Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Monday, September 03, 2007
Zeytin ve zeytinyağı sektör stratejisi...
Ali Ekber YILDIRIM / TARIM DÜNYASINDAN
e-mail:aey@dunya.com
29.8.2007 – Dünya Gazetesi
Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, zeytin ve zeytinyağı sektör stratejisini belirlemek üzere bir çalışma başlattı. Çalışmanın amacı, zeytin ve zeytinyağı ihracatını artıracak yol haritasını belirlemek.
Bu kapsamda, Marmarabirlik, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Ege İhracatçılar Birliği, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Aydın Ticaret Odası, Balıkesir Sanayi Odası, Aydın, İzmir ve Balıkesir Ziraat Odası gibi bazı kuruluşlardan yazılı görüş istendi. Bu kuruluşlar şimdi ders çalışıyorlar ve 31 Ağustos’a kadar görüşlerini bildirecekler.
Yeni sezon öncesinde böyle bir çalışmanın yapılması sektör açısından son derece sevindiricidir. Zeytin ve zeytinyağı sektörünün gerçekten bir yol haritasına ihtiyacı var. Fakat, adı üzerinde “yol haritası”. Eğer, doğru verilerle, doğru bilgilerle haritayı çizemezseniz, çıkmaz sokaklarla dolu bir yol haritası ortaya çıkar.
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın “yol haritası” için görüş istediği kurumların hepsi zeytin ve zeytinyağı konusunda etkin ve yetkin kuruluşlardır.
Fakat, bir de görüşü istenmeyen bazı kuruluşlar var ki, onlar olmadan bu yol haritasının sağlıklı olması pek mümkün değil.
Örneğin, zeytinyağı rekoltesini belirlenmesinde koordinasyon görevi yapan, sektör konusunda 100 yılı aşkın bir deneyime sahip İzmir Ticaret Borsası’ndan görüş istenmemiş olmasını anlamak mümkün değil.
Kime sorarsanız sorun, Ayvalık, Edremit ve Burhaniye olmadan zeytin ve zeytinyağının yol haritası belirlenemez. Belirlense bile o yoldan gidilmez.Çünkü sonu çıkmaz sokak olur.
Örneğin, Ayvalık Ticaret Odası, büyük mücadeleler sonucunda Ayvalık ve yöresi zeytinyağları için coğrafi işaret aldı. Ayvalık ve yöresi zeytinyağlarını tescil ettirdi.Yapılan bu tescil, zeytinyağı ihracatını artıracak, yol haritasını aydınlatacak bir çabadır. Siz eğer yol haritasını belirlerken Ayvalık Ticaret Odası’ndan görüş istemiyorsanız yine varacağınız yer çıkmaz sokak olur.
Sadece körfez bölgesi değil, zeytincilikte en önemli merkezlerden birisi olan Muğla yöresi, Gaziantep, Nizip Bölgesi’nin görüşü alınmadan yol haritası belirlenebilir mi?
Daha da önemlisi yasa ile kurulmuş ve sektörün tüm kesimlerini temsil eden Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi(UZZK) ‘nin bu çalışmanın dışında tutulması eğer bir art niyet yoksa, çok büyük bir eksikliktir.
Dış Ticaret Müsteşarlığı, “yol haritası belirlemek” gibi önemli bir işe imza atarken elbette tüm kurumların tek tek görüşünü almak zorunda değil. Ancak, yukarıda belirttiğimiz kurumlar olmadan da yol haritası belirlenemez. Çünkü sektörün stratejilerini sağlıklı olarak belirlemek ve uygulamak isteniyorsa öncelikle doğru bilgilerin ve doğru kurumlardan, kişilerden alınması gerekiyor.
Tabii ki, amaç, ihracatı artıracak, ülkeye daha yüksek katma değer sağlayacak bir yol haritasını belirlemek ise.
Yoksa, geçen yıl çokça tartışılan sızma zeytinyağının dökme olarak ihracatına izin çıkarmak, zeytin ithalatına sezon öncesinde izin vermek için, Dış Ticaret Müsteşarlığı, “sektör böyle istedi” kılıfı hazırlamak niyetinde ise, bu karar sektörü çok derinden yaralar. Böyle bir yol haritası, Türkiye’nin değil, Avrupa’daki alıcıların kılavuzu olur. Fındıkta olduğu gibi, Türkiye, katma değeri yüksek, markalı ürünler yerine, zeytinyağında da Avrupa’nın “ucuz tedarikçisi “ olmayı sürdürür. Bunun için yıllardır çalışanlar, lobi yapanlar var.
Türkiye’nin markalı ve katma değeri yüksek ürün ihraç etmesinden rahatsız olanlar, sektörde spekülatif bazı çabaların içine girdi. Sektörde, üretici ile sanayiciyi, ihracatçı ile üreticiyi karşı karşıya getirmenin hesabını yapıyorlar.
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın dökme yağ ihracatına izin vermesi bu çevrelerin ekmeğine yağ süreceği gibi, spekülasyonları körüklemiş olur.
Görevi , Türkiye’nin ihracatını artırmak olan Dış Ticaret Müsteşarlığı, alacağı kararlarla, çizeceği yol haritası, Avrupalı ithalatçının çıkarlarını değil, ülke çıkarlarını korumalı.
Zeytinyağı sektöründe yapılması gereken, katma değeri yükselten çalışmaların artırılması, buna yönelik çabaların desteklenmesidir.
Coğrafi işaret tescili, markalı ihracat, destekleme priminin rakiplerle rekabet edecek düzeye çıkarılması bu çabalardan sadece birkaç tanesidir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Ayvalık Ticaret Odası, yaklaşık 3 yıl önce başlattığı ve büyük bir mücadele sonucunda Ayvalık ve yöresinde üretilen zeytinyağına coğrafi işaret aldı. Bu zaten değerli olan Ayvalık ve yöresindeki zeytinyağına daha büyük bir katma değer sağlayacak. Ayvalık Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Gençer ve çalışma arkadaşları diğer bölgelere ve odalara örnek olmalı. Bu tür çabalar desteklenmeli.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, “Güney Ege” ve “Edremit Körfez Bölgesi” zeytinyağları için coğrafi işaret tescil belgesi aldı. Yine örnek alınacak bir çaba.
Gemlik Ticaret Borsası, gemlik zeytini için coğrafi işaret aldı.
Bunlar ürüne katma değer katacak, karışımı önleyecek, kaliteyi dolayısıyla ihracatı artıracak çabalar. Yeni stratejilerde mutlaka bunlara yer verilmeli.
Her fırsatta örnek alınan İspanya’da 20, Avrupa Birliği’nin tamamında 30’dan fazla coğrafi işaret olduğu unutulmamalı.
Zeytinyağına ilk kez 1998- 1999 sezonunda kiloda 40 sent destekleme primi verildi. Her sezon aşağı çekilerek 7,5 sente kadar düşürüldü. Avrupa’da yıllardır 1,32 Avro destekleme primi veriliyor. Diğer desteklerde işin cabası. Dış Ticaret Müsteşarlığı, ihracatı artırmak için, yol haritasının birinci maddesine prim artışını koymalı. Zeytine de prim verilmesine yer vermeli.
Özetle, zeytin ve zeytinyağında gerçekten yeni stratejilere, yeni yol haritasına ihtiyaç var. Ancak, daha yolun başında yanlış adım atmamak için sektörün tümünün görüşünü almakta yarar var.
Şakir Süter yaşamını yitirdi
Zeytin ve zeytinyağı konusunda son derece duyarlı ve çok sayıda yazılar yazan, Ayvalık Cunda'daki toplantıların devamlı katılımcısı gazeteci dostumuz Şakir Süter yaşamını yitirdi. Süter'i saygıyla anar, ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment