Thursday, September 13, 2007

İftarın İncisi


İftarın incisi

Sahrap SOYSAL
sahrababla@e-kolay.net

Hürriyet Kelebek 07 Ekim 2006, Cumartesi


Zeytinle aç orucunu" derdi anneannem, "sevaptır".

Sağlıklı beslenme ve yaşam hakkında bilgilenmek yaygınlaştığından beri, hakkında anlata anlata bitiremediğimiz meyvelerin başında yer alıyor zeytin. Zeytinin ve zeytin ağacının, bereketi, sağlığı, şifayı ve ağız tadını simgelemesine biz alışkınız alışkın olmasına ama Batı dünyası bu mucizeyi yeni keşfetmeye başladı sayılır. Ben de içinde bulunduğumuz ramazan ayının vazgeçilmezi olan zeytine bir de Batılıların gözüyle bakmak istedim bugün. "Siyah İnci" (Black Pearl) diye anılan zeytin, Batı’nın sofrasında bizim tanıdığımız buruşuk görünümüyle değil, her biri bir üzüm tanesi kadar tombul, pürüzsüz ve etli haliyle yer alıyor.

Zaten zeytini bizim gibi kahvaltıda sunan ya da yiyen ülke sayısı yok denecek kadar az. Batıda zeytin daha ziyade yemeklerde kullanılıyor, hatta çekirdeği çıkarılmış siyah zeytinlerin içi peynir çeşitleriyle doldurularak tek başına başlangıç yemeği olarak bile sunuluyor. Eski Bodrumluların taze incirin yarısını kepçe gibi kullanarak zeytinyağı içtiklerini, sonunda da o inciri yiyerek ağızlarını tatlandırdıklarını biliyor muydunuz? Sizi bilmem ama ben kasede mis kokulu bir zeytinyağının olmadığı bir kahvaltı ve elbette zeytinsiz bir iftar sofrası düşünemiyorum. Ayrıca iftarda çiğ zeytinyağına bir parça ekmek banıp yerseniz sindiriminize yardımcı olur, aklınızda olsun.

No comments: