Friday, September 26, 2008

Elma armut zeytin

Cemal Sevgi
Yenigün
25 Eylül 2008,Perş.


Sektörün tüm aktörlerinin bir araya gelerek rekolte tahmininde bulunması zeytinyağının geleceği açısından beni umutlandırmıştı ama, toplantının sonunda söylenen “Ben o adamla aynı fotoğrafa girmem” sözü, hayallerimi başlamadan yıktı.

Geçen yıl rekolte tahminine katılmayan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) ile bu yıl ilk kez ekibe katılan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) sektörün geleceği açısından önemli olan birlikteliğin sağlandığı yönünde algılandı ama, toplantının sonunda yaşanan fotoğraf krizi ve akşam saatlerinde EZZİB Başkanı Ali Nedim Güreli’nin yaptığı açıklamalar aradaki uçurumun kapanmayacak kadar büyük olduğunu bir kez daha gösterdi.

Anlaşılan o ki ihracatçılar Dahilde İşleme Rejimi kapsamındaki ithalat isteğinden vazgeçmeyecek. “Zeytinyağı rekoltesi 1 milyon ton da olsa bu isteğimiz devam edecek” diyen Güreli’nin sözleri bunun en büyük kanıtı. Ancak burada bazı yanlışlar yapıldığını da göz ardı etmemek gerekiyor. Çünkü elmalarla armutlar karıştırıldığı gibi olayla hiçbir ilgisi olmayan zeytinyağı da bu kapsama dahil ediliyor.

Yapılan tahminlere göre 2008-2009 sezonundaki zeytinyağı rekoltemiz yaklaşık 160 bin ton. Geçen yıldan kalan 32 bin tonu da hesaba kattığımızda 192 tonluk bir kaynak söz konusu. Bunun 70 bin tonunun iç tüketime gideceğini varsayarsak elimizde isteyen herkese satılabilecek 120 bin tonluk zeytinyağının olacağı basit bir hesapla ortaya çıkıyor. Tabi anlayana. Ama birileri bu hesabı ısrarla anlamak istemiyor. Çünkü işlerine gelmiyor.

Benim bildiğim ihracatçılar kutulu ihracat için ithalat izni istiyor. Türkiye’nin son iki yıllık kutulu ihracatına baktığımızda 12-13 bin tonlar seviyesinde olduğunu görüyoruz. Yani ithalat izni verilmediği için öldük bittik diyen, pazarlarımızı kaybediyoruz diye ağlayıp duran ihracatçıların bu kadar bağırmasına rağmen değişen bir şey yok.

Pazar aynı, satış aynı. Zaten kutulu ihracattaki en fazla satışımız 16 bin ton. Elimizde 120 bin ton zeytinyağı var. Yap markanı, sat yağını. Engel olan yok ki! Yağ istedin de bulamadın mı? Fazlasıyla var. Sen yeter ki üreticinin emeğine saygı göster, onun da hakkını ver. Ucuza mal kapatmak için ayak oyunları yapma. Kutulu ihracat için ithalat izni isteyip de dökme yağ ihracatından bahsetme. Çünkü üretici bunları yemiyor artık. Açık açık ne istiyorsan söyle. Elma ile armutları karıştırma. Zeytinyağını da bu işlere hiç bulaştırma.

Ticareti kar etmek için yapmak herkesin hakkı. Ama bunu yaparken zeytin üreticisinin kanına ekmek doğramaya kimsenin hakkı yok. Herkes elini vicdanına koysun ve gereğini yapsın. Sadece para kazanmak için yapılan fiillerin Türkiye’yi ne hale getirdiğini hep beraber görüyoruz çünkü. Bundan önceki örneklerinde olduğu gibi üreticiyi yok sayanların kendilerinin de yok olmaya mahkum olduğu ortadadır.

No comments: