CHA
31 Temmuz 2008,Perşembe
Osmaniye Tarım İl Müdürlüğü öncülüğünde Leonardo da Vinci Hareketlilik Projeleri kapsamında hazırlanan zeytin yetiştiriciliği ve işlemeciliği projesi, Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenmeye layık görüldü.
Tarım İl Müdürü Ali Çeribaş, 2008 yılı teklif çağrısı kapsamında Leonardo da Vinci Hareketlilik Projeleri faaliyet alanında sundukları proje teklifinin kabul edildiğini söyledi.
Ali Çeribaş, bu anlamda 1966 projenin teklif başvurusunun yapıldığını belirterek, "Yapılan kontroller sonucunda bin 704 proje değerlendirmeye alınmıştır. Bağımsız dış uzmanlarca yapılan içerik değerlendirmeleri sonucu yeterli puan alan projeler arasında, ulusal öncelikler, program öncelikleri, hedef gruplara göre belirtilen yüzde oranları, sektörel, bölgesel ve kurumsal dağılım dikkate alınarak paylaştırılmış ve bunun sonucunda 259 adet asıl ve 260 adet de yedek projenin desteklenmesi değerlendirme komitesi tarafından kabul edilmiştir." dedi.
Çeribaş, Osmaniye'de zeytinciliğin her geçen gün geliştiğini ve bu projenin bu anlamda büyük önem taşıdığını ifade ederek, "Osmaniye'de tarım alanında hızlı bir mesafe kat edildi. Bu gelişmeler çerçevesinde 20 zeytinyağı fabrikamız bulunmaktadır. Bizler de bunun bilinci içerisinde zeytinciliğin gelişmesi ve daha geniş kapsamda işlenmesi amacıyla bir proje geliştirdik. Zeytin yetiştiriciliği konusundaki AB projesi ile ilgili 7 arkadaşımız 15 günlüğüne eylül ayında dünyanın en iyi zeytin üreticiliğinin yapıldığı İspanya'ya gidecek. Zeytin üreticiliği ve zenginliği açısından İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye gelmektedir. Bu anlamda İspanya'ya bir teknik gezi yapacağız. Oradaki yetiştirme tekniği, hasat işlemi hakkında yerinde gidip incelemelerde bulunacağız. Zeytincilikle ilgili önemli bilgileri alarak şehrimizdeki üreticilerle paylaşacağız ve daha kaliteli zeytin üretimi hakkında çalışmalar yapacağız." şeklinde konuştu.
Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Thursday, July 31, 2008
Akdeniz diyetini bırakan 'Komşu' şişmanladı
Haber Ekspres
31 Temmuz 2008,Perşembe
Akdeniz beslenme biçiminin yavaş yavaş terkedildiği Yunanistan'da obezite yüzde 75 oranında arttı. Komşu, şu anda en fazla şişman insanın yaşadığı AB ülkesi durumunda
Avrupa'nın güneyi, Kuzey Afrika ve Orta Doğu halkları Akdeniz beslenme biçimini bıraktıkları için, buralarda obezitenin arttığı belirlendi.
Merkezi Roma'da bulunan Gıda ve Tarım Örgütü, 2002'den önceki 40 yılda aralarında Yunanistan, İtalya ve İspanya'nın da bulunduğu ülkelerde alınan günlük kalori miktarının yüzde 30 arttığını bildirdi. Bu miktarın kuzeydeki AB üyesi ülkelerden yüzde 20 daha fazla olduğu belirtildi.
Bu durum, Yunanistan'ı yüzde 75 ile en çok obez ve şişman insanın bulunduğu AB ülkesi yaptı. İtalya, İspanya ve Portekiz nüfuslarının da yarısından fazlasının aşırı şişman olduğu belirtildi.
Uzmanlar, kalori bakımından en büyük artışın İspanya'da görüldüğünü, 40 yıl önce yağ, alınan gıdanın yüzde 25'ini oluştururken, şimdi yağın beslenmede işgal ettiği yerin yüzde 40'a çıktığını bildirdiler.
Örgütün raporunda, zeytinyağı, balık ve sebzelerden oluşan tipik Akdeniz beslenme biçiminin Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da da giderek terk edildiği, buralarda da değişen beslenme biçimiyle birlikte kalori miktarının arttığı belirtildi.
FAO uzmanı Josef Schidhuber, "Artık yedikleri çok yağlı, çok tuzlu ve çok tatlı" dedi.
31 Temmuz 2008,Perşembe
Akdeniz beslenme biçiminin yavaş yavaş terkedildiği Yunanistan'da obezite yüzde 75 oranında arttı. Komşu, şu anda en fazla şişman insanın yaşadığı AB ülkesi durumunda
Avrupa'nın güneyi, Kuzey Afrika ve Orta Doğu halkları Akdeniz beslenme biçimini bıraktıkları için, buralarda obezitenin arttığı belirlendi.
Merkezi Roma'da bulunan Gıda ve Tarım Örgütü, 2002'den önceki 40 yılda aralarında Yunanistan, İtalya ve İspanya'nın da bulunduğu ülkelerde alınan günlük kalori miktarının yüzde 30 arttığını bildirdi. Bu miktarın kuzeydeki AB üyesi ülkelerden yüzde 20 daha fazla olduğu belirtildi.
Bu durum, Yunanistan'ı yüzde 75 ile en çok obez ve şişman insanın bulunduğu AB ülkesi yaptı. İtalya, İspanya ve Portekiz nüfuslarının da yarısından fazlasının aşırı şişman olduğu belirtildi.
Uzmanlar, kalori bakımından en büyük artışın İspanya'da görüldüğünü, 40 yıl önce yağ, alınan gıdanın yüzde 25'ini oluştururken, şimdi yağın beslenmede işgal ettiği yerin yüzde 40'a çıktığını bildirdiler.
Örgütün raporunda, zeytinyağı, balık ve sebzelerden oluşan tipik Akdeniz beslenme biçiminin Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da da giderek terk edildiği, buralarda da değişen beslenme biçimiyle birlikte kalori miktarının arttığı belirtildi.
FAO uzmanı Josef Schidhuber, "Artık yedikleri çok yağlı, çok tuzlu ve çok tatlı" dedi.
Yağa ödenen para yüzde 224 yükseldi
Tarım Merkezi
31 Temmuz 2008,Persembe
Gıda fiyatlarındaki sert yükseliş yağ fiyatlarını da zıplattı. Yağa ödediğimiz para yüzde 224 oranında yükseldi.
Aymar Pazarlama Direktörü Cihat Özyurt , şu anda Türkiye `de tüketilen yağların yarısının yurtdışından karşılanmakta olduğunu belirtti. Özyurt şöyle konuştu: `Küresel gıda kriziyle birlikte fiyatlar hızla artmakta. Yağ örneğinden yola çıkarsak, 2007 ve 2008`in ilk dört ay rakamlarını karşılaştırdığımızda; 2007 ilk dört ay yağ ithalatımız 393 milyon dolar, 2008 ilk dört aylık yağ ithalatımızı ise 881 milyon 424 bin dolar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Aslında ithal edilen miktarlarda önemli bir fark olmamasına rağmen ödediğimiz tutardaki artış yüzde 224`ü buluyor.` Krizle başa çıkabilmenin en başta gelen yöntemlerinden birinin kanola üretiminin ülkenin mümkün olan her yerinde yaygınlaştırılması olacağını söyleyen Cihat Özyurt ayrıca Aymar `ın şu ana kadar 280 bin ton kanola yağı üretip sattığını ve bu yılın sonuna kadar da 5 bin ton daha satmayı planladığını anlatıyor ve kanoladan elde edilen kanola yağının tüketiciye ayçicek yağına oranla yüzde 15 daha ucuza ulaştığını belirten Özyurt , Aymar olarak kanola yağı üretiminde kullandıkları hammaddenin tamamının Türkiye `de yetiştirilmiş olmasına özel önem verdiklerini de sözlerine ekledi.
Kanola yağı kullanımı yaygınlaşsın
KANOLA yağı, kolza bitkisinin yüzde 30-42 oranında yağ içeren tohumlarından elde ediliyor. Diyet Uzmanı Dr . Sumru Özbay , `Kanola, yabani bir otsu bitki. Yabani bitkilerin besin öğeleri ve etken maddeleri çok etkili. Diğer bitkisel yağlar ile karşılaştırdığımızda, bu A, D, E, K vitaminlerinin bağırsaklarda emilimi açısından daha avantajlı` dedi.
31 Temmuz 2008,Persembe
Gıda fiyatlarındaki sert yükseliş yağ fiyatlarını da zıplattı. Yağa ödediğimiz para yüzde 224 oranında yükseldi.
Aymar Pazarlama Direktörü Cihat Özyurt , şu anda Türkiye `de tüketilen yağların yarısının yurtdışından karşılanmakta olduğunu belirtti. Özyurt şöyle konuştu: `Küresel gıda kriziyle birlikte fiyatlar hızla artmakta. Yağ örneğinden yola çıkarsak, 2007 ve 2008`in ilk dört ay rakamlarını karşılaştırdığımızda; 2007 ilk dört ay yağ ithalatımız 393 milyon dolar, 2008 ilk dört aylık yağ ithalatımızı ise 881 milyon 424 bin dolar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Aslında ithal edilen miktarlarda önemli bir fark olmamasına rağmen ödediğimiz tutardaki artış yüzde 224`ü buluyor.` Krizle başa çıkabilmenin en başta gelen yöntemlerinden birinin kanola üretiminin ülkenin mümkün olan her yerinde yaygınlaştırılması olacağını söyleyen Cihat Özyurt ayrıca Aymar `ın şu ana kadar 280 bin ton kanola yağı üretip sattığını ve bu yılın sonuna kadar da 5 bin ton daha satmayı planladığını anlatıyor ve kanoladan elde edilen kanola yağının tüketiciye ayçicek yağına oranla yüzde 15 daha ucuza ulaştığını belirten Özyurt , Aymar olarak kanola yağı üretiminde kullandıkları hammaddenin tamamının Türkiye `de yetiştirilmiş olmasına özel önem verdiklerini de sözlerine ekledi.
Kanola yağı kullanımı yaygınlaşsın
KANOLA yağı, kolza bitkisinin yüzde 30-42 oranında yağ içeren tohumlarından elde ediliyor. Diyet Uzmanı Dr . Sumru Özbay , `Kanola, yabani bir otsu bitki. Yabani bitkilerin besin öğeleri ve etken maddeleri çok etkili. Diğer bitkisel yağlar ile karşılaştırdığımızda, bu A, D, E, K vitaminlerinin bağırsaklarda emilimi açısından daha avantajlı` dedi.
TARIM TOPRAKLARINDAN ARTIK HERKES ELİNİ ÇEKMELİ
31 Temmuz 2008 Perşembe
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Genel Müdürü Deniz Ataç, tarım sektörünün giderek küçüldüğüne dikkat çekerek, "Tarım toprakları üzerinden artık herkesin elini çekmesi gerekiyor. Aksi takdirde yiyecek bir şey bulamayacağız" uyarısında bulundu.
Tarım alanlarının büyük bir hızla sanayi ve konuta dönüştüğüne dikkat çeken Deniz Ataç, "Sanayi de lazım, konut da. Ama sanayi ve konut tarım toprağında yapılmasa da olur" dedi.
İthalat imkanı da kalmayacak
Türkiye’nin tarım topraklarının azalmasının ardından ileride ithalat imkanı da kalmayacağına işaret eden Deniz Ataç, şöyle konuştu: "Çünkü ileride artık diğer ülkeler de kendi ihtiyacını karşılamakta zorlanacağı için ihracat yapamayacaklar. Bu yüzden tarım bilincinin hızla gelişmesi ve aktiviteye dönüşmesi lazım. Bütün bunların her kesime anlatılması, takibinin de yapılması gerekiyor. En önemlisi ağaçlandırmalar çok hızla yürütülmeli." Tema’nın 1992 yılında kurulmasından bu yana çok ciddi mesafeler alan bir sivil toplum kuruluşu olduğunu hatırlatan Deniz Ataç, 2007 yılında 6.8 milyon YTL’lik bir bütçesi olan kurumun 2008 bütçesinin de 11.3 milyon YTL olacağını söyledi.
Tema’nın acil bir sivil toplum kuruluşu gibi çalıştığını belirten Deniz Ataç, şöyle konuştu: "Çok güzel işler çıkardığı için her yerden proje yağıyor. Toprak ve erozyon dışında da bir çok değişik konuda çalışmak durumunda kalmış. Çok yüksek bir imajı olduğu için, Tema’nın faaliyet alanının yeniden tanımlamakta fayda görüyorum. Sonra konu dağılıyor. Konu dağıldığında ise bir süre sonra hiçbir konuya odaklanamama riski ortaya çıkabilir diye düşünüyorum."
Sponsorlarla yürüyor
Tüm dünyada olduğu gibi Tema’da işlerin sponsorluklarla yürüdüğünü belirten Deniz Ataç, bu konuda da şöyle konuştu: "Sponsorların dünyasını çok iyi anlamak ve onların talepleriyle sivil toplumun yapmak istediklerini iyi birleştirmek lazım. Sadece sponsora göre iş yapmak doğru değil. Kendi yapmak istedikleriniz ve onların yapmak istediklerinden doğru bir kombinasyon çıkarmak lazım."
Ataç, Tema’nın yeni yüzü olacak
KENDİSİNİ ve görünümünü yenilemek isteyen Tema Vakfı’nın yeni Genel Müdürü Deniz Ataç, Tema’da yeni bir sayfa açmak istediğini söyledi. Ataç, "Yaklaşık 30 yıldır yönetici olarak değişik kademelerde görev yaptım. Benimle birlikte kuruma özel sektör bakışı da gelecek" diye konuştu. 13 yıl finans sektöründe çalıştıktan sonra Ataç, 2002-2006 arasında da Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği Başkanı olarak görev yaptı. Ataç, "Tema ile ilk olarak, 1999 yılında Vakıflar arazisinin zeytinliklerinin Tema ile işbirliği içinde bize hammadde sağlaması mümkün olabilir mi diye bakındığımız dönemde tanıştık. O dönemde Tema ile karşı karşıya geldik. Ancak daha sonra teşviklerle beraber inanılmaz bir ağaç dikimi başladı. O iş de kendiliğinden yoluna girdi zaten."
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Genel Müdürü Deniz Ataç, tarım sektörünün giderek küçüldüğüne dikkat çekerek, "Tarım toprakları üzerinden artık herkesin elini çekmesi gerekiyor. Aksi takdirde yiyecek bir şey bulamayacağız" uyarısında bulundu.
Tarım alanlarının büyük bir hızla sanayi ve konuta dönüştüğüne dikkat çeken Deniz Ataç, "Sanayi de lazım, konut da. Ama sanayi ve konut tarım toprağında yapılmasa da olur" dedi.
İthalat imkanı da kalmayacak
Türkiye’nin tarım topraklarının azalmasının ardından ileride ithalat imkanı da kalmayacağına işaret eden Deniz Ataç, şöyle konuştu: "Çünkü ileride artık diğer ülkeler de kendi ihtiyacını karşılamakta zorlanacağı için ihracat yapamayacaklar. Bu yüzden tarım bilincinin hızla gelişmesi ve aktiviteye dönüşmesi lazım. Bütün bunların her kesime anlatılması, takibinin de yapılması gerekiyor. En önemlisi ağaçlandırmalar çok hızla yürütülmeli." Tema’nın 1992 yılında kurulmasından bu yana çok ciddi mesafeler alan bir sivil toplum kuruluşu olduğunu hatırlatan Deniz Ataç, 2007 yılında 6.8 milyon YTL’lik bir bütçesi olan kurumun 2008 bütçesinin de 11.3 milyon YTL olacağını söyledi.
Tema’nın acil bir sivil toplum kuruluşu gibi çalıştığını belirten Deniz Ataç, şöyle konuştu: "Çok güzel işler çıkardığı için her yerden proje yağıyor. Toprak ve erozyon dışında da bir çok değişik konuda çalışmak durumunda kalmış. Çok yüksek bir imajı olduğu için, Tema’nın faaliyet alanının yeniden tanımlamakta fayda görüyorum. Sonra konu dağılıyor. Konu dağıldığında ise bir süre sonra hiçbir konuya odaklanamama riski ortaya çıkabilir diye düşünüyorum."
Sponsorlarla yürüyor
Tüm dünyada olduğu gibi Tema’da işlerin sponsorluklarla yürüdüğünü belirten Deniz Ataç, bu konuda da şöyle konuştu: "Sponsorların dünyasını çok iyi anlamak ve onların talepleriyle sivil toplumun yapmak istediklerini iyi birleştirmek lazım. Sadece sponsora göre iş yapmak doğru değil. Kendi yapmak istedikleriniz ve onların yapmak istediklerinden doğru bir kombinasyon çıkarmak lazım."
Ataç, Tema’nın yeni yüzü olacak
KENDİSİNİ ve görünümünü yenilemek isteyen Tema Vakfı’nın yeni Genel Müdürü Deniz Ataç, Tema’da yeni bir sayfa açmak istediğini söyledi. Ataç, "Yaklaşık 30 yıldır yönetici olarak değişik kademelerde görev yaptım. Benimle birlikte kuruma özel sektör bakışı da gelecek" diye konuştu. 13 yıl finans sektöründe çalıştıktan sonra Ataç, 2002-2006 arasında da Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği Başkanı olarak görev yaptı. Ataç, "Tema ile ilk olarak, 1999 yılında Vakıflar arazisinin zeytinliklerinin Tema ile işbirliği içinde bize hammadde sağlaması mümkün olabilir mi diye bakındığımız dönemde tanıştık. O dönemde Tema ile karşı karşıya geldik. Ancak daha sonra teşviklerle beraber inanılmaz bir ağaç dikimi başladı. O iş de kendiliğinden yoluna girdi zaten."
ARTAN YAĞ FİYATLARINA BİYO YAKIT DOPİNGİ
ANKA
31 Temmuz 2008,Perşembe
Zeytinyağının çok önemli olduğunu düşünüyoruz
Dünyada petrol fiyatlarının anormal artışı alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacı artırırken, küresel ısınmanın etkisiyle yükselen gıda fiyatlarına bir darbede son dönemlerde sıkça rağbet gören biyo yakıttan geldi. Yurt dışında belli ölçüde izin verilen biyo yakıt kullanımının Türkiye'de giderek artması, gıda fiyat artışlarına doping etkisi yaptı.
Aymar Yönetim Kurulu Başkanı Beşir Özyurt, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de trend haline gelen biyo yakıt kullanımının içinde bulunulan yağ krizini daha da kötüye götüreceğine işaret etti. Özyurt, rafine ayçiçeği yağı fiyatının 2.5 yılda yüzde 323 artış kaydettiğini belirtti.
Özyurt, İstanbul İhracatçı Birlikleri'nin yayın organı Infofarm dergisine yaptığı açıklamada, 2007 verilerine göre Türkiye'de tüketilen yağın yüzde 77'sini ayçiçeği, yüzde 14'ünü mısır ve yüzde 9'unu pamuk, soya, kanola gibi yağların oluşturduğunu belirtti. Türkiye'de çoğunlukla tercih edilen Ayçiçeği yağı tüketiminin her geçen sene daha da artış gösterdiğini kaydeden Özyurt, 1 kilo rafine ayçiçeği yağı fiyatının 1 Ocak 2006'da 0.97 YTL, 1 Ocak 2007'de 1.43 YTL, 1 Ocak 2008'de ise 2.15 YTL olarak belirlendiğini anımsattı. Rafine ayçiçeği yağı fiyatının 2007'ye göre yüzde 150 artış gösterdiğini dile getiren Özyurt, 2008 başından 18 Haziran'a kadar olan fiyat artışının yüzde 145 olarak gerçekleştiğini ve söz konusu fiyatın bugün itibariyle 3.12 YTL olduğunu ifade etti. Özyurt, 1 Ocak 2006'dan bugüne kadar 2.5 senedeki fiyat artışının yüzde 323 olduğunu belirtti.
-"DURUMUN DAHA DA KÖTÜYE GİTMESİ BEKLENİYOR"
Söz konusu durumun daha da kötüye gitmesinin beklendiğini ifade eden Özyurt, küresel ısınma ve petrol fiyatlarının anormal artışının dünyada alternatif enerji kaynakları arayışını hızlandırdığını anlattı. Söz konusu arayış sonucunda gelinen en önemli noktanın biyo yakıtlar olduğunu dile getiren Özyurt, biyo yakıt kullanımının dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yaygınlaşarak, trend haline geldiğini kaydetti. Özyurt, "Ancak fark edilmeyen gerçek bu trendin içinde bulunduğumuz yağ krizini daha da kötüye götürmesidir. Küresel ısınmanın etkisiyle dünyada ve ülkemizde yağ ve yağlı tohum arzı azalmış, alternatif enerji arayışı sonucunda yağa olan talep artmış. Dolayısıyla bu trend bir zaman sonra büyük bir açığa neden olacak" dedi.
-ALTERNATİF YAĞLAR DA KULLANILMALI
Ülke olarak söz konusu gidişata "dur" denilerek, yeni arayışlara girilmesi gerektiğini vurgulayan Özyurt, bu durumdan kurtuluş yolunun Türkiye'de rahatlıkla yetişebilen bitkilerden elde edilebilen yağları kullanmaktan geçtiğini ifade etti. Özyurt, "Bu nedenle zeytinyağının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ve zeytinyağının yanında, Türkiye'de çok rahat yetişebilen ve kendi yağlarımızdan olan kanola ile pamukyağı üretiminin artması, dışa olan bağımlılığımızı azaltacak ve döviz çıkışlarını engelleyecektir. Tüketiciler açısından da daha sağlıklı yağlara yönelmeye zemin hazırlayacak" diye konuştu.
31 Temmuz 2008,Perşembe
Zeytinyağının çok önemli olduğunu düşünüyoruz
Dünyada petrol fiyatlarının anormal artışı alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacı artırırken, küresel ısınmanın etkisiyle yükselen gıda fiyatlarına bir darbede son dönemlerde sıkça rağbet gören biyo yakıttan geldi. Yurt dışında belli ölçüde izin verilen biyo yakıt kullanımının Türkiye'de giderek artması, gıda fiyat artışlarına doping etkisi yaptı.
Aymar Yönetim Kurulu Başkanı Beşir Özyurt, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de trend haline gelen biyo yakıt kullanımının içinde bulunulan yağ krizini daha da kötüye götüreceğine işaret etti. Özyurt, rafine ayçiçeği yağı fiyatının 2.5 yılda yüzde 323 artış kaydettiğini belirtti.
Özyurt, İstanbul İhracatçı Birlikleri'nin yayın organı Infofarm dergisine yaptığı açıklamada, 2007 verilerine göre Türkiye'de tüketilen yağın yüzde 77'sini ayçiçeği, yüzde 14'ünü mısır ve yüzde 9'unu pamuk, soya, kanola gibi yağların oluşturduğunu belirtti. Türkiye'de çoğunlukla tercih edilen Ayçiçeği yağı tüketiminin her geçen sene daha da artış gösterdiğini kaydeden Özyurt, 1 kilo rafine ayçiçeği yağı fiyatının 1 Ocak 2006'da 0.97 YTL, 1 Ocak 2007'de 1.43 YTL, 1 Ocak 2008'de ise 2.15 YTL olarak belirlendiğini anımsattı. Rafine ayçiçeği yağı fiyatının 2007'ye göre yüzde 150 artış gösterdiğini dile getiren Özyurt, 2008 başından 18 Haziran'a kadar olan fiyat artışının yüzde 145 olarak gerçekleştiğini ve söz konusu fiyatın bugün itibariyle 3.12 YTL olduğunu ifade etti. Özyurt, 1 Ocak 2006'dan bugüne kadar 2.5 senedeki fiyat artışının yüzde 323 olduğunu belirtti.
-"DURUMUN DAHA DA KÖTÜYE GİTMESİ BEKLENİYOR"
Söz konusu durumun daha da kötüye gitmesinin beklendiğini ifade eden Özyurt, küresel ısınma ve petrol fiyatlarının anormal artışının dünyada alternatif enerji kaynakları arayışını hızlandırdığını anlattı. Söz konusu arayış sonucunda gelinen en önemli noktanın biyo yakıtlar olduğunu dile getiren Özyurt, biyo yakıt kullanımının dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yaygınlaşarak, trend haline geldiğini kaydetti. Özyurt, "Ancak fark edilmeyen gerçek bu trendin içinde bulunduğumuz yağ krizini daha da kötüye götürmesidir. Küresel ısınmanın etkisiyle dünyada ve ülkemizde yağ ve yağlı tohum arzı azalmış, alternatif enerji arayışı sonucunda yağa olan talep artmış. Dolayısıyla bu trend bir zaman sonra büyük bir açığa neden olacak" dedi.
-ALTERNATİF YAĞLAR DA KULLANILMALI
Ülke olarak söz konusu gidişata "dur" denilerek, yeni arayışlara girilmesi gerektiğini vurgulayan Özyurt, bu durumdan kurtuluş yolunun Türkiye'de rahatlıkla yetişebilen bitkilerden elde edilebilen yağları kullanmaktan geçtiğini ifade etti. Özyurt, "Bu nedenle zeytinyağının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ve zeytinyağının yanında, Türkiye'de çok rahat yetişebilen ve kendi yağlarımızdan olan kanola ile pamukyağı üretiminin artması, dışa olan bağımlılığımızı azaltacak ve döviz çıkışlarını engelleyecektir. Tüketiciler açısından da daha sağlıklı yağlara yönelmeye zemin hazırlayacak" diye konuştu.
Wednesday, July 30, 2008
Tağşişe karşı mücadelede kavramlar
Mümtaz Gökçebağ
Tağşişe karşı parlementomuzda da bir duyarlılığın belirmesi ellbette sevinilecek olaydır. Ancak, kavramlar, yağ kimyacılarının koyduğu biçimde anlaşılmalıdır. Yoksa kavram karışıklığı tağşişten daha ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkar.
Birinci kavram "sahte yağ" benzetmesiyle karşımıza çıkmaktadır. Anladığım kadarıyla SAHTE sözcüğü, Tağşiş kelimesinin yerine kullanılmaktadır. Sahte, farsça bir sözcük olup, düzme, düzmece, uydurmaca gibi anlamları da kapsamaktadır.
Tağşiş ise arapça olup, doğrudan iki maddenin birbirine karışımı anlamını taşımaktadır (BKZ: TDK Sözlük). Dolayısıyla arapça bir kelime yerine farsça ve anlamı onun kadar dar olmayan bir başka kelimeyi koymak doğru değildir. Bu nedenle Tağşiş karşılığı Türkçe bir sözcük oluşturuluncaya değin, zeytinyağına bir başka yağı karıştırma işlemine "Tağşiş" (*) denmelidir. Bu sahte yağ anlamına gelmez. Sahte yağ, yağ olmayan bir sıvıya yağ adının konulması anlamını içerir ki, olay gerçekte böyle değildir. Dolayısıyla olay hukuk açısıdan ciddi farklılıklar
doğurabilir.
İkinci nokta, makina yağı karışımıdır. Makina yağı karışımı basit bir tağşiş olmaktan çok halkın sağlığını az veya çok şekilde etkileyecek sahtecilik anlamı taşımaktadır ki bunun daha ağır biçimde cezalandırılması zaten hukukun doğal sonuçlarından olmalıdır. Kaldı ki tonlarca makina yağı satın alınıp tonlarca zeytinyağına karıştırmayı benim pek aklım almıyor. Dahası her hangi bir bitkisel yağa ekonomik anlamı olan makina yağı karışımını bulmak son derece basittir. Öyle gelişmiş laboratuarlara falan da gerek yoktur. Tabanı koyu renkli bir kap alınır, (en iyisi sütlü kahverengi) üzerine bir bardak su doldurulur ve bir dakika kadar beklenir. Durgun suyun yüzeyine 1 ml kadar karışım yağ koyduğunuzda, makina yağı ışığı farklı kırdığından gökkuşağı renginde parlamalarla su yüzeyine yayılır. Halbuki bitkisel yağlar su yüzeyinde yuvarlar dairecikler içinde kalır. Bu deney en
iyi yoldaki çamur birikintilerinde sonuç verir. Tarafımdan bir çok kez başarıyla kullanılmıştır. Yöntemin sahibi ise Amerikalı hocam sayın C.C. Jones'tur. Sizler de kolayca denemeyi yapabilirsiniz.
Üçüncü nokta, şu anda yağ tanımları içinde hiç olmayan atık yağ anlatımıdır.
Kimyasal analizlerle "atık yağ" olarak neyi bulmuşlar gerçekten merak konusudur. Çünkü yağ literatüründe atık yağ adında bir yağ cinsi bulunmamaktadır. Muhtemelen, yemek artıklarından özütlenerek çıkarılmış bitkisel yağlar söz konusu olabilir. Ancak bunlar da ayçiçek, kanola gibi bildiğimiz yağları kapsamaktadırlar. Gerçekte "atık yağ" tanımı, atıklardan özütlenerek elde edilmiş yağlar olarak ortaya konulduğunda çok önemli bir hukuki bakış açısı sunmaktadır. Eğer bu yapılabiliyorsa elbette yasalara girmelidir ama önce yasal tanımın standartlarda yer alması gerekmektedir.
(*) Gerçekte "Tağşiş" sözcüğünün yerine Türkçe bir sözcük türetilse bundan çok mutluluk duyardım.
Tağşişe karşı parlementomuzda da bir duyarlılığın belirmesi ellbette sevinilecek olaydır. Ancak, kavramlar, yağ kimyacılarının koyduğu biçimde anlaşılmalıdır. Yoksa kavram karışıklığı tağşişten daha ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkar.
Birinci kavram "sahte yağ" benzetmesiyle karşımıza çıkmaktadır. Anladığım kadarıyla SAHTE sözcüğü, Tağşiş kelimesinin yerine kullanılmaktadır. Sahte, farsça bir sözcük olup, düzme, düzmece, uydurmaca gibi anlamları da kapsamaktadır.
Tağşiş ise arapça olup, doğrudan iki maddenin birbirine karışımı anlamını taşımaktadır (BKZ: TDK Sözlük). Dolayısıyla arapça bir kelime yerine farsça ve anlamı onun kadar dar olmayan bir başka kelimeyi koymak doğru değildir. Bu nedenle Tağşiş karşılığı Türkçe bir sözcük oluşturuluncaya değin, zeytinyağına bir başka yağı karıştırma işlemine "Tağşiş" (*) denmelidir. Bu sahte yağ anlamına gelmez. Sahte yağ, yağ olmayan bir sıvıya yağ adının konulması anlamını içerir ki, olay gerçekte böyle değildir. Dolayısıyla olay hukuk açısıdan ciddi farklılıklar
doğurabilir.
İkinci nokta, makina yağı karışımıdır. Makina yağı karışımı basit bir tağşiş olmaktan çok halkın sağlığını az veya çok şekilde etkileyecek sahtecilik anlamı taşımaktadır ki bunun daha ağır biçimde cezalandırılması zaten hukukun doğal sonuçlarından olmalıdır. Kaldı ki tonlarca makina yağı satın alınıp tonlarca zeytinyağına karıştırmayı benim pek aklım almıyor. Dahası her hangi bir bitkisel yağa ekonomik anlamı olan makina yağı karışımını bulmak son derece basittir. Öyle gelişmiş laboratuarlara falan da gerek yoktur. Tabanı koyu renkli bir kap alınır, (en iyisi sütlü kahverengi) üzerine bir bardak su doldurulur ve bir dakika kadar beklenir. Durgun suyun yüzeyine 1 ml kadar karışım yağ koyduğunuzda, makina yağı ışığı farklı kırdığından gökkuşağı renginde parlamalarla su yüzeyine yayılır. Halbuki bitkisel yağlar su yüzeyinde yuvarlar dairecikler içinde kalır. Bu deney en
iyi yoldaki çamur birikintilerinde sonuç verir. Tarafımdan bir çok kez başarıyla kullanılmıştır. Yöntemin sahibi ise Amerikalı hocam sayın C.C. Jones'tur. Sizler de kolayca denemeyi yapabilirsiniz.
Üçüncü nokta, şu anda yağ tanımları içinde hiç olmayan atık yağ anlatımıdır.
Kimyasal analizlerle "atık yağ" olarak neyi bulmuşlar gerçekten merak konusudur. Çünkü yağ literatüründe atık yağ adında bir yağ cinsi bulunmamaktadır. Muhtemelen, yemek artıklarından özütlenerek çıkarılmış bitkisel yağlar söz konusu olabilir. Ancak bunlar da ayçiçek, kanola gibi bildiğimiz yağları kapsamaktadırlar. Gerçekte "atık yağ" tanımı, atıklardan özütlenerek elde edilmiş yağlar olarak ortaya konulduğunda çok önemli bir hukuki bakış açısı sunmaktadır. Eğer bu yapılabiliyorsa elbette yasalara girmelidir ama önce yasal tanımın standartlarda yer alması gerekmektedir.
(*) Gerçekte "Tağşiş" sözcüğünün yerine Türkçe bir sözcük türetilse bundan çok mutluluk duyardım.
Monday, July 28, 2008
Sahte yağ üretenler cezalandırılacak
Zübeyde YALÇIN
Takvim
22 Temmuz 2008
AK Parti, sahte ya da içine makine yağlarının konulduğu zeytinyağı ve diğer bitkisel yağların satılmasını önlemek için harekete geçti. Yağlara atık, motor yağı gibi başka madde karıştırarak piyasaya süren firmalara 20 bin YTL para cezası verilecek ve kapatılacak. Meclis Başkanlığı'na sunulan teklife göre, ormanlık alanlardaki zeytin başta olmak üzere ağaçların rehabilite edilip, köylüler tarafından kullanımına da olanak tanınıyor.
Takvim
22 Temmuz 2008
AK Parti, sahte ya da içine makine yağlarının konulduğu zeytinyağı ve diğer bitkisel yağların satılmasını önlemek için harekete geçti. Yağlara atık, motor yağı gibi başka madde karıştırarak piyasaya süren firmalara 20 bin YTL para cezası verilecek ve kapatılacak. Meclis Başkanlığı'na sunulan teklife göre, ormanlık alanlardaki zeytin başta olmak üzere ağaçların rehabilite edilip, köylüler tarafından kullanımına da olanak tanınıyor.
Zeytin ve zeytinyağı tadında kalmalı
Şevket Sürek
Referans
28 Temmuz 2008,Pazartesi
Zeytin Allah `ın bahşettiği mucizevi bir ürün. Bazı kaynaklara göre 39 bin yıldır, bazı kaynaklara göre 10 bin yıldır, bazı kaynaklara göre ise 5 bin yıldır bilindiği söylenir.
Tarihçiler Kleopatra `nın zeytinyağı ile masaj yaptırdığını, ilkel dinlerde kutsal yağ olarak kullanıldığını yazarlar. Eski Yunan , Roma ve Mısır uygarlıklarında mitolojik efsanelerin yanı sıra sokak aydınlatılmasında ve banyo temizlik malzemesi olarak kullanıldığı bilinir. Bu uygarlıklarda yapılan spor müsabakalarında kazananlar zeytin dallarından yapılmış Taçlarla ödüllendirilmişlerdir. Zeytin ağacı ve dalları ilkel uygarlıklarda da, gelişmiş uygarlıklarda da hep barış, sevgi sembolü olarak kullanılmış bir tabiat harikasıdır.
Herkes şikayetçi
Gelin görün ki, böylesi mucizevi bir ürün olan zeytin bir zeytin ülkesi olan Türkiye `mize barış , sevgi ve mutluluk ortamı getirememiş. Dünyanın sayılı zeytin üretici ülkeleri arasında olan Türkiye `de tarımı ile uğraşanları da , imalatçıları da, ihracatçıları da, tüketicileri de dertlidir.
Üretici zeytin tarımından muzdariptir, imalatçı tağşiş, maliyet ve çevresel sorunlar yaşamaktadır, ihracatçı marka olmak, dökme satmakla ambalajlı satmak ikileminde kaybolmuş durumdadır, tüketicileri pahalı fiyatlarından yakınmaktadırlar.
Zeytin tarımında ülkemizde yaklaşık 150 milyon zeytin ağacı olduğu ifade edilmektedir. Kontrollü ekim olmamasından ve ilkel toplama yapıldığından `var yılı-yok yılı` yaşanmaktadır. Bir önceki yıl sopalarla yapılan ilkel hasat dönemi bir yıl sonrasında `Yok yılına` neden olmakta ve zeytin ürünü zarar görmekte ve bir yıl önceki verim alınamamaktadır. Zeytin tarımında sulama, budama ve hasat önemlidir. Tüm gelişmiş ülkeler sulamayı damlama usulü ile yaparlarken bizde maalesef bu bilinç oluşamamış verim kuraklıkla eş değerde oluşmuştur. Dış ülkelerde toplama işlemi makinelerle yapılmaktadır. Türkiye `deki hasat halen çırpma ve silkeleme yöntemi ile yapılmakta makineli toplama gelişememektedir. 700 ila 1000 dolar fiyat aralığındaki toplama makinesi çok sayıda çiftçinin elinde yoktur. Makineli toplama gücümüz genel hasadın yüzde 5 ila yüzde 7`si oranındadır. Tarımsal destek uygulamaya başlandığı ilk yıllarda kilo başına 50 Ykr iken bugün 20 Ykr `ye düşmüştür. AB `de verilen destek primi kilo başına 1.3 euro`dur (2.6 YTL ) ve zeytin tarımı ile uğraşanların yüzde 90`nı bu yardımdan faydalanmaktadır. Türk zeytin çiftçisinin hükümetten beklentisi kilo başına 1 YTL `dir. Ülkemizde 5 bölgede ve 35 ilde zeytin tarımı yapılmakta ve işlenen tarım alanlarımızın yüzde 4`ünde zeytincilik yapılmakta ve tarımla uğraşan kesimin yüzde 8`i geçimini zeytincilikten sağlamaktadır.
Verim, spekülatör, tüccar
Zeytinyağı üreticisi, verim, spekülatör, tüccar üçgeni arasında kalmıştır ve bildik maliyet sorunlarıyla uğraşmaktadır. Zeytinyağının maliyetini düşürmek amacıyla içine sağlığa zarar vermeyen diğer yağların katılması ve markasız, beyaz tenekelerde satılan yağlar (Tağşiş) konusu halen netlik kazanamamıştır. Türk üreticisi ve ihracatçısı tağşişe karşıdır. Üretim sırasında açığa çıkan salamura suyu (kara su) problemi çevresel anlamda halledilememiştir. Üretimimiz son 10 yılda artarak 120 bin ton seviyesine gelmiştir. Ambalajlı satış büyük sorundur. Ambalaj maliyetleri yüksektir . Her ne kadar ambalajlı ve markalı üretime 1 litre ile 5 litrelik ambalajlarda tonunda 150-500 dolar teşvik verilse de genel maliyetleri içerisinde düşük kalmaktadır.
İhracatçı hem düşük kurlarla , hem de en büyük pazarı olan AB gümrük vergileriyle boğuşmaktadır. AB `ye yapılan zeytinyağı ihracatımız AB `deki korumacılık tedbirleri içerisinde ödenen litrede 1.1 euroluk gümrük vergileri ile karşı karşıyadır. İhracatçılarımızın AB `den beklentisi diğer ülkelere uygulandığı gibi belli bir kontenjanın üzerindeki miktarlara gümrük vergisi uygulanması şeklindedir. Bu beklentileri 30 bin ton olarak belirlenmiştir. Var yok yıllarında arz düşmekte üreticilerin kapasiteleri boşa çıkmaktadır. Bu durumda başka ülkelerden dahilde işleme (DİR) belgesiyle ham yağ ithaline müsaade edilmemektedir.
Yok yılı yakabilir
Tarım Bakanlığı `nın anlaşılmaz şekilde direnç gösterdiği DİR belgeli ihracata müsaade edilmedikçe Türk zeytinyağı ihracatı pazarda devamlılık gösteremeyecek ve o yıl kaybettiği müşterisini gelecek yıl bulamayacaktır. Oysa tüm diğer zeytinyağı üreticilerinin başvurduğu bu şekilde Tarım Bakanlığı anlayış göstermezse devam eden `yok yılları`` Türk zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı için geleceklerini karartan bir uygulama olacaktır. Dökme yağ ihracatı yerine ambalajlanmış yağ ihracatının teşviki yeni oluşturulan Tanıtım Komitesinin katkısı ile zeytinyağı ihracatımızın 2012 yılında 1.2 milyar dolarlık zeytinyağı ve 700 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatı hedeflenmiştir. En büyük ihracat pazarlarımız İtalya , İspanya ve ABD `dir. Gelin görün ki bu ülkeler bizden dökme zeytinyağlarını alıp ambalajlayarak kendi ürünleri gibi dünya pazarlarına satarlarken Türk orijini bu ülkelerin altında kaybolmaktadır. 2006/2007 yılı ihracatımız 42.4 bin ton ve 145 milyon 428 bin dolardır.
Tüketicinin yaklaşımı
Tüketicinin konumu hayli ilginçtir. Kökeninin Anadolu olduğu bilinen zeytinin Türkiye `deki tüketimi düşüktür. Yunanistan `da kişi başı tüketim 25, İspanya `da 15, İtalya `da 14 kilo iken ülkemizde sadece ve sadece 1 kilodur. Komşumuz Suriye `de dahi kişi başı tüketimi 7 kilodur. Ülkemizde daha çok sofralık zeytin tüketimi olup kişi başı tüketimi 4 kilodur. Tüketim azlığının nedeni Anadolu yemek kültürünün daha çok kebap ağırlıklı olması, damak tadını daha çok kuyruk yağı ve tereyağı`na alışık olması ve fiyatlarının yüksekliği zeytinyağı tüketimini düşük tutmaktadır. Kebap kültürünün büyük şehirlerde de yaygın olması zeytinyağı tüketiminin düşük olmasının başlıca nedenidir. Tüketimin artırılabilmesi için özellikle genç nüfus hedef alınmalı ve zeytinyağının sağlık öğesi ve Türk mutfağının zenginliği ön plana çıkarılmalıdır.
Sofralık zeytin 2006/2007 sezonunda toplamda 67 bin 283 ton sofralık zeytin ihraç edilerek 92.4 milyon dolarlık bir ciro elde edilmiştir. Bu rakamın 10 bin 625 tonu yeşil, 56 bin 657 tonu siyah zeytindir. Sofralık siyah zeytin ihracatımızın başında Romanya ve Almanya gelmektedir. Yeşil zeytin ihracatındaki ilk ülkeler ise Almanya ve ABD gelmektedir.
Kırmızı biber, kekik, zeytinyağı ve azıcık limonla harmanlanmış, beyaz peynir, taze ekmek ve çay eşliğindeki zeytinin tadına doyum olmaz. Dilerim Türk zeytincilerinin ve zeytinyağcılarının tatları da böyle olur ve bu tat devamlı kalır.
Referans
28 Temmuz 2008,Pazartesi
Zeytin Allah `ın bahşettiği mucizevi bir ürün. Bazı kaynaklara göre 39 bin yıldır, bazı kaynaklara göre 10 bin yıldır, bazı kaynaklara göre ise 5 bin yıldır bilindiği söylenir.
Tarihçiler Kleopatra `nın zeytinyağı ile masaj yaptırdığını, ilkel dinlerde kutsal yağ olarak kullanıldığını yazarlar. Eski Yunan , Roma ve Mısır uygarlıklarında mitolojik efsanelerin yanı sıra sokak aydınlatılmasında ve banyo temizlik malzemesi olarak kullanıldığı bilinir. Bu uygarlıklarda yapılan spor müsabakalarında kazananlar zeytin dallarından yapılmış Taçlarla ödüllendirilmişlerdir. Zeytin ağacı ve dalları ilkel uygarlıklarda da, gelişmiş uygarlıklarda da hep barış, sevgi sembolü olarak kullanılmış bir tabiat harikasıdır.
Herkes şikayetçi
Gelin görün ki, böylesi mucizevi bir ürün olan zeytin bir zeytin ülkesi olan Türkiye `mize barış , sevgi ve mutluluk ortamı getirememiş. Dünyanın sayılı zeytin üretici ülkeleri arasında olan Türkiye `de tarımı ile uğraşanları da , imalatçıları da, ihracatçıları da, tüketicileri de dertlidir.
Üretici zeytin tarımından muzdariptir, imalatçı tağşiş, maliyet ve çevresel sorunlar yaşamaktadır, ihracatçı marka olmak, dökme satmakla ambalajlı satmak ikileminde kaybolmuş durumdadır, tüketicileri pahalı fiyatlarından yakınmaktadırlar.
Zeytin tarımında ülkemizde yaklaşık 150 milyon zeytin ağacı olduğu ifade edilmektedir. Kontrollü ekim olmamasından ve ilkel toplama yapıldığından `var yılı-yok yılı` yaşanmaktadır. Bir önceki yıl sopalarla yapılan ilkel hasat dönemi bir yıl sonrasında `Yok yılına` neden olmakta ve zeytin ürünü zarar görmekte ve bir yıl önceki verim alınamamaktadır. Zeytin tarımında sulama, budama ve hasat önemlidir. Tüm gelişmiş ülkeler sulamayı damlama usulü ile yaparlarken bizde maalesef bu bilinç oluşamamış verim kuraklıkla eş değerde oluşmuştur. Dış ülkelerde toplama işlemi makinelerle yapılmaktadır. Türkiye `deki hasat halen çırpma ve silkeleme yöntemi ile yapılmakta makineli toplama gelişememektedir. 700 ila 1000 dolar fiyat aralığındaki toplama makinesi çok sayıda çiftçinin elinde yoktur. Makineli toplama gücümüz genel hasadın yüzde 5 ila yüzde 7`si oranındadır. Tarımsal destek uygulamaya başlandığı ilk yıllarda kilo başına 50 Ykr iken bugün 20 Ykr `ye düşmüştür. AB `de verilen destek primi kilo başına 1.3 euro`dur (2.6 YTL ) ve zeytin tarımı ile uğraşanların yüzde 90`nı bu yardımdan faydalanmaktadır. Türk zeytin çiftçisinin hükümetten beklentisi kilo başına 1 YTL `dir. Ülkemizde 5 bölgede ve 35 ilde zeytin tarımı yapılmakta ve işlenen tarım alanlarımızın yüzde 4`ünde zeytincilik yapılmakta ve tarımla uğraşan kesimin yüzde 8`i geçimini zeytincilikten sağlamaktadır.
Verim, spekülatör, tüccar
Zeytinyağı üreticisi, verim, spekülatör, tüccar üçgeni arasında kalmıştır ve bildik maliyet sorunlarıyla uğraşmaktadır. Zeytinyağının maliyetini düşürmek amacıyla içine sağlığa zarar vermeyen diğer yağların katılması ve markasız, beyaz tenekelerde satılan yağlar (Tağşiş) konusu halen netlik kazanamamıştır. Türk üreticisi ve ihracatçısı tağşişe karşıdır. Üretim sırasında açığa çıkan salamura suyu (kara su) problemi çevresel anlamda halledilememiştir. Üretimimiz son 10 yılda artarak 120 bin ton seviyesine gelmiştir. Ambalajlı satış büyük sorundur. Ambalaj maliyetleri yüksektir . Her ne kadar ambalajlı ve markalı üretime 1 litre ile 5 litrelik ambalajlarda tonunda 150-500 dolar teşvik verilse de genel maliyetleri içerisinde düşük kalmaktadır.
İhracatçı hem düşük kurlarla , hem de en büyük pazarı olan AB gümrük vergileriyle boğuşmaktadır. AB `ye yapılan zeytinyağı ihracatımız AB `deki korumacılık tedbirleri içerisinde ödenen litrede 1.1 euroluk gümrük vergileri ile karşı karşıyadır. İhracatçılarımızın AB `den beklentisi diğer ülkelere uygulandığı gibi belli bir kontenjanın üzerindeki miktarlara gümrük vergisi uygulanması şeklindedir. Bu beklentileri 30 bin ton olarak belirlenmiştir. Var yok yıllarında arz düşmekte üreticilerin kapasiteleri boşa çıkmaktadır. Bu durumda başka ülkelerden dahilde işleme (DİR) belgesiyle ham yağ ithaline müsaade edilmemektedir.
Yok yılı yakabilir
Tarım Bakanlığı `nın anlaşılmaz şekilde direnç gösterdiği DİR belgeli ihracata müsaade edilmedikçe Türk zeytinyağı ihracatı pazarda devamlılık gösteremeyecek ve o yıl kaybettiği müşterisini gelecek yıl bulamayacaktır. Oysa tüm diğer zeytinyağı üreticilerinin başvurduğu bu şekilde Tarım Bakanlığı anlayış göstermezse devam eden `yok yılları`` Türk zeytinyağı üreticisi ve ihracatçısı için geleceklerini karartan bir uygulama olacaktır. Dökme yağ ihracatı yerine ambalajlanmış yağ ihracatının teşviki yeni oluşturulan Tanıtım Komitesinin katkısı ile zeytinyağı ihracatımızın 2012 yılında 1.2 milyar dolarlık zeytinyağı ve 700 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatı hedeflenmiştir. En büyük ihracat pazarlarımız İtalya , İspanya ve ABD `dir. Gelin görün ki bu ülkeler bizden dökme zeytinyağlarını alıp ambalajlayarak kendi ürünleri gibi dünya pazarlarına satarlarken Türk orijini bu ülkelerin altında kaybolmaktadır. 2006/2007 yılı ihracatımız 42.4 bin ton ve 145 milyon 428 bin dolardır.
Tüketicinin yaklaşımı
Tüketicinin konumu hayli ilginçtir. Kökeninin Anadolu olduğu bilinen zeytinin Türkiye `deki tüketimi düşüktür. Yunanistan `da kişi başı tüketim 25, İspanya `da 15, İtalya `da 14 kilo iken ülkemizde sadece ve sadece 1 kilodur. Komşumuz Suriye `de dahi kişi başı tüketimi 7 kilodur. Ülkemizde daha çok sofralık zeytin tüketimi olup kişi başı tüketimi 4 kilodur. Tüketim azlığının nedeni Anadolu yemek kültürünün daha çok kebap ağırlıklı olması, damak tadını daha çok kuyruk yağı ve tereyağı`na alışık olması ve fiyatlarının yüksekliği zeytinyağı tüketimini düşük tutmaktadır. Kebap kültürünün büyük şehirlerde de yaygın olması zeytinyağı tüketiminin düşük olmasının başlıca nedenidir. Tüketimin artırılabilmesi için özellikle genç nüfus hedef alınmalı ve zeytinyağının sağlık öğesi ve Türk mutfağının zenginliği ön plana çıkarılmalıdır.
Sofralık zeytin 2006/2007 sezonunda toplamda 67 bin 283 ton sofralık zeytin ihraç edilerek 92.4 milyon dolarlık bir ciro elde edilmiştir. Bu rakamın 10 bin 625 tonu yeşil, 56 bin 657 tonu siyah zeytindir. Sofralık siyah zeytin ihracatımızın başında Romanya ve Almanya gelmektedir. Yeşil zeytin ihracatındaki ilk ülkeler ise Almanya ve ABD gelmektedir.
Kırmızı biber, kekik, zeytinyağı ve azıcık limonla harmanlanmış, beyaz peynir, taze ekmek ve çay eşliğindeki zeytinin tadına doyum olmaz. Dilerim Türk zeytincilerinin ve zeytinyağcılarının tatları da böyle olur ve bu tat devamlı kalır.
Kuraklık zeytinciliği de vurdu
Yeni Şafak
26 Temmuz 2008,C.Tesi
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustaf Tan, Kuraklığın zeytin üreticilerini etkilediğini belirterek, güneydoğuya verilen desteğin Ege çiftçisine de verilmesi gerektiğini söyledi.
İZMİR (İHA)
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, Türkiye'de zeytinciliğin kuraklıktan ciddi şekilde etkilendiğini belirterek, "Kuraklık konusunda sadece Güneydoğu'nun değil, Ege'nin de desteğe ihtiyacı vardır" dedi.
UZZK Başkanı Mustafa Tan, Bu yıl henüz rekolte tahmin çalışmaları yapılmadığını ancak 150 bin ton zeytinyağı beklediklerini, 20-25 bin ton stok devri olabileceğini ifade etti. Tan, bu rakamın 250 bin ton olması gerekirken, zeytinciliğin yaşanan kuraklık nedeniyle büyük zarar gördüğüne dikkat çekti. Tan, "Ülkede sektörün gidişatında problem yoktur, başka problemler vardır. Türkiye'de zeytincilik kuraklıktan ciddi şekilde etkilenmiştir. Sadece Güneydoğu'nun değil, Ege'nin de desteğeihtiyacı vardır" diye konuştu.
"DÖKMECİLİKTEN AMBALAJCILIĞA"
Türkiye'nin zeytinyağı ihracat rakamlarında yaşanan düşüşün ardından piyasalarda asılsız söylentilerin dolaştığını ifade eden Tan, ihracattaki azalmanın dökme zeytinyağında yaşandığını söyledi. Geçtiğimiz yıllara nazaran daha az ihracat yapılmasına rağmen, girdilerin daha yüksek olduğunun altını çizen Tan, "İhracatımız düştü ancak ithalatımız yok. Türkiye iyi yolda ilerliyor. Geçtiğimiz yıla göre zeytinyağı ihracatımız yüzde 60 oranında düştü. Ancak 3,4 dolara sattığımız zeytinyağını bu sene 4,47 dolarasattık. Şişeli ve teneke zeytinyağı, ihracatımızın yüzde 61'ini, dökme zeytinyağı ise yüzde 31'ini oluşturdu. Ambalajlı ve şişeli ihracatın artması yönünde gelişme var" dedi.
"BÖLÜNMÜŞLÜK HAVASI YARATMAYALIM"
İhracatçıların kurduğu Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'ne davet edilmediklerini belirten Dr. Mustafa Tan, "Sektörün çatı kuruluşu olan UZZK'nın yer almamasını esefle karşılıyoruz. Başarısı tartışılır. Sadece tek pencereden bakmamak lazım. Türkiye'de sadece ihracatçı yok. Biz davet edilmedik. UZZK'nın olmadığı bir tanıtım komitesi eksiktir" dedi. Tanıtım komitesinin yurtdışında hedef pazarlar belirlediğini belirten Dr. Tan, iç pazarda da tüketimin artırılması gerektiğini söyledi. Tanıtım komitesininUZZK gibi sivil toplum kuruluşuyla birlikte hareket etmesiyle etkinliğinin artacağını savunan Tan, "Davet gelmezse, kendi çabalarımızla faaliyetlerimize devam edeceğiz. Biz zaten iç piyasadaki tanıtımı sürdürüyoruz. Ama bölünmüşlük havası yaratmayalım. İhracatçılar başımızın tacı. Üretilen ürünlerin satılması gerekiyor. Ancak iç piyasada ürünlerimizi yediremezsek sağlıklı bir nesil yetiştiremeyiz. Dışarıdan gelen genetiği oynanmış ürünlerle bir nesil yetiştiririz" diye konuştu.
26 Temmuz 2008,C.Tesi
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustaf Tan, Kuraklığın zeytin üreticilerini etkilediğini belirterek, güneydoğuya verilen desteğin Ege çiftçisine de verilmesi gerektiğini söyledi.
İZMİR (İHA)
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, Türkiye'de zeytinciliğin kuraklıktan ciddi şekilde etkilendiğini belirterek, "Kuraklık konusunda sadece Güneydoğu'nun değil, Ege'nin de desteğe ihtiyacı vardır" dedi.
UZZK Başkanı Mustafa Tan, Bu yıl henüz rekolte tahmin çalışmaları yapılmadığını ancak 150 bin ton zeytinyağı beklediklerini, 20-25 bin ton stok devri olabileceğini ifade etti. Tan, bu rakamın 250 bin ton olması gerekirken, zeytinciliğin yaşanan kuraklık nedeniyle büyük zarar gördüğüne dikkat çekti. Tan, "Ülkede sektörün gidişatında problem yoktur, başka problemler vardır. Türkiye'de zeytincilik kuraklıktan ciddi şekilde etkilenmiştir. Sadece Güneydoğu'nun değil, Ege'nin de desteğeihtiyacı vardır" diye konuştu.
"DÖKMECİLİKTEN AMBALAJCILIĞA"
Türkiye'nin zeytinyağı ihracat rakamlarında yaşanan düşüşün ardından piyasalarda asılsız söylentilerin dolaştığını ifade eden Tan, ihracattaki azalmanın dökme zeytinyağında yaşandığını söyledi. Geçtiğimiz yıllara nazaran daha az ihracat yapılmasına rağmen, girdilerin daha yüksek olduğunun altını çizen Tan, "İhracatımız düştü ancak ithalatımız yok. Türkiye iyi yolda ilerliyor. Geçtiğimiz yıla göre zeytinyağı ihracatımız yüzde 60 oranında düştü. Ancak 3,4 dolara sattığımız zeytinyağını bu sene 4,47 dolarasattık. Şişeli ve teneke zeytinyağı, ihracatımızın yüzde 61'ini, dökme zeytinyağı ise yüzde 31'ini oluşturdu. Ambalajlı ve şişeli ihracatın artması yönünde gelişme var" dedi.
"BÖLÜNMÜŞLÜK HAVASI YARATMAYALIM"
İhracatçıların kurduğu Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'ne davet edilmediklerini belirten Dr. Mustafa Tan, "Sektörün çatı kuruluşu olan UZZK'nın yer almamasını esefle karşılıyoruz. Başarısı tartışılır. Sadece tek pencereden bakmamak lazım. Türkiye'de sadece ihracatçı yok. Biz davet edilmedik. UZZK'nın olmadığı bir tanıtım komitesi eksiktir" dedi. Tanıtım komitesinin yurtdışında hedef pazarlar belirlediğini belirten Dr. Tan, iç pazarda da tüketimin artırılması gerektiğini söyledi. Tanıtım komitesininUZZK gibi sivil toplum kuruluşuyla birlikte hareket etmesiyle etkinliğinin artacağını savunan Tan, "Davet gelmezse, kendi çabalarımızla faaliyetlerimize devam edeceğiz. Biz zaten iç piyasadaki tanıtımı sürdürüyoruz. Ama bölünmüşlük havası yaratmayalım. İhracatçılar başımızın tacı. Üretilen ürünlerin satılması gerekiyor. Ancak iç piyasada ürünlerimizi yediremezsek sağlıklı bir nesil yetiştiremeyiz. Dışarıdan gelen genetiği oynanmış ürünlerle bir nesil yetiştiririz" diye konuştu.
Saturday, July 26, 2008
Zeytin ağaçları kurtuluyor
Mustafa SARIİPEK / DATÇA, (DHA)
Hürriyet Ege
26 Temmuz 2008,Cumartesi
Muğla Yatağan’a bağlı Yeşilbağcılar Beldesi’nde, kömür çıkarmak için kamulaştırılan arazilerdeki zeytin ağaçlarının yakacak yapılmasına gönlü razı olmayıp bin 500’ünü satın alıp kurtaran Timur Kabaklarlı devleti harekete geçirdi.
İSTANBUL’da iki inşaat şirketinin sahibi olup Datça ve Bodrum’da otellerle devre mülkler yapan Timur Kabaklarlı, otomobiliyle Yatağan’ın Yeşilbağcılar Beldesi’nden geçerken çok sayıda zeytin ağacının iş makineleriyle sökülüp kesildiğini gördü. Kabaklarlı, kömür havzasında kalan zeytin ağaçlarının kesileceğini öğrenince bin 500’ünü yöre köylülerinden 600 bin YTL’ye aldı, özel yöntemlerle köklü söktürüp Datça’da yaptırdığı dev saksılara diktirdi. Datça’daki arazisine 700 ağaç diken Kabaklarlı, kalanları bakımını üstlenecek herkese sembolik fiyattan vereceğini açıkladı. Gazete ve televizyonlarda haberinin çıkmasından sonra büyük ilgi gördüğünü belirten Kabaklarlı, "Teşekkür eden doğa dostları, plaket vermek isteyen eğitimciler, Zeytinciler Derneği yetkilileri, satın almak isteyenler aradı. Yurt dışından bile destek olmak için arayan oldu" dedi.
Kaymakam ve başkan
Datça Kaymakamı Mustafa Kaya ve Yeşilbağcılar Belediye Başkanı Mesut Mavi de bundan sonra sökülecek 10 bin zeytinin hazine arazilerine dikilmesi için araştırma yapacaklarını bildirdi.
Kaymakam Mustafa Kaya "Araştırma için gerekli müracaatları yapacağım. Çünkü bu ağaçların yaşaması gerekiyor. Datça’da uygun hazine arazisi bulabilirsek zeytinleri dikmeye başlayacağız" dedi.
Yeşilbağcılar Belde Belediye Başkanı Mesut Mavi de "Kömür çıkarmak için şimdiye kadar yaklaşık 25 bin dönüm arazi istimlak edildi. Üzerinde de toplam 25 bin adet zeytin ağacı köklenecek. Bunların bir kısmı başka alana taşındı, bir kısmı kesildi, bir kısmını Timur Bey satın alarak kurtardı. Burada hazineye ait arazi bulursak geride kalan zeytin ağaçlarının büyük bir bölümünün nakledilmesi için çalışma yapacağım" diye konuştu.
Hürriyet Ege
26 Temmuz 2008,Cumartesi
Muğla Yatağan’a bağlı Yeşilbağcılar Beldesi’nde, kömür çıkarmak için kamulaştırılan arazilerdeki zeytin ağaçlarının yakacak yapılmasına gönlü razı olmayıp bin 500’ünü satın alıp kurtaran Timur Kabaklarlı devleti harekete geçirdi.
İSTANBUL’da iki inşaat şirketinin sahibi olup Datça ve Bodrum’da otellerle devre mülkler yapan Timur Kabaklarlı, otomobiliyle Yatağan’ın Yeşilbağcılar Beldesi’nden geçerken çok sayıda zeytin ağacının iş makineleriyle sökülüp kesildiğini gördü. Kabaklarlı, kömür havzasında kalan zeytin ağaçlarının kesileceğini öğrenince bin 500’ünü yöre köylülerinden 600 bin YTL’ye aldı, özel yöntemlerle köklü söktürüp Datça’da yaptırdığı dev saksılara diktirdi. Datça’daki arazisine 700 ağaç diken Kabaklarlı, kalanları bakımını üstlenecek herkese sembolik fiyattan vereceğini açıkladı. Gazete ve televizyonlarda haberinin çıkmasından sonra büyük ilgi gördüğünü belirten Kabaklarlı, "Teşekkür eden doğa dostları, plaket vermek isteyen eğitimciler, Zeytinciler Derneği yetkilileri, satın almak isteyenler aradı. Yurt dışından bile destek olmak için arayan oldu" dedi.
Kaymakam ve başkan
Datça Kaymakamı Mustafa Kaya ve Yeşilbağcılar Belediye Başkanı Mesut Mavi de bundan sonra sökülecek 10 bin zeytinin hazine arazilerine dikilmesi için araştırma yapacaklarını bildirdi.
Kaymakam Mustafa Kaya "Araştırma için gerekli müracaatları yapacağım. Çünkü bu ağaçların yaşaması gerekiyor. Datça’da uygun hazine arazisi bulabilirsek zeytinleri dikmeye başlayacağız" dedi.
Yeşilbağcılar Belde Belediye Başkanı Mesut Mavi de "Kömür çıkarmak için şimdiye kadar yaklaşık 25 bin dönüm arazi istimlak edildi. Üzerinde de toplam 25 bin adet zeytin ağacı köklenecek. Bunların bir kısmı başka alana taşındı, bir kısmı kesildi, bir kısmını Timur Bey satın alarak kurtardı. Burada hazineye ait arazi bulursak geride kalan zeytin ağaçlarının büyük bir bölümünün nakledilmesi için çalışma yapacağım" diye konuştu.
Önde zeytin ağaçları arkasında mühendis!
MUSTAFA SARIİPEK DHA
Milliyet
26 Temmuz 2008,Cumartesi
Datçalı mühendis, pek çok şairin şiirlerine konu ettiği zeytin ağaçlarının köklenmesine gönlü razı olmadı ve bir bölümünü kurtardı. Örnek oldu
Muğla’nın Yatağan İlçesi’ne bağlı Yeşilbağcılar Beldesi’nde, kömür çıkarmak için Türkiye Kömür İşletmeleri’nin kamulaştırdığı araziler üzerindeki zeytin ağaçları kesildi. Binlerce ağacın yakacak yapılmasını engellemek için bin 500 ağacı satın alarak kurtaran Datçalı mühendis Timur Kabaklarlı (32)’nın bu davranışı, devleti harekete geçirdi. Datça Kaymakamı Mustafa Kaya ve AKP’li Yeşilbağcılar Belediye Başkanı Mesut Mavi yeni sökülecek 10 bin zeytin ağacının hazine arazilerine dikilecğini söyledi.
17.5 metre çapındaki bin yıllık zeytin ağacını satın alıp Datça Kaymakamlığı’na hediye eden Kabaklarlı “Yüzlerce telefon aldım. Geride kalan ağaçlar için yine parasal destek sağlayacağım” dedi.
İstanbul’da iki inşaat şirketinin sahibi olup Datça ve Bodrum’da otellerle devre mülkler yapan Kabaklarlı, otomobiliyle Bodrum’a giderken, Yeşilbağcılar Beldesi’nde çok sayıda zeytin ağacının işmakineleriyle köklerinden sökülüp kesildiğini gördü.
600 bin YTL harcadı
Kabaklarlı, işçilerden, zeytin ağaçlarının kömür havzasında kaldığından kesilip arazinin temizlendiğini öğrenince köylülerle irtibata geçip, 600 bin YTL vererek satın aldığı bin 500 zeytin ağacını özel yöntemlerle köklü olarak söktürüp Datça’da özel olarak yaptırdığı dev saksılara diktirdi. Yaşadığı Datça’da kendilerine ait araziye 700 zeytin ağacı diken Kabaklarlı, geriye kalanları bakımını üstlenecek herkese sembolik bir rakamla vereceğini açıkladı. Gazete ve televizyonlarda haberi duyan ve okuyan doğaseverler harekete geçti. Ağaçları satın almak isteyenler Kabaklarlı’yı aradı. Kabaklarlı, “Teşekkür eden doğa dostları, okullarına davet edip plaket vermek isteyen eğitim görevlileri, Zeytinciler Derneği yetkilileri ve satın almak isteyenler aradı. Yurtdışından bile destek olmak için arayan oldu. Herkese desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
Uygun arazi aranıyor
Datça Kaymakamı Mustafa Kaya “Araştırma için gerekli müracaatları yapacağım. Çünkü bu ağaçların yaşaması gerekiyor. Datça’da uygun hazine arazisi bulabilirsek zeytinleri dikmeye başlayacağız” diye konuştu.
Yeşilbağcılar Belde Belediye Başkanı Mesut Mavi de “Kömür çıkarmak için şimdiye kadar yaklaşık 25 bin dönüm arazi istimlak edildi. Üzerinde de toplam 25 bin adet zeytin ağacı köklenecek. Bunların bir kısmı başka alana taşındı, birkısmı kesildi, bir kısmını Timur Bey satın alarak kurtardı. Burada hazineye ait arazi bulursak geride kalan zeytin ağaçlarının büyük bir bölümünün nakledilmesi için çalışma yapacağım” diye konuştu.
Milliyet
26 Temmuz 2008,Cumartesi
Datçalı mühendis, pek çok şairin şiirlerine konu ettiği zeytin ağaçlarının köklenmesine gönlü razı olmadı ve bir bölümünü kurtardı. Örnek oldu
Muğla’nın Yatağan İlçesi’ne bağlı Yeşilbağcılar Beldesi’nde, kömür çıkarmak için Türkiye Kömür İşletmeleri’nin kamulaştırdığı araziler üzerindeki zeytin ağaçları kesildi. Binlerce ağacın yakacak yapılmasını engellemek için bin 500 ağacı satın alarak kurtaran Datçalı mühendis Timur Kabaklarlı (32)’nın bu davranışı, devleti harekete geçirdi. Datça Kaymakamı Mustafa Kaya ve AKP’li Yeşilbağcılar Belediye Başkanı Mesut Mavi yeni sökülecek 10 bin zeytin ağacının hazine arazilerine dikilecğini söyledi.
17.5 metre çapındaki bin yıllık zeytin ağacını satın alıp Datça Kaymakamlığı’na hediye eden Kabaklarlı “Yüzlerce telefon aldım. Geride kalan ağaçlar için yine parasal destek sağlayacağım” dedi.
İstanbul’da iki inşaat şirketinin sahibi olup Datça ve Bodrum’da otellerle devre mülkler yapan Kabaklarlı, otomobiliyle Bodrum’a giderken, Yeşilbağcılar Beldesi’nde çok sayıda zeytin ağacının işmakineleriyle köklerinden sökülüp kesildiğini gördü.
600 bin YTL harcadı
Kabaklarlı, işçilerden, zeytin ağaçlarının kömür havzasında kaldığından kesilip arazinin temizlendiğini öğrenince köylülerle irtibata geçip, 600 bin YTL vererek satın aldığı bin 500 zeytin ağacını özel yöntemlerle köklü olarak söktürüp Datça’da özel olarak yaptırdığı dev saksılara diktirdi. Yaşadığı Datça’da kendilerine ait araziye 700 zeytin ağacı diken Kabaklarlı, geriye kalanları bakımını üstlenecek herkese sembolik bir rakamla vereceğini açıkladı. Gazete ve televizyonlarda haberi duyan ve okuyan doğaseverler harekete geçti. Ağaçları satın almak isteyenler Kabaklarlı’yı aradı. Kabaklarlı, “Teşekkür eden doğa dostları, okullarına davet edip plaket vermek isteyen eğitim görevlileri, Zeytinciler Derneği yetkilileri ve satın almak isteyenler aradı. Yurtdışından bile destek olmak için arayan oldu. Herkese desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.
Uygun arazi aranıyor
Datça Kaymakamı Mustafa Kaya “Araştırma için gerekli müracaatları yapacağım. Çünkü bu ağaçların yaşaması gerekiyor. Datça’da uygun hazine arazisi bulabilirsek zeytinleri dikmeye başlayacağız” diye konuştu.
Yeşilbağcılar Belde Belediye Başkanı Mesut Mavi de “Kömür çıkarmak için şimdiye kadar yaklaşık 25 bin dönüm arazi istimlak edildi. Üzerinde de toplam 25 bin adet zeytin ağacı köklenecek. Bunların bir kısmı başka alana taşındı, birkısmı kesildi, bir kısmını Timur Bey satın alarak kurtardı. Burada hazineye ait arazi bulursak geride kalan zeytin ağaçlarının büyük bir bölümünün nakledilmesi için çalışma yapacağım” diye konuştu.
DÜNYA ZEYTİNYAĞI LİGİNDE ALT SIRALARA İTİLİYORUZ
Röportaj: Hüsamettin Berber
ZEYTİN AĞACI DERGİSİ
SUSAM: TÜRKİYE DÜNYA ZEYTİNYAĞI PİYASALARINDA FİYAT TUTTURAMAZ VE İHRACAT YAPAMAZ KONUMA GELDİ…
CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'la, sektörümüzün güncel sorunlarını masaya yatırdığımız özel bir röportaj gerçekleştirdik. Derginizin bu ayki (mart-nisan) sayısında, deyim yerindeyse, sektörün neredeyse bütün etkin aktörleri, üreticiden ihracatçıya, tüccardan gazeteciye, akademisyene kadar, bütün sesleri bu sayfalardan sizlere ulaştılar. Bütün bu sektör temsilcilerinin değerlendirmeleri ayrı, fakat buluştukları platform aynı… Zeytin Ağacı Dergisi…
Mehmet Ali Susam da, sektörün sorunlarına duyarlı bir zeytin yöresi milletvekili. Meclis genel kurulunda, bu sorunları sıklıkla dile getiriyor. Son olarak partisinin Merkez Yürütme Kuruluna seçilen Susam, sorularımıza verdiği cevaplarda, Türkiye'nin dünya zeytinyağı piyasalarında fiyat tutturamayacak duruma geldiğini savundu. İşte, Türkiye'de uygulanan ekonomik politikaların, tarım sektörünün faydasına yönelik olmadığına işaret eden Susam'la zeytin ve zeytinyağı sektörünün fotoğrafı…
Zeytin ve Zeytinyağı sektörü, sıkıntılı bir yılı daha geride bıraktı. Üreticiden tüccara, ihracatçıya kadar sektörün bütün bileşenleri beklentilerinin gerçekleşmediğinden yakınıyorlar. Sektörün sorunlarını Meclis Genel Kurulu'nda da dile getiren bir milletvekili olarak, sektörün bileşenlerinin bu mağduriyetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zeytinin anavatanı bu topraklardır. Yüzyıllardır hem geleneksel hem de modern yöntemlerle zeytinyağı işlemekteyiz. Dünyada organik ürünlerin ve sağlığın öne çıkmasıyla gelecekte zeytinyağı çok daha önemli bir ürün haline gelecektir.
Ancak Türkiye'de zeytin ve zeytinyağı sektörü, maalesef, sıkıntılı bir yıl geçirdi. Ege İhracatçı Birlikleri rakamlarına göre 2007–2008 sezonunda 31 Mart 2008 tarihi itibariyle 34,5 milyon dolarlık zeytinyağı ihraç edebildi. Geçen sezon aynı zaman diliminde yapılan ihracat 86,7 milyon dolardı. Sektördeki ihracat gerilemesi yüzde 60'ı geçti. Hammadde fiyatlarının yüksekliği ve döviz kurlarının düşüklüğü üst üste gelince Türkiye dünya zeytinyağı piyasalarında fiyat tutturamaz ve ihracat yapamaz konuma geldi.
Ülke ekonomisindeki sorunları elbette zeytin ve zeytinyağı sektörünü de etkiliyor. Uygulanan ekonomik politikalar tarım ürünlerini destekler yönde olmadığı için Türkiye, gelecekte daha da büyük öneme ulaşacak olan zeytinyağı liginde alt sıralara itiliyor.
Ülkemizde kooperatiflerin, birliklerin mevcut yapılarıyla sektöre ayak uyduramadıkları tartışılıyor. Son olarak Tariş geçtiğimiz yılı 25 Milyon YTL zararla kapattı. TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği Başkanı Cahit Çetin, zararı AB'nin fiyatlara müdahale etmesine ve fiyatlar üzerinde baskı oluşturmasına bağladı. Bu anlamda, üretici Kooperatiflerden beklediği geri dönüşümü alamıyor mu, böylesi büyük zararlar niçin aşılamıyor?
Kooperatif tarzı örgütlenme, zeytinyağı üreticisini önemli ölçüde koruyan yapılardır. Üreticinin gerek ulusal gerekse uluslar arası pazardaki acımasız rekabet koşullarında büyük zararlar görmesini engellemektedir. Bu nedenle bu ve benzer yapıları güçlendirmek ve sağlamlaştırmak gerekmektedir.
Üretimi desteklemeyen ekonomi anlayışı nedeniyle üreten tüm kesimler gibi zeytinyağı üreten ve ihraç eden kesimler zor durumda kalıyor. Bu ekonomik anlayış da Dünya Bankası ve IMF'nin dayattığı bir anlayıştır. Türkiye'de tarımın desteklenmesini engelleyen bu ülkeler, kendi çiftçilerine destek kanallarını sonuna kadar açmışlardır. Türkiye de başta zeytin ve zeytinyağı olmak üzere tarımsal üretimde pazarını kaybetmek istemiyorsa bu desteklemeleri yapmak durumundadır.
DİR'E İZİN VERİRSEK, ÇİN'İN YAPTIĞINI ARAP ÜLKELERİNİN YAPMASINA İZİN VERMİŞ OLURUZ
Zeytinde yeni sezon beklentileri var yılı olması yönünde. Dolayısıyla yeni dönemde zeytinyağı üretimi de artacak. Bununla birlikte, süreç yine Dahilde İşleme Rejimi (DİR) tartışmalarıyla başladı. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithalata izin verilmesine bir gereklilik gerçekten var mı? DİR serbest piyasanın bir gereğimidir? İhracatçıların da pazar kayıpları oldu dış piyasada. Bu durumun önüne geçmek için DİR'i talep ediyorlar. Konu nasıl değerlendirilmeli?
Zeytinde bu yılın var yılı olmasıyla sorunların bir bölümü gözden kaybolacak ve ortadan kalkmış gibi görünecektir. Ancak bu sorunların aslında yok olmadığını, sadece ertelendiğini unutmamak gerekir. Dünyayı tehdit eden küresel ısınma ve kuraklık, üretimin çok büyük bölümünü yapan Ege kıyılarını da ciddi biçimde etkilemiş, rekoltede düşüşe neden olmuştur. Önümüzdeki yıl yine yok yılı olduğunda daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalmak istemiyorsak, önlemlerimizi bugünden almalıyız.
Bu önlemler nelerdir;
Başta sulamayla ilgili sorunların çözecek devlet politikaları oluşturmaktır. Barajı devletin yaparak, sulama kanalını ihaleyle ve yap-işlet modeliyle özel şirkete devretmesi gibi hatalı politikalardan dönülmesi gerekir. Çünkü özel şirket, doğası gereği, kar amacı taşıyacaktır. Bu nedenle o kanaldan faydalanmak isteyen üreticiyi daha pahalı bir sulama maliyeti beklemektedir. Üretici kanal yerine taban suyunu kullanmak isterse, bu kez de dünyanın en pahalı elektrik fiyatlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Damla sulama gibi yeni ve suyu ekonomik kullanan sistemleri özendirecek düzenlemelere gidilmeli, tarımsal üretimde kullanılan elektrik ve mazot girdilerinden ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır.
Dışardan yağ ithal edilmesine gerek olduğuna inanmıyorum. İthalata izin verirsek, Çin ürünlerinin tüm sektörlere yaptığının bir benzerini, zeytinyağında Arap ülkelerinin yapmasına izin vermiş oluruz. Nasıl düşük kaliteli ve ucuz Çin ürünleri nasıl piyasayı alt üst edip yerli üretimin ölmesine neden olduysa, kalite ve asit değeri olarak bizden çok aşağıda olan özellikle de Arap ülkelerinden gelecek yağ da benzeri sonuçlara neden olabilir.
Öte taraftan ihracat ayağında da dünyada pazarını geliştirmek isteyen yüksek kaliteli Türk yağlarını düşük kaliteli yağlarla karıştırmak, bindiğimiz dalı kesmek olacaktır. Dünya kaliteli ürüne bedelini ödüyor ve ödemeye de devam edecek. Bu nedenle kaliteden taviz vermeden, marka değerimizi arttırmaya devam etmemiz uzun vadede çıkarımıza olacaktır.
TBMM Zeytin ve Zeytinyağı Araştırma Komisyonu, çalışma takvimini belirledikten hemen sonra, sektörün görüşlerini almaya başladı. Çözüm önerilerini dinledi. Komisyon üyeleri, konunun ve zeytinin coğrafi olarak da uzağında olan kişiler değiller. Komisyon raporundan, önceki dönemlerin aksine sektörün içine etki edecek sonuçlar beklenebilir mi?
Ben Komisyonda görevli değilim fakat dediğiniz gibi alanında etkin, konuya hakim arkadaşlarımızın görev aldığı bir komisyon oluşturuldu.
Komisyonun etkinliğiyle ilgili de asıl üzerinde durulması gereken konu bence komisyon raporlarının hayata geçirilmesidir. Yani önceki komisyonlara haksızlık etmemek gerek. Ancak hazırlanan raporların, üretilen çözümlerin hayata geçirilmesidir. Türkiye hala zeytin ağacı envanterini çıkartmamıştır. "Nerede ne kadar ağacımız var", "verimleri nedir", "nasıl arttırırız" gibi sorular hala yanıtsızdır. Oysa bu çalışmalar uydu teknolojileriyle kolaylıkla yapılabilir.
Öte taraftan üniversitelerin Ziraat Fakültelerinden mezun olan çok sayıda gencimiz iş bulma umuduyla kapı kapı dolaşıyor. Fakat verimliliğimizi arttıracağımız yöntemleri bilmiyoruz. Toprak yapısına göre ağaç seçmek, hangi ilaçları ne zaman ve ne biçimde kullanmamız gerekir bilmiyoruz.
İPLER IMF VE DÜNYA BANKASININ ELİNDE
Sektörün, üreticinin en büyük problemlerinden birisi destekler, prim konusu… Geçtiğimiz sene de rakamlar AB üreticisinin çok gerisinde gerçekleşti. Primle ilgili üretici nasıl bir beklenti içinde olmalı?
Avrupa Birliği'nin kendi üreticisini ne kadar desteklediği ortada. Öte yandan konu Türk üreticisi olduğunda "destekleri kaldıracaksınız" diyorlar. Merkezi hükümet bu konuda ipleri tamamen IMF ve Dünya Bankası politikalarına teslim etmiş, sözlerinden çıkmıyorlar.
Oysa destekler, üreticinin daha fazla ve daha kaliteli üretim yapmak için temel beklentisidir. Çok net olarak söylüyorum, desteklemeler makul bir noktaya gelmez ve düzgün yapılmazsa, üreticinin geleceği tehlikededir.
Üreticiler de kendilerine bu sıkıntıları reva gören AKP hükümetinden icraatlarının hesabını sandıkta sormalıdır.
Tarım Bakanlığı tarafından uygulamaya sokulan ürün konseylerinin mevcut yapıları sektör için birleştirici olma anlamında yeterli oluyor mu? Zira konseyler üzerinde de tartışmalar yaşanabilmekte.
Ürün konseyleri, üreticinin, sanayicinin, tüccarın ve esnafın bir ürünle ilgili bütün sorunlarını tespit ederek çözüm önerilerinin oluşturulması açısından son derece önemli kurumlar haline gelebilir. Yakın tarihte çay konseyi hayata geçirildi. Benzerlerinin hububat, zeytin, pamuk ve süt gibi stratejik ürünlerde kurulması elzemdir.
Ancak konseyler oluşturulurken önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri de konuya taraf olan tüm kesimlerin temsil edilmesidir. Örneğin Türkiye'de yılda 12 Milyon ton süt, işleniyor bunun da 4 milyon tonunu esnaflar işliyor. Süt konseyiyle ilgili bir çalışmada esnaflara yer verilmemişti.
Bu konuda dikkatli davranmak, tüm tarafları sorunların konuşulacağı meclise davet etmek gerekir.
OBEZİTENİN ÇÖZÜMÜ AKDENİZ MUTFAĞI
Zeytinyağına entelektüel bir ilginin oluşu, bir kültüre sahip olması onu tüketim olarak da attırmaya elverişli duruma getiriyor. Buna rağmen tüketimi diğer üretici ülkelerin aksine, ülkemizde yalnızca üretildiği bölgelerle sınırlı kalıyor. Bu durumu kırmak için ne gibi düzenlemelere gidilmeli? Bu sorunun aşılması adına tanıtım komiteleri de oluşturuluyor.
Zeytinyağı, mutfağı ve tüketim alışkanlıklarıyla bir kültürdür. Zeytinyağının kalp ve damar sağlığa olumlu etkileri tüm dünyada kabul gördü. Yine dünya insanlarının başına bela olan obezite yani aşırı şişmanlık hastalığının da çözümü Akdeniz mutfağından geçiyor.
Zeytinyağı kültürü ve faydaları ne yazık ki daha çok Ege ve Akdeniz şehirlerimizde biliniyor. Oysa ülke çapında tanıtım yaparak çalışmaları yapmak ve tüketimi yaygınlaştırmak gerekir.
Bu açıdan Fındık Tanıtım Grubu'nun çalışması örnek alınabilir. Zeytin ve zeytinyağının faydalarını anlatacak, tüketimi özendirecek bir çalışmayla hem iç tüketimi arttırmış oluruz.
Türkiye'de yağ var. Üretici birlikleri de ihracatçılar da bunu dile getiriyorlar. Fakat bu yağ piyasaya gelmiyor. Bu yağ yağcının değil, pirinçte olduğu gibi spekülatörün elinde deniliyor. Gerçeği yansıtıyor mu? Bunun önüne ne şekilde geçilmeli?
Türkiye başta pirinç olmak üzere pek çok hububatta aşırı fiyat artışı yaşadı. Hububattaki asıl sorun politikasızlık ya da yanlış politikalar üretmektir.
Ancak yağdaki durumun benzer olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de yağ var. Fakat bu yağın piyasaya girmeme nedeni Sanayici ve ihracatçının fiyat beklentisinin gerçekleşmemesidir.
Üreticinin yaşaması, geçimini sağlaması ve işine yatırım yapabilmesi için kazanması gereken belirli bir fiyat var. Yağın da bir değeri var. Sanayiciyle üretici burada ortak bir noktaya ulaşamıyorlar. Üretici yağını düşük fiyata satmak istemediği için bu yağ piyasaya ulaşmıyor.
Friday, July 25, 2008
ZEYTİN YOLU YOLCULARI TÜRKMENİSTAN'DA
CHA
25 Temmuz 2008 Cuma
Dünya barışı ve dostluğu için yola çıkan Zeytin Yolu Yolcuları, Türkmenistan'a geldi. Zeytin Yolu Yolcuları, 2008 Yaz Olimpiyatları'nın yapılacağı Çin'in başkenti Pekin'e zeytin fidanı götürüp dikmek için yola çıktı. Barış ve dostluk için Pekin'e bin zeytin fidanı götüren motorlu yolcular, 52 günlük bir serüven sonunda Pekin'e ulaşmayı planlıyor.
Yunanistan'ın Zeytin Yolları Kültür Kurumu tarafından organize edilen yürüyüşe 86 motorcu katılıyor.
25 Temmuz 2008 Cuma
Dünya barışı ve dostluğu için yola çıkan Zeytin Yolu Yolcuları, Türkmenistan'a geldi. Zeytin Yolu Yolcuları, 2008 Yaz Olimpiyatları'nın yapılacağı Çin'in başkenti Pekin'e zeytin fidanı götürüp dikmek için yola çıktı. Barış ve dostluk için Pekin'e bin zeytin fidanı götüren motorlu yolcular, 52 günlük bir serüven sonunda Pekin'e ulaşmayı planlıyor.
Yunanistan'ın Zeytin Yolları Kültür Kurumu tarafından organize edilen yürüyüşe 86 motorcu katılıyor.
Zeytinyağı sektöründe çok büyük anlam ifade edecek olan tadım panellerinin ilk adımları atıldı
Zeytinyağı Paneli adayları ilk toplantılarını 24 Temmuz 2008 Perşembe günü İzmir’de Zeytindostu Derneği merkezinde yaptılar.
İspanya’nın arkasından en büyük ağaç varlığına sahip olma, dünya ticaretinde daha ön sıralara gelme mücadelesi verirken ne yazık ki bu sektörün “olmazsa olmaz”larından biri olan tadım panellerine sahip değiliz.
Kaliteyi öne çıkarmayı, tağşişi önlemeyi istiyorsak bu konudaki en önemli araçlarımızdan biri kuşkusuz Tadım Panelleri.
Yeni uygulamaya geçecek Avrupa Birliği zeytinyağı pazarlama standartları kuralları çerçevesinde etiketlerde natürel zeytinyağlarının organoleptik niteliklerine ilişkin tanımlamalara, ancak bunların bir tadım paneli tarafından onaylanması durumunda yer verilmesi mümkün olabilecek.
Zeytindostu Derneği bu konuda da önemli bir görevi yerine getiriyor.
Kasım 2007’de Aydın’da ve arkasından Haziran ayı içinde İzmir’de yapılan Zeytinyağı Tadımı Eğitimlerinin arkasından oluşturulacak Zeytinyağı Paneli adayları ilk toplantılarını 24 Temmuz 2008 Perşembe günü İzmir’de Zeytindostu Derneği merkezinde yaptılar.
2. Tadım toplantısı 6 Ağustos -7 Ağustos 2008 tarihlerinde saat 15:00 de yine İzmir’de Dernek merkezinde yapılacaktır. Sadece ilk grup eğitimi alan kursiyerler 06 Ağustos Çarşamba günü saat 15:00 de toplanacaktır.İki grup eğitimi de alan daha deneyimli kursiyerler ise 07 Ağustos Perşembe günü saat 15:00 de toplanacaktır.
Zeytinyağı sektöründe çok büyük anlam ifade edecek olan tadım panellerinin ilk adımları böylece atılmış oldu.
Bu önemli girişimde en fazla emeği geçenlerden Zeytindostu Derneği Tadım Eğitimi Moderatörü Ülkü ÜLKEN’in dediği gibi,
”Duyusal analizler resmi olarak hayatımıza girdiğinde hepimiz biliyoruz ki sektörde çok şey değişecek.En başta kalite yükselecek, haksız rekabet bir nebze önlenecek. Ama bu süreçte yağlarımızın duyusal özellikleri açısından ne kadar geride olduğunu ve üretim, depolama, ambalajlama v.s konularında ne kadar önemli hatalar yaptığımızı daha iyi farkedeceğiz. Belki başlangıçta denetimlerden pek çok firmamızın canı da yanıcak, ama zamanla hepimiz öğreneceğiz tadım yapmasını ve tadarak doğru üretime ve kaliteye ulaşacağız.”
İspanya’nın arkasından en büyük ağaç varlığına sahip olma, dünya ticaretinde daha ön sıralara gelme mücadelesi verirken ne yazık ki bu sektörün “olmazsa olmaz”larından biri olan tadım panellerine sahip değiliz.
Kaliteyi öne çıkarmayı, tağşişi önlemeyi istiyorsak bu konudaki en önemli araçlarımızdan biri kuşkusuz Tadım Panelleri.
Yeni uygulamaya geçecek Avrupa Birliği zeytinyağı pazarlama standartları kuralları çerçevesinde etiketlerde natürel zeytinyağlarının organoleptik niteliklerine ilişkin tanımlamalara, ancak bunların bir tadım paneli tarafından onaylanması durumunda yer verilmesi mümkün olabilecek.
Zeytindostu Derneği bu konuda da önemli bir görevi yerine getiriyor.
Kasım 2007’de Aydın’da ve arkasından Haziran ayı içinde İzmir’de yapılan Zeytinyağı Tadımı Eğitimlerinin arkasından oluşturulacak Zeytinyağı Paneli adayları ilk toplantılarını 24 Temmuz 2008 Perşembe günü İzmir’de Zeytindostu Derneği merkezinde yaptılar.
2. Tadım toplantısı 6 Ağustos -7 Ağustos 2008 tarihlerinde saat 15:00 de yine İzmir’de Dernek merkezinde yapılacaktır. Sadece ilk grup eğitimi alan kursiyerler 06 Ağustos Çarşamba günü saat 15:00 de toplanacaktır.İki grup eğitimi de alan daha deneyimli kursiyerler ise 07 Ağustos Perşembe günü saat 15:00 de toplanacaktır.
Zeytinyağı sektöründe çok büyük anlam ifade edecek olan tadım panellerinin ilk adımları böylece atılmış oldu.
Bu önemli girişimde en fazla emeği geçenlerden Zeytindostu Derneği Tadım Eğitimi Moderatörü Ülkü ÜLKEN’in dediği gibi,
”Duyusal analizler resmi olarak hayatımıza girdiğinde hepimiz biliyoruz ki sektörde çok şey değişecek.En başta kalite yükselecek, haksız rekabet bir nebze önlenecek. Ama bu süreçte yağlarımızın duyusal özellikleri açısından ne kadar geride olduğunu ve üretim, depolama, ambalajlama v.s konularında ne kadar önemli hatalar yaptığımızı daha iyi farkedeceğiz. Belki başlangıçta denetimlerden pek çok firmamızın canı da yanıcak, ama zamanla hepimiz öğreneceğiz tadım yapmasını ve tadarak doğru üretime ve kaliteye ulaşacağız.”
KARA HASTALIĞI BULUNAN ZEYTİN BAHÇELERİNDE MÜCADELE BAŞLATILDI
CHA
25 Temmuz 2008,Cuma
Bursa Tarım İl Müdürlüğü, halk arasında 'kara hastalığı' olarak bilinen 'Zeytin Kara Koşnili' hastalığı bulunan zeytin bahçelerinde yaz mücadelesi başlatıldığını açıkladı.
İl Müdür Hüseyin Yıldızer tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Bursa'da 9 bin 500 zeytin ağacı bulunuyor.
Özellikle sahil kesimlerde kış mücadele ilaçlarını kullanmayan üreticilerin bahçelerinde yoğun olarak görülen zeytin kara koşnili hastalığının, yapılan incelemede yüzde 50 yumurta açılımı tesbit ettiklerini belirten Yıldızer, ilaçlamanın önemine işaret etti.
Hastalığa karşı ruhsatlı ilaçların kullanılması gerektiğine dikkat çeken Yıldızer, bu ilaçlamadan sonra yüzde 90 yumurta açılımında tekrarlanması gerektiğini vurguladı.
Asıl mücadelenin ocak-şubat aylarında yapılması gerektiğini aktaran Yıldızer, hastalık olmayan bahçelerde ilaçların kullanılmaması gerektiğini ifade etti.
Yıldızer, çevre sağlığı açısından ilaçların uygun zamanda ve belirtilen dozda kullanılması gerektiğini sözlerine ekledi.
25 Temmuz 2008,Cuma
Bursa Tarım İl Müdürlüğü, halk arasında 'kara hastalığı' olarak bilinen 'Zeytin Kara Koşnili' hastalığı bulunan zeytin bahçelerinde yaz mücadelesi başlatıldığını açıkladı.
İl Müdür Hüseyin Yıldızer tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Bursa'da 9 bin 500 zeytin ağacı bulunuyor.
Özellikle sahil kesimlerde kış mücadele ilaçlarını kullanmayan üreticilerin bahçelerinde yoğun olarak görülen zeytin kara koşnili hastalığının, yapılan incelemede yüzde 50 yumurta açılımı tesbit ettiklerini belirten Yıldızer, ilaçlamanın önemine işaret etti.
Hastalığa karşı ruhsatlı ilaçların kullanılması gerektiğine dikkat çeken Yıldızer, bu ilaçlamadan sonra yüzde 90 yumurta açılımında tekrarlanması gerektiğini vurguladı.
Asıl mücadelenin ocak-şubat aylarında yapılması gerektiğini aktaran Yıldızer, hastalık olmayan bahçelerde ilaçların kullanılmaması gerektiğini ifade etti.
Yıldızer, çevre sağlığı açısından ilaçların uygun zamanda ve belirtilen dozda kullanılması gerektiğini sözlerine ekledi.
'ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜNDE BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR'
CHA
24 Temmuz 2008,Perşembe
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, sektörde bilgi kirliliği bulunduğunu söyledi. Kötü niyetli olmayan bazı açıklamaların manipülasyonlara yol açtığını ifade eden Tan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri içinde oluşturulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin de UZZK bünyesinde faaliyet göstermesi gerektiğini belirtti. Tan, komitenin tanıtımda sadece dış pazarlara yönelmesini de eleştirdi.
UZZK Başkanı Tan, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Kamil Sındır'la birlikte düzenlediği basın toplantısında yeni sezonla ilgili bilgiler verdi. Yeni sezona 25-30 bin ton stokla girileceğini ifade eden Mustafa Tan, 150 bin ton olması beklenen yeni rekolteyle birlikte 170-180 bin ton ürünün nasıl değerlendirileceğinin şimdiden planlanması gerektiğine dikkat çekti. Kuraklığın üretimi etkilediğini kaydeden Tan, "Kuraklık olmasaydı bu sezonki rekolte 250 bin ton olacaktı." dedi. Türkiye'nin zeytinyağı üretiminin önümüzdeki yıllarda 600 bin tonlara ulaşacağını anlatan Tan, bunun değerlendirilmesi için şimdiden planlama yapılmasının önemine değindi. Sektörün uzlaşma içinde çalışması gerektiğini belirten Tan, ihracatçı birlikleri bünyesindeki tanıtım komitesinin UZZK'den ayrı çalışmasını eleştirdi. Sektörün çatı örgütünün UZZK olduğunu iddia eden Mustafa Tan, "Tanıtım komitesi, çalışmalarına bizi davet etmiyor. UZZK'nin olmadığı bir tanıtım komitesi bize göre eksiktir." şeklinde konuştu. Komiteden davet beklediklerini belirten Tan, şunları söyledi: "Tanıtım komitesi, ihracatçılardan oluşuyor. Devletin ayırdığı bütçeyi, sadece ihracatın tanıtımı için kullanmasını doğru bulmuyoruz. İç piyasada da tanıtım yapılması gerekiyor. Bu bütçeyle hangi pazarlara gidiyorlar? Bu pazarları kime danışarak belirlediler?"
Dahilde İşleme Rejimi'ne (DİR) de değinen UZZT Başkanı, "İhracatçılar DİR'i, ambalajlı ihracatı arttırmak ve kazanılan pazarları kaybetmek istemedikleri için istediklerini ifade ediyor. Bakıyoruz, kaybedilen dökme yağ pazarlarıdır. Türkiye bu sene İspanya'ya hiç dökme yağ ihracatı yapmadı. Ambalajlı ve kutulu ihracat ise devamlı artıyor. Bu yılki ihracatın yüzde 61'i kutulu, yüzde 39'u dökme oldu." açıklamasında bulundu.
24 Temmuz 2008,Perşembe
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, sektörde bilgi kirliliği bulunduğunu söyledi. Kötü niyetli olmayan bazı açıklamaların manipülasyonlara yol açtığını ifade eden Tan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri içinde oluşturulan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin de UZZK bünyesinde faaliyet göstermesi gerektiğini belirtti. Tan, komitenin tanıtımda sadece dış pazarlara yönelmesini de eleştirdi.
UZZK Başkanı Tan, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Kamil Sındır'la birlikte düzenlediği basın toplantısında yeni sezonla ilgili bilgiler verdi. Yeni sezona 25-30 bin ton stokla girileceğini ifade eden Mustafa Tan, 150 bin ton olması beklenen yeni rekolteyle birlikte 170-180 bin ton ürünün nasıl değerlendirileceğinin şimdiden planlanması gerektiğine dikkat çekti. Kuraklığın üretimi etkilediğini kaydeden Tan, "Kuraklık olmasaydı bu sezonki rekolte 250 bin ton olacaktı." dedi. Türkiye'nin zeytinyağı üretiminin önümüzdeki yıllarda 600 bin tonlara ulaşacağını anlatan Tan, bunun değerlendirilmesi için şimdiden planlama yapılmasının önemine değindi. Sektörün uzlaşma içinde çalışması gerektiğini belirten Tan, ihracatçı birlikleri bünyesindeki tanıtım komitesinin UZZK'den ayrı çalışmasını eleştirdi. Sektörün çatı örgütünün UZZK olduğunu iddia eden Mustafa Tan, "Tanıtım komitesi, çalışmalarına bizi davet etmiyor. UZZK'nin olmadığı bir tanıtım komitesi bize göre eksiktir." şeklinde konuştu. Komiteden davet beklediklerini belirten Tan, şunları söyledi: "Tanıtım komitesi, ihracatçılardan oluşuyor. Devletin ayırdığı bütçeyi, sadece ihracatın tanıtımı için kullanmasını doğru bulmuyoruz. İç piyasada da tanıtım yapılması gerekiyor. Bu bütçeyle hangi pazarlara gidiyorlar? Bu pazarları kime danışarak belirlediler?"
Dahilde İşleme Rejimi'ne (DİR) de değinen UZZT Başkanı, "İhracatçılar DİR'i, ambalajlı ihracatı arttırmak ve kazanılan pazarları kaybetmek istemedikleri için istediklerini ifade ediyor. Bakıyoruz, kaybedilen dökme yağ pazarlarıdır. Türkiye bu sene İspanya'ya hiç dökme yağ ihracatı yapmadı. Ambalajlı ve kutulu ihracat ise devamlı artıyor. Bu yılki ihracatın yüzde 61'i kutulu, yüzde 39'u dökme oldu." açıklamasında bulundu.
Wednesday, July 23, 2008
EGE ZEYTİN ve ZEYTİNYAĞI İHRACATÇILARI BİRLİĞİ'NİN SEKTÖRÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİYLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
(23 Temmuz 2008, Çarşamba günü Ege İhracatçı Birliklerini ziyaret eden Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in ziyareti sırasında Ege İhracatçı Birlikleri tarafından Tarım Bakanı'na sunulan sorunlar dosyasından)
i. Var ve yok yılları arasındaki üretim farklılığının (periyodisite sorununun) azaltılabilmesini teminen iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı, sırıkla hasat gibi verim ve rekolte kaybına neden olabilecek uygulamalara son verilmeli ve bu çerçevede, üreticiler bilinçlendirilmelidir.
ii. Zeytinyağına verilen 11 YKr/kg tutarındaki prim miktarı; en az 1YTL’ye seviyesine çıkarılmalıdır. Ayrıca primden sofralık zeytin üreticisi de faydalandırılmalıdır. Primin arttırılması hem sektörü rahatlatacak hem de kayıt dışı yapılan satışların kayda girmesini sağlayacaktır.
iii. İhracat taleplerinin istikrarlı bir şekilde ve zamanında karşılanabilmesi ve Var yıllarında ürün fazlasının yok yıllarında değerlendirilebilmesi ve hammadde temini açısından istikrarın sağlanabilmesi amacıyla stok müessesesi oluşturulmalı ve/veya lisanslı depoculuk hayata geçirilmelidir.
iv. Dış pazarlarda talep edilen yağlık zeytin çeşitleri ile iri kalibre sofralık zeytin çeşitlerinin dikimi teşvik edilmelidir.
v. Ülkemizde, dünyada en fazla tercih edilen ve yüksek birim fiyatlarla ihraç edilme imkanı bulunan zeytinyağı çeşitlerinin üretimine elverişli yağlık zeytin çeşitlerinin yetiştirilmesine ağırlık verilmelidir.
i. Var ve yok yılları arasındaki üretim farklılığının (periyodisite sorununun) azaltılabilmesini teminen iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı, sırıkla hasat gibi verim ve rekolte kaybına neden olabilecek uygulamalara son verilmeli ve bu çerçevede, üreticiler bilinçlendirilmelidir.
ii. Zeytinyağına verilen 11 YKr/kg tutarındaki prim miktarı; en az 1YTL’ye seviyesine çıkarılmalıdır. Ayrıca primden sofralık zeytin üreticisi de faydalandırılmalıdır. Primin arttırılması hem sektörü rahatlatacak hem de kayıt dışı yapılan satışların kayda girmesini sağlayacaktır.
iii. İhracat taleplerinin istikrarlı bir şekilde ve zamanında karşılanabilmesi ve Var yıllarında ürün fazlasının yok yıllarında değerlendirilebilmesi ve hammadde temini açısından istikrarın sağlanabilmesi amacıyla stok müessesesi oluşturulmalı ve/veya lisanslı depoculuk hayata geçirilmelidir.
iv. Dış pazarlarda talep edilen yağlık zeytin çeşitleri ile iri kalibre sofralık zeytin çeşitlerinin dikimi teşvik edilmelidir.
v. Ülkemizde, dünyada en fazla tercih edilen ve yüksek birim fiyatlarla ihraç edilme imkanı bulunan zeytinyağı çeşitlerinin üretimine elverişli yağlık zeytin çeşitlerinin yetiştirilmesine ağırlık verilmelidir.
TARIM ÜRÜNLERİ İHRACATI KOLAYLAŞACAK
CHA
23 Temmuz 2008,Çarşamba
Bakan Mehdi Eker, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemesini ise, "Tek bir kompartımanın penceresinden bakmıyoruz. Bütün Türkiye'nin penceresinden bakıyoruz." şeklinde değerlendirdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, tarım sektörünün son beş yılda 22 milyar dolardan 50.6 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını söyledi. Aynı dönemde sektörün ihracatının 4 milyar dolardan 10 milyar dolara çıktığını ifade eden Eker, yeni düzenlemelerle ihracatın daha da kolaylaşacağını kaydetti.
Bakan Eker, İzmir'deki Ege İhracatçı Birlikleri'nde (EİB) ihracatçı temsilcileriyle biraraya geldi. Toplantıda konuşan Bakan Eker, tarım sektöründeki gelişmelere dikkat çekti. 2002-2007 döneminde Türkiye'nin yaş meyve ve sebze üretiminin 30 milyon tondan 40 milyon tona çıktığına dikkat çeken Eker, tarım sektöründeki istihdamın aynı dönemde yüzde 34'ten yüzde 26'ya gerilediğini vurguladı. Eker, "Üretim artarken istihdam düşüyor. Demek ki daha az sayıda insan, aynı alanda daha çok ve daha verimli üretim yapıyor." dedi.
İhraç edilen ürünlerin değerinde de önemli artışlar olduğunu belirten Tarım ve Köyişleri Bakanı, Ege Bölgesi'nin 2002 yılında 1.3 milyar dolar olan ihracatının, yüzde 110 artışla 2.8 milyar dolara çıktığını aktardı. Türkiye tarım ürünleri ihracatının yüzde 28'inin Ege Bölgesi'nden yapıldığına işaret eden Bakan Mehdi Eker, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemesini ise, "Tek bir kompartımanın penceresinden bakmıyoruz. Bütün Türkiye'nin penceresinden bakıyoruz." şeklinde değerlendirdi.
Bu yıl kuraklık desteği kapsamında çiftçiye 460 milyon YTL verileceğini belirten Eker, Ziraat Bankası'na olan çiftçi borçlarının da bir yıl erteleyeceğini kaydetti. Eker, "Başta Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu olmak üzere toplam 35 vilayetin 215 ilçesinde, yaklaşık 2.3 milyon hektar alanda zarar tespit ettik. Bunun 1.5 milyon hektarı buğday. Bütün Türkiye tarandı, hasar oranı belirli bir yüzdenin üzerinde olanların hepsi dahil edildi. Dekar başına buğdayda 22, arpada 13, mercimekte 22, yem bitkilerinde 24, nohutta 30 YTL destek verilecek." diye konuştu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı ise sanayi sektöründeki ihracat artışının tarım sektöründe yaşanmadığını söyledi. Satıcı, "Sanayi sektörüne verilen destek tarıma da verilirse, ihracatı aynı seviyede artar. Bakan Eker'in vizyonunda gösterdiği devrimci yaklaşıma güveniyoruz. Aynı tavrı bürokratlardan da bekliyoruz. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye ihracat ekosisteminin en önemli parçası, ihracatın et ve tırnak gibi çalışacağı en temel sistemlerinden birisidir." dedi.
EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu da Ege Bölgesi'nin tarım ürünleri ihracatında Türkiye'nin en önemli merkezlerinden birisi olduğunu kaydetti.
EİB'deki toplantıya İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, TİM Başkanı Satıcı, EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Türkmenoğlu ve EİB'ye bağlı 12 birlikten 11'inin başkanları katıldı.
23 Temmuz 2008,Çarşamba
Bakan Mehdi Eker, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemesini ise, "Tek bir kompartımanın penceresinden bakmıyoruz. Bütün Türkiye'nin penceresinden bakıyoruz." şeklinde değerlendirdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, tarım sektörünün son beş yılda 22 milyar dolardan 50.6 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını söyledi. Aynı dönemde sektörün ihracatının 4 milyar dolardan 10 milyar dolara çıktığını ifade eden Eker, yeni düzenlemelerle ihracatın daha da kolaylaşacağını kaydetti.
Bakan Eker, İzmir'deki Ege İhracatçı Birlikleri'nde (EİB) ihracatçı temsilcileriyle biraraya geldi. Toplantıda konuşan Bakan Eker, tarım sektöründeki gelişmelere dikkat çekti. 2002-2007 döneminde Türkiye'nin yaş meyve ve sebze üretiminin 30 milyon tondan 40 milyon tona çıktığına dikkat çeken Eker, tarım sektöründeki istihdamın aynı dönemde yüzde 34'ten yüzde 26'ya gerilediğini vurguladı. Eker, "Üretim artarken istihdam düşüyor. Demek ki daha az sayıda insan, aynı alanda daha çok ve daha verimli üretim yapıyor." dedi.
İhraç edilen ürünlerin değerinde de önemli artışlar olduğunu belirten Tarım ve Köyişleri Bakanı, Ege Bölgesi'nin 2002 yılında 1.3 milyar dolar olan ihracatının, yüzde 110 artışla 2.8 milyar dolara çıktığını aktardı. Türkiye tarım ürünleri ihracatının yüzde 28'inin Ege Bölgesi'nden yapıldığına işaret eden Bakan Mehdi Eker, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemesini ise, "Tek bir kompartımanın penceresinden bakmıyoruz. Bütün Türkiye'nin penceresinden bakıyoruz." şeklinde değerlendirdi.
Bu yıl kuraklık desteği kapsamında çiftçiye 460 milyon YTL verileceğini belirten Eker, Ziraat Bankası'na olan çiftçi borçlarının da bir yıl erteleyeceğini kaydetti. Eker, "Başta Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu olmak üzere toplam 35 vilayetin 215 ilçesinde, yaklaşık 2.3 milyon hektar alanda zarar tespit ettik. Bunun 1.5 milyon hektarı buğday. Bütün Türkiye tarandı, hasar oranı belirli bir yüzdenin üzerinde olanların hepsi dahil edildi. Dekar başına buğdayda 22, arpada 13, mercimekte 22, yem bitkilerinde 24, nohutta 30 YTL destek verilecek." diye konuştu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı ise sanayi sektöründeki ihracat artışının tarım sektöründe yaşanmadığını söyledi. Satıcı, "Sanayi sektörüne verilen destek tarıma da verilirse, ihracatı aynı seviyede artar. Bakan Eker'in vizyonunda gösterdiği devrimci yaklaşıma güveniyoruz. Aynı tavrı bürokratlardan da bekliyoruz. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye ihracat ekosisteminin en önemli parçası, ihracatın et ve tırnak gibi çalışacağı en temel sistemlerinden birisidir." dedi.
EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu da Ege Bölgesi'nin tarım ürünleri ihracatında Türkiye'nin en önemli merkezlerinden birisi olduğunu kaydetti.
EİB'deki toplantıya İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, TİM Başkanı Satıcı, EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Türkmenoğlu ve EİB'ye bağlı 12 birlikten 11'inin başkanları katıldı.
Tuesday, July 22, 2008
TARIM BAKANI BUGÜN İZMİR'DE
NİHAT DELİBAŞI
Yeni Asır
23 Temmuz 2008,Çarşamba
Mehdi Eker ihracatçıyı dinleyecek
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 7 birlik başkanı sorunlarını anlatacak
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) bünyesinde tarım ürünleri ihracatı gerçekleştiren 7 birliğin başkanı bugün Tarım Bakanı Eker ile birlik binasında bir araya gelerek ihracatın artırılması için uygulanacak plan ve projleri ele alacak. Sözkonusu toplantıda Kuru Meyve ve Mamülleri İhracatçıları Birliği geri dönen ihraç ürünleri ile ilgili konuları gündeme getirirken, Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği prim üzerinde duracak. Canlı Hayvan ve Su Ürünleri Birliği, 2008 başından bu yana ödenmeyen hayvancılık desteklerinin ödenmesi ya da mahsuplaşmaya imkan tanınması, yaş sebze ve meyveciler ise güvenilir tarım uygumaları ile ilgili konuları gündem yapacak.
TEŞVİK MODELİ
Tütün ihracatçılarının üreticinin ekimden caymasını önleyecek teşvik modellerine ağırlık verilmesini isteneceği toplantıda ayrıca organik tarım ürünleri yetiştirilmesi ve bu ürün ihracatındaki fırsatlar özel olarak ele alınacak. Son 1.5 yılda hammadde fiyatlarının 3 kat artış gösterdiği Bakliyat ve Yağlı Tohumlar Birliği'nin ise üretim ve ithalat arasındaki dengeleri gündeme getireceği toplantıda kuru meyve ihracatçılarının sorunları da ele alınacak.
4'TE BİRİ EGE'DEN
EİB Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, "Ege'nin geleneksel ihraç ürünleri incir, üzüm, yaş meyve sebzede de Ağustos ayından itibaren önemli bir hareketlilik bekliyoruz. Yıl sonu 10 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatının 2.5 milyar doları, yani 4'te birini Ege tek başına gerçekleştirecek" diye konuştu.
Türkmenoğlu, yaş sebze ve meyve ihracatında güvenilir üretim yapılan ülke imajının yerleştirilmesi konusunda Bakanlığın destek ve ilgisini beklediklerini, yine defne, kekik gibi orman alanlarında yapılan geleneksel tarımın tahsisli arazi ve çiftliklerde yapılmasına imkan sağlanması için Bakan Eker'den talepte bulunacaklarını bildirdi.
HANGİ KONULAR KONUŞULACAK?
* Tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünleri ihracatının önündeki engelerin kaldırılması.
* Tarım ürünleri üretimi ve ihracatında bölgesel avantajların iyileştirilmesi.
* Organik tarım ürünleri üretim ve ihracatına verilecek teşvikler.
* Geri dönen ürünlerin ithalat kabul edilerek imhasının önüne geçilmesi.
* Türkiye'nin tarım ürünleri üretim ve ihracatında güvenlir ülke olduğu imajının yerleştirilmesi.
* Defne, kekik gibi tarım ürünlerinin tahsisli yerlerde üretiminin teşvik edilmesi.
* Balık çiftliklerinin açık denize taşınması ile ilgili düzenlemeler.
* Zeytin ve zeytinyağına prim verilmesi.
* Bakliyat ve yağlık tohumlarda üretim ve ithalat arasındaki dengenin sağlanması.
Yeni Asır
23 Temmuz 2008,Çarşamba
Mehdi Eker ihracatçıyı dinleyecek
Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 7 birlik başkanı sorunlarını anlatacak
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) bünyesinde tarım ürünleri ihracatı gerçekleştiren 7 birliğin başkanı bugün Tarım Bakanı Eker ile birlik binasında bir araya gelerek ihracatın artırılması için uygulanacak plan ve projleri ele alacak. Sözkonusu toplantıda Kuru Meyve ve Mamülleri İhracatçıları Birliği geri dönen ihraç ürünleri ile ilgili konuları gündeme getirirken, Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birliği prim üzerinde duracak. Canlı Hayvan ve Su Ürünleri Birliği, 2008 başından bu yana ödenmeyen hayvancılık desteklerinin ödenmesi ya da mahsuplaşmaya imkan tanınması, yaş sebze ve meyveciler ise güvenilir tarım uygumaları ile ilgili konuları gündem yapacak.
TEŞVİK MODELİ
Tütün ihracatçılarının üreticinin ekimden caymasını önleyecek teşvik modellerine ağırlık verilmesini isteneceği toplantıda ayrıca organik tarım ürünleri yetiştirilmesi ve bu ürün ihracatındaki fırsatlar özel olarak ele alınacak. Son 1.5 yılda hammadde fiyatlarının 3 kat artış gösterdiği Bakliyat ve Yağlı Tohumlar Birliği'nin ise üretim ve ithalat arasındaki dengeleri gündeme getireceği toplantıda kuru meyve ihracatçılarının sorunları da ele alınacak.
4'TE BİRİ EGE'DEN
EİB Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, "Ege'nin geleneksel ihraç ürünleri incir, üzüm, yaş meyve sebzede de Ağustos ayından itibaren önemli bir hareketlilik bekliyoruz. Yıl sonu 10 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatının 2.5 milyar doları, yani 4'te birini Ege tek başına gerçekleştirecek" diye konuştu.
Türkmenoğlu, yaş sebze ve meyve ihracatında güvenilir üretim yapılan ülke imajının yerleştirilmesi konusunda Bakanlığın destek ve ilgisini beklediklerini, yine defne, kekik gibi orman alanlarında yapılan geleneksel tarımın tahsisli arazi ve çiftliklerde yapılmasına imkan sağlanması için Bakan Eker'den talepte bulunacaklarını bildirdi.
HANGİ KONULAR KONUŞULACAK?
* Tarım ve tarıma dayalı sanayi ürünleri ihracatının önündeki engelerin kaldırılması.
* Tarım ürünleri üretimi ve ihracatında bölgesel avantajların iyileştirilmesi.
* Organik tarım ürünleri üretim ve ihracatına verilecek teşvikler.
* Geri dönen ürünlerin ithalat kabul edilerek imhasının önüne geçilmesi.
* Türkiye'nin tarım ürünleri üretim ve ihracatında güvenlir ülke olduğu imajının yerleştirilmesi.
* Defne, kekik gibi tarım ürünlerinin tahsisli yerlerde üretiminin teşvik edilmesi.
* Balık çiftliklerinin açık denize taşınması ile ilgili düzenlemeler.
* Zeytin ve zeytinyağına prim verilmesi.
* Bakliyat ve yağlık tohumlarda üretim ve ithalat arasındaki dengenin sağlanması.
MAKİNE YAĞI BİLE ÇIKTI 'SAF' DİYE SATILAN ZEYTİNYAĞINA CEZA GELİYOR
Nuray BABACAN
Hürriyet
22 Temmuz 2008,Salı
Türkiye’de önemli üretim alanlarından olan zeytinyağ sektöründe sahteciliği ortadan kaldırmak için önlem alınıyor.
AKP, MHP ve DTP’li vekilleri, ortak yasa teklifi vererek, taklit marka ile üretim yapanların veya zeytinyağına atık madde karıştıranların cezalandırılmasını istedi. Yasa teklifinde bazı zeytinyağlarda "atık yağ ve makina yağı"nın tespit edildiği belirtildi.
Ortak hareket
TBMM’de kurulan ve çalışmalarını tamamlayan zeytinyağı sektörünün sorunlarını araştırma komisyonu üyeleri, sektörün en önemli sorunlarının çözümü için ortak hareket etti. AKP’li Ahmet Edip Uğur’un yasa teklifine, MHP’li ve DTP’li üyeler de imza attı. Teklife göre, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağları taklit eden veya yağa başka bir madde katan firmalar, en az 1 yıl kapatılacak. Ayrıca bu firmalara 20 bin YTL para cezası verilecek. Yağların taklit ve katkı maddeli olduğunu bilerek satanlara da bin YTL para cezası kesilecek.
Makina yağı ve atık yağ
Teklifin gerekçesinde, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağ sektöründe "taklit ve karıştırılmış" yağ olayının önemli bir sorun olduğuna dikkat çekildi. Gerekçede, "Karma yağların saf yağ olarak piyasada satıldığı görülmektedir. Bazı karma yağların içinde kullanılmış atık yağların bulunduğu, hatta gıda olarak kullanımı mümkün olmayan makine yağlarının karıştırıldığı görülmüştür. Halkı kandırmaya yönelik ve sağlığı tehdit eden bu tür üretimin engellenmesi gerekmektedir. Bu sebeple mevzuatımızda açıkça yaptırımı olmayan bu konunun düzenlenmesi elzemdir" denildi.
Yabanilere aşı
Yasa teklifinde önemli diğer düzenleme ise "yabani zeytinliklerle" ilgili yapıldı. Teklife göre, bozuk veya verimsiz ormanlık alanlar; korunması, aşılanması, boşluk alanlarda ormanlarda doğal olarak yetişen türlerin ekimi ve bu türlerin aşılı veya aşısız fidanlarının dikimi suretiyle imar ve rehabilite edilebilecek. Makilik alanlar ile ormanlarda bulunan yabani ve ehil zeytin ağaçları ekonomiye kazandırılmaya çalışılacak. Ağaçlandırılan ve rehabilite edilen alanlardan çıkan "odun dışı" orman ürünleri öncelikli olarak bu sahaların bakımını gerçekleştiren köy tüzel kişilerine, tarımsal kalkınma kooperatiflerine veya yöre halkına belli bir ücret karşılığı verilecek.
Hürriyet
22 Temmuz 2008,Salı
Türkiye’de önemli üretim alanlarından olan zeytinyağ sektöründe sahteciliği ortadan kaldırmak için önlem alınıyor.
AKP, MHP ve DTP’li vekilleri, ortak yasa teklifi vererek, taklit marka ile üretim yapanların veya zeytinyağına atık madde karıştıranların cezalandırılmasını istedi. Yasa teklifinde bazı zeytinyağlarda "atık yağ ve makina yağı"nın tespit edildiği belirtildi.
Ortak hareket
TBMM’de kurulan ve çalışmalarını tamamlayan zeytinyağı sektörünün sorunlarını araştırma komisyonu üyeleri, sektörün en önemli sorunlarının çözümü için ortak hareket etti. AKP’li Ahmet Edip Uğur’un yasa teklifine, MHP’li ve DTP’li üyeler de imza attı. Teklife göre, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağları taklit eden veya yağa başka bir madde katan firmalar, en az 1 yıl kapatılacak. Ayrıca bu firmalara 20 bin YTL para cezası verilecek. Yağların taklit ve katkı maddeli olduğunu bilerek satanlara da bin YTL para cezası kesilecek.
Makina yağı ve atık yağ
Teklifin gerekçesinde, zeytinyağı ve diğer bitkisel yağ sektöründe "taklit ve karıştırılmış" yağ olayının önemli bir sorun olduğuna dikkat çekildi. Gerekçede, "Karma yağların saf yağ olarak piyasada satıldığı görülmektedir. Bazı karma yağların içinde kullanılmış atık yağların bulunduğu, hatta gıda olarak kullanımı mümkün olmayan makine yağlarının karıştırıldığı görülmüştür. Halkı kandırmaya yönelik ve sağlığı tehdit eden bu tür üretimin engellenmesi gerekmektedir. Bu sebeple mevzuatımızda açıkça yaptırımı olmayan bu konunun düzenlenmesi elzemdir" denildi.
Yabanilere aşı
Yasa teklifinde önemli diğer düzenleme ise "yabani zeytinliklerle" ilgili yapıldı. Teklife göre, bozuk veya verimsiz ormanlık alanlar; korunması, aşılanması, boşluk alanlarda ormanlarda doğal olarak yetişen türlerin ekimi ve bu türlerin aşılı veya aşısız fidanlarının dikimi suretiyle imar ve rehabilite edilebilecek. Makilik alanlar ile ormanlarda bulunan yabani ve ehil zeytin ağaçları ekonomiye kazandırılmaya çalışılacak. Ağaçlandırılan ve rehabilite edilen alanlardan çıkan "odun dışı" orman ürünleri öncelikli olarak bu sahaların bakımını gerçekleştiren köy tüzel kişilerine, tarımsal kalkınma kooperatiflerine veya yöre halkına belli bir ücret karşılığı verilecek.
Monday, July 21, 2008
AB'nin Zeytinyağı Tadım Yönteminde Yıllardır Beklenen Değişiklik
Evren GÜLDOĞAN
21 Temmuz 2008 Pazartesi
Avrupa Birliği geçtiğimiz günlerde zeytinyağı ve prina yağının nitelikleri ve ilgili analiz yöntemlerine ilişkin tüzüğünde yıllardır beklenen bir değişikliği gerçekleştirerek natürel zeytinyağlarının tadım panelleri tarafından organoleptik değerlendirilmesinde kullanılan yöntemi yeniledi. Brüksel’in bu konuda referans aldığı Uluslararası Zeytin Konseyi tarafından yürütülen, ancak bilhassa panelistlerin algılamalarının yakınsanmasında karşılaşılan zorluklar nedeniyle beklenenden uzun süren konuyla ilgili araştırma projesi Kasım 2007’de tamamlanmıştı. Bu araştırmanın sonuçlarını bekleyen Avrupa Birliği ise 2002 yılında benimsediği ayrıntılı zeytinyağı pazarlama standartları* çerçevesinde zeytinyağlarının organoleptik niteliklerine ilişkin belirli tanımlamalara etiketlerde, bunların sadece tadım panelleri tarafından onaylanmış olması halinde yer verilebilmesine ilişkin kuralın uygulama tarihini erteleyip durmuştu.
Uluslararası Zeytin Konseyi tarafından geliştirilip Avrupa Birliği’nce benimsenen yeni değerlendirme yöntemi eski uygulamada üç konuda değişikliğe gidiyor:
1. Birlik’in Zeytinyağı Kalite Stratejisi kapsamında bir eksiklik olarak değerlendirilen olumlu organoleptik niteliklerin olumsuz olanlar karşısındaki düşük sayısında bir iyileşme sağlanması mümkün olmamışken neredeyse tüm niteliklerin adlandırma ve/veya tanımlamalarında değişiklikler var.
2. Organoleptik niteliklerin etiketlerde nasıl nitelendirebileceğine ilişkin ifade ve nicel kıstaslar belirlenmiş durumda. Örneğin meyvemsiliği öne çıkan bir erken hasat ürünü için artık “yoğun meyvemsi” denilebilecek; ancak sadece “yoğun” ifadesi kullanılabilecek, mesela “güçlü” değil ve sadece panelistlerin bu niteliğe ilişkin verdikleri puanların ortalaması altıdan büyük olursa.
3. Ve son olarak natürel zeytinyağlarında kusurların algılanmasına ilişkin azami sınır yukarı çekilmiş durumda.
Yeni organoleptik değerlendirme yöntemi 1 Ekim’de, buna ilişkin zeytinyağı pazarlama standartları ise 2008/2009 pazarlama yılının başlangıcıyla örtüşecek şekilde 30 Kasım’da yürürlüğe girecek.
Ayrıntılı bilgi Z&Z Akdeniz Kültürü Dergisi’nin gelecek sayısında yayınlanacak köşe yazımda yer alacak.
*Bakınız: Güldoğan, Evren. 2007. “AB’de Zeytinyağı Pazarlamanın da Standardı Var”. Z&Z Akdeniz Kültürü Dergisi 1 (4).
İspanyollar kadar yersek zeytinyağında sorunu çözeriz
Sinan Doğan
Referans
19.07.2008
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 'İspanya'nın 5 yıl arkasında gidiyoruz. Yılda 700 bin ton yağ yiyorlar. Ben her sabah ekmeği zeytinyağına bandırıyorum. Herkesin bunu yapması lazım. İspanya kadar yağ tüketirsek zeytinyağında sorunları çözeriz' dedi.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, zeytinyağında önümüzdeki yıllarda 600 bin ton civarında rekolte beklendiğini, artık bu üründe var yılı, yok yılı sorununu çözüp kalıcı politikalar belirlenmesi gerektiğini söyledi. Tüzmen, "Bir İspanyol yılda 14 kilo zeytinyağı tüketirken, bizim tüketimimiz 1 kiloda kalıyor. İspanya kadar yağ tüketirsek zeytinyağında sorunları çözeriz" dedi.
Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin tanıtım toplantısı cuma günü Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi'nde gerçekleşti. Toplantıda ilk olarak Türk zeytinyağının tanıtımı için hazırlanan film gösterildi. Toplantıda konuşan Tüzmen, önümüzdeki dönemde zeytinyağı ihracatını ve iç tüketimi artıracak çalışmalar yapacaklarını açıkladı. 2002 İspanyası'nın ihracatı, gayri safi milli hasılası ile 2007 Türkiyesi'nin rakamlarının çok yakın olduğuna dikkat çeken Tüzmen, "Onların 5 yıl arkasında gidiyoruz. İspanya deyince akla zeytinyağı üretimi ve tüketimi geliyor. 700 bin ton olan üretimi 1 milyon tona çıkardılar. Yılda 700 bin ton yağ yiyorlar. Ben her sabah ekmeği zeytinyağına bandırıyorum. Herkesin bunu yapması lazım. O zaman ölçek ekonomisi yapıp, ürünü tanıtıp yola devam ederiz" diye konuştu.
Var yılı, yok yılını çözelim
AB'nin zeytinyağının önemini kavradığını ve ton başına bin 355 euro teşvik verdiğini vurgulayan Tüzmen, İspanya'nın 1 milyar euro, Yunanistan'ın ise 250 milyon euro teşvik aldığını söyledi. Tüzmen, bu desteklerle İspanyollar'ın dünya piyasalarında söz sahibi olduğunu belirtti.
Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatının geçen yıl 9.2 milyar dolara ulaştığını, bu yıl sonunda ise 12 milyar dolar hedeflediklerini ifade eden Tüzmen, diğer tarım ürünlerinde ihracatın yüzde 28 artarken, zeytinyağında ihracatın gerilediğini söyledi. Tüzmen, "İhracatı artırmak için gün doğru gün, zaman doğru zaman. Tanıtım yaptığımız pazarlarda ihracat yüzde 100 arttı. Var yılı içinde çalışmaları yapıp polikaları belirlemeliyiz. Bu sene zeytinde var yılı, rekolte 170 bin ton seviyesinde olacak. O zaman yine politika belirlemeyi unutacağız. Artık var yılı, yok yılı farkını ortadan kaldırmak zorundayız. Markalı ve kutulu ihracata ağırlık vereceğiz. Lisanslı depoculuğu faaliyete sokup, stokları minimuma indirmeliyiz. Bu şekilde belirlediğimiz hedef pazarlarda kaliteli yağımızla rekabet ederiz" dedi.
Komite sektörde devrim yapacak
Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürü Ali Boğa da, dahilde işleme rejimi ile zeytinyağı ihracatının önünün açılabileceğini belirterek, aksi takdirde artan üretimin hedeflenen miktarda satılamayacağını söyledi. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, ihracatçının fiyat tutturamadığı için ciddi kan kaybettiğini söyledi. Geçen sezon 80 bin ton olan ihracatın, 10 bin tona kadar gerilediğini belirten Güreli, "Yeni dikilen ağaçlarla üretim 600 bin tona ulaşacak. Bu yağı nereye satacağız? Ciddi bir panik havası olacak. Bunun için tanıtım komitesi kurduk. Yeni sezon öncesi sıkıntıların çözülmesi için köylere gideceğiz" dedi.
TİM Başkanı Oğuz Satıcı ise, dünyanın zeytin devi olma fırsatının kaçırıldığını, tanıtım komitesiyle Türkiye'nin zeytin devrimi yapacağını söyledi.
Referans
19.07.2008
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, 'İspanya'nın 5 yıl arkasında gidiyoruz. Yılda 700 bin ton yağ yiyorlar. Ben her sabah ekmeği zeytinyağına bandırıyorum. Herkesin bunu yapması lazım. İspanya kadar yağ tüketirsek zeytinyağında sorunları çözeriz' dedi.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, zeytinyağında önümüzdeki yıllarda 600 bin ton civarında rekolte beklendiğini, artık bu üründe var yılı, yok yılı sorununu çözüp kalıcı politikalar belirlenmesi gerektiğini söyledi. Tüzmen, "Bir İspanyol yılda 14 kilo zeytinyağı tüketirken, bizim tüketimimiz 1 kiloda kalıyor. İspanya kadar yağ tüketirsek zeytinyağında sorunları çözeriz" dedi.
Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin tanıtım toplantısı cuma günü Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompleksi'nde gerçekleşti. Toplantıda ilk olarak Türk zeytinyağının tanıtımı için hazırlanan film gösterildi. Toplantıda konuşan Tüzmen, önümüzdeki dönemde zeytinyağı ihracatını ve iç tüketimi artıracak çalışmalar yapacaklarını açıkladı. 2002 İspanyası'nın ihracatı, gayri safi milli hasılası ile 2007 Türkiyesi'nin rakamlarının çok yakın olduğuna dikkat çeken Tüzmen, "Onların 5 yıl arkasında gidiyoruz. İspanya deyince akla zeytinyağı üretimi ve tüketimi geliyor. 700 bin ton olan üretimi 1 milyon tona çıkardılar. Yılda 700 bin ton yağ yiyorlar. Ben her sabah ekmeği zeytinyağına bandırıyorum. Herkesin bunu yapması lazım. O zaman ölçek ekonomisi yapıp, ürünü tanıtıp yola devam ederiz" diye konuştu.
Var yılı, yok yılını çözelim
AB'nin zeytinyağının önemini kavradığını ve ton başına bin 355 euro teşvik verdiğini vurgulayan Tüzmen, İspanya'nın 1 milyar euro, Yunanistan'ın ise 250 milyon euro teşvik aldığını söyledi. Tüzmen, bu desteklerle İspanyollar'ın dünya piyasalarında söz sahibi olduğunu belirtti.
Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatının geçen yıl 9.2 milyar dolara ulaştığını, bu yıl sonunda ise 12 milyar dolar hedeflediklerini ifade eden Tüzmen, diğer tarım ürünlerinde ihracatın yüzde 28 artarken, zeytinyağında ihracatın gerilediğini söyledi. Tüzmen, "İhracatı artırmak için gün doğru gün, zaman doğru zaman. Tanıtım yaptığımız pazarlarda ihracat yüzde 100 arttı. Var yılı içinde çalışmaları yapıp polikaları belirlemeliyiz. Bu sene zeytinde var yılı, rekolte 170 bin ton seviyesinde olacak. O zaman yine politika belirlemeyi unutacağız. Artık var yılı, yok yılı farkını ortadan kaldırmak zorundayız. Markalı ve kutulu ihracata ağırlık vereceğiz. Lisanslı depoculuğu faaliyete sokup, stokları minimuma indirmeliyiz. Bu şekilde belirlediğimiz hedef pazarlarda kaliteli yağımızla rekabet ederiz" dedi.
Komite sektörde devrim yapacak
Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürü Ali Boğa da, dahilde işleme rejimi ile zeytinyağı ihracatının önünün açılabileceğini belirterek, aksi takdirde artan üretimin hedeflenen miktarda satılamayacağını söyledi. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, ihracatçının fiyat tutturamadığı için ciddi kan kaybettiğini söyledi. Geçen sezon 80 bin ton olan ihracatın, 10 bin tona kadar gerilediğini belirten Güreli, "Yeni dikilen ağaçlarla üretim 600 bin tona ulaşacak. Bu yağı nereye satacağız? Ciddi bir panik havası olacak. Bunun için tanıtım komitesi kurduk. Yeni sezon öncesi sıkıntıların çözülmesi için köylere gideceğiz" dedi.
TİM Başkanı Oğuz Satıcı ise, dünyanın zeytin devi olma fırsatının kaçırıldığını, tanıtım komitesiyle Türkiye'nin zeytin devrimi yapacağını söyledi.
ZZTK
İsmail Uğural
Yeni Asır
21 Temmuz 2008,Pazartesi
Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin kurduğu Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK) geçtiğimiz cuma günü İstanbul'da bir basın toplantısı yaptı. Daha doğrusu Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı'nın da katıldığı basın toplantısı ile yeni bir tanıtım kampanyası başlatılmış oldu. İzmir'den de çok sayıda ihracatçının hazır bulunduğu toplantının iyi organize edilmiş olduğunu peşinen söyleyelim. Açıklanan eylem planına göre, Tanıtım Komitesi öncelikle kaybedilen pazarları geri kazanmaya odaklanacak; bu çerçevede özellikle ABD, Kanada, Almanya, Avustralya, İngiltere ve Japonya hedef pazar olarak seçilecek. Tabii bu arada iç pazar payını artırabilmek için de özel çalışmalar yapılacak. Aslına bakarsanız, İzmir Ticaret Borsası (İTB) Meclis Başkanı Ayhan Baran'ın en çok üzerinde durduğu konulardan biri bu...
KRİSTAL ZEYTİNYAĞI
Dün akşam Yeni Asır TV'de ekrana gelen "Tarımın Sesi" programımızda İTB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Kesen'le birlikte konuk ettiğimiz ve aynı zamanda Türkiye'nin en köklü zeytinyağı markalarından biri olan Kristal'in yöneticisi Ayhan Baran, yeni kurulan ZZTK'nin iç tüketimin artırılması için yapılacak çalışmalara öncelik verilmesini istiyor. Gerçekten de yurtiçi tüketimin yıllardan beri 1 kg dolayında olduğu göz önüne alınırsa, zeytinyağında toplumun tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi amacıyla düzenlenecek etkinliklerin ZZTK'nin faaliyet alanında ağırlık teşkil etmesi kaçınılmaz gözüküyor. Tekrar İstanbul'da yapılan basın toplantısına dönersek, böylesi önemli bir günde Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr.Mustafa Tan'ın bulunmayışını yadırgadığımızı not etmek isteriz. Yakından tanıdığımız Dr. Tan, sektörü çok yakından bilen saygın bir isim. İyi niyetli kişiliğinden zerrece şüphemiz yok ama sektörde epeydir sürüp gelen ve bizim açımızdan çok da anlam ifade etmeyen bir çekişmeyi devam ettirmenin kime ne faydası var, doğrusu merak ediyoruz. Gerçi toplantı öncesi Tariş Zeytinyağı Birliği Genel Müdürü Güngör Şarman'la görüştük; Güngör Bey her zamanki pozitif tutum ve tavrı ile hep bizden yüksek puanlar alan bir kişiliğe sahip. Onun da ihracatçılara karşı haklı görülebilecek itirazlarını dikkate almamız gerekiyor. Ne var ki,sorun bir türlü bir araya gelememek biçiminde ortaya çıkıyor.
NEYİ PAYLAŞAMIYORUZ
Tamam bir çiçekle bahar olmaz ama karşı karşıya kaldığımız tablo daha mı iyi? Paylaşılamayan şey nedir Allahaşkına? Hele sektör dışından bakıldığında fotoğraf çok sevimsiz görülüyor. Yine toplantı öncesinde Muhittin Ekiz, Metin Ölken, Emin Demirci, Mustafa Gökalp, İsmet Önal, Mustafa Alhat, Hakan Özdolgun, Emre Uygun ve Davut Er gibi sektörün önde gelen ihracatçı ve sanayicileri ile uzun görüşmelerimiz oldu. İlginç olan bu isimlerin hiçbiri UZZK'yı reddeden bir tavır içinde değil. UZZK yöneticilerinin de aynı düşüncede olduğunu biliyoruz. Peki o zaman sorun nerede? Mesela, en çok tartışma konusu olan Dahilde İşleme Rejimi (DİR) illa kavga unsuru olmaya devam mı edecek? Bir uzlaşma veya bir orta yol bulunamaz mı? Sonuç:Bu böyle gitmez!
Yeni Asır
21 Temmuz 2008,Pazartesi
Dış Ticaret Müsteşarlığı ile Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği'nin kurduğu Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK) geçtiğimiz cuma günü İstanbul'da bir basın toplantısı yaptı. Daha doğrusu Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı'nın da katıldığı basın toplantısı ile yeni bir tanıtım kampanyası başlatılmış oldu. İzmir'den de çok sayıda ihracatçının hazır bulunduğu toplantının iyi organize edilmiş olduğunu peşinen söyleyelim. Açıklanan eylem planına göre, Tanıtım Komitesi öncelikle kaybedilen pazarları geri kazanmaya odaklanacak; bu çerçevede özellikle ABD, Kanada, Almanya, Avustralya, İngiltere ve Japonya hedef pazar olarak seçilecek. Tabii bu arada iç pazar payını artırabilmek için de özel çalışmalar yapılacak. Aslına bakarsanız, İzmir Ticaret Borsası (İTB) Meclis Başkanı Ayhan Baran'ın en çok üzerinde durduğu konulardan biri bu...
KRİSTAL ZEYTİNYAĞI
Dün akşam Yeni Asır TV'de ekrana gelen "Tarımın Sesi" programımızda İTB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Kesen'le birlikte konuk ettiğimiz ve aynı zamanda Türkiye'nin en köklü zeytinyağı markalarından biri olan Kristal'in yöneticisi Ayhan Baran, yeni kurulan ZZTK'nin iç tüketimin artırılması için yapılacak çalışmalara öncelik verilmesini istiyor. Gerçekten de yurtiçi tüketimin yıllardan beri 1 kg dolayında olduğu göz önüne alınırsa, zeytinyağında toplumun tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi amacıyla düzenlenecek etkinliklerin ZZTK'nin faaliyet alanında ağırlık teşkil etmesi kaçınılmaz gözüküyor. Tekrar İstanbul'da yapılan basın toplantısına dönersek, böylesi önemli bir günde Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr.Mustafa Tan'ın bulunmayışını yadırgadığımızı not etmek isteriz. Yakından tanıdığımız Dr. Tan, sektörü çok yakından bilen saygın bir isim. İyi niyetli kişiliğinden zerrece şüphemiz yok ama sektörde epeydir sürüp gelen ve bizim açımızdan çok da anlam ifade etmeyen bir çekişmeyi devam ettirmenin kime ne faydası var, doğrusu merak ediyoruz. Gerçi toplantı öncesi Tariş Zeytinyağı Birliği Genel Müdürü Güngör Şarman'la görüştük; Güngör Bey her zamanki pozitif tutum ve tavrı ile hep bizden yüksek puanlar alan bir kişiliğe sahip. Onun da ihracatçılara karşı haklı görülebilecek itirazlarını dikkate almamız gerekiyor. Ne var ki,sorun bir türlü bir araya gelememek biçiminde ortaya çıkıyor.
NEYİ PAYLAŞAMIYORUZ
Tamam bir çiçekle bahar olmaz ama karşı karşıya kaldığımız tablo daha mı iyi? Paylaşılamayan şey nedir Allahaşkına? Hele sektör dışından bakıldığında fotoğraf çok sevimsiz görülüyor. Yine toplantı öncesinde Muhittin Ekiz, Metin Ölken, Emin Demirci, Mustafa Gökalp, İsmet Önal, Mustafa Alhat, Hakan Özdolgun, Emre Uygun ve Davut Er gibi sektörün önde gelen ihracatçı ve sanayicileri ile uzun görüşmelerimiz oldu. İlginç olan bu isimlerin hiçbiri UZZK'yı reddeden bir tavır içinde değil. UZZK yöneticilerinin de aynı düşüncede olduğunu biliyoruz. Peki o zaman sorun nerede? Mesela, en çok tartışma konusu olan Dahilde İşleme Rejimi (DİR) illa kavga unsuru olmaya devam mı edecek? Bir uzlaşma veya bir orta yol bulunamaz mı? Sonuç:Bu böyle gitmez!
Sunday, July 20, 2008
Manisa "Zeytin Kenti" olacak
Haber Ekspres
20 Temmuz 2008,Pazar
Türkiye'de ilk defa kurulacak olan Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Manisa'nın Akhisar ilçesinde faaliyet aşamasına geldi.
Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nin ön protokolü imzalandı. Manisa İl Özel İdaresi, Akhisar Belediyesi, Süleymanlı Belediyesi, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası'nın kurucusu olduğu bölge ile ilgili olarak yapılan ön protokol sonrası oluşan tüzel kişilikte Akhisar Belediyesi yüzde 93, Süleymanlı Belediyesi yüzde 5, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası yüzde 1, Manisa İl Özel İdaresi yüzde 1 pay sahibi oldu. Sekretarya hizmetlerinin ise Akhisar Belediyesi tarafından yerine getirileceği belirtildi.
Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, ekonomide kalkınma hedefleri arasında en önemli olayın sanayiyi teşvik ve gelişimden geçtiğini belirtti. Hızlı, "Akhisar ilçe sınırları içinde 4 milyon 984 bin adet meyve veren ağaç tespit edilmiştir. Bu, devamlılık arz eden ve bölge oluşturan alanlarda yapılan sayımlardan elde edilen rakamdır. Sayılmayan ve dağınık halde bulunanlar da dahil edildiğinde yaklaşık 10 milyon meyve ağacı bulunmaktadır. Baz alacağımız değer bununla da kalmamalı, yakındaki ilçelerde bulunan zeytin ağaçları da dikkate alınmalıdır. Hayata geçecek bir ihtisas organize sanayi bölgesi sadece bulunduğu yerleşmeyi değil, çevresindekileri de etkileyeceğinden çevre yerleşmelerin envanterleri de girdi oluşturmalıdır" dedi.
Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu ise Zeytin İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nin Akhisar için çok önemli bir girişim olduğunu belirtti. Erdayıoğlu, "İlçemiz önceleri tütün kent olarak anılıyordu, şimdi zeytin kent oldu diyebiliriz. Zeytini önce Türkiye'de, sonra da dünyada marka haline getirmek istiyoruz. TBMM Zeytin Araştırma Komisyonu kuruldu ve ilçemizi ziyaret ettiler. Komisyon üyeleri, dağınık durumdaki işletmelerimizin OSB'ye sahip olmasının üretim kalitesini de arttıracağına inandıklarını belirtti. İlçemizde 10 milyon civarında zeytin ağacı var ve 150 bin ton rekolteye sahibiz. Mevcut işletmeler küçük. Yeni taleplere yer bulamıyorduk. Buradaki OSB'nin hayata geçmesiyle bu sıkıntıları aşacağımıza inanıyoruz" diye konuştu.
20 Temmuz 2008,Pazar
Türkiye'de ilk defa kurulacak olan Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Manisa'nın Akhisar ilçesinde faaliyet aşamasına geldi.
Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nin ön protokolü imzalandı. Manisa İl Özel İdaresi, Akhisar Belediyesi, Süleymanlı Belediyesi, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası'nın kurucusu olduğu bölge ile ilgili olarak yapılan ön protokol sonrası oluşan tüzel kişilikte Akhisar Belediyesi yüzde 93, Süleymanlı Belediyesi yüzde 5, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası yüzde 1, Manisa İl Özel İdaresi yüzde 1 pay sahibi oldu. Sekretarya hizmetlerinin ise Akhisar Belediyesi tarafından yerine getirileceği belirtildi.
Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, ekonomide kalkınma hedefleri arasında en önemli olayın sanayiyi teşvik ve gelişimden geçtiğini belirtti. Hızlı, "Akhisar ilçe sınırları içinde 4 milyon 984 bin adet meyve veren ağaç tespit edilmiştir. Bu, devamlılık arz eden ve bölge oluşturan alanlarda yapılan sayımlardan elde edilen rakamdır. Sayılmayan ve dağınık halde bulunanlar da dahil edildiğinde yaklaşık 10 milyon meyve ağacı bulunmaktadır. Baz alacağımız değer bununla da kalmamalı, yakındaki ilçelerde bulunan zeytin ağaçları da dikkate alınmalıdır. Hayata geçecek bir ihtisas organize sanayi bölgesi sadece bulunduğu yerleşmeyi değil, çevresindekileri de etkileyeceğinden çevre yerleşmelerin envanterleri de girdi oluşturmalıdır" dedi.
Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu ise Zeytin İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nin Akhisar için çok önemli bir girişim olduğunu belirtti. Erdayıoğlu, "İlçemiz önceleri tütün kent olarak anılıyordu, şimdi zeytin kent oldu diyebiliriz. Zeytini önce Türkiye'de, sonra da dünyada marka haline getirmek istiyoruz. TBMM Zeytin Araştırma Komisyonu kuruldu ve ilçemizi ziyaret ettiler. Komisyon üyeleri, dağınık durumdaki işletmelerimizin OSB'ye sahip olmasının üretim kalitesini de arttıracağına inandıklarını belirtti. İlçemizde 10 milyon civarında zeytin ağacı var ve 150 bin ton rekolteye sahibiz. Mevcut işletmeler küçük. Yeni taleplere yer bulamıyorduk. Buradaki OSB'nin hayata geçmesiyle bu sıkıntıları aşacağımıza inanıyoruz" diye konuştu.
Saturday, July 19, 2008
10 ayda 800 ton zeytinyağı ihraç ettiler
Haber Ekspres
19 Temmuz 2008,C.tesi
Aydın'da 55 sanayicinin bir araya gelerek kurduğu Aydın Ortak Girişim Modern Zeytinyağı Rafineri Pirina Tesisleri AŞ, yurt dışına 39'uncu zeytinyağı konteynerini gönderdi.
Aydın Belediye Başkanı İlhami Ortekin ve Prof. Dr. Özcan Güven'in girişimleriyle Aydın'da faaliyet gösteren 55 iş adamının bir araya gelerek kurdukları 7 milyon YTL sermayeli Aydın Ortak Girişim Modern Zeytinyağı Rafineri Pirina Tesisleri AŞ, kuruluşunun ardından geçen on aylık sürede, Aydın ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Özcan Güven, yaptığı açıklamada, şirketlerinin ilk hedefleri olan yurt dışına zeytinyağı satmayı başardıklarını belirterek, kuruldukları günden bu yana yurt dışına sürekli olarak zeytinyağı sattıklarını söyledi. Bugüne kadar Belçika, Amerika Birleşik Devletleri , Singapur, Güney Kore, Japonya ve Tayvan'a zeytinyağı sattıklarını bildiren Güven, şöyle konuştu:
"Bugün yurt dışına 39'uncu konteynerimizi gönderiyoruz. Bununla birlikte yurt dışına toplam 800 ton zeytinyağı ihraç etmiş oluyoruz. Henüz on aylık bir şirket olmamıza rağmen yurt dışına 3 milyon dolarlık satış gerçekleştirdik. Biz bu ciroya, zeytinyağı sektörünün kuraklıktan ötürü en kötü sezonu yaşadığı bir dönemde ulaştık. Önümüzdeki yeni sezonda bunu üç katına çıkarmayı hedefliyoruz."
Güven, şu anda satışa hazır bir şekilde 200 ton rafine pirina yağı, 100 ton riviera ve rafine zeytinyağlarının olduğunu anlatarak, Aydın zeytinyağının tanıtımı için de çeşitli çalışmalar yaptıklarını belirtti.
"Aydın'daki zeytinyağı potansiyelini ve zeytinyağını dünyaya tanıtarak, mutfaklarda hak ettiği yeri alması için çalışıyoruz" diyen Güven, bu yıl kuracakları dolum tesisiyle günlük üretimlerini 150 tona çıkaracaklarını duyurdu.
19 Temmuz 2008,C.tesi
Aydın'da 55 sanayicinin bir araya gelerek kurduğu Aydın Ortak Girişim Modern Zeytinyağı Rafineri Pirina Tesisleri AŞ, yurt dışına 39'uncu zeytinyağı konteynerini gönderdi.
Aydın Belediye Başkanı İlhami Ortekin ve Prof. Dr. Özcan Güven'in girişimleriyle Aydın'da faaliyet gösteren 55 iş adamının bir araya gelerek kurdukları 7 milyon YTL sermayeli Aydın Ortak Girişim Modern Zeytinyağı Rafineri Pirina Tesisleri AŞ, kuruluşunun ardından geçen on aylık sürede, Aydın ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Özcan Güven, yaptığı açıklamada, şirketlerinin ilk hedefleri olan yurt dışına zeytinyağı satmayı başardıklarını belirterek, kuruldukları günden bu yana yurt dışına sürekli olarak zeytinyağı sattıklarını söyledi. Bugüne kadar Belçika, Amerika Birleşik Devletleri , Singapur, Güney Kore, Japonya ve Tayvan'a zeytinyağı sattıklarını bildiren Güven, şöyle konuştu:
"Bugün yurt dışına 39'uncu konteynerimizi gönderiyoruz. Bununla birlikte yurt dışına toplam 800 ton zeytinyağı ihraç etmiş oluyoruz. Henüz on aylık bir şirket olmamıza rağmen yurt dışına 3 milyon dolarlık satış gerçekleştirdik. Biz bu ciroya, zeytinyağı sektörünün kuraklıktan ötürü en kötü sezonu yaşadığı bir dönemde ulaştık. Önümüzdeki yeni sezonda bunu üç katına çıkarmayı hedefliyoruz."
Güven, şu anda satışa hazır bir şekilde 200 ton rafine pirina yağı, 100 ton riviera ve rafine zeytinyağlarının olduğunu anlatarak, Aydın zeytinyağının tanıtımı için de çeşitli çalışmalar yaptıklarını belirtti.
"Aydın'daki zeytinyağı potansiyelini ve zeytinyağını dünyaya tanıtarak, mutfaklarda hak ettiği yeri alması için çalışıyoruz" diyen Güven, bu yıl kuracakları dolum tesisiyle günlük üretimlerini 150 tona çıkaracaklarını duyurdu.
Datçalı Don Kişot asırlık ağaçları saksıya dikti
Radikal
MUSTAFA SARIİPEK
18/07/2008
Kamulaştırılan arazide binlerce zeytinin kesildiğini gören Timur Kabaklarlı, yakacak yapılacak ağaçları dev saksılarda yaşattı
MUĞLA - Yatağan ilçesine bağlı Yeşilbağcılar beldesinde Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından kamulaştırılan arazilerden şu ana kadar 15 bin zeytin ağacı sökülerek yakacak yapıldı. Bölgeden geçerken tesadüfen durumu gören inşaat mühendisi ve turizmci Timur Kabaklarlı, kalanları kurtarmak için 600 bin YTL vererek 1500 ağacını satın aldı. Kabaklarlı bir kısmı asırlık olan ağaçları, yazları yaşadığı Datça’da özel olarak yaptırdığı dev saksılara diktirdi.
Turizm tesisleri inşa edip satan 32 yaşındaki genç mühendis, yazları Datça’da yaşıyor. Yeşilbağcılar’daki inanılmaz kıyımı ise otomobiliyle Bodrum’a giderken görmüş. Hemen köylülerle irtibata geçmiş.
Köylüler “Kamulaştırma bedelini aldık. Sökülen zeytin ağaçlarını yakacak olarak kebapçılara sattık” deyince şoke olmuş:
“15 bin zeytinin yakacak olduğunu öğrenmek beni kahretti. Maddi imkânlarım elverdiği oranda iki ay içinde 1500 ağacı satın alıp ziraat mühendislerinin gözetiminde dallarını budattım, özel yaptırdığım dev saksılara diktirdim. Şu ana kadar 600 bin YTL harcadım. Ancak ağaçlar bu saksılarda uzun süre yaşamaz. Araziye dikilmesi gerek. Arazisi olup da zeytin ağacı satın almak isteyenlere çok az para karşılığı satmak istiyorum. Amacım ağaçları kurtarmak. Zeytin ağaçlarını devletin neden kurtarmadığını da anlamam mümkün değil.”
Ataları, dedeleri tarafından dikilen zeytinleri yakacak olarak satan Yeşilbağcılar sakinleri ise çaresiz: Çünkü sökülen zeytinleri dikecek yerleri olmadığını anlatıyorlar.
Haritadan silinmek üzereler
500 haneli, 1800 nüfuslu belde TKİ’nin kamulaştırma ve istimlak çalışmaları nedeniyle haritadan silinme noktasında.
Devletin kendilerini ortada bıraktığını, teklif edilen istimlak bedellerinin son derece düşük olduğunu anlatan belde sakinlerinin çoğu yaşlı. Cami Mahallesi Muhtarı Mustafa Kemal Özen “Ne çektiysek bu kömürden çektik” diyor. Çünkü beldenin altındaki kömür havzası, atalarından, dedelerinden kalan zeytinciliği bitirmiş. Beldede üretim durunca gençler birer birer kente göç etmiş.
Belde belediye başkanı AKP’li Mesut Mavi de dertli. Mavi, istimlak tutarlarının düşük olduğunu, ancak kendilerinin yükseltme şanslarının bulunmadığını söylüyor.
MUSTAFA SARIİPEK
18/07/2008
Kamulaştırılan arazide binlerce zeytinin kesildiğini gören Timur Kabaklarlı, yakacak yapılacak ağaçları dev saksılarda yaşattı
MUĞLA - Yatağan ilçesine bağlı Yeşilbağcılar beldesinde Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) tarafından kamulaştırılan arazilerden şu ana kadar 15 bin zeytin ağacı sökülerek yakacak yapıldı. Bölgeden geçerken tesadüfen durumu gören inşaat mühendisi ve turizmci Timur Kabaklarlı, kalanları kurtarmak için 600 bin YTL vererek 1500 ağacını satın aldı. Kabaklarlı bir kısmı asırlık olan ağaçları, yazları yaşadığı Datça’da özel olarak yaptırdığı dev saksılara diktirdi.
Turizm tesisleri inşa edip satan 32 yaşındaki genç mühendis, yazları Datça’da yaşıyor. Yeşilbağcılar’daki inanılmaz kıyımı ise otomobiliyle Bodrum’a giderken görmüş. Hemen köylülerle irtibata geçmiş.
Köylüler “Kamulaştırma bedelini aldık. Sökülen zeytin ağaçlarını yakacak olarak kebapçılara sattık” deyince şoke olmuş:
“15 bin zeytinin yakacak olduğunu öğrenmek beni kahretti. Maddi imkânlarım elverdiği oranda iki ay içinde 1500 ağacı satın alıp ziraat mühendislerinin gözetiminde dallarını budattım, özel yaptırdığım dev saksılara diktirdim. Şu ana kadar 600 bin YTL harcadım. Ancak ağaçlar bu saksılarda uzun süre yaşamaz. Araziye dikilmesi gerek. Arazisi olup da zeytin ağacı satın almak isteyenlere çok az para karşılığı satmak istiyorum. Amacım ağaçları kurtarmak. Zeytin ağaçlarını devletin neden kurtarmadığını da anlamam mümkün değil.”
Ataları, dedeleri tarafından dikilen zeytinleri yakacak olarak satan Yeşilbağcılar sakinleri ise çaresiz: Çünkü sökülen zeytinleri dikecek yerleri olmadığını anlatıyorlar.
Haritadan silinmek üzereler
500 haneli, 1800 nüfuslu belde TKİ’nin kamulaştırma ve istimlak çalışmaları nedeniyle haritadan silinme noktasında.
Devletin kendilerini ortada bıraktığını, teklif edilen istimlak bedellerinin son derece düşük olduğunu anlatan belde sakinlerinin çoğu yaşlı. Cami Mahallesi Muhtarı Mustafa Kemal Özen “Ne çektiysek bu kömürden çektik” diyor. Çünkü beldenin altındaki kömür havzası, atalarından, dedelerinden kalan zeytinciliği bitirmiş. Beldede üretim durunca gençler birer birer kente göç etmiş.
Belde belediye başkanı AKP’li Mesut Mavi de dertli. Mavi, istimlak tutarlarının düşük olduğunu, ancak kendilerinin yükseltme şanslarının bulunmadığını söylüyor.
“Zeytinyağı tüketimi AB seviyesine ulaşmalı”
Tarım Merkezi
19 Temmuz 2008,Cumartesi
İhracatın; 2008 yılının ilk 6.5 ayında 74 milyar dolara ulaşan rakamın, 2005 yılı toplam ihracatını kısa dönemde aştığını söyleyen Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, tarım ürünleri ihracat potansiyelinin bu rakam içinde 10-12 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini söyledi. Nisan ayında faaliyete başlayan Zeytin ve Zeytinyağı Komitesi’nin tanıtım toplantısı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompeksi toplantı salonunda gerçekleştirildi.
Önümüzdeki dönemde zeytin ve zeytinyağı ihracatının artarak devam etmesini hedeflediklerini ifade eden Bakan Tüzmen, Türkiye’nin içeride zeytinyağı tüketimini arttırarak, Avrupa Birliği seviyesinde tüketime ulaşması gerektiğini söyledi.
Zeytinyağı toplam ihracatının gerilemesine karşın, zeytinyağının tanıtımının yapıldığı pazarlarda Zeytin ve Zeytinyağı Komitesi’nin kurulmasını çok olumlu bir adım olarak nitelendiren Tüzmen, “Gün doğru gün, zaman doğru zaman. Zeytinyağı ihracatı ciddi ölçüde azaldı. Yüzde 35’lerle diğer sektörler rekor kırarken, neden bu sektör geriliyor. Bunun için tanıtım yapmalıyız, tanıtım yaptığımız pazarlarda yüzde 106 artış sağladık. Bu artışı devam ettireceğiz. Ağırlığı tanıtıma vereceğiz. Tarım ürünleri ihracatı geçen yıl 9.2 milyar dolara geldi. Bu sene ilk defa 10 milyar dolarları aşıp 12 milyar dolarlara ulaşabiliriz. İhracat yüzde 28 oranında artıyor. Tarım ürünlerinde proaktif ürün politika izlemek zorundayız” dedi.
Türkiye’nin zeytinyağı tüketimini arttırarak var ölçek ekonomisi ile ihracatını arttırması gerektiğinin altını çizen Tüzmen, “İspanya ve Türkiye’ye çok benziyor. İspanya’nın 2002 ihracatı, Gayri Safi Milli Hâsılası ile 2007’nin Türkiye’si bir birine çok benziyor. 5 yıl arkasından geliyoruz. İspanya deyince akla hem zeytinyağı üretimi hem tüketimi geliyor. 700 bin ton istikrarı sağlamıştı, şimdi 1 milyon tona yaklaştı. Türkiye olarak zeytinyağı tüketmiyoruz. Yılda kişi başına yalnız 1 kg tüketimi var iken, İspanya 14 kg civarında. İçeride tüketirseniz ihracatı da arttırırsınız. Bizim tüketim eğilimlerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği üyesi olacağız diyoruz. Onların tüketim kalıplarına uymak zorundayız. Ben her sabah ekmeği zeytinyağına bandırıyorum, herkesin bunu yapması lazım. O zaman ancak ölçek ekonomisini yaparak bu ürünün tanıtımını yapıp yola devam ederiz” dedi.
Dünyanın zeytin devi olma fırsatını elimizden kaçırdığımızı, ancak tekrar yakalanabileceğini söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı, “Zeytinyağı tanıtım komitesi ile bizim yapmamız gereken zeytin devi olmak için devrim komitesi gibi çalışmak olmalı. Sadece dış pazarda değil, Türkiye’de de zihinsel devrimi gerçekleştirmeliyiz. Öncelikle Avrupa Birliği’ne ambalajlı ve katma değeri yüksek ürünler üretip, tüketici ‘evet ben Türk zeytinyağı alıyorum’ diyebilmeli. Zoru başarırız, imkânsız zaman alır” diye konuştu.
REKABET KOMİTESİ YÜKSEK REKOLTEYE HAZIRLANIYOR
Ege zeytin ve zeytinyağı ihracatının ciddi kan kaybı yaşadığını ifade eden Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, “İhracatta ciddi kan kaybediyoruz. İhracatımız 80 bin tonlardan 10 bin tona geriledi. Türkiye zeytin ağacı sayısı son yıllarda ikiye katlandı. Yeni dikilen ağaçlar meyvelerini gelecek yıldan itibaren verecek. Gelecek senelerden itibaren üretim 600 bin tona çıkabilir. O gün geldiğinde bu zeytinyağını nereye satacağız? Ciddi bir panik ve malı satamama havası olacak. O nedenle bu tanıtım komitesini kurduk. Rekabet edebilir hale geldiğimizde ciddi pay alacağız” dedi.
EZZİB 60 KÖYÜ DOLAŞIP DİR’İ ANLATACAK
İhracatçının kâr etmekten ve pazarda yerini korumaktan başka düşüncesi olmadığını, bu nedenle Dahilde İşleme Rejimini (DİR) istediklerini belirten Güreli, “Biz kâr etmek zorundayız. Borçlarımızı silen devlet yok. Zarar edenler iflas etti, evine bile haciz geldi. Romanya Carrefour’un raflarından düşen firmalar oldu. 2012’ye kadar tekrar o raflara giremeyecek. Bunu anlatmak için köylülerin olduğu yerlerde toplantı yapacağız bu yaz. 60 köyü dolaşıp köylüye anlatacağız” dedi.
19 Temmuz 2008,Cumartesi
İhracatın; 2008 yılının ilk 6.5 ayında 74 milyar dolara ulaşan rakamın, 2005 yılı toplam ihracatını kısa dönemde aştığını söyleyen Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, tarım ürünleri ihracat potansiyelinin bu rakam içinde 10-12 milyar dolara ulaşmasını beklediklerini söyledi. Nisan ayında faaliyete başlayan Zeytin ve Zeytinyağı Komitesi’nin tanıtım toplantısı Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Dış Ticaret Kompeksi toplantı salonunda gerçekleştirildi.
Önümüzdeki dönemde zeytin ve zeytinyağı ihracatının artarak devam etmesini hedeflediklerini ifade eden Bakan Tüzmen, Türkiye’nin içeride zeytinyağı tüketimini arttırarak, Avrupa Birliği seviyesinde tüketime ulaşması gerektiğini söyledi.
Zeytinyağı toplam ihracatının gerilemesine karşın, zeytinyağının tanıtımının yapıldığı pazarlarda Zeytin ve Zeytinyağı Komitesi’nin kurulmasını çok olumlu bir adım olarak nitelendiren Tüzmen, “Gün doğru gün, zaman doğru zaman. Zeytinyağı ihracatı ciddi ölçüde azaldı. Yüzde 35’lerle diğer sektörler rekor kırarken, neden bu sektör geriliyor. Bunun için tanıtım yapmalıyız, tanıtım yaptığımız pazarlarda yüzde 106 artış sağladık. Bu artışı devam ettireceğiz. Ağırlığı tanıtıma vereceğiz. Tarım ürünleri ihracatı geçen yıl 9.2 milyar dolara geldi. Bu sene ilk defa 10 milyar dolarları aşıp 12 milyar dolarlara ulaşabiliriz. İhracat yüzde 28 oranında artıyor. Tarım ürünlerinde proaktif ürün politika izlemek zorundayız” dedi.
Türkiye’nin zeytinyağı tüketimini arttırarak var ölçek ekonomisi ile ihracatını arttırması gerektiğinin altını çizen Tüzmen, “İspanya ve Türkiye’ye çok benziyor. İspanya’nın 2002 ihracatı, Gayri Safi Milli Hâsılası ile 2007’nin Türkiye’si bir birine çok benziyor. 5 yıl arkasından geliyoruz. İspanya deyince akla hem zeytinyağı üretimi hem tüketimi geliyor. 700 bin ton istikrarı sağlamıştı, şimdi 1 milyon tona yaklaştı. Türkiye olarak zeytinyağı tüketmiyoruz. Yılda kişi başına yalnız 1 kg tüketimi var iken, İspanya 14 kg civarında. İçeride tüketirseniz ihracatı da arttırırsınız. Bizim tüketim eğilimlerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği üyesi olacağız diyoruz. Onların tüketim kalıplarına uymak zorundayız. Ben her sabah ekmeği zeytinyağına bandırıyorum, herkesin bunu yapması lazım. O zaman ancak ölçek ekonomisini yaparak bu ürünün tanıtımını yapıp yola devam ederiz” dedi.
Dünyanın zeytin devi olma fırsatını elimizden kaçırdığımızı, ancak tekrar yakalanabileceğini söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı, “Zeytinyağı tanıtım komitesi ile bizim yapmamız gereken zeytin devi olmak için devrim komitesi gibi çalışmak olmalı. Sadece dış pazarda değil, Türkiye’de de zihinsel devrimi gerçekleştirmeliyiz. Öncelikle Avrupa Birliği’ne ambalajlı ve katma değeri yüksek ürünler üretip, tüketici ‘evet ben Türk zeytinyağı alıyorum’ diyebilmeli. Zoru başarırız, imkânsız zaman alır” diye konuştu.
REKABET KOMİTESİ YÜKSEK REKOLTEYE HAZIRLANIYOR
Ege zeytin ve zeytinyağı ihracatının ciddi kan kaybı yaşadığını ifade eden Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, “İhracatta ciddi kan kaybediyoruz. İhracatımız 80 bin tonlardan 10 bin tona geriledi. Türkiye zeytin ağacı sayısı son yıllarda ikiye katlandı. Yeni dikilen ağaçlar meyvelerini gelecek yıldan itibaren verecek. Gelecek senelerden itibaren üretim 600 bin tona çıkabilir. O gün geldiğinde bu zeytinyağını nereye satacağız? Ciddi bir panik ve malı satamama havası olacak. O nedenle bu tanıtım komitesini kurduk. Rekabet edebilir hale geldiğimizde ciddi pay alacağız” dedi.
EZZİB 60 KÖYÜ DOLAŞIP DİR’İ ANLATACAK
İhracatçının kâr etmekten ve pazarda yerini korumaktan başka düşüncesi olmadığını, bu nedenle Dahilde İşleme Rejimini (DİR) istediklerini belirten Güreli, “Biz kâr etmek zorundayız. Borçlarımızı silen devlet yok. Zarar edenler iflas etti, evine bile haciz geldi. Romanya Carrefour’un raflarından düşen firmalar oldu. 2012’ye kadar tekrar o raflara giremeyecek. Bunu anlatmak için köylülerin olduğu yerlerde toplantı yapacağız bu yaz. 60 köyü dolaşıp köylüye anlatacağız” dedi.
AKHİSAR ZEYTİN İHTİSAS OSB KURULUŞU TAMAMLANDI
CHA
19 Temmuz 2008 Cumartesi
Türkiye'de ilk defa kurulacak olan Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB), Manisa'nın Akhisar ilçesinde faaliyet aşamasına geldi. Manisa İl Özel İdaresi, Akhisar Belediyesi, Süleymanlı Belediyesi, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası'nın kurucusu olduğu bölgenin ön protokolü imzalandı.
Son değişikliklerin arından Manisa Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç, Sanayi ve Ticaret İl Müdürü İrfan Akarsu, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, Süleymanlı Belediye Başkanı Hasan Paşalı ve Akhisar Belediyesi şehir plancısı Oya Küçük'ün katılımıyla yapılan ön protokol sonrası oluşan tüzel kişilikte Akhisar Belediyesi yüzde 93, Süleymanlı Belediyesi yüzde 5, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası yüzde 1, Manisa İl Özel İdaresi yüzde 1 pay sahibi oldu. Sekretarya hizmetlerinin ise Akhisar Belediyesi tarafından yürütüleceği getirileceği belirtildi.
Ekonomide kalkınma hedefleri arasında en önemlilerinden birinin de sanayiyi teşvik ve gelişimden geçtiğini belirten Başkan Hızlı, "Akhisar ilçe sınırları içinde 4 milyon 984 bin adet meyve veren ağaç tespit edilmiştir. Bu, devamlılık arz eden ve bölge oluşturan alanlarda yapılan sayımlardan elde edilen rakamdır. Sayılmayan ve dağınık halde bulunanlar da dahil edildiğinde yaklaşık 10 milyon meyve ağacı bulunmaktadır. Baz alacağımız değer bununla da kalmamalı, yakındaki ilçelerde bulunan zeytin ağaçları da dikkate alınmalıdır. Hayata geçecek bir ihtisas organize sanayi bölgesi sadece bulunduğu yerleşmeyi değil, çevresindekileri de etkileyeceğinden çevre yerleşmelerin envanterleri de girdi oluşturmalıdır" dedi.
İlçede organize sanayi bölgesi bulunduğunu ancak son yıllarda zeytin ve zeytinyağında büyük bir gelişme görüldüğünü belirten Hızlı, "Zeytin ve zeytinyağı üretici ve işletmecilerinden, sektörün tek çatı altında toplanması yönünde talep gelmesi üzerine çalışma başlattık ve artık semeresini almak istiyoruz. Süleymanlı beldesinde bin dönümlük mera arazisine kurulacak Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas OSB ön protokolünü bugün birlikte imzaladık." şeklinde konuştu.
Bunun Akhisar için önemli girişim olduğunu belirten Oda Başkanı Erdayıoğlu da, ''İlçemiz önceleri tütün kent olarak anılıyordu, şimdi zeytin kent oldu diyebiliriz. Zeytini önce Türkiye'de, sonra da dünyada marka haline getirmek istiyoruz. TBMM Zeytin Araştırma Komisyonu kuruldu ve ilçemizi ziyaret ettiler. Komisyon üyeleri, dağınık durumdaki işletmelerimizin OSB'ye sahip olmasının üretim kalitesini de arttıracağına inandıklarını belirtti. İlçemizde 10 milyon civarında zeytin ağacı var ve 150 bin ton rekolteye sahibiz. Mevcut işletmeler küçük. Yeni taleplere yer bulamıyorduk. Buradaki OSB'nin hayata geçmesiyle bu sıkıntıları aşacağımıza inanıyoruz" açıklamasında bulundu. Vali Yardımcısı Aylanç ise Akhisar'ın bu konuda çok iyi durumda olduğunu söyledi.
19 Temmuz 2008 Cumartesi
Türkiye'de ilk defa kurulacak olan Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB), Manisa'nın Akhisar ilçesinde faaliyet aşamasına geldi. Manisa İl Özel İdaresi, Akhisar Belediyesi, Süleymanlı Belediyesi, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası'nın kurucusu olduğu bölgenin ön protokolü imzalandı.
Son değişikliklerin arından Manisa Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç, Sanayi ve Ticaret İl Müdürü İrfan Akarsu, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Erdayıoğlu, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, Süleymanlı Belediye Başkanı Hasan Paşalı ve Akhisar Belediyesi şehir plancısı Oya Küçük'ün katılımıyla yapılan ön protokol sonrası oluşan tüzel kişilikte Akhisar Belediyesi yüzde 93, Süleymanlı Belediyesi yüzde 5, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası yüzde 1, Manisa İl Özel İdaresi yüzde 1 pay sahibi oldu. Sekretarya hizmetlerinin ise Akhisar Belediyesi tarafından yürütüleceği getirileceği belirtildi.
Ekonomide kalkınma hedefleri arasında en önemlilerinden birinin de sanayiyi teşvik ve gelişimden geçtiğini belirten Başkan Hızlı, "Akhisar ilçe sınırları içinde 4 milyon 984 bin adet meyve veren ağaç tespit edilmiştir. Bu, devamlılık arz eden ve bölge oluşturan alanlarda yapılan sayımlardan elde edilen rakamdır. Sayılmayan ve dağınık halde bulunanlar da dahil edildiğinde yaklaşık 10 milyon meyve ağacı bulunmaktadır. Baz alacağımız değer bununla da kalmamalı, yakındaki ilçelerde bulunan zeytin ağaçları da dikkate alınmalıdır. Hayata geçecek bir ihtisas organize sanayi bölgesi sadece bulunduğu yerleşmeyi değil, çevresindekileri de etkileyeceğinden çevre yerleşmelerin envanterleri de girdi oluşturmalıdır" dedi.
İlçede organize sanayi bölgesi bulunduğunu ancak son yıllarda zeytin ve zeytinyağında büyük bir gelişme görüldüğünü belirten Hızlı, "Zeytin ve zeytinyağı üretici ve işletmecilerinden, sektörün tek çatı altında toplanması yönünde talep gelmesi üzerine çalışma başlattık ve artık semeresini almak istiyoruz. Süleymanlı beldesinde bin dönümlük mera arazisine kurulacak Zeytin, Zeytinyağı ve Türevleri İhtisas OSB ön protokolünü bugün birlikte imzaladık." şeklinde konuştu.
Bunun Akhisar için önemli girişim olduğunu belirten Oda Başkanı Erdayıoğlu da, ''İlçemiz önceleri tütün kent olarak anılıyordu, şimdi zeytin kent oldu diyebiliriz. Zeytini önce Türkiye'de, sonra da dünyada marka haline getirmek istiyoruz. TBMM Zeytin Araştırma Komisyonu kuruldu ve ilçemizi ziyaret ettiler. Komisyon üyeleri, dağınık durumdaki işletmelerimizin OSB'ye sahip olmasının üretim kalitesini de arttıracağına inandıklarını belirtti. İlçemizde 10 milyon civarında zeytin ağacı var ve 150 bin ton rekolteye sahibiz. Mevcut işletmeler küçük. Yeni taleplere yer bulamıyorduk. Buradaki OSB'nin hayata geçmesiyle bu sıkıntıları aşacağımıza inanıyoruz" açıklamasında bulundu. Vali Yardımcısı Aylanç ise Akhisar'ın bu konuda çok iyi durumda olduğunu söyledi.
'Zeytini daha pahalıya alırken ihracatta nasıl ayakta kalabiliriz?'
Ali Rıza Karasu, Serkan Şahin
Zaman
19 Temmuz 2008,Cumartesi
Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatı artarken, zeytin ve zeytinyağı ihracatı düşüyor. Son iki yıl içerisinde zeytinyağı ihracatının 80 binden 10 bin tona kadar düşmesi sektör temsilcilerini kara kara düşündürüyor.
İhracatta kayıp tutarı yüzde 60'ları buldu. Ortaya çıkan tabloyu artık, 'zeytinde var yılı, yok yılı' şeklinde tanımlamanın mümkün olmadığını belirten Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, markalı ve kutulu üretimin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ise teşviklerin yetersiz kaldığından şikâyet ederek, Avrupa ortalamasından yüzde 30 daha yüksek olan hammadde maliyetleri yüzünden dünya zeytinyağı piyasasında rekabet gücünü kaybettiklerini söyledi.
Zeytinyağı ihracatçılarının kurduğu Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK), Dış Ticaret Kompleksi'nde düzenlediği zirvede problemlerini masaya yatırdı. Toplantıya katılan Devlet Bakanı Tüzmen, tarım ihracatının bir önceki seneye oranla yüzde 12 artış gösterdiğini belirterek, "Bu sene ilk defa Cumhuriyet tarihinde tarım ürünleri ihracatında 10 milyar dolarları aşarak, 12 milyar dolarlar seviyesine ulaşacağız." dedi. Zeytinyağındaki aksaklıklara değinirken, dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi İspanya ile Türkiye'yi mukayese eden Tüzmen, şu bilgileri verdi: İspanya, 700 bin ton olan üretimini 1 milyon tona çıkardı. Yılda 700 bin ton yağ tüketiyorlar. Avrupa Birliği, zeytinyağının tonuna bin 335 Euro destek sağlıyor. İspanya'nın şu ana kadar almış olduğu üretim desteği 1 milyar Euro'nun üzerinde.
Komitenin çalışmalarıyla Türk zeytinyağını daha iyi tanıtma imkanı meydana geleceğini aktaran Bakan Kürşad Tüzmen, "Var-yok yılı olan ürünümüzü iyi stok planlamasıyla, devamlı kılacağız. Geçen sene markalı ve kutulu zeytinyağı ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 8 arttı. Genel zeytinyağı ihracatından aldığı pay yüzde 31'e yükseldi. Buna büyük önem veriyoruz." ifadelerini kullandı. 2007'de gerçekleştirilen tarım ürünleri ihracatında zeytin ve zeytinyağı yüzde 2,6 pay aldı ve 247 milyon dolar seviyesine ulaştı. Tüzmen, sektör temsilcilerine hedef pazar olarak ABD, Japonya, Kanada, Güney Kore, Avustralya, İngiltere ve Almanya gibi gelir seviyesi yüksek ülkeler ile artan tüketim potansiyeli bulunan Çin, Hindistan, Rusya, Arjantin, Tayland ve Romanya'yı gösterdi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli de, sektörün karşılaştığı sorunları sıralarken, teşvik ve pahalı hammaddeye vurgu yaptı. Zeytinyağı piyasasında rekabet gücünü kaybettiklerini belirten Güreli, yurtiçi piyasasına çalışanların satışlarından memnun olsa bile ihracatçılar için durumun kötüye gittiğinin altını çizdi. Bazı bakanlıkların zeytin ihracatçılarına yaklaşımını da Bakan Tüzmen'e, "Bize kötü örnek oldunuz. Bütün bakanları sizin gibi zannediyorduk." sözleriyle şikâyet etti.
Zaman
19 Temmuz 2008,Cumartesi
Türkiye'nin tarım ürünleri ihracatı artarken, zeytin ve zeytinyağı ihracatı düşüyor. Son iki yıl içerisinde zeytinyağı ihracatının 80 binden 10 bin tona kadar düşmesi sektör temsilcilerini kara kara düşündürüyor.
İhracatta kayıp tutarı yüzde 60'ları buldu. Ortaya çıkan tabloyu artık, 'zeytinde var yılı, yok yılı' şeklinde tanımlamanın mümkün olmadığını belirten Dış Ticaret'ten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, markalı ve kutulu üretimin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli ise teşviklerin yetersiz kaldığından şikâyet ederek, Avrupa ortalamasından yüzde 30 daha yüksek olan hammadde maliyetleri yüzünden dünya zeytinyağı piyasasında rekabet gücünü kaybettiklerini söyledi.
Zeytinyağı ihracatçılarının kurduğu Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK), Dış Ticaret Kompleksi'nde düzenlediği zirvede problemlerini masaya yatırdı. Toplantıya katılan Devlet Bakanı Tüzmen, tarım ihracatının bir önceki seneye oranla yüzde 12 artış gösterdiğini belirterek, "Bu sene ilk defa Cumhuriyet tarihinde tarım ürünleri ihracatında 10 milyar dolarları aşarak, 12 milyar dolarlar seviyesine ulaşacağız." dedi. Zeytinyağındaki aksaklıklara değinirken, dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi İspanya ile Türkiye'yi mukayese eden Tüzmen, şu bilgileri verdi: İspanya, 700 bin ton olan üretimini 1 milyon tona çıkardı. Yılda 700 bin ton yağ tüketiyorlar. Avrupa Birliği, zeytinyağının tonuna bin 335 Euro destek sağlıyor. İspanya'nın şu ana kadar almış olduğu üretim desteği 1 milyar Euro'nun üzerinde.
Komitenin çalışmalarıyla Türk zeytinyağını daha iyi tanıtma imkanı meydana geleceğini aktaran Bakan Kürşad Tüzmen, "Var-yok yılı olan ürünümüzü iyi stok planlamasıyla, devamlı kılacağız. Geçen sene markalı ve kutulu zeytinyağı ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 8 arttı. Genel zeytinyağı ihracatından aldığı pay yüzde 31'e yükseldi. Buna büyük önem veriyoruz." ifadelerini kullandı. 2007'de gerçekleştirilen tarım ürünleri ihracatında zeytin ve zeytinyağı yüzde 2,6 pay aldı ve 247 milyon dolar seviyesine ulaştı. Tüzmen, sektör temsilcilerine hedef pazar olarak ABD, Japonya, Kanada, Güney Kore, Avustralya, İngiltere ve Almanya gibi gelir seviyesi yüksek ülkeler ile artan tüketim potansiyeli bulunan Çin, Hindistan, Rusya, Arjantin, Tayland ve Romanya'yı gösterdi.
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Nedim Güreli de, sektörün karşılaştığı sorunları sıralarken, teşvik ve pahalı hammaddeye vurgu yaptı. Zeytinyağı piyasasında rekabet gücünü kaybettiklerini belirten Güreli, yurtiçi piyasasına çalışanların satışlarından memnun olsa bile ihracatçılar için durumun kötüye gittiğinin altını çizdi. Bazı bakanlıkların zeytin ihracatçılarına yaklaşımını da Bakan Tüzmen'e, "Bize kötü örnek oldunuz. Bütün bakanları sizin gibi zannediyorduk." sözleriyle şikâyet etti.
Subscribe to:
Posts (Atom)