan verebilecektir. Böyle bir beklenti içerisinde olduğumuzu ifade ediyor, tekraren bu konuyu gündeme getiren tüm arkadaşlarımıza huzurunuzda teşekkür ediyorum.”
Rapor tamam…
Gruplar adına yapılan konuşmalardan sonra önergeler kabul edildi ve zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 16 milletvekilinden oluşan bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kararlaştırıldı.
11 Mart’ta çalışmalarına başlayan komisyon Ankara’da 13 toplantı yaptıktan sonra, İstanbul, Milas, Aydın, Akhisar, İzmir, Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Karacabey, Mudanya, İznik, Orhangazi, Gemlik, Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’de yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı geniş tabanlı toplantılar düzenleyerek sorunları dinledi ve çözüm önerilerini belirledi.
Komisyon bu çalışmaların ardından sorunlar ve çözüm önerilerini içeren 296 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda zeytinle ilgili 92, zeytinyağı ile ilgili de 18 öneri yer aldı.
Sıra icraatta…
Raporda yer alan bu öneriler üzerine TBMM Başkanlığı’na bu konuda ilk önergeyi veren ve oluşturulan komisyonda da görev alan MHP Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ile konuştum.
Büyükataman raporla ilgili beklentilerini şöyle açıkladı:
“Seçim çalışmalarımız sırasında zeytin üreticilerimizin sorunlarını her gittiğimiz yerde gözlemledik. Bu sorunların çözülmesi gerektiğine olan inancımdan dolayı da Meclis açıldığında MHP grubu olarak bir araştırma önergesi verdik. Ülkemiz ve bölgemiz için son derece önemli olan zeytin ve zeytinyağı ile ilgili problemlerin Meclis zemininde ele alınması ve bu işin ciddiyetle takibine dair bir komisyon oluşturulmasını Bursa milletvekili olarak memnuniyetle karşıladım. Böyle bir işe önayak olmaktan son derece mutluyum. Komisyonumuz yoğun bir emek harcayarak ciddi bir rapor hazırladı. Rapor Meclis gündemine gelecek. Meclis’te yapılacak bu çalışmanın neticelendirilmesine yönelikbir iradenin ortaya çıkacağını umut ediyorum. Bu çalışmaların boşa gitmemesi ve sorunların çözümüne yönelik adımlar atılması gerektiğine inanıyorum. Tabi ki, raporda yer alan önerilerin uygulamaya konulması açısından takipçisi olacağız.”
Dolayısıyla.
Komisyondaki milletvekillerinin yanı sıra, zeytin üreticileri de beklenti içerisinde.
Ben de özellikle raporda yer alan sofralık zeytine prim verilmesi önerisinin önümüzdeki kampanya döneminde uygulanıp uygulanmayacağını merak ediyorum. Alınacak böyle bir kararın rekoltenin yüksek olması beklenen yeni kampanya dönemi için büyük önem taşıdığı ortada. Ayrıca alınacak kararlar işin başında eleştrildiği gibi, raporun rafta kalıp kalmayacağını da ortaya koyacak!
Olay
Zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen Meclis Araştırma önergelerinin birleştirilerek 22 Ocak’ta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi sırasında CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin dikkat çeken bir konuşma yapmış ve şöyle demişti:
“Bu Meclis için en önemli konulardan biri bu araştırma önergelerinin gerektirdiğinin hükümetler tarafından mutlak surette gerçekleştirilmesidir. Eğer bu yapılmıyorsa ne Meclis’i yormalı, ne insanımızı kandırmalıyız. Araştırma önergelerini falan da kabul etmemelisiniz. Çünkü sizin kabul ettiğiniz araştırma önergesinin sonuçları yalnızca tozlu raflarda bekliyor. Eğer burada bir komisyon kurulacaksa ki, kurulacağı anlaşılıyor, o komisyonun yapacağı çalışmaya hükümetin saygılı olmasını istiyorum. Geçen dönem yapılan çalışmalar rafta kalmıştır. Tekrar ediyorum, eğer raflarda kalacaksa Sayın Bakan, Ne Meclis yorulsun, ne millet boş yere umutlansın.”
Hükümet adına konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise bu eleştriye şu yanıtı vermişti:
“Hükümet olarak bu Meclis araştırması önergesini benimsiyoruz, böyle bir araştırma önergesinin verilmesini olumlu buluyoruz. Bu konuda yapılacak çalışmalarla inanıyoruz ki, bu sektörde çalışan vatandaşlarımız için ve hepimiz için faydalı sonuçlara ulaşma imkanını birlikte bulmuş oluruz. Hiç şüphesiz araştırma komisyonu kurulduğunda Tarım Bakanlığı olarak bu araştırmadan beklenen maksadın hasıl olabilmesi ve gerçekten bu konudaki çabaların en iyi şekilde değerlendirilebilmesi bakımından her türlü destek verilecektir. İnanıyorum ki, araştırmanın sonucunda düzenlenecek rapor söylediğimiz açıklamalara ilaveten belki bize yeni ufuklar açacak, yeni tedbirlerin alınmasına da imkan verebilecektir. Böyle bir beklenti içerisinde olduğumuzu ifade ediyor, tekraren bu konuyu gündeme getiren tüm arkadaşlarımıza huzurunuzda teşekkür ediyorum.”
Rapor tamam…
Gruplar adına yapılan konuşmalardan sonra önergeler kabul edildi ve zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 16 milletvekilinden oluşan bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kararlaştırıldı.
11 Mart’ta çalışmalarına başlayan komisyon Ankara’da 13 toplantı yaptıktan sonra, İstanbul, Milas, Aydın, Akhisar, İzmir, Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Karacabey, Mudanya, İznik, Orhangazi, Gemlik, Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’de yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı geniş tabanlı toplantılar düzenleyerek sorunları dinledi ve çözüm önerilerini belirledi.
Komisyon bu çalışmaların ardından sorunlar ve çözüm önerilerini içeren 296 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda zeytinle ilgili 92, zeytinyağı ile ilgili de 18 öneri yer aldı.
Sıra icraatta…
Raporda yer alan bu öneriler üzerine TBMM Başkanlığı’na bu konuda ilk önergeyi veren ve oluşturulan komisyonda da görev alan MHP Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ile konuştum.
Büyükataman raporla ilgili beklentilerini şöyle açıkladı:
“Seçim çalışmalarımız sırasında zeytin üreticilerimizin sorunlarını her gittiğimiz yerde gözlemledik. Bu sorunların çözülmesi gerektiğine olan inancımdan dolayı da Meclis açıldığında MHP grubu olarak bir araştırma önergesi verdik. Ülkemiz ve bölgemiz için son derece önemli olan zeytin ve zeytinyağı ile ilgili problemlerin Meclis zemininde ele alınması ve bu işin ciddiyetle takibine dair bir komisyon oluşturulmasını Bursa milletvekili olarak memnuniyetle karşıladım. Böyle bir işe önayak olmaktan son derece mutluyum. Komisyonumuz yoğun bir emek harcayarak ciddi bir rapor hazırladı. Rapor Meclis gündemine gelecek. Meclis’te yapılacak bu çalışmanın neticelendirilmesine yönelikbir iradenin ortaya çıkacağını umut ediyorum. Bu çalışmaların boşa gitmemesi ve sorunların çözümüne yönelik adımlar atılması gerektiğine inanıyorum. Tabi ki, raporda yer alan önerilerin uygulamaya konulması açısından takipçisi olacağız.”
Dolayısıyla.
Komisyondaki milletvekillerinin yanı sıra, zeytin üreticileri de beklenti içerisinde.
Ben de özellikle raporda yer alan sofralık zeytine prim verilmesi önerisinin önümüzdeki kampanya döneminde uygulanıp uygulanmayacağını merak ediyorum. Alınacak böyle bir kararın rekoltenin yüksek olması beklenen yeni kampanya dönemi için büyük önem taşıdığı ortada. Ayrıca alınacak kararlar işin başında eleştrildiği gibi, raporun rafta kalıp kalmayacağını da ortaya koyacak!
Tuesday, September 23, 2008
Zeytin ve zeytinyağı rekoltesi açıklanıyor
İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, Tariş, Marmarabirlik, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ve UZZK'nın katkılarıyla gerçekleştirilen 2008/2009 sezonu Ege-Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri zeytin ve zeytinyağı rekolte tahmin çalışması tamamlandı.
Rekolte tahmin heyetince elde edilen sonuçlar, 24 Eylül 2008 Çarşamba günü, saat 13.00'te İzmir Ticaret Borsası'nda düzenlenecek basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanacaktır.
Rekolte tahmin heyetince elde edilen sonuçlar, 24 Eylül 2008 Çarşamba günü, saat 13.00'te İzmir Ticaret Borsası'nda düzenlenecek basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanacaktır.
2008/2009 Zeytinyağı Primi Talebi
Dr. Mustafa TAN
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK)
Yönetim Kurulu Başkanı
Tarih:26.08.2008
Konu: 2008/2009 Zeytinyağı Primi Hakkında.
TARIMSAL DESTEKLEME VE YÖNLENDİRME KURULU
(T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TÜGEM GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE)
Bilindiği üzere, Ülkemiz zeytinciliği ve zeytinyağı sektörü; tarımdan, sanayi ve pazarlamaya kadar olan zincir içerisinde, ana ve yan ürünleri ile birlikte, doğrudan veya dolaylı olarak 8-10 milyon kişinin geçimine katkıda bulunan, önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam sahasıdır.
Zeytinin en önemli özellikleri; Akdeniz iklimine özgü, uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaç olması, bir yıl ürün verip bir yıl yeterince ürün vermemesi, ayrıca diğer kültür bitkileriyle değerlendirilemeyen engebeli ve verimsiz alanlarda yetiştirilebilmesidir. Zeytinliklerin coğrafi dağılımına bağlı olarak, zeytin üreticisinin ikinci bir ürün şansı ve başka bir gelir kaynağı bulunmamaktadır. Ayrıca üretimdeki dalgalanmalar üreticinin yeterli ve düzenli bir gelir elde etmesini engellemektedir.
Tarımsal üretimde sürekliliğin sağlanabilmesi için üreticinin gelir düzeyinin korunması esastır. Özellikle tarımsal açıdan stratejik öneme sahip olan ve ikamesi bulunmayan ürünlerde bu husus daha da önem kazanmaktadır. Zeytinyağı ise sadece tarımsal açıdan değil, üretim, tüketim, sanayi ve ihracat yönüyle de özellik arz eden bir üründür.
Mevcut ağaç varlığı ve üretim potansiyeli açısından dünyanın en önemli zeytinyağı üreticisi olan Avrupa Birliğinde zeytinyağı tüm bu özelliklerine bağlı olarak; 1966 yılından itibaren ortak pazar tarım politikası dahilinde kapsamlı olarak desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine 1 kg zeytinyağı için 1,32 Avro prim yardımında bulunulmaktadır. Üretim yardımı adı altında verilen bu yardımın son yıllarda şekil değiştirerek bir nevi doğrudan gelir desteğine dönüştüğü ancak verilen toplam yardım miktarının değişmediği görülmektedir. Bu gün için Avrupa Birliği, üretim ve ticarette uyguladığı teşvikler ve korumacı politikalarıyla, dünya zeytinyağı fiyatlarının belirlenmesinde etkin bir rol oynamakta ve dünya zeytinyağı ticaretine hakim olmaktadır.
Ülkemizde de 1998 yılından itibaren zeytinyağında prim sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde zeytinyağı prim sistemi ile desteklenen sınırlı sayıdaki üründen biridir. Bunun nedeni zeytinyağının stratejik bir ürün olarak kabul edilmesidir.
Bugüne kadar verilen primler aşağıdaki şekildedir:
• 1998/1999 kampanyası için: 40 cent-$//Kg 104,428 TL
• 1999/2000: yok
• 2000/2001: 28 cent-$/Kg 175,441 TL
• 2001/2002: 150,000 TL/kg
• 2002/2003: 175,000 TL/kg
• 2003/2004: 200,000 TL/kg
• 2004/2005: 25 YKrş/Kg
• 2005/2006: 10 YKrş /Kg
• 2006/2007: 11 YKrş/ Kg
• 2007/2008: 20 YKrş/Kg
Zeytinyağında ilk kez kiloda 40 sent prim uygulandığı 1998/1999 iş yılında, genelde 60 bin ton seviyesinde seyreden iç tüketimin 85-90 bin ton seviyesine yükselmesi, 20-55 bin ton arasında seyreden ihracatın ise 106 bin ton olarak gerçekleşmesi, zeytinyağı üretici fiyatlarının primle dengelenmesinin gerekliliğini en iyi şekilde ortaya koymaktadır.
Zeytinyağının stratejik bir ürün olduğu dikkate alınarak; üreticinin gelir seviyesinin korunması, zeytincilik ve zeytin üretiminde sürekliliğin sağlanması, sanayici ve ihracatçıya dünya fiyatlarından mal temini ve rekabet şansı kazandırılması, kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması amacıyla prim sistemine süreklilik kazandırılmalıdır.
Bilindiği üzere, içinde bulunduğumuz yıldan önceki son iki yılda prim miktarının Kg da 10-11 YKrş gerçekleşmesi, üreticilerin ürün maliyetlerini karşılamakta zorluk çekmelerine, bu miktarın üzerinde bir seviyeyi bulmak için ürünlerini elden çıkarmakta tereddüt etmelerine, bu durumun da özellikle ihracat üzerinde olumsuz etki yapmasına neden olduğu gözlenmişti. Nitekim 88/89 iş yılında 85-90 bin ton olan iç tüketim 50 bin tonlar seviyesine, 106 bin ton olan ihracatın da 20-25 bin tonlar seviyesine düşmesi bu olumsuz durumun göstergesi olmuştur. 2007/2008 sezonuna ait Prim miktarının 20 Ykrş olarak açıklanması ondan önceki iki yıla göre Konseyimizce anlamlı bir artış olarak kabul edilmiş ancak sektörün beklentilerine istenen düzeyde cevap verilmesinde maalesef zorlanmamıza neden olmuştur.
İçinde bulunduğumuz sezonda bir önceki yıldan devreden yaklaşık 30 bin ton zeytinyağı olduğu ve içinde bulunduğumuz sezon üretimi ile birlikte yaklaşık 180 bin ton zeytinyağı ürününün en iyi şekilde değerlendirilebilmesi, sağlıklı bir piyasa oluşumu sağlanabilmesi ve spekülatif hareketlerin önlenebilmesi açısından 2008/2009 iş yılında uygulanacak prim miktarının geçtiğimiz yıllar uygulamalarından farklı ve daha da sektörel beklentiye cevap verecek yaklaşımla kalıcı bir sistem dahilinde ele alınması gereklidir.
Bu sistem aslında 5488 Sayılı Tarım Kanunu’nun Tarımsal Destekleme Araçları başlıklı 19. Maddesinin a ve b ve c bentlerinde yeralmış ve Bakanlığımızın da programına girmiştir. Bu Kanunu ve Maddelerini, aynı Kanunun 10. Maddesi çerçevesinde kurulan ve ilk ürün Konseyi olan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi UZZK olarak ta çok önemsediğimizi bir kez daha belirtmek isteriz. Bu çerçevede 2008/2009 yılında uygulanacak Prim miktarı için bir rakam telaffuz etmekten ziyade özellikle 19. Maddenin b bendinde yer alan Fark Ödemesinin uygulanmasının sorunumuzu çözeceği inancı içinde olduğumuzu geçtiğimiz yıl olduğu gibi bir kez daha belirtmek isteriz.
Hal böyle olmakla birlikte Konseyimizce; sektörel ve kurumsal sorumluluk çerçevesinde yürütülen son iki yıldır yapılan maliyet tahmin çalışmalarında; bölgelere göre değişmekle birlikte 1 Kg Zeytinyağı maliyetinin yaklaşık 5,5-6 YTL arasında olduğu, piyasa fiyatlarının ise, 1 kg zeytinyağı için 4-4,5 YTL arasında değiştiği görülmektedir. Bu çerçevede 19 Madde b bendine göre maliyet ile iç ve dış fiyatlar arasındaki farkın 1-1,5 YTL olarak bu yıl verilmesi gereken 1 kg zeytinyağı için 1-1,5 YTL Prim Miktarı olacağı görülmektedir. Bu durum, UZZK ya üye kurum kuruluş ve sektör temsilcilerinin beklentisi olarak Konseyimize sürekli olarak bildirilmekte ve birçok panel, sempozyum ve benzeri toplantılarda sektör temsilcilerince ortak görüş olarak dile getirilmektedir.
Bu bilgiler ve saptamalar çerçevesinde Bakanlığımızca ve Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulumuzca konunun önemi ve mevcut durumun tekrar gözden geçirilerek sektörü, belirlemiş olduğunuz ve İspanya’ nın ardından ikinci büyük zeytinci ülke olma gibi yüce hedeflere taşıyacak önemli bir miktar primin verilmesini talep etmekteyiz Bu sektörel talep; gerek 26 Ocak 2008’ de Adana’ da gerçekleşen Zeytin Zirvesinin sonuç bildirgesinde yer alarak Sayın Bakanımıza yazılı ve sözlü olarak tarafımızca bildirilmiş gerekse 17 Şubat 2008 tarihinde İzmirde gerçekleşen Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın düzenlediği Zeytin Sektörü Arama Konferansında ve yine 29 Mayıs 2 Haziran tarihleri arasında İzmir’ de 5’nci Vinolive Fuarı çerçevesinde düzenlenen uluslar arası katılımlı Zeytincilik Sempozyumunda dile getirilmiş ve TBMM’ de Zeytincilik Sorunlarını Araştırma Komisyonumuza brifing vermek suretiyle sunulmuştur.
Bu bilgiler ve açıklamalarımızın başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızca ve Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulunca dikkate alınarak, talep edilen primin sistem dahilinde ve bugüne kadar verilmemiş, gerçek beklenti düzeyinde verilmesinin uygun olacağını ve bu durumun, Anavatanı Anadolu olan kutsal zeytin ağacının ürünleriyle geçinen yaklaşık 10 milyon kişinin beklentisi ve umudu olduğunu belirtir saygılarımı sunarım.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK)
Yönetim Kurulu Başkanı
Tarih:26.08.2008
Konu: 2008/2009 Zeytinyağı Primi Hakkında.
TARIMSAL DESTEKLEME VE YÖNLENDİRME KURULU
(T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TÜGEM GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE)
Bilindiği üzere, Ülkemiz zeytinciliği ve zeytinyağı sektörü; tarımdan, sanayi ve pazarlamaya kadar olan zincir içerisinde, ana ve yan ürünleri ile birlikte, doğrudan veya dolaylı olarak 8-10 milyon kişinin geçimine katkıda bulunan, önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam sahasıdır.
Zeytinin en önemli özellikleri; Akdeniz iklimine özgü, uzun ömürlü ve dayanıklı bir ağaç olması, bir yıl ürün verip bir yıl yeterince ürün vermemesi, ayrıca diğer kültür bitkileriyle değerlendirilemeyen engebeli ve verimsiz alanlarda yetiştirilebilmesidir. Zeytinliklerin coğrafi dağılımına bağlı olarak, zeytin üreticisinin ikinci bir ürün şansı ve başka bir gelir kaynağı bulunmamaktadır. Ayrıca üretimdeki dalgalanmalar üreticinin yeterli ve düzenli bir gelir elde etmesini engellemektedir.
Tarımsal üretimde sürekliliğin sağlanabilmesi için üreticinin gelir düzeyinin korunması esastır. Özellikle tarımsal açıdan stratejik öneme sahip olan ve ikamesi bulunmayan ürünlerde bu husus daha da önem kazanmaktadır. Zeytinyağı ise sadece tarımsal açıdan değil, üretim, tüketim, sanayi ve ihracat yönüyle de özellik arz eden bir üründür.
Mevcut ağaç varlığı ve üretim potansiyeli açısından dünyanın en önemli zeytinyağı üreticisi olan Avrupa Birliğinde zeytinyağı tüm bu özelliklerine bağlı olarak; 1966 yılından itibaren ortak pazar tarım politikası dahilinde kapsamlı olarak desteklenmekte ve zeytinyağı üreticisine 1 kg zeytinyağı için 1,32 Avro prim yardımında bulunulmaktadır. Üretim yardımı adı altında verilen bu yardımın son yıllarda şekil değiştirerek bir nevi doğrudan gelir desteğine dönüştüğü ancak verilen toplam yardım miktarının değişmediği görülmektedir. Bu gün için Avrupa Birliği, üretim ve ticarette uyguladığı teşvikler ve korumacı politikalarıyla, dünya zeytinyağı fiyatlarının belirlenmesinde etkin bir rol oynamakta ve dünya zeytinyağı ticaretine hakim olmaktadır.
Ülkemizde de 1998 yılından itibaren zeytinyağında prim sistemi uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde zeytinyağı prim sistemi ile desteklenen sınırlı sayıdaki üründen biridir. Bunun nedeni zeytinyağının stratejik bir ürün olarak kabul edilmesidir.
Bugüne kadar verilen primler aşağıdaki şekildedir:
• 1998/1999 kampanyası için: 40 cent-$//Kg 104,428 TL
• 1999/2000: yok
• 2000/2001: 28 cent-$/Kg 175,441 TL
• 2001/2002: 150,000 TL/kg
• 2002/2003: 175,000 TL/kg
• 2003/2004: 200,000 TL/kg
• 2004/2005: 25 YKrş/Kg
• 2005/2006: 10 YKrş /Kg
• 2006/2007: 11 YKrş/ Kg
• 2007/2008: 20 YKrş/Kg
Zeytinyağında ilk kez kiloda 40 sent prim uygulandığı 1998/1999 iş yılında, genelde 60 bin ton seviyesinde seyreden iç tüketimin 85-90 bin ton seviyesine yükselmesi, 20-55 bin ton arasında seyreden ihracatın ise 106 bin ton olarak gerçekleşmesi, zeytinyağı üretici fiyatlarının primle dengelenmesinin gerekliliğini en iyi şekilde ortaya koymaktadır.
Zeytinyağının stratejik bir ürün olduğu dikkate alınarak; üreticinin gelir seviyesinin korunması, zeytincilik ve zeytin üretiminde sürekliliğin sağlanması, sanayici ve ihracatçıya dünya fiyatlarından mal temini ve rekabet şansı kazandırılması, kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması amacıyla prim sistemine süreklilik kazandırılmalıdır.
Bilindiği üzere, içinde bulunduğumuz yıldan önceki son iki yılda prim miktarının Kg da 10-11 YKrş gerçekleşmesi, üreticilerin ürün maliyetlerini karşılamakta zorluk çekmelerine, bu miktarın üzerinde bir seviyeyi bulmak için ürünlerini elden çıkarmakta tereddüt etmelerine, bu durumun da özellikle ihracat üzerinde olumsuz etki yapmasına neden olduğu gözlenmişti. Nitekim 88/89 iş yılında 85-90 bin ton olan iç tüketim 50 bin tonlar seviyesine, 106 bin ton olan ihracatın da 20-25 bin tonlar seviyesine düşmesi bu olumsuz durumun göstergesi olmuştur. 2007/2008 sezonuna ait Prim miktarının 20 Ykrş olarak açıklanması ondan önceki iki yıla göre Konseyimizce anlamlı bir artış olarak kabul edilmiş ancak sektörün beklentilerine istenen düzeyde cevap verilmesinde maalesef zorlanmamıza neden olmuştur.
İçinde bulunduğumuz sezonda bir önceki yıldan devreden yaklaşık 30 bin ton zeytinyağı olduğu ve içinde bulunduğumuz sezon üretimi ile birlikte yaklaşık 180 bin ton zeytinyağı ürününün en iyi şekilde değerlendirilebilmesi, sağlıklı bir piyasa oluşumu sağlanabilmesi ve spekülatif hareketlerin önlenebilmesi açısından 2008/2009 iş yılında uygulanacak prim miktarının geçtiğimiz yıllar uygulamalarından farklı ve daha da sektörel beklentiye cevap verecek yaklaşımla kalıcı bir sistem dahilinde ele alınması gereklidir.
Bu sistem aslında 5488 Sayılı Tarım Kanunu’nun Tarımsal Destekleme Araçları başlıklı 19. Maddesinin a ve b ve c bentlerinde yeralmış ve Bakanlığımızın da programına girmiştir. Bu Kanunu ve Maddelerini, aynı Kanunun 10. Maddesi çerçevesinde kurulan ve ilk ürün Konseyi olan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi UZZK olarak ta çok önemsediğimizi bir kez daha belirtmek isteriz. Bu çerçevede 2008/2009 yılında uygulanacak Prim miktarı için bir rakam telaffuz etmekten ziyade özellikle 19. Maddenin b bendinde yer alan Fark Ödemesinin uygulanmasının sorunumuzu çözeceği inancı içinde olduğumuzu geçtiğimiz yıl olduğu gibi bir kez daha belirtmek isteriz.
Hal böyle olmakla birlikte Konseyimizce; sektörel ve kurumsal sorumluluk çerçevesinde yürütülen son iki yıldır yapılan maliyet tahmin çalışmalarında; bölgelere göre değişmekle birlikte 1 Kg Zeytinyağı maliyetinin yaklaşık 5,5-6 YTL arasında olduğu, piyasa fiyatlarının ise, 1 kg zeytinyağı için 4-4,5 YTL arasında değiştiği görülmektedir. Bu çerçevede 19 Madde b bendine göre maliyet ile iç ve dış fiyatlar arasındaki farkın 1-1,5 YTL olarak bu yıl verilmesi gereken 1 kg zeytinyağı için 1-1,5 YTL Prim Miktarı olacağı görülmektedir. Bu durum, UZZK ya üye kurum kuruluş ve sektör temsilcilerinin beklentisi olarak Konseyimize sürekli olarak bildirilmekte ve birçok panel, sempozyum ve benzeri toplantılarda sektör temsilcilerince ortak görüş olarak dile getirilmektedir.
Bu bilgiler ve saptamalar çerçevesinde Bakanlığımızca ve Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulumuzca konunun önemi ve mevcut durumun tekrar gözden geçirilerek sektörü, belirlemiş olduğunuz ve İspanya’ nın ardından ikinci büyük zeytinci ülke olma gibi yüce hedeflere taşıyacak önemli bir miktar primin verilmesini talep etmekteyiz Bu sektörel talep; gerek 26 Ocak 2008’ de Adana’ da gerçekleşen Zeytin Zirvesinin sonuç bildirgesinde yer alarak Sayın Bakanımıza yazılı ve sözlü olarak tarafımızca bildirilmiş gerekse 17 Şubat 2008 tarihinde İzmirde gerçekleşen Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın düzenlediği Zeytin Sektörü Arama Konferansında ve yine 29 Mayıs 2 Haziran tarihleri arasında İzmir’ de 5’nci Vinolive Fuarı çerçevesinde düzenlenen uluslar arası katılımlı Zeytincilik Sempozyumunda dile getirilmiş ve TBMM’ de Zeytincilik Sorunlarını Araştırma Komisyonumuza brifing vermek suretiyle sunulmuştur.
Bu bilgiler ve açıklamalarımızın başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızca ve Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulunca dikkate alınarak, talep edilen primin sistem dahilinde ve bugüne kadar verilmemiş, gerçek beklenti düzeyinde verilmesinin uygun olacağını ve bu durumun, Anavatanı Anadolu olan kutsal zeytin ağacının ürünleriyle geçinen yaklaşık 10 milyon kişinin beklentisi ve umudu olduğunu belirtir saygılarımı sunarım.
Zeytinyağında 5 milyon dolarlık tanıtım kavgası
Sinan Doğan
Referans
23 Eylül 2008,Salı
Zeytinyağı sektörü yeni sezona bir ay kala tanıtım bütçesi kavgasına sahne oluyor. Sektörün nabzını tutan iki kurum arasında tartışmanın konusu; bütçenin miktarı ve kim tarafından nasıl kullanılacağı.
Zeytinyağı sektöründe üretici, tüccar ve ihracatçıların oluşturduğu Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) ile Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin (ZZTK) tanıtım kavgası alevlendi.
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın elinde 5 milyon dolarlık tanıtım bütçesi bulunduğunu öne süren UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, bütçenin sadece dış pazarlardaki tanıtımda kullanılmasına karşı çıktıklarını söyledi. Tan, "Bu bütçe ile iç pazarda da tanıtım yapılmalı. Ayrıca tanıtım aşamasında biz de yer almalıyız" dedi.
ZZTK Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Özdolgun ise yıllık tanıtım bütçelerinin 350-400 bin dolar olduğunu, bu paranın sadece 250 bin dolarını Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan aldıklarını belirterek "Dış pazarlarda Türk zeytinyağını tanıtmak bakımından iyi sonuçlar aldık. Yakında iç pazara da yöneleceğiz. Ancak UZZK'yı içimize almayacağız" diye konuştu.
Beş milyon doların takibindeyiz
Zeytin ve zeytinyağında yeni sezona bir ay kala tanıtım kavgası koptu. Türkiye'de var yılının yaşanacağı yeni sezonda yaklaşık 200 bin tonluk üretim bekleniyor. İç pazarda yaklaşık 60 bin ton ürün tüketilirken var yılında ortalama ihracat miktarı 80 bin ton. Devredecek stoklarla beraber Türk zeytinyağında sıkıntı yaşanmaması için hem içeride hem dışarıda tanıtım yapılması gerekiyor.
UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, zeytin ve zeytinyağında ihracat kadar iç tüketimin de önem taşıdığını söyledi. Dış Ticaret Müsteşarlığı Başkanlığı'nca oluşturulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin tanıtımı sadece dış pazara yönelik yapmasını eleştiren Tan, "Türkiye, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'ne (UZK) üye olduğu dönemde her yıl 500 bin dolar aidat ödüyordu. 1998'de üyelikten çıkıldı ve bu aidatın sektör için kullanılması kararlaştırıldı. Hesaplarımıza göre 10 yılda 5 milyon dolarlık bütçe oluşması gerekiyor. Önümüzdeki günlerde Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'le görüşeceğiz. Bu paranın nerede olduğunu ve ne için kullanılacağını soracağız. Bize göre bu para iç tanıtımda ve sektörün sorunlarının çözümünde de kullanılmalı" diye konuştu.
Tanıtım komitesinin Ege İhracatçı Birlikleri üyelerinden oluşmasına da karşı çıkan Tan, "Bu komite bazı ihracatçıları temsil ediyor. Bu anlamda tanıtım için eksik bir yapı. Burada mutlaka UZZK'nın temsilcileri de olmalı" dedi.
UZZK'ya kapımız kapalı
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ve Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Özdolgun, tanıtım komitesini sektördeki firmaların ihracatlarından kestikleri yüzde 0.5 nispi aidat ile kurduklarını belirterek "Bu kesintilerden yaklaşık 100 bin doların üzerinde bütçe oluşturduk. Dış Ticaret Müsteşarlığı da 250 bin dolar verdi. Toplamda 350-400 bin dolarlık bütçemiz var. İddia edildiği gibi 5 milyon dolarlık bütçemiz yok" dedi.
Tanıtım komitesinin çalışma esaslarında dış tanıtımın yanında iç tanıtımın da yer aldığını vurgulayan Özdolgun, Hindistan'dan ABD'ye kadar çok farklı ülkelerde tanıtım çalışması yaptıklarını söyledi. Özdolgun, "Yakında iç pazarda da zeytinyağı tüketimini artırmak için çalışacağız. Bu konuda bir tanıtım filmi hazırladık. Bunu sinema salonlarında göstereceğiz" diye konuştu.
Tanıtım grubunun yapısının UZZK'yı içine alacak biçimde olmadığını ifade eden Özdolgun, bu kuruluşun da gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında tanıtım yapmakta özgür olduğunu söyledi. Özdolgun, UZZK'nın sektörün üst çatısı olduğunu savunduğunu, gönüllü üyeliği esas alan bu kuruluşun sektörün tamamını temsil etme iddiasının olamayacağını dile getirdi.
Türkiye'nin zeytinyağı bilançosu (bin ton)
Yağ sezonu Üretim İhracat
2003-2004 79 46
2004-2005 145 92
2005-2006 115 47
2006-2007 166 75
2007-2008 72 13
Referans
23 Eylül 2008,Salı
Zeytinyağı sektörü yeni sezona bir ay kala tanıtım bütçesi kavgasına sahne oluyor. Sektörün nabzını tutan iki kurum arasında tartışmanın konusu; bütçenin miktarı ve kim tarafından nasıl kullanılacağı.
Zeytinyağı sektöründe üretici, tüccar ve ihracatçıların oluşturduğu Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) ile Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde kurulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin (ZZTK) tanıtım kavgası alevlendi.
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın elinde 5 milyon dolarlık tanıtım bütçesi bulunduğunu öne süren UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, bütçenin sadece dış pazarlardaki tanıtımda kullanılmasına karşı çıktıklarını söyledi. Tan, "Bu bütçe ile iç pazarda da tanıtım yapılmalı. Ayrıca tanıtım aşamasında biz de yer almalıyız" dedi.
ZZTK Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Özdolgun ise yıllık tanıtım bütçelerinin 350-400 bin dolar olduğunu, bu paranın sadece 250 bin dolarını Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan aldıklarını belirterek "Dış pazarlarda Türk zeytinyağını tanıtmak bakımından iyi sonuçlar aldık. Yakında iç pazara da yöneleceğiz. Ancak UZZK'yı içimize almayacağız" diye konuştu.
Beş milyon doların takibindeyiz
Zeytin ve zeytinyağında yeni sezona bir ay kala tanıtım kavgası koptu. Türkiye'de var yılının yaşanacağı yeni sezonda yaklaşık 200 bin tonluk üretim bekleniyor. İç pazarda yaklaşık 60 bin ton ürün tüketilirken var yılında ortalama ihracat miktarı 80 bin ton. Devredecek stoklarla beraber Türk zeytinyağında sıkıntı yaşanmaması için hem içeride hem dışarıda tanıtım yapılması gerekiyor.
UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, zeytin ve zeytinyağında ihracat kadar iç tüketimin de önem taşıdığını söyledi. Dış Ticaret Müsteşarlığı Başkanlığı'nca oluşturulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin tanıtımı sadece dış pazara yönelik yapmasını eleştiren Tan, "Türkiye, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'ne (UZK) üye olduğu dönemde her yıl 500 bin dolar aidat ödüyordu. 1998'de üyelikten çıkıldı ve bu aidatın sektör için kullanılması kararlaştırıldı. Hesaplarımıza göre 10 yılda 5 milyon dolarlık bütçe oluşması gerekiyor. Önümüzdeki günlerde Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'le görüşeceğiz. Bu paranın nerede olduğunu ve ne için kullanılacağını soracağız. Bize göre bu para iç tanıtımda ve sektörün sorunlarının çözümünde de kullanılmalı" diye konuştu.
Tanıtım komitesinin Ege İhracatçı Birlikleri üyelerinden oluşmasına da karşı çıkan Tan, "Bu komite bazı ihracatçıları temsil ediyor. Bu anlamda tanıtım için eksik bir yapı. Burada mutlaka UZZK'nın temsilcileri de olmalı" dedi.
UZZK'ya kapımız kapalı
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ve Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Özdolgun, tanıtım komitesini sektördeki firmaların ihracatlarından kestikleri yüzde 0.5 nispi aidat ile kurduklarını belirterek "Bu kesintilerden yaklaşık 100 bin doların üzerinde bütçe oluşturduk. Dış Ticaret Müsteşarlığı da 250 bin dolar verdi. Toplamda 350-400 bin dolarlık bütçemiz var. İddia edildiği gibi 5 milyon dolarlık bütçemiz yok" dedi.
Tanıtım komitesinin çalışma esaslarında dış tanıtımın yanında iç tanıtımın da yer aldığını vurgulayan Özdolgun, Hindistan'dan ABD'ye kadar çok farklı ülkelerde tanıtım çalışması yaptıklarını söyledi. Özdolgun, "Yakında iç pazarda da zeytinyağı tüketimini artırmak için çalışacağız. Bu konuda bir tanıtım filmi hazırladık. Bunu sinema salonlarında göstereceğiz" diye konuştu.
Tanıtım grubunun yapısının UZZK'yı içine alacak biçimde olmadığını ifade eden Özdolgun, bu kuruluşun da gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında tanıtım yapmakta özgür olduğunu söyledi. Özdolgun, UZZK'nın sektörün üst çatısı olduğunu savunduğunu, gönüllü üyeliği esas alan bu kuruluşun sektörün tamamını temsil etme iddiasının olamayacağını dile getirdi.
Türkiye'nin zeytinyağı bilançosu (bin ton)
Yağ sezonu Üretim İhracat
2003-2004 79 46
2004-2005 145 92
2005-2006 115 47
2006-2007 166 75
2007-2008 72 13
Bir Fıkra
Murat Narin
ZEYTİNYAĞI HER DERDE DEVADIR
Denizli’de araştırma yapmak için kamp kuran bir grup üniversite öğrencisi, kamp yakınına tüneyen bir Denizli horozunun sabahın erken saatlerinde yüksek sesle ötmesinden çok rahatsız olmuşlar. Sabahın köründe ortaya çıkan horoz, önce dikleniyor, sonra dakikalarca ötüyormuş. Tabii ekipte ne uyku ne de huzur kalmış. Sonunda sabırlar tükenmiş. Susturmak için başlamışlar horozu kovalamaya. Horoz önde, gençler peşinde, mahalle arasına dalmışlar. Kovalamacayı gören, fakat bir anlam veremeyen yaşlı bir dede seslenmiş:
- Hey, gençler! Bu zavallı horozu niye ürkütüyorsunuz?
- Dede, bu sabahın köründe ötmeye başlıyor, kampı ayağa kaldırıyor. O yüzden başını keseceğiz!
‘Yazıktır evladım yapmayın’ demiş ihtiyar; ‘bırakın, ben onun sesini keserim, bir daha da rahatsız etmez sizi...’ Gençler bunun üzerine kovalamayı bırakmışlar.
Ertesi sabah, hafif ‘gak-guk’ sesleri dışında horozdan kayda değer hiçbir ses çıkmadığını görünce de şaşırıp dedeye koşmuşlar:
- Yahu dede, ne yaptın da bu horozun sesini kestin?
İhtiyar gülmüş:
- Horozun gerisine zeytinyağı sürdüm. Horoz kabararak ötmeye yeltendiğinde gerisi tutmuyor ki kuvvet alsın. Ancak ‘gak-guk’ edebiliyor.
Kıssadan hisseler:
Zeytinyağı her derde devadır.
Arkan sağlamsa, istediğin kadar kabarır, diklenir, sözünü dinletirsin.
Arkan bir gevşemeye görsün, ancak ‘gak-guk’ edersin!
ZEYTİNYAĞI HER DERDE DEVADIR
Denizli’de araştırma yapmak için kamp kuran bir grup üniversite öğrencisi, kamp yakınına tüneyen bir Denizli horozunun sabahın erken saatlerinde yüksek sesle ötmesinden çok rahatsız olmuşlar. Sabahın köründe ortaya çıkan horoz, önce dikleniyor, sonra dakikalarca ötüyormuş. Tabii ekipte ne uyku ne de huzur kalmış. Sonunda sabırlar tükenmiş. Susturmak için başlamışlar horozu kovalamaya. Horoz önde, gençler peşinde, mahalle arasına dalmışlar. Kovalamacayı gören, fakat bir anlam veremeyen yaşlı bir dede seslenmiş:
- Hey, gençler! Bu zavallı horozu niye ürkütüyorsunuz?
- Dede, bu sabahın köründe ötmeye başlıyor, kampı ayağa kaldırıyor. O yüzden başını keseceğiz!
‘Yazıktır evladım yapmayın’ demiş ihtiyar; ‘bırakın, ben onun sesini keserim, bir daha da rahatsız etmez sizi...’ Gençler bunun üzerine kovalamayı bırakmışlar.
Ertesi sabah, hafif ‘gak-guk’ sesleri dışında horozdan kayda değer hiçbir ses çıkmadığını görünce de şaşırıp dedeye koşmuşlar:
- Yahu dede, ne yaptın da bu horozun sesini kestin?
İhtiyar gülmüş:
- Horozun gerisine zeytinyağı sürdüm. Horoz kabararak ötmeye yeltendiğinde gerisi tutmuyor ki kuvvet alsın. Ancak ‘gak-guk’ edebiliyor.
Kıssadan hisseler:
Zeytinyağı her derde devadır.
Arkan sağlamsa, istediğin kadar kabarır, diklenir, sözünü dinletirsin.
Arkan bir gevşemeye görsün, ancak ‘gak-guk’ edersin!
ZEYTİN SİNEĞİ VE HALKALI LEKE HASTALIĞI İLAÇLAMASI BAŞLADI
CHA
23 Eylül 2008,Salı
Bursa'da, zeytin sineği ve halkalı leke hastığı ilaçlama çalışmaları başlatıldı.
Bursa Tarım İl Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, çalışmaları müdürlük teknik elemanları yürütüyor. Zeytin danesinin yağlanmasının başladığı dönemlerde ergin zeytin sineği, zeytin meyvesine yumurta bırakıyor. Daha sonra çıkan larvalar meyveyi çepeçevre yiyerek tahribat yapıyor. Larvaların yaptığı zarar sonucunda meyvenin sofralık kalitesi bozulduğu gibi, zeytinyağında da asit oranının artmasına neden oluyor.
Gemlik çeşidi zeytinler sofralık olarak tüketilmesinin yanı sıra yurtdışına da ihraç edildiğinin vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi: "Müdürlüğümüz teknik elemanlarca yapılan zeytin sineği sürvey çalışmaları sonucunda, ilimiz zeytin üretim alanlarında zeytin sineği mücadelesine başlandı. Üreticilerimizin de vuruk bulunan bahçelerinde ilaçlama yapmaları gerekmektedir. İl genelindeki zeytin ağaçlarını yakından ilgilendiren ve zeytinliklerde yaprak dökülmesine, ağaçların çıplak kalmasına, verimin yüzde 30-40 azalmasına, sürgün ve ince dalların kurumasına neden olan zeytin halkalı leke hastalığı'nın sonbahar mücadelesi başlamıştır."
Hava sıcaklığı ve yağışların uzun süreli olmasından dolayı hava nispi rutubetinin hastalık açısından uygun gitmesi nedeniyle hastalığın yayılması için uygun şartlar oluştuğuna işaret edildi. Ayrıca, yağışların kesilmesiyle yapılacak ilaçlamada, zeytin başçelerine komşu olan incir bahçelerine zarar verilmemesi için dikkatli olunması gerektiği vurgulandı.
23 Eylül 2008,Salı
Bursa'da, zeytin sineği ve halkalı leke hastığı ilaçlama çalışmaları başlatıldı.
Bursa Tarım İl Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, çalışmaları müdürlük teknik elemanları yürütüyor. Zeytin danesinin yağlanmasının başladığı dönemlerde ergin zeytin sineği, zeytin meyvesine yumurta bırakıyor. Daha sonra çıkan larvalar meyveyi çepeçevre yiyerek tahribat yapıyor. Larvaların yaptığı zarar sonucunda meyvenin sofralık kalitesi bozulduğu gibi, zeytinyağında da asit oranının artmasına neden oluyor.
Gemlik çeşidi zeytinler sofralık olarak tüketilmesinin yanı sıra yurtdışına da ihraç edildiğinin vurgulandığı açıklamada, şöyle denildi: "Müdürlüğümüz teknik elemanlarca yapılan zeytin sineği sürvey çalışmaları sonucunda, ilimiz zeytin üretim alanlarında zeytin sineği mücadelesine başlandı. Üreticilerimizin de vuruk bulunan bahçelerinde ilaçlama yapmaları gerekmektedir. İl genelindeki zeytin ağaçlarını yakından ilgilendiren ve zeytinliklerde yaprak dökülmesine, ağaçların çıplak kalmasına, verimin yüzde 30-40 azalmasına, sürgün ve ince dalların kurumasına neden olan zeytin halkalı leke hastalığı'nın sonbahar mücadelesi başlamıştır."
Hava sıcaklığı ve yağışların uzun süreli olmasından dolayı hava nispi rutubetinin hastalık açısından uygun gitmesi nedeniyle hastalığın yayılması için uygun şartlar oluştuğuna işaret edildi. Ayrıca, yağışların kesilmesiyle yapılacak ilaçlamada, zeytin başçelerine komşu olan incir bahçelerine zarar verilmemesi için dikkatli olunması gerektiği vurgulandı.
Üreticiden prim tepkisi
1 kuruşluk prime üreticiler tepkili
Ali Ekber YILDIRIM
Dünya
23 Eylül 2008,Salı
Sadece son bir ayda elektriğe yüzde 50 zam geldiğini belirten çiftçiler destekleme primlerinin 1 kuruş artırılmasının kabul edilemeyeceğini vurguladılar
İZMİR - Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenen ve ilk kez DÜNYA’nın açıkladığı destekleme primleri üreticide şok etkisi yarattı. 7 üründe sadece 1 kuruşluk artış yapılmasına sert tepki gösteren üretici temsilcileri, “Tarım sektörü gözden çıkarıldı. Üretim yapmamız istenmiyor” diye isyan etti. Sadece son bir ayda elektriğe yüzde 50 zam geldiğini belirten çiftçiler destekleme primlerinin 1 kuruş artırılmasının kabul edilemeyeceğini vurguladılar.
Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman ve Söke Ziraat Odası Başkanı Muhsin Örnek, Başbakan Erdoğan ile Tarım Bakanı Eker’e mektup yazarak pamuktaki primin 50 YKr olmasını istedi. Antakya Ziraat Odası Başkanı Celal Civelek ise gelecek yıl pamuk üretiminin tamamen sona ereceğini iddia etti. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin de prime yapılan 1 kuruşluk artışın Tarım Bakanlığı‘nın hedeflerine de aykırı olduğunu söyledi.
İzmir Ticaret Borsası'nın meclis toplantısında konuşan üyeler, "1 kuruşluk zam, üretim yapmayın anlamına gelir" dediler
NİHAT DELİBAŞI
Yeni Asır
23 Eylül 2008,Salı
İzmir Ticaret Borsası Başkanı Aydın Kesen, Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenen prim oranlarını eleştirdi. Hazırlanan destekleme prim taslağına göre bir çok üründe prim desteğinin 1 kuruş artacağını belirten Kesen, "Üreticiye 1 kuruşluk prim zammını layık görüyorlarsa, bu tarımsal üretim yapmayın, tarımı bırakın demektir. Üreticiyle alay etmek gibi birşey" dedi. İTB Meslek Komiteleri ve ardından gerçekleşen meclis toplantısında konuşan Kesen, primle ilgili konuyu AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi'ye anlattığını ve Yemişçi'nin prim oranlarının kesinleşmediğini söylediğini kaydetti. Kesen, "Umarız ki Yemişçi'nin söylemi doğru çıkar" dedi. İTB Meclis Üyesi Şeref İyiuyarlar ise bir dekardan ortalama 400 kilogram pamuk toplayan bir üreticinin kilogram başına maliyetinin 0.85 YKr olduğuna dikkat çekerek, "Üretici bu şartlarda nasıl üretim yapsın. Devletimiz tarımın devamı için üreticiye daha iyi şartlar sunmak zorunda" diye konuştu. İTB Meclis üyesi Tayfur Gürcan da tarımda sorunlu bir yıl yaşandığını belirterek, "Ege'de tütün bitti, pamuk bitmek üzere. Oysa pamuk bölgenin temel ürünüydü. Temel üründen kaçış olunca, bölge tarımı çöktü" dedi. Gürcan, bu yıl üreticin varolma savaşı verdiğini dile getirerek, "Üreticinin üretim yapacak hali kalmadı. Gerekli önlem alınmadığı takdirde gelecek yıl tarımda tam bir çöküş yaşanacak. Tarım yapılacak kimse bulunamayacak" dedi.
Ali Ekber YILDIRIM
Dünya
23 Eylül 2008,Salı
Sadece son bir ayda elektriğe yüzde 50 zam geldiğini belirten çiftçiler destekleme primlerinin 1 kuruş artırılmasının kabul edilemeyeceğini vurguladılar
İZMİR - Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenen ve ilk kez DÜNYA’nın açıkladığı destekleme primleri üreticide şok etkisi yarattı. 7 üründe sadece 1 kuruşluk artış yapılmasına sert tepki gösteren üretici temsilcileri, “Tarım sektörü gözden çıkarıldı. Üretim yapmamız istenmiyor” diye isyan etti. Sadece son bir ayda elektriğe yüzde 50 zam geldiğini belirten çiftçiler destekleme primlerinin 1 kuruş artırılmasının kabul edilemeyeceğini vurguladılar.
Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman ve Söke Ziraat Odası Başkanı Muhsin Örnek, Başbakan Erdoğan ile Tarım Bakanı Eker’e mektup yazarak pamuktaki primin 50 YKr olmasını istedi. Antakya Ziraat Odası Başkanı Celal Civelek ise gelecek yıl pamuk üretiminin tamamen sona ereceğini iddia etti. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin de prime yapılan 1 kuruşluk artışın Tarım Bakanlığı‘nın hedeflerine de aykırı olduğunu söyledi.
İzmir Ticaret Borsası'nın meclis toplantısında konuşan üyeler, "1 kuruşluk zam, üretim yapmayın anlamına gelir" dediler
NİHAT DELİBAŞI
Yeni Asır
23 Eylül 2008,Salı
İzmir Ticaret Borsası Başkanı Aydın Kesen, Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenen prim oranlarını eleştirdi. Hazırlanan destekleme prim taslağına göre bir çok üründe prim desteğinin 1 kuruş artacağını belirten Kesen, "Üreticiye 1 kuruşluk prim zammını layık görüyorlarsa, bu tarımsal üretim yapmayın, tarımı bırakın demektir. Üreticiyle alay etmek gibi birşey" dedi. İTB Meslek Komiteleri ve ardından gerçekleşen meclis toplantısında konuşan Kesen, primle ilgili konuyu AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi'ye anlattığını ve Yemişçi'nin prim oranlarının kesinleşmediğini söylediğini kaydetti. Kesen, "Umarız ki Yemişçi'nin söylemi doğru çıkar" dedi. İTB Meclis Üyesi Şeref İyiuyarlar ise bir dekardan ortalama 400 kilogram pamuk toplayan bir üreticinin kilogram başına maliyetinin 0.85 YKr olduğuna dikkat çekerek, "Üretici bu şartlarda nasıl üretim yapsın. Devletimiz tarımın devamı için üreticiye daha iyi şartlar sunmak zorunda" diye konuştu. İTB Meclis üyesi Tayfur Gürcan da tarımda sorunlu bir yıl yaşandığını belirterek, "Ege'de tütün bitti, pamuk bitmek üzere. Oysa pamuk bölgenin temel ürünüydü. Temel üründen kaçış olunca, bölge tarımı çöktü" dedi. Gürcan, bu yıl üreticin varolma savaşı verdiğini dile getirerek, "Üreticinin üretim yapacak hali kalmadı. Gerekli önlem alınmadığı takdirde gelecek yıl tarımda tam bir çöküş yaşanacak. Tarım yapılacak kimse bulunamayacak" dedi.
Monday, September 22, 2008
Bir Ramazan Fıkrası
Hikaye bu ya, Ege köylerinden birinde işini allaha havale etmiş, tembelliği ile ünlü bir zeytinci varmış. Dedesinin dedesinin dedesinden kalmış zeytinliğine hiç bakmaz; ağaçlarını budamaz, sulamaz, gübrelemez, ilaçlamaz; her şeyi allahtan beklermiş.
O sene kış ayları oldukça kurak geçmiş. Bahar yağmurları da yeterince düşmemiş. Zeytinde ürün bağlama zamanı gelmiş. O günlerde düşen yağmur çok önemli. Yine yeterli yağmur yok.
Bir öğleden sonra zeytinci, o sene üründen ümidini kesmiş, ama yine de azıcık da olsa beklenti içinde kahvede otururken aniden gökyüzü kararmaya başlamış. İçinden, "Allahım, ne olursun, lazımken yağmurunu yağdırmadın, şimdi hiç lazım değilken yağdırma! " diye dua etmiş.
Daha duası bitmeden bir gök gürültüsü, bir sağanak yağmur… Arkasından yağan dolu, zeytinleri, çiçekleri kakalamış. Ortalığı su götürmüş.
“Eyvah gitti bizim zeytinler,” diye dövünmeye başlamış.
O hırsla eve gelmiş, bir de bakmış ki eşeği de yıldırım çarpmış. Bu olay zeytincinin içine oturmuş, ama bir şey de yapamamış.
Zaman geçmiş, ramazan ayı gelmiş. İlk gün niyetlenmiş zeytinci. İftara tam yarım saat kala, bir sigara çıkartıp yakmış. Nefesini şöyle bir güzelce çekmiş ve gökyüzüne bakarak üflemiş.
"Nasıl? Kızıyorsun şimdi değil mi?" demiş ve eklemiş:
"Ölen eşeği de kurbana saymazsam şerefsizim... "
O sene kış ayları oldukça kurak geçmiş. Bahar yağmurları da yeterince düşmemiş. Zeytinde ürün bağlama zamanı gelmiş. O günlerde düşen yağmur çok önemli. Yine yeterli yağmur yok.
Bir öğleden sonra zeytinci, o sene üründen ümidini kesmiş, ama yine de azıcık da olsa beklenti içinde kahvede otururken aniden gökyüzü kararmaya başlamış. İçinden, "Allahım, ne olursun, lazımken yağmurunu yağdırmadın, şimdi hiç lazım değilken yağdırma! " diye dua etmiş.
Daha duası bitmeden bir gök gürültüsü, bir sağanak yağmur… Arkasından yağan dolu, zeytinleri, çiçekleri kakalamış. Ortalığı su götürmüş.
“Eyvah gitti bizim zeytinler,” diye dövünmeye başlamış.
O hırsla eve gelmiş, bir de bakmış ki eşeği de yıldırım çarpmış. Bu olay zeytincinin içine oturmuş, ama bir şey de yapamamış.
Zaman geçmiş, ramazan ayı gelmiş. İlk gün niyetlenmiş zeytinci. İftara tam yarım saat kala, bir sigara çıkartıp yakmış. Nefesini şöyle bir güzelce çekmiş ve gökyüzüne bakarak üflemiş.
"Nasıl? Kızıyorsun şimdi değil mi?" demiş ve eklemiş:
"Ölen eşeği de kurbana saymazsam şerefsizim... "
İZNİK GÖLÜ KURUYOR
22 Eylül 2008,P.tesi
Göl balıkçılığın yanı sıra, bölgede zeytin ve tarım sektöründe de sulama amacıyla kullanılıyor.
BURSA’da bulunan Türkiye’nin 5’inci büyük gölü ’İznik Gölü’ kurumaya başladı. Toplam 32 kilometre uzunluğunda, 11 kilometre genişliğinde, 298 kilometre kare alana sahip olan gölün suları sahilden 10 metre çekildi. Bu durum, çevrecileri ve balıkçıları endişelendiriyor. İstanbul’un su ihtiyacı içinde düşünülen İznik Gölü’ndeki kirliliğin tehdit boyutuna geldiğini belirten balıkçılar, "Buna kuraklığın neden olduğu çekilme eklendi. Tatlı suyuyla ünlü İznik Gölü’nün yok olmasından endişe ediyoruz," dediler. Marmara Bölgesi’nin en büyük gölü olan İznik Gölü’nün en derin yeri, 65 metre olarak ölçüldü. Göl balıkçılığın yanı sıra, bölgede zeytin ve tarım sektöründe de sulama amacıyla kullanılıyor.
Göl balıkçılığın yanı sıra, bölgede zeytin ve tarım sektöründe de sulama amacıyla kullanılıyor.
BURSA’da bulunan Türkiye’nin 5’inci büyük gölü ’İznik Gölü’ kurumaya başladı. Toplam 32 kilometre uzunluğunda, 11 kilometre genişliğinde, 298 kilometre kare alana sahip olan gölün suları sahilden 10 metre çekildi. Bu durum, çevrecileri ve balıkçıları endişelendiriyor. İstanbul’un su ihtiyacı içinde düşünülen İznik Gölü’ndeki kirliliğin tehdit boyutuna geldiğini belirten balıkçılar, "Buna kuraklığın neden olduğu çekilme eklendi. Tatlı suyuyla ünlü İznik Gölü’nün yok olmasından endişe ediyoruz," dediler. Marmara Bölgesi’nin en büyük gölü olan İznik Gölü’nün en derin yeri, 65 metre olarak ölçüldü. Göl balıkçılığın yanı sıra, bölgede zeytin ve tarım sektöründe de sulama amacıyla kullanılıyor.
Prime 1 kuruş zam
Ali Ekber YILDIRIM
Dünya
22 Eylül 2008,Pazartesi
Aylardır beklenen mazot, gübre ve prim desteklerini DÜNYA açıklıyor
Primler 1 kuruş, gübre desteği yüzde 100 arttı
Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nun aldığı ve bakanlar kuruluna sunularak yürürlüğe girecek karara göre, 2008 ürünü yağlı tohum destekleme primleri belli oldu. Bir çok üründe destekleme primi sadece 1 yeni kuruş artırılırken, gübre desteği yüzde 100 artırıldı. Tüm destekler 2009’da ödenecek.
7 ürüne 1’er kuruşluk zam
DÜNYA’nın ele geçirdiği karara göre, yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk,soya fasulyesi, kanola, aspir,zeytinyağı ve çeltik destekleme primi geçen yıla göre sadece 1 yeni kuruş artırıldı. Dane mısır desteği ise 2 yeni kuruş artırılarak 4 yeni kuruşa çıkarıldı. Desteklerde en fazla artış ise kimyevi gübrede yapıldı. Alan bazlı olarak ödenen kimyevi gübre desteği ortalama yüzde 100 oranında artırıldı.
İZMİR- Tarım sektörünün aylardır beklediği 2008 yılı mazot, gübre ve destekleme primlerini ilk kez DÜNYA açıklıyor. 2 Eylül’de toplanan Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından belirlenen destekler Bakanlar Kurulu’na sunulduktan sonra Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girecek. 2008 ürününü kapsayan bu destekler 2009’da ödenecek.
DÜNYA’ nın ele geçirdiği ve altında Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Hasan Basri Aktan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Balcı, Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Hasan Z. Sarıkaya, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Ahmet Tıktık, Hazine Müsteşarı İbrahim Halil Çanakçı, Tarım ve Köyişleri Bakanı Vedat Mirmahmutoğulları, Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar’ ın imzası olan Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nun kararına göre bir çok üründe destekleme primi geçen yıla göre sadece 1 kuruş artırılıyor.
Bakanlar Kurulu’na sunulmak üzere hazırlanan karara göre, geçen yıl 20 yeni kuruş olan yağlık ayçiçeği destekleme primi 21 yeni kuruşa, 22 yeni kuruş olan soya fasulyesinin primi 23 yeni kuruşa, sertifikalı soya fasulyesi primi 26,4 yeni kuruştan 27,5 yeni kuruşa, kanola ve aspir için ödenen prim 22 yeni kuruştan 23 yeni kuruşa, zeytinyağı destekleme primi de 20 yeni kuruştan 21 yeni kuruşa çıkarıldı. Çeltik primi de 9 yeni kuruştan 10 yeni kuruşa çıkarıldı.
Kimyevi gübre desteği yüzde 100 arttı
Destekleme primlerini ortalama yüzde 3 ile yüzde 5 oranında artırılmasını öngören Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu, en yüksek destek artışını ise kimyevi gübrede yaptı. Geçen yıl süs bitkileri,özel çayır,mera ve orman emvali alanlarda dekara 1.43 YTL kimyevi gübre desteği ödenirken 2008’de 3 YTL ödeme yapılacak.Hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve üretim alanlarında kimyevi gübre kullananlara verilen destek 2,13 YTL’ den 4.25 YTL’ ye çıkarıldı. Yağlı tohum ve endüstri bitkilerini eken çiftçilere ise geçen yıl dekar başına 3 YTL olan kimyevi gübre desteği 6 YTL’ ye çıkarıldı. Kimyevi gübre desteklerinin ödemesi de 2009’da 2008 yılı çiftçi kayıt sistemi esas alınarak ödenecek.
Mazot desteğindeki artış beklenenden düşük
Tarımsal üretimde çiftçileri en çok zorlayan iki girdiden birisi kimyevi gübre diğeri ise mazot. Kimyevi gübre ve mazota sık sık zam yapılması çiftçilerin üretim yapmasını zorlaştırıyor. Hükümetin verdiği kimyevi gübre ve mazot desteği bu zamların yanında çok düşük kalıyor. 2009’da ödenecek kimyevi gübre desteğini geçen yıla göre yüzde 100 artırılırken, mazottaki destek artışı yüzde 10-15 ile sınırlı kaldı.Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu kararına göre, süs bitkileri, özel çayır, mera ve orman emvali alanlarda dekara 1.8 YTL olan mazot desteği 2 YTL’ ye çıkarıldı.Hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve üretim alanlarında mazot desteği 2,88 YTL’ den 3.25 YTL’ ye çıkarıldı. Yağlı tohum ve endüstri bitkiler için dekar başına 5.4 YTL olan mazot desteği ise 6 YTL’ ye çıkarıldı. Mazot desteği 2008 yılı çiftçi kayıt sistemi esas alınarak 2009’da çiftçilere ödenecek.
Toprak analizi şartı geliyor
Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nun aldığı en önemli kararlardan birisi ise, mazot ve gübre desteğinden yararlanacak çiftçilere toprak analizi şartı getirmesi oldu. Kurul kararına göre 2009 ürününe mazot ve gübre desteği verilmesi halinde, destekleme ödemesi için toprak analizi şartı aranacak. Toprak analizi yaptırmayan çiftçilere mazot ve gübre desteği verilmeyecek.
Bakliyata ilk kez prim verilecek
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker tarafından daha önce açıklanan bakliyat ürünlerine prim desteği verilmesi Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu tarafından karar bağlandı. Buna göre, kuru fasulye, nohut ve mercimek üreticilerine ilk kez kilogram başına 10 yeni kuruş destekleme primi ödenecek. Kuru fasulye, mercimek ve nohut üreticileri 2009’da destekleme primlerini alabilecekler.
Destek için son başvuru tarihleri belirlendi
Tarımsal ve Destekleme ve Yönlendirme Kurulu, çiftçilerin destekleme priminden yararlanması için son başvuru tarihleri de belirlendi. Buna göre, kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, kanola, aspir, soya fasulyesi üreten çiftçiler desteklerden yararlanmak için en son 1 Nisan 2009’a kadar başvuru yapmaları gerekiyor. Bu son başvuru tarihi söz konusu ürünlerde destekleme priminin en erken Mayıs 2009’da ödeneceğini gösteriyor. Buğday,arpa,çavdar,yulaf, çeltik ve dane mısır üreten çiftçilerin destekleme priminden yararlanması için son başvuru tarihi 30 Nisan 2009 olarak belirlendi. Bu ürünleri üretenlerin destekleme primini en erken Haziran 2009’da alması bekleniyor. Zeytinyağı üreticilerine tasiriye faturaları ile yapılacak son başvuru tarihi 2 Haziran 2009, satış işlemleri tamamlanan zeytinyağlarına ait alım satım belgelerinin son teslim tarihi ise 1 Ekim 2009 olarak belirlendi. Buna göre zeytinyağı üreticileri 2008 ürünü zeytinyağı primini 2009 sonunda veya 2010 yılı başlarında alabilecek.
Üreticinin tepkisi sert olacak
Destekleme primlerindeki 1 yeni kuruşluk artışa üreticilerin çok sert tepki göstermesi bekleniyor. Özellikle yüksek oranda artış bekleyen pamuk ve zeytinyağı üreticilerinin 1 kuruşluk artışa tepkisi büyük olacak. Pamuk üreticileri 2006 ve 2007’de 29 yeni kuruş olan kütlü pamuk desteğinin bu yıl en az 50 yeni kuruş olması için aylardır Ankara’da lobi çalışmaları yapıyordu. Ancak, kütlü pamuk destekleme priminin sadece 1 yeni kuruş artırılarak 30 kuruşa çıkarılması azalan pamuk üretimini daha da azalmasına neden olacak. Sektör temsilcilerine göre bu yıl 1 milyon 700 bin ton beklenen kütlü pamuk üretiminin gelecek yıl 1 milyon tona gerileyebilir.
Destekleme primine en büyük tepkinin ise zeytinyağcılardan gelmesi bekleniyor. Geçen yıl 20 kuruş olan zeytinyağı destekleme primi 1 yeni kuruşluk artışla 21 kuruşa çıkarılıyor. İki yıldan beri destekleme priminin en az 1 YTL olması için çaba gösteren zeytinyağcıların 1 yeni kuruşluk artışa tepkileri sert olacak. Hükümet bir yandan zeytin dikimine destek verirken, diğer tarafta destekleme primini 1 yeni kuruş artırması, zeytin diken üreticileri de gelecek için endişelendiriyor.
Bu yıl ilk kez destekleme kapsamına alınan ve kilogram başına 10 yeni kuruş destekleme primi verilecek nohut, mercimek ve kuru fasulyede ise üreticiler verilen desteğin amacına ulaşması için bir an önce ödenmesini istiyor. Kuraklık nedeniyle çok büyük zarara uğrayan bakliyat üreticileri, desteklerin 2009’a kalmadan ödenmesini bekliyor
İZMİR(DÜNYA)- 21.9.2008
AEY/ ÖZEL HABER
DESTEKLEME PRİMLERİ (Yeni kuruş/ Kg)
2006 2007 2008
---------- ----------- --------
Kütlü pamuk 29 29 30
Sertifikalı pamuk 34.8 34.8 36
Soya , kanola, aspir 22 22 23
Sertifikalı soya 26.4 26.4 27.5
Yağlık ayçiçeği 20 20 21
Zeytinyağı 11 20 21
Dane mısır 6.7 2.0 4.0
Buğday 3.5 4.5 5.0
Arpa,yulaf,çavdar 2.5 3.5 4.0
Çeltik 6.0 9.0 10
Nohut,mercimek,kuru fasulye -- -- 10
MAZOT DESTEĞİ (YTL/Dekar)
2006 2007 2008
---------- ---------- ---------
Süs bitkileri,özel çayır,mera ve orman emvali 1.8 1.8 2.0
Hububat,yem,baklagiller,yumru bit.,sebze,meyve 2.88 2.88 3.25
Yağlı tohum,endüstri bitkileri 5.4 5.4 6.0
GÜBRE DESTEĞİ(YTL/Dekar)
2006 2007 2008 ------- ---------- ---------
Süs bitk.,özel çayır,mera ve orman emvali 1.43 1.55 3.0
Hububat,yem,baklagiller,yumru b.,sebze,meyve 2.13 2.13 4.25
Yağlı tohum,end. bitkileri 3.0 3.0 6.0
Sunday, September 21, 2008
Başkadır Ege'nin zeytinyağı
Tarım Merkezi
20 Eylül 2008,Cumartesi
Baharat kullanılmayan, sıcak yemeklerin bile zeytinyağı ile pişirildiği Ege mutfağında et mümkün olduğunca az tüketiliyor. Balık ve bölgede yetişen yabani otlar, kırmızı etin tahtına kurulmuş
Türkiye`nin coğrafi konumu, tarihsel süreç içinde ilişki kurulan uygarlıklar, 2 büyük imparatorluğun yeme-içme geleneğine getirdiği yeni açılımlar Türk mutfak kültüründeki çeşitliliğin belirleyici etkileridir. Türkiye yerel mutfakların özgün etkilerini içinde barındıran köklü ve çok yönlü bir mutfak kültürü yaşamaktadır.
YÖRÜKLER, RUMLAR, ADALILAR...
Ege bölgesinde mutfak hem yörenin verimli ve çeşitli tarımından hem de yüzyıllardır topraklarında yaşayan kültürlerden nasibini alıyor. Ege mutfağında kullanılan malzemeler bu zenginliğin en iyi göstergesi. Ege de Yörükler, Adalılar, Rumlar, Levantenler ve Yahudilerin etkisi var. Aynı Girit mutfağında olduğu gibi, Ege mutfağında da zeytinyağına sebzelere, meyvelere, otlara, balığa ve peynirlere dayalı şil sofra olarak tanımlanan son derece sağlıklı ve lezzetli bir beslenme biçimi mevcut. Binlerce yıldan süzülüp gelen zeytinyağlı yemek kültürü bu bölgenin en belirgin özelliklerinden.
AZ ET, ÇOK BALIK!
İstanbul`un geleneksel mutfağında sadece soğuk yemekler zeytinyağı ile pişirilirken Ege`de sıcak, soğuk bütün yemekler zeytinyağı ile pişiriliyor. Hemen her öğünde zeytin yeniliyor. Baharat kullanımı neredeyse yok gibi. Ege bölgesi doğada kendiliğinden yetişen otlar açısından çok zengin. Bu otlar haşlanarak, kavrularak ya da çiğ olarak salatalarda, pişirilerek yemeklerde kullanılıyor. Radika, hindiba, turp otu filizi, turp otu, acı hardal, tatlı hardal, istifno, minik Girit kabağı, arapsaçı, şevket-i bostan, sirken, yabani pazı, tilki kuyruğu, çitlembik filizi, deniz börülcesi, süt otu, kuş yüreği, labada, karnabahar çiçeği, cibez, keçi sakalı, sarmaşık, ebegümeci, ısırgan, kenger, gelincik gibi isimler alan bu otlar tek başına ya da karışık olarak tüketiliyor. Otlar temizlendikten sonra suda haşlanıyor. Haşlama suyunda soğutularak süzülüyor. Haşlanan otların üzerine genellikle zeytinyağı ve limon, bazen de sarımsaklı sosla yeniliyor. Böylece otlar kendi lezzetlerinden bir şey kaybetmeden, ağır sosların lezzetine bürünmeden, doğal halleriyle yeniliyor. Ege`de, özellikle sahil kesimlerinde daha çok balık yeniliyor. Barbunya, adabeyi, mezgit, çipura, ahtapot ve kalamar en rağbet edilen deniz ürünleri. Balığın çorbası da sıkça tüketiliyor. Et, çok sık tüketilen besinlerden biri değil. Yendiğinde de daha çok koyun ve kuzu eti tercih ediliyor. Etle genellikle güveç ve tencere yemekleri pişiriliyor. Ve Ege`nin özel otları muhakkak et yemeklerinde başrol oynuyor. Peynir çeşidi bakımından ayrı bir zenginlik gösteren Ege, özellikle tulum peynirleri ile ünlü.
HER ÇEŞİT PEYNİR
Ege`nin farklı tulum peynirleri; salamuralı tulum peyniri, mandıra usulü salamura deri tulum peyniri, teneke tulumu. Salamuralı tulum peynirinin yapımında koyun, keçi, inek kimi yörelerde ise çok az manda sütü kullanılıyor. Bir sıra peynir, bir sıra kalın tuz şeklinde tenekelere yerleştirilerek yapılan teneke tulumu özellikle Ayvalık ve Milas köylerinde çok ünlü. Oldukça tuzlu ve sert olan Balıkesir mihaliç peynirinin ise kendine özgü bir lezzeti var. Ayvalıkta taze lor peyniri bir sepet içinde süzülüyor ve taze tüketiliyor. Ege yöresinde tanınan kirlihanım peyniri de, Ayvalık, Foça ve Karaburun`da lor peynirinden yapılıyor. Kopanisti Yunanca ezilmiş, dövülmüş anlamına geliyor. Ege`de İzmir, Çeşme ve Karaburun yöresine has bir peynir. Genel olarak Ege`de ve Yunan adalarında da üretiliyor. İzmir Karaburun lorlu keçi tulum peyniri, sarı sert bir peynir olan Ayvalık Cunda adası kelle peyniri, Balıkesir Burhaniye sepet peyniri ise en geleneksel Ege peynirinden sayılabilir.
20 Eylül 2008,Cumartesi
Baharat kullanılmayan, sıcak yemeklerin bile zeytinyağı ile pişirildiği Ege mutfağında et mümkün olduğunca az tüketiliyor. Balık ve bölgede yetişen yabani otlar, kırmızı etin tahtına kurulmuş
Türkiye`nin coğrafi konumu, tarihsel süreç içinde ilişki kurulan uygarlıklar, 2 büyük imparatorluğun yeme-içme geleneğine getirdiği yeni açılımlar Türk mutfak kültüründeki çeşitliliğin belirleyici etkileridir. Türkiye yerel mutfakların özgün etkilerini içinde barındıran köklü ve çok yönlü bir mutfak kültürü yaşamaktadır.
YÖRÜKLER, RUMLAR, ADALILAR...
Ege bölgesinde mutfak hem yörenin verimli ve çeşitli tarımından hem de yüzyıllardır topraklarında yaşayan kültürlerden nasibini alıyor. Ege mutfağında kullanılan malzemeler bu zenginliğin en iyi göstergesi. Ege de Yörükler, Adalılar, Rumlar, Levantenler ve Yahudilerin etkisi var. Aynı Girit mutfağında olduğu gibi, Ege mutfağında da zeytinyağına sebzelere, meyvelere, otlara, balığa ve peynirlere dayalı şil sofra olarak tanımlanan son derece sağlıklı ve lezzetli bir beslenme biçimi mevcut. Binlerce yıldan süzülüp gelen zeytinyağlı yemek kültürü bu bölgenin en belirgin özelliklerinden.
AZ ET, ÇOK BALIK!
İstanbul`un geleneksel mutfağında sadece soğuk yemekler zeytinyağı ile pişirilirken Ege`de sıcak, soğuk bütün yemekler zeytinyağı ile pişiriliyor. Hemen her öğünde zeytin yeniliyor. Baharat kullanımı neredeyse yok gibi. Ege bölgesi doğada kendiliğinden yetişen otlar açısından çok zengin. Bu otlar haşlanarak, kavrularak ya da çiğ olarak salatalarda, pişirilerek yemeklerde kullanılıyor. Radika, hindiba, turp otu filizi, turp otu, acı hardal, tatlı hardal, istifno, minik Girit kabağı, arapsaçı, şevket-i bostan, sirken, yabani pazı, tilki kuyruğu, çitlembik filizi, deniz börülcesi, süt otu, kuş yüreği, labada, karnabahar çiçeği, cibez, keçi sakalı, sarmaşık, ebegümeci, ısırgan, kenger, gelincik gibi isimler alan bu otlar tek başına ya da karışık olarak tüketiliyor. Otlar temizlendikten sonra suda haşlanıyor. Haşlama suyunda soğutularak süzülüyor. Haşlanan otların üzerine genellikle zeytinyağı ve limon, bazen de sarımsaklı sosla yeniliyor. Böylece otlar kendi lezzetlerinden bir şey kaybetmeden, ağır sosların lezzetine bürünmeden, doğal halleriyle yeniliyor. Ege`de, özellikle sahil kesimlerinde daha çok balık yeniliyor. Barbunya, adabeyi, mezgit, çipura, ahtapot ve kalamar en rağbet edilen deniz ürünleri. Balığın çorbası da sıkça tüketiliyor. Et, çok sık tüketilen besinlerden biri değil. Yendiğinde de daha çok koyun ve kuzu eti tercih ediliyor. Etle genellikle güveç ve tencere yemekleri pişiriliyor. Ve Ege`nin özel otları muhakkak et yemeklerinde başrol oynuyor. Peynir çeşidi bakımından ayrı bir zenginlik gösteren Ege, özellikle tulum peynirleri ile ünlü.
HER ÇEŞİT PEYNİR
Ege`nin farklı tulum peynirleri; salamuralı tulum peyniri, mandıra usulü salamura deri tulum peyniri, teneke tulumu. Salamuralı tulum peynirinin yapımında koyun, keçi, inek kimi yörelerde ise çok az manda sütü kullanılıyor. Bir sıra peynir, bir sıra kalın tuz şeklinde tenekelere yerleştirilerek yapılan teneke tulumu özellikle Ayvalık ve Milas köylerinde çok ünlü. Oldukça tuzlu ve sert olan Balıkesir mihaliç peynirinin ise kendine özgü bir lezzeti var. Ayvalıkta taze lor peyniri bir sepet içinde süzülüyor ve taze tüketiliyor. Ege yöresinde tanınan kirlihanım peyniri de, Ayvalık, Foça ve Karaburun`da lor peynirinden yapılıyor. Kopanisti Yunanca ezilmiş, dövülmüş anlamına geliyor. Ege`de İzmir, Çeşme ve Karaburun yöresine has bir peynir. Genel olarak Ege`de ve Yunan adalarında da üretiliyor. İzmir Karaburun lorlu keçi tulum peyniri, sarı sert bir peynir olan Ayvalık Cunda adası kelle peyniri, Balıkesir Burhaniye sepet peyniri ise en geleneksel Ege peynirinden sayılabilir.
ORHANGAZİ'DE ZEYTİN SANCISI
ZEYTİN HABER
18.09.2008
Eski Yeniköy Belediye Başkanı Şerif Durgut; Orhangazi’nin temel geçim kaynağı zeytindir, bundan vazgeçilmesi düşünülemez; ancak sorunları çözemezsek artık zeytinden geçinmemiz mümkün değildir.
Zeytin konusundaki çalışmaları geç kalınmış ve sorunu çözmeye yetersiz olarak değerlendiren zeytin ve zeytin fidanı üreticisi Eski Yeniköy Belediye Başkanı Şerif Durgut; Orhangazi’nin temel geçim kaynağı zeytindir, bundan vazgeçilmesi düşünülemez; ancak sorunları çözemezsek artık zeytinden geçinmemiz mümkün değildir. Marmarabirlik kendini yenilemekte ve gerçekçi politikalar üretmekte yetersiz kalmıştır. Teknolojik olarak yenileme yapılamamış; girdilerdeki katlanan fiyatlara karşılık, satılan ürünün fiyatı birkaç yıl öncesinin yarısından daha düşüktür, dedi.
Cumartesi akşamı Orhangazi’ye gelen “TBMM Zeytin ve Zeytinyağı Araştırma Komisyonu Üyesi”, AK Parti Bursa Milletvekili Ali Koyuncu’nun gazetemizdeki açıklamalarını değerlendiren Zeytin ve Zeytin Fidanı Üreticisi Eski Yeniköy Belediye Başkanı Şerif Durgut; geç kalındı, geç kalınmaya da devam ediliyor. Çözümlere hemen başlanmazsa çok daha fazla geç kalınmış olacak; Orhangazi’nin temel geçim kaynağı zeytin, artık geçim kaynağı olmaktan çıkacaktır, dedi.
MARMARABİRLİK ÖNCÜLÜK YAPAMADI
Şerif Durgut; zeytindeki tüm sorunların Marmarabirlik’ten beklenmesinin yanlış olduğuna dikkati çekerek; Marmarabirlik; üretimde, pazarlamada, verim ve kalite artışında öncülük etmesi gereken bir kuruluş olması gerekirken bu görevini yapamadı. Günü kurtarmaya çalıştı, konuyu bütün yönleriyle düşünerek kalıcı bir çözüm üretemedi, dedi. Marmarabirlik’te yeni yaklaşımların doğru olduğunu, ancak geç kalındığını belirterek; bir an önce çözüm için uygulamalara başlanmazsa sorun artık içinden çıkılmaz bir duruma gelecektir, dedi.Marmarabirlik’teki önemli bir sorunun da işleme teknikleri ve ürün çeşitleri olduğunu belirten Durgut; kooperatif kendini tek tür ürüne bağımlı görüyor. Farklı teknikler kullanmak farklı tat ve tuz oranında ürün pazarlamak gibi bir kaygısı, üstelik pazar araştırmaları iyi yapılmıyor; Almanya’daki tek bir distrübütörle dünya pazarlarına çıkılmaya çalışılıyor,, bunu böyle olmayacağını artık görmek zorundayız, dedi. Şerif Durgut; önemli bir sorununda ürünün büyük bölümün dökme olarak piyasaya verilmiş olması olduğunu belirterek; kooperatif kendi markası, ambalajı ve etiketi ile piyasaya giremeyince sahtekarlar bu piyasada cirit atmakta ürünün yanlış tanıtımı yapılarak alıcılar yok edilmektedir, dedi.
GİRDİLER ARTIYOR, FİYAT DÜŞÜYOR
Şerif Durgut; iki yıl önce zeytinin satış fiyatının ortalama 3.50 YTL çevresinde olduğunu; ancak bu yıl 2.00 YTL’nin altında kaldığını belirterek; o gün torbası 28 YTL olan gübre, bugün 120 YTL oldu. Bu uygulamanın çiftçinin lehine olduğunu kimse söyleyemez. Üstelik kooperatifin alım rekoltesi her yıl düşmekte çiftçi ürününü elden çıkaramaz bir duruma düşmektedir, dedi. Bir kısım tüccarın dışında bu fiyatlarla para kazanılması ve çiftçilerin geçimini sağlaması düşünülemez, dedi. Gemlik tipi zeytin fidanı konusunda sona gelindiğini söyleyen Şerif Durgut; Ali Koyuncu’nun yorumu doğrudur; bu fidanlarla ancak bu bölgede istenilen verim alınabiliyor; şu anda binlerce fidan yurt çapında yayılmış olmasına karşılık sofralık zeytin kalitesinde ürün alınamıyor, bu ürün ancak yağlık olarak kullanılıyor, dedi. Orhangazi ve çevresindeki zeytinliklerde “ocak dikim sistemi”ne geçilmesinin doğru olacağını belirten Durgut; zeytinliklerde artık sebze üretimi yapılmıyor; bu nedenle fidanlar tek tek değil de ocak olarak 3-4 fidan birlikte dikilirse zeytinliklerin veriminde gözle görülür bir artış sağlanıyor, bu dikim biçimi verim açısından çok önemli kazanç sağlıyor, dedi.
BAŞKA ÜRÜNÜMÜZ YOK
Şerif Durgut açıklamasında; Orhangazi olarak zeytinden beklediğimizi kazanamıyoruz, artık başka ürün ekelim, gibi bir seçeneğin söz konusu olmadığına dikkati çekerek; Orhangazi’nin çok sınırlı bir tarım alanı var. Bu tarım alanlarının da % 70’ten fazlası zeytinlik. Bize başka ürünler önerenler bunu iyi bilmek zorunda. Biz nasıl Cargill Mısır Tesisleri Orhangazi’de kuruldu diye mısır üreticisi olsadıysak; uzun vadede olsa zeytinciliği bırakıp başka ürüne geçme olanağımız yok. Onun için mutlaka zeytinde sorunlarımızı çözmek; bu ürünümüzü gerçek değerine ulaştırarak değerlendirmek zorundayız, dedi. Yurt içi ve yurt dışı pazarlama ağındaki boşluklara dikkati çeken Durgut; Marmarabirlik kendi ürününü kendisi pazarlayacak satış ağını kurmadan hiçbir zaman malını tüketiciye gerçek fiyatıyla ve kendi kazancını koruyarak ulaştıramaz, dedi.
18.09.2008
Eski Yeniköy Belediye Başkanı Şerif Durgut; Orhangazi’nin temel geçim kaynağı zeytindir, bundan vazgeçilmesi düşünülemez; ancak sorunları çözemezsek artık zeytinden geçinmemiz mümkün değildir.
Zeytin konusundaki çalışmaları geç kalınmış ve sorunu çözmeye yetersiz olarak değerlendiren zeytin ve zeytin fidanı üreticisi Eski Yeniköy Belediye Başkanı Şerif Durgut; Orhangazi’nin temel geçim kaynağı zeytindir, bundan vazgeçilmesi düşünülemez; ancak sorunları çözemezsek artık zeytinden geçinmemiz mümkün değildir. Marmarabirlik kendini yenilemekte ve gerçekçi politikalar üretmekte yetersiz kalmıştır. Teknolojik olarak yenileme yapılamamış; girdilerdeki katlanan fiyatlara karşılık, satılan ürünün fiyatı birkaç yıl öncesinin yarısından daha düşüktür, dedi.
Cumartesi akşamı Orhangazi’ye gelen “TBMM Zeytin ve Zeytinyağı Araştırma Komisyonu Üyesi”, AK Parti Bursa Milletvekili Ali Koyuncu’nun gazetemizdeki açıklamalarını değerlendiren Zeytin ve Zeytin Fidanı Üreticisi Eski Yeniköy Belediye Başkanı Şerif Durgut; geç kalındı, geç kalınmaya da devam ediliyor. Çözümlere hemen başlanmazsa çok daha fazla geç kalınmış olacak; Orhangazi’nin temel geçim kaynağı zeytin, artık geçim kaynağı olmaktan çıkacaktır, dedi.
MARMARABİRLİK ÖNCÜLÜK YAPAMADI
Şerif Durgut; zeytindeki tüm sorunların Marmarabirlik’ten beklenmesinin yanlış olduğuna dikkati çekerek; Marmarabirlik; üretimde, pazarlamada, verim ve kalite artışında öncülük etmesi gereken bir kuruluş olması gerekirken bu görevini yapamadı. Günü kurtarmaya çalıştı, konuyu bütün yönleriyle düşünerek kalıcı bir çözüm üretemedi, dedi. Marmarabirlik’te yeni yaklaşımların doğru olduğunu, ancak geç kalındığını belirterek; bir an önce çözüm için uygulamalara başlanmazsa sorun artık içinden çıkılmaz bir duruma gelecektir, dedi.Marmarabirlik’teki önemli bir sorunun da işleme teknikleri ve ürün çeşitleri olduğunu belirten Durgut; kooperatif kendini tek tür ürüne bağımlı görüyor. Farklı teknikler kullanmak farklı tat ve tuz oranında ürün pazarlamak gibi bir kaygısı, üstelik pazar araştırmaları iyi yapılmıyor; Almanya’daki tek bir distrübütörle dünya pazarlarına çıkılmaya çalışılıyor,, bunu böyle olmayacağını artık görmek zorundayız, dedi. Şerif Durgut; önemli bir sorununda ürünün büyük bölümün dökme olarak piyasaya verilmiş olması olduğunu belirterek; kooperatif kendi markası, ambalajı ve etiketi ile piyasaya giremeyince sahtekarlar bu piyasada cirit atmakta ürünün yanlış tanıtımı yapılarak alıcılar yok edilmektedir, dedi.
GİRDİLER ARTIYOR, FİYAT DÜŞÜYOR
Şerif Durgut; iki yıl önce zeytinin satış fiyatının ortalama 3.50 YTL çevresinde olduğunu; ancak bu yıl 2.00 YTL’nin altında kaldığını belirterek; o gün torbası 28 YTL olan gübre, bugün 120 YTL oldu. Bu uygulamanın çiftçinin lehine olduğunu kimse söyleyemez. Üstelik kooperatifin alım rekoltesi her yıl düşmekte çiftçi ürününü elden çıkaramaz bir duruma düşmektedir, dedi. Bir kısım tüccarın dışında bu fiyatlarla para kazanılması ve çiftçilerin geçimini sağlaması düşünülemez, dedi. Gemlik tipi zeytin fidanı konusunda sona gelindiğini söyleyen Şerif Durgut; Ali Koyuncu’nun yorumu doğrudur; bu fidanlarla ancak bu bölgede istenilen verim alınabiliyor; şu anda binlerce fidan yurt çapında yayılmış olmasına karşılık sofralık zeytin kalitesinde ürün alınamıyor, bu ürün ancak yağlık olarak kullanılıyor, dedi. Orhangazi ve çevresindeki zeytinliklerde “ocak dikim sistemi”ne geçilmesinin doğru olacağını belirten Durgut; zeytinliklerde artık sebze üretimi yapılmıyor; bu nedenle fidanlar tek tek değil de ocak olarak 3-4 fidan birlikte dikilirse zeytinliklerin veriminde gözle görülür bir artış sağlanıyor, bu dikim biçimi verim açısından çok önemli kazanç sağlıyor, dedi.
BAŞKA ÜRÜNÜMÜZ YOK
Şerif Durgut açıklamasında; Orhangazi olarak zeytinden beklediğimizi kazanamıyoruz, artık başka ürün ekelim, gibi bir seçeneğin söz konusu olmadığına dikkati çekerek; Orhangazi’nin çok sınırlı bir tarım alanı var. Bu tarım alanlarının da % 70’ten fazlası zeytinlik. Bize başka ürünler önerenler bunu iyi bilmek zorunda. Biz nasıl Cargill Mısır Tesisleri Orhangazi’de kuruldu diye mısır üreticisi olsadıysak; uzun vadede olsa zeytinciliği bırakıp başka ürüne geçme olanağımız yok. Onun için mutlaka zeytinde sorunlarımızı çözmek; bu ürünümüzü gerçek değerine ulaştırarak değerlendirmek zorundayız, dedi. Yurt içi ve yurt dışı pazarlama ağındaki boşluklara dikkati çeken Durgut; Marmarabirlik kendi ürününü kendisi pazarlayacak satış ağını kurmadan hiçbir zaman malını tüketiciye gerçek fiyatıyla ve kendi kazancını koruyarak ulaştıramaz, dedi.
Subscribe to:
Posts (Atom)