Monday, October 22, 2007

Zeytinler, elmaslar gibi parlıyor


Monet, Picasso ve Dali zeytinin büyüsüne kapılmış, onu resmetmiş. Sadece ressamlar değil, şairler ve yazarlar da etkilenmiş Akdeniz'in bu en kutsal ağacından. Chaucer onu barış ağacı olarak tanımlarken Shakespeare bir şiirinde zeytin ağaçlarının yaşının belirsiz olduğunu ve barışı ilan ettiğini söyler

TİJEN İNALTONG

Radikal Kitap
19/10/2007


Sırtını o bilge bedene yaslayıp oturmadan, meyvesini toplamadan, dallarının türküsünü dinlemeden, yağına ekmek banmadan zeytin ağacını seviyorum demek mümkün mü? "Yeterince zamanım ve resim yeteneğim olsaydı, birkaç yılımı sadece zeytin ağaçlarının resmini yapmaya adardım. Bir tek konu üzerine bu ne çeşit zenginliği" diyor Aldoux Huxley. Van Gogh'un ona olan hayranlığını yazdığı mektuplardan biliyoruz. St. Remy'de yaşadığı dönemde 'karakteristik' bulduğu zeytin ağaçlarını resmetmekte zorlansa da 'gümüş rengiyle çalışma fikri'ne karşı koyamayan Van Gogh, gümüşi renkli yapraklarıyla kutsal zeytin ağacını tuvaline aktaran tek ressam değil. Çalışma odasının önündeki zeytin ağacına hayran olan Renoir, "Zeytinlerdeki ışığa bakın. Elmaslar gibi parıldıyor. İşte pembe, işte mavi ve ışığına oynaşan gökyüzü; insanı deli etmeye yetiyor" demekten alamıyor kendini.
Sadece Renoir ve Van Gogh değil, Monet, Picasso, Velasquez, Chagall ve Dali de zeytinin büyüsüne kapılmış, onu resmetmiş. Sadece ressamlar değil, şairler ve yazarlar da etkilenmiş Akdeniz'in bu en kutsal ağacından. Chaucer onu barış ağacı olarak tanımlarken Shakespeare bir şiirinde zeytin ağaçlarının yaşının belirsiz olduğunu ve barışı ilan ettiğini söyler, Seferis toprağın derinliklerine ulaşan kökleriyle yaşama sımsıkı tutunan zeytinin ölümsüzlüğünden dem vurur, Nazım ise " Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamı,/Yetmişinde bile,/Meselâ, zeytin dikeceksin/Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,/Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,/Yaşamak, yani ağır bastığından" diyerek gösterir ona olan sevgisini.

A'dan Z'ye zeytin
"Yalnızca zeytin dalına değil, zeytin tanesi, zeytin yaprağı ve genel olarak zeytin ağacına da çok eski zamanlardan beri benzer sembolik anlamlar yüklenmiştir. Zeytin barışın, bolluğun, ölmezliğin, yeniden doğuşun ve bazen de zaferin sembolüdür" diyor Zerrin İren Boynudelik ve Mahmut Boynudelik, Zeytin Kitabı'nda. Yılın bir kısmını Kazdağları'nda, Adatepe köyünde, zeytinlikler arasındaki evlerinde geçiren çift, Adatepe Zeytinyağı Müzesi'nin de kurucularından. Mahmut Boynudelik zeytin üreticiliği ve zeytinyağı imalatı yapar, zeytinyağı müzesini zenginleştirmek için araştırmalarını sürdürürken, Zerrin Hanım YTÜ'deki öğretim üyeliği görevini sürdürüyor. Zeytin, hayatlarının ortak imgelerinden biri Boynudelik çiftinin. Sahir Erdinç'in resimleri ve tasarımıyla, tarihten günümüze yerli ve yabancı sanatçıların resim ve fotoğraflarıyla zenginleşen kitapta, zeytin ağacının tarihten bugüne yolculuğu, ağacın bakımından ürünün hasadına, zeytinyağı üretiminden kullanımına pek çok konuda eğitici bilgi yer alıyor. Çok zengin bir kaynakçası olan kitabın sonunda bir de zeytin sözlüğü var. Soframızdaki zeytin ve zeytinyağının tadına varmanın öneminden dem vurulan bölümlerde zeytinyağını saklama koşullarını ve Antik Roma'da zeytinyağının nasıl sınıflandırıldığını öğreniyor; zeytinyağının kullanım alanlarının anlatıldığı bölümlerde soframıza gelmeden önceki dönemlerde ilaç olarak, bedene sürülerek ve aydınlatma aracı olarak kullanıldığını okuyor; sayfa aralarında gezinirken kumaşlardan fresklere, tablolardan tabaklara, rölyeflerden seramiklere zeytini konu alan sanat eserlerini görüyorsunuz. Belli ki kitap uzun bir araştırma ve çalışmanın ürünü. Belli ki zeytini çok seven insanlar tarafından yazılmış. Belli ki sayfalarının arasında dolaşmak bile zeytin ve ağacına verdiğimiz önemi artıracak, sofralarımıza gelen bu mucizevi meyve ve suyunun bir kez daha kutsanmasını sağlayacak. Bunca sanat eseri arasında beni yine de kitabın kapağında ve sayfalar arasında rastladığım Anadolu kadınının yüzü etkiledi ya, bunu da söylemeden geçemeyeceğim.

ZEYTİN KİTABI
Zeytinden Zeytinyağına
Mahmut Boynudelik, Zerrin İren Boynudelik, Oğlak Yayıncılık, 2007, 176 sayfa, 20 YTL.

* * * * *

Antik Roma'da zeytinyağı sınıflandırması
Olei Floris-Yağın çiçeği: Roma İmparatorlarının en üstün yağı. Zeytin hamurlarının ilk kez sıkılmasıyla elde edilir.
Olei Sequentis-Takip eden yağ: Torbaların ikinci kez, üzerine sıcak su dökülerek, daha fazla güç kullanarak sıkılmasıyla elde edilen yağ.
Olei Cibari-Halk yağı: İkinci baskıdan çıkan hamurların üçüncü kez ve kaynar su verilerek sıkılmasıyla elde edilen yağ. Olei Cibari bazı Romalı yazarlar tarafından bozuk dip zeytinlerinden elde edilen yağ olarak tanımlanmıştır.

No comments: