Wednesday, November 12, 2008

Toroslar'ın bağrındaki zeytin diyarı; MUT...

Durmuş Odabaşı
Yeni Asır
12 Kasım 2008,Çarşamba


Ege Bölgesi'nde yaptığımız gezilerden sonra, bu kez rotamızı gezi alanımızın dışına çeviriyor ve 4. Zeytin Hasat Şenliği için Ege İhracatçı Birlikleri'nden aldığımız davet üzerine Mersin'in zeytin zengini ilçesi Mut'a gidiyoruz.

Mut, zeytincilik alanında hızla gelişmekte olan ve bu alanda her geçen gün artan faaliyetleriyle Türkiye'nin bu sektörde önemli oyuncularından birisi olmaya adaylığından dolayı seçilmiş.

İzair'in Karşıyaka isimli uçağı ile, öğle saatlerinde Adana'ya ulaşıyoruz.
Yolumuzun kalan bölümünü kara yoluyla sürdüreceğiz.

Güzergahımız üzerinde gözümüze çarpan modern Adana manzaralarından yola çıkarak, şehrin oldukça modern, temiz ve yeşil olduğunu söyleyebiliriz.

Tam bir büyükşehir havasındaki Adana'da, öğle saatlerine rastlayan molamız, öğle yemeği ile sürüyor.

Kafile halinde Adana'nın meşhur kebapçısı Kolcuoğlu'na doğru yol alıyoruz. Burada yaklaşık 50 kişilik bir masada, 2 metrelik kebapları Adana usulü bir sunumla soframıza getiren Kolcuoğlu elemanları, konuklarını ağırlamak için seferber oluyor.
Yemek sonrası, Mersin üzerinden Mut'a gitmek üzere tekrar aracımıza biniyoruz.

* * *

Yolun ne kadar süreceği hakkında hiç bir fikrimiz yok; çünkü zeytin üretici ve ihracatçılarından, basın mensuplarına kadar kafile içinde yer alan hiç kimsenin daha önce Mut'a yolu düşmemiş. Ancak 2-3 saat süreceği yönünde tahminler var.

Toroslar'ın arasına saklanmış Mut'a ulaşmak sandığımız kadar kolay olmuyor.
Tam 4.5 saat süren yolculuktan sonra hedef ilçemiz Mut'tayız.

İlçe girişinde bizleri, organizasyonun baş aktörlerinden İlçe Tarım Müdürü Murat Orhan karşılıyor.

Konaklama yerimiz, Mut'un birkaç kilometre dışındaki 3 yıldızlı Neslihan Otel.
Yol yorgunu olduğumuz için, yemek sonrası odalarımıza çekiliyoruz.
Çünkü ikinci günün programı hayli yoğun.

* * *

Sabah kahvaltısının ardından, zeytin hasadının yapılacağı Kurtsuyu Köyü'ne gidiyoruz.
Serin dağ havasının yanısıra, akşam karanlığına denk gelen yolculuğumuz esnasında göremediğimiz Mut'un diğer bir güzelliği Göksu Nehri'ni de böylelikle tanıyoruz.
Gözümüzün alabildiği her alanda ya zeytin, ya da kayısı bahçeleri var.
Mut'un zeytin gibi değerli diğer bir tarım ürünü de kayısı...

Türkiye'nin sofralık kayısı ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan bu ilçede, kayısı ağaçlarının ekonomik getirisinin yanısıra, Mut'a kazandırdığı muhteşem bir manzarası var. Solmaya başlayan kayısı ağacı yapraklarının, sarı, kırmızı ve yeşil arasında değişen renkleri, yöreye özgü beyaz toprağın solukluğuna canlılık kattığı gibi, manzarayı da bir tablo gibi güzel kılıyor.

Ama aynı beyaz toprağın, zeytin ağaçlarının tok yeşilliğiyle yaptığı uyum da yabana atılacak cinsten değil.

İnsan doğaya bir kez daha hayran oluyor...

Yer gök, kayısı ve zeytin

Göksu Nehri, kayısı ve zeytin ağaçları ile donanan manzarayı izlerken, hedefimize varıyor ve Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in ilk hasadı yapacağı alana geliyoruz.

Tarım Bakanlığı'na bağlı Kurtsuyu ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ne ait zeytinyağı fabrikasının olduğu alanda kısa bir bekleme yapıyoruz. Bir süre sonra Kürşad Tüzmen'in gelmesiyle ortalık bir anda hareketleniyor.

Tüzmen, fabrikanın karşısında yer alan zeytin tarlasında ilk hasadı yapmak üzere basın ordusu ile üretici ve katılımcı zeytinciler eşliğinde zeytin ağaçlarına doğru yürüyor, ilk zeytinleri daldan koparıyor.

Tüzmen'in kısa konuşmasının ardından, toplanan ilk zeytinler, ilk sıkım için fabrikaya götürülüyor ve sezonun ilk zeytinyağı çıkıyor.

Biz bu yağın tadına bakarken, hem ilin hem de ilçenin tarım alanında önde gelen isimleri ilçenin tanıtımını yaparken öğreniyoruz ki Mut, yapılan çalışmalar sayesinde bugünkü ağaç varlığına ulaşmış.

Kendine has bir iklime sahip Mut'un zeytincilik çalışmaları tamamen organik gerçekleştirilirken, zeytinliklerin yüzde 55'i damlama sulama ile sulanıyormuş.
Yani Mut'un mutlu insanları, hayli ciddiye alarak yaptıkları zeytincilikte bir hayli iddialı.

Devlet, denetim görevini tam olarak yerine getirsin

Mut'un Kurtsuyu Köyü halkının ortaklaşa kurduğu zeytinyağı fabrikasında sezonun ilk zeytinleri yağa dönüşürken, iyi bir organizasyona imza atan Mutlu yetkililer, folklordan yöresel yemek ziyafetine kadar her şeyi düşünmüş.

Öğle yemmeği işini, yöresel tatlar ile hallederken, Egeli katılımcılardan "Zeytin Dostu" Mustafa Alhat ile kısa bir söyleşi yapıyoruz;

- Önce sizi tanıyalım.
- Manisa Akhisarlıyım, ama üniversiteye girdiğim yıldan beri İzmir'de yaşıyorum. Akhisar'da zeytinyağı üzerine çalışıyoruz ve 1.5 senden beri de daha çok ihracat yapıyoruz.
- Hangi ülkelere gönderiyorsunuz?
- Daha çok Rusya, Belarus ve Kazakistan gibi doğu ülkeleri ile az miktarda ABD'ye gönderiyoruz.
- Neden iç piyasaya çalışmıyorsunuz?
- Çünkü iç piyasada bu anlamdaki denetimler çok kötü. Pamuk yağı, kanola yağı gibi yağların piyasada çok olması, ciddi bir haksız rekabete neden oluyor.
- Kalite güvencesi sizce nasıl sağlanır?
- Burada devlet devletliğini yapacak. Var olan kanunlar aslında yeterli. Sadece uygulanması bize yeter de artar. Bu sayede düzgün ve ahlaklı çalışan firmalar da daha iyi yerlere gelebilir. Ama eğer birşey yapılmazsa, bizler daha çok kan kaybederiz.
- Sektörü kim denetliyor?
- Denetleme işleri Tarım Bakanlığı'na bağlı. Ama bu konu hakkındaki şikayetlerimizi onlara ilettiğimizde, personel yetersizliğinden bahsediyorlar. Bu şekilde devam ederse merdivenaltı, sahtekarlık.. herşey devam edecek. Bunlar yapanların yanına kar kalırsa, sektörün düzgün insanları dahi bozulur.

AB, ne kadar prim veriyorsa...

Zeytin bahçelerinde büyümüş olan genç zeytinci Mustafa Alhat, Türk zeytinciliğinin geleceği üzerine de bir hayli kafa yormuş.

İşte Mustafa Alhat'ın "ne yapılmalı"ları;

* Devletin şu anda zeytinciliğe yapabileceği en iyi destek de şu; AB'den gelen bir fon ile 500 bin liralık yatırıma 250 bin lira devlet desteği var. Bu parçalanmaya neden olan bir uygulama ve bence yanlış. Bu tesisler, büyümesi zor olan tesislerdir, kötüdür. Bunun yerine, mevcut şirketlerden 10 tanesini biraraya getirip yapacakları ortaklığa 2.5 milyon lira vermesi daha verimli olur.

* Zaman kaybedince geriye dönmek mümkün olamayabiliyor. Zamanında tedbirler almak lazım. İspanyadaki kooperatifçilik zamanında doğru başlamış ve bu yüzden de hala devam ediyor. Kooperatif dışına çıkmak iyi değil. Ama bizim kooperatifçilik anlayışımız hala olması gereken yerde değil.

* Zeytin Dostu Derneği olarak bir kampanya yaptık. Amacımız da AB üreticisinin yüksek primle desteklenmesi karsısında bizim üretcimizin mağdur kalmasıydı. Destekçiliğin tabana yayılması gerekir. Her üreticinin desteklenmesi lazım. AB üreticisine ne veriyorsa, bizim üreticimize de en azından ona yakın prim verilmeli.

No comments: