Tuesday, November 11, 2008

Ev kadınlarına göre zeytinyağı Binbir Gece'nin Onur Bey'i

Jale Özgentürk
Referans
11 Kasım 2008,Salı


Zeytinyağı, Binbir Gece'nin Onur Bey'i yani elit, ulaşılmaz...

Ayçiçek yağı Kavak Yelleri'nin Efe'si: Şımarık, zıpır ve genç...

Mısıryağı, Yaprak Dökümü'nün babası Kaymakam Bey: Sağlıklı, ayakları yere basan, anti-sosyal.

Türklerin yeni yeni tanıştığı kanola yağı ise "Var mısın Yok musun"daki Hamdi Bey...
Anadolu Grubu'nun şirketi Ana Gıda'nın üniversite mezunu, çalışan kadın ve ev kadınından oluşan 6 bin kişiye sorarak gerçekleştirdiği bir araştırmanın sonucuna göre yağlar böyle kişiselleştiriliyor.

Sezai Madra, Kırlangıç ve son olarak da Komili markalarını alan Ana Gıda'nın B ve C1 grubundan deneklerle yaptığı araştırmada katılanlara kullandıkları yağları kişiselleştirmeleri isteniyor, onlar da dizilerdeki bu karakterlerle tanımlıyor yağları.

Bu araştırmayı Ayvalık Ticaret Odası'nın düzenlediği "4. Zeytin Hasat Günleri Şöleni" sırasında öğreniyoruz. Kasım ayıyla birlikte Ege'de zeytin hasatı başlamış durumda. Her yıl olduğu gibi büyük sorunlarla açılıyor sezon.

Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer ve üç kuşaktır zeytinyağ üreticisi olan Madra Ailesi'nin iki üyesi Sezai ve Salih Madra'nın davetlisi olarak Ayvalık'tayız. Gazeteci ve sanatçılardan oluşan grup olarak hem zeytinyağının sorunlarının tartışıldığı bir panele hem de Abdullah Ertem Çiftliği'nde düzenlenen hasat şölenine katılıyoruz. Modern ve klasik yöntemlerle toplanan zeytinlerden çıkan ilk yağları tadıyoruz.

Dünyanın en önemli zeytinyağı üreticilerinden biri olmasına rağmen Türkiye'nin üretim, tüketim ve ihracatta ciddi sıkıntıları var. Kişi başına düşen tüketim miktarı Yunanistan'da yıllık 20 litre iken Türkiye'de 1 litre bile değil. İhracatta ise fiyat kavgası yaşanıyor. Son yıllarda teşvik edilen üretimde ise çok değil on yıl sonra dünyanın en büyük ikinci zeytinyağı üreticisi olmaya adayız. Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Sezai Madra, 2008 için 140 bin ton olan rekoltenin 350 bin tona çıkabileceğini söylüyor ve sorunun önümüzdeki yıllarda büyüyeceğine işaret ediyor.

Madra, yeni rekolte sezonuna ilişkin ise zeytin çiftçisinin durumunun iç açıcı olmadığını belirterek sorunun primde düğümlendiğini belirtiyor ve şunları söylüyor:
"Tarım Bakanlığı primi 1 kuruş artırdı ve 21 kuruş yaptı. AB ülkelerinde ise prim 1.32 euro. Mazot, gübre gibi girdilerdeki fiyat artışlarıyla boğuşan çiftçi zor durumda. Bu arada yağ fiyatları da geriledi. Bu yıl 100 bin ton stok fazlamız olacak. Piyasayı stabil tutmak için 40-50 bin ton ihracat yapmamız gerekecek."

Kuzenlerin arasına 'DİR' girdi

İşte bu tablo zeytinyağında son yıllarda süren kavganın bu yıl da kesilmeyeceğinin göstergesi. Zeytinyağında üretici, sanayici, ihracatçı olmak üzere üç ayak var. Madra'nın dediği gibi üreticinin hali perişan. 2006'da 4.5-5 YTL'ye ulaşan fiyatlar bugün 3 YTL civarında. Üretici, maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle fiyatların düşmemesi gerektiği görüşünde. Fiyatları regüle edebilecek bir sistem yok. Bu görevi üstlenen 33 kooperatif ve 28 bin üreticinin üye olduğu Tariş Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği, üye üreticinin getirdiği ürünü almakla yükümlü olduğu için stok maliyetleri yüzünden sıkıntılı.

Yaklaşık 150 bin üretici ihracatçının fiyat düşürme baskısıyla karşı karşıya. Bu nedenle de Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği Başkanı Salih Madra ile Ege İhracatçıları Birliği Başkanı olan kuzeni Ali Güreli bu yıl ters düşmüş durumda. Bugüne kadar birlikte lobi yapan iki kuzenin arasına "Dahili İşleme Rejimi" (DİR) uygulaması girmiş. Salih Madra, DİR uygulamasına şiddetle karşı olduklarını söylüyor ve iç piyasada fiyatların yüksek olduğu iddiasıyla ihracat kaydıyla ithal edilecek zeytinyağının fiyatları altüst edeceğini ve zaten zor durumda olan üreticinin zora gireceğini söylüyor.

Ne AKP kalır ne bakan

Bu arada Ayvalık'taki toplantıya "İhracat yapamadık, para veremeyiz" diyerek destek vermeyen Ali Güreli'nin aynı gün, Mersin-Mut'ta Bakan Kürşad Tüzmen'i de alıp hasat günü yapması kızgınlığı artırmış. Tüzmen'in konuşmasında "Bu yıl söz veriyorum DİR'e izin vereceğiz" açıklamasına tepki gösteren Salih Madra, "Yok yılında ihracat sözü veriyor. Bunu yapsın ne AKP kalır ne de kendisi. Zeytin üreticileri olarak DİR'e müsaade etmeyeceğiz. Gelselerdi burada hep beraber konuşurduk. Gelmediler" diyor. Ayvalık bölgesi üreticisi DİR'e karşı ama işlenmeden ham yağ ihracatının da serbest bırakılması talebi var.

Zeytinyağında her üründe olduğu gibi her kesimin çıkarı doğal olarak farklı. Üretici maliyetini çıkarıp para kazanmak istiyor, tüccar, ihracatçı düşük fiyatla alıp para kazanmak istiyor, sanayici de markalı ya da işlenmiş ürün ihracatının artmasını istiyor. Ancak yapılması gereken en önemli şey tüketimin artması. Ayvalık'taki konuşmaların, sohbetlerin ana konusu da artık bu. Hatta panelin davetlisi olarak Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun seçilmesi de tesadüf değil. Zeytinyağının ne kadar sağlıklı olduğunu araştırmalara dayanarak anlatan Müftüoğlu, Ana Gıda'nın araştırmasını henüz duymadan zeytinyağı tüketiminin bir türlü artmamasını "snop" bir ürün olarak konumlanmasına bağlıyor. Sofralarda "zeytinyağlılar" tanımının kalkması gerektiğini düşünen Müftüoğlu, sosyologların devreye girmesini de öneriyor.
Bu arada konuklar arasında bulunan bir sosyolog ise Türk halkının dizi merakına dayanarak "Zeytinyağını anlatan bir dizi çekilsin" önerisinde bulunuyor. Zeytinin vatanı Anadolu ama yıllık 1 kiloyu bile bulmayan tüketimi artırmak sağlık ve lezzet kaynağı zeytinyağını Anadolu'ya anlatmak ancak sanal karakterlere kalıyor.
Ayvalık'ın ünlü sakinlerinden Cem ve Ümit Boyner'in evindeki parti ile biten ve çeşit çeşit otlar, farklı tatlarda zeytinyağı tadımlarıyla geçen iki günün ardından Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de doktoru olan Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun Demirel'den aktardığı bir anekdotla bitirelim yazıyı:

"Kahvaltıda sofra ne kadar kalabalık olursa olsun servisi Süleyman Bey yapar, herkese altı zeytin verir. Bir gün dedi ki, doktor mutlaka zeytin yemek zorundayız. Anadolu tanrılarının, krallarının heykellerinin başında sen hiç kabak, domates, salatalık gördün mü? İncir var, zeytin var, nar var."

No comments: