Tuesday, November 18, 2008

Ali Nedim Güreli : İki Basın Bülteni

Sayın Ali Ekber YILDIRIM

Dünya Gazetesi Tarım Yazarı
İZMİR

Sayın Ali Ekber Yıldırım,

Bizim sektörümüz ile ilgili bazı konularda zaman zaman farklı düşünsek de, sizin her zaman kendi görüş açınızdan bu sektöre en faydalı ve yakışır işlerin kotarılmasını en az bizim kadar şiddetle istediğinizi yakinen biliyorum.

Ayrıca, çok uzun senelere dayanan dostluğumuz sürecinde sektördeki yanlış ve adaletsiz işlerle ne kadar mücadele ettiğinize ben şahidim. Samimiyetime inanacağınızı düşündüğüm için şu hususları göz ardı etmemenizi istiyorum.

Ayvalık Hasat Günleri etkinliklerinin popülaritesini azaltması gibi bir düşüncemiz olamaz. Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen, Sayın TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve başkanlığını yaptığım Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Mut’taki panele oradaki odaların daveti üzerine gittik.

Ayrıca, vaktinizi işgal etmemek için kısaca söylüyorum. Genellikle insanlar davetsiz oldukları yerlere gitmezler. Sektördeki bölünmüşlük ve sürekli kavga görüntüsü sinerjinin azalmasına ve fikir karışıklığına sebebiyet verdiği bizimde malumumuzdur. Ama kavgacı taraf olarak gösterilen ve sürekli barış yapmayı reddeden bir görüntü yüklenmek istenen İhracatçı Birlikleri kendine göre haklı olduğu konularda barış yapıyoruz diye tüm taleplerini geri çekmesi söz konusu değildir.

2 sene önce Ayvalık’ta yapılan panelde ihracatçı birlikleri olarak sektörün prime yoğunlaşması ve çiftçiye yüksek prim çıkması için çalışma yapmayı önerdiğimizde şimdiki UZZK Başkanı bu işin onların görevi olduğunu ve bahsettiğim sene ile ilgili olarak AB’ne yakın bir prim çıkarılma sözünü aldığını ifade etmişti. (Kayıtlarda vardır) o sene kaç lira prim çıktığını hepimizden iyi siz bilirsin. Meclis Araştırma Komisyonu’nun İzmir Ticaret Borsası’nda yaptığı toplantıda UZZK’nın Yönetim Kurulu üyeleri söz alıp “İhracatçılar ahlaksız söylemlerini terk etsin” gibisinden ihracatçılara hakaret edebiliyorsa ve sonra da dönüp ertesi gün barış çubuğu uzatıyoruz gibisinden beyanatlar veriyorlarsa çok samimi olduklarına maalesef inanamıyoruz.

Ayrıca dikkatinizi çekmek istediğim dört husus daha var;
1 – Dahilde İşleme Rejimi’ni ihracatçıların ham yağ ihracatının serbest bırakılması için istediklerini defaatle yazmıştınız. Ben Ayvalık’taki panelinize katılamadım ama Referans ve Radikal Gazetesi’nde konuşulanları okudum. Paneli düzenleyen üretici arkadaşlarımızın böyle bir talepleri olduğunu köşe yazılarında okudum. Demek ki, bu konuyu sadece ihracatçı birliklerine mal etmek doğru değilmiş.

2 – Yaptığı cironun yüzde 40’ı kadar zarar eden Tarım Satış Kooperatiflerinin bu zararlarını devletin ödemesi sizce adaletlimidir?

3 – Türkiye’de satılan 35 bin ton yağın çok büyük bir bölümü 3 ya da 4 markaya aittir. Onların köylüden hammadde alış fiyatı ve market satış fiyatlarını lütfen inceleyin ve Türk halkının çok az yağ tüketmesinde bunun bir etken olup olmadığını tetkik ederseniz ve bunu bizlerle de paylaşırsanız seviniriz.

4 – Dahilde işleme rejimi ile ilgili düşüncelerinizi biliyorum. Ayvalık’taki paneldeki üretici arkadaşlarımızla bu konudaki görüşlerini çeşitli köşe yazarlarına gayet sert bir üslupla iletmişler ve bir de üreticiden mektup diye bir broşür dağıtmışlar. Bu söylemde bulunan ve bu üretici mektubunu yazan sevgili arkadaşlarımın dahilde işleme rejimi ile iş yapan tekstilciler için binlerce ton pamuk ithal etmeleri ve bunun ticareti ile uğraşmaları sizce bir tenakuz değil mi?
Sektörümüzü her zamanki gibi desteklediğiniz için sektörümüz adına şükranlarımızı sunarız.

Saygılarımla,

Ali Nedim Güreli
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili

***

Sayın Funda ÖZKAN
Radikal Gazetesi Köşe Yazarı

Konu: Ayvalık’taki Zeytin Hasat Şenliği

11.11.2008 tarihli yazınızı okudum. Sayın Salih ve Sezai Madra kardeşlerin fikirlerinin büyük bir bölümüne katılıyorum. Yalnız katılmadığım ve size yanlış aktarılan bazı hususların tarafınızdan bilinmesinde fayda görüyorum.

Ayvalık Ticaret Odası’nın, Ege İhracatçı Birlikleri’ne ne resmi bir yardım talebi, ne de bir daveti söz konusudur. Ayvalık Ticaret Odası adına Sayın Salih MADRA, bana gelerek ve telefon ederek bu sene şenliklerine kaç lira vereceğimizi sormuştur. Kendisine prensipte yardım edeceğimizi ama düşen ihracatla, azalan gelirlerimizden dolayı bu yardımın geçmiş senelerden daha az bir miktar olacağını belirtmiştim. Daha sonra arayıp eğer vereceğimiz desteğin 15 bin YTL’nin altında olursa yardımı kabul etmeyeceklerini belirtmişti. Buna rağmen biz bu tür bir polemik olur diye talep etmemelerine rağmen 3-5 bin YTL isterlerse yardım etme kararı aldık. Herhalde bu üslupla istenilen destek talebini aynı zamanda panele davet olarak algılamışlar. Panelleri başlamadan 48 saat önce sadece şahsıma bir davetiye yollamışlar ama biz o saatte Mut’a doğru yola çıkmıştık.

Çok üstten baktıkları Mut Panelini biz organize etmedik. Sadece davetliydik. Arkadaşlarımızın zannettiği gibi Devlet Bakanımız Sayın Kürşad Tüzmen’i Mut’a ben davet etmedim. Mut kurumları Sayın Bakanı ve bizleri davet etti. Ayvalık’tan küçük bir ilçe olan Mut, 10 milyon ağaç dikmişti. (Ayvalık’taki zeytin ağacı sayısı 2 milyondur) Ayvalık lokantaları kadar iyi lokantaları ve ünlü sakinleri yoktu. Ama ümitleri vardı ve üretiyorlardı. Zeytin konusunda zeytinyağı imparatorluğunun başkenti Ayvalık’taki duayenler kadar doğal olarak bilgi sahibi değillerdi. Dolayısıyla katılımda daha çok üreticilerden ibaretti. Ayvalık kadar ünlü sima yoktu ama Ayvalığa göre çok daha fazla üretici vardı. Ayrıca biz Ege İhracatçı Birlikleri Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı ihracatından sorumlu tek birliğiz. Dolayısıyla ülkenin neresinde zeytin üretimi yapılıyorsa biz oradan aldığımız her davete icabet ederiz. Bunu yaparken de yörenin sosyal özelliklerini göz önüne almayız. Doğal olanı da budur. Ayrıca herhangi bir yerdeki zeytinyağı ile ilgili toplantıya katılırken herhangi birinden icazet alma mecburiyetimiz yoktur.

İhracatçı Birlikleri, ihracatçının problemlerini çözmekle yükümlüdür ve yaklaşık 1.5 senedir Dahilde İşleme Rejimi talep etmektedir ve bunu bazı arkadaşlarımız üzülmesin diye geri çekme şansımız yoktur. Fakat anlamadığım bir husus şudur DİR’e müsaade etmeyeceklerini çok öfkeli bir söylemle dile getiren arkadaşlarımın yıllardır tekstilde DİR ile iş yapan firmalar için pamuk ithal etmeleridir. Kendileri binlerce ton pamuk ithal ederken pamuk çiftçisi onların tabiri ile perişan olmuş mudur?

Son olarak, Türklerin zeytinyağı üretipte çok az tüketmelerinin sebebini araştırırken üreticiden alınan yağ fiyatını göz önüne almanızı ve bunun markette kaça satıldığını incelemenizi rica ederim. Türk halkı, marketler aracılığıyla kendi ürettiği zeytinyağını maalesef en pahalı tüketen ülkedir. Marka bağımlılığının sonucu markalı pazarın yüzde 70’i 3-4 firmanın elindedir ve bu çarpık sistem böyle sürüp gitmektedir. Mut gibi zeytinyağı açısından yeni gelişen bölgelerdeki panellerin ayrıca şöyle bir faydası olmaktadır. İnsanlara kendi ürettikleri yağın çok daha ehven fiyatlara tüketilebileceğini çok pahalı satılan markaların şişelerinin içinde de az veya çok kendi bölgelerinin yağının olduğunu hatırlatmaktır.

İhracata gelirsek en büyük Dahilde İşleme Rejimini kullanan Bertolli’nin 1 milyar dolara marka sattığı ve onun sattığı ABD, Japonya, Kanada marketlerine mal satmak isteyen Türk ihracatçısının girişine mani olan bir lobinin artan üretimde Türkiye’yi ne kadar sıkıntıya sokacağının bilinmesini isterim.

Ayrıca arkadaşlarımın savunduğu rafine dökme zeytinyağı ihracatının serbest kalması için ne kadar mücadele ettiğimi hatırladıklarını ümit ederim. Ham yağ ihracatınınsa dökme olarak serbest kalmasını istemeyen kurumların Ege İhracatçılar Birliği değil övgü ile yanlarında dolaştırdıkları üst çatıları olan UZZK’nın olduğunun bilinmesini isterim.

Türkiye’de bizim gibi işadamları örgütleri genellikle yapılan popülizme karşı (özellikle tarımsal popülizm) pek bir tavır sergileyemezler. Biz farklı bir yönetim kurulu olarak doğru bildiklerimizi söylemeye ve hakkımızı talep etmeye devam edeceğiz. Ayrıca Salih ve Sezai Madra kardeşlerle aramıza DİR konusu giremeyecek kadar yakın arkadaşız. DİR konusunda farklı düşünmemizin aramızı açmayacak kadar medeni insanlar olduğumuzu düşünüyoruz.

Ben şahsen Ali Güreli olarak en az onlar kadar Ayvalıklıyım. Ayvalığın zeytinyağı imparatorluğunun başkenti olmasından ancak kıvanırım. Ama başında bulunduğum kurumun konumu diğer üretim bölgelerine de eşit mesafede olmamı gerektirir. Ümit ederim ki, Ayvalık sadece rakı-balık-ayvalık diye değil, ürettiği en iyi kalitede yağlarla anılır.

Saygılarımla,

Ali Nedim Güreli
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili

No comments: