Friday, November 07, 2008

Birliklerde fatura yöneticiye kesildi

Selma Bektaş
Referans
06 Kasım 2008


Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, "Birliklerin hepsi aptal öğrenci mi ? Polisiye tedbirlerle bu sıkıntılar aşılmaz. Mevcut kooperatifçilik anlayışının değişmesi gerek" dedi.

AK Parti hükümeti zarara uğratılan birliklerin yöneticilerine yargı yolunun açılmasınıda kolaylaştıran 4572 Sayılı Yasa üzerinde yaptığı yeni bir düzenleme ile birliklerde yarım kalan sorunları çözmeyi hedefliyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanıp Başbakanlık'tan onay alan ve Meclis'e gelen tasarı, bağımsız denetim kuruluşlarını devreye sokarak mevcut denetim mekanizmasını güçlendirmeyi hedefliyor. Düzenlemenin en önemli maddesi ise bir türlü çözüm bulunamayan birliklerin borçlarını içeriyor. Hükümet yeni düzenlemeyle Yeniden Yapılanma döneminde borçlarının silinmesine rağmen yeniden 658.7 milyon YTL'ye ulaşan birlik borçlarından yönetimi sorumlu tutmaya hazırlanırken birlik yöneticileri ise sorunun sistemden kaynaklandığını belirterek yeni düzenlemeye tepki gösteriyor. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, "Birliklerin hepsi aptal öğrenci mi ? Polisiye tedbirlerle bu sıkıntılar aşılmaz. Mevcut kooperatifçilik anlayışının değişmesi gerek" dedi.

8 yıllık yapılandırma ilaç olmadı
Birlikler içinden çıkamadığı sorun yumağı, 1964'te dönemin hükümetinin 23 tarım ürününe sübvansiyon desteği verilmesine yönelik aldığı kararla başladı. 30 yıl boyunca özerk bir yapıda hizmet veren birlikler bu süreçten itibaren mevcut hükümetler için oy deposu olarak görüldü. 1994'te ise devlet sübvansiyonları kaldırdı ve bu destekleri 2000'e kadar birlikler aracılığı ile vermeye başladı. Kar-zarar hesabı gözetilmeden devlet adına taban fiyat açıklayan ve ürün alımı gerçekleştiren birlikler, bir yandan yönetici zaafiyeti diğer yandan katlanan borçları ile 'kara delik' olarak anılacakları dönemin eşiğine geldi. Arz fazlası ürün, yüksek fiyat baskısı ve siyasi çıkarlar arasına sıkışan birliklerin borcu 1 milyar YTL'ye dayandı. 2000'de Dünya Bankası ve IMF müdahalesi ile Yeniden yapılandırma Sürecine tabii tutulan birlikler, biriken tüm borçlarının silinmesi ve özerk bir yapıya kavuşturulmalarına rağmen hala sorunlarından kurutulmuş değil.

Kooperatifçilik ticarete ters
Yeniden yapılandırma sürecinin başarısız olmasının süpriz olmadığını söyleyen Tariş Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, "Bu süreç, birliklerden adeta birer tüccar davranmasını bekledi. Oysa biz kooperatifçilik yapıyoruz. Ortağımızın ürününü almakla yükümlüyüz. Ticari şirketler gibi ürünü istediğimiz zamanda, istediğimiz fiyatta ve miktarda almamız mümkün değil. Stok ürün alma zorunluluğumuz bizi rakebetin dışına itiyor. Böyle bir sistemde birlikler mi başarısız sistem mi sorunlu sormak lazım" diye konuştu. 16 birliğe aptal öğrenci muamelesi yapmanın kolay olduğunu söyleyen Çetin "Çözüm üretilmek isteniyorsa, kooperatifçilik sistemi yeniden ele alınsınTürkiye'de bu süreci atlatmış tekbir Birlik yoktur. Var gibi görünenler ise ürüne ve sisteme dayalı avantajlı olan birliklerdir." dedi. Başbakanlığa sunulan yasa değişikliğinin bu detayı gözardı ettiğini belirten Çetin konuya ilişkin şunları söyledi:
"Söz konusu yasa değişikliğinin, denetim artırılsın, borçlar yapılandırılsın, zarar eden kooperatif kapatılsın gibi sorunun görünen kısımlarına ilişkin çözümler üretiyor.Bunların çoğu polisiye tedbirler. Denetimden, sorumluluktan kaçmıyoruz. Sorunun kaynağına inilmedikçe bu tartışmalar birliklerin tamamen kapanmasına kadar sürer gider."
Yeniden Yapılandırma Kurulu'nda birlikler temsilcisi olan Çukobirlik Başkanı Hamza Öztürk de, düzenlemenin özellikle yöneticilerle ilgili kısmının tartışılır olduğunu söyledi. Kar ve zararın ticaretin iki önemli ayağı olduğunu söyleyen Öztürk, "Ticari şirketlerin birçoğu da zarar ediyor. Onların yöneticileri mahkemeye veriliyor mu? Her zarar durumunda yargı tehdidinini bulunması tartışılır bir durum" dedi. Yeniden Yapılandırma sürecinin tamamen başarısız bir süreç olarak değerlendirilmeyeceğini savunan Öztürk, "2000'e kadar her yıl 700 milyon YTL Hazine'ye yük çıkaran birlikler 2000'den bu yana toplam 240 milyon YTL kredi ile bugüne kadar geldiler. Rakamlar tamamen başarısız bir süreç olmadığını ortaya çıkarıyor" diye konuştu. Yeniden yapılanma sürecini en sancılı şekilde yaşayan Kayısıbirlik'in başkanı Tuncer Bulgurlu, birliklerin en büyük sorunun finansman kaynağı olduğunu altını çiziyor. "Daha fazla sorumluluk daha sıkı denetimleri.Bunlar bizim için sorun değil, motive edici maddeler. Bizim esas sıkıntımız finansman. Bu süreç bitti. bundan sonra kredi imkanı sağlanacak mı? Nasıl sağlanacak? Bizim için acil olan bu tür sorunların çözümü" dedi.

Üretici ve satış birlikleri farklı ele alınmalı
Bakan olduğu dönemde söz konusu yasa değişikliği çalışmasını başlatan Eski Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun ise artık devletin tarım ürünlerinde taban fiyat açıklamaması erektiğini savundu. "Belki buğdayda bir süre daha bu yapılabilir. Fakat devlet artık tamamen bu işten elini çekmeli" diyen Coşkun, TMO'nun fındıkz almaya başlamasının çok yanlış bir karar olduğunu söyledi. Coşkun şunları söyledi: "Bu kararı hiç onaylamadım. çünkü yanlış bir karardı. Sonuç ortada. Türkiye'de ne yazık ki üretici kooperatifleri ile tarım satış kooperatifleri karıştırılyor. Satışın üretimle bir ilgsi yok. Fındık alım satımı konusunda Tarım Bakanlığı'nın değil Sanayi Bakanlığı'nın yetkili olması gerekiyor" dedi. Yeniden Yapılandıma Süreci'nin büyük kısmının kendi bakanlığı dönemine denk geldiğini hatırlatan Coşkun,bu süreçte Gülbirlik, Tariş gibi birliklerin birçoğnu ayağa kaldırdık. Ama hala devletten medet uman birlikler var. bu durum düzeltilmeli. Devlet taban fiyattan kurtulmalı. Yeni bir anlayışla fon oluşturulmalı. Birliklerin bu fondan düşük faizle kredi almaları sağlanmalı. DFİF yeterli değil. DFİF'i geliştirmek gerek. Ayrıca denetim mekanizması bağımsız kuruluşlarla güçlendirilmeli. Bakanlığa bağlı kurumu kendi memuru denetlememeli" dedi.

Yasa değişikliği ne getiriyor
Yasa değişikliğinin en önemli maddesi Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) borçlarının yeniden yapılandırılmasını içeriyor. Buna göre 8 yılda 680 milyon YTL'ye çıkan birliklerin borçları 10 yıl içinde yapılandırılacak. Buna göre, birliklerin borçları 3 yıl hiç ödemesiz olmak üzere 7 yıllık vadeye yayılacak. Süreç sonundaki kredi kullanımı konusunda ise, yeniden fon oluşturulacak. Ayrıca özel bankalardan düşük faizli kredi kullandırılması teşvik edilecek. Denetim konusunda ise birliklerin denetimi konusunda bakanlık müfettişi ve denetim kurulunun yeterli olmadığından hareketle, birlikler bağımsız denetim kuruluşlarna açılacak. Kooperatif ve birliklerin zarar etmesi ve bu zararın aktif değerlerin 5'te birine ulaşması durumunda ise konunun genel kurulda görüşülmesi, gerekli tedbirlerin alınması yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin hukuki düzenlemenin yapılması sağlanacak. Sürekli zarar eden ve durumunu düzeltmeyen kooperatiflerin birlik ortaklıktan çıkarılacak.

Avrupa'da esas olan fiyat değil sistem
Avrupa Birliği'nde tarımsal faaliyetlerin yüzde 75'i kooperatifler aracılığı ile gerçekleşiyor.
AB ülkelerinde 32 bin tarımsal kooperatif ve 12 milyon ortak bulunuyor.
210 milyar euroluk bir ciroya sahip olan kooperatifler tarım ürünlerinde yüzde 50'nin üzerinde, tarım ve gıda ürünleri pazarında yüzde 60 payı var.
Tarım kooperatiflerinin cirosunun tarımsal üretime oranı yüzde 90'a ulaşmış durumda.
Kampanya başında ürünün kesin fiyatının belirlenmesi söz konusu değil.
Üretici ortak ürün fiyatını bilmeksizin ürününü kooperatifine teslim eder.
Üretici ortağa ürün bedeli asla peşin ödenmez.
Ortağın peşinat talebi olması durumunda ön ödeme direk bankadan alacağı kredi ile yapılır.
Kredinin yıllık banka faizi yüzde 4-5 civarındadır.
Ürün yıl içerisinde satılarak, satış fiyatından işletme giderleri ve Birlik-Kooperatif karı düşülerek ortağa kesin ürün bedeli ödemesi yapılır.
Bu sistem ile Birlik piyasada oluşacak risklerden etkilenmez.

No comments: