Wednesday, November 12, 2008

Anadolu, Ege mutfağı ile tanışmalı






Seda Kaya Güler
Yeni Asır
12 Kasım 2008,Çarşamba


Egeliler için zeytinyağı yememek gibi doğal bir gereksinim olmayabilir ama Türkiye'nin büyük bir kesiminde zeytinyağı tüketilmiyor.
Ne oluyor böyle olunca? Zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya liginin ilk sıralarında bulunmamıza, 5 yıl içinde en büyük üretici durumuna gelmek üzere olmamıza rağmen tüketimde çok gerilerde kalıyoruz.
En önemlisi hem sağlık hem lezzet dolu bir besinden, yani elimizdeki iksirden yararlanmamış oluyoruz.
Bölgede yapılmış araştırmalar gösteriyor ki, başta Ayvalık olmaz üzere Ege'de kalp ve damar hastalıklarına pek rastlanmıyor. İstatistikler diğer bölgelere oranla çok düşük. Bunun en büyük nedeni de zeytinyağı.
Çünkü Egeli zeytinyağını yemiyor, adeta içiyor. Zeytinyağı yağların en hası. Ege'de margarin, tereyağı veya diğerlerini kullananlara rastlamazsınız. Kahvaltıda bile zeytinyağı yenir. Tüm yemekler zeytinyağı ile yapılır. Pasta, börek, çörek ve tatlıları bile. İrmik helvası bile.

AYVALIK HASADI
Öyleyse zeytinyağı tüketimini yurdun diğer bölgelerine de kaydırmak gerek. Özellikle Doğu Anadolu'ya, Diyarbakır'a... Böylece hem zeytinyağı hak ettiği değerini bulur, hem devlet çiftçisine, üreticisine sahip çıkar hem de Türk insanı sağlıklı bir yaşama kavuşur.
Bu nasıl olacak? Ayvalık'ta düzenlenen 4. Ayvalık Zeytin Hasadı'nda zeytin çiftçilerinin sorunu, tağşiş, kaçak dolumların yanı sıra bu konu üzerinde de duruldu. Zaten bu yılın teması "Zeytinyağı ve sağlık" idi. Konuşmacı da Prof. Dr. Osman Müftüoğlu... Zeytinyağının hem sağlıklı hem de lezzetli olduğunun altını çizen Müftüoğlu, diğer yağların fazla alındığı takdirde zararlı olduğuna ama zeytinyağının kilo dışında hiçbir zararı olmadığına da dikkat çekti.
Öyleyse ne yapıp edip Anadolu insanını zeytinyağı ile tanıştırmalı, onların da zeytinyağı mucizesinden yararlanmasını sağlamak zorundayız. Yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kebap ve lahmacun gibi lezzetli ama zararlı yiyeceklerinin Batı'ya göçünden sonra sıra Ege'nin hem lezzetli hem de sağlıklı yiyeceklerini Doğululara tattırıp benimsetmekte.

Sen hiç başına domates dalı takan Anadolu tanrısı gördün mü?
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu konuşmasına uzun yıllar doktorluğunu yaptığı Süleyman Demirel'den bahsederek başladı.
Demirel'in sabah kahvaltısına çok önem verdiğine ve bu kahvaltılarda sohbetin ve menünün çok zengin olduğuna değinen Müftüoğlu, her çeşit yağı, peynir ve balın yanı sıra Demirel'in herkesin tabağına mutlaka 6 zeytin koyduğunu söyledi.
Niye zeytin? Yenmese olmaz mı? Bu soruyu Müftüoğlu da sormuş Demirel'e ve şu yanıtı almış: "Doktor, sen hiç başına salatalık, domates yaprakları takan bir Anadolu Tanrısı gördün mü?"
Anavatanı Anadolu olan zeytin, gerçekten de iksir niteliğinde bir besin. Kalp ve damar hastalıklarını önlüyor, kansere karşı etkili, sindirim sistemine yararı var, yaşlanmayı geciktiriyor, yaraları iyileştiriyor, ağrı kesiyor vs.
Aslında bütün sihir zeytin ağacının kendisinde. Zadece tanesi değil, dalı, çeri, çöpü her şeyi iksir niteliğinde. Posasını yüzüne krem niyetine sür mesela. Zeytin ağacı bütün olumsuzluklara meydan okuyabilen, zarlı haşarelerle baş edebilen bir ağaç. O yüzden uzun yaşıyor zaten.

Günde 60 gr
Sağlıklı beslenmek için protein, karbonhidrat gibi yağı da soframızdan eksik etmemi gerekiyor. Tamam, yağ da kalori var, hem de 1 gramında 9 kalori ama yine de yağsız olmuyor. İdeali 60 gr. Yağ yemek. Bunun yüzde 7'si veya 10'u tereyağ veya margarin olabilir. Diğer 10'u da diğer sıvı yağlar. Geri kalanı ise zeytinyağı olursa ne hastalıktan korkun ne de kilo almaktan.

No comments: