Thursday, February 28, 2008

Bordo bulamacı


Orhan Beşikçi
orhan.besikci@aksam.com.tr
Akşam
28 Subat 2008,Perşembe


Yağmurlu bir günde toprak belliyordum, yoldan geçen güngörmüş bir bey ‘’Yağmurda toprak bellenmez, toprağı hasta edersin’’ dedi. Bilmediğim konularda diretme huyum yok, uyarı doğruydu. Yağmur yağarken bellediğim toprak taş gibi olmuştu.

Bahçedeki zeytin ağacının dallarına musallat olan kanser yumrularını nasıl tedavi edeceğimi zeytincilere sordum. Dallarını budamamı, arkasından ‘’Bordo bulamacı’’ atmamı önerdiler. Urla köylüsü, özellikle zeytinciler bordo bulamacını çok iyi bilir. Bordo bulamacı, kireç ve göztaşı karışımından yapılan, ağaç hastalıklarında kullanılan bir ilaç. Ağaçları budamak, arkasından bordo bulamacını atmak acemilerin işi değil, deneyim şart.

Bir zamanlar organik tarım yapılan topraklarımızda artık suni gübre ve hormon kullanmadan ürün alınamıyor, alınan ürünlerin kalitesi ortada. Kız çocuklarının çocukluğunu yaşamadan yedi sekiz yaşında ergenliğe ulaşması haberlerine ne demeli, hiç bir şeyin farkına varmadan regli olan çocukları ahlak erozyonu geçiren bir toplumda sübyancılardan kim nasıl koruyacak... Havayı, suyu, toprağı bozmamız yetmiyormuş gibi şimdide bazı değerlerlerimizi yitirmek için sanki özel gayret gösteriyoruz. İlköğretim öğrencilerini şans oyunları oynarken görüyorum. Emek vermeden köşeyi dönme hırsına çocukları da kattık...

Tekel satılmasın diyen işçilerin üzerine bu kış kıyamette hortumla basınçlı su tutup yere yıkanlar emekçilerin kaygılarına neden zalimce karşılık veriyorlar? Bankaları, haberleşmeyi, son olarak Tekel’i yabancıların eline teslim ettik. Bütçenin önemli bir kısmı insanımızın yaşamını kolaylaştırmaya harcamak yerine faizcilere kaptırıyoruz.

Gübreyi, suyu ve ilacı iyi kullanamayan toprağı hasta eden acemi çiftçiler gibi, yetkilerini iyi kullanamayan deneyimsiz politikacıların ülkemize verdiği zararları artık ağır tonajlı kantarlar bile tartamıyor. Borçlar neredeyse beş yüz milyar dolara yaklaştı, yabancı finans gurupları ülkenin birikimlerini çocukların geleceğini alıp götürüyor, tedavisi zor bir hastalık sürecine mi girdik?

Yalanı, dolanı, insanı ezip hor gören sömüren düşünceyi, adam kayırmayı, çapsızlığı, Cumhuriyet düşmanlığını her türlü zalimliği, bordo bulamacının içersine batırıp çıkarsak kötülüklerden arınabilir miyiz?

Cem Zeren, bana Eflatun’un bilinen sözünü anımsattı ‘’Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır’’ Karanlığı def edip düzlüğe çıkmak için aydınların siyasetle ilgilenmesi gerektiğini Eflatun yaşadığı çağda görmüş ve uyarmış.

Başkan Aziz Kocaoğlu’na

Değerli Başkan, narenciyesi, zeytini, çiçeği, denizi ve doğasıyla farklı Çeşmealtı’nda insanlar su yüzünden mutsuz. Bakkal, kasap, tesisatçı, balıkçı, tanıdık tanımadık kimle konuştuysam çeşmelerinden akan suyun kalitesiz olmasından yakındılar. Musluklardan akan tuzlu suyla bırakın çamaşır, bulaşık yıkamayı, ağaçlar dahi kuruyormuş. Galiba içme suyuna deniz suyu karışıyor. Topladıkları imzalar Balıkçı Zihni Kaptan’ın elinde. Çalışkanlığınızı özellikle EXPO’yu İzmir’e kazandırma gayretinizi sadece ben değil Çeşmealtılılar da takdir ediyor.

No comments: