Wednesday, March 18, 2009

SONUNA KADAR “DİR”ENECEĞİZ

Cemal Sevgi
Yenigün
18 Mart 2009,Çarş.


Zeytinyağı savaşında perde arkası gerçekler (1)

Zeytinyağı ile yazdığım yazılara en sonunda cevap verebildiler. Ama verdikleri cevaplarda minarenin kılıfa sığmadığı bir kez daha tescillenmiş oldu. Lafı fazla uzatmadan önce Zeytin Dostu Derneği Başkanı Metin Ölken ile başlayalım. Ölken kendilerinin organize ettiği Ortak Akıl Toplantısı ve ihracat rakamları ile ilgili yazdığım yazılara şöyle bir cevap vermiş;

“UZZK Başkanının gazetelerde çıkan ihracatın artmasına yönelik demeçlerinin aynısını Cemal Sevgi’nin yazısında görünce Sayın Tan’a yolladığım rakamları tekrar yollamam gerekiyor. Nedense Cemal Sevgi de değerlendirmeyi sadece var yılı ve yok yılı arasında yapmış, aslında doğrusu var yıllarını ayrı yok yıllarını ayrı değerlendirmektir. Hoş kendileri nasıl olsa bu rakamları da evirip çevirip yapacak yorum bulur ama olsun ben yine de hafızaları tazelemek istedim...

01.11.2006-31.01.2007 VAR YILI 10.933 ton 3.402 ton
01.11.2007-31.01.2008 YOK YILI 6.240 ton 3.523 ton
01.11.2008-31.01.2009 VAR YILI 8.096 ton 5.712 ton

Yani bu rakamlar Cemal Sevgi’nin yazılarını ne kadar objektif bir şekilde kaleme aldığını açıkça ortaya koymaktadır.”

Şimdi şunu öncelikle belirteyim ki böyle bir dost varken zeytinyağı üreticisinin düşmana ihtiyacı yok. Metin bey, beni Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan ile ağız birliği yapıp, ihracat rakamlarını çarpıtmakla suçlamış. Paranoya yapmaya hiç gerek yok Metin bey. Bilginiz olsun diye yazıyorum Mustafa Tan ile en son rekolte tahmin çalışmasının açıklanacağı toplantıda karşılaştık ve sadece merhabalaştık, o kadar. İzmir Ticaret Borsası’ndaki toplantının üzerinden neredeyse 6 ay geçmiş ama ben Mustafa Tan ile bırakın bir daha karşılaşmayı telefonla bile görüşmedim. Metin Ölken ve onun gibi düşünenlerin anlayamadığı nokta şu: Aklın yolu bir. Siz öldük bittik diye açıklamalar yaparken ve Türkiye’nin ihracat rakamları yerlerde sürünürken zeytinyağı ihracatı artıyorsa bunu görmezlikten gelemezsiniz. Metin Ölken diyor ki, “uyanıklık yapmayın, değerlendirmeyi var yılı ile var yılı, yok yılı ile yok yılı arasında yapın” O zaman yukarıdaki tabloya hep birlikte bakalım. İhracatçılar Dahilde İşleme Rejimi’ni kutulu ihracat için istemiyor mu? Benim bildiğim öyle. 2006-2007’de 3 bin 400 ton olan kutulu ihracat 2008-2009 döneminde 5 bin 700 tona çıkmış. Dikkatinizi çekerim Türkiye’nin ihracatı geçen yıla göre yüzde 30 düştü. İhracattaki bu kötü tabloya rağmen var yılları arasındaki artış oranı yüzde 50’den fazla. Eminim ki Metin Ölken “rakamları yine çarpıtmış” diyecek ama vallahi ben bir şey yapmadım. Tabloyu aynen kendisi gönderdi.
Gelelim Ege Zeytin ve Zeytinyağı İthalatçıları Birliği pardon, pardon Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli’nin yazılarıma verdiği cevaba. Ali Nedim Güreli sorduğumuz soruların hiçbirine cevap veremediği için saldırmayı tercih etmiş. Aslında iyi de oldu böylece gerçek kimliğini de ortaya koydu.

“Uzun uzun cevap verdiğin ve bir takım somut verilerle konuyu gayet iyi anlattığın bu gazeteci için sarf ettiğin zamana üzülüyorum. Bundan yaklaşık 1.5 sene önce, Milliyet, Dünya, Yeni Asır, Star gazetesi gibi gazetelerin ekonomi muhabirlerini alıp İspanya’ya götürdük ve oradaki sistemi göstermek istedik. Bu zat ta gelmek istermiş kontenjanımız doluydu davet edemedik. Ayrıca 1000 civarı tirajı olan gazete sayısı Ege’de herhalde 100’ün üzerindedir. Aşağı yukarı her kasabada böyle bir gazete vardır. Bu kategoride bir gazeteyi davet edip diğerlerini etmemek olmazdı. Yazılan çizilen bununla ve senin de bildiğin sponsorluk ve abonelik ilişkileri ile alakalıdır. Senden ricam geniş bilgi dağarcığını ve tecrübelerini bu sektöre inanmış ve bu sektörden geçinen insanlarla paylaş (bizimle aynı düşünmeseler bile) yoksa köre deniz tarif etmek mümkün değildir. Ön fikirli olup çatışmadan haber çıkaracak olanların yazılarına ben olsam cevap bile vermem. Cevap vermek onları önemsediğini gösterir. Sen doğru şeyler yapıyorsun enerjini boşa harcama.”

İşte Egeli zeytin ve zeytinyağı ihracatçılarını temsil eden Ali Nedim Güreli’nin cevabı bu. Öncelikle bu üslubun değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Kendimizden yana bir endişemiz olmadığı için de Güreli’nin yorumunu yayınlamakta bir sakınca görmüyoruz. Biz yine doğru bildiklerimizi efendice yazalım. Şimdi Ali bey, şunu öncelikle bilmenizde fayda var. Ne benim, ne Genel Yayın Yönetmenimiz Abdi Karagözoğlu’nun ne de Yenigün Gazetesi’nin sahibi Ömer Dinçer’in dikili tek bir zeytin ağacı var ne de yüksek fiyattan satmak istediği bir tek litre zeytinyağı. Bizim yurt dışında ucuz mal göndermek isteğimiz ortaklarımız da yok. Bizim tek derdimiz bundan önce tütünde, şekerpancarında, mısırda, pamukta olduğu gibi milli bir değerimizin daha yok olmaması. Belki siz anlamakta zorluk çekiyorsunuz ama biz ülkemizi çok seviyoruz. Hem de kimseden bir karşılık beklemeden. Kimseyle göbek bağımız da yok, amaçlarına hizmet edip emir aldığımız büyük ağabeylerimiz de. Hele hele İspanya’ya gitmek için sponsora hiç ihtiyacımız yok. Şimdi siz bizi İspanya’ya götürmediniz diye düşman olduk da giden arkadaşlarım sizin borazanınız mı olacak yani? Böyle sakat bir düşünce ile nereye varabilirsiniz? Biz sizin bizi tanımadığınızı düşündük ve kendimizi size tanıtmaya çalışıyoruz. Başka bir amacımız yok. Yani değil İspanya, dünya turuna çıkarsanız da biz hiçbir zaman DİR’e evet demeyeceğiz. Tirajımız konusundaki istihbaratınızı da gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Ayrıca önemli olan bir şeyin büyüklüğü değil işlevidir. Yani tirajımız 1000 değil 100 bile olsa sizin düşüncelerinize karşı çıkacağız. Sonuna kadar zeytinyağı üreticisinin yanında olacağız. Hem de hiçbir karşılık beklemeden.

No comments: