Friday, August 22, 2008

Tarımda ithalatçı ülke olduk Zeytinyağında bağımsızlığımızı koruyalım

Sinan Doğan
Referans
21 Ağustos 2008,Perş.


Kasım ayında başlayacak ve 150 bin tona yakın üretimin beklendiği yeni sezon öncesinde sektörü değerlendiren Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin, sektöre uzlaşma çağrısında bulundu. İhracatçılara seslenen Çetin, "Zeytinyağı ithalatı ile üreticiyi baskı altına almayın. Elbirliği ile iç ve dış pazarlarda zeytinyağını tanıtıp, sektörü ayağa kaldıralım" dedi.

2014 yılına kadar 1 milyon hektar alanda zeytin yetiştirmeyi, zeytinyağında 300 bin ton üretime ulaşmayı, kişi başı tüketimi 1 litreden 5 litreye çıkarmayı hedefleyen Tarım Bakanlığı, son yıllarda verdiği teşvik ve kredilerle zeytin varlığının 100 milyon ağaçtan 150 milyon ağaca ulaşmasını sağladı. Geleneksel zeytin üretim alanlarının dışında da bir çok yörede zeytin seferberliği başladı. Çok sayıda küçük üretici kendi markalarını yaratıp ihracata yöneldi.

Ancak kasım ayında başlayan içinde bulunduğumuz sezon, hem üreticinin hem de ihracatçının hevesini kırdı. Üretici ürününü iyi fiyata satma konusunda sıkıntı yaşarken, ihracatçı ise rakip ülkelerin fiyatlarıyla rekabet edemediği gerekçesiyle Dahilde İşleme Rejimi kapsamında zeytinyağı ithalatına izin verilmesini istedi. İhracatçının bu talebi kabul edilmezken, ihracat geçen sezona göre yüzde 50 oranında geriledi. Kasım ayında başlayacak ve 150 bin tona yakın üretimin beklendiği yeni sezon öncesinde sektörü değerlendiren Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Çetin, sektöre uzlaşma çağrısında bulundu. İhracatçılara seslenen Çetin, "Zeytinyağı ithalatı ile üreticiyi baskı altına almayın. Elbirliği ile iç ve dış pazarlarda zeytinyağını tanıtıp, sektörü ayağa kaldıralım" dedi.

-Zeytinyağında yeni sezonda ne kadar üretim bekleniyor?
-Rekolte çalışmaları eylül ayında başlayacak. Bu nedenle şimdiden konuşmak erken olur. Yanlış şeyler söyleyerek sektörü yanlış yönlendirmemek gerekiyor. Benim bir çiftçi olarak tahminim rekoltenin 150 bin ton civarında olacağı. Aslında var yılı olan sezonda daha fazla üretim bekleniyordu. Bahar yağışları bol oldu. Havalar serin geçti. Bu durum çiçek açmayı ve sürgünü tahrik etti. Ancak geçen yıl yaşanan kuraklıktan çıkan ağaçlar, iki yükü birden taşıyamadı. Ağaçlar gücünü filize verirken, çiçek dökümleri çok yaşandı. Bazı bölgelerde çiçeklerin yüzde 75'i döküldü. Tabiki gerçek durum, bilimsel tahmin çalışmaları ile ortaya çıkacak. Bizim isteğimiz zeytinyağı rekoltesinin çok daha fazla olmasıdır. Yeni dikimlerle beraber ileride 700 bin tonluk üretim yapar hale geleceğimize inanıyoruz.

-İçinde bulunduğumuz sezonu değerlendirebilir misiniz? İhracatçılarla üreticiler arasında yaşanan tartışmaların sebebi neydi?
-Bu sezonda Türkiye'de normal bir rekolte dönemi yaşandı. Tahminlere göre 72 bin ton rekolte bekleniyordu ama 65 bin ton gerçekleşti. Stoklardan devreden miktar da vardı. Bu miktar tüketim ve ihracat için yeterliydi. Ancak Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği dahilde işleme rejimi kapsamında zeytinyağı ithalatı için Dış Ticaret Müsteşarlığı'na başvurdu. Gerekçeleri de ambalajlı ihracat için yeterli yağ bulamadıkları iddiasıydı. Ambalajlı ihracatta pazar kaybettiklerini ifade ettiler. Biz de şunu savunduk; Ülkemizde hem iç pazar için hem ihracat için yeterli zeytinyağı vardır. Tarım Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı bizim görüşümüzü desteklediler ve zeytinyağı ithalatına izin vermediler. Eğer izin verilseydi, Tarım Bakanlığı zeytinyağında kendi koyduğu hedefleri baltalamış olurdu. Milyonlarca zeytin ağacının varlığı tehlikeye girer, milyonlarca YTL'lik hibe ve kredi desteği boşa giderdi.

-Ancak zeytinyağı ihracatı büyük ölçüde geriledi. İhracatçılar pazar kaybettiklerini ifade ediyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Dahilde işleme rejiminin temel kriteri bir ürünün ülkede olmamasıdır. Yeterli miktarda ve kalitede ürün yoksa bu rejim kapsamında ürün getirilip, işlenip, ihraç edilir. Bir diğer kriter de ithalatın yerli üretime zarar vermeme şartıdır. İhracatın gerilemesindeki sebep, dünyadaki gıda fiyatlarının artışından dolayı ucuz yağlara olan talebin artması ve zeytinyağı tüketiminin yüzde 8-10 düzeyinde gerilemesidir. Bu durum ihracatı olumsuz etkiledi. Ancak burada olumsuz etkilenen dökme zeytinyağı ihracatı oldu. Oysa ambalajlı yağ ihracatında rakamlar geçen sezonla neredeyse aynı. Demek ki ihracatçının ambalajlı yağ satamadığı gerekçesi doğru değil. Biliyoruz ki dökme yağın kazanılmış pazarı yoktur ama ambalajlı yağın vardır.

-Bu noktada ihracatçının istekleri samimi değil mi?
-Resmen talep ettikleri ile örtüşmeyen istekleri var. Bu bir çeşit yanıltmaca oluyor. Hedef saptırılıyor. Burada iyi niyet sezmiyorum. Bir kere dış ticaret rejimindeki değişikliğin üretimi olumsuz etkilememesi lazım. Bugün Dış Ticaret Müsteşarlığı uzmanları bile dahilde işleme rejiminin sorgulanmasını istiyorlar. Bugün tarım ürünlerinde ithalat ile ihracat arasındaki fark ithalat lehine döndü. Tarımda artık net ithalatçıyız. Elbette Avrupa'da bazı ürünleri ithal ediyor ama birilerine kalkan olsun diye değil, ekonomik gerekçelerle bunu yapıyorlar. Onlarda Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yapılan ithalatın genel ithalattaki payı yüzde 3, bizde yüzde 65. Türkiye'nin tarım ürünleri ithalatını sorgulamasının zamanı geldi. Tarımda bugün yaşanan savaş, Dünya Ticaret Örgütü'nün Cenevre toplantısını bile kilitledi. Bu ülkede zeytinyağında Dahilde İşleme Rejimi'ne ihtiyaç yoktur. Hiç bir zaman da olmayacak. Üreticinin geleceği ipotek altına alınmak isteniyor.
Bu istek fiyatları aşağı çekmek ve panik yaratmak isteyen bir zihniyetin ürünüdür.

-Yeni sezon öncesinde piyasalarda durum nedir? Stokta bekleyen ciddi miktarda yağ var mı?
-Stoklarda ne kadar ürün olduğunu bilemiyorum. Ama yeni sezona devredecek çok fazla ürün kaldığını düşünmüyorum. Dış piyasalardan da çok yoğun talepler gelmiyor, Sezon boyunca yaşanan üretici ve ihracatçı gerginliği, ürettiyi ürün satmama yönünde bir dirence soktu. Piyasa tam anlamıyla kilitlendi. Üreticinin ürününü ucuza almak için yapılan manipülasyonlar, çok ciddi tepki gördü. Yaşanan bütün olumsuzluklardan üreticiyi sorumlu görmek doğru değil. Biz sektörün bütün unsurlarını saygıyla karşılayan bir üretici kitlesiyiz. İhracatçıdan da aynı şekilde saygı görmek istiyoruz. Yeni sezon öncesi bir fiyat açıklama durumunda değilim. Daha önceden de üreticiye 'şu fiyata satın' demedim. Tabiki üretici kuruluşunun başkanı olarak gelen bilgileri paylaşırım.

-Başta İspanya olmak üzere zeytinyağındaki diğer üretici ülkelerde beklentiler nedir?
-İspanya kooperatiflerinden aldığımız bilgilere göre geçen sezon 1 milyon 200 bin ton olan rekolte, bu sezon 1 milyon 100 bin ton olacak. Tüketimdeki daralmadan dolayı yeni sezona 350-400 bin tonluk devir stoğu oluşacak. İspanya'nın her yıl 250-300 bin ton devir stoğu olur. Bu sene biraz daha fazla olacak. Ancak üretimdeki 100 bin tonluk gerilemeyi de düşünürsek, piyasa dengelerini sarsacak olağanüstü bir durum görünmüyor. İspanya, Avrupa Birliği'nin zeytinyağı ambarı. Bu nedenle gelişmeleri takip etmek için oraya bakmak gerekiyor.

-Son yıllarda dünyada zeytinyağı sektöründe birleşme süreci yaşanıyor. Unilever sektörden çekilirken daha güçlü gruplar doğuyor. Bu durumun yansımaları nasıl olacak?
-Son dönemde ticari anlamda İspanyollar inisiyatifi ellerine aldılar. Artık sadece üretimde değil ticari anlamda da daha etkinler. İspanyol SOS Grubu, Unilever'in Bertolli markasını satın alarak gücüne güç kattı. Bugün 350-400 bin ton olan ambalajlı zeytinyağı pazarını Bertolli ile 600 bin tonlara kadar çıkarabilecek. SOS daha öncede İtalyan markaları satın almıştı. Ticari birleşmeler kartel oluşturma anlamında pazarı belirler. Ancak bizim açımızdan endişe edecek bir durum yok. Öte yandan İtalyanlar'ın ambalajlı satışta pazar hakimiyeti biraz geriledi. Buna karşı İtalyan markaları dünyada etkinliklerini korumaya devam edecek.

-Sektörde herkes İspanya'yı örnek gösteriyor. Hatta ihracatçılar bile 'Tariş, İspanyol kooperatifler gibi çalışsın' diyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-İspanya'da ambalajlı yağ üretenler ve ihracatçılarla üreticilerin çok olumlu bir diyaloğu var. Kooperatiflerin pazara hakim olmasına rağmen bizdeki gibi gerginlik yaşanmaz. İspanya'da zeytinyağı üretiminin yüze 75'i kooperatiflerin elindedir. Bazen kooperatif düşük fiyat karşısında direnişe geçer. Fiyatları istediği noktaya getirir. 1990'lı yılların ikinci yarısında 400 bin ton yağ satışını durduran kooperatifler, fiyatların sıçramasına neden olmuştu. Orada tatlı bir rekabet ve denge unsuru geçerli. İki tarafta birbirine saygılı. Tabiki oradada kooperatifler üretici haklarını korur. Bu kooperatifçiliğin evrensel ilkesidir. Umarım biz de yitirdiğimiz saygıyı yeniden kazanırız. Herkesin akli selim içinde olması gerekiyor.

-İhracatçılar Türk zeytinyağını dış pazarlarda tanıtmak için tanıtım grubu kurdular. İç pazarda tanıtımı kim yapacak?
-İhracatçı birliğinin misyonu, adı üstünde ihracatta Türk markasını tanıtmak. Çabalarını bu yönde yoğunlaştıracaklar. Dışarıda yeni pazarlar kazanıp, Türk zeytinyağlarını dünyaya tanıtacaklar. Ama öte yandan ülkemizde Ulusal Zeytinyağı Konseyi kuruldu. Bu çok önemli bir gelişme. Türkiye bugün zeytinyağı üreticisi ülkelerin gerek üye gerekse gözlemci üye olduğu Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nin dışında yer alıyor. Bu örgüte yeniden üye olmadık. Tariş gözlemci olarak konseyde bulunuyor, teknik toplantıları yakından takip ediyor. Bu örgüt zeytinyağı üreten ülkeler de dahil olmak üzere dünyada ürünü tanıtmak için çaba gösteriyor. Amaç tüketimi artırmak, pazarı derinleştirmek. İşte Ulusal Zeytinyağı Konseyi, Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'ne bağlı olarak iç tüketimin artırılması konusunda çalışmalar yapabilir. Tanıtım yapmak yeterli değil, ürünün standartlarının belirlenmesinde yetkili kuruluş olarak çalışmalı. Örneğin artık sızma yağ 1 asit değil, 0.8 dizyem. Bu konuda kararı Ulusal Zeytinyağı Konseyi vermeli.

-İhracatçılardan bazıları konseyde yer almıyor? Konsey sektörün tamamını temsil edebiliyor mu?
-Burada yapılması gereken şey mutabakattır. Ulusal Zeytinyağı Konseyi kurulduğundan beri tartışmalar oluyor. Bu olmaz. Ben izliyorum, bazen dışarıdan bakıyorum. UZK Başkanı Tariş üyesi diye suçlandı. Tariş de bu ülkenin, bu sektörün bir parçası. Bunu kimse inkar edemez. UZK'ya herkes üye olmalı. Kim varsa sektörde, herkes burada olacak. Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Tarım Bakanlığı ile organize şekilde çalışıp, ulusal duruşu belirlemeliyiz. Karşılıklı sen ben davasıyla bir yere varamayız. UZK yeni kurulmuştur, oturması için zamana ihtiyaç var. Bu konuda birlikte çalışalım.

-Bugün diğer yağların fiyatları artmasına rağmen, zeytinyağına hala yeterince ilgi olmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Aslında iç tüketimde ciddi artışlar var. Kişi başı tüketim 1 litre olarak görünüyor ancak nüfus artışını da dikkate alırsak artışın olduğunu görüyoruz. Daha fazla tanıtıma ihtiyacımız var. Zeytinyağı bir meyve suyu olarak ve sağlık unsuru olarak yeterince algılanmadı. Oysa palm yağı, soya yağı gibi ürünleri yıllardır tüketen Uzakdoğu ülkelerinde, zeytinyağına yönelik büyük ilgi var. Demek ki tanıtım etkili oluyor. Bir eğitim seviyesine paralel zeytinyağı tüketimi artıyor. Ayrıca zeytinyağı biraz da yöresel bir ürün, üreten bölgelerimiz daha çok tüketiyor. Bugün Ege'de kişi başı tüketim 25-30 litreleri buluyor.

Arkas ile Anadolu sektöre güç katacak
Arkas Grubu'nun Kristal'i satın almasının, Kırlangıç markasına sahip olan Anadolu Grubu'nun ise Komili'yi bünyesine katmasının sektör açısından sevindirici gelişmeler olduğunu ifade eden Çetin, "Bugün zeytinyağında Tariş sayesinde raflar estetik şişeler ve kaliteli yağlar üreten markalarla doldu. Sektöre her yeni giren güçlü gruplar, zeytinyağı tüketiminin artmasını sağlayacak. Bu firmalar pazarı genişletmek için çaba gösterecekler. Bu firmaların cesaretini artırmak gerekli. Sektördeki kalitesiz, standart dışı ve karışım yağlara karşı en büyük mücadeleyi, yine sektörün içindeki firmalar verecek. Günlük çıkarlar peşinde koşan firmalar ayakta kalamayacak. Sektörde ne kadar fazla marka varsa, tüketicinin de seçeneği o kadar fazladır. Yeni girenler Türk zeytinyağı için zenginlik ve kazançtır" dedi.

CAHİT ÇETİN KİMDİR?

1942'de Edremit'te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimi Balıkesir'de bitirdi. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin Beşeri Ekonomi Bölümü'nden mezun oldu. İş hayatına zeytincilikle başlamadı ama 1984'te Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanlığı'na atandı. Daha sonra göreve hep seçimle geldi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Danışma Kurulu Üyesi olan Çetin, Türkiye Odalar Birliği Genel Kurul Delegesi ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi.

No comments: