Thursday, October 04, 2007

Şiir...şiir...şiir...şiir...şiir...şiir...


ZEYTİN AĞACI
İbrahim BABÜR

27.09.2007 GEMLİK

Zeytin Ağacı (1)

O tanrıdan insanlara şükrün bedeli,
Dalını uzatır aleme, barışın güvercini,
Döner altın sütüyle sağlığın değirmeni,
Unutamam ilk sevdam, kara gözlü zeytini.

Nasırlı ele batmaz, gülün dikeni,
Sevgiye dalmış, aşkımın kökeni,
Ağaçla konuşmam belki geçti bini,
Unutamam ilk sevdam, kara gözlü zeytini.

Kulağıma fısıldadı yavaşça, süsle beni
Tacında beyaz çiçek yaprağı yeni
Baharda şehvetten tutuşmuştu teni
Unutamam ilk sevdam, kara gözlü zeytini

Saçlarını tararken, titriyordu bedeni;
Yarın olacağım yoz toprağın gelini,
Düğünümde doyacak fakiri zengini,
Unutamam ilk sevdam, kara gözlü zeytini

Benim için fark etmez insanların dini
Balayına çıkanlara, deniz ettim zemini
Benden olsun onlara sandalı, direği, yelkeni
Unutamam ilk sevdam. kara gözlü zeytini.

Not: Halk arasında; ince dal budamasına tarama, dal kesilirken yanındaki “Acaba beni de kesecek mi? diye titrediği söylenir....


Zeytin Ağacı (2)

Ünü, şöhreti bin yıllık yoldan geldi
Ona, Balkan, Rusya sofrasında yer verdi
Ününün kaymağını yiyene tüccar denildi
Kaybettim, göremem kara gözle zeytini

Düne kadar kapı, kapı aranıp öperlerdi elini
Şimdi, taaa yabandan gelenler doldurdu vitrini
Görünüşe kalite diyenler biçiyor değerini
Kaybettim, bulamam kara gözlü zeytini

Lezzeti unutuldu, sildiler milletin ağzını dilini
Rezil rüsva ettiler, incittiler ince belini
Tanrı buyruğu mu? En güzele giydirmek kefeni
Varsa gören, bulayım sevdam kara gözlü zeytini

Uzmanlar açıklasın, dinletsin bildiğini,
Laboratuvar duyursun tümünün özelliğini,
Yoksa uzak değil sevgilimin cenaze töreni
Ne olur kurtarın, sevdam kara gözlü zeytini

No comments: