Saturday, March 29, 2008

Hayali, Kraliyet sofrası


'Ölmeden önce kendi büyüttüğüm zeytinlerinden ürettiğim yağımı İngiltere Kraliçesi'nin masasına koyacağım. Göreceksiniz kısa bir zaman içerisinde bunu başaracağım."


Halide DİNLER
Haber Ekspres
29 Mart 2008,Cumartesi


'Zeka, aydınlık, beceri ve el sanatları tanrıçası bakire Minevra ile deniz tanrısı Neptün, Atina şehrinin tanrıçası olmak için Olimpos Tanrısı Jüpiter'in düzenlediği yarışmaya katılırlar. Jüpiter, Atina şehrini, kendisine insan soyu içeren yararlı hediyeyi sunana vereceğini ilan eder. Neptün, Atina Akropolü'nün üstünde tuzlu bir göl oluşturur. Minevra ise bir zeytin ağacı. Minevra, bu bitkinin, insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğunu söyler. Jüpiter, Atina'nın yönetimini, denizden daha yararlı olan zeytin ağacını kendisine sunan Minevra'ya verir. Persler, Atina'ya saldırdıklarında Akropol'deki zeytin ağacını yakarlar, ne var ki, ağaç bir gecede tekrar filizlenip ölümsüzlüğünü kanıtlar. Yunanlılar da zeytini koruyucu ve kurtarıcı bilirler ve zeytin ağacına tapınırlar.'

Binlerce yılın mirasıdır zeytin ağaçları... 39 bin yıllık bu ağaçlar tarihte kutsallığın, bolluğun, bilgeliğin ve sağlığın sembolü olmuştur yüzyıllar boyunca. Yaprakları zafer, akıl ve barışı simgeleyen zeytin ağaçlarıyla Türklerin tanışması Anadolu'nun Doğu Roma'dan devralınmasına uzanır.
"Ölmeden önce kendi büyüttüğüm zeytinlerinden ürettiğim yağımı İngiltere Kraliçesi'nin masasına koyacağım. Göreceksiniz kısa bir zaman içerisinde bunu başaracağım." diyen zeytin aşığı Naim Cumalı, bu iddiasını gerçekleştirmek için binbir emekle 'Yağzade'yi kurdu.

Zeytini iyi tanıyoruz

Türkler'in dünyanın en çok zeytin tüketen insanları olmasına rağmen, sofralarına zeytini şişede sokmakta güçlük çektiklerini söyleyen Cumalı, "2 yıl önceye kadar büyük bir zeytin ve zeytinyağı fabrikasında işletme müdürüydüm. Emeklilikle birlikte kendi zeytinlerimi işlemek için kendi firmamızı kurmaya karar verdik. Yağzade'den önce Kuzey Ege Zeytinleri'ni kurduk. Bu isim altında büyük firmalara tedarikçi olarak zeytin sağladık. Markalaşmamız zamana bağlı bir iş olduğu için olgunlaşmayı bekledik. Olgunlaşmak için hedeflediğimiz süreç tamamlanınca da 'Yağzade'yi kurduk. Yağzade'nin altında yurtiçi ve yurtdışındaki raflarda 'Zeyve ve Zavora' ürünümüzü satmak istiyoruz. Zaten yurtdışı pazarına girmek için gerekli alt yapıyı oluşturduk. Çin, Almanya gibi ülkelerde temsilcilikler kurduk. Biz Yağzade olarak sadece zeytinyağı üretmiyoruz. Tarımla ilgili bölümümüz aracılığıyla zeytin çekirdeğinin toprağa düştüğü andan itibaren filizlenmesi ve büyümesi aşamalarını tek tek takip ediyoruz. Ağaçlarımıza, ağaçlarımızın meyvelerine tek tek bakıyoruz. Olgunlaşan zeytin meyvelerini zarar vermeden topluyoruz. Kaliteli zeytinyağı için zeytinin zarar görmemiş olması çok önemli. Zeytini sıktıracak olduğumuz ünitenin projesini parça parça kendim çizdim. Aşağı yukarı 80 tonluk bir makine bu. Biz Yağzade olarak; zeytinin, zeytin ağacının geçmişini biliyoruz. Hem de çok iyi biliyoruz. O bir sürü para döküp satın aldığımız tanınmış firmaların tek bir zeytin ağacı dahi yok ama Türkiye'nin en büyük zeytinyağı firmaları olmuşlardır" dedi.

Kokan yağ, değerini yitirmiştir

Türkiye'de atıl zeytinden zeytinyağı elde edilmesinden şikayetçi olan Cumalı, Türkiye'de kesinlikle birinci sınıf zeytinyağının elde edilmediğini iddia etti. Cumalı, Zeytinin toplandıktan sonra Türk üreticiler tarafından 'iyi zeytin-kötü zeytin' diye ayrıldığını iyilerinin sofralık zeytin olarak, kötülerinin ise zeytinyağı yapımında kullanıldığını söyledi.
'Kaliteli zeytinyağı' seçmenin püf noktalarını anlatan Cumalı sözlerini şöyle sürdürdü: "İyi bir zeytinyağı tüketicisi olmak için her şeyden önce zeytinyağını tanımak duyusal özelliklerini bilmek şart. Eğer satın aldığınız zeytinyağı kokuyorsa değerlerini yitirmiş demektir. Yağ kokmamalı. Çünkü, zeytinyağı meyve suyudur, tatlı olur. Biz zeytinyağını sadece yemeklerde kullanmıyoruz, meyve suyu diye içiyoruz. İyi bir zeytinyağı elde etmek için zeytin toplandıktan sonra 24 saat bekletilmeli ve hemen akabinde ezilmeli. Zeytinyağının saklanması da çok önemli. Zeytinyağı nemli ortamda saklanmamalı."

Yağa değil, ambalaja para ödüyoruz

Tüketicilerin zeytinyağına değil, markaya para ödediğini kaydeden Cumalı, "Kendi markamızı yaratmadan önce ürettiğimiz zeytinyağını büyük firmalara satıyorduk. Market raflarında bizim yağlarımızın iki katı fiyatına satıldığını gördük. Müşteri markaya, ambalaja para ödüyor, bizim zeytinyağımızı yiyor. Zaten bizim tesisimizden çıkan zeytinyağının yenmemesi mümkün değil" diye konuştu.
"Yağzade, kendi baktığı, kendi ilgilendiği zeytinlerin yağını satıyor. Yağzade'nin en güzel tarafı da bu zaten. Yağzade; çiftçi, üretici ve aynı zamanda sanayici. Ne yazık ki, Türk insanı zeytin ağaçlarına kışın yakılacak odun gözüyle bakıyor. Yunanistan'da zeytin ağaçları M.Ö. 700 yıllarda koruma altına alındı. Hatta, zeytinyağının dışındaki tüm ürünlerin ihracatı yasaklandı ve herkes zeytin üretmeye mecbur kaldı.
Bizde ise zeytin ağaçları için daha yeni yeni önlemler alınmaya başlandı. İnsanların cahilliğinden her tarafa zeytin ağacı dikiliyor. Halbuki her tarafta zeytin ağacı olmaz. Mineralce yüksek verimli toprak arazilere dikim yapılmalı. Zeytin ağacı, aşırı sıcağı da soğuğu da sevmez" dedi.

No comments: