Tuesday, November 04, 2008

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı

23. Dönem 3. Yasama Yılı
12. Birleşim 04/Kasım /2008 Salı


4 Kasım 2008 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12'nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda yer alan Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili Edip Uğur ve 23 milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 milletvekilinin önergeleri üzerine zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104'üncü ve 105'inci maddeleri uyarınca kurulan (10/27, 34, 37, 40, 102) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerindeki genel görüşmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

1.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 Milletvekilinin, Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 Milletvekilinin, Bursa Milletvekili Ali Koyunca ve 19 Milletvekilinin, Balıkesir Milletvekili A.Edip Uğur ve 23 Milletvekilinin ve Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve 24 Milletvekilinin, Zeytin ve Zeytinyağı İle Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde VE Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/27, 34, 37, 40, 102) (S.Sayısı: 296)(X)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Konuşma süreleri, Komisyon, Hükûmet ve siyasi parti grupları için yirmişer dakika, önerge sahibi ve şahıslar için onar dakikadır.

Geçen birleşimde önerge sahipleri olarak 3 milletvekili konuşmuştu. Şimdi, söz sırası önerge sahibi olarak Manisa Milletvekili İsmail Bilen'e aittir.

Sayın Bilen… Yok.

Diğer önerge sahiplerinden Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak.

Buyurunuz Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu üzerinde önerge sahibi arkadaşlarım adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, üzülerek hemen konuşmamın başında bir şeyi ifade etmek istiyorum, mutlaka ki zeytinyağı çok sağlıklı bir gıdadır. Bunu bütün dünya ve gıda uzmanları artık kabullenmiştir ve dünyada yükselen bir değerdir gıda açısından. Dolayısıyla, bugün ne yazık ki biz zeytinyağının üretimi ve zeytinin üretimiyle ilgili problemlerin, sorunların araştırılmasını önerge olarak vermiştik. Tarım Bakanı yok burada, herhâlde Sağlık Bakanı zeytinyağının gıda olarak çok sağlıklı olduğundan haberdar olmak istediği için bakan koltuğuna oturdu, gene de teşekkür ediyoruz tabii ki. Dolayısıyla, AKP Hükümetinin…

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Yine de teşekkür et sen.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Kıymetli arkadaşlar, konuşulacak çok mesele var. Biz milletvekilleriyiz. Elbette ki sistemimizin gereği olarak Meclis yasama ve denetim faaliyetlerini sürdürürken içerisinden çoğunluğa dayalı bir yürütme çıkartır ama siz milletvekillerinin -her ne kadar iktidar milletvekili de olsanız- yürütmenin birtakım eksiklerine ve yanlışlarına sahip çıkmak mecburiyetinde olmadığınızı kabullenmeniz gerekir. O zaman milletvekilliği bir anlam kazanır.

Bugün yürütme maalesef bu işlerin ciddiyetinde değildir. Dolayısıyla, buradan ders çıkartması gerektiği hâlde, komisyon üç yüz küsur sahifelik bir rapor hazırlamıştır ve bu, Meclis iradesidir ama yürütme, Tarım Bakanı yerine karşımıza Sağlık Bakanını getirmiştir. Bunu, siz kıymetli milletvekillerinin de aynı şekilde eleştirmesi gerektiği kanaatini…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sağlık Bakanı yok!

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Sağlık Bakanı da mı gitti?

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) - Ben varım.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Oo maşallah! Hoş geldiniz Sayın Bakanım, hoş geldiniz!

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Mersin) - Hoş bulduk. Hayırlı akşamlar diliyorum.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben konuşmamda…

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Konunun kimle ilgili olduğunu bilmiyorsunuz Sayın Uzunırmak, rastgele konuşuyorsunuz.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Tabii ki hep Hükûmet saklandığı için, gözümüzün önünde değil, gözümüzün önünde olsa görürüz. Yan tarafa saklanmış Hükûmet, saklanıyor hep.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ezbere konuştuğundan göremiyorsun.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - İşte, tabii ki ezbere konuşmak önemlidir, bilerek konuşmak önemlidir. Maalesef, siz konuşamıyorsunuz bunları çünkü Hükûmetin baskısı altına girmişsiniz, milletvekili iradeniz yok sizin. Siz, yürütmenin kulu kölesi olmuşsunuz. Çünkü, doğru olmayan beyanlara siz karşı gelemiyorsunuz, yürütmenin beyanlarına.

Dolayısıyla, bakın, ben konuşmama başlarken her şeyden önce komisyonumuzdaki uzmanlara ve çalışanlara, gelip komisyonumuza bilgi veren bütün kuruluşlara, kurumlara, bunların çalışanlarına, gittiğimizde illerde bizi ağırlayanlara teşekkür etmek istiyorum. Bu rapor çok büyük emek karşılığında hazırlanmıştır. Bu emeğe saygının olması gerekir. Dolayısıyla, bu saygıyı göremediğim için üzüldüğümü ifade etmek istiyorum.

Kıymetli arkadaşlar, tabii ki üretmek, bir bilgiyi, bir kültürü, bir teknolojiyi gerektirir. Üretmek bir emek ister, üretmek bir kültürdür. Ne yazık ki bugünkü yürütmenin başında olan arkadaşlarımız üretim kültürünü yok etmekteler ve üzülerek ifade ediyorum ki bu kültür yok olduğunda yeniden üretim kültürünü oluşturabilmek için uzun yıllar bir nesil yetiştirmemiz gerektiği kanaatine sahibim.

Nihayet Dış Ticaret Bakanımız gelmiş. Elbette ki çok güzel bir şey. 50 milyar doların üzerinde dış ticaret açığı verdiğimiz ülkemizde bizim zeytin, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlardan dış ticarete yılda ödediğimiz 1 milyar 400 milyon dolardır kıymetli arkadaşlar.

Saygıdeğer milletvekilleri, kalkınmanın en birincil şartı üretimdir. Üretmek çok önemlidir. Elbette ki ticareti esas alan dünyamızda birtakım ülkeler de vardır. Bu bir tercihtir: Üretim veya ticaret. Ticareti esas alan ülkelerin dış ticaret rakamlarına baktığımızda dış ticareti artı vermelidir ki o zaman bu ticaretten kazandığıyla ülke insanına bir refah getirsin. Ama Türkiye üretimi bitirmiş, ticareti de gereği gibi yapamamakta, dış ticareti 50 milyar dolarlarla açıklanan rakamlarla açık vermektedir. Dolayısıyla bu, tutarlı bir yönetim değildir.

Kıymetli arkadaşlar, üretirken her şeyden önce bizim üretim mantığını ve üretim kalitesini doğru olarak teşhis edip bu yönde üretimi geliştiren tedbirler almamız gerekir. Zeytin, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağlarla ilgili üretim, tarımsal üretimdir. Bugünkü Hükûmetin tarıma bakış açısını biz tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Konya'da sektörden sorumlu olan Bakanın "Gözünü toprak doyursun." diye çiftçiyi azarlamasından tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Sayın Başbakanın Mersin'de "Anamız ağladı." diyen çiftçiye "Al ananı git lan buradan!" demesinden tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Erzurum'da meydanda Sayın Başbakanın ağlayan çiftçiye "Bu memleket yatıp kalkıp size mi çalışacak?" demesinden anlıyoruz. İşte tarımsal üretime, tarıma bakış açısı budur.

Tabii ki bununla bitmiyor. Bu Hükûmetin becerdiği çok önemli bir şey var: Rakamları yalan söylettirerek halkı kandırmak. Rakamları yalan söylettiriyorlar. Tarım Bakanı, ümit ederim ki, zaman içerisinde gelecektir. Hatta ve hatta, Tarım Bakanlığı bütçesinde konuşurken bu meseleleri tartışacağız inşallah ve gerçek rakamların, gerçek desteklerin neler olduğunu göreceğiz.

Kıymetli arkadaşlar, gübrenin 35 bin liradan 110-120 bin liraya çıktığı ve üretim miktarlarının düştüğü bir Türkiye'de zeytin ve zeytinyağıyla ilgili primler de düşmüştür. İşte Mecliste iktidar milletvekili arkadaşlarımızın da olduğu Komisyonun raporlarındaki tespitinden görülmektedir. 2000 yılında 115 bin ton zeytinyağı olmasına rağmen prim 28 senttir. 2004'te bu miktar 94.264'e düşmüştür ve zeytinyağı primi de 25 kuruşa düşmüştür. Yani şunu söylemek mümkündür: Düşen üretim miktarının karşılığında siz daha çok prim verme imkânına sahipsiniz aynı miktar ödeneği ayırsanız ve dolayısıyla teşvik etmeniz gerekir. Oysaki düşen üretim miktarıyla birlikte prim miktarı da düşürülmüştür kıymetli arkadaşlar. Dolayısıyla yürütmedeki arkadaşlarımızın verdikleri rakamlar hiçbir zaman doğruyu ve gelişmeyi ifade etmemektedir.

Kıymetli arkadaşlar, bizim zeytin ve zeytinyağına ve diğer bitkisel yağlara bakış açımız şudur: Her şeyden önce biz, iç tüketim olarak da düşünsek, ülkemiz insanının güvenilir gıda, kaliteli gıda ile beslenmesini temin etmek durumundayız. Dolayısıyla zeytin ve zeytinyağı her şeyden önce güvenli ve kaliteli bir gıdadır. Bunu bütün dünya kabullenmiştir.

Diğer yandan meseleye baktığımızda, kıymetli arkadaşlar, ülkenin kalkınması, bugün dünyada yaşanan bir kriz var diye artık bazı arkadaşlarımızın da aklını başına getirdi ki, kendi öz kaynaklarımızın daha iyi değerlendirilmesiyle daha kısa yoldan mümkündür. Dolayısıyla, Allah'ın, tabiatın, coğrafyanın, iklimin, birtakım bize avantaj kıldığı sektörler lokomotif sektörler olarak desteklenmelidir ve dolayısıyla zeytin ve zeytinyağı bizim dünyada üretici olarak ilk dördün içinde olduğumuz bir üründür. Dolayısıyla özellikli olarak desteklenmelidir. Hele hele dünyada kalkınabilmemiz için benim arkadaşlarıma teklif ettiğim bir konu var ki, zeytin, fındık, incir, mermer, bor, krom gibi birtakım madenlerimiz, birtakım ürünlerimiz millî ürün olarak ilan edilmelidir ve bunlarda bir ölçü konulmalıdır. Dünya rezervlerinin veya dünya pazarlarının belli bir miktarını elimizde bulundurduğumuz ürünler ve madenler millî ürün olarak ilan edilmeli ve bunlar en uç noktalarına kadar katma değer ve istihdam yaratarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Korunmalıdır.

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - …işlenebilir kılınmalı, korunmalı, desteklenmeli ve yönlendirilmelidir. Ancak o zaman biz rekabet şansını yakalayabiliriz.

Kıymetli arkadaşlar, incirde, benim bölgemin ürünü olan incirde, biz dünya pazarlarının aşağı yukarı yüzde 65'ine sahibiz ve bunun yüzde 80'e yakını Aydın'da üretiliyor ama dünyada piyasa yapıcı değiliz. Fındıkta, dünya pazarlarının, dünya üretiminin hemen hemen hepsine sahibiz ama piyasa yapıcı değiliz. Bu alanlarda tohumu toprağa koyduğumuzdan randıman ve rekolteyi, kaliteli üretimi, standart ve çok üretimi teşvik eden dünya pazarlarındaki raflara varıncaya kadar da sahip çıkan, destekleyen, yönlendiren bir politikanın gelişmesinde fayda vardır. Bu açıdan önemli gördüğüm bir konuyu ifade etmek istiyorum: Eğer pazar paylarımızı kaybetmememiz için dahilde işleme rejimi de ülke üretimine zarar vermeden desteklenebilirse bu noktada da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Lütfen tamamlayınız, bitiriniz.

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - …Dış Ticaret Bakanımızın burada olması bir avantajdır ama buradaki hassas konuya dikkat etmek gerekir. Dış pazarlarda tüccarımız raflarını kaybettiği, pazar paylarını kaybettiği gün Türkiye'deki ürettiğimizin dışarıya satılamadığında para etmemesi ihtimaldir, doğaldır. Dolayısıyla, bu işin toprağa bitkinin dikildiğinden dünya pazarlarındaki raflara varıncaya kadar tüccarımızı, üreticimizi, bütün bu zincirin halkalarındaki her unsuru koruyan, kollayan, teşvik eden bir rejim içerisinde ve bu gözle ele alınmasında fayda vardır.

İnşallah, Sayın Bakan -Tarım Bakanı gelse daha iyi olurdu ama- bu raporun iyi değerlendirilmesini, üreticimize, tüccarımıza, sanayicimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, teşekkür ediyorum çalışanlara ve emeği geçenlere.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunırmak.

Önerge sahipleri adına Manisa Milletvekili İsmail Bilen.

Buyurunuz Sayın Bilen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretiminde ve ticaretinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan komisyonumuz raporunu tamamlayıp sizlere de dağıttı. Önerge sahipleri adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, benden önceki arkadaşlarım da konuşmalarında değinmişlerdi, sözün tekrarından da kaçınarak sektörün birkaç sorununu sizinle paylaşmak istiyorum. Önerilerimizi de raporlarımızda dile getirmiştik. İnşallah, bu, üreticimize, müstahsilimize, sanayicimize, tüccarımıza yol gösterici olacaktır. Buradan hem Hükûmetimize hem de sektöre reel çözüm önerilerinde de bulunmuştuk. İnşallah, bu rapor ülkemize hayırlı olur.

Değerli arkadaşlar, maalesef Türk tarımının yapısal ciddi sorunları bulunmakta. Dolayısıyla da bu sektör içerisinde hem zeytin ve zeytinyağı hem de bitkisel yağlar, yağlı tohum bitkileri ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmakta.

Zeytin ve zeytinyağındaki belli başlı sorunlar taklit, tağşiş, pazarlama, karasu gibi sorunlarla birlikte yine bitkisel yağlarla yağlı tohum bitkilerindeki sorunlarımız da üretim eksikliği ve üretim alanlarının darlığı sorunları. Bu ciddi manada geçmiş dönemlerde ihmal edilmiş sektör olan tarım sektörü -ne planlamada ne de yapılandırmada- yönlendirmede eksiklikler bulunmasına rağmen ve zaman zaman da popülizmle buraları oy depoları alanı olarak görüldüğü için de bir planlamaya gidilmemiş ve ülkenin arz fazlası olan ürünler… Âdeta ülkeyi idare edenler veya hükûmetler tarafından bu yığınlar arz fazlası ürünlere yönlendirilmiş ve bu arz fazlası ürünler zaman içerisinde ya yakılmış ya çöplüklere dökülmüş, hem millî servet heder edilmiş hem de sektöre ciddi manada bir çözüm önerilememiş ve getirilememiştir.

Dolayısıyla bu alanlarda bir planlama yapılmadığı için de -raporumuzda da belirttik- bu alanların yeniden belirlenmesi ve Tarım Bakanlığımızın da uygulamalarıyla, bu alanlardaki desteklemeleriyle üreticimizi, müstahsilimizi ülkenin arz eksiği olan bu ürünlere yönlendirerek millî servetin ülkemizde kalmasını, döviz kaynaklarımızın ülkemizde kalmasını ve müstahsilimize yönlendirilmesini sağlamıştır.

Bunlardan belli başlıcalarını daha önce de konuşmuştuk. Gerek 22'nci Dönemde kurulan komisyonumuz gerekse 23'üncü Dönemde kurulmuş bulunan komisyonumuzla ülkemizin birçok bölgesini, birçok şehrini dolaştık. Müstahsille ve bilim çevreleriyle, üreticilerle, sanayicilerle, sektörün içerisinde bulunan tüccarlarla karşılaştıkları sorunları ve bu sorunların çözümü noktasında alınabilecek tedbirleri birlikte konuştuk.

Tarım Bakanlığımız tarım sektörünün yeniden yapılandırılmasında ciddi adımlar atmış, ülkenin arz eksiği bulunan ürünlere müstahsilin yönlendirilmesinde yönlendirici primleri devreye sokmuştur. Benden önceki arkadaşım primlerin zaman içerisinde eksiltildiğini, arz eksiği olmasına rağmen eksiltildiğini ifade etmişti. Doğrudur, zaman içerisinde bunlar olabilir. Yönlendirici primden maksat da zaten ülkenin arz eksiği olan ürünü daha fazla destekleyerek müstahsili oraya kanalize etmek, oraya yönlendirmek olmalıdır.

Yine müstahsilin eline geçen bu ürünlerden elde edeceği geliri, katma değeri artırmak adına Tarım Bakanlığının kırsal kalkınma projeleriyle devreye soktuğu yüzde 50 hibe destekli kredilerle sektör hem canlanmış hem de ürünümüz mamul hâle getirilerek iç piyasaya veya ihraca sunulur hâle, hazır hâle getirilmiş ve dolayısıyla müstahsilin ürünü biraz daha iç piyasada değerlenme imkânı bulmuştur.

Verilen primle, aynı zamanda arz eksikliği olan alanlarda, özellikle zeytin fidanlarında ve zeytin alanlarında ciddi oranlarda artış sağlanmış. İktidara geldiğimiz dönemde 100 milyon adet olan ağaç sayımız yaklaşık yüzde 50'ler nispetinde artarak 150 milyon adet ağaca ulaşılmıştır. Bununla birlikte hem zeytin üretimi hem de zeytinyağı üretimi önümüzdeki yıllarda ciddi manada artacaktır.

Peki, bu artışa paralel olarak, bu artıştan elde edilecek mamulün dışarıya veya iç pazara mamul bir hâlde satılmasına yönelik bu kırsal kalkınma proje desteklerinin yanında başka neler verilmiştir? Müstahsile yine üründeki verimliliği artıracak damlama sulama projeleriyle, sıfır faizli ve uzun vadeli, yaklaşık beş yıl geri ödemeli desteklemeler yapılmış ve müstahsil nispeten arz fazlası olan ürünlerden buraya kanalize edilmiştir.

Kendi şehrimle, seçim bölgemle ilgili örnekler de vermeye kalkacak olursam, geçmişte arz fazlası olan tütüne yönlendirilen müstahsil aile başına 200 kilogram tütün ekerken, tütünden elde ettiği gelirle de geçinemezken, bu alanlara zeytin fidanları dikilmiş, bu alanlarda müstahsil şimdi zeytinle tanışmış ve zeytinden elde ettiği gelirle hiç olmazsa ailesini geçindirebilecek bir seviyeye gelmiştir. Böylelikle, aynı zamanda bu arz fazlası olan tütüne verilen parayla alınan -tütün- zaman içerisinde -yaklaşık beş yılla sekiz yıl veya on yıl arasında- arz fazlası olan ürünler yakılmak zorunda kalmış, millî servet de, tarım sektörüne aktarılması gereken kaynak da maalesef yakılmış, heder edilmiş ve dolayısıyla potansiyel değerlendirilememiştir.

Bu yine İç Anadolu Bölgemizde alternatif ürün olabilecek işte mısırdır, soyadır, kanolıdır, ayçiçeğidir, teşvik edilmesi, desteklenmesi gerekirken, ikinci ürün olarak belki ekilmesi teşvik edilmesi gerekirken, yönlendirici primle müstahsilin teşvik edilmesi, buraya yönlendirilmesi hedeflenmesi gerekirken maalesef bu da eksik bırakılmış ve bunun karşılığında da yaklaşık 1,7 milyar dolarlık ya da 1,7 katrilyon liralık bir döviz kaynağının lüzumsuz bir şekilde yurt dışına çıkmasına vesile olunmuştur.

Yıllar içerisinde hem zeytinde hem bitkisel yağlarda ve zeytinyağı ile bitkisel yağ açıklarında olumlu mesafeler kat edilmiş olmasına rağmen arzulanan noktaya gelinememiş ve dolayısıyla da raporumuzda bunun da teşvik edilmesi, desteklenmesi hem Hükümetimize hem de Tarım Bakanlığımıza önerilmiştir.

Tarım sektörünün önündeki ciddi sorunlardan bir tanesi de makineleşmemesidir. Tarım sektörünün yine zeytin ve zeytinyağı da dâhil olmak üzere, bitkisel yağlar da dâhil olmak üzere sanayileşmemesi veya makineleşmemesi nedeniyle ciddi bir gelir kaybı söz konusu olmuş ve dolayısıyla da buranın teşvik edilmesi, bu makineleşmenin veya sanayileşmenin desteklenmesi gerekirken bunun ihmal edilmiş olması da müstahsile birtakım sıkıntılar getirmiş, elde ettiği ürünü hemen yakın bölgesinde değerlendirebileceği bir sanayi tesisi bulunmadığı için de pazar bulamamış ve dolayısıyla da ertesi sene bu üründen vazgeçer hâle gelmiştir.

Zeytinyağında da dâhil olmak üzere demiştim, zeytinyağında da çok önemli olan bir husus, zeytin toplandıktan hemen sonra, mümkünse hemen aynı gün sıkılmalı aksi takdirde zeytindeki gecikmeden ya da sıkılmadan sonraki gecikmeden kaynaklanan asit oranının yüksekliği dışarıda bize rekabet şansı tanımamış ya da rekabet edebileceğimiz ülkelerle rekabet edebilme imkânını kaybetmiş duruma, pozisyona düşmüş olmamızdı. Bu hususta da hem bölgemizde, Akdeniz'den, Marmara'dan yaklaşık -kendi ilim de dâhil olmak üzere- kırkın üzerinde bir tesis desteklenmiş ve aynı zamanda bu tesislerin bölgelere dağılımı da teşvik edilmiş. Dolayısıyla da buradan elde edilecek ürünün, mahsulün sıcağı sıcağına hemen, mümkünse aynı gün, değilse ertesi günlerde sıkılması vesilesiyle üründeki kalite de artırılmış ve dolayısıyla da ihracattaki pazar payımız da, şansımız da artırılmıştır.

Yine, zeytin ve zeytinyağındaki desteklemelerin eksik kaldığı yönündeki bilgi de tam doğru değil, isabetli değil. Demin söylemiştim, dekar başına yapılan desteklemelerde yağlık fidanlarda 250 milyon lira, bu yıl için söylüyorum dekar başına 100 milyon lira da sofralık zeytinlerde destekleme yapılmış ama geçmişte hem sofralıkta hem de yağlıkta…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

İSMAİL BİLEN (Devamla) - …toplam 250 milyon liralık dekar başına bir destekleme söz konusu olmuştur.

Yine, hazırlanan tebliğ kapsamında sofralık zeytin için farklı kalemlerde tescilli Türk markalarıyla ihraç edilmesi durumunda ton başına 125 ile 200 dolar arasında bir destekleme öngörülmüş. Bunun dışında yine zeytinyağı için tescilli markalar ile "Made in Turkey" ibaresiyle ihraç edilmesi durumunda farklı ambalaj büyüklüklerine göre değişmek üzere ton başına 175 ile 400 dolar arasında bir destekleme yapılmıştır. Burada ambalaj küçüldüğünde destekleme daha fazla artmaktadır. Dolayısıyla da yurt dışına büyük tonajlı veya büyük meblağlı yağ ihracını engelleyerek küçük ambalajlarda tüketime yönelik ihraç desteklenmek istenmiştir, hedeflenmiştir. İnanıyorum ki raporumuzdan olumlu sonuçlar çıkacaktır ve hazırlanan bu raporda emeği geçen arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Bu raporun müstahsilimize, sanayicimize, ihracatçımıza, tüccarımıza ve ülkemize hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bilen.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretimindeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; zeytin varsılın da, yoksulun da sofrasında olan, hepimizin bildiği bir ürün. Bu şu anda da görüşülmekte olan konuyla ilgili, sağlığı nedeniyle biraz önce Sağlık Bakanımız, ihracat nedeniyle Dış Ticaretten Sorumlu Bakanımız, şu anda da esas konunun tarafı olan Tarım Bakanı burada. Bu da gösteriyor ki bu zeytin ve zeytinyağı, bitkisel yağlar gerçekten ülkemiz açısından son derece önemli. Ama bu araştırma komisyonunun en zayıf taraflarından birisi de zeytin ve zeytinyağının diğer bitkisel yağlarla aynı potada değerlendiriliyor olması. Bize göre -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bize göre- bu bir eksiklik diye görüyorum.

Değerli arkadaşlar, zeytin, Akdeniz havzasının ve uygarlığının sembolü zeytin ağacı, altı-yedi bin yıllık tarihin derinliklerinden yakın dönemlere kadar tüm uygarlıklarda önemi öne çıkmıştır. Zeytinin öyküsüne tüm kutsal kitaplarda rastlamak mümkün. Arkeolojik ve jeolojik bulgular, buluntular ve efsanelerde zeytinin tarihselliği ayrı bir önemdedir. Zeytin, uzun ömürlü, yeşil yapraklı, dikensiz bir bitki. Baharın sonlarına doğru çiçek açan, etli ve yağlı meyveleriyle bildiğimiz, varsılın ve yoksulun sofrasından eksik etmediği bir bitki zeytin. Bol miktarda protein, yağ, vitamin, kalsiyum, flor, kükürt, magnezyum içermektedir.

Ülkemizde sofralık zeytin sektörünün çok eski geçmişi olmasına rağmen bugüne kadar küçük aile işletmeciliği bazında faaliyet göstermiştir. Sofralık zeytin sektörü, dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelişme sürecindedir.

Zeytin ağacının olgun meyvelerinden mekanik yolla elde edilen, oda sıcaklığında sıvı olan, berrak, yeşilden sarıya değişen renkte, kendine özgü tat ve kokuda, doğal olarak tüketilebilen bitkisel kaynaklı önemli bir yağdır. Bu yağ, yüzyıllar boyunca insanlar için bir besin kaynağı olmuştur. Gerek hammaddesinin üretimi sırasında fazlaca el emeğine ihtiyaç göstermesi gerekse taneden elde ediliş safhasında diğer tohum yağlarına kıyasla ayrıcalıklı bir teknoloji gerektirmesi ve beslenme yönünden üstün nitelikli olarak doğal hâlde tüketilebilmesidir. Zeytinyağı bir meyve suyu olması nedeniyle daima diğer bitkisel yağlara kıyasla daha yüksek bir ekonomik değer bulmuştur.

Zeytin, zeytinyağının sayısız sorunları olduğunu bu araştırma komisyonu da gösterdi. Burada, üretim primi, zeytinyağının sorunları, üretici sorunları, tüketici sorunları, AB ile ilgili sorunlar, örgütlenme birlikleri, fidancılık gibi çok sayıda zeytin ve zeytinyağının sorunları olduğunu biliyoruz.

Zeytin, zeytinyağı ülkemiz ekonomisi ve halkımızın beslenmesi yönünden önemi büyük olan tarımsal ürünümüzdür. Türkiye'de zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmakta olup son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar zeytinyağının üstün niteliklerini açıkça ortaya çıkarttığından dünyada zeytinyağına önemli yönelim gözlenmektedir. Bu nedenle dünya zeytinyağı fiyatları artış trendi göstermektedir. Türkiye'nin bu alanda yapabileceği girişimler mümkün, üretimi ve ihracatını artırma potansiyeline de sahiptir. Bu potansiyelin büyük ölçekli değerlere dönüştürülebilmesi için IMF ve AB kıskacından kurtulup tarımımızın ve üreticimizin sorunlarına kendi çözümlerimizi üretmemiz yönünde Hükûmet adım atmalıdır. Hatta tarım desteklerini kısmak yerine artırmalıdır. Yıllardır sadece tarım satış kooperatiflerinin taban fiyatları ile popülist yaklaşımlarla hareket edilmiş ve bunun sonucunda birliklerin iflası ve yüzlerce trilyon zarar söz konusu olmuştur. Devlet eliyle ticaret devri kapanmalıdır. Tarım Bakanlığı tarafından yürürlüğe sokulan ürün konseyleri ne yazık ki mevcut yönetmelikler çerçevesinde sivil inisiyatiften uzak, sektörü kucaklayacak yapıda değildir.

Zeytin-zeytinyağına fiyat belirlenirken maliyetler göz önünde tutulmalı, zeytinyağı primi üretim maliyetine eklenerek, çiftçi kârı dikkate alınarak belirlenmelidir. AB ülkelerinde uygulama örnek alınmalıdır. En büyük üretici olan AB'de zeytinciliğe verilen toplam üretim desteği 2.350 milyar avrodur. Ortalama yıllık üretime bağlı olarak bu destek zeytinyağında kilo başına 1.3 avro. Ülkemizde bu yıl verilen üretim primi zeytinyağında kilo başına 20 yeni kuruştur. Biraz önce konuşmacı arkadaşlarımız da bu dönemde zeytin ve zeytinyağı üreticisine ciddi desteklerin verildiği ne yazık ki söylendi. Oysa rakamlara baktığımızda bugün üretimin ilk uygulamaya başlandığı yıl verilen prim 40 sent, yani 50 yeni kuruş iken, bugün 20 yeni kuruş olduğunu görüyoruz. Bu da AKP'nin tarım ve zeytinciliğe bakışıdır diye düşünüyoruz. Üretim primi ne yazık ki bugüne kadar hep üreticiye yönelik bir mavi boncuk uygulaması olarak görüldü. Aslında üretim primi üreticiyi ürün fiyatlarındaki spekülasyona karşı koruyan, piyasa dengesine ve istikrarlı mal tedarikine imkân tanıyan bir sistem olmalıdır. Bugünkü koşullarda üretim primi zeytinyağında asgari kilo başına 1 YTL olmalıdır ve unutulmamalıdır ki, bu prim rakamıyla kayıt altına alınacak olan sistemin yaratacağı direkt ve endirekt vergilerle bütçe en az yüzde 60 azalacaktır.

Avrupa Birliği kilo başına uyguladığı yüksek primle hem üreticisini desteklemekte, piyasa fiyatını da uyguladığı prim haddini baskı altına alarak tüketicisine mümkün olan asgari fiyatlarda zeytinyağına ulaşmayı sağlamaktadır. Verilen primler maliyetlere destek anlamında son derece yetersizdir. Yağ bitkileri üretiminde başlıca üretim maliyetleri tohumluk, gübre, zirai ilaç, mazot ve işçilik sayılabilir. Üretim girdilerinde gübre ve mazot devlet tarafından desteklenmeli, gübrede uygulanan KDV oranı yüzde 1'e indirilmelidir. En son yaptığımız çalışmada, bölgemizdeki ekicilerin yükselen girdi maliyetleri nedeniyle bu dönem zeytinlerini sürdüremeyeceğini ve gübre atamayacağını ne yazık ki söylemektedir.

2008 yılının sonlarına yaklaştığımız bugünlerde, komisyon raporunda da yer alan, 2007 yılında zeytinyağı üreticilerine destekleme primlerinin ödenmediği görülmektedir. Zeytin sektörünün bir ülkede gelişmesi ya müteşebbislerin bu dinamikleri fark etmesiyle ya da devlet politikasıyla olmaktadır. İspanya devlet eliyle, hatta zorlamayla zeytinciliğine hamle yaptırmış ve bugün karşılığını hem üreticisi hem de devlet kat kat almaktadır. Sektörün öncelikli beklentisi devletin varlığını ve ilgisini hissetmektir.

Sektörde toplam başarı için yapılması gerekli olanlar elbette bunlarla sınırlı değildir. İç tüketimin artırılması, zeytinyağında haksız rekabetin önlenmesi, zeytinyağı stoklama sorunlarının çözümlenmesi ve en önemlisi, Türk zeytinciliğinin uluslararası kuruluşlara katılımı yoluyla dünyada daha iyi bir noktada konumlandırılması da çözüm bekleyen sorunlar arasındadır.

2007-2008 sezonunda, 31 Mart 2008 tarihi itibarıyla 34 milyon 421 bin 122 Amerika Doları tutarında zeytinyağı ihraç edilebildi. Geçen sezon aynı zaman diliminde yapılan ihracat 86 milyon 796 bin 137 dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracattaki gerileme oranı yüzde 60'ı geçti. Türkiye 1 Ekim 2007-31 Mart 2008 tarihleri arasında 56 milyon 955 bin 759 dolarlık zeytin ihraç etme başarısını gösterirken geçen sezon ise 45 milyon 708 bin 238 dolarlık zeytin ihracatı yapmıştır.

Türkiye sofralık zeytin ihracatında ise deyim yerinde ise yerinde saymıştır. İlerleme kaydedilememiştir. Zeytin ihracatçıları 2007-2008 sezonunun ilk beş aylık döneminde yüzde 11'lik artışla 56 milyon 955 bin 759 dolara ulaşırken siyah zeytin ihracatı 47 milyon 622 bin dolar, yeşil zeytin ihracatı ise 9 milyon 333 bin dolar olmuştur. Ülkemizde gerçekleştirilen sofralık siyah ve yeşil zeytin ihracatına ilişkin istatistikler incelendiğinde, Romanya ve Bulgaristan'ın siyah sofralık zeytinde ihracat pazarımızın yüzde 50-55'ini oluşturduğu görülmektedir. İri kalibrajlı zeytinde sıkıntı olduğu gözlenmektedir.

Kaliteye yönelik olumsuzlukları etkilerinden arındırıcı hasat sistemleri de geliştirilmelidir. Makineli hasat esas alınmalı, sırıkla hasat periyodisite şiddetini arttıran en önemli etken olduğundan mutlaka terk edilmelidir. Zeytin zararlıları ve hastalıkları ile mücadelede devlet katkısı en etkin biçimde sonuçları yönünden izlenmelidir. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan tüzük hükümleri kesinlikle tam olarak uygulanmalıdır. Yasa kapsamındaki alanlar turizm, konut yapımı, sanayi ve maden araması gibi faaliyetlere kesinlikle kapatılmalıdır. Özellikle var yıllarında hasat ekim aylarında başlayıp en geç ocak 15'te bitirilmelidir.

Zeytinyağı üretimi sırasında oluşan karasunun tüm zeytinci ülkelerde önemli çevre sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Bu ülkelerin hiçbirinde karasunun arıtılmasında bugüne kadar tatmin edici bir sonuca ulaşılamamıştır.

Zeytinyağında yıllardan beri önlenemeyen tağşişin yani diğer bitkisel yağların zeytinyağına karıştırılmasıyla gerçekleştirilen hilenin önlenebilmesi için denetlemelerin daha etkili yapılmasına ve uygulanacak yaptırımların caydırıcı olmasını sağlamalıyız. Bu konuda kanun teklifimizi de Meclisimize sunduk.

Ülke genelinde zeytinyağı tüketiminin, hâlen nüfusun önemli bir kesiminin zeytinyağı tüketim alışkanlığının oluşmaması da dikkate alınarak tüketimi artırmak amacıyla reklam ve tanıtım kampanyaları düzenlenmelidir. Zeytinyağı ülkemizde birçok vatandaşımız tarafından bilinmemekte, tüketimi o nedenle kişi başı 1 litre olduğu, oysa Tunus'ta -Akdeniz ülkesinde- 7 litre, Yunanistan'da 20 litrenin üzerinde olduğunu rakamlar göstermektedir.

Yine, diğer bazı tarımsal ürünlerde olduğu gibi zeytinyağında da arz-talep sağlayıcı stok kuruluşları oluşturulmalıdır. Zeytinyağı dış alımına izin verilmemelidir. Şu anda dış ticaretten sorumlu Sayın Bakanımızın da burada olduğu bir ortamda, bu taleplerle sıkça karşılaştık. Biz zeytin ve zeytinyağı üreticisi olan bir ülke olarak kesinlikle zeytinyağı dış alımına izin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Ambalajlı ve dökme zeytinyağı dış satımının ortaya koyduğu avantaj ve dezavantajlar karşılaştırılarak dış satımı artıracak, ayrıca katma değeri ve dış satım gelirini yükseltecek kararların alınması gerekmektedir.

1996 yılında üyeliğinden ayrıldığımız Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'ne yeniden üye olunmalıdır. Buradan da hangi nedenlerle çıktığımızı bir türlü anlayabilmiş değiliz. Zeytinyağı üretiminde Uluslararası Zeytinyağı Konseyi'nin belirlediği standartlara uyumda azami özen gösterilmelidir.

Yeni getirilecek bir kısım teşviklerle dış satımın artırılması ve zeytinyağında uygulanan gümrük vergilerinin Türkiye menşeli yağlar için kaldırılması veya düşürülmesi yönünde çabalar ortaya konulmalıdır.

Tarımın ve zeytinin içinde bulunduğu girdi fiyatlarını sürekli söylüyoruz. Şu anda da yine bölgemizde yaptığımız bir çalışma sonrasında zeytin üreticisinin içinde bulunduğu durumu özetleyen son derece çarpıcı bir rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum: 2001 yılında 50 kilogram zeytinyağına karşılık 20 çuval, yani 1 ton amonyum sülfat gübre satın alabilen çiftçi, bugün 50 kilogram zeytinyağına karşılık ancak 5 çuval, yani 250 kilogram amonyum sülfat satın alabilmektedir. Bu sonucu ve süreci yaratan, ülkenin gübre ve zirai mücadele ilacı bağlamında dışa bağımlılığın dayattığı bir açmazdır. Zirai Donatım Kurumu ve İGSAŞ özelleştirmesinin acı gerçeklerinin sonuçlarını burada da görüyoruz.

Yine, zeytin ve zeytinyağında yaşanan sorunların en önemlilerinden birisi de ilaçlama olduğu… Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğimiz, Ayvalık, Burhaniye, Edremit, Gömeç, Havran olmak üzere Körfez bölgesinde beş ilçede bulunan zeytinlik alanların zeytin sineği zararlısına karşı ilaçlanması amacıyla kurulmuş olup bu amaç doğrultusunda her yıl 650 bin dekar saha ve yaklaşık 11 milyonun üzerinde zeytin ağacı ilaçlanmaktadır. Güney Marmarabirlik'iyle kıyaslandığında onların yaklaşık 10 katı daha büyük saha ilaçlanmaktadır.

Bölgemizde hâkim çeşit Ayvalık yağlık çeşit olup ürün bölgemizdeki yaklaşık 120 adet büyüklü küçüklü yağ fabrikalarında işlenmektedir. Birliğimize üye yaklaşık 30 bin üretici bulunmaktadır. Güney Marmara zeytinlik sahalarında hâkim çeşit ise Gemlik sofralık çeşidi olup alıcısı Marmarabirlik olması nedeniyle ilaçlamada sorunun yaşanmadığı…

Birliğin yaşayabilmesi, tahsilatların kaynağından kesilmesi zorunludur. Bunun için ya zeytinyağı fabrikaları işledikleri ürün için aldıkları bedeli artırıp ilave ilaçlama bedeli alıp Birliğe ödeyecekler ya da devlet ilaçlama desteği verip bunu doğrudan Birliğe ödemelidir.

Fidancılıkla ilgili komisyon raporuna göre, 2002 yılında 101.630 zeytin ağacı var iken 1 milyon 800 ton zeytin üretilmiştir. 2006 yılında ise ağaç sayısı 129.265'e çıkmış olmasına rağmen zeytin üretimi 34 bin ton düşerek 1.766.740 tona düşmüş, gerilemiştir.

Ülkemiz zeytin üretiminde sürekli ilerleme göstermesi gerekirken rakamlarda gözüken bu gerilemenin sebebinin bir an önce araştırılması gerekmektedir.

Zeytin ağacı sayımızın AB'ye girmeden mümkün olduğu kadar artırılması hedeflenirken, desteklemeyle dikime hız verilmesi sağlanmışken, 15 Şubat 2007 tarih ve 2007/15 no.lu değişiklik tebliği ile desteklemenin Gemlik çeşidinde 45 YTL/dekar olarak düşürülmesi ve diğer çeşitlerde aynı kalmasından sonra bu tablo değişmiştir. Gemlik çeşidinin çok fazla ve adaptasyonun iyi olmadığı yerlere bile dikilmesi bu konuda bir tedbir almayı gerektirmiştir. Hâlbuki uzun yıllardır Gemlik fidanının diğer çeşitlerin fidanına göre açık arayla önde gittiği, yüzde 80-90 oranına sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Tedbirlerin en az beş yıl önce veya desteklemenin ilk uygulandığı yıl alınması uygun olmalı. Zeytinlik alanların artırılması politikasıyla bir bakıma çelişen bu karar, beklenmeyen ani ve biraz da sert bir müdahale hem fidancıları hem de dikicileri mağdur etmiştir. Nitekim piyasadaki fidanların yüzde 86'sı Gemlik iken, sezonun yarısında diğer çeşitlere ait sınırlı sayıda sertifikalı fidan var iken, desteklemedeki bu değişiklikle dikimin hızlı devam etmesi zorlaşmıştır. Ayrıca, tebliğe güvenerek bahçe tesis edenler mağdur olmuştur. Fidancıların etiketleri elde kalmıştır. Diğer taraftan fidan fiyatları düşmüş, fidancıların bir kısmı iflas etmiş, fakirleşmiştir.

Destekleme süresi 2007 sonunda bitti ve yenisi henüz çıkmadı.

Sonuç olarak bu sezon da biterken belirsizlik devam etmiştir. Fidancılar üretim planlaması yapamamıştır. Sertifikalı üretim için beyanname verme zamanı geldiği bugünlerde, geçen yılın sertifikaları elinde kalan fidancılar kararsız ve zor durumdadır. Destekleme tebliğlerin çıkış zamanı ile üretim ve dikim sezonu uyuşmamaktadır. Bu nedenle de hem piyasa istikrarı hem de üretim planlaması açısından yarar getirdiğini söylemek zor. Fiyat ve primlerin ilanları en geç hasat sezonu başında ilan edilmelidir. Var yılı-yok yılı ortalaması 12,5 kilo zeytin, verimli ağaç ortalaması 25 kilo zeytine yükseltilebilmesi için uygun bakım, gübreleme, budama ve sulama ile periyodisitenin olabildiğince azalması amaçlanmalıdır. Bu yıllarda oluşan fiyat istikrarsızlığı önlenmelidir.

Birlikler sabit maliyetleri kontrol altına alacak şekilde, AB'deki örnekleri paralelinde serbest piyasa koşullarında varlıklarını sürdürecek şekilde tekrar yapılandırılmalıdır.

Üreticinin ürünü stoklaması serbest bırakılmalı ancak stok edeceği mekânlarda ticari işletmelerde aranan hijyen ve gıda güvenliği koşulları aranmalıdır. Bu koşullarda stok yapamayacak üreticilerin yağlarını yağhanelerden doğrudan satmaları teşvik edilmelidir. Üreticinin doğrudan satış yapması, haksız rekabet ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele açısından ele alınmalıdır.

Karasu konusunda yerel yönetimlerin çözüm seçenekleri üretmede katılımcı olmaları, yağhanelerin atık suları konusunda yerel kolektif çözüm üretmeleri gerekmektedir. Zeytinyağı stoklama konusunda yeni yatırımlar desteklenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) - Meclis Araştırma Komisyonunca hazırlanan rapor, sonuçta sektörün sorunlarına ışık tutmuş, çözüm önerilerini sıralamıştır ancak Hükûmet yasama organının bu çabasına karşı kayıtsız kalmamalıdır. Ülkenin genel ekonomik politikalarına çözüm aramadan tarımın sorunlarına çözüm bulunması mümkün değildir. Tarımın sorunlarına topluca çözüm tasarlamadan zeytin ve zeytinyağı üreticisinin sorunlarına çözüm bulmak da mümkün değildir. Burada tarımda yaşanan, ticarette yaşanan bütün sorunların zeytin ve zeytinyağında da yaşandığını ne yazık ki görüyoruz. Zeytin ve zeytinyağı, diğer bitkisel yağlara… Tabii bu konuya henüz girilemedi çünkü biraz önce söylediğim gibi bu zeytin ve zeytinyağının diğer bitkisel yağlarla aynı komisyonda oluşturulmuş olması kesinlikle doğru değildir. O diğer bitkisel yağların da ayrıca değerlendirilmesini ve bu konuda çalışmaların yapılmasını Meclisimize öneriyoruz.

Değerli arkadaşlar, zeytin ve zeytinyağının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) - Evet, bu Araştırma Komisyonunun sektörün ve üreticilerimizin içinde bulunduğu sorunları çözmesini en içten dileklerimizle diliyoruz ve bu üreticilerimizin mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesini bekliyoruz.

Yeni başlayan 2008-2009 sezonunda şu anda Marmara'da üretim başladı, Marmarabirlik Kooperatifi de yarın alımlara başlayacak. Manisa bölgesinde ilk yağlar alınmaya başlandı. Bölgemizdeki üretimler de devam ediyor.

Geçmiş dönemde yaşanan sorunların bu dönemde yaşanmamasını, ülkemizin, çiftçimizin, tüccarımızın, sanayicimizin, ihracatçımızın tümünün bu yaşanan sıkıntılarının sona ermesini ve onlara iyilikler getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman.

Buyurunuz Sayın Büyükataman. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi partilerimizin müşterek iradesiyle kurulan Komisyonumuz dört ay boyunca özveriyle çalışmış, konunun tüm taraflarıyla istişare ederek üreticiden, tüketiciye herkesi dinlemiştir. Sunduğumuz teklif üzerine oluşturulan zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılmasıyla ilgili kurulan Komisyon çeşitli bölgelerdeki zeytin üreticileri, sektör temsilcileri ve ilgili kuruluşların uzmanlarıyla yaptığı değerlendirmelerin de sonucu olarak raporunu hazırlamıştır.

Öncelikle, bu raporun oluşturulması sırasında uyumlu çalışmaları nedeniyle başta Komisyon Başkanımız olmak üzere komisyon üyesi arkadaşlarımıza, uzmanlarımıza ve emeği geçen bütün personel arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Raporun üreticimiz ve sektör yanında konu hakkında derli toplu bir belge olması nedeniyle önümüzdeki süreçte araştırmalar için kaynak niteliğinde yararlar sağlayacağını da umut ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde bitkisel yağ tüketiminin yüzde 80'ini ayçiçeği yağı oluşturmaktadır. Toplam bitkisel yağ tüketimi 1,3 ila 1,4 milyon ton dolaylarındadır. Geriye kalan tüketim ise diğer bitkisel yağlardan oluşmaktadır. Bitkisel yağ üretiminde ülkemizde açığın kapatılması ve dünya pazarında sağlam bir yer edinebilmesi yağlı tohumlu bitkilerin ekim alanlarının artırılması ve üreticinin, çiftçinin teşvik edilmesiyle mümkün olacaktır. Bunun yanı sıra ülkemizde sulama ve su kaynakları da yetersiz kalmaktadır.

Ülkemizde yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin yetersizliğinden dolayı bitkisel yağ ihtiyacının önemli bir kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Özellikle zeytinyağı, ayçiçeği yağı, soya yağı ve kanola yağı bitkisel yağ üretiminin artırılması konusundaki en önemli kaynaklar olarak kabul edilmektedir. Bitkisel yağ üretim kapasitesinin artırılması hem döviz kaybının önlenmesi hem de barındırılan potansiyelden yararlanılarak ihracat gelirlerinin artırılması bakımından önem taşımaktadır.

Ayçiçeği yağının 400-450 bin tonluk bölümü ülkemizde üretilirken geri kalan yaklaşık 400 bin tonluk ihtiyaç ise maalesef ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bununla birlikte son on beş yılda ayçiçeğinde ekim alanları ve üretim miktarında yüzde 50 civarında azalma görülmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, zeytinle ilgili politikaların önemli bir kısmı, genel olarak tarım politikası ve devletin piyasa gözetim ve denetim fonksiyonuyla birlikte düşünülmesi gereken politikalardır; aksi takdirde, yapılacak politikalar gerçek manada politika olmayacak, geçici tedbirlerden ileri gidemeyecektir. Bu yaklaşım içerisinde, zeytin politikasıyla ilgili aşağıda ifade edeceğim görüş ve öneriler bir plan ve bütünlük içerisinde uygulanmalıdır.

Serbest piyasa şartlarına uygun bir hal kanunu ve yönetmeliği düzenlenmeli, ülkemizdeki hallerin sayı ve sistemleri belirli bir düzene sokulmalı, ambalajlı ve ambalajsız tarım ürünlerinin -fiziki olarak girmesine gerek bırakmaksızın- üretildiği bölgeden nihai satış noktasına kadar elektronik ortamda takip edileceği elektronik veri sistemi oluşturulmalıdır. Hâlihazırda, hallerin yapısı tarım ürünlerinin takibini sağlamaya uygun olmadığı gibi, fiziki kontrole dayanan sistem yürümemektedir. Oluşturulacak yeni hal mekanizması, bütün tarım ürünlerinin tam anlamıyla elektronik ortamda piyasasının da oluşmasına katkıda bulanacağı gibi, gerekli altyapı oluşturulduktan sonra, üreticiyle nihai satış noktası arasındaki aracıların sayısı en aza indirgenecek, hem üretici hem de tüketicinin yararına piyasa oluşturulması sağlanacak, tarım ürünleri nihai satış noktalarına en kısa süre ve şekilde girebilecek, prosedürler de azaltılacaktır.

Yeni hal mevzuatında, salamura edilmiş ambalajlı ve dökme zeytin de üreticiden satışa kadar her aşamada bir ürün kimliğine sahip olmalıdır. Hal uygulaması, aynı zamanda zeytini de kapsamalıdır. Zeytinde olduğu gibi, bütün tarım ürünlerinde her türlü destek uygulamaları… Fiziki ortamın ikinci planda olduğu bu yeni hal sisteminde kayıt dışılığın da önüne geçecek bir sistem oluşturulmalıdır. Tarım ürünleri destekleri de satış ve yeni hal sistemiyle entegre olarak düzenlenmelidir. Devletimiz, çağdaş bir hal sistemi ve piyasa gözetim, denetim sistemi oluşturmak suretiyle serbest piyasa şartları içerisinde işleyen bir mekanizma oluşturduğu takdirde mevcut sorunların bir kısmı ortadan kalkacaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, birbiriyle entegre politikalarla birlikte kayıtsız çiftçi BAĞ-KUR sistemi ve stopajı kesilmemiş ürünün piyasaya girişi mutlaka engellenmelidir. Mazot, sulama ve ürün destekleri dâhil her türlü destek, kayıt altına alınmış bu ürün miktarı üzerinden yapılmalıdır. Devletimizin kuruluşundan beri stratejik görevler ifa eden tarım satış birlikleri sistemi radikal şekilde reorganize edilerek yeniden fonksiyonel hâle getirilmeli ve başta zeytincilik olmak üzere tarım kesiminde bunlardan daha faal olarak faydalanılmalıdır. Bölgeciliğin ortadan kaldırılması, verimliliğin artırılması amacıyla birliklere bağlı kooperatiflerin şubeye dönüşerek ve birlik delegeleri arasından il encümeni benzeri yetkili bir kurul oluşturulmalıdır. Bu yaklaşım içerisinde birliklere tarım politikasında daha aktif görevler verilmeli, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca birlikler üzerinde daha etkin bir denetim sistemi oluşturulmalıdır. Zeytin alım ve satımında kalibre sayısının fazlalığı piyasada ve üretici nezdinde mağduriyetlere sebep olmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yapacağı düzenlemelerde kalibre sınıflamasıyla ilgili net düzenlemeler yapılmalıdır. Zeytin arazileri yalnız malikin değil milletin hazinesidir. Zeytinliklerin birleştirilerek parçalı arazilerin büyütülmesi teşvik edilmeli, bölünmesi engellenirken birleştirilmesiyle ilgili devirlerde vergi kolaylıkları sağlanmalıdır. Devletin e-Devlet Dönüşüm Kapısı Projesi kapsamında kooperatif ve birlikler ile ziraat odaları başta olmak üzere, işlemler elektronik ortamda takip edilmeli, oluşturulan veri düzenine tapu, vergi, borsa, BAĞ-KUR işlemleri de dâhil edilerek politikalar bu kapsamda oluşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, diğer ilgili kurumlar ve Devlet Planlama Teşkilatı bu konuya özellikle eğilmelidir. Yukarıda açıkladığım çeşitli uygulamalarla birlikte, yıllık arz miktarı kayıt yoluyla tespit edilerek verileri tutulmalı, politikaların üretilmesinde mutlaka istifade edilmelidir.

Ülkemizde zeytin üretimi, yıllık 280 bin tonu sofralık olmak üzere, toplam 880 bin ton civarındadır. Türkiye zeytin tüketimi ise ortalama 171 bin ton civarındadır. Ortalama ihracatımız ise 63 bin ton civarında bulunmaktadır. Bu durumda bile yaklaşık 46 bin ton zeytin üretim fazlası görülmektedir ancak zeytin fidan dikiminin teşvik edilmesi bu üretim fazlasını daha da artıracak ve zeytin tarımının da sonunun gelmesine neden olacaktır. Bu gidişle, önümüzdeki yıllarda üretilen zeytin arttıkça fiyatlar düşecektir. Bugün 110 milyon adet olan ağacın 2012 yılında 200 milyon ağaç olmasının planlandığı resmî açıklamalarda yer almaktadır.

Bu şartlar altında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının havzalara göre ürün planlamasına derhâl geçmesi gerekmektedir. Gemlik tipi zeytinin ekolojik yetişme alanı Güney Marmara havzasıdır. Gemlik tipi zeytinin bu havza dışına hızla yaygınlaştırılmasının teşvik edilmesinden vazgeçilmeli, her havzanın kendine has zeytin türü teşvik edilmelidir. Ayrıca, havzalar itibarıyla var olması gereken fidan sayısı belirlenmeli ve buna göre zeytinliklerin genişlemesi de durdurulmalıdır.

Zeytinlikler sertifikalandırılmalıdır, planlanmalıdır, zeytin üreticisine alternatif gelir kaynakları oluşturacak kırsal kalkınma programları oluşturulmalıdır.

Girdi fiyatları bilindiği gibi sürekli artmaktadır. Mazot, ilaç ve gübre destekleri satıştaki kayıtlı ürün miktarına orantılı olarak yapılmalıdır.

Zeytin salamura suyu ve zeytinyağı kara suyunun arıtılması için oldukça ağır bir çevre mevzuatı bulunmakla birlikte optimum işletme maliyetlerine uygun tesis kurulması mevcut bilimsel araştırmalara göre henüz ne yazık ki sağlanamamıştır. Çevre mevzuatının bu durum dikkate alınarak gözden geçirilmesi, arıtma tesisleri için yapılacak çalışmaların desteklenmesi, zeytin bölgelerindeki tesislerin belirli bir plan dâhilinde bir araya toplanması gerekmektedir.

Üreticinin aşırı ve bilinçsiz ilaç ve gübre kullanımını ortadan kaldırmak için ilçe tarım müdürlükleri, ziraat odası ve birliklerce müşterek bilinçlendirme faaliyetleri yapılmalı, bunlar için kısıtlama ve standartlar getirilmeli, gübre ve ilaç kullanımını azaltmak için yapılan araştırma faaliyetlerine destek verilmelidir.

Salamura havuzlarındaki gayrisıhhi şartlar giderilmeli, havuzlamaya mutlaka standartlar getirilerek denetlenmelidir.

Markalı ve ambalajlı zeytin satışları kayıtlı ekonomiye katkı sağlayacağı gibi zeytinciliğin geleceğine de yarar sağlayacaktır. Bu nedenle, genel teşvik, vergi ve diğer uygulamalarda başta birlikler olmak üzere bu tür firmalara imkân sağlanmalıdır.

Sulama imkânları artırılmalıdır. Zeytinliklerin yüzde 10 ila 15'lik kısmı ancak sulanmaktadır. Sulama yapılan alanlarda da salma sulama yerine damlama sulama yapılmalı ve yine bu konuda gerekli teşvikler mutlaka sağlanmalıdır. Ayrıca, hiç sulama imkânı bulunmayan yerler çoğunlukta olup buralara sulama için proje hazırlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, sofralık zeytinde kayıt dışının ve standartlara uygun olmayan ürünün piyasaya sunulması kesin ve kararlı bir şekilde mutlaka önlenmeli ve haksız rekabet ortadan kaldırılmalıdır. Özellikle sağlığa zararlı merdiven altı işletmelerine, taklitçilere sıkı kontrol ve yaptırımlar getirilmeli, ilgili yasalar uygulanmalıdır. Ambalajlama tesisi olan firmalara özel destekler uygulanmalıdır. Küçük ölçekli tarım sektörünün orta ve büyük ölçekli işletmeler hâline dönüştürülmesine yönelik, devlet tarafından gerekli yasal çerçeve oluşturulmalı ve tarımda orta ve büyük işletmeler teşvik edilmelidir. Marmara Bölgesi'nin sofralık zeytininin değerlendirilmesine yönelik büyük önemi olan bir taze zeytin borsası oluşturulmalı ve lisanslı depolarla birlikte ticaret borsalarının etkinliğini artıracak düzenlemeler yapılmalıdır. Sofralık zeytindeki kayıt dışının yani merdiven altı üretimin kontrol altına alınması ve haksız rekabetin önüne geçilmesi için sektörün mutlaka envanteri çıkartılmalıdır. Ayrıca, hâlen taslak metin hâlinde olan sofralık zeytin tebliği en kısa zamanda yayınlanmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, dünyada zeytin ağaç varlığı ve dane zeytin üretimine paralel olarak zeytin üreten önemli ülkeler: İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri, Fas, Suriye ve peşinden Mısır gelmektedir. Türkiye, sofralık zeytin üretiminde Avrupa Birliği ülkesi İspanya'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde siyah sofralık zeytin üretimiyle ilk sırada bulunmaktadır. Tüccarların, Gemlik, Orhangazi, İznik ve Mudanya ilçeleri yerine, Akhisar gibi Gemlik tipi zeytinin yeni dikim alanlarından zeytin almayı ve bu zeytinleri Bursa ili sınırları içerisinde havuzlamak suretiyle Güney Marmara Bölgesi zeytini olarak piyasaya sunmaya hazırlandıkları bölgemizde maalesef gözlenmektedir.

Sayın milletvekilleri, zeytin üreticisinin en önemli sorunu olan, maliyet-fiyat dengesini etkileyen belli başlı unsurları burada kısaca özetlemekte fayda görüyorum.

Zeytincilik doğal özelliği gereği başka tür ziraatçılığa pek de uygun olmayan, görece verimsiz, susuz, yamaç arazilerde yapılmaktadır. Tarihî uygulamalarında bu yerler bir sıra zeytin ağacı ve bir sıra üzüm gibi alternatifiyle birlikte ekilmekteyken, bugün zeytinlikler sadece zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Özellikle Mudanya, Gemlik ve Erdek ilçelerindeki zeytinliklerin sulama imkânları hiç olmadığı gibi önemli bir kısmı nem etkisinden de yeterince yararlanamamaktadır.

Doğal özelliği gereği de aşırı iri olmayan Gemlik tipi zeytinin irilik derecesine göre vasıflandırılmak suretiyle fiyatlandırılması, sulama imkânları kısıtlı olan bu ilçelerdeki zeytin üreticisinin, maliyetinin altında kalmasında büyük bir etken olmaktadır. İri zeytinin maliyeti kurtaran fiyatı bulması üreticiyi aşırı ve bilinçsiz şekilde gübre ve ilaç kullanmaya itmektedir. Bu kullanış son yıllarda Gemlik tipi zeytinin yapısında önemli derecede bozulmalara sebep olmuştur. Zeytinde metal ve kimyevi maddelerde artış gözlenirken, daha havuzlama aşamasında zeytinde çürüme ve bozulmalar görünmeye başlanmıştır.

İlaçlama hataları, hasat sırasında yapılan hatalarla birleşince bu bölgelerdeki zeytinle ilgili ciddi sıkıntılara yol açmaktadır. Ayrıca birlik, havuzlama ve satış sırasındaki fire ve bozulmalar nedeniyle de ciddi şekilde zararlara uğramaktadır.

Değerli milletvekilleri, dört aylık süre içerisinde üniversitelerden, ilgili kamu kuruluşlarından, tarım satış birliklerinden, sanayicilerden pek çok kişiyi dinledik. Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu bölgelerine giderek meseleye farklı yönlerden, hatta birbirine göre karşı taraftan bakan kişilerle bir araya gelerek çok geniş katılımlı toplantılar düzenledik. Bu çalışmalar sırasında Komisyon olarak çok değerli bilgiler elde ettik. Sorunları ve önerileri bir beyin jimnastiği içerisinde toparlayıp birlikte süzgeçten geçirme imkânı bulduk. Bu raporun bundan sonra yapılacak çalışmalarda gerek Hükûmete gerekse ilgili kamu kuruluşlarına ciddi ölçülerde katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, özetlemek gerekirse, 29 arkadaşımızla beraber verdiğimiz teklif üzerine heyetimizin, yüce Meclisin de katkılarıyla kurulan Komisyon tarafından hazırlanan raporda zeytin hastalıkları, çevre ve arıtma sorunu, gıda güvenliği sorunu, kayıt dışı ekonomi, üründeki dönemsel arz-talep dengesizliği, zeytinliklerin yaygınlaşmasındaki sorunlar gibi pek çok konuya değinmeye çalıştık. Elbette ki Komisyon üyelerimizin çalışmalar sırasında dikkatini çeken konularla alakalı bireysel ve grup hâlinde kanun teklifleri de olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

İSMET BÜYÜKATAMAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Ancak icra makamının Hükûmet olduğunu, tespit edilen birtakım sorunların muhatabı olan ilgili kamu kuruluşlarının yapması gereken çalışmalar bulunduğunu ve bu konuda vatandaşımızın, üreticilerimizin ciddi bir beklenti içerisinde olduğunu ve bu Komisyonda yer alan iktidarı ve muhalefetiyle bütün milletvekili arkadaşlarımızın attığı imzaya sahip çıkması ve konuların takipçisi olması gerektiğini de özellikle ifade ederek hazırlanan bu raporun üreticimize, milletimize hayırlara vesile olmasını temenni ederken, bu konudaki çalışmalarda emeği geçen bütün arkadaşlarımı canı gönülden tebrik ediyor, yüce heyetinizi en derin saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Büyükataman.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün.

Buyurunuz Sayın Özgün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Zeytin ve Zeytinyağı ile Diğer Bitkisel Yağların Üretiminde ve Ticaretinde Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz bu rapor iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümünde zeytin ve zeytinyağı, ikinci bölümünde ise diğer bitkisel yağlar yer almaktadır. Rapor incelendiği zaman görülmektedir ki sektörle ilgili olarak bütün kesimlerle görüşülmüştür. Hepsinden bilgi alınmış, sorunlar detaylı bir şekilde konuşulmuştur. Gerek kamu kesimi gerekse özel sektör temsilcileri toplantılara gelerek önemli katkılarda bulunmuşlardır. Komisyon ayrıca sorunları yerinde dinlemek ve görmek üzere de Ankara dışında çalışmalar yapmıştır. Ege Bölgesi, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde incelemelerde bulunmuş ve toplantılar yapmıştır. Bu toplantılara da üreticiler, sanayiciler, kooperatifler, birlik temsilcileri, odalar, borsalar, resmî makamlar, üniversite yetkilileri herkes katılarak kendi görüşlerini ifade etmiş, katkı vermişlerdir.

Değerli arkadaşlar, insan beslenmesinde yağ önemli bir yere sahiptir. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin gereği olarak Dünya Sağlık Teşkilatının tavsiyesi, günlük toplam enerji ihtiyacının yüzde 25 ila 30'unun yağlardan sağlanmasıdır. 1 gram yağın 9,3 kalori verdiğini dikkate aldığımızda beslenmede yağın ne kadar önemli olduğu hemen anlaşılmaktadır. Elbette bu kalorinin önemli bölümü bitkisel ve sıvı yağlardan oluşması gerekmektedir. Son yıllarda dünyada sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları yanında uzun yaşama olan ilginin artması, insanların zeytin ve zeytinyağı tüketimini de artırmıştır. Üretici ülkeler için ekonomik ve sosyal açıdan önemli ürünlerden biri olan zeytin ve zeytinyağı, aynı zamanda Akdeniz'i simgeleyen kültürün de bir parçasıdır. Türkiye'nin önemli ihraç ürünlerinden birisi olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz potansiyeli dikkate alındığında, mevcut sorunların çözüme kavuşturulmasıyla, özellikle Avrupa Birliği katılım sürecinde tarım sektörümüz için rekabet gücü olan ürünlerimizden birisidir.

Zeytincilik, cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli dallarından biri olmuştur. Uzun yıllar süren çabalar sonucu ülkemizde zeytincilik büyük bir hızla gelişmiştir. Yeni, bakımlı, sağlıklı ve verimli bahçeler ile sofralık zeytin ve zeytinyağı işleme tesislerine sahip olunmuştur. Ancak zeytinciliğe verilen bu önem 1950'li yıllardan sonra biraz zayıflamış, azalmış ve günümüze doğru da zeytin ağaçları sökülmesine kadar varmıştır. Ancak Hükûmetimizin 2006 yılında başlayan teşvik kapsamında 10 dekardan az olmamak ve sertifikalı fidan olmak koşuluyla dekara 250 YTL verilmesi fidan üretimini ve dikilen fidan sayısını da artırmıştır. Ancak İspanya'nın 1970'li yıllarda başlattığı gibi, belli bir plan ve program çerçevesinde yapılması, yani her bölge ve yöre için ayrı çeşit budama ve terbiye şekli gibi teknik konuların bir standarda bağlanmış olması da gelecek açısından büyük fayda sağlayacaktır.

Diğer tarım dallarında teknolojinin gelişmesine rağmen bu durum zeytin ve zeytinyağı üretimine tam anlamıyla yansıyamamıştır. Verimin düşük, maliyetin yüksek olduğu yıllarda üreticinin geliri düşük olmuştur. Verimi ve kârlılığı artırıcı tedbirler alınmaya devam etmelidir.

Hükûmetimiz Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı çerçevesinde makine ve ekipman alımlarını desteklemektedir. Bu makine ve ekipman alımı kapsamına zeytin hasadında kullanılan makine ve ekipmanların da alınması sağlanmalıdır. Artık sırıkla zeytin hasadından vazgeçilerek makinelerle bu hasadın yapılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, zeytinyağı zeytinin preslenmesiyle elde edilen, herhangi bir kimyasal işleme tabi tutulmadan ve doğrudan tüketilebilen doğal bir meyve suyudur. Bitkisel yağlar içerisinde fiziksel metotlarla üretilebilen tek yağ olması zeytinyağının sahip olduğu bir ayrıcalıktır. Son yıllarda bu özelliği nedeniyle sadece üretimi yapılan ülkelerde değil, sağlıklı yaşam idealini ilke edinen ülkelerde de tüketilmeye başlanılmıştır.

Her zeytin meyvesi yaklaşık ağırlığının yüzde 18'i oranında yağ içerir. Dünya zeytin üretimi incelendiğinde genelde artan eğilim görülmektedir. Zeytinyağı üretiminin son on sekiz yıl ortalamasına baktığımız zaman yüzde 49'unu İspanya, yüzde 30'unu İtalya, yüzde 19'unu Yunanistan, yüzde 7'sini Tunus, yüzde 4,8'ini Türkiye, yüzde 4,6'sını Suriye üretmektedir. Görüldüğü gibi sıralamada 5'inci yerdeyiz.

Ülkemizdeki en kaliteli zeytinyağları da Balıkesir ilimizin Ege Körfezi'ndeki ilçelerimizde üretilmektedir. Ülkemizin ana üretim hedefi natürel sızma zeytinyağının üretiminin artırılması olmalıdır. Bunun için ağaçtan şişeye kadar üretimin her aşamasında verim ve kaliteye etki eden bütün faktörlere dikkat edilmelidir. Ülkemizde natürel sızma yağ üretimi yüzde 25 ila 30, rafine yağ üretimi ise yüzde 70-75 civarındadır. Oysa diğer önemli yağ üreticisi ülkelerde durum tam tersidir. Natürel yağ üretimi yüzde 80-90 oranındadır. Bu durum zeytinyağı ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir.

Zeytinyağı sektörü farklı işletme tesislerinden oluşmaktadır. Entegre tesislerin yanı sıra sadece zeytin sıkma tesisleri, rafine yağ üretimi tesisleri, yağ dolum tesisleri bulunmaktadır. Hükûmetimiz, Kırsal Kalkınmayı Destekleme Programı kapsamında hibe yardımlarla zeytinyağı tesislerini de desteklemektedir ve son zamanlarda çok sayıda yeni tesis ve fabrikalar açılmıştır.

Önemli zeytinyağı üreticisi konumunda olan ülkemizde kişi başına düşen tüketim yaklaşık 1 kilogramdır. Diğer ülkelere şöyle baktığımızda, Yunanistan'da 21 kilogram, İtalya'da 11 kilogram, İspanya'da 13 kilogramdır. Türkiye'de zeytinyağı tüketimi gerek fiyat gerekse alışkanlıklar nedeniyle çok düşüktür. Bunun mutlaka artırılması gerekmektedir.

Ülkemiz zeytinyağını İtalya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Suudi Arabistan gibi ülkelere ihraç etmektedir ve zeytinyağı ihracatı dış ticaretimiz açısından da son derece önemlidir. Buradaki hedefimiz, kaliteli üretim ve ambalajlı zeytinyağı ihracatı olmalıdır.

Değerli arkadaşlar, zeytinyağı maliyetlerindeki artışa bağlı olarak TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği alım fiyatlarında da bir artış gözlenmekte olup, devlet tarafından verilen prim destekleriyle zeytinyağı üreticilerinin maliyetlerinin üstünde bir gelir elde etmeleri için çalışılmaktadır.

Zeytinden elde edilen bir diğer ürün sofralık zeytindir. Sofralık zeytin üretiminde Marmara Bölgesinin ayrı bir yeri vardır. Çünkü bu bölgede üretilen zeytinin yüzde 80'i siyah sofralık olarak gözlenmekte ve çeşit olarak da Gemlik çeşidi ilk sırayı almaktadır. Sofralık zeytin üretimi 2001-2002 yıllarında 100 bin ton civarındayken, bugün 185 bin ton civarına gelmiş bulunmaktadır.

Türkiye'de üretimin önemli bir miktarı tüketime yönlendirilmekte, işleme tekniğindeki farklılıktan dolayı ihraçta aynı başarıyı gösterememekteyiz. Genellikle yüksek tuz içeren işletme tekniğiyle, başta Avrupa Birliği ülkelerinin, büyük tüketici ve ithalatçı ülkelerin damak zevkine hitap edilememektedir. Bu bakımdan bu konu üzerinde durulmalıdır. Aynı zamanda büyük kalibreli zeytin üretimi de teşvik edilmelidir.

İhracatımızı daha çok Türklerin yaşadığı Avrupa Birliği ülkelerine yaptığımız da görülmektedir.

Zeytin ve zeytinyağı sektörü için en önemli konuların başında prim ve diğer destekler gelmektedir. Zeytinyağı üreticilerine, dönemsel olarak değişmekle birlikte, destekleme primi adı altında doğrudan kilogram başına yapılan desteklerin tutarları belirlenirken iç ve dış piyasa fiyatları, üretim maliyetleri, bütçe imkânları göz önünde bulundurulmaktadır. 2002 yılında kilogram başına verilen prim 17,5 yeni kuruştur. 2007 yılında verilen prim ise kilogram başına 20 yeni kuruştur. 2008-2009 sezonu için oluşacak fiyatlar da dikkate alınmak suretiyle üreticiyi teşvik edecek, tatmin edecek bir prim açıklaması da üreticiler tarafından beklenmektedir.

Değerli arkadaşlar, zeytinyağı ve sofralık zeytin üreticilerine ayrıca genel bir destekleme sistemi olan doğrudan gelir desteği kapsamında 2000 yılından bu yana destek yapılmıştır. Zeytin üreticilerine prim desteği ve doğrudan gelir desteği ödemelerinin yanında 2003 yılından itibaren mazot ve gübre desteği de sağlanmaktadır.

Sertifikalı zeytin fidanı kullanımının artırılarak, sağlıklı fidanlarla en az 10 dekar kapama zeytin bahçesi tesisinin yaygınlaştırılması amacıyla 2006 yılından itibaren zeytin üreticileri desteklenmektedir. Sertifikalı fidan destekleriyle yaklaşık son üç yılda 30 milyon zeytin fidanı dikimi gerçekleştirilerek, zeytin ağaç varlığı ve alanı artırılmıştır.

Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması çerçevesinde ülkemizde ihracat desteği verilebilecek kırk dört ürün grubu içerisinde zeytinyağı ve sofralık zeytin ihracatında ihraç iadesi ödemesi yapılmaktadır. Küçük ambalajlarda ve markalı olarak yapılan ihracatta daha yüksek ihracat iadesi ödemesi verilmektedir.

Ülkemizin zeytincilikteki güçlü avantajını koruyabilmek için uluslararası platformlarda yer alarak teknolojik gelişmeleri takip etmesi, Türk zeytincilik sektörü menfaatlerine uygun politikalar oluşturması, bunların savunulması, kabul ettirilmesi gerekmektedir. Bunun için de uluslararası kuruluşa üye olunması zeytincilik sektörümüzün bir ihtiyacı olarak görülmektedir.

Sektörde karşılaşılan bazı sorunlara da değinmek istiyorum: Bir defa öncelikle, zeytincilik sektörüne verilen önem daha çok artırılmalı, üretimi, verimi ve kaliteyi artırıcı destekler daha çok teşvik edilmelidir.

Zeytincilik konusunda tek araştırma enstitüsü olan Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsünün millî projeleri yürütebilecek yeterli kalifiye elemana, araştırıcı ve mali desteğe daha çok ihtiyacı var, bunun yapılması gerekir.

Zeytin üretimi ve sanayisinin yaygın olduğu bölgelerde eğitim kuruluşlarının açılması teşvik edilmelidir.

4086 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinde zeytinlik sahalarının daraltılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme konusunda uygulamada da gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Zeytinyağına diğer yağların karıştırılarak satışının engellenmesi için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından denetimler artırılmalıdır.

Lisanslı depoculuk sisteminin ürün ihtisas borsalarına işlerlik kazandırılması gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak teşvik ve desteklere de önem verilmelidir. Zira, üretim kadar ürünün sağlıklı koşullarda saklanması, pazarlanması da o derece önemlidir.

Tarım sektöründeki en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan tarımın kayıt altına alınması konusunda üretici örgütlerinden faydalanılmalıdır.

Birlik yönetimlerinin denetlenmesi ve yanlış yapan yönetimin cezalandırılması üretici güveninin tekrar kazandırılmasını sağlayacaktır.

Denetim sorunu için bağımsız denetim mekanizmalarının da işletilmesi sağlanmalıdır.

Yaprak ve toprak analizine dayalı gübrelemeyi teşvik edici önlemlerin acilen alınması gerekmektedir.

Damlama sulama yönteminin kullanımını zaten Hükûmetimiz teşvik ediyor, zeytincilikte de bunun teşvik edilmesi gerekir.

Çeşit bitki fizyolojisine uygun budama yapılmalıdır. Özellikle yaşlı ağaçların gençleştirme budaması, desteği olmalıdır.

Zeytinyağı tüketimini artırmak için tanıtım faaliyetlerine önem verilmelidir.

Sofralık zeytine de prim verilmelidir, ihracata uygun sofralık zeytin çeşitlerinin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.

Bu raporun ikinci bölümünde yer alan yağlı tohum bitkileri konusuna da kısaca değinmek istiyorum. Yağlı tohumlu bitkiler tohumlarındaki yağ ile gıda sanayisine ham madde sağlayan ürünler olarak tanımlanabilir. Ülkemizde yağlı tohumlu bitkilerde görülen en büyük sorun üretim yetersizliğidir. Üretimin yetersiz olmasının en önemli nedeni ise yağlı tohum ekin alanlarının artırılamaması ve yağlı tohum bitkilerinin rekabet ettikleri ürünlere göre veriminin düşük olmasından gelmektedir. Ülkemizde bitkisel yağ üretimi büyük oranda ayçiçeği ve pamuğa bağlıdır. Bu iki üründeki dalgalanmalar yağ üretimini olumsuz etkilemektedir. Bu bakımdan, yağ bitkileri üretimini çeşitlendirmek amacıyla ülkemizin çeşitli bölgelerine adapte olabilecek yağ bitkileri teşvik edilmelidir. Yağlı tohumlu bitkilerde üretim bir plan dâhilinde yürütülmelidir, gereken yağlı tohum üretimini karşılayacak şekilde ekim yaptırılmalıdır. Üretici birliklerinin sözleşmeli üretim yapmalarını teşvik etmeli ve üretici birlikleri de üretici adına sözleşme yapabilmelidir. Ekim alanları genişletilmelidir, yağışın yeterli olduğu bölgelerde kışlık kolza, ayçiçeği nispeten kurak ve verimsiz topraklarda aspir ekimi yapılabilir. Gerek birinci gerekse ikinci ürün olarak sulanabilir alanlarda soya kolaylıkla ekilebilir. Sertifikalı tohum desteği soya ve pamuk yanında kolza ve aspir için de, aynı zamanda ayçiçeği için de verilmelidir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tüm tarım ürünlerini bünyesinde bulunduran, bu ürünlere ilişkin tüm politikaları belirleyen bir noktaya getirilmelidir.

Konuşmamın son bölümünde, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinden biraz bahsetmek istiyorum. Kooperatif ve birliklerin yeniden yapılandırılması 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkındaki Kanun'la düzenlenmiş ve özerk bir yapıya kavuşturulmuştur. 30/7/2004 tarihinde silinen DFİF borcu 1 milyar 362 milyon 306 bin YTL'dir bu tarım satış kooperatifleri birliklerinin. 6/3/2008 tarihi itibarıyla -bakıyoruz hesaplarına- kredi bakiyesi 632 milyon 500 bin YTL'ye ulaşmış bulunmaktadır. 4572 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra kullanılan DFİF kredileri 1 milyar 467 milyon 900 bin YTL civarındadır. Bu durum tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin durumunu açıkça orta yere koymaktadır. Yeniden yapılandırma için yapılan gayretler henüz tam amacına ulaşmış bulunmamaktadır. Bu konu üzerinde de hassasiyetle durulmalıdır. Tarım satış kooperatiflerine ve birliklerine 4572 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle başlayan yeniden yapılandırma döneminde sağlanan desteklerin başında ayrıca istihdam fazlası personelin işten çıkartılması neticesi personele ödenen kıdem ve ihbar tazminatlarının karşılanması da vardır.

Değerli arkadaşlar, bu rapor inşallah bitkisel yağ sanayimizin geleceği, zeytin ve zeytinyağı sektörümüzün geleceği açısından ışık tutacaktır, Hükûmetimizin bundan sonraki çalışmalarına katkısı olacaktır. Raporun hazırlanmasında emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Raporun herkes için, bütün taraflar için, üreticilerimiz için, ihracatçımız için, sanayicimiz için, tüketicilerimiz için faydalı olacağı kanaatimi arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, hayat boyu başarılarımızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve sağlam, mutluluklarımızın yeni filizlenen yemyeşil bir zeytin dalı gibi sürekli, yaşamımızın zeytinyağı ile daha sağlıklı ve güzel olması dileklerimle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özgün.

Şahısları adına Manisa Milletvekili Mustafa Enöz konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Enöz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ENÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonu raporu üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, dünyaya baktığımızda, yüzde 98'i Akdeniz çanağında olmak üzere, 900 milyon kadar zeytin ağacının bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu ağaç varlığının 140 milyon dolayındaki sayısı ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemiz, dünyanın önemli zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkeleri arasında yer almaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkelerin ekonomilerinde tarım çok önemli ve özel bir yere sahiptir. Ülkemiz ekonomisine katkısı açısından tarımsal ürünlerimize baktığımızda büyük öneme sahip ürünlerimizden biri de zeytindir. Ülkemiz, dünyada zeytin üretiminde 4'üncü, sofralık zeytin üretiminde 2'nci ve zeytinyağı üretiminde de 5'inci sırada olmasına rağmen, dünya tüketiminde yüzde 2,8 ile tüketici ülkeler arasında en son sıralarda yer almaktadır. Ülkemiz, dünya zeytin üretiminin yüzde 8,48'ini, zeytinyağı üretiminin yüzde 5'ini, sofralık zeytin üretiminin ise yüzde 11,2'sini gerçekleştirmektedir. Kişi başı zeytinyağı tüketimi Yunanistan'da 21, İspanya'da 12, İtalya ve Tunus'ta 9 kilogram iken Türkiye'de maalesef sadece 1 kilogram civarındadır. Bunun sebepleri olarak zeytinyağındaki perakende fiyat yüksekliği ve en önemlisi, halkımızın bu yağı tüketme alışkanlığının olmaması gösterilebilinir.

Değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı, Avrupa Birliği tarım sektörü içerisinde bu ülkelerle rekabet edebileceğimiz ürünlerden birisidir. Dünyada çoğu ülke zeytinciliğin gelişmesi için üreticilerine teşvikler vermektedir. Ülkemizde ise zeytincilik yapan üreticilerimiz oldukça zor durumda bulunmaktadır. İzmir, Aydın, Muğla, Balıkesir, Bursa, Manisa, Çanakkale, Tekirdağ, Hatay, Adana illerimiz önemli zeytin üretici illerimizdir. Ülkemizde yaklaşık 500 bin aile geçimini zeytincilikten sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi zeytin, belirli işlemlerden sonra sofralık zeytin olarak tüketilen ya da belirli yöntemlerle yağı çıkarılmak suretiyle tüketilen gıda maddesidir. Dünyada zeytin ağacı varlığı ve dane zeytin üretimine paralel olarak sofralık zeytin üreten önemli ülkeler İspanya, Türkiye, İtalya, Yunanistan, Fas, Suriye ve Mısır'dır. Türkiye, sofralık zeytin üretiminde AB ülkesi İspanya'dan sonra 2'nci sırada yer almaktadır. Türkiye, dünya sofralık zeytin üretiminde siyah sofralık zeytin üretimi ile ilk sırada yer alırken yeşil sofralık zeytin üretiminde İspanya ilk sırada yer almaktadır.

Değerli milletvekilleri, zeytin üreticisinin en önemli sorunu olan maliyet dengesini etkileyen belli başlı unsurları kısaca özetlemek ve çözüm önerilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Zeytincilik, doğal özelliği gereği başka tür ziraatçılığa pek de uygun olmayan, genelde susuz ve yamaç arazilerde yapılmaktadır.

Zeytinciliğin girdi maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklanan sorunlara, ilgili çiftçi kuruluşları ile beraber Hükûmetçe sorumluluk bilinciyle çözüm üretilmesi gerekmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının zeytin üretimi ile ilgili, özellikle Gemlik tipi zeytin fidanı dağıtarak uyguladığı politika eksiktir. Bunun yerine, diğer tür sofralık zeytin türlerinin doğal havzalarında yaygınlaştırılarak alternatif çeşitlerin artırılmasının daha doğru bir politika olacağı inancını taşımaktayım.

Ağaç başına düşen verimi artırmaya yönelik çalışmalar yapılması, ARGE faaliyetlerine destek verilmesi, toprak analizleri yapılarak bunlardan elde edilen sonuçlara göre üreticilere yardımcı olunması, il tarım müdürlüğünün sahaya inerek burada çalışmalar yapması, sulama sorununun DSİ ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından müştereken çözümlenmesi ve bu sorunun çözümüyle birlikte damlama sulama yönteminin desteklenmesi gerekmektedir.

Genel tarım politikasıyla ilgili olmakla beraber küçük arazilerin birleştirilmesi, arazilerin böldürülmemesi, sofralık zeytinde destek uygulanması hâlinde bu desteğin satışla da irtibatlandırılarak böylece, kayıtlı ekonominin teşvik edilmesi gibi tedbirlerin de alınması gerekmektedir.

Özellikle herhangi bir marka ambalajlı üretim, ülkemiz için değer oluşturma, ekonominin kayıt altına alınması gibi bir sorunu bulunmayan tüccarlar karşısında, kayıtlı çalışan kuruluşlarımız oldukça zorlanmaktadır. Bu nedenle, zeytin teşvik, vergi, çevre ve diğer politikaların oluşturulmasında markalı, ambalajlı ve kayıtlı çalışan kurumlara katkı sağlayacak şekilde program ve düzenlemeler yapılması önem taşımaktadır.

Ülke genelinde kesin toplam zeytin ağacı sayısı bilinmediği için, üretim ve tüketimde bölgelere göre sağlıklı istatistikler yapılamamaktadır. Bu bağlamda, ciddi şekilde bölge ağaç sayımları yapılmalıdır. Sektör hakkında sağlıklı bilgilere ve doğru rakamlara ulaşılması gerekmektedir.

Sofralık zeytin sektöründeki zeytinliklerin küçük ve aile tipi işletmelerden oluşması maliyetleri yükseltmekte, bu da rekabet gücünü azaltmaktadır. Fidan dikiminde bölgelere uygun cins fidanların seçilmesi ve bu doğrultuda dikimlerin yapılması ve de üreticilerin bu konuda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Gübre kullanımı bilinçsizce yapılmaktadır. Zeytinliklerin bölgelere göre toprak, gübre haritası çıkarılmalı, yapılacak olan toprak ve yaprak analizleri sonuçları doğrultusunda gübreleme prosedürü oluşturulmalıdır.

Zeytinliklerin yüzde 10-15'lik kısmı sulanmaktadır. Sulama yapılan alanlarda da salma sulama yerine damlama sulama yapılması teşvik edilmelidir.

Zeytin üretiminde ağaç başına verim düşüklüğüne yol açmamak için toprağın işlenmesi hususunda üreticilerimiz bilinçlendirilmeli, bunun için öncelikle mazot, gübre vesair maliyetlerin azaltılması için politikalar üretilmelidir.

Türkiye'de büyük can ve ekonomik kayıplara sebep olan kalp ve damar hastalıklarıyla mücadelenin en etkili ve ekonomik yolunun halkımızı bu hastalığa karşı uyarmak ve bilinçlendirmek olduğundan hareketle, zeytinyağının vücuttaki ana damarlarda ve kılcal damarlardaki kireçlenmeyi önleyerek damar sertliğinin oluşmasına engel olduğu, ayrıca dolaşımdaki kanda kolesterol parçacıklarının oluşmasını da önlediği bilinmektedir. Bu hususlar da göz önüne alınarak zeytinyağının iç tüketiminin arttırılması amacıyla zeytinin insan sağlığı ve beslenmedeki önemi tanıtım ve reklam kampanyalarıyla sağlanmalıdır.

Sofralık zeytinde kayıt dışının ve standartlara uygun olmayan ürünün piyasaya sunulması kesin ve kararlı biçimde önlenmeli ve haksız rekabet ortadan kaldırılmalıdır. İhracat iadesi yardımları sürdürülmelidir. Sofralık zeytin üretim sektöründe altyapı genelde küçük ve aile tipi işletmelerden oluşmakta ve maliyetleri yükseltmektedir. Bu nedenle yükselen maliyetler karşısında sofralık kalitede olmayan zeytinler, kısa zamanda nakde dönüştürmek amacıyla hijyenik olmayan koşullarda erken olgunlaştırma uygulamalarına başvurulmaktadır. Bu tür standart dışı üretimin ve yarattığı olumsuzlukların önlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca piyasada üretim izni olmadan zeytin işleyip pazarlayanların etkin şekilde denetlenmesi hem tüketici sağlığı hem de sektörün geleceği açısından çok önemlidir. Birliklerin sermaye yapılarını güçlendiren ve finansman sorunlarına çözüm getiren çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda özellikle kooperatif, birlik ayrışmasını engelleyici mümkün mertebe güçlü bir kurumsal yapı oluşturmaya müsait düzenlemelere yer verilmelidir. Zeytinyağının sağlıksız koşullarda uzun süreli depolanması sonucu oluşan kalite kayıpları her yıl büyük ekonomik zararlara yol açmaktadır. Bunun için lisanslı depoculuğun teşvik edilmesi gerekmektedir. Zeytincilik ihtisas organize sanayi bölgelerinin bir an önce faaliyete geçirilmesi ve teşvik etmesi gereklidir.

Zeytinyağı ihracatı 2007-2008 sezonunda bir önceki sezona göre yüzde 60'lık bir düşüşle 34,5 milyon dolarlık bir ihracat gerçekleştirilmiştir. Ülkemizdeki ham madde fiyatlarının yüksekliği ve döviz kurlarının düşüklüğü üst üste gelince Türkiye dünya zeytin piyasalarında fiyat tutturamaz ve ihracat yapamaz konuma gelmiştir. Bu konuda hükûmetçe acil tedbirler alınmalıdır.

Bunun yanı sıra ülkemiz pazarlama stratejisini gözden geçirerek yeni pazarlama stratejileri hayata geçirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

MUSTAFA ENÖZ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Sektör, genel gıda fuarlarındaki fark edilme çabası yerine uluslararası ihtisas fuarlarında yerini almalıdır.

Son yıllarda dünya genelinde yeni plantasyonlar ve üretimde belirgin bir artış görülmektedir. Zeytinyağı ve zeytine yönelik ilginin artmasına rağmen uzun vadede sektörün talep açısından sıkıntıya girme riski bulunmaktadır. Bu bağlamda, ülkemizde yaygın bulunan küçük ölçekli tepelik, yamaçlık ve ekstansif zeytinliklerin rekabet imkânı ve katma değer hasılatının artırılması, kırsal turizm gibi yeni gelir kaynakları yaratılması ve organik zeytin ve zeytinyağı işletmeleri üretimi önemli fırsatlar sunabilir. Bunlar teşvik edilmelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.

Komisyon adına, Komisyon Başkanı Balıkesir Milletvekili Ahmet Edip Uğur konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Uğur.

(10/27,34,37,40,102) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU BAŞKANI AHMET EDİP UĞUR (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların sorunlarını tespit etmek ve çözüm yollarını araştırmak amacıyla oluşturulan komisyonumuzun raporu üzerinde komisyon olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

İnsan beslenmesinde yağ önemli bir rol almaktadır. Dengeli ve sağlıklı beslenmenin gereği olarak Dünya Sağlık Teşkilatı tavsiyesi günlük toplam enerji ihtiyacının yüzde 25-30'unun yağlardan alınmasını önermektedir. 1 gram yağ 9,3 kalori vermektedir. Beslenmede yağdan gelen kalorinin önemli bölümünü zeytinyağı ve bitkisel sıvı yağlar oluşturması gerekmektedir. Diğer yandan, son yıllarda dünyada sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlıkları yanında uzun yaşama olan ilginin artması, insanların zeytin ve zeytinyağına olan tüketimini artırmıştır. Üretici ülkeler için ekonomik ve sosyal açıdan önemli bir ürün olan zeytin ve zeytinyağı, aynı zamanda Akdeniz'i simgeleyen kültürün de parçasıdır. Türkiye'nin önemli tarımsal ihraç ürünlerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz potansiyeli dikkate alındığında mevcut sorunların çözüme kavuşturulmasıyla özellikle de Avrupa Birliğine katılım sürecinde tarım sektörümüz için rekabet gücü olan ürünlerden biridir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Meclisimizin kararıyla, ülkemiz zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların sorunlarını tespit etmek ve çözüm yollarını araştırmak amacıyla oluşturulan komisyonumuz, çalışmalarına 11 Mart 2008 tarihinde başlamıştır. Komisyonumuz dört aylık çalışma süresi içerisinde üreticiden ihracatçıya kadar zeytin, zeytinyağı ve bitkisel yağların üretimi ve ticaretinde yaşanan tüm sorunları araştırmış, alınması gereken önlemleri belirleyerek Meclisimizin önüne bir rapor hâlinde getirmiş, siz değerli milletvekillerinin takdirine takdim etmiştir.

Zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağlar olmak üzere iki bölümden oluşan raporumuz, zeytincilik ve yağlı tohumlu bitkiler ve bitkisel yağlar konusundaki politikaların oluşturulmasında karar alıcılara önemli bir yol haritası niteliği taşımasının yanı sıra ilgili kamu kurum ve kuruluşları için de yararlanılabilecek temel bir çalışma olmuştur. Bu çalışmanın sorunların çözümüne katkıda bulunması en büyük temennimizdir.

Değerli milletvekilleri, zeytin ve zeytinyağı, insanoğlu yeryüzünde var olduğu günden bu yana vardır. Gıda maddesi olarak vardır, ticari anlamda bilinmektedir. Semavi kitaplarda da adı geçen, bin yaşına kadar yaşayabilen, barışın simgesi olmuş ölümsüz bitki zeytinin ana vatanı yukarı Mezopotamya'ya kadar Anadolu topraklarıdır. İnsan sağlığı için değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan zeytinin endüstriyel değeri de gıda değeri kadar önemlidir. Bu değeri gün geçtikçe artmaktadır. Ancak, bu değer artışıyla birlikte zeytinin sorunları da gün yüzüne çıkmaktadır.

Zeytincilik cumhuriyet sonrası ülkemiz tarımının en önemli faaliyet alanlarından biri olmuştur. Zeytincilik seferberliğinin başlatılmasıyla birlikte 1937 yılında Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuş, uzun yıllar süren bu faaliyetler sonucunda zeytinciliğimiz hızla gelişmiş ve bu gayretler sayesindedir ki yurt dışında eğitim görmüş uzmanlara, yeni, bakımlı, sağlıklı ve verimli bahçeler ile sofralık zeytin ve zeytinyağı işletme tesislerine sahip olunmuştur.

2006 yılında başlayan teşvik kapsamında 10 dekardan az olmamak ve sertifikalı fidan olmak koşuluyla dekara 250 YTL prim, daha sonra 100 YTL, Gemlik çeşidinde 40 YTL prim verilmesi fidan üretimini ve dikilen zeytin fidanı sayısını artırmıştır. Türkiye 650 bin hektarlık alan üzerinde yüz elli milyon adet zeytin ağacı varlığına sahiptir. Bu zeytin ağacı varlığıyla yılda 1 milyon 800 bin ton zeytin üretimi gerçekleşmiştir ve ülkemizin hedefi iki yüz milyon zeytin ağacıdır. Özellikle son yıllarda yapılan desteklemeler neticesinde Türkiye zeytin ağacı varlığında önemli artışlar sağlamıştır. Bu artışlarda özellikle dikim sıklığının artmasıyla alan olarak artışa göre ağaç sayısı artışı daha fazla olmuştur.

Ülkemizde yılda ortalama 100 ve 150 bin ton arasında zeytinyağı üretimi vardır. Dünyadaki zeytinyağı üretimi de 2 milyon 800 bin ile 3 milyon ton arasındadır. Yine ülkemiz 70 bin ton, kişi başına 1 kilo zeytinyağı tüketiyor, diğer kalan yağları yılda 60 bin ile 90 bin ton arasında da ihraç ediyoruz. Yine sofralık zeytin üretimimiz 270 bin ton civarında, dünyada ise 1 milyon 800 bin ton sofralık zeytin üretimi var. Sofralık zeytinimizde de yine yılda 60 ile 90 bin ton arasında bir ihracatımız var.

Diğer ülkelerdeki gelişmeleri göz önüne aldığımızda, zeytinciliğin bu ülkeler seviyesine getirilebilmesi için devletin yetkili organlarının faaliyette bulunması gerektiği düşünülmektedir. Çünkü üreticiler yeni bilgi ve teknolojiler yönünden eksiktirler. Dolayısıyla bilinçsiz yapılan tarım, bilinçsiz sofralık ve yağlık işleme ile birleşince verim ve kalite düşüklüğü meydana gelmektedir. Verimin az olması da toplam üretim maliyetini artırmakta, tüketimi ise azaltmaktadır. Ayrıca kalitenin düşük olması da sofralık zeytin ve zeytinyağının tüketimini azaltan etkenler arasındadır.

Avrupa Birliğinin zeytincilik sektörüne verdiği desteklerin oldukça yüksek olması da maliyetler açısından uluslararası rekabette ülkemiz açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde yüksek gümrük vergileri nedeniyle ambalajlı olarak satılamayan Türk zeytinyağları için gerekli bürokratik çalışmalar düzenlenmeli, gerekirse dökme ihracat için de kota alınmalıdır.

Dünyada zeytin ve zeytinyağı üretimi yapan bütün ülkelerin üye olduğu ve dünya ticaretinde standartları belirleyen bir kurum olan Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK) üyeliğinden ülkemizin 1998 yılında ayrılması nedeniyle teknik ve ekonomik anlamda dünya zeytinciliğiyle olan ilişkiler yavaşlamış ve zayıflamıştır. Ülkemizin yeniden UZK üyeliği için gerekli olan iç hukuk onay süreci de tamamlanamamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zeytin ve zeytinyağı ülkemizde üretiliyor ancak tüketilmiyor. Biz ülke olarak üreten ve tüketemeyen bir bölgeyiz. Zeytinyağı ancak üretilen bölgelerde tüketiliyor. Zeytinyağını sorun olmaktan kurtarmak için öncelikle tanıtımını iyi yapmamız gerekiyor. Besin değerini, sağlığımıza olan yararlarını insanımıza çok iyi anlatmalıyız. Kişi başına -bütün arkadaşlar ifade ettiler- 1 kilo zeytinyağı tüketiyoruz. Genç ağaçların, yeni dikilen ağaçların da meyve vermesiyle önümüzdeki üç dört yıl içinde zeytinyağı üretimimiz 250-300 bin tonlara gelecek. Yunanistan 21 kilogram, İspanya 13 kilogram, İtalya 15 kilogram, Suriye bile kişi başına 4 kilogram yağ tüketiyor.

Reklam ve tanıtımın önemini belirtmek için bir örnek vermek istiyorum: Bugün ülkemizde mısırözü yağı 140 bin ton tüketiliyor ve Türkiye mısırözü yağında dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi. Yıllarca "Mısırözü yağı sağlığımıza çok yararlıdır, kalbimiz için iyidir." diye bütün doktorların tavsiyesi mısırözü yağının kullanılması yönündeydi. Türkiye'de mısırözü yağı kullanımında bir alışkanlık meydana geldi ve bugün dünyada bir numaralı ithalatçı ülke Türkiye. Biz kişi başına mısırözü yağı tüketiminde Avrupa Birliğinden de, Amerika'dan da öndeyiz. Mısırözü yağını 140 bin ton tüketiyoruz, zeytinyağını 70 bin ton tüketiyoruz. Hâlbuki zeytinyağı sağlığımız için, kalbimiz için, her şeyimiz için bize daha yararlı. Onun için bizim en az mısırözü yağı kadar zeytinyağına önem vermemiz, reklamını yapmamız, tanıtmamız gerektiğine inanıyorum.

Bu Komisyon çalışmaları sürecinde zeytinyağı üreten bütün bölgelerin şikâyeti taklit ve tağşiştir, yani zeytinyağı içine ucuz yağ karıştırılarak bu karışık yağları ucuz fiyata zeytinyağı olarak satmaktır.

5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 29'uncu maddesine ek yapmak suretiyle cezaların ağırlaştırılmasını sağlayan ve caydırıcı olması beklenen bir düzenleme kanun teklifi hâlinde hazırlanarak bütün grupların iştirakiyle Meclis Başkanlığına sunulmuş bulunmaktadır.

Yine aynı teklif içerisinde 6831 sayılı Orman Kanun'a bir madde eklenerek yabani zeytinliklerin aşılanması, makilik alanlarda ve orman arazilerinde bulunan yabani ve ehil zeytin ağaçlarıyla ilgili bir düzenlemeyle de zeytinliklerin ekonomiye kazandırılması hedeflenmiştir. Huzurunuza geldiğinde destek ve katkılarınızı beklemekteyiz.

Değerli milletvekilleri, insan beslenmesinde enerji, hayvan beslenmesinde protein ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak kullanılan yağlı tohumlu bitkiler son yıllarda özellikle biyodizel üretimine ham madde sağlanması nedeniyle dünyada ve ülkemizde yağ bitkilerinin önemi giderek artmaktadır. Yağlı tohumlu bitkiler, tohumlarındaki yağ ile gıda sanayisine, yağı alındıktan sonra küspesiyle yem sanayisine ham madde sağlayan ürünler olarak tanımlanabilir.

Dünyada bitkisel yağ üretimi 2007 yılında yaklaşık 130 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu 130 milyon ton yağ, 400 milyon ton yağlı tohumdan elde edilmiştir. Dünyada 42 milyon ton palm yağı, 39 milyon ton soya yağı, 19 milyon ton ayçiçeği yağı, 5 milyon ton pamuk yağı, 2,3 milyon ton mısır yağı ve 10 milyon ton diğer yağlar tüketilmektedir.

Biraz önce de ifade ettim: Mısır özü yağı bütün dünyada 2,3 milyon ton tüketiliyor, zeytinyağı 3 milyon ton tüketiliyor. Fakat biz maalesef zeytinyağını tüketmiyor da mısır özü yağı tüketiyoruz. Türkiye'ye geldiğimizde Türkiye ne kadar yağlı tohum ve yağ üretiyor, buna bakalım: Türkiye'de 850 bin ton ayçiçeği, 1 milyon ton çiğit, 50 bin ton kanola, 30 bin ton soyayla 2 milyon tona yakın bir yağlı tohum üretimimiz var. Bu yağlı tohumlardan 500 ile 550 bin ton arasında bir yağ elde ediyoruz.

Peki, Türkiye ne tüketiyor? 675 bin ton ayçiçeği yağı, 135 bin ton mısır yağı, 30 bin ton kanola, 45 bin ton pamuk ve 15 bin ton soyayla 950 bin ton likit sıvı yağ. Buna 550 bin ton tükettiğimiz margarini ilave edersek ve bunun yanında yem sanayisi, boya sanayisi, sabun sanayisi ve biyodizele giden 200 bin ton bitkisel yağı da ilave ettiğimizde ülke olarak tüketimimiz 1 milyon 700 bin ton bitkisel yağ. 500 bin tonunu kendi kaynaklarımızdan üretiyoruz, 1 milyon 200 bin tonunu da ithal yoluyla karşılıyoruz. Bitkisel yağ ihtiyacımızın yüzde 70'i ithal yoluyla karşılanıyor.

1 comment:

Anonymous said...

Merhaba,

Hastalarımız için böbrek satın almak için bir kez daha buradayız ve onları kurtarmak için bir böbrek bağışlamak isteyen herkese iyi miktarda para ödemeyi kabul ettiler ve böylece bağışta bulunmak istiyorsanız veya bir Hayat kurtarmak istiyorsanız, lütfen aşağıda e-posta ile bize yazın.

Bu sizin için zengin olmanız için bir fırsattır, biz temin ederim ve bizimle% 100 güvenli bir şekilde sizinle güvence altına alıyoruz, herşey yoluna giden böbrek bağışçılarına göre yapılmalıdır.
Artık boşa harcamayın, lütfen irruaspecialisthospital20@gmail.com adresine bize yazınız.

Irrua Uzman Eğitim Hastanesi.